ABD Başkanı Biden, Beyaz Saray’da geçireceği sadece iki ayı kalmışken kritik bir karar alarak Ukrayna’ya, ABD tarafından sağlanan uzun menzilli füzelerle Rusya içindeki hedefleri vurma izni verdi. Biden’ın bu kararı, Ukrayna’nın uzun bir zamandır beklediği bir politika değişikliği idi.
Ukrayna’nın uzun menzilli Ordu Taktik Füze Sistemi (ATACMS) ile donatılıp donatılmayacağı, Rusya’nın Şubat 2022’de başlattığı savaştan bu yana hassas bir konu olageldi. Biden, Rusya’nın Mayıs ayında Ukrayna’nın ikinci büyük şehri Harkov’a sınır ötesi bir saldırı başlatmasının ardından, ABD tarafından sağlanan silahların Rus topraklarında kullanımına ilişkin kısıtlamaları hafifletmeye başlamıştı. Ukrayna’nın Kharkiv’i savunmasına yardımcı olmak için Biden, yaklaşık 50 mil menzile sahip Yüksek Hareketli Topçu Roket Sistemi’ni (HIMARS) doğrudan sınırın öte tarafındaki Rus kuvvetlerine karşı kullanmalarına izin vermişti.
Savaşın başından beri ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batılı devletlerin sağladığı askerî desteğin sınırlı kalmasının nedenlerinden biri de şüphesiz Putin Rusyası’nın vereceği karşılıkla savaşın genişlemesi ihtimali idi. Öte yandan aşamalı olarak gönderilen askerî desteğin Ukrayna askerî stratejisini zayıflattığı da yine savaşın başından bu yana aşikâr.
Ukrayna bu füzeleri nasıl kullanacak?
Gelinen aşamada şimdi Ukrayna’nın kullanımına sunulan balistik füzeler, Kiev’in elindeki silahların çoğunun neredeyse iki katı kadar vuruş mesafesine (300 kilometre-190 mil) sahip. Kiev bu füzeler ile havaalanlarına, mühimmat depolarına ve stratejik altyapıya nokta atışı saldırılar gerçekleştirebilir. ABD geçen yıl da Ukrayna’ya ATACMS tedarik etmiş ve bunlar Ukrayna’nın Rus işgali altındaki topraklarındaki askerî hedefleri yok etmek için kullanılmıştı. Ancak bu saldırıların Rus topraklarında gerçekleşmemesine özel önem verilmişti. Bu bakımdan Başkan Biden’ın Ukrayna’nın Rusya topraklarına yönelik saldırılarda ABD tarafından tedarik edilen uzun menzilli füzeleri ilk kez kullanmasına izin verdiği görülüyor. Dahası Biden yönetiminin bu kararı, İngiltere ve Fransa’yı, 250 kilometre (155 mil) menzile sahip SCALP füzeleri olarak da bilinen Storm Shadow füzelerini Ukrayna’da kullanmalarına izin vermeye teşvik etti.
ABD neden fikir değiştirdi?
ABD’nin kararının arkasında yatan nedenlere bakıldığında birkaç husus öne çıkıyor.
Uzun menzilli füzelerin kullanılmasına izin verilmesi, Rusya’nın Kuzey Kore birliklerini savaşa sokma yönündeki kararına yanıt olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle füzelerin ilk etapta Rusya’nın batısındaki Kursk bölgesinde Ukrayna güçlerini savunmak amacıyla Rus ve Kuzey Kore birliklerine karşı kullanılması muhtemel görünüyor. Zira 11 bin askerden oluşan Kuzey Kore birliği ile birlikte toplamda 50 bin asker ile Rus ordusu, Ukraynalıların ele geçirdiği tüm Rus topraklarını geri almak amacıyla büyük bir saldırı başlatmıştı. Biden’ın kararı ile Kiev yönetimi, ATACMS füzelerini ilk etapta Rus ve Kuzey Kore birliklerinin yoğunlaştığı yerleri, lojistik merkezlerini, mühimmat depolarını ve Rus topraklarındaki tedarik hatlarını vurmak için kullanacaktır. Bununla birlikte silahların başka yerlerde kullanma yetkisi de verilebilir.
Biden yönetiminin son kararının bir diğer nedeni de şüphesiz Trump yönetiminde ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin kesilmesine yönelik beklentidir. Trump seçim kampanyası süresince çatışmayı nasıl çözeceği konusunda pek bilgi paylaşmadı ancak sıklıkla savaşı 24 saat içinde bitirebileceğini ifade etti. Öte yandan Başkan Yardımcısı olarak seçilen J. D. Vance’in, Rusya’nın ele geçirdiği Ukrayna topraklarını kontrol etmeye devam edeceği şekilde bir plan taslağı hazırladığı biliniyor. Hal böyle olunca Ukrayna’nın, Biden sonrası dönemde başlatılması muhtemel müzakerelere yönelik hazırlık içinde olduğu; Kursk’ta kontrol altında bulundurdukları Rus topraklarını Rusya’nın elinde tuttuğu Ukrayna topraklarıyla takas edebilecekleri şekilde bir hazırlık yaptıkları söylenebilir. Açık kaynaklı haritalara göre, Ukrayna Kursk’ta yaklaşık 650 kilometrekarelik toprağı kontrol ediyor. Rusya ise Ukrayna’nın 110 bin 500 kilometrekarelik alanını kontrol ediyor.
Savaşın seyri değişir mi?
Çok geç gelen ve bu nedenle sınırlı bir etkiye sahip olması beklenen uzun menzilli füzelerin kullanılmasına ilişkin karar yine de Kiev penceresinden bakıldığında memnuniyet verici. Rusya’nın zorlu ilerlemesi, AB’nin Ukrayna’ya desteğe ilişkin yönelik iç çatışmaları ve Donald Trump’ın yeniden seçilmesi gibi gelişmeler arasında, savaş askerî ve diplomatik açıdan son derece kritik bir dönemde.
Ukrayna’nın şehirlerine ve enerji altyapısına neredeyse her gün füzeler ve insansız hava araçları ile saldırılar düzenlemek için kullanılan Rus havaalanları, askerî üsler ve komuta merkezleri, yakın zamana kadar Ukrayna’nın sahip olduğu askerî teçhizatlar nedeniyle menzil dışında idi. Bu nedenle Ukrayna için Rusya’nın çok daha iyi askerî imkanlara sahip olduğu savaşta, güç dengesini değiştirmek ve sınırın yüzlerce kilometre ötesindeki hava üsleri, tedarik depoları ve iletişim merkezlerini hedef alabilmek için Batılı müttefiklerinin uzun menzilli silahlarına ihtiyacı vardı. Tedarik edilen silahlar Kursk’ta kullanılırsa Rusya komuta merkezlerini ve hava birliklerini yakın bölgelere taşıyabilir ve bu lojistik zorlukların etkisini azaltabilir. Bu ayrıca Ukraynalı yetkililerin vurmak istediklerini ifade ettikleri değerli hedeflerin çoğunun hala ulaşılamayacağı anlamına gelir.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın son askerî desteğinin etkisi, şüphesiz silahların kullanımı için belirlenen kurallara bağlıdır. Saldırılara Rusya’nın tamamında izin verilirse, Moskova’nın savaş alanındaki taleplere yanıt verme yeteneğini önemli ölçüde zorlaştırabilir.
Rusya’nın yanıtı ne olacak?
Biden yönetiminin kritik askerî destek kararı sonrası Rusya’nın olası karşılığı da merak konusu oldu. Polonya başta olmak üzere bazı NATO ülkeleriyle gerginlikler yüksek olmasına rağmen, Avrupa askerî üslerine veya topraklarına karşı doğrudan ve açık bir Rus silahlı saldırısı /misillemesi olası görünmüyor. İstihbarat raporlarının medyaya yansıyan tarafı bunun yerine Rusya’nın siber saldırı, kritik altyapılara yönelik sabotajlar gibi son yıllarda artan şekilde tercih ettiği ve genel amacın toplumları ve kamuoylarını alarma geçirmek olan gizli ve inkâr edilebilir saldırılara yönelebileceğini gösteriyor.
İçinden geçtiğimiz günlerde Biden’ın kararı sonrası çatışmanın yeniden alevlenmesi beklense de Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırılarını birkaç gün önce tırmandırdığını ve kış başlamadan hemen önce ülke çapında enerji altyapısına yönelik drone ve füze saldırıları gerçekleştirdiğini hatırlamak gerekir. Savaşın başından beri başkenti de dahil olmak üzere Ukrayna’nın her şehri saldırılardan nasibini aldı; altyapısı hedef alındı, ülkede elektrik kesintileri hala günlük yaşamın bir parçası olan şehirler var. Öte yandan Rusya adına “özel operasyon” dediği savaşın kendi ülke topraklarına taşınmaması, kendi halkının günlük hayatına sirayet etmemesi için çokça çaba sarf etti. Kontrol altında olan medyası sayesinde bunu önemli ölçüde de başardı. Gelinen aşamada Putin, her ne kadar Batılı devletleri ve Ukrayna’yı savaşı körüklemekle suçlasa da nihayetinde savaşa dair bahsi geçen olgular tüm gerçekliğiyle ortada.
Sonuç olarak, Washington Ukrayna’ya tedarik ettiği askerî teçhizatın Rus topraklarında kullanılmasına izin verdi. Mayıs ayında, Rusya’nın Harkov bölgesine saldırısı Ukrayna’yı askerî olarak zayıflattığında Biden yönetimi Moskova’nın bu ilerlemesini durdurmak için 80 kilometre menzile sahip HIMARS sistemlerinin kullanılmasına izin vermiş, bu karar, Rus güçlerini askerî varlıklarını geri çekmeye zorlayarak Ukrayna askerlerinin bir süreliğine savaşı istikrara kavuşturmasına yardımcı olmuştu. Şimdi, bir yandan Biden koltuğunu savaşa yönelik politikası taban tabana zıt olan Trump’a bakmak üzereyken diğer yandan Kursk’ta çatışmalar devam ederken ABD yönetimi savaşın gidişatında Kiev’in elini güçlendirebilecek bir adım attı.
Ağustos ayında Ukrayna, Rusya’nın Kursk bölgesine sınır ötesi saldırıları başlatmış ve savaşı Rus topraklarına taşıyarak burada bir miktar Rus topraklarını ele geçirmişti. O tarihten bu yana ABD’li yetkililer, Rusların doğuda, Harkov’da ve son olarak Kursk’ta eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle zor durumda kalan Ukrayna ordusuna destek verme gereğini gördüler. Biden yönetiminin son desteği, 11 bin Kuzey Kore askerinin Ukrayna’ya getirilmesi ve Trump’ın savaşı hızla sona erdirme hedefiyle yeniden göreve başlamaya hazırlandığı dönemde geldi. Zelenskiy yönetimi bu desteğin fark yaratmasını sağlamaya çalışacaktır. Müzakere masasına otururken taraflar alanda /savaşta olabildiğince fazla kazanımla oturmak isteyecektir. Bu nedenle önümüzdeki süreçte savaşın yıkıcılığının artması şaşırtıcı olmaz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 4 Aralık 2024’te yayımlanmıştır.