İran’da Mahsa Amini’nin başörtüsü takmadığı gerekçesiyle öldürülmesinin ardından başlayan protestolar iki ayı geride bıraktı, ama durulacak gibi görünmüyor. Dünya İranlı gençlerin molla rejimine cesurca kafa tutuşunu şaşkınlıkla izliyor. Peki, kim bu gençler?
Atlantik Konseyi’nin Ortadoğu programının kıdemli üyesi, İran’da büyüyen İran asıllı Amerikalı Holly Dagres, Foreign Policy için kaleme aldığı yazıda, bu yeni kuşağın ayrıntılı bir portresini çıkarıyor. Bu çok detaylı analizden öne çıkan bazı bölümleri paylaşıyoruz:
“Tahtaya tebeşirle Farsça “İslam Cumhuriyeti” yazılmış. Yazının altında durmuş, lacivert okul üniformaları üzerinde ama zorunlu başörtülerini takmamış bir grup kız öğrenci var. Toplu olarak orta parmaklarını tozlu tahtaya doğru kaldırmışlar…
Bu, “zoomers” olarak da bilinen, ama hafife alınmaması gereken İran’ın Z Kuşağı’ndan öğrencilerin yakın zamanda sosyal medyada paylaştığı yüzlerce görüntüden sadece biri. Onlar aynı zamanda, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin İran’ın “ahlak polisi” tarafından öldürülmesinden bu yana ülkeyi kasıp kavuran protestoların arkasındaki itici güçler.
1997 ile 2012 yılları arasında doğan bu nesil, sık sık kesilen internete ve acımasız internet sansürüne rağmen sosyal medya konusunda son derece bilgili. Mevcut durumun karşısında hüsrana uğrayan ve öfkelenen bu nesil, kendilerini çevrimiçi olarak veya şahsen ifade etmekten ya da İslam Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgilerini zorlamaktan korkmuyor. Dolayısıyla ülkenin yaşlanan, katı dini rejimini 1979 devriminden bu yana görülmemiş bir derecede sarsıyorlar.
“Devrimin çocukları”nın çocukları nasıl bu hale geldi?
İran’da milenyum kuşağından (1986-1996 yılları arasında doğanlar) veya Z Kuşağı’ndan bahseden olmaz. Bunun yerine İran’ın yaklaşık 87 milyonluk nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını oluşturan gençlerden bahsederler. Batı’daki akademisyenler 1979 Devrimi ve 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak Savaşı’ndan sonra reşit olan gençleri tanımlamak için “devrim çocukları” ifadesini türettiler. Bu genç İranlıların çoğu, İran’ın reformist adayı Muhammed Hatemi’nin 1997’de cumhurbaşkanlığı seçimlerini sürpriz şekilde ezici bir zaferle kazanmasına yardımcı olan öğrenci liderliğindeki hareketin bir parçasıydı.
Akademisyen Asef Bayat, bu nesli “İslam sonrası gençlik” olarak tanımlıyor ve onların eski devrimci lider Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin tasavvur ettiği ideal Müslüman gençlik olmadığını öne sürüyor. Bunun yerine, uyuşturucu kullanımı, caddede yasadışı araba yarışı ve parti yapma gibi birçok Batılı gencinkinden farklı olmayan “yozlaşmış davranışları” ile dini müesses nizamı [yerleşik düzeni] büyük şaşkınlığa uğratıyor.
Bu gençlik, uydu antenleri sayesinde Türk kanallarında yayınlanan Sahil Güvenlik dizisini izleyerek, MTV India’yadaki Britney Spears veya Backstreet Boys’un video kliplerini takip ederek olgunlaştı. Çünkü ülkede bunlar yasadışıydı. Ancak bu şekilde erişim sağlayabiliyorlardı. Ayrıca “filmci” adı verilen adamların Güneydoğu Asya’dan kaçak yollarla getirdikleri çantalar dolusu Titanic veya Armageddon gibi filmleri izliyorlardı. Bunlar İran’a, dış dünyanın nasıl bir şey olduğunu gösterdi.
2000’in başında birçok İranlı internetle tanıştı. Bloglar ve sosyal medya dâhil olmak üzere internetin çeşitli kullanımıyla tanıştı. İslam Cumhuriyeti, 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki seçim yolsuzluğunun tetiklediği Yeşil Hareket eylemleri sonrası interneti bir güvenlik tehdidi olarak görmeye başladı.
Yeşil Hareket gösterileri esas olarak ağızdan ağıza ve SMS’ler yoluyla yayıldı. Mir Hüseyin Musevi Hamane’yi[efn_note]1981-1989 yılları arasında İran’ın yetmiş dokuzuncu ve son Başbakanı olarak görev yapan İranlı bir reformist politikacı, sanatçı ve mimar.[/efn_note] desteklemek için yeşil kıyafetler giyen ve güvenlik güçleri tarafından şiddetle dövülen protestocuların sosyal medyaya yüklenen şok edici fotoğraf ve videoları dünya çapında viral oldu. Genç bir kadın olan Nida Ağa Sultan’ın güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğünü kanıtlayan video, hükümetin muhalifler üzerindeki baskısının simgesine dönüştü.
İnternet sansürü işe yaramıyor
İran hükümeti, 2009’dan beri, dünyanın en çok ziyaret edilen web sitelerinin yüzde 35’ini engelliyor ve interneti demir yumrukla yönetiyor. Yine de, 18 yaşın üzerindeki İranlıların yüzde 78,5’i yoğun sansüre rağmen, VPN gibi atlatma araçları kullanarak sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarını kullanmayı başarıyor.
Farsça sosyal medyada sayısız video ve mem [même], 1980’lerin gençliği ile bugünün gençliğini karşılaştırıyor. Birçok gönderide, 30 yıl önce İranlı kızlardan kıyafet kurallarına (bedenin kıvrımlarını göstermeyecek şekilde baştan aşağı siyah) uymalarının, itaatkâr ve uysal kişiliklere sahip olmalarının beklendiği vurgulanıyor. Bu görüntüler, İranlı kızların bugün giydiği, bedenlerinin kıvrımlarını ve saçlarını gösteren renkli giysilerle tezat oluşturuyor. Yeni nesil genç kadınların genel olarak otoriteye karşı daha açık sözlü olmaları şaşırtıcı değil.
Gazeteci Sayeh İsfahani bu durumu şöyle açıklıyor: “Z Kuşağı, makyaj yapma veya daha az ‘muhafazakâr’ giyinmek gibi en basit özgürlükler için önceki nesle karşı savaşmak zorunda kalan ebeveynlerin çocukları. Böyle bir deneyime sahip olmak, milenyumun İranlı ebeveynlerini çocuklarına karşı daha hoşgörülü hale getirdi.”
Yeni nesil sadece baskı gördü
İran’ın Z Kuşağı, 80’lerin Saddam Hüseyin’in Scud füzelerinin sürekli tehdidini, İranlı muhaliflerin toplu infaz ve tutuklamalarını ya da ülkeyi kasıp kavuran gıda kıtlığını yaşamadı. Zoomer’lar, Hatemi cumhurbaşkanı olduğunda yeni doğmuşlardı ve reformcu Selam gazetesinin kapatılmasıyla tetiklenen 1999’da bir öğrenci ayaklanmasının ardından kabul edilen, ancak kısa ömürlü olan kıyafet ve kamusal alanların kullanıma ilişkin kapsamlı değişiklikleri hatırlayamayacak kadar gençtiler.
11 Eylül saldırılarını, ABD’nin komşu Afganistan ve Irak işgallerini, sıranın İran olup olmadığının tedirginle tartışıldığı akşam yemeklerini de hatırlamayacak kadar küçüktüler.
Zoomer’lar olgunlaştıkça, maruz kaldıkları tek şey acımasız baskı, sistematik kötü yönetim ve yolsuzluktu. 2009 Yeşil Hareketi ortaya çıktığında ergen yaşlara henüz girmişlerdi. Kasım 2019’da bir akaryakıt grevinin yol açtığı hükümet karşıtı protestolarda güvenlik güçleri 23’ü çocuk olmak üzere binlerce insanı tutuklayıp öldürdüğünde ise yetişkin denmeyecek yaşlardaydılar.
Bu nesil, aynı zamanda küresel bir pandemiden kurtuldu ve Ayetullah Ali Hamaney’in Ortadoğu’da en fazla sayıda ölüm ve vakaya sahip olmasına rağmen başlangıçta Batı aşılarını nasıl reddettiğine şahit oldular. Daha sonra, rejimin, katı bir hükümet kurmak için 2020 parlamento seçimlerinde ve ardından 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl oyunlar oynadığını izlediler.
Bu yeni nesil gençlik, aynı zamanda, İranlıların giderek artan bir şekilde değerini sorguladığı ve kamuoyunda açıkça karşı olduklarını dile getirdikleri nükleer programın yol açtığı cezalandırıcı, geniş tabanlı ekonomik yaptırımlar ve uluslararası tecrit altında büyüdüler. Bağlantıları yoksa veya zengin değillerse çoğu genç için İran’da hayat zor.
Doğuştan dijitaller
İnternet sayesinde, bu genç nesil “doğuştan dijital” ve küresel Z Kuşağı’nın tercihlerinin çoğunu paylaşıyor. Batılı muadilleri gibi, bu nesil de parmaklarının ucunda bilgi ve iletişim teknolojisi ile doğdu.
Zoomer’lar, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin karizmasının olmadığına dair memlerle, deepfake[efn_note]Deepfake, mevcut bir görüntü veya videoda yer alan bir kişinin, yapay sinir ağları kullanarak bir başka kişinin görüntüsü ile değiştirildiği bir medya türü.[/efn_note] teknolojisi kullanıp eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın yüzünü Amerikalı şarkıcı Billie Eilish’in Bad Guy klibindeki görüntüsüne yerleştirip molla düzeniyle dalga geçtiler. Mart 2021’de sonradan ortadan yok olan Clubhouse[efn_note]Sesli sohbet içeren bir sosyal ağ uygulaması…[/efn_note] uygulamasında İran’da yaşayan gençler İslam Cumhuriyeti hakkında ebeveynlerinin yüzünü kızartacak laflar edip kendilerinin güvenliği konusunda uyaran moderatöre de “E, ne olacak yani!” deyip omuz silktiler.
Daha da önemlisi, Z Kuşağı internet aracılığıyla sadece ülkelerinin geçmişini değil, aynı zamanda sorgulamayı ve kendi araştırmalarını yapmayı da öğrendi. Önceki nesle kıyasla önemli ölçüde daha cesurlar. Yeni şeyler denemekten, yeni dünyalar keşfetmekten çekinmiyorlar.
İnternet sansüründen sonra göç arayışı
Hamaney, Haziran ayındaki konuşmasında tartışmalı internet yasasını savunup 1981’deki gibi toplu tutuklama ve infazların yapılması çağrısında bulundu. Yasa, dünyanın büyük bölümüne kapalı İran’ın kendi “helal interneti” dışındaki internet kullanımını yasadışı hale getiriyor. İnternet özgürlüğü gruplarına göre yasa, Cumhurbaşkanı Reisi, Ağustos 2021’de göreve geldiğinden bu yana zaten uygulanıyor.
Temmuz 2021’de, yasa tasarısının mecliste tartışıldığına dair haberler çıktığında, internette “göçmenlik” aramaları arttı: Bir araştırmaya göre 18 ila 29 yaşları arasındaki İranlıların neredeyse yarısı ülkeyi terk etmek istiyor.
Batı’da ve diğer ülkelerdeki gençlerin özgürce yaşadıklarını gören çevrimiçi İranlılar, toplumlarındaki adaletsizliklerin, ikiyüzlülüğün ve potansiyellerinin boşa harcandığının farkındalar. Ama bunların katlanmak zorunda oldukları “yaşam standartları” olduğunu kabul etmiyorlar. Bütün bunlar bu gençleri İslam Cumhuriyeti için bir tehdit haline getiriyor.
Mollaları çileden çıkartan videolar
Haziran ayında, İran’ın güneydeki Şiraz kentinde çekilen bir “Go Skateboarding Day”[efn_note]Uluslararası Kaykay Şirketleri Birliği tarafından düzenlenen yıllık tanıtım etkinliği.[/efn_note] videosu İran’da viral oldu: Ama kaykay numaraları yüzünden değil, gençlerin çoğunun gotik giysiler giymeleri veya farklı kaykay kıyafetleri yüzünden; bir de kızların saçlarının boyalı olmaları ve bunu başörtüsü olmadan teşhir etmelerinden ötürü… Viral video, yetkilileri o kadar şok etti ki, organizatörlerden beşi tutuklandı.
Birkaç gün sonra onlarca muhafazakâr, gençlerin kaykay yaptığı alanda dua etmek için toplandı. Bir felaket meydana geldiğinde okunan bir duayı seçtiler. Öyle ya bu çocuklar, muhafazakârların temel inanç sistemi için bir depremdi.
Go Skateboarding Day’den bir hafta sonra başka bir video viral oldu. Bu kez bir genç, çarşaf giyerek kaykay yaparak rejimi “trolledi”.
Ağustos ayında ise eşofman giyen ve başörtüsü takmadan tezahürat yapan genç kızlarla çevrili bir rap’çinin dans ettiği bir video viral oldu. Arkadaki bayrak olmasaydı kimse videonun İran’da çekildiğine inanmazdı.
Bu video, zorunlu başörtüsü takmayı reddeden kadınlara karşı hükümetin büyük bir baskı uyguladığı sırada ortaya çıktı. Ağustos ayında Reisi tarafından imzalanan bir kararname, kadınların toplum içinde nasıl giyineceğine dair çok sayıda yeni kısıtlamalar getirdi. İranlı yetkililerin, Çin’de uygulanana benzer bir yüz tanıma yazılımına sahip gözetim teknolojisini, metrolarda kimlerin başörtüsü takıp takmadığını izlemek amacıyla kullanmayı düşündüğü bildiriliyor.
“Savaşacağım. Öleceğim. İran’ı geri alacağım”
Sonra Mahsa Amini’nin ölümü geldi. 16 Eylül’de Amini’nin öldürülmesine tepkiler çok hızlı oldu. Genellikle 25 yaşın altındaki kadınlar başörtülerini çıkarmaya, başörtülerini yakmaya ve saçlarını kesmeye başlayınca videolar viral oldu. Genç erkekler de TikTok’ta başlarını tıraş ederek eyleme katıldı. Çok geçmeden protestolar, 31 vilayetin tamamına ulaştı.
İran’ın Z Kuşağı gösterilere önderlik ediyor. Kadınlar ise ön planda. Sokaklarda “Hamaney’e ölüm”, “Savaşacağım. Öleceğim. İran’ı geri alacağım”, “Özgürlük, Özgürlük, Özgürlük” ve “Hamaney bir katildir” sloganları duyuluyor. Protestocular yüksek sesle ve açıkça artık bir İslam Cumhuriyeti istemediklerini söylüyorlar.
Eylül ayı sonundan bu yana sosyal medyada meydan okuyan Z Kuşağı’nın Humeyni ve Hamaney’in fotoğraflarını parçaladığı, bir dizi hükümet karşıtı slogan attığı ve hatta bir Besic[efn_note]İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun bir alt koludur ve devlete çalışan gönüllü gençlerden oluşur.[/efn_note] üyesine “def ol” dediği görüldü. Bu, güvenlik güçlerinin bazı okullara baskın yapmasına ve çocukları ülkenin eğitim bakanının “psikolojik kurumlar” olarak tanımladığı yerlere götürülmek üzere tutuklamasına neden oldu.
Rejim, protestoları orantısız güç kullanarak bastırmaya çalışıyor. İran’daki İnsan Hakları Aktivistleri grubuna göre, güvenlik güçleri 14 binden fazla kişiyi tutukladı ve en az 287 kişiyi öldürdü. İsimleri ve yaşları teyit edilebilen 121 kişinin ortalama yaşı 23. Bunlardan 39’u 18 yaşın altındaydı.
Güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülen kişilerden biri, Instagram’da düzenli olarak playback şarkı söyleyip dans videoları yayınlayan 23 yaşındaki Hadis Najafi. Ölümünden bu yana, Najafi’nin Instagram hesabı 82 bin takipçiye ulaştı ve taziye mesajlarıyla doldu.
Bir başka protestocu, 16 yaşındaki Sarina İsmailzade, güvenlik güçleri tarafından coplarla dövülerek öldürüldü. Ama yetkililer onun intihar ettiğini ileri sürüyor. İsmailzade, kadınların günlük olarak karşılaştığı yasaklar da dahil olmak üzere İslam Cumhuriyeti altında yaşamakla ilgili duygularını kaydedip You Tube’da yayınlıyordu. Öldürülmesinden bu yana tüm bu videolar viral hale geldi.
Bu kızlar, Z Kuşağı liderliğindeki protesto hareketinin özüdür. Zoomer’lar, sokaklarda kendilerini sadece copların değil, kurşunların da beklediğini çok iyi biliyorlar ve sıradan hayatlar yaşamak istedikleri için çaresizliklerinden bu riski göze almaya hazırlar.
Birçok yaşlı İranlı, protestolarda Z Kuşağı’nın önemini kabul ediyor ve onları takdir ediyorlar. Biri Twitter’da, “Bütün bu cesarete diyecek tek lafım yok. İran böyle cesur bir nesil görmemiştir. Şu andan itibaren, onların aleyhine konuşanların suratlarına tokat atacağım” diye yazdı örneğin.
İran, eski İran değil
İran’da bundan sonra ne olacağı belli değil, ama bu, artık eski İran değil. İsfahani’nin dediği gibi: “Bu nesil İran’ı değiştirecek. Onlar, benim kuşağımın sessizce sindirdiği şeye katlanamazlar.”
Tahranlı 22 yaşındaki Sarah, “Keşke cesaretimizin kaynağını bilseydim. Bence bu, usanç duyanların kalbinden geliyor! Bu, bizim dünyamızdaki değişimin sadece başlangıcı” diyor.
Rejim de artık yeni bir nesil ile karşı karşıya olduğunun farkında. Devrim Muhafızları Ordusu’nun haftalık Sobh-e-Sadegh dergisinde bu yıl Zoomer’ların “nizama karşı bir tehdit” haline geldiği yazıldı. Gençlerin çevrimiçi davranışlarının incelendiği makalede, “Bu nesli yönetmek önceki nesiller kadar kolay olmayacak. Çünkü bu nesil, önceki nesillerden farklı olarak, statükoya temelden karşı bir yapıya sahip” denildi.
“İnsanlar sadece canlı, yaşamıyor”
Her nesil kendinden önceki nesillerden farklılaşmaya çalışır. Bununla birlikte, İran’da son birkaç yılda belirgin bir ruh hali değişikliği oldu. Obama yönetimi ağır yaptırımlar uyguladığında halk öfkesini ABD’ye yöneltmişti. Trump ve Biden yaptırımları devam ettirdi, ama halk bu kez öfkesini kendi liderlerine yöneltti. Çünkü birçok İranlı, yaptırımlar kalksa bile bunun sadece pansuman olacağının ve ekonomiyi iyileştirmeyeceğinin farkında.
Bazı İranlılar, rejimin çökmesi için yaptırımların devam etmesinden bile yana. İran’ın Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin kızı Faezeh Haşimi, 2021’in başlarında İranlı Ensaf News ile yaptığı röportajda, “Belki Trump’ın baskısı devam etseydi, bazı politikalarda değişiklik yapmak zorunda kalırdık. Değişiklik kesinlikle insanlara fayda sağlardı” dediğinde birçok insanı şaşırttı. Haşimi, 27 Eylül’de Tahran’da “isyancıları kışkırttığı” iddiasıyla tutuklandı.
Haşimi’nin sözleri İranlı gençlerin hissettiği çaresizliği yansıtıyor. Gençlere kasvet hâkim. Rapçi Salihi’nin “Normal” adlı şarkısında dediği üzere “İnsanlar sadece canlı, yaşamıyorlar.”
Baskının artması ve kontrollerin daha da sıkılaştırılması, katı bir hükümetin göreve gelmesi ve yalnızca iyi bağlantıları olan seçkinlere fayda sağlayan çürümüş bir ekonomi ile dini düzen, İranlı gençlere hayatlarının önemli olmadığını söylüyor.
Bu, İran gençliğine iki seçenek bırakıyor: Ya ülkeyi terk et ya da ayaklan.”
Bu yazı ilk kez 10 Kasım 2022’de yayımlanmıştır.