Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Kore Dalgası denince ilk akla gelen, Güney Kore’nin kültürel ve ekonomik sermayesine dönüşen K-pop.
K-pop, pop müzik türleri içinde melez bir müzik türü. Hip hop, rap, R&B, reggae, pop, funk, disco vb. tüm farklı müzik türlerini oldukça iyi tasarlanmış dans koreografisi içinde sunan küyerel (küresel ve yerel) bir içerik üretimi ama K-pop yalnızca şarkı ve danstan oluşmuyor. Onu diğer müzik türlerinin ötesine taşıyan, bu kadar popüler kılan ve yoğun bir hayran kitlesi aidiyeti oluşturan, yıldız imgesinin beden ve iletişim pratiklerine, sahnenin görsel efektleri, dekoru ve seyircinin etkileşimli ışıldaklarla katılımına değin, K-pop konserlerinin ve yıldızlarının tasarımı, diğer bir deyişle inşası. Arttırılmış eğlence olarak tanımlamak mümkün bu içerik üretimini ve sahne performansını.
K-pop, Güney Kore’de ilk başlarda kendiliğinden, pazarın dinamikleri ile gelişen bir müzik türü olarak ortaya çıktı. Ancak süreç içerisinde Kore Kültür Spor ve Turizm Bakanlığı’na bağlı çeşitli ajansların, özerk kamu kurumlarının yaratıcı içerik endüstrisinin desteğini aldı. Onların, modadan kozmetiğe, müzikten dramaya, dijital oyundan filme, turizmden gıda ürünleri ve beslenme alışkanlıklarına değin tüketim pratiklerine dönüştürülebilecek kültürel içerikleri ve gündelik yaşam pratiklerini “Kore içeriği” ve “Kore markası” olarak desteklemesi faaliyetinin ana çatısını oluşturan “Kore Dalgası”nın (Hallyu) önemli bir bileşeni haline dönüştü. (Binark, 2019, 2020).
K-Pop neden bu kadar ilgi çekiyor?
K-pop’un temel müzikal bileşenleri, Batı pop müziği ve Afro-Amerikan müzik kültürü. Geleneksel Kore müziği veya sahne sanatlarından ögeler ile Kore dili içerik üretimine eklemlenmiş durumda. Ancak çoğunlukla albüm ve şarkı adlarının İngilizce olması tercih ediliyor. Nakaratlar gibi, K-pop gruplarının adları da İngilizce ya da İngilizceyi çağrıştırıyor: BlackPink, RedVelvet, Twice, SHINEE, EXO, BigBang, NCT, TXT, GOT7 ve BTS gibi.
Nakaratların İngilizce olması, hayranların şarkıya eşlik etmesini kolaylaştırıyor. Endüstriyi yöneten üç büyük SM, JYP ve YG Entertainment ile bu üç büyük ligine yeni gelen BigHit Entertainment şarkının üretiminde Batılı profesyonel besteciler ile çalışıyor. Sonuçta ortaya çıkan ürün, küresel kültürel akışların medya ve tekno uzamında küyerel oluyor.
Platformlar arasında, K-pop yıldızlarının sahne önü ve arkası yaşamları hem şirket ve bizatihi yıldızlar tarafından hem de hayran üretimi olarak dolaşıma sokuluyor. Böylece, küresel kültürel akış içerisinde, yıldıza ve içeriğe her yerde her zaman ulaşılabiliyor. Mesela sahne adını, konserlerde “I’m J-Hope, I’m your hope” olarak tanıtan BTS’den J-Hope, platformların sunduğu dünyada her an yanı başımızda. Bu ulaşılabilirlik durumu ve umudumuz olma hissiyatı, K-pop yıldızlarının hayranların duygulanım dünyasındaki yeri açısından düşünülmesi gereken bir husus olarak karşımıza çıkıyor.
K-pop’un verdiği mesaj ne?
Arttırılmış eğlence olarak K-pop ve çok yönlü eğlendiriciler olarak K-pop yıldızları, popüler kültürün hayal sunma ve fantezi kurma olanaklarını, sosyal ağlar içerisinde toplumsallaşma, örgütlenme gibi gündelik yaşamda bireyin gereksinim duyduğu aidiyet kurma ve kimliklenme pratiklerini de gerçekleştirecek şekilde temin ediyor.
Hayranlar için K-pop yıldızları hayali bir dünya tasavvuru, fanteziler, hayallerinin peşinden gitme arzusu ve olanaklar ile sınırlılıklar arasında, bireyin kendi tarihi, kimlik inşası, izlenim yönetimi ve toplumsal pozisyonu içinde değişen bir konuma sahip. BTS’nin “Love YourSelf” Albüm serisinde1 vurguladığı gibi, hayran için kendini gerçekleştirmek önce kendini tanımak ve sevmekle olanaklı. Bu nedenle de hayranlar için, K-pop yıldızları ve şarkıları, ne kadar endüstriyel olarak üretilmiş olurlarsa olsunlar, gündelik yaşamlarında geleceğe hayal ederek bakmalarında birer aracı oluyor aynen “Wings” (Kanatlar)2 şarkısında anlatıldığı gibi. You Never Walk Alone3 şarkısı da, yıldızla-hayranları, hayranla diğer hayranları birbirine geleceğe umutla bakmak ve dayanışmak için bağlıyor.
K-Pop yıldızları nasıl yaratılıyor?
K-Pop müzik endüstrisinde kadın veya erkek olsun bir yıldız grubunun yaratılması, 5 ile 7 yıl süren, neredeyse 7/24’lük yoğun bir eğitim sürecini gerektiriyor. Bu yıldız adayının yaratılmasına yapılan bu yoğun yatırım, zaman yoğun olmanın ötesinde yıldız adayına sermaye yatırımının yapılması anlamına geliyor. Bundan ötürü, şirketler ile çıkış yapmasına karar verilen gruplar arasında uzun erimli ve içeriği ağır sözleşmeler imzalanıyor.
K-Pop yıldızlarından kadınların bedeni çekici ve güzel iken, mimikleri ve beden dilleri çocukça; böylece, BlackPink, Twice gibi örneklerde görüleceği üzere kadın bedeni hem kadınsı olarak hem de masum genç kız rolünün temsili için biçimlendiriliyor.
Erkek yıldızlar ise, Batılı hegemonik erkeklik imgesini ters yüz edecek şekilde kurgulanıyorlar: androjen veya dişilleştirilmiş beden ve yüz imgeleri ile sahne performanslarında kullanılan makyaj, takı ve giysiler ile erkekliğe ilişkin üretilen hegemonik cinsiyet kalıplarını yerinden ediyorlar. (Binark ve Karataş Özaydın, 2019).
Türkiye’de de K-pop yıldızlarına ve K-pop’un kendisine yönelik olarak anaakım medyada ahlaki paniğin üretilmeye çalışıldığını söylemek mümkün. Aslında, toplumsal cinsiyet rollerini, kültürel örüntüleri özcü bir şekilde kodlayan ahlaki paniğin üreticilerinin hedefi değişti. Geçmişte dijital oyunlardan İnternet kafelere, rock müzikten heavy metale değin, farklı kültürel içeriklerin üretimi ve tüketimi, ahlaki paniği üretenlerin dilinde “normal” olarak kodlanandan “yoz”, “sapkın” ve “tehlikeli” olarak etiketlendi. Bu durum hiç kuşkusuz Türkiye’ye de özgü değil. K-pop üzerine anaakım medyada yaratılan bu olumsuz temsiller ebeveynleri ahlaki panik döngüsüne sürükleyebilir.
Kanımca, gençlerin hatta yetişkinlerin bu müzik türünde ve yıldızlarda gündelik yaşamlarına değen ne bulduklarını anlamaya çalışmak gerekli. Özellikle arttırılmış eğlence olarak içeriğin üretilmesi ve tüketimin karnavelesk (karvanal halinde yaşanılan) yanı üzerinde düşünülmeli. Ancak, Kore Dalgası’nın itici gücü olarak K-pop’un dünyada yaygınlaşmasında sosyal medya platformlarının rolü üzerinde özellikle durulmalı.
Sosyal medya platformları hayranların her hangi bir konuya duygusal yatırım yapmasına olanak sağlayan ortamlar. Gerek etkileşim olanağı, gerek sürekli ağda ve bağlantıda kalmak, ağ üzerinde üretilen “biz” duygusunu güçlendiriyor. Platformlarda içerik üretimi tek taraflı değil, yıldızın attığı bir imgenin veya videonun altına hemen binlerce –BTS örneğinde yüzbinlerce- yorum yazılıyor. Hayran kendi üretimi olan gif’i veya video kolajı paylaşıyor. K-pop endüstrisi Kore Dalgası’nın ikinci evresinde, bu nedenle yeni medya ortamlarını içeriğin küreselleşmesi için özellikle kullandı. Pandemi döneminde, K-pop şirketleri sosyal medya platformlarını canlı konserler için kullanırken, arttırılmış gerçek uygulamalarını da konser deneyimine eklediler. Bu olanak bireyselleştirilmiş “bias”ımıza odaklanmış izleme deneyimi sunuyor. YouTube üzerinden paylaşılan sahne arkası görüntülerle, VLive gibi yerel sosyal medya uygulamalarında yıldızın açtığı sohbetlerle hayranlar gündelik yaşam rutinlerine eşlik eden bir şekilde biaslarıyla birlikteler. Sosyal medyada kurulan bu etkileşim hayranlara yıldızın otantik benliğe ulaşabilecekleri izlenimi veriyor.
Sosyal medya ve kültür endüstrisinin iş birliği
Üstelik platformlar aracılığıyla, kültürel aracılar olmadan, yıldızla hayran kitlesi doğrudan buluşabiliyor. Özellikle K-pop yıldızlarını, Batılı pop müzik yıldızlarından farklı kılan hususlardan biri, samimi ve ulaşılabilir olduğu hissini yaratmaları.
Bu sıradanmış gibi gözüken K-Pop yıldızı gençler, şirketlerin kendilerine sunduğu eğitime ve disipline koşulsuz tabi oluyor, şirketin ve toplumun beklediği ideal yıldız imgesine uygun davranıyor. K-pop yıldızlarının çok yönlü eğlendiricilik işinde mükemmel olabilmek için yaptıkları fedakârlıklar ve kendilerini işe adamaları sonucunda elde ettikleri başarı yoğun ve coşkulu bir hayran sevgisi ile ödüllendiriliyor. Birçok elemeden geçtikten sonra, çıkış yapabilenler hayranlarının gözünde azmin, çalışkanlığın, yetenekli olmanın, ideal davranış ve tutumların örnek rol modeli oluyor. Keza, grup içindeki uyum, dayanışma ve bir tür aile-vari üretilen kızkardeşlik veya erkek kardeşlik (bro-romance) ilişkisi de, hayranların gözünde yıldızla kurulan para-sosyal etkileşimi arttırıyor.
Üstelik şirketler, K-pop yıldızlarının otantik benliklerini temsil etmeleri için sosyal medya platformlarını kullanmalarını teşvik ediyor. Örneğin, BigHit Entertainment’in BTS başta olmak üzere, grup üyelerinin hayranlarla iletişimi, hayranların birbiriyle etkileşimi için kullandığı Weverse adlı uygulamasında, grup üyeleri uygulamanın üyesi olan hayran için özelleştirilmiş bir mesaj yazar gibi görünüyor. Uygulamada aynı zamanda BTS’nin çevrimiçi konser biletleri, belgeseli, gerçek tv şovu, duvar takvimine erişimi satılıyor. Bu durum kültür endüstrisi ve platform ekonomisinin birbiriyle nasıl yakınsadığının açık bir göstergesi…
K-pop’un farkı: Hayran-yıldız arasındaki para-sosyal etkileşimi
K-pop’u toplumsal bir olgu olarak anlamaya çalışmamızın arkasında, yıldızlar ile hayranların duygusal emeği arasındaki güçlü ilişki yatıyor.
Türkiye’de K-pop gruplarının hayranları, bu küyerel eğlenceyi, gündelik yaşamlarında deneyimledikleri çeşitli sorunlarla baş etmede özel bir yere koyuyor. Sosyal medya platformları üzerinden grup üyelerine ulaşabilme duygusunu yaşayıp, dünyanın herhangi yerinde kendileri gibi aynı grubun hayranı olanlarla “biz” olma etrafında örülü bir duygudaşlığı paylaşıyorlar. Grubun çağrısı ile ya da kendiliklerinden grup üyesinin doğum günü ya da başka bir vesile ile sosyal sorumluluk kampanyası organize ederek, “biz” olma duygusunu pekiştirebiliyorlar.
Türkiye’de de hayranlar K-pop şarkılarını cover yaparak, çekimlerini YouTube’a yükleyerek, katılımcı kültür pratiği sergiliyor. Üstelik hayranlar, yıldızın müzik endüstrisindeki başarısının devamı için de çalışıyorlar, böylece onun bugüne kadar gösterdiği azim ve emeğe katkı koyuyorlar. Yıldızın hayallerini devam ettirebilmesi için sosyal medya platformlarında örgütlenerek çalışıyorlar.
Hayranın, K-pop grubunun Grammy’de ödül alması, grubun şarkısının iTunes’de en çok indirilenler listesinde sıralanması ve yahut Twitter’de TT olması için harcadığı zaman ve maddi yatırım, hayran-yıldız arasındaki para-sosyal etkileşimi güçlendiriyor. Hayranın duygulanım dünyasında özgüvenini besliyor, hayranların oluşturduğu çevrimiçi ve dışı sosyal ağlar üzerinden toplumsallaşma pratiği deneyimleniyor, aidiyet hissi tesis ediliyor.
K-pop hayran aidiyeti dolayımıyla gençler, küresel ölçekte sorunlarını, sevinçlerini, acılarını, mutsuzluklarını ve kaygılarını paylaşıyor. Kültürel içerikler ile hayranlar arasında kurulan bu yoğun ve derin ilişkiyi şeytanileştirmek yerine, buradaki örnekte görüldüğü üzere, K-pop’un ve yıldızların hayranların gündelik yaşamında neye değdiğini, onların gözünden anlamaya çalışmak gerekli.
Kore hükümetinin kültürel diplomasisi
Hiç kuşkusuz, K-pop günümüzde Kore devleti tarafından, siyasi görüşü ne kadar farklı bir hükümet yönetime gelirse gelsin kültürel diplomasi aracı olarak işe koşulmaya devam edecek, neoliberal ekonomik düzende, en önemli hizmet endüstrilerinden biri olmaya devam edecek.
Küresel salgın döneminde, hizmet endüstrileri dünyada ekonomik olarak en yoğun zararı yaşarken, K-pop şirketlerinin çevrimiçi akışım siteleri ve platform ekonomisinin tüm olanaklarını kullanarak, kâr elde etmeleri, hayran ekonomisinin önemini ve şovun devam etmesinde duygulanım emeğinin rolünü bir kere daha ortaya koyuyor. Hayranların yıldızlara ve K-pop performanslarına yönelik duygusal bağı, Kore diline ve kültürüne, tarihine, yemeklerine ve yaşam tarzına yönelik ilgiye evriliyor. Bu ilgi dünyanın farklı yerlerinde yaşayan gençleri birbirine bağlarken, kültürlerarası iletişim için temas yollarını açıyor.
Kaynaklar:
Binark, M. (2020). “Arttırılmış Eğlence Olarak K-Pop ve Bts’in Çekim Gücü”, Asya’da Popüler Kültür ve Medya. (Der.) Mutlu Binark, Ankara: UMAG. 189-225.
Binark, M. (2019). Kültürel Diplomasi ve Kore Dalgası “Hallyu”: Güney Kore’de Sinema Endüstrisi, K-Dramalar ve K-Pop. Ankara: Siyasal Yayınevi.
Binark, M. ve Ş.Karataş-Özaydın (2019). “Porselen Yüzleri ve Dişilleştirilmiş Erkek Bedenleri İle K-Erkeklik İmgesi: Güney Kore Yaratıcı İçerik endüstrisi ve Aşık Olunacak Hallyu Yıldızları”, Aşkın Halleri. (Der.) Tezcan Durna ve Nehir Durna. Ankara:UMAG. 165-190.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 18 Kasım 2020’de yayımlanmıştır.