Hayal kırıklığıyla baş etme rehberi

Hayal kırıklığı neden değerlidir? Niçin hayal kırıklığı yaşarız, onu direncimizi artıran bir deneyime nasıl dönüştürebiliriz? Kimler daha çok hayal kırıklığı yaşar? Hayal kırıklığından kaçınmak mümkün mü? Prof. Dr. Aslıhan Dönmez yazdı.

Beklentilerimizin karşılanmaması sonucunda ortaya çıkan bir duygu hayal kırıklığı. Tıpkı bir deprem gibi bizi sarsıyor.

Günlük hayatta deneyimlediğimiz hafif şiddetli hayal kırıklıklarından hayatımızla ilgili gerçekleşmesini istediğimiz en önemli beklentilerin karşılanmaması sonucu yaşanan büyük hayal kırıklıklarına kadar şiddeti değişebiliyor. Hayal kırıklığıyla baş etme rehberine ihtiyaç duyabiliyoruz.

Hayal kırıklığı değerlidir

Tüm duygular gibi hayal kırıklığı da değerli.

Aslında duygular, hayat yolculuğumuzu güvenli bir şekilde yapmamızı sağlayan trafik işaretleri gibi.

Onları görmezden gelip yolumuza devam edersek kaza yapabiliriz, çıkmaz sokaklara girebiliriz veya yolculuğun sonunda kendimizi hiç de istemediğimiz bir noktada bulabiliriz.

Bu nedenle diğer tüm duygular gibi hayal kırıklığını da görmezden gelmek yerine neden ortaya çıktığını anlamaya çalışmak ve davranışlarımızı onun işaret ettiği şekilde ayarlamak daha akıllıca.

Zira hayal kırıklığı bize beklentilerimizin karşılanmamış olduğunu hatırlatır. Ve bu da bizi beklentilerimizi değiştirmek ve/veya beklentilerimizin karşılanmasını sağlayacak yeni stratejiler geliştirmek açısından yönlendirir. Sonuçta bu süreçten hem beklentilerimiz karşılanmış hem de ruhsal dayanıklılığımız daha da arttırmış olarak çıkabiliriz.

Haydi şimdi birlikte hayal kırıklığının kişiye zarar verici ve yıkıcı bir süreç yerine ruhsal dayanıklılığı arttıran ve olgunlaşmayı sağlayan bir süreç olarak deneyimlemenin yollarına bakmaya çalışalım, ama öncelikle hayal kırıklığının nasıl ortaya çıktığı üzerine düşünelim.

Hayal kırıklığı neden ortaya çıkar?

Hayal kırıklığının beklentilerimiz karşılanmadığında ortaya çıkan bir duygu olduğunu söyledim. Beklentilerimizin doğası, kaynağı ve karşılanmama nedenine göre hayal kırıklığı deneyimi bazı açılardan farklılıklar gösterebilir.

İlişkilerde yaşadığımız hayal kırıklığı

İster bir arkadaş ilişkisi ister bir romantik ilişki, isterse de bir aile ilişkisi olsun tüm ilişkiler belirli beklentilerle birlikte gelir. Arkadaşlarımızın bize değer verdiklerini göstermelerini, örneğin arayıp “nasılsın” diye sormalarını, zor zamanlarda bize destek olmalarını bekleriz.

Partnerimizin özel günlerimizi hatırlamasını bekleriz. Aile üyelerinin bize karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini bekleriz. Aslında bir ilişkiye ne kadar çok değer veriyorsak o ilişkiden o kadar çok şey bekleriz.

Oysa beklentilerin olduğu her ilişki hayal kırıklığına da gebe demektir. Kimse kimsenin tüm beklentilerini her daim karşılayamaz. Karşımızdaki kişi elbet günün birinde bizi hayal kırıklığına uğratır.

Kendimize yönelik hayal kırıklığı

endimize koyduğumuz standartları tutturamadığımızda kendimizden beklentilerimizi karşılayamamış oluruz ve hayal kırıklığı yaşarız.

Bu hayal kırıklığına sıklıkla suçluluk, pişmanlık ve üzüntü gibi diğer olumsuz duygular da eşlik eder.

Kişinin zihninde “niye” ve “keşke” ile başlayan cümleler dönüp durur. “Niye böyle yaptım/yapmadım” ve “keşke şunu yapsaydım” gibi.

Diğer insanlara yönelik hayal kırıklığı

İnsanlar bizimkinden farklı düşüncelere, hayat görüşlerine, duygulara ve isteklere sahip olabilirler. Bu, son derece doğal bir durum. Dolayısıyla diğer insanların bizi hayal kırıklığına uğratması da aslında son derece doğal. Zaten öyle de olur.

Hayatı boyunca diğer insanlara yönelik hayal kırıklığı yaşamamış bir insan yoktur. Özellikle dünyanın düzeninin ve diğer insanların davranışlarının kendi beklentilerini karşılayacak şekilde gerçekleşmesi gerektiği yanılgısına sahip olan insanlar elbette ki hayal kırıklığını daha sık ve şiddetli yaşarlar.

Diğer insanlara yönelik hayal kırıklığına sıklıkla engellenmişlik, haksızlık ve öfke duyguları eşlik eder. Kişi kendisi gibi düşünmeyen veya davranmayan insanlara yönelik düşmanca duygular besleyebilir. Başına gelen ve geleceklerden diğer insanları sorumlu tutup onları suçlama eğiliminde olabilir.

Hayata karşı hayal kırıklığı

Hayat her zaman bizim beklentilerimiz ve isteklerimiz doğrultusunda ilerlemez. Bizim kontrolümüzde olmayan birçok çevresel olay var. Düğünümüzde yağmur yağabilir. Yetişmemiz gereken bir toplantı varken trafik tıkanabilir. Biz nefis seyahat planları yaparken pandemi nedeniyle karantinaya girebiliriz.

Hayat bize hoşumuza gitmeyen birçok sürpriz yapabilir. Bu sürprizler nedeniyle hayat yolculuğunda kendimizi hiç de planlamadığımız bir yola girmişken bulabiliriz. Bu durum doğal olarak hayal kırıklığı yaratır.

Kimler daha çok hayal kırıklığı yaşar?

Hayal kırıklığından arınmış bir hayat yoktur. Hepimiz hayatımız boyunca büyük veya küçük hayal kırıklıkları yaşarız, yaşamaya da devam edeceğiz. Dolayısıyla hepimiz hayal kırıklıklarından payımızı alırız.

Fakat hayatla ilgili katı ve gerçekçi olmayan bazı inançları olan insanlar hayatın ona sundukları karşısında daha sık ve uzun süreli hayal kırıklıkları yaşama eğilimindedirler.

Bu gerçekçi olmayan inançların başında hayatın kişinin olmasını istediği gibi akması gerektiğine dair inançlar gelir. Bu inançlara sahip olanlar çoğunlukla hayatın olumsuzluklardan arındırılmış olması gerektiğine inanırlar. “Hayat adaletli olmalı”; “İyi insanların başına iyi olaylar gelmeli”; “Kimseyle sorun yaşamamalıyım”; “Kimse beni üzmemeli” gibi inançlar bu gruba örnek verilebilir. Her ne kadar iyi niyetli düşünceler olsa da hayatın gerçeklerine uygun olmadıkları için bu tarz inançlara sahip olan insanlar daha sık ve daha ağır hayal kırıklıkları yaşarlar.

Kişinin hayatın ona sunduğu olumsuz durumlarla başa çıkma gücünü küçümsemesine neden olan inançları varsa, bu inançlar da hayal kırıklığı şiddetini arttırır. Kişi sıkıntıya karşı toleransının düşük olduğuna inanır ve bu nedenle ya sıkıntılı durumlardan kaçınır ya da bir an önce bertaraf etmeye çalışır. “Olumsuz duyguların sürmesine katlanamam”; “Olumsuz olaylar karşısında çabuk yıkılırım”; “Sorunları bir an önce gidermeliyim”; “Çok fazla sıkıntı içeren işlerden mümkün olduğunca kısa sürede kurtulmalıyım” gibi inançlar bu duruma örnektir.

Bu tarz inançlara sahip kişiler hayal kırıklığı yaşama ihtimallerini azaltmak için kaçınmayı bir strateji olarak kullanırlar. Oysa hayal kırıklığından kaçınmak hem mümkün değildir hem de bu çaba uğruna harcanan bedel oldukça yüksek olacaktır.

Felaketleştirme ve mükemmeliyetçilik

Olumsuz olayların etkisini felaketleştirmeye yönelik inançlara sahip olan kişiler de daha ağır hayal kırıklıkları yaşarlar. “İşler benim istediğim şekilde ilerlemeli, yoksa çok büyük sıkıntıya girerim”; “En ufak bir aksaklık büyük sorunlara yol açabilir”; “Planlarım aksarsa çok kötü sonuçlarla karşılaşabilirim” gibi inançlar bu gruba örnektir.

Bu düşünce tarzının en önemli özelliği, olumsuz bir olay gerçekleştiğinde bunun doğuracağı olası kötü sonuçları abartmaktır. Bu düşünce tarzına sahip kişiler en ufak bir olumsuz olay karşısında felaket bir sonuç bekledikleri için olumsuz bir olay ortaya çıktığında büyük bir tehdit algılarlar ve yaşadıkları hayal kırıklığına kaygı duygusu da eşlik eder.

Felaketleştirme ile ilgili inançlara çoğunlukla haksızlıkla ve onaylanmamaya karşı tahammülsüzlükle ilgili inançlar da eşlik eder. “Böyle bir şanssız olay benim gibi ‘iyi’ bir insanın başına gelmemeliydi”; “Burada bir haksızlık var ve bir an önce bu durum düzeltilmeli”; “İnsanların benim düşüncelerimi onaylamamalarına/beğenmemelerine katlanamam” gibi inançlar bunlara örnektir.

Bu insanlar hak-adalet konularında aşırı hassastırlar ve haklı olduklarını düşündükleri durumlarda bu haklılığın diğer insanlar tarafından da onaylanmasına ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçları karşılanmadığı zaman büyük hayal kırıklıkları yaşarlar. Haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için hayal kırıklıklarına öfke duygusu da eşlik eder.

Son olarak yüksek standartları tutturma ihtiyacına, yani mükemmeliyetçilikle ilgili inançlara sahip olan kişiler de daha sık hayal kırıklığı yaşarlar. “Ne olursa olsun standartlarımı düşüremem”; “Bir işi ya mükemmel yapmalıyım ya da yapmamalıyım”; “Standartlarımı tutturamazsam başarısızım demektir” gibi inançlar mükemmeliyetçilikle ilgili inançlara örnektir.

Bu tarz sağlıksız mükemmeliyetçiliğe sahip kişiler kendilerine çoğunlukla ulaşılması güç standartlar koydukları ve bu standartlara ulaşma yolunda gerektiği yerlerde bile esneyemedikleri için hayal kırıklığı yaşamaları kaçınılmazdır.

Hayal kırıklığından kaçabilir miyiz?

Bazı insanlar hayal kırıklığı ile baş etmektense hayal kırıklığı yaşamamanın daha iyi bir çözüm olduğunu düşünebilir. Bu nedenle beklentilerini düşük tutarlar. Risk almazlar. Alışılmışın dışına çıkmak istemezler. Durumlarından rahatsız olsalar dahi yenilik onlar için bir hayal kırıklığı potansiyeli olduğu için durumlarını değiştirmek istemezler. Statükoyu korumaya çalışırlar.

Bu strateji elbette ki kişinin hayal kırıklığı yaşama ihtimalini bir miktar düşürebilir. Fakat aynı zamanda kişinin hayatta gerçekten istediği deneyimleri yaşamamasına, fırsatları kaçırmasına ve potansiyelini hayata tam olarak aktaramamasına da neden olur.

Başarılı bir öğrencinin sırf hayal kırıklığı yaşamaktan çekindiği için sınavlarda yüksek puanlı okulları tercih etmediğini, bu nedenle de ortalama düzeyde eğitim veren bir okula girdiğini düşünün. Veya bir sporcunun rekor kırmak isterken çok çalışıp da rekoru kıramamanın hayal kırıklığını yaşamamak için kapasitesinin altında bir antrenman yaptığını düşünün. Bu iki örnekte de fark edebileceğiniz gibi, hayal kırıklığından kaçınmaya çalışmak kişinin yaşamının bazı açılardan eksik kalmasına, potansiyelini yansıtamamasına ve bu durumun uzun vadede daha büyük hayal kırıklığına dönüşmesine neden olabilir.

Üstelik hayal kırıklığı yaşamamak her zaman bizim elimizde değildir. Bazen biz elimizden gelen her şeyi en iyi şekilde yapsak bile diğer insanların seçimleri, davranışları ve çevresel etkenler gibi bizim kontrolümüzde olmayan nedenlerle yine de hayal kırıklığı yaşayabiliriz. Yani hayal kırıklığı yaşamamaya çalışmak, çoğunlukla işe yaramayan bir strateji ve gerçekçi olmayan bir beklenti olabilir. Onun yerine hayal kırıklığı yaşamanın insan ömrünün kaçınılmaz bir deneyimi olduğunu kabullenmek ve hayal kırıklığı yaşamayı ruhsal dayanıklılığı arttırmak için bir fırsat olarak görmek daha akıllıca bir stratejidir.

Hayal kırıklığıyla nasıl baş edilir?

Hayal kırıklığınızın olumsuz duygusal etkisine takılıp kalmak yerine bu deneyimi size daha fazla içgörü ve bilgelik kazandıracak bir yolculuk olarak görebilirsiniz. Bu yolculuktan en yüksek derecede fayda görmek ve yolculuğu ruhsal dayanıklılığınızı arttırmış olarak bitirebilmek için aşağıdaki önerilere göz atabilirsiniz.

Hayal kırıklığınızın neden ortaya çıktığını bulmaya çalışın

Hayal kırıklığıyla yapıcı bir şekilde başa çıkmak için öncelikle ne olduğunu anlamanız gerekir. Hangi ihtiyacınızı ya da beklentiniz karşılanmadı? Bu duyguyla boğulmak yerine bu duyguyu deneyimleyin; bu duygu size hangi problemi işaret ediyor? Bu deneyimden çıkarmanız gereken ders nedir?

Hayal kırıklığınızı yok saymaya çalışmak veya bir an önce kısa ve sağlıksız yollarla gidermeye çalışmak yerine bu duygunun diğer tüm duygular gibi bir süre sonra azalacağını ve geçeceğini kendine hatırlatmanızda fayda var.

Hayal kırıklığı bazen öngörülebilir ve önlenebilir bir durumdur. Bazen de kaçınılmazdır ve bizim kontrolümüzde değildir. Hayal kırıklığıyla başa çıkmak için bizim kontrolümüzde olan ve kontrolümüzde olmayan durumların ayırdına varmamız gerekir. Bu ikisi arasındaki ayrımı anlamak hayal kırıklığı duygunuzla daha kolay başa çıkmanızı sağlayacaktır.

Beklentilerinizin gerçekçi olup olmadığını kontrol edin ve gerçekçi değilse değiştirin

Yukarıda da bahsettiğim gibi bazen hayal kırıklığı gerçekçi olmayan beklentilerden kaynaklanır. Bu nedenle hayal kırıklığınızı ruhsal dayanıklılığınızı arttıracak bir yolculuk olarak deneyimleyecekseniz öncelikle şu soruyu kendinize sormanızda fayda var: Ulaşamayacağım kadar yüksek beklentiler içine mi giriyorum?

Sağlıksız derece mükemmeliyetçi olan insanlar kendilerine ulaşabileceklerinden çok daha yüksek hedefler koyarlar. Hayal kırıklığını önlemek açısından “yeterince iyi” ile yetinmek daha mantıklıdır.

Eğer sık ve düzenli bir şekilde hayal kırıklığı yaşıyorsanız, algılarınızı ve davranışlarınızı gözden geçirmeniz iyi bir fikir olabilir. Acaba başkalarıyla kurduğunuz iletişimde daha açık mı olmanız gerekiyor? Kendinizden gerçekten ne kadar bekleyebileceğiniz konusunda bilinçli misiniz? Başkalarının size verdikleri geri bildirimleri dinliyor musunuz? Daha farklı davransaydınız sonuç daha farklı olabilir miydi? Bir sonraki sefer hayal kırıklığına uğramamak için beklentilerinizi daha gerçekçi bir seviyeye çekebilir misiniz? Hayal kırıklığı duygunuzu daha yumuşak bir şekilde deneyimlemek için ne gibi destek ve kaynaklarınız var?

Beklentilerinizin gerçekçi olmadığını fark ettiyseniz onların gerçekleşmesini beklemek yerine beklentilerinizi dış gerçekliğe daha uyumlu hale getirmek hayal kırıklığı ile baş etmeyi kolaylaştıracak, tekrar tekrar hayal kırıklığı yaşama ihtimalinizi ortadan kaldıracaktır. Örneğin; canımızın her istediğini bol miktarda yiyerek zayıflamak beklentisi içine girersek hayal kırıklığı yaşamamız kaçınılmazdır. Böyle bu durumda beklentimizi değiştirip kaliteli kaloriyi belli miktarda tüketip zayıflamak gibi daha gerçekçi bir hale çekmek akıllıca olacaktır.

Kendinize karşı anlayışlı olun

Hayal kırıklığı denizinde boğulmak istemiyorsanız bu duygunun ortaya çıkışıyla ilgili kendinizi acımasızca eleştirmek ve suçlamak yerine bu duygunun doğal, evrensel bir duygu olduğunu kendinize hatırlatın. Unutmayın; yeryüzünde hayal kırıklığına hiç uğramamış biri yok ve eninde sonunda bu duygu da diğer tüm duygular gibi gelip geçecek.

Bu süreçte kendinize karşı anlayışlı olmak amacıyla sosyal olarak kendinizi diğer insanlardan soyutlamak yerine çevrenizdekilerden duygusal destek alabilirsiniz.

Oturup karalar bağlamak yerine size keyif veren ve dikkatinizi başka yere yönlendirmenize yardımcı olan aktivitelerle uğraşmak da hayal kırıklığı dalgasının üzerinden daha kolay bir şekilde atlamanıza yardımcı olacaktır.

Kurban psikolojisine girmeyin

Sürekli yaşanan olumsuz olayları adeta geviş getirir gibi düşünüp durmak, yaşananlarla ilgili kendini ve başkalarını suçlamak, sürekli haksızlığa uğradığını ya da hakkının yendiğini düşünmek, kendi durumunu diğer insanların durumlarıyla kıyaslayıp üzülmek kurban psikolojisinin tipik özellikleri. Hayal kırıklığı yaşadığınızda kurban psikolojisinin tipik düşünsel süreçlerine girmek hayal kırıklığı denizinde boğulmak demektir. Üstelik bu düşünsel süreçler kaygı bozuklukları ve depresyon gibi tedavi edilmesi gereken psikiyatrik bozukluklara da dönüşebilirler.

Hayal kırıklığı ile yapıcı bir şekilde başa çıkmak için olayları kafada kurup durmayı bırakmak gerekir. Bu amaçla kendinize şu iki soruyu sorabilirsiniz: Bunu düşünüyor olmamın bana bir faydası var mı? Bu durumu daha çözüme yönelik bir şekilde düşünebilir miyim? Eğer bu soruların yanıtı hayırsa bu durumu düşünüp durmak yerine kendinizi daha üretken düşünce süreçlerine yönlendirin.

Kötü haberleri kafada kurup durursak hayatımızda ve çevremizde olan biteni kaçırabiliriz. Çok ufak bir problem bile kafada kurup durduğumuzda çözümü güç bir sorun haline dönüşebilir. Kafada kurmak sadece öfke ve üzüntü gibi olumsuz duygularımızın artmasına yol açar. Bu duygularla çok fazla kalırsak bu duygular bir süre sonra kimliğimizin bir parçası haline gelebilir.

Hayal kırıklığınızı ruhsal dayanıklılığınızı güçlendirmek için bir fırsat olarak görün ve yeni beceriler geliştirin

Hayatta başınıza gelen olumsuz olaylar karşısında kurban psikolojisi içerisine girmek yerine, bu durumları ruhsal dayanıklılığınızı arttıracak önemli bir deneyim olarak görmek mümkün. Bu bakış açısı hem hayal kırıklığını daha hızlı bir şekilde atlatmanıza yarayacak, hem de hayatın sorunları karşısında yeni beceriler kazanmanızı sağlayacaktır.

Ruhsal dayanıklılık yaşanan zorluklar ve hatta çöküşler karşısında kendine birtakım dersler çıkarıp, daha da güçlenerek yoluna devam etmek olarak tanımlanır. Yani aslında düştüğümüzde yerden bir parça toprak alıp kalkmak demektir.

Amerikan Psikoloji Birliği’nin (American Psychological Association) halka yönelik olarak hazırladığı Dayanıklılığa Giden Yol başlıklı kitapçıkta, ruhsal dayanıklılığın geliştirilmesi ve sürdürülmesi için şu 10 öneri yapılıyor.[efn_note]https://www.apa.org/topics/resilience/building-your-resilience[/efn_note]

1 – Aile, arkadaşlar ve diğerleriyle iyi ilişkiler kurmak.
2 – Durumları çözümsüz olarak görmek yerine mümkünse çözüm yolları araştırmak.
3 – Bazı durumların ve şartların kişinin kontrolü dışında olduğunu kabul etmek.
4 – Gerçekçi hedefler koymak, bunlara ulaşmayı sağlayan küçük basamakları belirlemek ve bu basamaklar üzerinde düzenli olarak çalışmayı planlamak.
5 – Problemleri görmezden gelmek yerine durumu düzeltmeye yarayacak kararlı aksiyonlar almak.
6- Olayların olumlu veya yapıcı anlamlarını bulmaya çalışarak kişisel gelişim fırsatlarını değerlendirmek.
7- Kişinin kendisi hakkında olumlu bir bakış açısını beslemesi ve dış problemlerin çözümüyle ilgili kendine güvenmesi.
8- Olaylara dengeli bir bakış açısından bakmak ve tüm resmi görmeye çalışmak.
9- Olası gelecek felaketlerle ilgili endişelenmek yerine ümitli ve iyimser bir bakış açısıyla somut hedefler koymak.
10 – Kendine iyi bakmak, ihtiyaçlarına ve duygularına dikkat etmek, sağlıklı fiziksel egzersizlerle bedene iyi bakmak, meditasyon gibi eğlenceli, gevşetici ve sağlıklı aktiviteleri düzenli bir şekilde uygulamak.

Sonuçta hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Hayal kırıklığını öğretici ve dayanıklılığı arttırıcı bir deneyim olarak yaşamak ise bir seçimdir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 15 Haziran 2023’te yayımlanmıştır.

Aslıhan Dönmez
Aslıhan Dönmez
Prof. Dr. Aslıhan Dönmez - Psikiyatri uzmanı ve nörobilim doktoru. Çalışma alanları kaygı bozuklukları, depresyon ve yeme bozuklukları. Uzmanlık alanı Bilişsel Davranışçı Terapi. Halen Boğaziçi Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak dersler veriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Hayal kırıklığıyla baş etme rehberi

Hayal kırıklığı neden değerlidir? Niçin hayal kırıklığı yaşarız, onu direncimizi artıran bir deneyime nasıl dönüştürebiliriz? Kimler daha çok hayal kırıklığı yaşar? Hayal kırıklığından kaçınmak mümkün mü? Prof. Dr. Aslıhan Dönmez yazdı.

Beklentilerimizin karşılanmaması sonucunda ortaya çıkan bir duygu hayal kırıklığı. Tıpkı bir deprem gibi bizi sarsıyor.

Günlük hayatta deneyimlediğimiz hafif şiddetli hayal kırıklıklarından hayatımızla ilgili gerçekleşmesini istediğimiz en önemli beklentilerin karşılanmaması sonucu yaşanan büyük hayal kırıklıklarına kadar şiddeti değişebiliyor. Hayal kırıklığıyla baş etme rehberine ihtiyaç duyabiliyoruz.

Hayal kırıklığı değerlidir

Tüm duygular gibi hayal kırıklığı da değerli.

Aslında duygular, hayat yolculuğumuzu güvenli bir şekilde yapmamızı sağlayan trafik işaretleri gibi.

Onları görmezden gelip yolumuza devam edersek kaza yapabiliriz, çıkmaz sokaklara girebiliriz veya yolculuğun sonunda kendimizi hiç de istemediğimiz bir noktada bulabiliriz.

Bu nedenle diğer tüm duygular gibi hayal kırıklığını da görmezden gelmek yerine neden ortaya çıktığını anlamaya çalışmak ve davranışlarımızı onun işaret ettiği şekilde ayarlamak daha akıllıca.

Zira hayal kırıklığı bize beklentilerimizin karşılanmamış olduğunu hatırlatır. Ve bu da bizi beklentilerimizi değiştirmek ve/veya beklentilerimizin karşılanmasını sağlayacak yeni stratejiler geliştirmek açısından yönlendirir. Sonuçta bu süreçten hem beklentilerimiz karşılanmış hem de ruhsal dayanıklılığımız daha da arttırmış olarak çıkabiliriz.

Haydi şimdi birlikte hayal kırıklığının kişiye zarar verici ve yıkıcı bir süreç yerine ruhsal dayanıklılığı arttıran ve olgunlaşmayı sağlayan bir süreç olarak deneyimlemenin yollarına bakmaya çalışalım, ama öncelikle hayal kırıklığının nasıl ortaya çıktığı üzerine düşünelim.

Hayal kırıklığı neden ortaya çıkar?

Hayal kırıklığının beklentilerimiz karşılanmadığında ortaya çıkan bir duygu olduğunu söyledim. Beklentilerimizin doğası, kaynağı ve karşılanmama nedenine göre hayal kırıklığı deneyimi bazı açılardan farklılıklar gösterebilir.

İlişkilerde yaşadığımız hayal kırıklığı

İster bir arkadaş ilişkisi ister bir romantik ilişki, isterse de bir aile ilişkisi olsun tüm ilişkiler belirli beklentilerle birlikte gelir. Arkadaşlarımızın bize değer verdiklerini göstermelerini, örneğin arayıp “nasılsın” diye sormalarını, zor zamanlarda bize destek olmalarını bekleriz.

Partnerimizin özel günlerimizi hatırlamasını bekleriz. Aile üyelerinin bize karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini bekleriz. Aslında bir ilişkiye ne kadar çok değer veriyorsak o ilişkiden o kadar çok şey bekleriz.

Oysa beklentilerin olduğu her ilişki hayal kırıklığına da gebe demektir. Kimse kimsenin tüm beklentilerini her daim karşılayamaz. Karşımızdaki kişi elbet günün birinde bizi hayal kırıklığına uğratır.

Kendimize yönelik hayal kırıklığı

endimize koyduğumuz standartları tutturamadığımızda kendimizden beklentilerimizi karşılayamamış oluruz ve hayal kırıklığı yaşarız.

Bu hayal kırıklığına sıklıkla suçluluk, pişmanlık ve üzüntü gibi diğer olumsuz duygular da eşlik eder.

Kişinin zihninde “niye” ve “keşke” ile başlayan cümleler dönüp durur. “Niye böyle yaptım/yapmadım” ve “keşke şunu yapsaydım” gibi.

Diğer insanlara yönelik hayal kırıklığı

İnsanlar bizimkinden farklı düşüncelere, hayat görüşlerine, duygulara ve isteklere sahip olabilirler. Bu, son derece doğal bir durum. Dolayısıyla diğer insanların bizi hayal kırıklığına uğratması da aslında son derece doğal. Zaten öyle de olur.

Hayatı boyunca diğer insanlara yönelik hayal kırıklığı yaşamamış bir insan yoktur. Özellikle dünyanın düzeninin ve diğer insanların davranışlarının kendi beklentilerini karşılayacak şekilde gerçekleşmesi gerektiği yanılgısına sahip olan insanlar elbette ki hayal kırıklığını daha sık ve şiddetli yaşarlar.

Diğer insanlara yönelik hayal kırıklığına sıklıkla engellenmişlik, haksızlık ve öfke duyguları eşlik eder. Kişi kendisi gibi düşünmeyen veya davranmayan insanlara yönelik düşmanca duygular besleyebilir. Başına gelen ve geleceklerden diğer insanları sorumlu tutup onları suçlama eğiliminde olabilir.

Hayata karşı hayal kırıklığı

Hayat her zaman bizim beklentilerimiz ve isteklerimiz doğrultusunda ilerlemez. Bizim kontrolümüzde olmayan birçok çevresel olay var. Düğünümüzde yağmur yağabilir. Yetişmemiz gereken bir toplantı varken trafik tıkanabilir. Biz nefis seyahat planları yaparken pandemi nedeniyle karantinaya girebiliriz.

Hayat bize hoşumuza gitmeyen birçok sürpriz yapabilir. Bu sürprizler nedeniyle hayat yolculuğunda kendimizi hiç de planlamadığımız bir yola girmişken bulabiliriz. Bu durum doğal olarak hayal kırıklığı yaratır.

Kimler daha çok hayal kırıklığı yaşar?

Hayal kırıklığından arınmış bir hayat yoktur. Hepimiz hayatımız boyunca büyük veya küçük hayal kırıklıkları yaşarız, yaşamaya da devam edeceğiz. Dolayısıyla hepimiz hayal kırıklıklarından payımızı alırız.

Fakat hayatla ilgili katı ve gerçekçi olmayan bazı inançları olan insanlar hayatın ona sundukları karşısında daha sık ve uzun süreli hayal kırıklıkları yaşama eğilimindedirler.

Bu gerçekçi olmayan inançların başında hayatın kişinin olmasını istediği gibi akması gerektiğine dair inançlar gelir. Bu inançlara sahip olanlar çoğunlukla hayatın olumsuzluklardan arındırılmış olması gerektiğine inanırlar. “Hayat adaletli olmalı”; “İyi insanların başına iyi olaylar gelmeli”; “Kimseyle sorun yaşamamalıyım”; “Kimse beni üzmemeli” gibi inançlar bu gruba örnek verilebilir. Her ne kadar iyi niyetli düşünceler olsa da hayatın gerçeklerine uygun olmadıkları için bu tarz inançlara sahip olan insanlar daha sık ve daha ağır hayal kırıklıkları yaşarlar.

Kişinin hayatın ona sunduğu olumsuz durumlarla başa çıkma gücünü küçümsemesine neden olan inançları varsa, bu inançlar da hayal kırıklığı şiddetini arttırır. Kişi sıkıntıya karşı toleransının düşük olduğuna inanır ve bu nedenle ya sıkıntılı durumlardan kaçınır ya da bir an önce bertaraf etmeye çalışır. “Olumsuz duyguların sürmesine katlanamam”; “Olumsuz olaylar karşısında çabuk yıkılırım”; “Sorunları bir an önce gidermeliyim”; “Çok fazla sıkıntı içeren işlerden mümkün olduğunca kısa sürede kurtulmalıyım” gibi inançlar bu duruma örnektir.

Bu tarz inançlara sahip kişiler hayal kırıklığı yaşama ihtimallerini azaltmak için kaçınmayı bir strateji olarak kullanırlar. Oysa hayal kırıklığından kaçınmak hem mümkün değildir hem de bu çaba uğruna harcanan bedel oldukça yüksek olacaktır.

Felaketleştirme ve mükemmeliyetçilik

Olumsuz olayların etkisini felaketleştirmeye yönelik inançlara sahip olan kişiler de daha ağır hayal kırıklıkları yaşarlar. “İşler benim istediğim şekilde ilerlemeli, yoksa çok büyük sıkıntıya girerim”; “En ufak bir aksaklık büyük sorunlara yol açabilir”; “Planlarım aksarsa çok kötü sonuçlarla karşılaşabilirim” gibi inançlar bu gruba örnektir.

Bu düşünce tarzının en önemli özelliği, olumsuz bir olay gerçekleştiğinde bunun doğuracağı olası kötü sonuçları abartmaktır. Bu düşünce tarzına sahip kişiler en ufak bir olumsuz olay karşısında felaket bir sonuç bekledikleri için olumsuz bir olay ortaya çıktığında büyük bir tehdit algılarlar ve yaşadıkları hayal kırıklığına kaygı duygusu da eşlik eder.

Felaketleştirme ile ilgili inançlara çoğunlukla haksızlıkla ve onaylanmamaya karşı tahammülsüzlükle ilgili inançlar da eşlik eder. “Böyle bir şanssız olay benim gibi ‘iyi’ bir insanın başına gelmemeliydi”; “Burada bir haksızlık var ve bir an önce bu durum düzeltilmeli”; “İnsanların benim düşüncelerimi onaylamamalarına/beğenmemelerine katlanamam” gibi inançlar bunlara örnektir.

Bu insanlar hak-adalet konularında aşırı hassastırlar ve haklı olduklarını düşündükleri durumlarda bu haklılığın diğer insanlar tarafından da onaylanmasına ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçları karşılanmadığı zaman büyük hayal kırıklıkları yaşarlar. Haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için hayal kırıklıklarına öfke duygusu da eşlik eder.

Son olarak yüksek standartları tutturma ihtiyacına, yani mükemmeliyetçilikle ilgili inançlara sahip olan kişiler de daha sık hayal kırıklığı yaşarlar. “Ne olursa olsun standartlarımı düşüremem”; “Bir işi ya mükemmel yapmalıyım ya da yapmamalıyım”; “Standartlarımı tutturamazsam başarısızım demektir” gibi inançlar mükemmeliyetçilikle ilgili inançlara örnektir.

Bu tarz sağlıksız mükemmeliyetçiliğe sahip kişiler kendilerine çoğunlukla ulaşılması güç standartlar koydukları ve bu standartlara ulaşma yolunda gerektiği yerlerde bile esneyemedikleri için hayal kırıklığı yaşamaları kaçınılmazdır.

Hayal kırıklığından kaçabilir miyiz?

Bazı insanlar hayal kırıklığı ile baş etmektense hayal kırıklığı yaşamamanın daha iyi bir çözüm olduğunu düşünebilir. Bu nedenle beklentilerini düşük tutarlar. Risk almazlar. Alışılmışın dışına çıkmak istemezler. Durumlarından rahatsız olsalar dahi yenilik onlar için bir hayal kırıklığı potansiyeli olduğu için durumlarını değiştirmek istemezler. Statükoyu korumaya çalışırlar.

Bu strateji elbette ki kişinin hayal kırıklığı yaşama ihtimalini bir miktar düşürebilir. Fakat aynı zamanda kişinin hayatta gerçekten istediği deneyimleri yaşamamasına, fırsatları kaçırmasına ve potansiyelini hayata tam olarak aktaramamasına da neden olur.

Başarılı bir öğrencinin sırf hayal kırıklığı yaşamaktan çekindiği için sınavlarda yüksek puanlı okulları tercih etmediğini, bu nedenle de ortalama düzeyde eğitim veren bir okula girdiğini düşünün. Veya bir sporcunun rekor kırmak isterken çok çalışıp da rekoru kıramamanın hayal kırıklığını yaşamamak için kapasitesinin altında bir antrenman yaptığını düşünün. Bu iki örnekte de fark edebileceğiniz gibi, hayal kırıklığından kaçınmaya çalışmak kişinin yaşamının bazı açılardan eksik kalmasına, potansiyelini yansıtamamasına ve bu durumun uzun vadede daha büyük hayal kırıklığına dönüşmesine neden olabilir.

Üstelik hayal kırıklığı yaşamamak her zaman bizim elimizde değildir. Bazen biz elimizden gelen her şeyi en iyi şekilde yapsak bile diğer insanların seçimleri, davranışları ve çevresel etkenler gibi bizim kontrolümüzde olmayan nedenlerle yine de hayal kırıklığı yaşayabiliriz. Yani hayal kırıklığı yaşamamaya çalışmak, çoğunlukla işe yaramayan bir strateji ve gerçekçi olmayan bir beklenti olabilir. Onun yerine hayal kırıklığı yaşamanın insan ömrünün kaçınılmaz bir deneyimi olduğunu kabullenmek ve hayal kırıklığı yaşamayı ruhsal dayanıklılığı arttırmak için bir fırsat olarak görmek daha akıllıca bir stratejidir.

Hayal kırıklığıyla nasıl baş edilir?

Hayal kırıklığınızın olumsuz duygusal etkisine takılıp kalmak yerine bu deneyimi size daha fazla içgörü ve bilgelik kazandıracak bir yolculuk olarak görebilirsiniz. Bu yolculuktan en yüksek derecede fayda görmek ve yolculuğu ruhsal dayanıklılığınızı arttırmış olarak bitirebilmek için aşağıdaki önerilere göz atabilirsiniz.

Hayal kırıklığınızın neden ortaya çıktığını bulmaya çalışın

Hayal kırıklığıyla yapıcı bir şekilde başa çıkmak için öncelikle ne olduğunu anlamanız gerekir. Hangi ihtiyacınızı ya da beklentiniz karşılanmadı? Bu duyguyla boğulmak yerine bu duyguyu deneyimleyin; bu duygu size hangi problemi işaret ediyor? Bu deneyimden çıkarmanız gereken ders nedir?

Hayal kırıklığınızı yok saymaya çalışmak veya bir an önce kısa ve sağlıksız yollarla gidermeye çalışmak yerine bu duygunun diğer tüm duygular gibi bir süre sonra azalacağını ve geçeceğini kendine hatırlatmanızda fayda var.

Hayal kırıklığı bazen öngörülebilir ve önlenebilir bir durumdur. Bazen de kaçınılmazdır ve bizim kontrolümüzde değildir. Hayal kırıklığıyla başa çıkmak için bizim kontrolümüzde olan ve kontrolümüzde olmayan durumların ayırdına varmamız gerekir. Bu ikisi arasındaki ayrımı anlamak hayal kırıklığı duygunuzla daha kolay başa çıkmanızı sağlayacaktır.

Beklentilerinizin gerçekçi olup olmadığını kontrol edin ve gerçekçi değilse değiştirin

Yukarıda da bahsettiğim gibi bazen hayal kırıklığı gerçekçi olmayan beklentilerden kaynaklanır. Bu nedenle hayal kırıklığınızı ruhsal dayanıklılığınızı arttıracak bir yolculuk olarak deneyimleyecekseniz öncelikle şu soruyu kendinize sormanızda fayda var: Ulaşamayacağım kadar yüksek beklentiler içine mi giriyorum?

Sağlıksız derece mükemmeliyetçi olan insanlar kendilerine ulaşabileceklerinden çok daha yüksek hedefler koyarlar. Hayal kırıklığını önlemek açısından “yeterince iyi” ile yetinmek daha mantıklıdır.

Eğer sık ve düzenli bir şekilde hayal kırıklığı yaşıyorsanız, algılarınızı ve davranışlarınızı gözden geçirmeniz iyi bir fikir olabilir. Acaba başkalarıyla kurduğunuz iletişimde daha açık mı olmanız gerekiyor? Kendinizden gerçekten ne kadar bekleyebileceğiniz konusunda bilinçli misiniz? Başkalarının size verdikleri geri bildirimleri dinliyor musunuz? Daha farklı davransaydınız sonuç daha farklı olabilir miydi? Bir sonraki sefer hayal kırıklığına uğramamak için beklentilerinizi daha gerçekçi bir seviyeye çekebilir misiniz? Hayal kırıklığı duygunuzu daha yumuşak bir şekilde deneyimlemek için ne gibi destek ve kaynaklarınız var?

Beklentilerinizin gerçekçi olmadığını fark ettiyseniz onların gerçekleşmesini beklemek yerine beklentilerinizi dış gerçekliğe daha uyumlu hale getirmek hayal kırıklığı ile baş etmeyi kolaylaştıracak, tekrar tekrar hayal kırıklığı yaşama ihtimalinizi ortadan kaldıracaktır. Örneğin; canımızın her istediğini bol miktarda yiyerek zayıflamak beklentisi içine girersek hayal kırıklığı yaşamamız kaçınılmazdır. Böyle bu durumda beklentimizi değiştirip kaliteli kaloriyi belli miktarda tüketip zayıflamak gibi daha gerçekçi bir hale çekmek akıllıca olacaktır.

Kendinize karşı anlayışlı olun

Hayal kırıklığı denizinde boğulmak istemiyorsanız bu duygunun ortaya çıkışıyla ilgili kendinizi acımasızca eleştirmek ve suçlamak yerine bu duygunun doğal, evrensel bir duygu olduğunu kendinize hatırlatın. Unutmayın; yeryüzünde hayal kırıklığına hiç uğramamış biri yok ve eninde sonunda bu duygu da diğer tüm duygular gibi gelip geçecek.

Bu süreçte kendinize karşı anlayışlı olmak amacıyla sosyal olarak kendinizi diğer insanlardan soyutlamak yerine çevrenizdekilerden duygusal destek alabilirsiniz.

Oturup karalar bağlamak yerine size keyif veren ve dikkatinizi başka yere yönlendirmenize yardımcı olan aktivitelerle uğraşmak da hayal kırıklığı dalgasının üzerinden daha kolay bir şekilde atlamanıza yardımcı olacaktır.

Kurban psikolojisine girmeyin

Sürekli yaşanan olumsuz olayları adeta geviş getirir gibi düşünüp durmak, yaşananlarla ilgili kendini ve başkalarını suçlamak, sürekli haksızlığa uğradığını ya da hakkının yendiğini düşünmek, kendi durumunu diğer insanların durumlarıyla kıyaslayıp üzülmek kurban psikolojisinin tipik özellikleri. Hayal kırıklığı yaşadığınızda kurban psikolojisinin tipik düşünsel süreçlerine girmek hayal kırıklığı denizinde boğulmak demektir. Üstelik bu düşünsel süreçler kaygı bozuklukları ve depresyon gibi tedavi edilmesi gereken psikiyatrik bozukluklara da dönüşebilirler.

Hayal kırıklığı ile yapıcı bir şekilde başa çıkmak için olayları kafada kurup durmayı bırakmak gerekir. Bu amaçla kendinize şu iki soruyu sorabilirsiniz: Bunu düşünüyor olmamın bana bir faydası var mı? Bu durumu daha çözüme yönelik bir şekilde düşünebilir miyim? Eğer bu soruların yanıtı hayırsa bu durumu düşünüp durmak yerine kendinizi daha üretken düşünce süreçlerine yönlendirin.

Kötü haberleri kafada kurup durursak hayatımızda ve çevremizde olan biteni kaçırabiliriz. Çok ufak bir problem bile kafada kurup durduğumuzda çözümü güç bir sorun haline dönüşebilir. Kafada kurmak sadece öfke ve üzüntü gibi olumsuz duygularımızın artmasına yol açar. Bu duygularla çok fazla kalırsak bu duygular bir süre sonra kimliğimizin bir parçası haline gelebilir.

Hayal kırıklığınızı ruhsal dayanıklılığınızı güçlendirmek için bir fırsat olarak görün ve yeni beceriler geliştirin

Hayatta başınıza gelen olumsuz olaylar karşısında kurban psikolojisi içerisine girmek yerine, bu durumları ruhsal dayanıklılığınızı arttıracak önemli bir deneyim olarak görmek mümkün. Bu bakış açısı hem hayal kırıklığını daha hızlı bir şekilde atlatmanıza yarayacak, hem de hayatın sorunları karşısında yeni beceriler kazanmanızı sağlayacaktır.

Ruhsal dayanıklılık yaşanan zorluklar ve hatta çöküşler karşısında kendine birtakım dersler çıkarıp, daha da güçlenerek yoluna devam etmek olarak tanımlanır. Yani aslında düştüğümüzde yerden bir parça toprak alıp kalkmak demektir.

Amerikan Psikoloji Birliği’nin (American Psychological Association) halka yönelik olarak hazırladığı Dayanıklılığa Giden Yol başlıklı kitapçıkta, ruhsal dayanıklılığın geliştirilmesi ve sürdürülmesi için şu 10 öneri yapılıyor.[efn_note]https://www.apa.org/topics/resilience/building-your-resilience[/efn_note]

1 – Aile, arkadaşlar ve diğerleriyle iyi ilişkiler kurmak.
2 – Durumları çözümsüz olarak görmek yerine mümkünse çözüm yolları araştırmak.
3 – Bazı durumların ve şartların kişinin kontrolü dışında olduğunu kabul etmek.
4 – Gerçekçi hedefler koymak, bunlara ulaşmayı sağlayan küçük basamakları belirlemek ve bu basamaklar üzerinde düzenli olarak çalışmayı planlamak.
5 – Problemleri görmezden gelmek yerine durumu düzeltmeye yarayacak kararlı aksiyonlar almak.
6- Olayların olumlu veya yapıcı anlamlarını bulmaya çalışarak kişisel gelişim fırsatlarını değerlendirmek.
7- Kişinin kendisi hakkında olumlu bir bakış açısını beslemesi ve dış problemlerin çözümüyle ilgili kendine güvenmesi.
8- Olaylara dengeli bir bakış açısından bakmak ve tüm resmi görmeye çalışmak.
9- Olası gelecek felaketlerle ilgili endişelenmek yerine ümitli ve iyimser bir bakış açısıyla somut hedefler koymak.
10 – Kendine iyi bakmak, ihtiyaçlarına ve duygularına dikkat etmek, sağlıklı fiziksel egzersizlerle bedene iyi bakmak, meditasyon gibi eğlenceli, gevşetici ve sağlıklı aktiviteleri düzenli bir şekilde uygulamak.

Sonuçta hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Hayal kırıklığını öğretici ve dayanıklılığı arttırıcı bir deneyim olarak yaşamak ise bir seçimdir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 15 Haziran 2023’te yayımlanmıştır.

Aslıhan Dönmez
Aslıhan Dönmez
Prof. Dr. Aslıhan Dönmez - Psikiyatri uzmanı ve nörobilim doktoru. Çalışma alanları kaygı bozuklukları, depresyon ve yeme bozuklukları. Uzmanlık alanı Bilişsel Davranışçı Terapi. Halen Boğaziçi Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak dersler veriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x