Anam beni ayakta doğurmuş. Ne kadar evcimen bir insan olsam da arada kaçıp kaçıp yolculuklara çıkarım. Bir yere gidemezsem evin içinde odadan odaya yol alırım.
Ruhumu dinlendirmek için azıcık ayaklarımı yormam gerek. Yormak dediysem keyifli, tatlı yorgunluklar bunlar. Kalabalıktan bunalan bir İstanbulluya kocaman mutluluk bunlar.
Benim gibi kalabalıktan sızlananlar, doğala, huzura özlem duyanlar, bir tatil yapayım, ama içinde deniz de olsun, yeşil de, hem sessiz hem azıcık ses olsun, güneş olsun, ama rüzgâr da olsun, yemeklerinin lezzeti de tam olsun damak tadıma uysun diyenler haydi Foça’ ya.
Aradığınız masalsı cennet burada.
Adımınızı atmanızla beraber sizi sarıp sarmalıyor. Çiçeklerle donatılmış dar sokakları, eski iki katlı Rum evlerinin camlarından, kapılarından sarkan bin bir kokulu çiçekleri, tarihi yapıları ve deniz kokusuyla, güler yüzlü sıcacık insanıyla tılsımlı büyülü bir yer. Her bir köşesi sanat eseri gibi.
Sanat eseri gibi olur da sanatçısı eksik olur mu? Sanatçıların en çok tercih ettikleri yerdir Eski Foça.
Karataş nedir?
Rivayete göre Foça’da bir Karataş varmış. Ona ayak basan bir daha Foça’dan ayrılmazmış. O taşın nerede olduğunu kimse bilmese de ben varlığına ikna oldum. Nitekim Foça’dan zar zor ayrıldım. Aklımın ve kalbimin bir bölümü hep orada. Biliyorum, yine bir gün, çok geç olmayacak o gün, dönüp geleceğim Foça’ ya.
Ege bölgesinde İzmir’in şirin bir ilçesi olan Foça İzmir’e bir saat uzaklıkta. Eski Foça ve Yeni Foça olmak üzere ikiye ayrılıyor. Eski Foça ile Yeni Foça arası yaklaşık 22 km’lik bir sahil yolu ile bağlanıyor.
Eski Foça
Yeni Foça’ya gitmedim henüz, o yüzden size eski Foça’dan bahsedeceğim biraz.
Foça’nın antik çağlardaki ismi Phokaia. Kuruluşu MÖ. 11’nci yüzyıla uzanıyor. Söylendiğine göre bu ismi çevresindeki adalarda yaşayan foklardan almış. Phokaia adı zamanla Foça olarak söylenmeye başlamış.
Fok balıklarının yoğun olduğu adalardan oluşan kayalıkların en büyüğü Orak Adası. Meşhur Siren Kayalıkları fokların yaşam alanıymış. Bu kayalıklar Homeros’un destanında, “Yolunu şaşıran gemilerin çarptıkları kayalıklar” olarak geçiyor.
Sirenler – Odysseus – Troya
Kral Odysseus’un Troya savaşından dönüşü anlatılır. Efsaneye göre Odysseus, Phokaia kıyılarına, Sirenlerin adasına yaklaşır. Bu adanın kayalıklarında, Siren adı verilen yaratıklar yaşarmış. Bu yaratıkların vücutları kanatlı kuş, başları ise güzel bir kadın şeklindeymiş. Durmaksızın şarkılar mırıldanırlarmış. Sesleri denizcileri cezbeder, büyülermiş. Oradan geçip Siren seslerine kapılan gemiciler ölünceye kadar orada kalıp helak olurlarmış.
Odysseus, buradan geçerken büyücü Kirke’nin uyarısını hatırlamış:
Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse tahtından seslenir;
Bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları
Durma orada yürü, arkadaşlarının da tıka kulaklarını
Tatlı balmumuyla tıka ki, sirenlerin sesini duyamasınlar
İstersen dinle sen, ama bağlasınlar ayakta seni
Hızlı geminin içinde iplerle bağlasınlar orta direğe
Ondan sonra dinle sirenleri doya doya
Ama dostlarına yalvarır da dersen ki iplerimi çözün,
Bağlasınlar onlar senin bağlarını bir kat daha sıkı
Siren Kayalıkları
Sirenlerin seslerine kapılmamak için kendisini geminin direğine bağlamış. Tayfalarının kulaklarını da balmumu ile tıkattırmış. Böylece Odysseus’un gemisi bu büyülü dünyanın içinden süzülerek geçip gitmiş ve Odysseus evine, yıllardır onu bekleyen karısı Penelope’ye dönmüş.
Siren kayalıkları, özellikle Yunanlılar tarafından önem verilen ve turistler tarafından her yıl ziyaret edilen bir adadır.
Pers Mezar Anıtı
Eskiden Rumlar ve Türklerin birlikte yaşadığı Eski Foça birbirinden güzel tarihi yapılarıyla da meşhur.
Pers Mezar Anıtı, Beş Kapılar Kalesi, Yel Değirmenleri, Kybele Açık Hava Tapınağı, Şeytan Hamamı, Fatih Camii, Kayalar Camii, Kozbeyli Köyü…
Pers Mezar Anıtı M.Ö. 5. yüzyılda Pers Kralı Kyros tarafından yaptırılmış. İki katlı olan anıt mezar büyük bir kaya kütlesinin oyulmasıyla oluşturulmuş ve mezar odası alt katta bulunuyor. Bloğun bir tarafında sembolik bir kapı var. Bu sembolik kapı, söylentiye göre ölüm ve yaşam arasındaki kapıyı simgeliyormuş. Mezarın asıl giriş kapısı yan tarafında. Ne yazık ki mezarın etrafında çöpler mevcut. Umarım bu konu da biraz daha önlem alınır.
Kybele Açık Hava Tapınağı
Beş Kapılar Kalesi, antik dönemde Athena Tapınağı’nın bulunduğu bu yarımadayı çevreliyormuş. Dış Kale veya Ceneviz Kalesi olarak geçen kale duvarları, tarih boyunca restore edilerek kullanılmış. Osmanlı döneminde onarım gören kaleye, bu beş kapıdan giriliyormuş.
Hemen burada minik bir not düşeyim: Beş Kapılar Kalesi’nden gün batımını izlemek muhteşem. Vaktiniz olursa es geçmeyin derim.
Beş Kapılar’ın çok yakınında Kybele Açık Hava Tapınağı’nı görebilirsiniz. Kayalıklara oyulmuş Kybele’nin Heykelleri ve kabartmaları görülmeye değer.
Yel değirmenleri
Foça’nın bir başka gözdesi yel değirmenleri. 18. ve 19’uncu yüzyıla ait olan yel değirmenlerinin bulunduğu tepeden denizi ve adaları seyretmek bir başka güzel.
Bir diğer aktivite tekne turları. Foça’ya gittiğinizde, Adaları ziyaret etmek isterseniz uygun fiyatlı tekne turları mevcut. Yemekli turlarını da tercih edebilirsiniz. Şansınız varsa tekneyle Siren kayalıklarından geçerken fokları da görebilirsiniz.
Sazlıca Kamp Alanı
Hemen her mevsim rüzgârlı olan Foça yaz sıcaklarından bunalanlar için bir nimet.
Ben açıkçası sinüzitim olduğu için rüzgâr denilince korkarım baş ağrısı çekeceğim diye. Ama öyle güzel, öyle tatlı esiyor ki Foça’da rüzgâr, teninizi okşuyor sanki. Derdinizi stresinizi alıp götürüyor, ne ağrı ne başka bir şey…
Suyun tadını çıkarmak, yüzmek isterseniz plajlar merkeze çok yakın. Denize istediğiniz yerden rahatlıkla girebiliyorsunuz. Çoğu halk plajı olduğu için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Şezlong veya şemsiye isterseniz bunlar için küçük bir ücret ödemeniz yeterli.
Deniz masmavi, tertemiz, ama su biraz soğuk. Benim gibi soğuk suyu sevenler için ideal.
Kamp yapmak isteyenler için ise sessiz sakin Sazlıca Kamp Alanı görülmeye değer. Son yıllarda kampçıların ilk aklına gelen yerlerden birisi Sazlıca. Bir diğer seçenek Acar Kamping. Sazlıca Kamp Alanı Yeni Foça tarafında, Acar ise Eski Foça…
Ege’nin en güzel yemekleri
Gelelim yerel mutfağına… Bir balıkçı kasabası Foça; doğal olarak da deniz ürünleri ağırlıkta. Deniz ürünleri ile arası iyi olmayanlar, merak etmeyin, sizler için de seçenek var, hem de Ege’nin en güzel yemekleri…
Benim midemi bayram ettiren şey kahvaltı. Foça’da yediğim kahvaltının tadı damağımda kaldı. Evet, o söz benim için yazılmış:
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Cemal Süreya
Foça’da tatmanız gereken yemeklerden biri Yoğurtlu Kupa. Gitmeden notunuzu alın. Unutmayın. Sakız dondurmasını da bir kenarına iliştiriverin.
Dondurmacı Nazmi Usta meşhurmuş burada. Önündeki kuyruğa bakınca anlıyorsunuz zaten. Birçok kişi seviyor. Ben işletmeyi sevemedim. O yüzden Latif Usta’dan aldım sonraki dondurmaları.
Konaklama
Konaklama için her bütçeye ve zevke uygun oteller, pansiyonlar, butik oteller ve sayıları az olsa da kiralık evler ve odalar mevcut.
Akşamları müzikli, eğlenceli mekânları da mevcut. Ben bu gidişimde tercih etmedim.
Çiçekli dar sokaklardan, renkli kapıların önünden geçtim. Sevimli küçük kafelerinde çayımı, limonatamı, kahvemi yudumlarken dinlendim. Balıkçı kayıklarına, bulutlara, yel değirmenlerine, martılara, gözlerimle kocaman gülümseyerek merhaba dedim.
Anasonun, denizin, nergislerin, yaseminlerin kokusunu içime çektim. Dalga seslerini dinledim. Serin sularında tazelendim. Ve bu küçük, ama kalbimi büyüten yerde kayboldum. Ki bazen kaybolmak ne de güzeldir.
Foça’da bir tatlı huzur
Foça efsaneleri, kendine has cazibesi, doğallığı, sıcaklığıyla (sıcaklık dediysem mecazi anlamda; akşamlar serin, yanınıza bir hırka alın mutlaka) ve eşsiz gün batımıyla masalsı bir diyar. Foça’yı sevmek çok kolay. Çünkü sevilecek çok şey var. Ama telaş etmeden. Sakince, sindire sindire gezin, sevin Foça’yı dostlar.
Bir tatlı huzur almaya geldim Foça’ya. Kaldı aklım orada. Siz de üzerinizden o yorgunluğu, ölü toprağı atma, ruhunuzu dinlendirmek istemez misiniz?
Elbette son olarak şunu söylemeliyim. Bağımlılıktan korkanlar, aman Karataş’a dikkat!
Diğer gezi yazılarımıza da göz atmak ister misiniz? Antalya, Gökçeada, Gediz Deltası, Sirk fili olmayanlar için Danimarka’ya gezi rehberi
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 25 Ağustos 2023’te yayımlanmıştır.