Kardeşler arasındaki rekabete nasıl yaklaşmalı?

Kardeşler, birbirleriyle her zaman iyi geçinemeyebilirler. Bazen rekabete girebilir ve birinden biri yenilebilir. Ezilen taraf olabilir. Bu, onun daha az yetenekli olduğu anlamına mı gelir? Anne babaların böylesi anlarda yapması gerekenler ne?

“Aile” denince akla, hemen hemen her ülkede, “koca, karı ve çocuklardan oluşan topluluk” gelir. “Koca”yı baba, “karı”yı anne yapan şeydir “çocuk”. Ancak bir “meyve” olarak görülen çocuk, eğer birden fazla ise irili ufaklı sorunlar yaşanır.

Aynı anne babadan da olsa her kardeş bir değildir. Fiziken de, ruhen de farklılıklar gösterebilirler. Bu da bazen bazı tatsızlıklara, hatta daha uç örneklere sebep olabilir.

Günlük olaylarla ilgili popüler yazıların yer aldığı Psychologie Heute adlı internet sitesinde Martina Hinz, “Kardeş” başlıklı makalesinde, sosyal bir olgu olarak kardeşlik kavramını tartışırken, Susanne Ackermann ise “Kardeşler Arası Rekabet” başlıklı makalesinde kardeşler arası çekişmeyi inceliyor.

Yazılardan önce çıkan bölümleri aktarıyoruz:

Nasıl bir rekabet?

“Kardeş(ler), hayatımız boyunca bize eşlik ederler ve bizi kararlı bir şekilde şekillendirirler. Eski kalıpların üstesinden geldiğimizde ve yetişkin olarak birbirimizle yeniden tanıştığımızda ne kazanırız?

“Kardeşler arasında birinin daha yetenekli olması durumunda çocuklar ve ebeveynler arasında neler yaşanır, çocukların aralarında bu şekilde özel yetenekleri olması durumunda nasıl bir rekabet ortamı oluşabilir ve ebeveynler bunda hangi rolleri oynar?”

Heidelberg’te psikoloji ve felsefe eğitimi alan Martina Hinz, kendi sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Çocuklar büyürken bilişsel, sosyal ve problem çözme becerileri geliştirir. Olumlu ebeveynlik de onların tepkilerini etkiler ve daha iyi insanlar olmaları için büyümelerine yardımcı olur. Baskı ve totaliter tutum, toplumların ideal olarak tanımladığı kişiler olmalarını engelleyebilir. Benzer bir etki aşırı kollayıcı tutum için de geçerlidir. Dengesiz ve kararsız ebeveynlerin çocuklar arası rekabette, sağlık karar vermeleri ise adeta imkânsızdır. Çünkü bu dengesiz ve kararsız ebeveynler aşırı hoşgörü ve sert cezalandırma arasında gidip gelirler; dolayısıyla çocuk da hangi davranışın nerede ve ne zaman istenmediğini önceden kestiremez. Aşırı hoşgörülü ve gevşet tutumu sergileyen ailelerde ise çocuğun her istediği yapılır. Sınırsız haklara sahiptir çocuk. Çocuğun nerede duracağı muammadır. Ne kural ne denetleme. Hal böyle olunca çocuk başına buyruk yetişir, istediği gibi davranır; kardeşiyle girdiği rekabetti sınır tanımaz.”

Mükemmeliyetçi tutum rekabeti artırır

Hinz, ebeveynlerin mükemmeliyetçi tutum ile ilgisiz tutum sergilemeleri durumunda da çocukların neyin, ne kadar “doğru” olduğunu bilmekte zorlandığını söylüyor:

“Anne babanın ilgisiz tutumunda çocuk yalnız bırakılır, fiziksel veya duygusal ihtiyaçları fark edilmez. Bu durumda çocuğun iletişimi kopar ve kardeşiyle farklı bir rekabete girer. Çünkü sevildiğini, kabul edildiğini duyumsamaya ihtiyacı vardır. Mükemmelliyetçi tutumdaki anne-babalar ise çocuklarından her şeyin en iyisini beklerler. Hatta çoğu kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocuklarının gerçekleştirmesini ister. Dolayısıyla çocukların rekabetini artıran bir tavır sergilerler. Küçücük omuzlarına kaldırabileceklerinden daha fazla yük bindirirler. Dahası, bu rekabette mağlup durumdaki bazen ceza verilir ve bunlar katı ve sert olur.”

Birbiriyle kıyaslanan çocuklar

Psikolog ve psikoterapist Susanne Ackermann, işte tam da burada, bizim için karanlık olan yere ışık tutuyor:

“Kardeşler bazen birbirleriyle kıyaslanır. Çoğu kere de onlar kendi kendilerini kıyaslarlar; bu bilinen bir gerçektir. Aynı evde ve sürekli aynı ortamda büyüdükleri içinde aslında kardeşler birbirlerinden çok şey de öğrenirler. Araştırmalar, üç ila beş yaşındaki çocukların, kız kardeşlerinin veya erkek kardeşlerinin kendilerinden daha yetenekli ve daha iyi olup olmadığını değerlendirmede zaten çok iyi olduklarını göstermiştir. Kardeşler arasında her daim başarılı olanlar, genellikle bu durumun ebeveynleri tarafından da dikkate alınmasını isterler.

Daha az yetenekli erkek kardeş ya da daha şanssız bir kız kardeş için bu kendisini kötü hissetmesine neden olur. Bir araştırma ekibi yetişkinlere kardeşler arası kıyaslamalar hususunda ilgili deneyimlerini sorarak bir araştırma yürütmüşlerdir. Kariyerlerinde daha az başarılı oldukları veya bir kardeş daha yetenekli olduğu için kız veya erkek kardeşlerinden daha aşağı hissettiklerini bildirenlerin çoğu, bu hususta ebeveynlerinin de her daim kötü yorumlar yapmasından dolayı acı çekmişlerdir. Bununla birlikte, araştırmacılar, katılımcıların kendi istekleriyle daha az başarılı ya da daha az yetenekleri olan çocukları hakkında konuşup konuşmayacaklarını öğrenmek için, kasıtlı olarak bu konuda herhangi bir soru sormamış, buna rağmen her üç denekten birisi doğrudan bu hususta konuşmayı yeğlemiştir.

Toplam 488 kişiden kardeşleriyle kendilerini kıyaslamaları istenmiştir. Deneklerden birisi bu hususta şöyle yazmıştır:

“Kız kardeşim bilim alanındaki her şeyi biliyor, birçok ödül kazandı. Bir akşam ikimiz de oradayken annem ablamın yeteneğinden bahsediyordu, sürekli ondan bahsediyordu. Ne yaptığım ve benim uzmanlığım hakkında hiçbir şey söylemedi. Bu kendimi gerçekten çok kötü hissetmeme neden oldu.”

Yıkıcı değil, tamamlayıcı olmak

Psikoterapist Ackermann, bu durumdaki kardeşin içinde zamanla büyüyen bir kırılmanın ileride nelere yol açabileceğini öngörmenin zor olmadığı görüşünde:

“Kardeşler arasındaki rekabette, birini diğerinin önüne koyma yanlış bir tutumdur. Oysa anne babaların çocuklarıyla iletişim kurarken öncelikli olarak onlarla göz teması kurmaları gerekir. Peşi sıra da onlara güven duyduklarını ve her koşulda kendilerini sevdiklerini söylemeleri önemlidir. Bu yaklaşım, kardeşler arasındaki rekabeti daha iyicil sonuçlara doğru çevirirken, körlenmiş yahut ötelenmiş kimi yeteneklerin de ortaya çıkarması için fırsat yaratır. Çocuğa sözlerinin dinlendiğini ve önemsendiğini hissettirir. Çocuklar sözlerle anlatılanlardan çok davranışlarla verilen mesajları almaya açıktır. Dolayısıyla anne babanın da aralarında rekabet, yıkıcı değil, tamamlayıcı olmak zorundadır.”

Bu yazı ilk kez 13 Ekim 2022’de yayımlanmıştır.

 

Martine Hinz ile Suzanne Ackermann’ın Psychologie Heute adlı internet sitesinde yayımlanan “Kardeşler” ve “Kardeşler Arası Rekabet” başlıklı yazılarından bölümler Meral Harzem tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.psychologie-heute.de/familie/artikel-detailansicht/39470-geschwister.htmlhttps://www.psychologie-heute.de/familie/artikel-detailansicht/42198-weniger-begabt.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Kardeşler arasındaki rekabete nasıl yaklaşmalı?

Kardeşler, birbirleriyle her zaman iyi geçinemeyebilirler. Bazen rekabete girebilir ve birinden biri yenilebilir. Ezilen taraf olabilir. Bu, onun daha az yetenekli olduğu anlamına mı gelir? Anne babaların böylesi anlarda yapması gerekenler ne?

“Aile” denince akla, hemen hemen her ülkede, “koca, karı ve çocuklardan oluşan topluluk” gelir. “Koca”yı baba, “karı”yı anne yapan şeydir “çocuk”. Ancak bir “meyve” olarak görülen çocuk, eğer birden fazla ise irili ufaklı sorunlar yaşanır.

Aynı anne babadan da olsa her kardeş bir değildir. Fiziken de, ruhen de farklılıklar gösterebilirler. Bu da bazen bazı tatsızlıklara, hatta daha uç örneklere sebep olabilir.

Günlük olaylarla ilgili popüler yazıların yer aldığı Psychologie Heute adlı internet sitesinde Martina Hinz, “Kardeş” başlıklı makalesinde, sosyal bir olgu olarak kardeşlik kavramını tartışırken, Susanne Ackermann ise “Kardeşler Arası Rekabet” başlıklı makalesinde kardeşler arası çekişmeyi inceliyor.

Yazılardan önce çıkan bölümleri aktarıyoruz:

Nasıl bir rekabet?

“Kardeş(ler), hayatımız boyunca bize eşlik ederler ve bizi kararlı bir şekilde şekillendirirler. Eski kalıpların üstesinden geldiğimizde ve yetişkin olarak birbirimizle yeniden tanıştığımızda ne kazanırız?

“Kardeşler arasında birinin daha yetenekli olması durumunda çocuklar ve ebeveynler arasında neler yaşanır, çocukların aralarında bu şekilde özel yetenekleri olması durumunda nasıl bir rekabet ortamı oluşabilir ve ebeveynler bunda hangi rolleri oynar?”

Heidelberg’te psikoloji ve felsefe eğitimi alan Martina Hinz, kendi sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Çocuklar büyürken bilişsel, sosyal ve problem çözme becerileri geliştirir. Olumlu ebeveynlik de onların tepkilerini etkiler ve daha iyi insanlar olmaları için büyümelerine yardımcı olur. Baskı ve totaliter tutum, toplumların ideal olarak tanımladığı kişiler olmalarını engelleyebilir. Benzer bir etki aşırı kollayıcı tutum için de geçerlidir. Dengesiz ve kararsız ebeveynlerin çocuklar arası rekabette, sağlık karar vermeleri ise adeta imkânsızdır. Çünkü bu dengesiz ve kararsız ebeveynler aşırı hoşgörü ve sert cezalandırma arasında gidip gelirler; dolayısıyla çocuk da hangi davranışın nerede ve ne zaman istenmediğini önceden kestiremez. Aşırı hoşgörülü ve gevşet tutumu sergileyen ailelerde ise çocuğun her istediği yapılır. Sınırsız haklara sahiptir çocuk. Çocuğun nerede duracağı muammadır. Ne kural ne denetleme. Hal böyle olunca çocuk başına buyruk yetişir, istediği gibi davranır; kardeşiyle girdiği rekabetti sınır tanımaz.”

Mükemmeliyetçi tutum rekabeti artırır

Hinz, ebeveynlerin mükemmeliyetçi tutum ile ilgisiz tutum sergilemeleri durumunda da çocukların neyin, ne kadar “doğru” olduğunu bilmekte zorlandığını söylüyor:

“Anne babanın ilgisiz tutumunda çocuk yalnız bırakılır, fiziksel veya duygusal ihtiyaçları fark edilmez. Bu durumda çocuğun iletişimi kopar ve kardeşiyle farklı bir rekabete girer. Çünkü sevildiğini, kabul edildiğini duyumsamaya ihtiyacı vardır. Mükemmelliyetçi tutumdaki anne-babalar ise çocuklarından her şeyin en iyisini beklerler. Hatta çoğu kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocuklarının gerçekleştirmesini ister. Dolayısıyla çocukların rekabetini artıran bir tavır sergilerler. Küçücük omuzlarına kaldırabileceklerinden daha fazla yük bindirirler. Dahası, bu rekabette mağlup durumdaki bazen ceza verilir ve bunlar katı ve sert olur.”

Birbiriyle kıyaslanan çocuklar

Psikolog ve psikoterapist Susanne Ackermann, işte tam da burada, bizim için karanlık olan yere ışık tutuyor:

“Kardeşler bazen birbirleriyle kıyaslanır. Çoğu kere de onlar kendi kendilerini kıyaslarlar; bu bilinen bir gerçektir. Aynı evde ve sürekli aynı ortamda büyüdükleri içinde aslında kardeşler birbirlerinden çok şey de öğrenirler. Araştırmalar, üç ila beş yaşındaki çocukların, kız kardeşlerinin veya erkek kardeşlerinin kendilerinden daha yetenekli ve daha iyi olup olmadığını değerlendirmede zaten çok iyi olduklarını göstermiştir. Kardeşler arasında her daim başarılı olanlar, genellikle bu durumun ebeveynleri tarafından da dikkate alınmasını isterler.

Daha az yetenekli erkek kardeş ya da daha şanssız bir kız kardeş için bu kendisini kötü hissetmesine neden olur. Bir araştırma ekibi yetişkinlere kardeşler arası kıyaslamalar hususunda ilgili deneyimlerini sorarak bir araştırma yürütmüşlerdir. Kariyerlerinde daha az başarılı oldukları veya bir kardeş daha yetenekli olduğu için kız veya erkek kardeşlerinden daha aşağı hissettiklerini bildirenlerin çoğu, bu hususta ebeveynlerinin de her daim kötü yorumlar yapmasından dolayı acı çekmişlerdir. Bununla birlikte, araştırmacılar, katılımcıların kendi istekleriyle daha az başarılı ya da daha az yetenekleri olan çocukları hakkında konuşup konuşmayacaklarını öğrenmek için, kasıtlı olarak bu konuda herhangi bir soru sormamış, buna rağmen her üç denekten birisi doğrudan bu hususta konuşmayı yeğlemiştir.

Toplam 488 kişiden kardeşleriyle kendilerini kıyaslamaları istenmiştir. Deneklerden birisi bu hususta şöyle yazmıştır:

“Kız kardeşim bilim alanındaki her şeyi biliyor, birçok ödül kazandı. Bir akşam ikimiz de oradayken annem ablamın yeteneğinden bahsediyordu, sürekli ondan bahsediyordu. Ne yaptığım ve benim uzmanlığım hakkında hiçbir şey söylemedi. Bu kendimi gerçekten çok kötü hissetmeme neden oldu.”

Yıkıcı değil, tamamlayıcı olmak

Psikoterapist Ackermann, bu durumdaki kardeşin içinde zamanla büyüyen bir kırılmanın ileride nelere yol açabileceğini öngörmenin zor olmadığı görüşünde:

“Kardeşler arasındaki rekabette, birini diğerinin önüne koyma yanlış bir tutumdur. Oysa anne babaların çocuklarıyla iletişim kurarken öncelikli olarak onlarla göz teması kurmaları gerekir. Peşi sıra da onlara güven duyduklarını ve her koşulda kendilerini sevdiklerini söylemeleri önemlidir. Bu yaklaşım, kardeşler arasındaki rekabeti daha iyicil sonuçlara doğru çevirirken, körlenmiş yahut ötelenmiş kimi yeteneklerin de ortaya çıkarması için fırsat yaratır. Çocuğa sözlerinin dinlendiğini ve önemsendiğini hissettirir. Çocuklar sözlerle anlatılanlardan çok davranışlarla verilen mesajları almaya açıktır. Dolayısıyla anne babanın da aralarında rekabet, yıkıcı değil, tamamlayıcı olmak zorundadır.”

Bu yazı ilk kez 13 Ekim 2022’de yayımlanmıştır.

 

Martine Hinz ile Suzanne Ackermann’ın Psychologie Heute adlı internet sitesinde yayımlanan “Kardeşler” ve “Kardeşler Arası Rekabet” başlıklı yazılarından bölümler Meral Harzem tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.psychologie-heute.de/familie/artikel-detailansicht/39470-geschwister.htmlhttps://www.psychologie-heute.de/familie/artikel-detailansicht/42198-weniger-begabt.html

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x