Yardımlar nasıl gitmeli? İnsani yardım lojistiği neden önemli?

Bir felaketle karşı karşıyayız. Deprem bölgesinde olmayanlar yardım için çırpınıyor. Peki, doğru yardım gönderme sistemi nasıl olmalı? Yardımlar nasıl organize edilmeli? En gelişmiş tekniklerle nasıl bir sistem kurmak mümkün? İnsani yardım lojistiği uzmanı Prof. Dr. Burcu Balçık yazdı.

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş ve Gaziantep merkezli art arda meydana gelen iki şiddetli deprem büyük bir bölgeyi etkiledi, büyük kayıplara yol açtı. Hepimizin büyük bir üzüntü ve endişe ile takip ettiği, gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında soğukkanlılığını korumakta zorlandığı, bir şeyler yapmak için çabaladığı ve bölgeden gelen haberlerden dolayı yoğun üzüntü ve çaresizlik hissinin çoğu zaman baskın olduğu felaketin ikinci günü bu yazıyı kaleme alıyorum. Öncelikle kayıpları olanlara baş sağlığı, tüm etkilenenlere zorlu koşullara dayanma gücü, sahada olanlara kolaylıklar dilerim.

Bölge için olabilecek felaket senaryolarından en kötülerinden biri meydana geldi. Depremlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kere daha hatırladık. Türkiye haritasında ülke boyunca uzanan koyu kırmızı ile gösterilen kalın fay hatlarının ne demek olduğunu gösteren bir felaket yaşandı. Ne yazık ki bunun ne ilk ne de son olmadığı gerçeği ile de karşı karşıyayız. Bu felaketin, hem etkilenen bölgedeki halka toparlanabilmeleri için destek sağlanması, hem de beklenen büyük İstanbul depremi ve diğer olası felaketler için ülke çapında bilimsel yöntemlere dayanan büyük bir hazırlık seferberliği başlatması tek umudum.

Yardım gönderirken aslında zarar veriyor olabilir miyiz?

İki gündür bir çoğumuz çeşitli medya kanalları, mesaj grupları, belki yakın olduğumuz sivil toplum örgütleri ya da iş yerimizdeki ve mahallemizdeki topluluklar vasıtası ile içinde yoğun bir yardım toplama ve gönderme trafiği yaşıyor. Bu dayanışma hissine, oturup izlemek yerine bir şeyler yapmaya, yardım etmeye, el uzatmaya hepimizin ihtiyacı var.

Ancak hızlıca harekete geçip özenerek gönderdiğimiz yardımların umduğumuz şekilde bir afetzedeye ulaşabilmesi için etkin bir tedarik zinciri ve dağıtım ağına ihtiyaç bulunmakta olduğunu hatırlamakta fayda var.

Bir tır dolusu yardımın afet bölgesine girişi, oradan yardımların tasnif edilip düzenleneceği bir dağıtım merkezine ulaşarak bir ihtiyaç sahibine erişmesi kolay değil.

Yardımlar nasıl organize edilmeli?

Bu yüzden eğer imkân varsa mutlaka ayni yardım yerine nakdi yardım yapmak önemli.

İlla ayni yardım yapılacaksa ise toplanan malzemeleri sahada yer alan ve sahadaki güncel ihtiyaçları sistematik şekilde belirleyen ve bilgisini düzenli olarak paylaşan aktif sivil toplum kuruluşlarına düzgün ve tasnif edilmiş şekilde iletmek gerekiyor.

Aksi taktirde gönderilen yardımlar yerine ulaşmayabilir, büyük ihtimalle bir depoda unutulup sonunda imha edilmesi gereken çöpe dönüşebilir. Ayrıca hayat kurtarmak için açık kalması gereken önemli yolları da tıkayabilir, yarardan çok zarar getirebilir.

Zaten az olan değerli acil müdahale kaynaklarının (malzeme, iş gücü, zaman), gönderilen yardım kutularındaki çamur olmuş ve ıslanmış kıyafet, battaniyeleri, gıdaları tasnif etmeden ayrılması da büyük kayıp…

Yaşadığımız felaketin etkileri aylarca, hatta yıllarca silinmeyecek, 11 ili ve 15 milyona yakın nüfusu kapsayan bölgenin çok uzun bir süre insani yardıma ihtiyacı olacağını unutmamalıyız.

Bu günlerde hissettiğimiz yardım etme ve dayanışma duygusunu uzun döneme taşıyabilmek, bölgedeki ihtiyaçları sahada çalışan kurumlar vasıtasıyla düzenli şekilde takip etmek ve desteği devam ettirmek çok önemli.

İnsani yardım tedarik zinciri ve lojistiği nedir?

Herhangi bir ürünün tedarikçiden son kullanıcıya kadar ulaşması için geçen tüm aşamaların organize edilerek planlanmasına benzer olarak, insani yardım da benzer şekilde etkin bir tedarik zinciri ağının varlığına ihtiyaç duyar.

Bir mağazadan aldığınız veya e-ticaret ile sipariş ettiğiniz bir ürünün size ulaşmak için geçtiği tüm aşamaları düşünün. Kısaca, bir tedarik zincirinin amacı bir ürünü doğru zamanda, doğru kişilere, doğru miktarlarda, doğru şekilde ulaştırmak olarak tanımlanabilir. Yani insani yardım tedarik zincirleri de afetten etkilenen kişilere gerekli malzemeleri etkin şekilde ulaştırmayı amaçlar. Elbette insani yardım lojistiği ile günlük ticari faaliyetlerini gerçekleştiren bir şirketin lojistik faaliyetleri arasında oldukça büyük farklar var, ama temel prensipler benzer.

Benim de dahil olduğum tedarik zinciri yönetimi, lojistik ve optimizasyon konularında uzman birçok araştırmacı insani yardım zinciri ve lojistik faaliyetlerinin etkin bir şekilde tasarlanması ve yönetimi konusunda araştırmalarını sürdürüyorlar.

Sayıları ve etkileri artan doğal afetler ve savaşlar karşısında kısıtlı kaynakların etkin ve etkili bir şekilde kullanımı için birçok insani yardım kuruluşu bu konuda çalışan araştırmacılarla iş birliği yaparak daha iyi bir sistem yaratmak üstüne çalışıyor.

Ne yazık ki bu konuda harcanan bilimsel çabanın çıktıları ile uygulamada karşılaşılan ihtiyaçlar çeşitli nedenlerle büyük ölçüde örtüşmeyebiliyor. Yapılan araştırmaların uygulamaya geçmesi konusunda karşılaşılan zorluklar ve gereksinimler başka kapsamlı bir yazının konusu olabilir.

Planlama ve koordinasyon neden önemli?

İnsani yardım lojistiği sistemlerinin tüm insani yardım faaliyetlerinin başarıyla gerçekleşmesindeki rolü büyük, hatta ‘insani yardımın %80’inin lojistik’ faaliyetlerinden (satın alma, depolama, taşıma, dağıtım gibi) oluştuğu tahmin ediliyor.

Etkin bir tedarik zinciri ve lojistik yönetimi için de en önemli gereksinimler planlama ve koordinasyon.

Bunların eksikliği ticari bir tedarik zincirinde gecikmiş veya yanlış gönderilmiş ürünler ve dolayısıyla mutsuz ve belki tekrar o şirketten ürün almamaya karar veren müşteriler iken, insani yardım söz konusu olduğunda karşılanmamış ihtiyaçlar, can kayıplarına ve çeşitli acılara sebep oluyor.

Ama insani yardım gibi yüksek belirsizlik içeren ve yüzlerce paydaşın aynı anda hareket ettiği bir sistemde planlı ve koordineli hareket etmek de oldukça zorlu. Bunun başarılabilmesi için ise afet sonrasını beklemek hiç de akıllıca değil.

Tüm senaryolara karşı hazırlıklı olmak ancak afet öncesinde yapılacak çalışmalar ile mümkün. Bu da tüm unsurların dahil olduğu (kamu kuruluşları, sivil toplum, yerel yönetimler, özel sektör) bir çaba gerektiriyor.

Ülkemizde koordinasyonun başı AFAD ve Türkiye Afet Müdahale Planı dahilinde kapsamlı ve detaylı bir yapılanma söz konusu. Merkezi bir şekilde yapılan koordinasyonun çok avantajları olabilir, ama şu ana kadar sahadan gelen haberler de gösteriyor ki büyük çabalara rağmen mevcut felaketin ihtiyaçları açısından eksikleri olan bir planın parçasıyız. Her sistem düzeltilebilir, iyileştirilebilir, eksikleri görüp hızlıca harekete geçmek gerekiyor.

İşbirliği ve gelecek

Koordineli bir afet yönetimi ve insani yardım lojistiği sistemi tasarlamak ve yönetmek evet çok zor, ama uzaya gitmek kadar değil. Hele teknolojik gelişmelerin bu seviyeye geldiği ve bu işe harcanabilecek çok olmasa da yine de kaynaklarımızın bulunduğu bir durumda.

Afet yönetiminde dört ana evre var: önleme, hazırlık, müdahale ve toparlanma.

Her bir aşamada neler yapılması gerektiğine dair farklı disiplinlerde yazılmış onlarca bilimsel yazı, yapılmış yüzlerce ulusal ve uluslararası ortaklı proje, edinilmiş onca saha tecrübesi var.

Kısacası bir araştırmacı ordusu ve tecrübeli bilim insanı göreve hazır, akademik işler yapılıyor, ancak karar vericiler, uygulayıcılar problemi sahiplenmedikçe ve çözüm için iş birliğine açık olmadıkça yapılanlar maalesef kâğıtta kalabiliyor.

Nasıl bir sistem kurmak mümkün?

Evet, en önemlisi felaketleri önleyebilmek, güvenli ve dirençli şehirler kurabilmek, ama felaketler yine de kaçınılmaz. Diyelim ki deprem olmuş. Hayal edelim ki alanında uzman araştırmacıların da çalıştığı bir kriz koordinasyon merkezi var. Sahadan gelen veriler (örneğin insansız hava araçları ile) otomatik olarak toplanıyor, işleniyor, yapay zekâ kullanılarak tahminler yapılıyor, arama kurtarma ekipleri önceliklendirilerek etkilenen yerlere gönderiliyor, gelen bilgilere göre yeni yönlendirmeler yapılıyor. Bölgedeki açık yollar hızlıca belirleniyor, ihtiyaçlara göre acil durum ekiplerine ayrılan yollar belirleniyor. Şeffaf bir şekilde sahadaki ihtiyaçları ve durumu gösteren, veri toplayıp, işleyen ve anlaşılır şekilde görselleştiren bilgi sistemleri kurulmuş. Yardım malzemelerinin alınabileceği yerel ve bölge tedarikçi listeleri önceden hazır, hatta önceden çerçeve anlaşmaları yapılmış, hızlıca bölgeye gönderilebiliyor. Yardımların aktığı insani lojistik ağı daha önceden belirlenen depolar ve dağıtım merkezleri, altyapı, yolların açıklığı ve kapasitesi gibi faktörler değerlendirilerek aktifleştiriliyor. Yardım toplama, tasnifleme ve dağıtım bu zincir üzerinden gerçekleşiyor. Nerede ihtiyaç olduğu belli, koli ve paketler yardım toplama alanlarında önceden belirlenmiş standartlara göre hazırlanıyor, kargolar etiketleniyor ve öyle gönderiliyor. Kimin hangi bölgede çalışacağı kaynaklar ve ihtiyaçlar düşünülerek, önceliklendirme yapılarak belirleniyor. Gönüllüler ve takımlara yetkinliklerine göre görevler atanıyor, takip edilebiliyor. Önceden hangi senaryoda tedarik zincirinin hangi seviyesinde, hangi merkezde kimlerin (yönetici, gönüllü sayıları) görev alınacağı planlanmış…El birliğiyle böyle bir sistem kurulmuş olsaydı yaşadığımız bu felakette herkesin canı daha az yanmaz mıydı?

Kısacası etkin iletişim, işbirliği, planlama ve hazırlık şart. Kervan yolda düzülmek zorunda değil, bu kaos kader değil. Plansız davranma lüksümüz ve kaynağımız da yok. Planlı bir hazırlığın ve koordineli bir müdahalenin mümkün olduğunun farkında olmak ve en önemlisi felaketlerin önlenebileceği bir yaşamı inatla talep etmek belki de ilk adımdır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 8 Şubat 2023’te yayımlanmıştır.

Burcu Balçık
Burcu Balçık
Prof. Dr. Burcu Balçık – Özyeğin Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesidir. Doktora derecesini Washington Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden, lisans ve yüksek lisans derecelerini ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden almıştır. Northwestern Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak, HEC Montreal'de misafir profesör olarak görev yaptı. Temel araştırma ilgi alanları insani yardım lojistiği ve afet yönetimidir. Analitik yöntemler (matematiksel modelleme, optimizasyon, simülasyon) kullanarak sosyal faydaya odaklanan organizasyonların ve sistemlerin performansını iyileştirmeye odaklanır. Projelerinde çeşitli sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmaktadır. Çalışmaları Production and Operations Management, Transportation Science, IISE Transactions gibi alanının prestijli dergilerinde yayınlanmıştır. Dr. Balçık, Transportation Science dergisinin Yardımcı Editörüdür. Ayrıca Production and Operations Management, Transportation Research Part E, Journal of Humanitarian Logistics and Supply Chain Management, Sustainability Analytics and Modeling ve Journal of Business Logistics dergilerinin Yayın Kurullarında yer almaktadır. Dr. Balçık, INFORMS Kamu Sektörü Yöneylem Araştırması (PSOR) ve EURO İnsani Yardım Operasyonları Çalışma Grubu (EURO-HOpe) dahil olmak üzere profesyonel topluluklarda birçok lider rol üstlenmiştir. Türkiye Bilimler Akademisi Genç Bilim İnsanı Ödülü'nü (BAGEP 2014) almıştır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yardımlar nasıl gitmeli? İnsani yardım lojistiği neden önemli?

Bir felaketle karşı karşıyayız. Deprem bölgesinde olmayanlar yardım için çırpınıyor. Peki, doğru yardım gönderme sistemi nasıl olmalı? Yardımlar nasıl organize edilmeli? En gelişmiş tekniklerle nasıl bir sistem kurmak mümkün? İnsani yardım lojistiği uzmanı Prof. Dr. Burcu Balçık yazdı.

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş ve Gaziantep merkezli art arda meydana gelen iki şiddetli deprem büyük bir bölgeyi etkiledi, büyük kayıplara yol açtı. Hepimizin büyük bir üzüntü ve endişe ile takip ettiği, gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında soğukkanlılığını korumakta zorlandığı, bir şeyler yapmak için çabaladığı ve bölgeden gelen haberlerden dolayı yoğun üzüntü ve çaresizlik hissinin çoğu zaman baskın olduğu felaketin ikinci günü bu yazıyı kaleme alıyorum. Öncelikle kayıpları olanlara baş sağlığı, tüm etkilenenlere zorlu koşullara dayanma gücü, sahada olanlara kolaylıklar dilerim.

Bölge için olabilecek felaket senaryolarından en kötülerinden biri meydana geldi. Depremlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kere daha hatırladık. Türkiye haritasında ülke boyunca uzanan koyu kırmızı ile gösterilen kalın fay hatlarının ne demek olduğunu gösteren bir felaket yaşandı. Ne yazık ki bunun ne ilk ne de son olmadığı gerçeği ile de karşı karşıyayız. Bu felaketin, hem etkilenen bölgedeki halka toparlanabilmeleri için destek sağlanması, hem de beklenen büyük İstanbul depremi ve diğer olası felaketler için ülke çapında bilimsel yöntemlere dayanan büyük bir hazırlık seferberliği başlatması tek umudum.

Yardım gönderirken aslında zarar veriyor olabilir miyiz?

İki gündür bir çoğumuz çeşitli medya kanalları, mesaj grupları, belki yakın olduğumuz sivil toplum örgütleri ya da iş yerimizdeki ve mahallemizdeki topluluklar vasıtası ile içinde yoğun bir yardım toplama ve gönderme trafiği yaşıyor. Bu dayanışma hissine, oturup izlemek yerine bir şeyler yapmaya, yardım etmeye, el uzatmaya hepimizin ihtiyacı var.

Ancak hızlıca harekete geçip özenerek gönderdiğimiz yardımların umduğumuz şekilde bir afetzedeye ulaşabilmesi için etkin bir tedarik zinciri ve dağıtım ağına ihtiyaç bulunmakta olduğunu hatırlamakta fayda var.

Bir tır dolusu yardımın afet bölgesine girişi, oradan yardımların tasnif edilip düzenleneceği bir dağıtım merkezine ulaşarak bir ihtiyaç sahibine erişmesi kolay değil.

Yardımlar nasıl organize edilmeli?

Bu yüzden eğer imkân varsa mutlaka ayni yardım yerine nakdi yardım yapmak önemli.

İlla ayni yardım yapılacaksa ise toplanan malzemeleri sahada yer alan ve sahadaki güncel ihtiyaçları sistematik şekilde belirleyen ve bilgisini düzenli olarak paylaşan aktif sivil toplum kuruluşlarına düzgün ve tasnif edilmiş şekilde iletmek gerekiyor.

Aksi taktirde gönderilen yardımlar yerine ulaşmayabilir, büyük ihtimalle bir depoda unutulup sonunda imha edilmesi gereken çöpe dönüşebilir. Ayrıca hayat kurtarmak için açık kalması gereken önemli yolları da tıkayabilir, yarardan çok zarar getirebilir.

Zaten az olan değerli acil müdahale kaynaklarının (malzeme, iş gücü, zaman), gönderilen yardım kutularındaki çamur olmuş ve ıslanmış kıyafet, battaniyeleri, gıdaları tasnif etmeden ayrılması da büyük kayıp…

Yaşadığımız felaketin etkileri aylarca, hatta yıllarca silinmeyecek, 11 ili ve 15 milyona yakın nüfusu kapsayan bölgenin çok uzun bir süre insani yardıma ihtiyacı olacağını unutmamalıyız.

Bu günlerde hissettiğimiz yardım etme ve dayanışma duygusunu uzun döneme taşıyabilmek, bölgedeki ihtiyaçları sahada çalışan kurumlar vasıtasıyla düzenli şekilde takip etmek ve desteği devam ettirmek çok önemli.

İnsani yardım tedarik zinciri ve lojistiği nedir?

Herhangi bir ürünün tedarikçiden son kullanıcıya kadar ulaşması için geçen tüm aşamaların organize edilerek planlanmasına benzer olarak, insani yardım da benzer şekilde etkin bir tedarik zinciri ağının varlığına ihtiyaç duyar.

Bir mağazadan aldığınız veya e-ticaret ile sipariş ettiğiniz bir ürünün size ulaşmak için geçtiği tüm aşamaları düşünün. Kısaca, bir tedarik zincirinin amacı bir ürünü doğru zamanda, doğru kişilere, doğru miktarlarda, doğru şekilde ulaştırmak olarak tanımlanabilir. Yani insani yardım tedarik zincirleri de afetten etkilenen kişilere gerekli malzemeleri etkin şekilde ulaştırmayı amaçlar. Elbette insani yardım lojistiği ile günlük ticari faaliyetlerini gerçekleştiren bir şirketin lojistik faaliyetleri arasında oldukça büyük farklar var, ama temel prensipler benzer.

Benim de dahil olduğum tedarik zinciri yönetimi, lojistik ve optimizasyon konularında uzman birçok araştırmacı insani yardım zinciri ve lojistik faaliyetlerinin etkin bir şekilde tasarlanması ve yönetimi konusunda araştırmalarını sürdürüyorlar.

Sayıları ve etkileri artan doğal afetler ve savaşlar karşısında kısıtlı kaynakların etkin ve etkili bir şekilde kullanımı için birçok insani yardım kuruluşu bu konuda çalışan araştırmacılarla iş birliği yaparak daha iyi bir sistem yaratmak üstüne çalışıyor.

Ne yazık ki bu konuda harcanan bilimsel çabanın çıktıları ile uygulamada karşılaşılan ihtiyaçlar çeşitli nedenlerle büyük ölçüde örtüşmeyebiliyor. Yapılan araştırmaların uygulamaya geçmesi konusunda karşılaşılan zorluklar ve gereksinimler başka kapsamlı bir yazının konusu olabilir.

Planlama ve koordinasyon neden önemli?

İnsani yardım lojistiği sistemlerinin tüm insani yardım faaliyetlerinin başarıyla gerçekleşmesindeki rolü büyük, hatta ‘insani yardımın %80’inin lojistik’ faaliyetlerinden (satın alma, depolama, taşıma, dağıtım gibi) oluştuğu tahmin ediliyor.

Etkin bir tedarik zinciri ve lojistik yönetimi için de en önemli gereksinimler planlama ve koordinasyon.

Bunların eksikliği ticari bir tedarik zincirinde gecikmiş veya yanlış gönderilmiş ürünler ve dolayısıyla mutsuz ve belki tekrar o şirketten ürün almamaya karar veren müşteriler iken, insani yardım söz konusu olduğunda karşılanmamış ihtiyaçlar, can kayıplarına ve çeşitli acılara sebep oluyor.

Ama insani yardım gibi yüksek belirsizlik içeren ve yüzlerce paydaşın aynı anda hareket ettiği bir sistemde planlı ve koordineli hareket etmek de oldukça zorlu. Bunun başarılabilmesi için ise afet sonrasını beklemek hiç de akıllıca değil.

Tüm senaryolara karşı hazırlıklı olmak ancak afet öncesinde yapılacak çalışmalar ile mümkün. Bu da tüm unsurların dahil olduğu (kamu kuruluşları, sivil toplum, yerel yönetimler, özel sektör) bir çaba gerektiriyor.

Ülkemizde koordinasyonun başı AFAD ve Türkiye Afet Müdahale Planı dahilinde kapsamlı ve detaylı bir yapılanma söz konusu. Merkezi bir şekilde yapılan koordinasyonun çok avantajları olabilir, ama şu ana kadar sahadan gelen haberler de gösteriyor ki büyük çabalara rağmen mevcut felaketin ihtiyaçları açısından eksikleri olan bir planın parçasıyız. Her sistem düzeltilebilir, iyileştirilebilir, eksikleri görüp hızlıca harekete geçmek gerekiyor.

İşbirliği ve gelecek

Koordineli bir afet yönetimi ve insani yardım lojistiği sistemi tasarlamak ve yönetmek evet çok zor, ama uzaya gitmek kadar değil. Hele teknolojik gelişmelerin bu seviyeye geldiği ve bu işe harcanabilecek çok olmasa da yine de kaynaklarımızın bulunduğu bir durumda.

Afet yönetiminde dört ana evre var: önleme, hazırlık, müdahale ve toparlanma.

Her bir aşamada neler yapılması gerektiğine dair farklı disiplinlerde yazılmış onlarca bilimsel yazı, yapılmış yüzlerce ulusal ve uluslararası ortaklı proje, edinilmiş onca saha tecrübesi var.

Kısacası bir araştırmacı ordusu ve tecrübeli bilim insanı göreve hazır, akademik işler yapılıyor, ancak karar vericiler, uygulayıcılar problemi sahiplenmedikçe ve çözüm için iş birliğine açık olmadıkça yapılanlar maalesef kâğıtta kalabiliyor.

Nasıl bir sistem kurmak mümkün?

Evet, en önemlisi felaketleri önleyebilmek, güvenli ve dirençli şehirler kurabilmek, ama felaketler yine de kaçınılmaz. Diyelim ki deprem olmuş. Hayal edelim ki alanında uzman araştırmacıların da çalıştığı bir kriz koordinasyon merkezi var. Sahadan gelen veriler (örneğin insansız hava araçları ile) otomatik olarak toplanıyor, işleniyor, yapay zekâ kullanılarak tahminler yapılıyor, arama kurtarma ekipleri önceliklendirilerek etkilenen yerlere gönderiliyor, gelen bilgilere göre yeni yönlendirmeler yapılıyor. Bölgedeki açık yollar hızlıca belirleniyor, ihtiyaçlara göre acil durum ekiplerine ayrılan yollar belirleniyor. Şeffaf bir şekilde sahadaki ihtiyaçları ve durumu gösteren, veri toplayıp, işleyen ve anlaşılır şekilde görselleştiren bilgi sistemleri kurulmuş. Yardım malzemelerinin alınabileceği yerel ve bölge tedarikçi listeleri önceden hazır, hatta önceden çerçeve anlaşmaları yapılmış, hızlıca bölgeye gönderilebiliyor. Yardımların aktığı insani lojistik ağı daha önceden belirlenen depolar ve dağıtım merkezleri, altyapı, yolların açıklığı ve kapasitesi gibi faktörler değerlendirilerek aktifleştiriliyor. Yardım toplama, tasnifleme ve dağıtım bu zincir üzerinden gerçekleşiyor. Nerede ihtiyaç olduğu belli, koli ve paketler yardım toplama alanlarında önceden belirlenmiş standartlara göre hazırlanıyor, kargolar etiketleniyor ve öyle gönderiliyor. Kimin hangi bölgede çalışacağı kaynaklar ve ihtiyaçlar düşünülerek, önceliklendirme yapılarak belirleniyor. Gönüllüler ve takımlara yetkinliklerine göre görevler atanıyor, takip edilebiliyor. Önceden hangi senaryoda tedarik zincirinin hangi seviyesinde, hangi merkezde kimlerin (yönetici, gönüllü sayıları) görev alınacağı planlanmış…El birliğiyle böyle bir sistem kurulmuş olsaydı yaşadığımız bu felakette herkesin canı daha az yanmaz mıydı?

Kısacası etkin iletişim, işbirliği, planlama ve hazırlık şart. Kervan yolda düzülmek zorunda değil, bu kaos kader değil. Plansız davranma lüksümüz ve kaynağımız da yok. Planlı bir hazırlığın ve koordineli bir müdahalenin mümkün olduğunun farkında olmak ve en önemlisi felaketlerin önlenebileceği bir yaşamı inatla talep etmek belki de ilk adımdır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 8 Şubat 2023’te yayımlanmıştır.

Burcu Balçık
Burcu Balçık
Prof. Dr. Burcu Balçık – Özyeğin Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesidir. Doktora derecesini Washington Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden, lisans ve yüksek lisans derecelerini ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden almıştır. Northwestern Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak, HEC Montreal'de misafir profesör olarak görev yaptı. Temel araştırma ilgi alanları insani yardım lojistiği ve afet yönetimidir. Analitik yöntemler (matematiksel modelleme, optimizasyon, simülasyon) kullanarak sosyal faydaya odaklanan organizasyonların ve sistemlerin performansını iyileştirmeye odaklanır. Projelerinde çeşitli sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmaktadır. Çalışmaları Production and Operations Management, Transportation Science, IISE Transactions gibi alanının prestijli dergilerinde yayınlanmıştır. Dr. Balçık, Transportation Science dergisinin Yardımcı Editörüdür. Ayrıca Production and Operations Management, Transportation Research Part E, Journal of Humanitarian Logistics and Supply Chain Management, Sustainability Analytics and Modeling ve Journal of Business Logistics dergilerinin Yayın Kurullarında yer almaktadır. Dr. Balçık, INFORMS Kamu Sektörü Yöneylem Araştırması (PSOR) ve EURO İnsani Yardım Operasyonları Çalışma Grubu (EURO-HOpe) dahil olmak üzere profesyonel topluluklarda birçok lider rol üstlenmiştir. Türkiye Bilimler Akademisi Genç Bilim İnsanı Ödülü'nü (BAGEP 2014) almıştır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

1
0
Would love your thoughts, please comment.x