2024’te Türkiye’yi dış politikada ne bekliyor?

2024 dünyada hangi gelişmelere gebe? Gazze’den Ukrayna’ya, Avrupa Birliği’nden Kafkasya’ya neler olabilir? Türkiye nelerle karşı karşıya kalabilir? Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş yazdı.

2023 Ukrayna savaşı ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları gölgesinde tarihteki yerini aldı. 2024’te ise jeopolitik dengelerin değiştiği, koridor ve enerji mücadelelerinin zirveye ulaştığı ve Türkiye’nin de bu noktada kritik bir rol üstleneceği bir sene olacak.

Zira dünyada tarihi İpek, Baharat, Kürk Yolu gibi ticaret güzergâhlarını yeniden canlandırma konusunda ciddi bir mücadele başladı bile. Bu küresel mücadele, Türkiye’nin hem jeopolitik hem de jeostratejik önemini daha da artırıyor.

2024’te Orta Asya ve Kafkasya’nın Doğu ile Batı dünyası arasında yeni bir mücadele alanına dönüşmesi, Türkiye’nin nerede duracağı açısından büyük bir önem taşıyor.

Bütün bu rekabetçi konuların arasında kesin olan bir şey var; Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye, temelleri Atatürk dönemi Türk Dış Politikasına dayanan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” politikası çerçevesinde pek çok ülke ile normalleşme konusunda önemli kararlar aldı. İsrail’in Gazze saldırıları nedeniyle Tel Aviv ile yürütülen süreç sekteye uğrasa da 2024’te diğer normalleşme adımlarının artarak ve denge politikası gözetilerek sürdürüleceği anlaşılıyor. Bu kapsamda Avrupa Birliği (AB) üyesi devletlerle, Yunanistan’la ve dolayısıyla Batı dünyası ile ilişkilerde yeni bir dönem başlıyor, diyebiliriz.

Türkiye’nin 2024 sınamaları

2024 yılının, Türkiye’nin jeopolitik konumundan kaynaklı önemini daha etkin bir biçimde kullandığı bir sene olacağını söylemek mümkün.

Her şeyden önce 2024’te Türkiye’nin NATO içerisindeki yeri ve önemi de daha belirgin bir hale gelecek. İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda Türkiye’nin tutumu kilit bir etki yaratacak.

NATO’nun Kafkasya’daki açılımları örneğin TRACECA, TACIS, INOGATE gibi yardım programlarının yanı sıra genişleme politikalarının devamı ise Türkiye’nin bölgesel rolünü daha da etkin bir hale getirecek. Aynı zamanda Türkiye’nin Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Gazze saldırılarındaki olası kolaylaştırıcı rolü ve insani yardım konularındaki tutumu da uluslararası arenada Türkiye’nin hanesine artı olarak yazılabilir.

Bir yanda tarihi ve kültürel bağların olduğu Orta Asya ve Kafkasya, diğer yanda ise uluslararası alanda kritik öneme sahip örgütlere olan üyeliği ve bölgesel ittifaklar nedeniyle Türkiye 2024’te adeta bıçak sırtı bir politika izleyecek gibi duruyor. Türkiye doğunun batısı, batının doğusu bir ülke olarak hem NATO’da yer alıyor hem de AB’ye üyelik için yıllardır kapıda bekletiliyor. Öte yandan Türkiye Batı dünyasının Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmazken diğer yandan Rusya ile ilişkilerde ise bir denge politikası izliyor. Bu durum ise ister istemez her an Batı dünyası veya Rusya ile farklı mecralarda karşı karşıya kalma riskini barındırıyor. Bu nedenle Türkiye’nin 2024’te iki tarafla da izleyeceği politikalar adeta bıçak sırtı gibi son derece hassas bir yapıya sahip. Zira Türkiye’nin her iki tarafla hem iş birliği içinde olduğu alanlar ve bir o kadar da fikir ayrılıkları bulunuyor.

Türkiye açısından Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde ise 2024 yılı tam bir diyalog ve alternatif çözüm önerilerinin konuşulduğu bir sene olabilir. İtalya’nın bireysel pasaport önerisi, vize serbestisi, yeşil ekonomi, Gümrük Birliği modernizasyonu, ekonomik ve güvenlik konularındaki öneriler de bu hususlar arasında yer alıyor.

Ayrıca Türkiye’de Mart ayında yapılacak yerel seçimler de AB’yi yakından ilgilendiriyor. Zira AB’nin uzun yıllardır Türkiye’nin demokratikleşme çabaları, insan hakları, hukukun üstünlüğü vb. alanlardaki gelişmeleri yakından takip ettiği biliniyor. AB ayrıca Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmelerin bölgesel dinamiklere olan etkileri açısından da yerel seçimleri önemsiyor ve seçimlerin bölgesel istikrarı ve güvenliği etkilediğini düşünüyor. Bu nedenle Türkiye-AB ilişkilerinde 2024’te mevcut kırılganlıkların devam ettiği, ama aynı zamanda diyaloğun da ön plana çıktığı bir yıl olma potansiyeline sahip.

2024’te Suriye ile normalleşme, Filistin’de iki devletli bir çözümün bulunması ve kalıcı barışın tesisi çabaları devam edecek. 2024’te küresel aktörlerin Ortadoğu’daki politikalarında bir değişime gitmeleri ve beraberinde Irak’ın terörle mücadelede etkin adımlar atması halinde Türkiye-Irak ilişkileri de ivme kazanabilir.

2024 yılı kuşkusuz aynı zamanda tüm dünyada kutuplaşmanın giderek daha da artacağı bir yıl da olacak. Dahası, 2024’te tüm dünyayı yeni bölgesel rekabet ve krizlerin de yaşanacağı bir dönem bekliyor. Zira 2024 yılında Balkanlar, Ortadoğu, Asya Pasifik, Orta Asya ve Kafkasya’da kartların yeniden karıldığı bir yıl olacak gibi görünüyor.

2024’te Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde ise bölgesel konular ile savunma ve güvenlik konularının ön plana çıkması bekleniyor. 2024’te Türkiye’nin ABD ile ilişkilerindeki olası gelişmeler, İsveç’in NATO’ya üyeliğine endekslenmiş gibi duruyor.

2024’te Kafkasya’yı ne bekliyor?

Yeni yılda enerji konusu Kafkasya’ya damgasını vuracağa benziyor. Bu bölgede enerji koridorlarının yanı sıra ulaşım ve ticaret rotaları da sıklıkla gündeme gelebilir.

Bu kapsamda İran’ın da dâhil olduğu 3+3 formatıyla birlikte yeni dönemde Güney Kafkasya’ya barış, huzur ve istikrarın gelmesi çok da uzak bir ihtimal değil. Bilindiği üzere Türkiye’nin öncülüğünde 2021’de Altılı Platform olarak başlayan bu girişimde Rusya, İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan da yer almıştı. Daha sonra 2023’te Tahran’da gerçekleştirilen 3+3 formatındaki zirveye ise Gürcistan hariç tüm taraflar katılmış ve toplantıya bölgesel işbirliği ve barış müzakereleri konuları damgasını vurmuştu.

Öte yandan İran uzun süre Zengezur Koridoru’nun açılmasının kendi ülkesinin jeopolitik ve stratejik önemini azaltacağı ve bir ulusal güvenlik tehdidi yaratacağını öne sürüyordu. Bu nedenle de, koridora karşı bir tutum sergilemişti. Ekim ayında yapılan 3+3 formatıyla İran sürece dâhil edildi ve tüm bölgesel güçlerin onayı alındı. Bu nedenle, 2024’te bölgesel ve küresel güçlerin bir mücadele alanı olarak Kafkasya, gündemdeki yerini koruyacak diyebiliriz.

Ankara’nın 2024’te de Azerbaycan-Ermenistan normalleşmesini desteklemeye devam edeceğini söyleyebiliriz. Kendisi de Erivan ile ilişkilerini düze çıkarmaya çalışacaktır.

Ankara, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasının Güney Kafkasya’da kalıcı barış ve istikrarı tesis edecek yegâne adım olarak görüyor.[1] Bu yıl, Bakü’nün de sorunun çözümünün Batı’da değil, bölgede olduğunu daha yüksek bir sesle dile getirmesi beklenebilir. Dolayısıyla Bakü’nün 2024’te bölgede izlediği politikanın adaleti temel alan, karşılıklı toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tanıyan bir zeminde ilerleyeceği söylenebilir. Bakü’nün ayrıca tüm toprak iddialarına son veren ve yeni bir bölgesel güvenlik mimarisini izlemesi de önemli.

Barış Kavşağı Projesi nedir, Kafkasya için ne anlama geliyor?

Yeni dönemde Kafkasya’yı bekleyen bir diğer önemli husus, Ermenistan’ın dile getirdiği Barış Kavşağı Projesi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın ortaya attığı bu projeyle Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında bölgesel ulaşım güzergahları gelişmesi öngörülüyor.

2024’te Güney Kafkasya’da Ermenistan ve Azerbaycan arasında kalıcı barışın sağlanmasının küresel ölçekte de önemli etkileri olacak. Örneğin Çin’den Batı’ya gidecek Doğu-Batı koridoru Zengezur üzerinden Barış Kavşağı Projesi ile gündeme gelebilir. Bu nedenle Barış Kavşağı Projesi bölgesel iş birliğini teşvik eden ve aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı önceleyen bir girişim olarak 2024’te Kafkasya için oldukça önemli. Proje aynı zamanda Ermenistan’ın komşularıyla ekonomik, kültürel ve altyapı alanlarında önemli bağlantılar kurmasını da hedefliyor.

Barış Kavşağı Projesi çok taraflı ve büyük bir proje. Basra Körfezi, Umman Körfezi, Karadeniz, Hazar Denizi ve Akdeniz’i birbirine bağlamayı amaçlıyor. Projenin en önemli özelliği, birleşik bölgesel bir demiryolu ağının kurulması ve kesintisiz bir güzergâh sağlaması. Bu yönüyle Kuzey-Güney ile Doğu-Batı yolları üzerinden kurulacak birleşik bölgesel demiryolu ağı aracılığıyla “açık sınırlar, kilitsiz altyapılar, etkin ekonomi, siyasi ve kültürel bağlantılar” önceleniyor.

2024’te bu proje ile bölgeye uzun vadeli bir barış için gerekli tüm koşullar sağlanmış olacak. Proje bölgede yeni altyapılar da oluşturacak. Mevcut altyapıların kapsamının ve kalitesinin de geliştirileceği bu proje ile Türkiye-Ermenistan sınırında karayolu altyapısı için Akhurik ve Margara adlı iki, Azerbaycan-Ermenistan sınırlarında ise beş kontrol noktası kurulması hedefleniyor.

Proje kapsamında her ülke kendi topraklarındaki güvenliği sağlamaktan sorumlu olacak. Projenin Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan arasında ulaşım ve yeni sınır kapılarına da yer veriyor olması önemli.

Özetle proje yolların, petrol ve doğalgaz boru hatlarının, kablo ve elektrik hatlarının inşasını, onarımını ve işletilmesini içeren bu vesileyle iletişimin geliştirilmesini hedefliyor. Kuzeyi güneye, batıyı da doğuya bağlayacak olması nedeniyle projenin hayata geçirilmesiyle Kafkasya’da bölgesel iş birliğinden, altyapı geliştirmeye, çok taraflı iş birliğinden barış ve istikrara kadar pek çok konuda bölgesel entegrasyonun önü açılacak.

Ancak Fransa’nın Ermenistan’a yönelik tutumu, 2024’te Azerbaycan ile ilişkilerde yeni bir kırılmaya neden olabilir. Fransa’nın iki Azerbaycan diplomatını “istenmeyen adam” ilan etmesi, iki devlet arasındaki ilişkilerin gergin seyrettiğinin önemli bir işareti. Bu nedenle 2024’te Güney Kafkasya’da olası bir krizin çıkması halinde bu kez ana aktörün Fransa olacağı söylenebilir. AB üyesi ülkeler, 2024’te Ermenistan üzerinden bölgesel tansiyonu yükselten adımlar atmaya devam edebilir.

2024’te Ukrayna Savaşı

ABD’nin Ukrayna’ya desteğinde 2024 yılında bir azalma olması olasılıklar dâhilinde zira ABD’de Ukrayna’ya destek konusunda çatlak sesler her zamankinden gür çıkmaya başladı. Bu nedenle Ukrayna’ya yardım meselesi ABD ve AB arasında fikir ayrılıklarını derinleştirebilir. Savaşın devamı Ukrayna ve Moldova’nın AB’ye katılım yolundaki adımlarını hızlandırabilir. Dahası, eski Sovyet coğrafyasından da Gürcistan, Ermenistan gibi devletlerin AB’ye üyeliğine emsal oluşturabilir. Zira yakın bir tarihte AB Gürcistan’a adaylık statüsü verdi.

2024’te Rusya, Ukrayna Savaşı nedeniyle her ne kadar zayıflamış olsa da Güney Kafkasya’da halen önemli bir aktör olarak yer almaya devam edecek. Bu nedenle ABD de tıpkı AB üyesi ülkeler gibi yeni yılda Ermenistan üzerinden Rusya’yı zayıflatma politikalarına devam edecektir. Bu süreçte 2024’te Azerbaycan’ın Türkiye ve Rusya ile yakınlaşması daha da belirgin bir hal alacak. Bu durum ise ABD ve AB üyesi ülkeleri rahatsız edecek gibi görünüyor. 2024’te ABD’nin İran’la yaşadığı nükleer krizi ise geçici de olsa bir kenara bırakarak İran ve Çin konusunda 2023’te izlediği zikzaklı yola devam edecek.

Türkiye coğrafi konumu gereği tarihte pek çok medeniyete ve ticaret yollarına ev sahipliği yapmış bir ülke. Bu husus bugün de ülkenin jeopolitik yapısını etkileyen temel unsurlar arasında önemli bir yere sahip. 2024 yılında tarihi hâkimiyet teorileri kapsamında Türkiye’nin bölgesel istikrar, güvenlik ve ticaret alanlarındaki etkisinin artması beklenebilir. Türkiye’nin çevresindeki coğrafyalarla olan jeopolitik konumu ve tarihi kültürel bağları ise uluslararası arenada öncü bir rol elde etmesini sağlayacak ve böylece 2024’te Türkiye bölgenin parlayan bir yıldızına dönüşecektir. Türkiye’nin 2024 ajandasında ekonomik kalkınma, caydırıcı gücünün yanı sıra kriz bölgelerine çözüm üretme rolünün de önemli bir yeri olacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 3 Ocak 2024’te yayımlanmıştır.

[1]   “No: 311, 8 Aralık 2023, Azerbaycan ile Ermenistan Arasında Bazı Somut Güven Artırıcı Adımların Atılması Kararı Hk.”, https://www.mfa.gov.tr/no_-311_-azerbaycan-ile-ermenistan-arasinda-bazi-somut-guven-artirici-adimlarin-atilmasi-karari-hk.tr.mfa, Erişim Tarihi: 30.12.2023.

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

2024’te Türkiye’yi dış politikada ne bekliyor?

2024 dünyada hangi gelişmelere gebe? Gazze’den Ukrayna’ya, Avrupa Birliği’nden Kafkasya’ya neler olabilir? Türkiye nelerle karşı karşıya kalabilir? Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş yazdı.

2023 Ukrayna savaşı ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları gölgesinde tarihteki yerini aldı. 2024’te ise jeopolitik dengelerin değiştiği, koridor ve enerji mücadelelerinin zirveye ulaştığı ve Türkiye’nin de bu noktada kritik bir rol üstleneceği bir sene olacak.

Zira dünyada tarihi İpek, Baharat, Kürk Yolu gibi ticaret güzergâhlarını yeniden canlandırma konusunda ciddi bir mücadele başladı bile. Bu küresel mücadele, Türkiye’nin hem jeopolitik hem de jeostratejik önemini daha da artırıyor.

2024’te Orta Asya ve Kafkasya’nın Doğu ile Batı dünyası arasında yeni bir mücadele alanına dönüşmesi, Türkiye’nin nerede duracağı açısından büyük bir önem taşıyor.

Bütün bu rekabetçi konuların arasında kesin olan bir şey var; Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye, temelleri Atatürk dönemi Türk Dış Politikasına dayanan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” politikası çerçevesinde pek çok ülke ile normalleşme konusunda önemli kararlar aldı. İsrail’in Gazze saldırıları nedeniyle Tel Aviv ile yürütülen süreç sekteye uğrasa da 2024’te diğer normalleşme adımlarının artarak ve denge politikası gözetilerek sürdürüleceği anlaşılıyor. Bu kapsamda Avrupa Birliği (AB) üyesi devletlerle, Yunanistan’la ve dolayısıyla Batı dünyası ile ilişkilerde yeni bir dönem başlıyor, diyebiliriz.

Türkiye’nin 2024 sınamaları

2024 yılının, Türkiye’nin jeopolitik konumundan kaynaklı önemini daha etkin bir biçimde kullandığı bir sene olacağını söylemek mümkün.

Her şeyden önce 2024’te Türkiye’nin NATO içerisindeki yeri ve önemi de daha belirgin bir hale gelecek. İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda Türkiye’nin tutumu kilit bir etki yaratacak.

NATO’nun Kafkasya’daki açılımları örneğin TRACECA, TACIS, INOGATE gibi yardım programlarının yanı sıra genişleme politikalarının devamı ise Türkiye’nin bölgesel rolünü daha da etkin bir hale getirecek. Aynı zamanda Türkiye’nin Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Gazze saldırılarındaki olası kolaylaştırıcı rolü ve insani yardım konularındaki tutumu da uluslararası arenada Türkiye’nin hanesine artı olarak yazılabilir.

Bir yanda tarihi ve kültürel bağların olduğu Orta Asya ve Kafkasya, diğer yanda ise uluslararası alanda kritik öneme sahip örgütlere olan üyeliği ve bölgesel ittifaklar nedeniyle Türkiye 2024’te adeta bıçak sırtı bir politika izleyecek gibi duruyor. Türkiye doğunun batısı, batının doğusu bir ülke olarak hem NATO’da yer alıyor hem de AB’ye üyelik için yıllardır kapıda bekletiliyor. Öte yandan Türkiye Batı dünyasının Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmazken diğer yandan Rusya ile ilişkilerde ise bir denge politikası izliyor. Bu durum ise ister istemez her an Batı dünyası veya Rusya ile farklı mecralarda karşı karşıya kalma riskini barındırıyor. Bu nedenle Türkiye’nin 2024’te iki tarafla da izleyeceği politikalar adeta bıçak sırtı gibi son derece hassas bir yapıya sahip. Zira Türkiye’nin her iki tarafla hem iş birliği içinde olduğu alanlar ve bir o kadar da fikir ayrılıkları bulunuyor.

Türkiye açısından Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde ise 2024 yılı tam bir diyalog ve alternatif çözüm önerilerinin konuşulduğu bir sene olabilir. İtalya’nın bireysel pasaport önerisi, vize serbestisi, yeşil ekonomi, Gümrük Birliği modernizasyonu, ekonomik ve güvenlik konularındaki öneriler de bu hususlar arasında yer alıyor.

Ayrıca Türkiye’de Mart ayında yapılacak yerel seçimler de AB’yi yakından ilgilendiriyor. Zira AB’nin uzun yıllardır Türkiye’nin demokratikleşme çabaları, insan hakları, hukukun üstünlüğü vb. alanlardaki gelişmeleri yakından takip ettiği biliniyor. AB ayrıca Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmelerin bölgesel dinamiklere olan etkileri açısından da yerel seçimleri önemsiyor ve seçimlerin bölgesel istikrarı ve güvenliği etkilediğini düşünüyor. Bu nedenle Türkiye-AB ilişkilerinde 2024’te mevcut kırılganlıkların devam ettiği, ama aynı zamanda diyaloğun da ön plana çıktığı bir yıl olma potansiyeline sahip.

2024’te Suriye ile normalleşme, Filistin’de iki devletli bir çözümün bulunması ve kalıcı barışın tesisi çabaları devam edecek. 2024’te küresel aktörlerin Ortadoğu’daki politikalarında bir değişime gitmeleri ve beraberinde Irak’ın terörle mücadelede etkin adımlar atması halinde Türkiye-Irak ilişkileri de ivme kazanabilir.

2024 yılı kuşkusuz aynı zamanda tüm dünyada kutuplaşmanın giderek daha da artacağı bir yıl da olacak. Dahası, 2024’te tüm dünyayı yeni bölgesel rekabet ve krizlerin de yaşanacağı bir dönem bekliyor. Zira 2024 yılında Balkanlar, Ortadoğu, Asya Pasifik, Orta Asya ve Kafkasya’da kartların yeniden karıldığı bir yıl olacak gibi görünüyor.

2024’te Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde ise bölgesel konular ile savunma ve güvenlik konularının ön plana çıkması bekleniyor. 2024’te Türkiye’nin ABD ile ilişkilerindeki olası gelişmeler, İsveç’in NATO’ya üyeliğine endekslenmiş gibi duruyor.

2024’te Kafkasya’yı ne bekliyor?

Yeni yılda enerji konusu Kafkasya’ya damgasını vuracağa benziyor. Bu bölgede enerji koridorlarının yanı sıra ulaşım ve ticaret rotaları da sıklıkla gündeme gelebilir.

Bu kapsamda İran’ın da dâhil olduğu 3+3 formatıyla birlikte yeni dönemde Güney Kafkasya’ya barış, huzur ve istikrarın gelmesi çok da uzak bir ihtimal değil. Bilindiği üzere Türkiye’nin öncülüğünde 2021’de Altılı Platform olarak başlayan bu girişimde Rusya, İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan da yer almıştı. Daha sonra 2023’te Tahran’da gerçekleştirilen 3+3 formatındaki zirveye ise Gürcistan hariç tüm taraflar katılmış ve toplantıya bölgesel işbirliği ve barış müzakereleri konuları damgasını vurmuştu.

Öte yandan İran uzun süre Zengezur Koridoru’nun açılmasının kendi ülkesinin jeopolitik ve stratejik önemini azaltacağı ve bir ulusal güvenlik tehdidi yaratacağını öne sürüyordu. Bu nedenle de, koridora karşı bir tutum sergilemişti. Ekim ayında yapılan 3+3 formatıyla İran sürece dâhil edildi ve tüm bölgesel güçlerin onayı alındı. Bu nedenle, 2024’te bölgesel ve küresel güçlerin bir mücadele alanı olarak Kafkasya, gündemdeki yerini koruyacak diyebiliriz.

Ankara’nın 2024’te de Azerbaycan-Ermenistan normalleşmesini desteklemeye devam edeceğini söyleyebiliriz. Kendisi de Erivan ile ilişkilerini düze çıkarmaya çalışacaktır.

Ankara, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasının Güney Kafkasya’da kalıcı barış ve istikrarı tesis edecek yegâne adım olarak görüyor.[1] Bu yıl, Bakü’nün de sorunun çözümünün Batı’da değil, bölgede olduğunu daha yüksek bir sesle dile getirmesi beklenebilir. Dolayısıyla Bakü’nün 2024’te bölgede izlediği politikanın adaleti temel alan, karşılıklı toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tanıyan bir zeminde ilerleyeceği söylenebilir. Bakü’nün ayrıca tüm toprak iddialarına son veren ve yeni bir bölgesel güvenlik mimarisini izlemesi de önemli.

Barış Kavşağı Projesi nedir, Kafkasya için ne anlama geliyor?

Yeni dönemde Kafkasya’yı bekleyen bir diğer önemli husus, Ermenistan’ın dile getirdiği Barış Kavşağı Projesi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın ortaya attığı bu projeyle Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında bölgesel ulaşım güzergahları gelişmesi öngörülüyor.

2024’te Güney Kafkasya’da Ermenistan ve Azerbaycan arasında kalıcı barışın sağlanmasının küresel ölçekte de önemli etkileri olacak. Örneğin Çin’den Batı’ya gidecek Doğu-Batı koridoru Zengezur üzerinden Barış Kavşağı Projesi ile gündeme gelebilir. Bu nedenle Barış Kavşağı Projesi bölgesel iş birliğini teşvik eden ve aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı önceleyen bir girişim olarak 2024’te Kafkasya için oldukça önemli. Proje aynı zamanda Ermenistan’ın komşularıyla ekonomik, kültürel ve altyapı alanlarında önemli bağlantılar kurmasını da hedefliyor.

Barış Kavşağı Projesi çok taraflı ve büyük bir proje. Basra Körfezi, Umman Körfezi, Karadeniz, Hazar Denizi ve Akdeniz’i birbirine bağlamayı amaçlıyor. Projenin en önemli özelliği, birleşik bölgesel bir demiryolu ağının kurulması ve kesintisiz bir güzergâh sağlaması. Bu yönüyle Kuzey-Güney ile Doğu-Batı yolları üzerinden kurulacak birleşik bölgesel demiryolu ağı aracılığıyla “açık sınırlar, kilitsiz altyapılar, etkin ekonomi, siyasi ve kültürel bağlantılar” önceleniyor.

2024’te bu proje ile bölgeye uzun vadeli bir barış için gerekli tüm koşullar sağlanmış olacak. Proje bölgede yeni altyapılar da oluşturacak. Mevcut altyapıların kapsamının ve kalitesinin de geliştirileceği bu proje ile Türkiye-Ermenistan sınırında karayolu altyapısı için Akhurik ve Margara adlı iki, Azerbaycan-Ermenistan sınırlarında ise beş kontrol noktası kurulması hedefleniyor.

Proje kapsamında her ülke kendi topraklarındaki güvenliği sağlamaktan sorumlu olacak. Projenin Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan arasında ulaşım ve yeni sınır kapılarına da yer veriyor olması önemli.

Özetle proje yolların, petrol ve doğalgaz boru hatlarının, kablo ve elektrik hatlarının inşasını, onarımını ve işletilmesini içeren bu vesileyle iletişimin geliştirilmesini hedefliyor. Kuzeyi güneye, batıyı da doğuya bağlayacak olması nedeniyle projenin hayata geçirilmesiyle Kafkasya’da bölgesel iş birliğinden, altyapı geliştirmeye, çok taraflı iş birliğinden barış ve istikrara kadar pek çok konuda bölgesel entegrasyonun önü açılacak.

Ancak Fransa’nın Ermenistan’a yönelik tutumu, 2024’te Azerbaycan ile ilişkilerde yeni bir kırılmaya neden olabilir. Fransa’nın iki Azerbaycan diplomatını “istenmeyen adam” ilan etmesi, iki devlet arasındaki ilişkilerin gergin seyrettiğinin önemli bir işareti. Bu nedenle 2024’te Güney Kafkasya’da olası bir krizin çıkması halinde bu kez ana aktörün Fransa olacağı söylenebilir. AB üyesi ülkeler, 2024’te Ermenistan üzerinden bölgesel tansiyonu yükselten adımlar atmaya devam edebilir.

2024’te Ukrayna Savaşı

ABD’nin Ukrayna’ya desteğinde 2024 yılında bir azalma olması olasılıklar dâhilinde zira ABD’de Ukrayna’ya destek konusunda çatlak sesler her zamankinden gür çıkmaya başladı. Bu nedenle Ukrayna’ya yardım meselesi ABD ve AB arasında fikir ayrılıklarını derinleştirebilir. Savaşın devamı Ukrayna ve Moldova’nın AB’ye katılım yolundaki adımlarını hızlandırabilir. Dahası, eski Sovyet coğrafyasından da Gürcistan, Ermenistan gibi devletlerin AB’ye üyeliğine emsal oluşturabilir. Zira yakın bir tarihte AB Gürcistan’a adaylık statüsü verdi.

2024’te Rusya, Ukrayna Savaşı nedeniyle her ne kadar zayıflamış olsa da Güney Kafkasya’da halen önemli bir aktör olarak yer almaya devam edecek. Bu nedenle ABD de tıpkı AB üyesi ülkeler gibi yeni yılda Ermenistan üzerinden Rusya’yı zayıflatma politikalarına devam edecektir. Bu süreçte 2024’te Azerbaycan’ın Türkiye ve Rusya ile yakınlaşması daha da belirgin bir hal alacak. Bu durum ise ABD ve AB üyesi ülkeleri rahatsız edecek gibi görünüyor. 2024’te ABD’nin İran’la yaşadığı nükleer krizi ise geçici de olsa bir kenara bırakarak İran ve Çin konusunda 2023’te izlediği zikzaklı yola devam edecek.

Türkiye coğrafi konumu gereği tarihte pek çok medeniyete ve ticaret yollarına ev sahipliği yapmış bir ülke. Bu husus bugün de ülkenin jeopolitik yapısını etkileyen temel unsurlar arasında önemli bir yere sahip. 2024 yılında tarihi hâkimiyet teorileri kapsamında Türkiye’nin bölgesel istikrar, güvenlik ve ticaret alanlarındaki etkisinin artması beklenebilir. Türkiye’nin çevresindeki coğrafyalarla olan jeopolitik konumu ve tarihi kültürel bağları ise uluslararası arenada öncü bir rol elde etmesini sağlayacak ve böylece 2024’te Türkiye bölgenin parlayan bir yıldızına dönüşecektir. Türkiye’nin 2024 ajandasında ekonomik kalkınma, caydırıcı gücünün yanı sıra kriz bölgelerine çözüm üretme rolünün de önemli bir yeri olacak.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 3 Ocak 2024’te yayımlanmıştır.

[1]   “No: 311, 8 Aralık 2023, Azerbaycan ile Ermenistan Arasında Bazı Somut Güven Artırıcı Adımların Atılması Kararı Hk.”, https://www.mfa.gov.tr/no_-311_-azerbaycan-ile-ermenistan-arasinda-bazi-somut-guven-artirici-adimlarin-atilmasi-karari-hk.tr.mfa, Erişim Tarihi: 30.12.2023.

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x