Pandemi ikinci Soğuk Savaş’ı tetikledi

“İkinci Dünya Savaşı Soğuk Savaş'a yol açmıştı. Koronavirüse karşı savaş da İkinci Soğuk Savaş’ı başlatmasa bile muazzam biçimde hızlanmasını sağladı. Oysa salgınla mücadele halkları bölmek yerine onları birleştirmeliydi.” Dominique Moïsi’nin Institut Montaigne için yazdığı analizin önemli bölümleri…

İdeolojilerine ve ekonomik gelişmelerine bakmadan bütün ülkeleri vuran koronavirüs ile ortak mücadele, düşünüldüğünde dünün düşmanları ABD ile Çin’i bir araya getirecek fırsat olabilirdi. Ama bu mücadele Çin ile Batı arasındaki savaşı daha da şiddetlendirdi.

Fransız düşünce kuruluşu Montaigne Enstitüsü (Institut Montaigne) için “Koronavirüs: Tarihin en büyük bölücüsü” başlıklı bir makaleyi kaleme alan uluslararası ilişkiler profesörü Dominique Moïsi’ye göre, Batı ile Çin arasındaki mücadele daha yeni başlıyor. Fransız Profesör yazısına tarihsel bir anekdotla başlıyor:

“Londra, 3 Nisan 1848. Yağmaya başlayan yağmurun altında, Kraliçe Victoria gözyaşlarını güçlükle tutuyor. 20 dakikadan fazla zamandır, saygı ve bağlılık göstergesi olarak alnı yerde, Çin’den gelen yüksek rütbeli devlet adamlarını bekliyor.

İngiliz tarihçi Ian Morris’in Why the West Rules – For Now (Dünyaya Neden Batı hükmediyor?) adlı kitabı, işte bu hayali hikayeyle başlar. Bugünse tarihin yeniden yazımı Çin’in niyetleri konusunda bizleri aydınlatıyor.”

Moisi, Çin’in çok uzun süredir Batı’nın (önce Avrupalılar daha sonra Amerikalılar) domine ettiği dünya siyasetindeki hakimiyetine son vermek istediğini belirtiyor.

Yeni Soğuk Savaş

Dominique Moïsi, pandemi Soğuk Savaş sırasında yaşanmış olsaydı, şefkat gösteren tarafın ABD olacağını ancak bugün yumuşak gücünü gösterme sırasının Çin’e geldiğini belirtiyor:

“Eskiden olsa salgın dünyanın iki büyük gücü arasında yakınlaşma fırsatı sunardı. Washington, Çin’de ortaya çıkan pandemide hemen harekete geçer, cömert kollarını açarak Pekin’e şefkat sunardı. 65 yıl önce Marshall Planı ile yapıldığı gibi, Batı’dan Doğu’ya sağlık malzemesi ve maske yollanırdı.

Ama şimdi işler o şekilde yürümüyor. Koronavirüs krizi, fiili olarak Çin-ABD ilişkilerini yıprattığı gibi dünya siyaseti ve ekonomisinin dengelerini bozuyor. Nitekim 2020 yılının ilk çeyreğinde Çin’in ABD’ye yönelik doğrudan yatırım miktarı 200 milyon dolarda kaldı. 2019’un aynı döneminde bu miktar 2 milyar dolara yaklaşıyordu. İki ülke arasında son birkaç yıldır zaten var olan yeni soğuk savaş, yeni ve endişe verici bir safhaya girdi. Her iki tarafta da kuşku bu raddeye ulaşmışken güven nasıl yeniden tesis edilecek?”

Amerika’nın hızlanan düşüşü

Dominique Moïsi, Çin’in salgın sırasında ABD ve Batı’ya karşı tavrının sertleştiğine dikkat çekiyor ve bundan ABD Başkanı Donald Trump’ı sorumlu tutuyor:

“Salgının başında sessiz kaldığı ve yalanlara başvurduğu için dünyanın geri kalanı tarafından tecrit edilen Çin’in, ABD’nin salgınla mücadelede tutarsız tavır göstermesinden cesaret alarak, en iyi savunmanın saldırı olacağına karar verdiğine kuşku yok. Pekin propagandasını her açıdan değiştirdi. Bir yandan tıbbi malzeme ve doktor gönderirken ABD’den başlayarak tüm Batı’ya karşı söylemini sertleştirmekte geri kalmadı.

Çok genç Çinli diplomatları dinlerken 50 yıl öncesine dönmüş gibi hissediyorum ve benim yaşımdaysanız bu hiç de rahatsızlık vermiyor. “Azgın Batılı Engerekler” gibi ifadelerin kullanıldığı zamanlara geri dönüldü. Batı’yı yakalama evresindeyken Çin belki de kapitalizmle komünist sistemi uzlaştırabilirdi. Şimdi Çin’in arzusu Batı’yı geride bırakmak. Mevcut durumda bu model, özellikle merkeziyetçi ve otoriter versiyonu Pekin için sürdürülebilir mi?

Çin, ekonomisinin büyümesindeki büyük düşüşü ve paralelinden muazzam biçimde artan işsizlikten duyduğu endişeyi maskelemek amacıyla küstahça tavrını ve kışkırtmalarını artırdı.

Ancak ABD’nin düşüşünün hızlandığı inancı Çin’in kendi modeli üzerine kuşkularını dengeliyor hatta söz konusu kuşkuların aşılmasına neden oluyor. Tarihsel açıdan Donald Trump’ın “En büyük günahlarından biri Çinlilere aşırı güven vermek olacak.”

İkinci Soğuk Savaş’ın nesnesi AB

Fransız profesöre göre, ABD ile Çin arasındaki soğuk savaş Avrupa Birliği içinde de bölünmeye yol açtı:

“Avrupa ise yeni bir durum ile karşı karşıya: Eski kıta, neredeyse zavallı konuma düşmüş bir ABD ile ılımlılığını kaybedip haddini bilmez bir Çin arasında bölündü.

Avrupa, kendi zafiyetlerini örtmek için böbürlenirken, kendi çelişkileri için birbirini günah keçisi ilan eden bu devler arasında nasıl seçim yapabilir? Pekin, Avrupalılar ile Amerikalılar arasındaki Transatlantik iş birliğini bozmak, olmazsa Avrupalılar arasında bölünme yaratma amacını açıkça dile getiriyor. Washington’un amacıysa Avrupa’yı Batı kampının içinde tutmak ama karşılığında hiçbir şey yapmadan. Çin ile ABD birbirlerine aynı ifadelerle hakaret ederken, Donald Trump Avrupa Birliği’ne karşı sadece aşağılayıcı ifadeler kullanıyor.

Avrupa, Çin ve ABD arasındaki yeni soğuk savaşın öznesi değil nesnesidir. Avrupa, Trump döneminde NATO’nun üzerine kurulduğu ortak değerlerden uzaklaşan Amerika ile artık niyetlerini saklamayan Çin arasında tercih yapmamayı seçecektir.

İkinci Dünya Savaşı Soğuk Savaş’a yol açtı. Koronavirüse karşı savaş İkinci Soğuk Savaş’ı başlatmasa bile muazzam biçimde hızlanmasını sağladı. Oysa salgınla mücadele halkları bölmek yerine onları birleştirmeliydi.”

Bu yazı ilk kez 21 Mayıs 2020’de yayımlanmıştır.

 

Dominique Moïsi’nin Institut Montaigne için kaleme aldığı “Koronavirüs: Tarihin en büyük bölücüsü” başlıklı yazısı Mustafa Alkan tarafından Fransızcadan Türkçeye çevrilmiş ve editoryal katkılarla yeniden düzenlenmiştir. Makalenin orijinaline ve tamamına şu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.institutmontaigne.org/blog/coronavirus-le-grand-diviseur-de-lhistoire

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Pandemi ikinci Soğuk Savaş’ı tetikledi

“İkinci Dünya Savaşı Soğuk Savaş'a yol açmıştı. Koronavirüse karşı savaş da İkinci Soğuk Savaş’ı başlatmasa bile muazzam biçimde hızlanmasını sağladı. Oysa salgınla mücadele halkları bölmek yerine onları birleştirmeliydi.” Dominique Moïsi’nin Institut Montaigne için yazdığı analizin önemli bölümleri…

İdeolojilerine ve ekonomik gelişmelerine bakmadan bütün ülkeleri vuran koronavirüs ile ortak mücadele, düşünüldüğünde dünün düşmanları ABD ile Çin’i bir araya getirecek fırsat olabilirdi. Ama bu mücadele Çin ile Batı arasındaki savaşı daha da şiddetlendirdi.

Fransız düşünce kuruluşu Montaigne Enstitüsü (Institut Montaigne) için “Koronavirüs: Tarihin en büyük bölücüsü” başlıklı bir makaleyi kaleme alan uluslararası ilişkiler profesörü Dominique Moïsi’ye göre, Batı ile Çin arasındaki mücadele daha yeni başlıyor. Fransız Profesör yazısına tarihsel bir anekdotla başlıyor:

“Londra, 3 Nisan 1848. Yağmaya başlayan yağmurun altında, Kraliçe Victoria gözyaşlarını güçlükle tutuyor. 20 dakikadan fazla zamandır, saygı ve bağlılık göstergesi olarak alnı yerde, Çin’den gelen yüksek rütbeli devlet adamlarını bekliyor.

İngiliz tarihçi Ian Morris’in Why the West Rules – For Now (Dünyaya Neden Batı hükmediyor?) adlı kitabı, işte bu hayali hikayeyle başlar. Bugünse tarihin yeniden yazımı Çin’in niyetleri konusunda bizleri aydınlatıyor.”

Moisi, Çin’in çok uzun süredir Batı’nın (önce Avrupalılar daha sonra Amerikalılar) domine ettiği dünya siyasetindeki hakimiyetine son vermek istediğini belirtiyor.

Yeni Soğuk Savaş

Dominique Moïsi, pandemi Soğuk Savaş sırasında yaşanmış olsaydı, şefkat gösteren tarafın ABD olacağını ancak bugün yumuşak gücünü gösterme sırasının Çin’e geldiğini belirtiyor:

“Eskiden olsa salgın dünyanın iki büyük gücü arasında yakınlaşma fırsatı sunardı. Washington, Çin’de ortaya çıkan pandemide hemen harekete geçer, cömert kollarını açarak Pekin’e şefkat sunardı. 65 yıl önce Marshall Planı ile yapıldığı gibi, Batı’dan Doğu’ya sağlık malzemesi ve maske yollanırdı.

Ama şimdi işler o şekilde yürümüyor. Koronavirüs krizi, fiili olarak Çin-ABD ilişkilerini yıprattığı gibi dünya siyaseti ve ekonomisinin dengelerini bozuyor. Nitekim 2020 yılının ilk çeyreğinde Çin’in ABD’ye yönelik doğrudan yatırım miktarı 200 milyon dolarda kaldı. 2019’un aynı döneminde bu miktar 2 milyar dolara yaklaşıyordu. İki ülke arasında son birkaç yıldır zaten var olan yeni soğuk savaş, yeni ve endişe verici bir safhaya girdi. Her iki tarafta da kuşku bu raddeye ulaşmışken güven nasıl yeniden tesis edilecek?”

Amerika’nın hızlanan düşüşü

Dominique Moïsi, Çin’in salgın sırasında ABD ve Batı’ya karşı tavrının sertleştiğine dikkat çekiyor ve bundan ABD Başkanı Donald Trump’ı sorumlu tutuyor:

“Salgının başında sessiz kaldığı ve yalanlara başvurduğu için dünyanın geri kalanı tarafından tecrit edilen Çin’in, ABD’nin salgınla mücadelede tutarsız tavır göstermesinden cesaret alarak, en iyi savunmanın saldırı olacağına karar verdiğine kuşku yok. Pekin propagandasını her açıdan değiştirdi. Bir yandan tıbbi malzeme ve doktor gönderirken ABD’den başlayarak tüm Batı’ya karşı söylemini sertleştirmekte geri kalmadı.

Çok genç Çinli diplomatları dinlerken 50 yıl öncesine dönmüş gibi hissediyorum ve benim yaşımdaysanız bu hiç de rahatsızlık vermiyor. “Azgın Batılı Engerekler” gibi ifadelerin kullanıldığı zamanlara geri dönüldü. Batı’yı yakalama evresindeyken Çin belki de kapitalizmle komünist sistemi uzlaştırabilirdi. Şimdi Çin’in arzusu Batı’yı geride bırakmak. Mevcut durumda bu model, özellikle merkeziyetçi ve otoriter versiyonu Pekin için sürdürülebilir mi?

Çin, ekonomisinin büyümesindeki büyük düşüşü ve paralelinden muazzam biçimde artan işsizlikten duyduğu endişeyi maskelemek amacıyla küstahça tavrını ve kışkırtmalarını artırdı.

Ancak ABD’nin düşüşünün hızlandığı inancı Çin’in kendi modeli üzerine kuşkularını dengeliyor hatta söz konusu kuşkuların aşılmasına neden oluyor. Tarihsel açıdan Donald Trump’ın “En büyük günahlarından biri Çinlilere aşırı güven vermek olacak.”

İkinci Soğuk Savaş’ın nesnesi AB

Fransız profesöre göre, ABD ile Çin arasındaki soğuk savaş Avrupa Birliği içinde de bölünmeye yol açtı:

“Avrupa ise yeni bir durum ile karşı karşıya: Eski kıta, neredeyse zavallı konuma düşmüş bir ABD ile ılımlılığını kaybedip haddini bilmez bir Çin arasında bölündü.

Avrupa, kendi zafiyetlerini örtmek için böbürlenirken, kendi çelişkileri için birbirini günah keçisi ilan eden bu devler arasında nasıl seçim yapabilir? Pekin, Avrupalılar ile Amerikalılar arasındaki Transatlantik iş birliğini bozmak, olmazsa Avrupalılar arasında bölünme yaratma amacını açıkça dile getiriyor. Washington’un amacıysa Avrupa’yı Batı kampının içinde tutmak ama karşılığında hiçbir şey yapmadan. Çin ile ABD birbirlerine aynı ifadelerle hakaret ederken, Donald Trump Avrupa Birliği’ne karşı sadece aşağılayıcı ifadeler kullanıyor.

Avrupa, Çin ve ABD arasındaki yeni soğuk savaşın öznesi değil nesnesidir. Avrupa, Trump döneminde NATO’nun üzerine kurulduğu ortak değerlerden uzaklaşan Amerika ile artık niyetlerini saklamayan Çin arasında tercih yapmamayı seçecektir.

İkinci Dünya Savaşı Soğuk Savaş’a yol açtı. Koronavirüse karşı savaş İkinci Soğuk Savaş’ı başlatmasa bile muazzam biçimde hızlanmasını sağladı. Oysa salgınla mücadele halkları bölmek yerine onları birleştirmeliydi.”

Bu yazı ilk kez 21 Mayıs 2020’de yayımlanmıştır.

 

Dominique Moïsi’nin Institut Montaigne için kaleme aldığı “Koronavirüs: Tarihin en büyük bölücüsü” başlıklı yazısı Mustafa Alkan tarafından Fransızcadan Türkçeye çevrilmiş ve editoryal katkılarla yeniden düzenlenmiştir. Makalenin orijinaline ve tamamına şu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.institutmontaigne.org/blog/coronavirus-le-grand-diviseur-de-lhistoire

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x