Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan neden Türkiye’ye geliyor?

Ermenistan Başkanı Paşinyan Türkiye’ye geliyor. Ermenistan’dan resmî düzeyde karşılıklı olarak Türkiye’ye yapılan son ziyaret 2009’daydı. Bu ziyaretin anlamı ne? Paşinyan’ın ajandasında ne var? Prof. Yıldız D. Bozkuş yazdı.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle 20 Haziran’da Türkiye’ye geliyor. Ziyaret 2009 yılından beri resmî görüşmeler kapsamında üst düzey bir Ermenistan devlet temsilcisinin Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaret olması bakımından önem taşıyor.

Ayrıca bu ziyaret tarihsel ve siyasal pek çok sorun nedeniyle dondurulan ilişkilerin yavaş yavaş çözülmeye başladığına işaret etmesi açısından da anlamlı.  Zira Ermenistan’dan resmî düzeyde karşılıklı olarak Türkiye’ye yapılan son ziyaret 2009’da Paşinyan’ın selefi olan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan tarafından gerçekleştirilmişti. Bu bağlamda Karabağ Savaşı’nın ardından Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde başlayan normalleşme adımları kapsamında da bu ziyaretle iki ülke ilişkilerinde bir ilk yaşanıyor denebilir.

Bu noktaya nasıl gelindi?

Bilindiği üzere Karabağ’ın işgalden kurtarılmasıyla birlikte Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan -Ermenistan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştı. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde iki ülke tarafından atanan özel temsilciler Moskova ve Viyana başta olmak üzere pek çok görüşme gerçekleştirmişti. Özel temsilciler arasında doğu ve batıdaki başkentlerin yanı sıra sınırda da geçtiğimiz yıl bir görüşme oldu.

Aracısız yeni dönemde üçüncü ülkelerde yapılan bu görüşmelerin ardından kısa bir süre içerisinde Türkiye ya da Ermenistan’ın başkentinde de bir görüşmenin yapılması zaten bekleniyordu. Zira iki ülke ilişkilerindeki en önemli hususlardan biri de aracısız yeni bir dönemin başlamış olmasıydı. Bu nedenle Paşinyan’ın Türkiye ziyaretini bu kapsamda değerlendirmek mümkün.

Ziyaret neden önemli?

Ziyaret öncesi özel temsilcilerin atanmasıyla zaten taraflar arasında uygun bir zemin oluşturulmuştu. Son olarak Paşinyan ile Erdoğan’ın 5 Haziran’da iki ülke ilişkileri ve diyaloğun devamına dair konuları içeren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği de biliniyor. Bu hafta içinde de heyetler düzeyinde bazı görüşmeler gerçekleştirildi. 16 Haziran’da Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vahan Kostanyan Dışişleri Bakan Yardımcısı Berris Ekinci ile bir görüşme yaptı.

Küresel ve bölgesel gelişmelerin tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde Paşinyan’ın Türkiye ziyareti birkaç husustan önemli. Birincisi, iki ülke ilişkileri açısından tarafların önemli bir mesafe kat ettiğini ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında da bir mutabakata varıldığını gösteriyor. Son günlerde tarafların artık nihai barış için gerekli tüm koşulları sağladığına dair de önemli açıklamalar   yapılmıştı.[1]

Ziyaretin bir diğer önemli boyutu da, Ukrayna savaşının ardından bu kez İsrail-İran arasında başlayan savaşın bölgesel ve küresel çapta yaratmış olduğu etki.   Dolayısıyla bölgesel gelişmeler de ziyaretin zamanlamasını etkilemiş olabilir ve iki ülke arasındaki bu iş birliğinin de barış müzakerelerini hızlandırma potansiyeli bulunuyor.

İsrail İran arasındaki savaş beklenmeyen bir gelişme olarak bölgesel ve küresel gelişmelerin aslında ne kadar da iç içe geçtiğini bize göstermesi açısından da önemli. Hele ki İran-Ermenistan ilişkilerinin karşısına Azerbaycan-İsrail denklemini yerleştirdiğinizde her iki ülkenin farklı bölgesel aktörlerle olan ilişkilerinin nasıl farklı bir yöne doğru evrildiğinin görülmesi açısından da bu ziyaret büyük bir önem arz ediyor.

Görüşmede neler konuşulur?

Bölgede Rusya’nın etkisinin azaldığı, Batı’nın etkilerinin ise sınırlandırıldığı yeni dönemde aslında konuşacak çok başlık var. Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ)’den ayrılma düşüncesi de bunlardan biri.

Yine Azerbaycan’ın önerdiği AGİT’in lağvedilmesi senaryolarına Ermenistan’ın da sıcak bakması hususu da masaya gelmesi muhtemel bir diğer önemli mesele.

Ancak daha da önemlisi, Türkiye’nin bölgede artan jeopolitik önemi ve arabuluculuk rolü. Dolayısıyla görüşmede bölgesel ve küresel gelişmelerin yanı sıra ikili ilişkilerin de ele alınması bekleniyor.

Görüşmede iki ülke ilişkilerinin yanı sıra 1993’ten beri kapalı olan kara sınırlarının açılması konusunun da gündeme gelebilir. Özellikle de Türkiye-Ermenistan sınırındaki Margara Kapısı’nın açılması hususunun gündeme gelmesi de muhtemel konular arasında. Yine son dönemlerde bölgesel çapta yaşanan gelişmelerin güvenlik boyutu üzerinde de muhakkak durulacağı tahmin ediliyor.

Ayrıca iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi bağlamında resmi düzeyde atılan en önemli adımlardan biri olarak bu görüşme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme süreci kapsamında artık kritik bir aşamayı geçtiğini gösteriyor. Masaya ayrıca iki ülke işbirliğini artırabilecek projeler kapsamında  Ermenistan’ın daha önce gündeme getirmiş olduğu Barış Kavşağı projesi de gelebilir.

Görüşmede neler konuşulmaz?

Ziyarette görüşülecek konularla ilgili henüz net bir bilgi verilmese de görüşülmeyecek konular arasında 1915 Olayları’nın olduğu kesin. Zira Paşinyan uzun zamandır 1915 Olayları’nın uluslararası tanınmasının artık Ermenistan’ın öncelikleri arasında olmadığını ve normalleşmeye odaklandıklarını dile getiriyor. Ayrıca gerek Ağrı Dağı gerekse 1915 Olayları’yla ilgili olarak Paşinyan’ın yaptığı açıklamalar da bu bağlamda dikkat çekici.

Bu nedenle Paşinyan’ın normalleşme sürecine dair politikası özellikle de Ermeni milliyetçi kesimler tarafından rahatsızlıkla karşılanıyor. Bu çerçevede görüşmede ağırlıklı olarak uzlaşılan konuların masaya geleceğini söylemek mümkün. Görüşmede ayrıca Türkiye ve Azerbaycan’ın aktif hale getirmeye çalıştığı ancak genellikle Ermenistan’ın farklı gerekçelerle pek de sıcak bakmadığı Zengezur Koridoru’nun da gündeme gelmesi bekleniyor.

Savaş riski ortadan kalktı mı?

Ermenistan tarafının da yaptığı açıklamalarda belirtildiği üzere bu ziyaret Azerbaycan ile olası bir savaş riskini de ortadan kaldırması bakımından önemli.

Ziyaretin bir diğer önemli yönü ise, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde üstlenmesi beklenen arabuluculuk rolüne dair beklentileri yeniden gündeme taşımasıdır. Bu hususta aslında zaten Türkiye Karabağ meselesini çözerek büyük oranda bu görevi yerine getirdi. Ancak başta Ermenistan olmak üzere uluslararası kamuoyu, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde “masa kurucu” veya “yönlendirici” bir rol üstlenmesini bekliyor.

Bu nedenle de söz konusu ziyaret aslında Türkiye’nin taraflar arasında nihai barışı sağlamadaki rolü ve aynı zamanda Güney Kafkasya’da artan jeopolitik önemini de ortaya koyuyor. Dolayısıyla Ukrayna savaşında olduğu gibi aslında Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde de Türkiye kilit bir konumda. Ayrıca bölgesel ve küresel gelişmeler de artık bölgede tarafların birlikte hareket etmelerinin elzem olduğunu gözler önüne seriyor.

Paşinyan döneminde Ermenistan’ın siyasal dönüşümü

Paşinyan, Ermenistan’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana göreve gelen liderler arasında barışa ve normalleşmeye en yakın isim olarak öne çıktı ve dengeli bir politika izledi. Göreve geldiğinde iç politikada reform ve demokratikleşme konularında ciddi vaatlerde bulundu ve bu vaatlerin önemli kısmını da yerine getiren bir lider oldu.

Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerde pragmatik bir politika uyguladı, Batı ile ilişkilerini geliştirirken Rusya ile ilişkilerine ise mesafe koydu. Paşinyan’ın reel politik çerçevesinde hareket etmesi ve Ermenistan’ın tarihi Rusya bağımlılığına son vermesi darbe girişimlerine rağmen yeniden seçilmesini sağladı.

Ayrıca bölgede komşularıyla yaşadığı sorunların çözümünde seleflerinden farklı bir yol izlemesi ise Karabağ savaşına ve ciddi kayıplara rağmen Ermeni toplumunda bir karşılık buldu ve yeniden seçilmesini sağladı. Paşinyan’ın yeni dönemde bölgesel barış politikalarını önceleyen bir tavırla komşu ülkelerle işbirliği içinde hareket etme düşüncesi Ermenistan siyasetinde Paşinyan’ı farklı bir noktaya taşıdı.

Her ne kadar halen Paşinyan Ermenistan’da bazı milliyetçi kesimler tarafından zaman zaman “Türk” ya da “hain” olmakla suçlansa da aslında seleflerinden ve tarihi hamilerinin belirlediği politikaların dışına çıkmayı başaran bir lider olarak desteklenmesi gereken bir isim olmuştur. Bu yüzden Paşinyan’ın Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesinde izlediği yol ve her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelme konusundaki azmi bazı kesimler tarafından eleştirilse de gelinen noktada bu ziyaretin arka planında kritik bir önem taşıyor. Zira Paşinyan daha önce 2023’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin törenine katılmak üzere Türkiye’ye gelmişti. İki lider, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu sırasında New York’taki Türkevi’nde de görüştü.

İki ülke arasında özel temsilciler ve dışişleri bakanları nezdinde de düzenli görüşmeler gerçekleştiriliyor. Ermenistan Dışişleri Bakanı Antalya Diplomasi Forumu’na da katıldı. Yine 2023 yılındaki Kahramanmaraş depreminde Ermenistan’dan gelen insani yardımlar ve 2024’te ise Suriye’ye Türkiye üzerinden gönderilen yardımlar için sınırların açılması da iki ülke arasındaki resmî temasların farklı bağlamlarda olsa da devam ettiğini göstermesi açısından anlamlı adımlar oldu.

Bölgesel gelişmelerin jeopolitik yansımaları

Son dönemlerde artan savaş ve çatışmaların tüm dünyada olduğu üzere Güney Kafkasya’da da önemli yansımaları oluyor. Bu nedenle Karabağ sorununun çözüme kavuşturulması bölgenin jeopolitik önemini arttırdı.

Yeni dönemde yaşanan jeopolitik rekabet Güney Kafkasya’da bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesi gerekliliğini de ortaya koyuyor. Türkiye öncülüğünde 2021’de temelleri atılan Güney Kafkasya’da oluşturulacak bir normalleşme sürecinin barış, güven ve karşılıklı iş birliği içerisinde inşa edilme zamanı geldi. Bu nedenle de Paşinyan’ın ziyareti dikkate değer.

Paşinyan’ın Türkiye ziyaretinin ardından önümüzdeki günlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de Türkiye’ye olası bir ziyareti de bekleniyor.  Bu gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde bölgede artık taşların yavaş da olsa yerine oturmaya başladığını gösteriyor.

Ayrıca Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde dördüncü yılına girilen ve iki ülke ilişkilerini savunmadan ticarete, eğitimden kültüre, ulaşımdan kalkınmaya çok boyutlu olarak stratejik müttefiklik mertebesine yükselten Şuşa Beyannamesi’nin de Güney Kafkasya’da istikrar için ne kadar önemli bir nitelik taşıdığı bir kez daha ortaya çıktı.[2] Sonuç olarak bu görüşme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yanı sıra Güney Kafkasya’da da bölgesel barış, huzur ve istikrar sürecini olumlu etkileyecek ve hızlandıracak bir adım olarak tarihe geçecek bir nitelik taşıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 20 Haziran 2025’te yayımlanmıştır.

[1] Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ortak Basın Toplantısı, 18 Ocak 2025, https://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-sayin-hakan-fidan-in-azerbaycan-disisleri-bakani-ceyhun-bayramov-ile-ortak-basin-toplantisi–18-ocak-2025.tr.mfa

[2] Yıldız Deveci Bozkuş, “Şuşa Beyannamesi’nin 4. Yılı: Güney Kafkasya’nın önemi artıyor”, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/susa-beyannamesinin-4-yili-guney-kafkasyanin-onemi-artiyor/3599100

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan neden Türkiye’ye geliyor?

Ermenistan Başkanı Paşinyan Türkiye’ye geliyor. Ermenistan’dan resmî düzeyde karşılıklı olarak Türkiye’ye yapılan son ziyaret 2009’daydı. Bu ziyaretin anlamı ne? Paşinyan’ın ajandasında ne var? Prof. Yıldız D. Bozkuş yazdı.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle 20 Haziran’da Türkiye’ye geliyor. Ziyaret 2009 yılından beri resmî görüşmeler kapsamında üst düzey bir Ermenistan devlet temsilcisinin Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaret olması bakımından önem taşıyor.

Ayrıca bu ziyaret tarihsel ve siyasal pek çok sorun nedeniyle dondurulan ilişkilerin yavaş yavaş çözülmeye başladığına işaret etmesi açısından da anlamlı.  Zira Ermenistan’dan resmî düzeyde karşılıklı olarak Türkiye’ye yapılan son ziyaret 2009’da Paşinyan’ın selefi olan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan tarafından gerçekleştirilmişti. Bu bağlamda Karabağ Savaşı’nın ardından Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde başlayan normalleşme adımları kapsamında da bu ziyaretle iki ülke ilişkilerinde bir ilk yaşanıyor denebilir.

Bu noktaya nasıl gelindi?

Bilindiği üzere Karabağ’ın işgalden kurtarılmasıyla birlikte Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan -Ermenistan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştı. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde iki ülke tarafından atanan özel temsilciler Moskova ve Viyana başta olmak üzere pek çok görüşme gerçekleştirmişti. Özel temsilciler arasında doğu ve batıdaki başkentlerin yanı sıra sınırda da geçtiğimiz yıl bir görüşme oldu.

Aracısız yeni dönemde üçüncü ülkelerde yapılan bu görüşmelerin ardından kısa bir süre içerisinde Türkiye ya da Ermenistan’ın başkentinde de bir görüşmenin yapılması zaten bekleniyordu. Zira iki ülke ilişkilerindeki en önemli hususlardan biri de aracısız yeni bir dönemin başlamış olmasıydı. Bu nedenle Paşinyan’ın Türkiye ziyaretini bu kapsamda değerlendirmek mümkün.

Ziyaret neden önemli?

Ziyaret öncesi özel temsilcilerin atanmasıyla zaten taraflar arasında uygun bir zemin oluşturulmuştu. Son olarak Paşinyan ile Erdoğan’ın 5 Haziran’da iki ülke ilişkileri ve diyaloğun devamına dair konuları içeren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği de biliniyor. Bu hafta içinde de heyetler düzeyinde bazı görüşmeler gerçekleştirildi. 16 Haziran’da Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vahan Kostanyan Dışişleri Bakan Yardımcısı Berris Ekinci ile bir görüşme yaptı.

Küresel ve bölgesel gelişmelerin tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde Paşinyan’ın Türkiye ziyareti birkaç husustan önemli. Birincisi, iki ülke ilişkileri açısından tarafların önemli bir mesafe kat ettiğini ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında da bir mutabakata varıldığını gösteriyor. Son günlerde tarafların artık nihai barış için gerekli tüm koşulları sağladığına dair de önemli açıklamalar   yapılmıştı.[1]

Ziyaretin bir diğer önemli boyutu da, Ukrayna savaşının ardından bu kez İsrail-İran arasında başlayan savaşın bölgesel ve küresel çapta yaratmış olduğu etki.   Dolayısıyla bölgesel gelişmeler de ziyaretin zamanlamasını etkilemiş olabilir ve iki ülke arasındaki bu iş birliğinin de barış müzakerelerini hızlandırma potansiyeli bulunuyor.

İsrail İran arasındaki savaş beklenmeyen bir gelişme olarak bölgesel ve küresel gelişmelerin aslında ne kadar da iç içe geçtiğini bize göstermesi açısından da önemli. Hele ki İran-Ermenistan ilişkilerinin karşısına Azerbaycan-İsrail denklemini yerleştirdiğinizde her iki ülkenin farklı bölgesel aktörlerle olan ilişkilerinin nasıl farklı bir yöne doğru evrildiğinin görülmesi açısından da bu ziyaret büyük bir önem arz ediyor.

Görüşmede neler konuşulur?

Bölgede Rusya’nın etkisinin azaldığı, Batı’nın etkilerinin ise sınırlandırıldığı yeni dönemde aslında konuşacak çok başlık var. Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ)’den ayrılma düşüncesi de bunlardan biri.

Yine Azerbaycan’ın önerdiği AGİT’in lağvedilmesi senaryolarına Ermenistan’ın da sıcak bakması hususu da masaya gelmesi muhtemel bir diğer önemli mesele.

Ancak daha da önemlisi, Türkiye’nin bölgede artan jeopolitik önemi ve arabuluculuk rolü. Dolayısıyla görüşmede bölgesel ve küresel gelişmelerin yanı sıra ikili ilişkilerin de ele alınması bekleniyor.

Görüşmede iki ülke ilişkilerinin yanı sıra 1993’ten beri kapalı olan kara sınırlarının açılması konusunun da gündeme gelebilir. Özellikle de Türkiye-Ermenistan sınırındaki Margara Kapısı’nın açılması hususunun gündeme gelmesi de muhtemel konular arasında. Yine son dönemlerde bölgesel çapta yaşanan gelişmelerin güvenlik boyutu üzerinde de muhakkak durulacağı tahmin ediliyor.

Ayrıca iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi bağlamında resmi düzeyde atılan en önemli adımlardan biri olarak bu görüşme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme süreci kapsamında artık kritik bir aşamayı geçtiğini gösteriyor. Masaya ayrıca iki ülke işbirliğini artırabilecek projeler kapsamında  Ermenistan’ın daha önce gündeme getirmiş olduğu Barış Kavşağı projesi de gelebilir.

Görüşmede neler konuşulmaz?

Ziyarette görüşülecek konularla ilgili henüz net bir bilgi verilmese de görüşülmeyecek konular arasında 1915 Olayları’nın olduğu kesin. Zira Paşinyan uzun zamandır 1915 Olayları’nın uluslararası tanınmasının artık Ermenistan’ın öncelikleri arasında olmadığını ve normalleşmeye odaklandıklarını dile getiriyor. Ayrıca gerek Ağrı Dağı gerekse 1915 Olayları’yla ilgili olarak Paşinyan’ın yaptığı açıklamalar da bu bağlamda dikkat çekici.

Bu nedenle Paşinyan’ın normalleşme sürecine dair politikası özellikle de Ermeni milliyetçi kesimler tarafından rahatsızlıkla karşılanıyor. Bu çerçevede görüşmede ağırlıklı olarak uzlaşılan konuların masaya geleceğini söylemek mümkün. Görüşmede ayrıca Türkiye ve Azerbaycan’ın aktif hale getirmeye çalıştığı ancak genellikle Ermenistan’ın farklı gerekçelerle pek de sıcak bakmadığı Zengezur Koridoru’nun da gündeme gelmesi bekleniyor.

Savaş riski ortadan kalktı mı?

Ermenistan tarafının da yaptığı açıklamalarda belirtildiği üzere bu ziyaret Azerbaycan ile olası bir savaş riskini de ortadan kaldırması bakımından önemli.

Ziyaretin bir diğer önemli yönü ise, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde üstlenmesi beklenen arabuluculuk rolüne dair beklentileri yeniden gündeme taşımasıdır. Bu hususta aslında zaten Türkiye Karabağ meselesini çözerek büyük oranda bu görevi yerine getirdi. Ancak başta Ermenistan olmak üzere uluslararası kamuoyu, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde “masa kurucu” veya “yönlendirici” bir rol üstlenmesini bekliyor.

Bu nedenle de söz konusu ziyaret aslında Türkiye’nin taraflar arasında nihai barışı sağlamadaki rolü ve aynı zamanda Güney Kafkasya’da artan jeopolitik önemini de ortaya koyuyor. Dolayısıyla Ukrayna savaşında olduğu gibi aslında Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde de Türkiye kilit bir konumda. Ayrıca bölgesel ve küresel gelişmeler de artık bölgede tarafların birlikte hareket etmelerinin elzem olduğunu gözler önüne seriyor.

Paşinyan döneminde Ermenistan’ın siyasal dönüşümü

Paşinyan, Ermenistan’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana göreve gelen liderler arasında barışa ve normalleşmeye en yakın isim olarak öne çıktı ve dengeli bir politika izledi. Göreve geldiğinde iç politikada reform ve demokratikleşme konularında ciddi vaatlerde bulundu ve bu vaatlerin önemli kısmını da yerine getiren bir lider oldu.

Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerde pragmatik bir politika uyguladı, Batı ile ilişkilerini geliştirirken Rusya ile ilişkilerine ise mesafe koydu. Paşinyan’ın reel politik çerçevesinde hareket etmesi ve Ermenistan’ın tarihi Rusya bağımlılığına son vermesi darbe girişimlerine rağmen yeniden seçilmesini sağladı.

Ayrıca bölgede komşularıyla yaşadığı sorunların çözümünde seleflerinden farklı bir yol izlemesi ise Karabağ savaşına ve ciddi kayıplara rağmen Ermeni toplumunda bir karşılık buldu ve yeniden seçilmesini sağladı. Paşinyan’ın yeni dönemde bölgesel barış politikalarını önceleyen bir tavırla komşu ülkelerle işbirliği içinde hareket etme düşüncesi Ermenistan siyasetinde Paşinyan’ı farklı bir noktaya taşıdı.

Her ne kadar halen Paşinyan Ermenistan’da bazı milliyetçi kesimler tarafından zaman zaman “Türk” ya da “hain” olmakla suçlansa da aslında seleflerinden ve tarihi hamilerinin belirlediği politikaların dışına çıkmayı başaran bir lider olarak desteklenmesi gereken bir isim olmuştur. Bu yüzden Paşinyan’ın Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesinde izlediği yol ve her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelme konusundaki azmi bazı kesimler tarafından eleştirilse de gelinen noktada bu ziyaretin arka planında kritik bir önem taşıyor. Zira Paşinyan daha önce 2023’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin törenine katılmak üzere Türkiye’ye gelmişti. İki lider, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu sırasında New York’taki Türkevi’nde de görüştü.

İki ülke arasında özel temsilciler ve dışişleri bakanları nezdinde de düzenli görüşmeler gerçekleştiriliyor. Ermenistan Dışişleri Bakanı Antalya Diplomasi Forumu’na da katıldı. Yine 2023 yılındaki Kahramanmaraş depreminde Ermenistan’dan gelen insani yardımlar ve 2024’te ise Suriye’ye Türkiye üzerinden gönderilen yardımlar için sınırların açılması da iki ülke arasındaki resmî temasların farklı bağlamlarda olsa da devam ettiğini göstermesi açısından anlamlı adımlar oldu.

Bölgesel gelişmelerin jeopolitik yansımaları

Son dönemlerde artan savaş ve çatışmaların tüm dünyada olduğu üzere Güney Kafkasya’da da önemli yansımaları oluyor. Bu nedenle Karabağ sorununun çözüme kavuşturulması bölgenin jeopolitik önemini arttırdı.

Yeni dönemde yaşanan jeopolitik rekabet Güney Kafkasya’da bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesi gerekliliğini de ortaya koyuyor. Türkiye öncülüğünde 2021’de temelleri atılan Güney Kafkasya’da oluşturulacak bir normalleşme sürecinin barış, güven ve karşılıklı iş birliği içerisinde inşa edilme zamanı geldi. Bu nedenle de Paşinyan’ın ziyareti dikkate değer.

Paşinyan’ın Türkiye ziyaretinin ardından önümüzdeki günlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de Türkiye’ye olası bir ziyareti de bekleniyor.  Bu gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde bölgede artık taşların yavaş da olsa yerine oturmaya başladığını gösteriyor.

Ayrıca Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde dördüncü yılına girilen ve iki ülke ilişkilerini savunmadan ticarete, eğitimden kültüre, ulaşımdan kalkınmaya çok boyutlu olarak stratejik müttefiklik mertebesine yükselten Şuşa Beyannamesi’nin de Güney Kafkasya’da istikrar için ne kadar önemli bir nitelik taşıdığı bir kez daha ortaya çıktı.[2] Sonuç olarak bu görüşme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yanı sıra Güney Kafkasya’da da bölgesel barış, huzur ve istikrar sürecini olumlu etkileyecek ve hızlandıracak bir adım olarak tarihe geçecek bir nitelik taşıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 20 Haziran 2025’te yayımlanmıştır.

[1] Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ortak Basın Toplantısı, 18 Ocak 2025, https://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-sayin-hakan-fidan-in-azerbaycan-disisleri-bakani-ceyhun-bayramov-ile-ortak-basin-toplantisi–18-ocak-2025.tr.mfa

[2] Yıldız Deveci Bozkuş, “Şuşa Beyannamesi’nin 4. Yılı: Güney Kafkasya’nın önemi artıyor”, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/susa-beyannamesinin-4-yili-guney-kafkasyanin-onemi-artiyor/3599100

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x