Duygucanlar – Emojilerin bilinen ve pek bilinmeyen tarihi

Yazı yazmak yerine test çözmeye aşina olan Z Kuşağı’yla iletişim kurmak istiyorsak emoji diline hâkim olmalıyız. Öte yandan zaman sorunu yaşayan çağdaş insan için çabucak duygularını ifade edebilme kolaylığı da göz ardı edilmemeli. Her gün milyonlarca gönderiliyor. Peki, bu neyin nesi, kimin icadı? Yeşim Ağaoğlu yazdı.

Emojilerin tarihini belki de duvar resimleriyle başlatabilir ya da hiyeroglif yazı ile bir bağ kurabiliriz. Çünkü emojiler de semboller kullanan bir görsel anlatı dili aslında ve bugün milyonlarca insanın konuştuğu ortak bir dil haline geldi neredeyse. Özellikle de yazı yazmak yerine test çözmeye aşina olan Z Kuşağı’yla yakın bir iletişim kurmak istiyorsak emoji diline hâkim olmalıyız.

Emojilerin zaman sorunu yaşayan çağdaş insan için çabucak duygularını ifade edebilme kolaylığı da göz ardı edilmemelidir. Herhangi bir para harcamadan bir yakınına pastalar, çiçekler gönderebilme olanağı da var tabii, sayısız renkte kalp göndermeleri saymıyorum bile.

Dünya genelinde ise, sosyal medya paylaşımlarımızda her gün yaklaşık 700 milyon emoji kullanılıyor. Sadece Facebook üzerinden mesajlaşmada ise her gün, herhangi bir yazılı ifade olmadan 900 milyon emoji gönderiliyor. İlk etapta 176 olan emoji çeşidi, günümüzde 4 bini aşmış bulunuyor. Yılbaşı ise yılın en çok emoji gönderilen günü.

Emoji ne demek?

Emoji, Japonca ‘e’ (resim) ve ‘moji’ (karakter) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. İkisinin de başındaki ‘emo’, yani ‘duygu’ ifadesi çok şey anlatıyor. Emoji kelimesi Japonca’da “resim” anlamına gelen e ve “harf, karakter ya da yazılı karakter” anlamına gelen moji kelimelerinden türetilmiştir.

İngilizce “emotion” (duygu) ve “icon” (ikon) kelimelerinin birleşiminden meydana gelen emoticon kavramı, mesajı gönderen kişinin duygularını göstermek için dijital yazışmalarda kullanılan, birinin yüzündeki ifadeyi temsil eden klavye sembolleri seti olarak tanımlanıyor. Bir başka tanımlama ile emoticon, “gülümseme ya da somurtma gibi bir ifade taşıyan ve basitçe yana yatırılmış bir yüze benzeyen görüntüdür.”

2015 yılında “emoji”yi yılın kelimesi olarak seçen Oxford Sözlüğü’ne göreyse emoji, “dijital iletişimde bir duyguyu ve fikri anlatmak amacıyla kullanılan dijital simge” anlamına geliyor.

Ben ise emojilere “duygucanlar” adını verdim. Ama dileyenler “emocanlar” da diyebilir.

Emojinin fikir babası kim?

Biraz araştırınca çok çeşitli ve farklı isimlerle karşılaşıp şaşırdığımı ve doğru ismi, tarihi bulmakta zorlandığımı belirtmeliyim. Ancak, yine de emojilerin yakın tarihçesinde ilk oldukları, birçok farklı yazıda öne sürülen kimi yaratıcı isimleri burada anacağım.

Dünyada kullanılan ilk emoji, Slovakya’da yapılan bir araştırmaya göre, 1635 yılında Jan Ladislaides isimli bir avukatın bir hukuk dosyasının üzerine çizdiği gülen yüz… Bu gülen yüz, resmi evraktaki bir şeye olan mutluluğu belirtmek için çizilmiş.

Japon arayüz tasarımcısı Shigetaka Kurita’nın NTT DoCoMo şirketi için 1999 yılında tasarladığı 12×12 piksel boyutundaki görseller, evrensel dijital dilin temelini atıyor. Kurita’nın manga sanatı, sokak levhaları ve Çince karakterlerden esinlenerek yarattığı emojiler, mesajlaşmalardaki karakter kısıtlamasına da çözüm oluyor.

Gülen yüz 🙂

Yüzün hep gülsün. “Hayat kısa. Hâlâ dişlerin varken gülümse”

                          Harvey Ball

Harvey Ball, gülen yüzün (smiley face) babası olarak bilinir. Ball, Vietnam Savaşı’nda binbaşılığa kadar yükselen kariyerinden sonra askeri hayatını sonlandırıyor. Savaş sonrası Minnesota’nın bir kasabasında sigorta şirketinde grafik tasarımcısı olarak işe başlıyor.

Şirket, çalışanlarının düşük moraliyle karşı karşıya kalıyor. Bu yüzden Harvey Ball’a morali yükseltecek bir görüntü bulması için bir görev veriliyor. (1963) 10 dakika gibi kısa bir sürede Harvey Ball, hepimizin artık çok iyi bildiği ünlü gülen yüzü yaratıyor. Karşılığında da 45 dolar ödeme alıyor.

Bu çok basit, ama “dünyayı değiştiren” gülen yüz, yöneticilerin yüzlerini güldürüyor. Daha sonra sigorta şirketi, çalışanlarının tüm gün gülümsemelerini sağlamak için 100 Smiley rozeti yaptırıyor. Ancak, kısa bir süre sonra müşteriler daha fazlasını talep etmeye başlıyor. Şirket, rozetleri 10 binlik partiler halinde satıyor. Smiley simgesine “Mutlu bir gün geçir” sloganını ekliyor. İfade daha sonra “İyi günler” olarak değiştiriliyor. Şirket bir yılda 50 milyondan fazla Smiley rozeti satıyor.

Scott Fahlman 🙂

42 yıl önce ise aslında emoji alanında bir tarih yazılıyor. Scott Fahlman,  ilk emoji gülen yüzünü bir forum sitesinde kullanıyor. Fahlman, emojinin hikâyesini BBC’ye şöyle anlatıyor:

“Ne kullanabiliriz, diye klavyeye bakıyordum. Sonra düşündüm ki… Sadece bir çizgimiz var ve insanlar belki kafalarını yan çevirip her zaman parantez işaretiyle kullanılan iki nokta ve eksi işaretiyle güzel bir yüz kullanırlar. Nasıl bu kadar popüler olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.”

Gülen yüzler evrenseldir. Her kültürde ağzınızı bükersiniz ve gülümsersiniz. Orijinal gülen yüzle ilgili en güzel şey, onun gülümsemenin en saf halini temsil etmesi. Gülen yüz beyaz, siyah ya da Asyalı birisi değildir, o sadece gülen bir yüzdür.

Fahlman, CNN”e yaptığı açıklamada, “Biri esprili olması gereken bir şey söyleyebilir. Ama salt metin içeren bir internet ortamındayken, insanlar şaka yapıp yapmadığınızı anlayamaz. Çünkü beden dili, yüz ifadesi yok ”diyor.

Akıllı telefonlar henüz hayatımıza girmemişken neredeyse bir dönem hepimizin kullanmış olduğu, hatta belki de kullanmaya devam ettiği noktalama işaretleriyle oluşturulmuş gülücük emojisinin ( 🙂 ) tarihçesi işte böyle ortaya çıkıyor.

O zamandan beri de 42 yıl içinde, ifadeler ve daha sonra emojiler çevrimiçi ve bazen çevrimdışı konuşmalarımızın merkezi haline geliyor.

Görselin haklarını alıp markalaştıran kişi ise Fransız Franklin Loufrani oluyor. Gülen yüzün sanattan tekstile her alanda kullanılmasını sağlıyor.

Unicode

2010 yılında dijital yazı karakterlerinin evrensel standartlarını belirleyen Unicode, karakter setlerine emojileri de eklemeye başlıyor. Bu, örneğin Fransa’daki bir kişinin ABD’deki bir kişiye bir emoji gönderebileceği ve hangi marka telefon veya işletim sistemi kullanılırsa kullanılsın aynı emojiyi görebileceği anlamına geliyordu. Apple, Microsoft, Google, Twitter ve Facebook gibi teknolojilerle her yerde emojilerle karşılaşmak mümkün.

Ancak, 1997 yılında Nicolas Loufrani, ASCII yüz ifadelerinin mobil teknolojide her geçen gün daha fazla kullanıldığını fark ediyor ve düz noktalama işaretlerinden meydana gelen mevcut ASCII (American Standard Code for Information Interchange- Bilgi Değişimi için Amerikan Standart Kodlama Sistemi) yüz ifadelerine karşılık, dijital ortamda daha fazla etkileşimli kullanım sağlayacak, daha renkli simgeler yaratmak amacıyla animasyonlu Smiley yüz ifadeleri ile denemeler yapmaya başlıyor.

Buna paralel olarak Loufrani ilk grafikli yüz ifadelerini yaratıyor ve klasikler, ruh hali ifadeleri, bayraklar, kutlamalar, eğlence, spor, hava durumu, hayvanlar, yiyecek ve içecekler, ülkeler, meslekler, gezegenler, burçlar, bebekler gibi ayrı kategoriler altında sıralanan bir çevrimiçi yüz ifadesi sözlüğü oluşturuyor.

Bu tasarımlar ilk olarak 1997 yılında Birleşik Devletler Telif Hakkı Ofisi’nde tescil ediliyor ve ardından 1998 yılında Web ortamında .gif dosyaları olarak yayınlanıyor ve böylece teknolojide kullanılan ilk grafikli yüz ifadeleri oluyor.

WhatsApp

Dünyada en sık kullanılan mobil iletişim uygulaması olan WhatsApp’taki emojilerin sayıları incelendiğinde, son beş yılda beş kat artış yaşandığı görülür.

Sözünü ettiğim araştırmada dili sadeleştiren emojilerin zaman içinde bu kadar kalabalıklaşmalarına rağmen ne kadarının kullanıldığının belirlenmesi de amaçlanıyor.

Bu amaç doğrultusunda anket tekniğinden yararlanılan nicel veriler elde ediliyor.

Araştırmanın evreni Türkiye olunca, emoji kullanımının daha yaygın olduğu 18-29 yaş aralığı göz önünde bulundurularak örneklem olarak Gazi Üniversitesi öğrencileri seçiliyor. Anket 19 Aralık 2016- 10 Ocak 2017 tarihleri arasında çevrimiçi olarak yayınlanıyor ve 390 katılımcı tarafından cevaplanıyor. Anket verilerine betimsel analiz uygulanıyor. Görülüyor ki, kullanıcılar genelde aynı emojileri kullanıyor. Ayrıca, farklı kültürel özellikleri içeren emojileri kullanmaktan kaçınıyor. Ne ifade ettiklerini anlamakta zorlanıyor.

Olmazsa olmaz

Her karaktere sayısal bir değer atayan endüstri standardı Unicode’a göre Eylül 2022 itibarıyla sayıları 3 bin 664’e ulaşan emojiler, bugün popüler kültürün, internet sohbetlerinin ve dijital etkileşimlerin olmazsa olmazına dönüştü. Tüm dünyanın konuştuğu evrensel bir dil olma özelliğini kısa zamanda kazanan emojiler, sözcüklerin yetmediği durumlarda üstlendikleri anlamlarla sohbetlerin kurtarıcısı olmayı da başardı.

Preply çevrimiçi yabancı dil kursu ise Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelerde emojilerin farklılaşan anlamları üzerine bir araştırma yürüttü. Türkiye’deki katılımcıların da yer aldığı araştırma sonuçlarından ve verilerden hareketle şu sonuçlar ortaya konulmuştur:

5 kişiden dördü “baş parmak havaya” emojisinin Asya’daki anlamını bilmiyor.

Çevrimiçi dil öğrenme platformu Preply’nin araştırmasına göre olağanüstü ayrıntılarla tasarlanan ve duyguları anlatmanın etkili ve kolay yollarından birini sunan emojilerin anlamları oldukça açık gibi görünebilse de emojiler farklı kültürlerde olumsuz anlamlara gelebiliyor. Örneğin,  Türkçede “kabul”, “çok iyi”, “onaylıyorum”, “beğendim” gibi anlamlarla kullanılıyor. Pek çok kültürde benzer bir jestin olduğu bilinse de bu hareket ve dolayısıyla bu emoji, Asya kültürlerinde kaba bir el hareketi olarak anlaşılıyor ve olumsuz anlamlara gelebiliyor.

Gülen yüz 🙂

Pek çok kültürde bilge, sakin bir gülümsemeyi temsil eden bu emoji, Asya kültürlerinde, özellikle Çin’de alınganlıkla karşılanabiliyor. Bu emoji Çin’de, gönderilen kişi için küçümseyici bir anlam taşıyor. Çin’in dijital kültüründe gülen yüz emojisi, o kişiye karşı bir güvensizlik duygusunu temsil ediyor.

Başparmak havaya 👍

Beğeni, kabul, onaylama, anlaşma gibi anlamlarla kullanılan yaygın emojilerden biri olan başparmak havaya emojisi, İran, Irak, Afganistan veya Nijerya gibi ülkelerde kaba bir el hareketi olarak yorumlanıyor ve bu ülkelerin vatandaşları, genellikle bu emojiyi bir hakaret olarak değerlendiriyor.

Tamam emojisi 👌

Bir üstteki emoji gibi, beğenme, kabul, onay anlamlarıyla kullanılan, hatta gerçek hayatta karşılığını dalış literatüründe bir jest olarak bulan tamam emojisi, olumsuz olmasa da Japonya kültüründe farklı bir anlam üstleniyor. Japonya vatandaşları, tamam emojisine servet veya madeni para anlamını yüklüyor. Öte yandan bu emoji, Yunanistan, Türkiye, Almanya ve Orta Doğu ülkelerinde kimi zaman cinsel yönelimlerin kaba bir ifadesi olarak da kullanılabiliyor.

Kruvasan 🥐

Emojiler yalnızca olumsuz anlamlar taşımıyor, aynı zamanda politik referanslar da üstlenebiliyor. Örneğin Fransa’yla özdeşleşen hamur işi kruvasanı temsil eden bu ayrıntılı emoji, Avrupa Birliği’nde Brexit ile özdeşleşiyor. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrıldığı Brexit referandumu öncesinde Paris’ten Kings Cross İstasyonu’na 600’den fazla taze kruvasan gönderildiği ve seçmenlerin kruvasanın hatırına AB’de kalmak yönünde oy kullanması için bir teşvik olarak kullanıldığı biliniyor. Bu da kruvasan emojisine “Brexit’e karşı çıkmak” gibi bir anlam yüklüyor.

Boynuz işareti 🤘

Rock müzik türünü sevenlerin sıkça kullandığı bu emoji, Küba, İspanya, Brezilya ve Uruguay’da partnerlerdan birinin, diğerini aldatması anlamına geliyor. Bu ülkelerden birileriyle mesajlaşırken bu emojiyi kullanmak, bazı tatsızlıklara sebep olabiliyor.

Siyah kalp de nedir?

Bir de gizemli emojiler var. Örneğin siyah kalp ne anlama geliyor, çok da kesin değil. Mavi, yeşil ve beyaz kalplerin temiz sevgi ve ‘arkadaşlık sınırı’ manası malum. Ancak kırmızı kalp de her zaman ‘aşk’ anlamına gelmiyor. Kırmızı kalp emojisi, yaratıcısı Shigetaka Kurita’nın en sevdiğiymiş. Emoji anlayışı bazen kültürden kültüre farklılık gösteriyor. Örneğin Japon kültüründe ‘kaka’ sevimli bir şeydir. Kurita, bu emojiye ilk sette yer vermek istemiş fakat onay alamamış. Emoticon sayılabilecek ‘asşlkjsşlskdjsadf’ gülme efektinin Türkiye’ye has oluşu da yine kültürel bir fark. Yabancıların Türklerle ilk yazışmalarında asla anlam veremediği bu harf çorbası bizim için çok şey ifade ediyor.

Emojiler elbette bölgeye ve ülkeye göre kültürel farklılıklar taşıyabiliyor. Örneğin, Fransa’da kullanılan emojilerin çoğu kalp içeriyor. Kanada ve çevresinde ise bıçaklı ve silahlı emojiler ön plana çıkıyor. Avusturya’da alkolle ilişkili emojiler sıklıkla karşımıza çıkarken Türkiye’de ise daha çok onaylama emojisi ve gülümseyen yüzler kullanılıyor.

Öte yandan yapılan analizler, kadınların erkeklere oranla emoji kullanımına daha çok yer verdiğini gösteriyor. Bu tatlı gifleri en çok kullanan yaş aralığı ise 25-29 olarak belirlenmiş.

En popüler emojilerin anlamları

En çok kullanılan gülen yüz emojisi ile başlayalım. Mutluluğu ve memnuniyeti ifade eder.

İki eli yukarı doğru birbirine bastırılmış emoji minnetin ve teşekkürün karşılığı olarak kullanılır.

Gözlerinde kalpler bulunan emoji ise insanın içindeki sevinci, tutkuyu ve coşkuyu bildirir. Alev emojisi ile bir kişiye ya da duruma olan hayranlığınızı belirtebilirsiniz.

Gülen ama aynı zamanda gözlerinden yaşlar akan bu emoji, çok gülmekten ve eğlenmekten dolayı oluşan durumu ifade eder.

Tek eli yumruk yapıp baş parmağın havaya doğru kaldırılması emojisi ile onay bildirilir. Aferin ve “Sana katılıyorum” demek de sayılır. Emojiler arasındaki en popüler üçlemelerden birisi maymunlardır. Görmeyen, duymayan ve utanan maymun emojileri sık sık kullanılır.

2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan başvuru sonucunda nazar boncuğu 2018 yılında emoji klavyesine dâhil edilmiştir. Benzer şekilde 15 yaşındaki Suudi Rayuf Alhumedi’nin Unicode Konsorsiyumu’na sunduğu teklifin kabul edilmesinin ardından başörtülü kadın emojisi, 2017 yılı itibarıyla emoji klavyesinde yer almaya başlamıştır.

Emojiler yalnızca eğlenceli ortamlarda değil çok ciddi alanlarda da karşımıza çıkmaktadır. Günümüzdeki etki boyutu öylesine artmıştır ki; emojiler hukuki zeminde dahi tartışılır hale gelmiştir. Örneğin, Amerika’da 2015 yılından itibaren emojiler suç unsuru olarak mahkemelere delil olarak sunulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, emoji/emoticon kaynaklı 2016’da 26, 2017’de 33, 2018’de ise 53 dava açılmıştır. Mahkemelere delil olarak sunulan emojiler arasında silah, bomba, bıçak, kalp, öpücük ve kızgın surat yer almaktadır.

Emoji fikirleri tükeniyor mu?

Dilbilimciler ve sosyal bilimciler için bir araştırma konusu haline gelen emojilerin dijital iletişimde nasıl anlamlar taşıdığı ve insanların duygularını ifade etme biçimleri üzerine pek çok çalışma yapılıyor.

Ancak, yeni emojilerin çeşitliliği azaldı. Emojilerin evrimi, toplumsal ve kültürel değişimlere ayak uydurarak devam etti. 2015 yılında farklı ten renkleri seçeneği sunulmaya başlandı. İlk bölgesel bayraklar 2017’de çıktı. 2019’da ise ilk ırklararası çift emojileri kullanıcılara sunuldu.

2022’de 112 yeni emoji yayımlanmışken, 2023’te bu sayı sadece 31 idi. Ancak, 2024’te farklı ten renkleri seçilmesine olanak tanıyan emojiler nedeniyle bu sayı tekrar 118’e yükseldi.

Aslına bakarsanız, kendimce “duygucan-lar” adını verdiğim emojileri biraz da insanların ortak bir dil ile konuşup, anlaşabilmesi için yaratılan Esperanto diline benzetiyorum. Esperanto, belki beklenen başarıyı elde edemedi ama ben emojilerin gelişerek, şekil değiştirerek daha kalıcı olacağı kanısındayım. Örneğin, son olimpiyat oyunlarında Google, hemen her gün ayrı bir spor dalı için ayrı bir emoji kullandı.

Emojilerin bir de politik çağrışımları bulunuyor! Örneğin, gelen tepkiler ve istekler üzerine yalnızca beyaz ırkı temsil eden emojilere ek olarak siyah ve sarı ırkı kapsayan görseller de üretildi. Hatta LGBT emojileri diyebileceğimiz emojiler de var artık. Emojilerden sonra sosyal medyada bana göre emojilerin çok daha gelişmiş bir biçimi olan avatarlar ortaya çıktı. Avatarlar, emojilerin tersine çok daha kişiselleştirilmiş, bizlerin birer karikatür görseli adeta. Avatarların zamanla gelişerek kullanımı artacak, hatta hareketli ve çok daha gerçekçi olmaları nedeniyle tamamen emojilerin yerini alacaklar gibi. Tabii bir de GIF’ler var. (Graphics Interchange Format) GIF, temelde internette görünen basit görüntüler için tasarlanmış kimisi hareketli dosya formatlarıdır. Her dosya piksel başına 8 bit’e kadar destek sunarken 256 renk içerebilir.

Belki size ilginç gelecek, ama 80’lerde, 90’larda izlediğimiz Amerikan yapımı komedi dizilerinde kullanılan gülme efektlerini de emojilere benzetiyorum! Çünkü, tıpkı emojilerde olduğu gibi, gülme efektleri de izleyiciye burada gülmen gerekiyor, burada gülebilirsin gibi bir telkin ve yönlendirme yapıyordu. Çoğunlukla sanal ortamda kullandığımız ve emoji dediğimiz bu grafik görseller de bizi çeşitli duygulara yönlendirerek sanal ortamda duygularımızı hem yönetiyor hem de iletişimimizi kolaylaştırıyor aslında. Soru işaretinin, ünlemin, virgülün yerini aldılar adeta.

Bana kalırsa sosyal medya iletişiminde, sanal ortamlarda emojileri kullanmayı yadsımak pek de mantıklı değil. Ancak, dozunu iyi ayarlamak, ileteceğimiz mesaja yönelik doğru simgeyi seçmek çok daha önemli. Ben hâlâ aynı anda kızgınlık ve üzüntüyü ifade edebilen iyi bir emojinin olmamasının eksikliğini hissediyorum kendi adıma. Bunun yanı sıra, “güler misin ağlar mısın” durumlarının da çokça yaşandığı ülkemizde bu duyguyu (aynı anda gülen ve ağlayan) ifade edebilen bir emojinin eksikliğini de…

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Yeşim Ağaoğlu
Yeşim Ağaoğlu
Yeşim Ağaoğlu – İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi eğitiminin ardından, yine aynı üniversitenin İletişim Fakültesi’nde Radyo-TV-Sinema bölümünde yüksek lisans yaptı. 1996 yılında UPSD derneğinin düzenlediği “Genç Etkinlik II” sergisinde “şiir enstalasyon”u gerçekleştirdi. Takibinde kişisel ve karma olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası sergilere, bienallere, sanat festivallerine katıldı. Çeşitli sanatçı konaklama programlarında burslu olarak yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışındaki birçok katalog ve sanat kitabında çalışmaları bulunmakta… Galerilerin yanı sıra, çeşitli müzelerde de işleri sergilenmekte… Sergi açtığı ülkeler arasında Norveç, Almanya, Avusturya, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Moskova, Saraybosna, Bulgaristan, Hindistan gibi ülkeler sayılabilir. Öte yandan, ulusal ve uluslararası edebiyat ve şiir festivallerine de katılan Ağaoğlu’nun şiirleri, başta İngilizce, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Rusça olmak üzere birçok yabancı dile çevrilmiş. Ve bir dönem Türkiye PEN Yazarlar Derneği’nin Kadın Yazarlar Komitesi Başkanlığını da yapmış.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Duygucanlar – Emojilerin bilinen ve pek bilinmeyen tarihi

Yazı yazmak yerine test çözmeye aşina olan Z Kuşağı’yla iletişim kurmak istiyorsak emoji diline hâkim olmalıyız. Öte yandan zaman sorunu yaşayan çağdaş insan için çabucak duygularını ifade edebilme kolaylığı da göz ardı edilmemeli. Her gün milyonlarca gönderiliyor. Peki, bu neyin nesi, kimin icadı? Yeşim Ağaoğlu yazdı.

Emojilerin tarihini belki de duvar resimleriyle başlatabilir ya da hiyeroglif yazı ile bir bağ kurabiliriz. Çünkü emojiler de semboller kullanan bir görsel anlatı dili aslında ve bugün milyonlarca insanın konuştuğu ortak bir dil haline geldi neredeyse. Özellikle de yazı yazmak yerine test çözmeye aşina olan Z Kuşağı’yla yakın bir iletişim kurmak istiyorsak emoji diline hâkim olmalıyız.

Emojilerin zaman sorunu yaşayan çağdaş insan için çabucak duygularını ifade edebilme kolaylığı da göz ardı edilmemelidir. Herhangi bir para harcamadan bir yakınına pastalar, çiçekler gönderebilme olanağı da var tabii, sayısız renkte kalp göndermeleri saymıyorum bile.

Dünya genelinde ise, sosyal medya paylaşımlarımızda her gün yaklaşık 700 milyon emoji kullanılıyor. Sadece Facebook üzerinden mesajlaşmada ise her gün, herhangi bir yazılı ifade olmadan 900 milyon emoji gönderiliyor. İlk etapta 176 olan emoji çeşidi, günümüzde 4 bini aşmış bulunuyor. Yılbaşı ise yılın en çok emoji gönderilen günü.

Emoji ne demek?

Emoji, Japonca ‘e’ (resim) ve ‘moji’ (karakter) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. İkisinin de başındaki ‘emo’, yani ‘duygu’ ifadesi çok şey anlatıyor. Emoji kelimesi Japonca’da “resim” anlamına gelen e ve “harf, karakter ya da yazılı karakter” anlamına gelen moji kelimelerinden türetilmiştir.

İngilizce “emotion” (duygu) ve “icon” (ikon) kelimelerinin birleşiminden meydana gelen emoticon kavramı, mesajı gönderen kişinin duygularını göstermek için dijital yazışmalarda kullanılan, birinin yüzündeki ifadeyi temsil eden klavye sembolleri seti olarak tanımlanıyor. Bir başka tanımlama ile emoticon, “gülümseme ya da somurtma gibi bir ifade taşıyan ve basitçe yana yatırılmış bir yüze benzeyen görüntüdür.”

2015 yılında “emoji”yi yılın kelimesi olarak seçen Oxford Sözlüğü’ne göreyse emoji, “dijital iletişimde bir duyguyu ve fikri anlatmak amacıyla kullanılan dijital simge” anlamına geliyor.

Ben ise emojilere “duygucanlar” adını verdim. Ama dileyenler “emocanlar” da diyebilir.

Emojinin fikir babası kim?

Biraz araştırınca çok çeşitli ve farklı isimlerle karşılaşıp şaşırdığımı ve doğru ismi, tarihi bulmakta zorlandığımı belirtmeliyim. Ancak, yine de emojilerin yakın tarihçesinde ilk oldukları, birçok farklı yazıda öne sürülen kimi yaratıcı isimleri burada anacağım.

Dünyada kullanılan ilk emoji, Slovakya’da yapılan bir araştırmaya göre, 1635 yılında Jan Ladislaides isimli bir avukatın bir hukuk dosyasının üzerine çizdiği gülen yüz… Bu gülen yüz, resmi evraktaki bir şeye olan mutluluğu belirtmek için çizilmiş.

Japon arayüz tasarımcısı Shigetaka Kurita’nın NTT DoCoMo şirketi için 1999 yılında tasarladığı 12×12 piksel boyutundaki görseller, evrensel dijital dilin temelini atıyor. Kurita’nın manga sanatı, sokak levhaları ve Çince karakterlerden esinlenerek yarattığı emojiler, mesajlaşmalardaki karakter kısıtlamasına da çözüm oluyor.

Gülen yüz 🙂

Yüzün hep gülsün. “Hayat kısa. Hâlâ dişlerin varken gülümse”

                          Harvey Ball

Harvey Ball, gülen yüzün (smiley face) babası olarak bilinir. Ball, Vietnam Savaşı’nda binbaşılığa kadar yükselen kariyerinden sonra askeri hayatını sonlandırıyor. Savaş sonrası Minnesota’nın bir kasabasında sigorta şirketinde grafik tasarımcısı olarak işe başlıyor.

Şirket, çalışanlarının düşük moraliyle karşı karşıya kalıyor. Bu yüzden Harvey Ball’a morali yükseltecek bir görüntü bulması için bir görev veriliyor. (1963) 10 dakika gibi kısa bir sürede Harvey Ball, hepimizin artık çok iyi bildiği ünlü gülen yüzü yaratıyor. Karşılığında da 45 dolar ödeme alıyor.

Bu çok basit, ama “dünyayı değiştiren” gülen yüz, yöneticilerin yüzlerini güldürüyor. Daha sonra sigorta şirketi, çalışanlarının tüm gün gülümsemelerini sağlamak için 100 Smiley rozeti yaptırıyor. Ancak, kısa bir süre sonra müşteriler daha fazlasını talep etmeye başlıyor. Şirket, rozetleri 10 binlik partiler halinde satıyor. Smiley simgesine “Mutlu bir gün geçir” sloganını ekliyor. İfade daha sonra “İyi günler” olarak değiştiriliyor. Şirket bir yılda 50 milyondan fazla Smiley rozeti satıyor.

Scott Fahlman 🙂

42 yıl önce ise aslında emoji alanında bir tarih yazılıyor. Scott Fahlman,  ilk emoji gülen yüzünü bir forum sitesinde kullanıyor. Fahlman, emojinin hikâyesini BBC’ye şöyle anlatıyor:

“Ne kullanabiliriz, diye klavyeye bakıyordum. Sonra düşündüm ki… Sadece bir çizgimiz var ve insanlar belki kafalarını yan çevirip her zaman parantez işaretiyle kullanılan iki nokta ve eksi işaretiyle güzel bir yüz kullanırlar. Nasıl bu kadar popüler olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.”

Gülen yüzler evrenseldir. Her kültürde ağzınızı bükersiniz ve gülümsersiniz. Orijinal gülen yüzle ilgili en güzel şey, onun gülümsemenin en saf halini temsil etmesi. Gülen yüz beyaz, siyah ya da Asyalı birisi değildir, o sadece gülen bir yüzdür.

Fahlman, CNN”e yaptığı açıklamada, “Biri esprili olması gereken bir şey söyleyebilir. Ama salt metin içeren bir internet ortamındayken, insanlar şaka yapıp yapmadığınızı anlayamaz. Çünkü beden dili, yüz ifadesi yok ”diyor.

Akıllı telefonlar henüz hayatımıza girmemişken neredeyse bir dönem hepimizin kullanmış olduğu, hatta belki de kullanmaya devam ettiği noktalama işaretleriyle oluşturulmuş gülücük emojisinin ( 🙂 ) tarihçesi işte böyle ortaya çıkıyor.

O zamandan beri de 42 yıl içinde, ifadeler ve daha sonra emojiler çevrimiçi ve bazen çevrimdışı konuşmalarımızın merkezi haline geliyor.

Görselin haklarını alıp markalaştıran kişi ise Fransız Franklin Loufrani oluyor. Gülen yüzün sanattan tekstile her alanda kullanılmasını sağlıyor.

Unicode

2010 yılında dijital yazı karakterlerinin evrensel standartlarını belirleyen Unicode, karakter setlerine emojileri de eklemeye başlıyor. Bu, örneğin Fransa’daki bir kişinin ABD’deki bir kişiye bir emoji gönderebileceği ve hangi marka telefon veya işletim sistemi kullanılırsa kullanılsın aynı emojiyi görebileceği anlamına geliyordu. Apple, Microsoft, Google, Twitter ve Facebook gibi teknolojilerle her yerde emojilerle karşılaşmak mümkün.

Ancak, 1997 yılında Nicolas Loufrani, ASCII yüz ifadelerinin mobil teknolojide her geçen gün daha fazla kullanıldığını fark ediyor ve düz noktalama işaretlerinden meydana gelen mevcut ASCII (American Standard Code for Information Interchange- Bilgi Değişimi için Amerikan Standart Kodlama Sistemi) yüz ifadelerine karşılık, dijital ortamda daha fazla etkileşimli kullanım sağlayacak, daha renkli simgeler yaratmak amacıyla animasyonlu Smiley yüz ifadeleri ile denemeler yapmaya başlıyor.

Buna paralel olarak Loufrani ilk grafikli yüz ifadelerini yaratıyor ve klasikler, ruh hali ifadeleri, bayraklar, kutlamalar, eğlence, spor, hava durumu, hayvanlar, yiyecek ve içecekler, ülkeler, meslekler, gezegenler, burçlar, bebekler gibi ayrı kategoriler altında sıralanan bir çevrimiçi yüz ifadesi sözlüğü oluşturuyor.

Bu tasarımlar ilk olarak 1997 yılında Birleşik Devletler Telif Hakkı Ofisi’nde tescil ediliyor ve ardından 1998 yılında Web ortamında .gif dosyaları olarak yayınlanıyor ve böylece teknolojide kullanılan ilk grafikli yüz ifadeleri oluyor.

WhatsApp

Dünyada en sık kullanılan mobil iletişim uygulaması olan WhatsApp’taki emojilerin sayıları incelendiğinde, son beş yılda beş kat artış yaşandığı görülür.

Sözünü ettiğim araştırmada dili sadeleştiren emojilerin zaman içinde bu kadar kalabalıklaşmalarına rağmen ne kadarının kullanıldığının belirlenmesi de amaçlanıyor.

Bu amaç doğrultusunda anket tekniğinden yararlanılan nicel veriler elde ediliyor.

Araştırmanın evreni Türkiye olunca, emoji kullanımının daha yaygın olduğu 18-29 yaş aralığı göz önünde bulundurularak örneklem olarak Gazi Üniversitesi öğrencileri seçiliyor. Anket 19 Aralık 2016- 10 Ocak 2017 tarihleri arasında çevrimiçi olarak yayınlanıyor ve 390 katılımcı tarafından cevaplanıyor. Anket verilerine betimsel analiz uygulanıyor. Görülüyor ki, kullanıcılar genelde aynı emojileri kullanıyor. Ayrıca, farklı kültürel özellikleri içeren emojileri kullanmaktan kaçınıyor. Ne ifade ettiklerini anlamakta zorlanıyor.

Olmazsa olmaz

Her karaktere sayısal bir değer atayan endüstri standardı Unicode’a göre Eylül 2022 itibarıyla sayıları 3 bin 664’e ulaşan emojiler, bugün popüler kültürün, internet sohbetlerinin ve dijital etkileşimlerin olmazsa olmazına dönüştü. Tüm dünyanın konuştuğu evrensel bir dil olma özelliğini kısa zamanda kazanan emojiler, sözcüklerin yetmediği durumlarda üstlendikleri anlamlarla sohbetlerin kurtarıcısı olmayı da başardı.

Preply çevrimiçi yabancı dil kursu ise Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelerde emojilerin farklılaşan anlamları üzerine bir araştırma yürüttü. Türkiye’deki katılımcıların da yer aldığı araştırma sonuçlarından ve verilerden hareketle şu sonuçlar ortaya konulmuştur:

5 kişiden dördü “baş parmak havaya” emojisinin Asya’daki anlamını bilmiyor.

Çevrimiçi dil öğrenme platformu Preply’nin araştırmasına göre olağanüstü ayrıntılarla tasarlanan ve duyguları anlatmanın etkili ve kolay yollarından birini sunan emojilerin anlamları oldukça açık gibi görünebilse de emojiler farklı kültürlerde olumsuz anlamlara gelebiliyor. Örneğin,  Türkçede “kabul”, “çok iyi”, “onaylıyorum”, “beğendim” gibi anlamlarla kullanılıyor. Pek çok kültürde benzer bir jestin olduğu bilinse de bu hareket ve dolayısıyla bu emoji, Asya kültürlerinde kaba bir el hareketi olarak anlaşılıyor ve olumsuz anlamlara gelebiliyor.

Gülen yüz 🙂

Pek çok kültürde bilge, sakin bir gülümsemeyi temsil eden bu emoji, Asya kültürlerinde, özellikle Çin’de alınganlıkla karşılanabiliyor. Bu emoji Çin’de, gönderilen kişi için küçümseyici bir anlam taşıyor. Çin’in dijital kültüründe gülen yüz emojisi, o kişiye karşı bir güvensizlik duygusunu temsil ediyor.

Başparmak havaya 👍

Beğeni, kabul, onaylama, anlaşma gibi anlamlarla kullanılan yaygın emojilerden biri olan başparmak havaya emojisi, İran, Irak, Afganistan veya Nijerya gibi ülkelerde kaba bir el hareketi olarak yorumlanıyor ve bu ülkelerin vatandaşları, genellikle bu emojiyi bir hakaret olarak değerlendiriyor.

Tamam emojisi 👌

Bir üstteki emoji gibi, beğenme, kabul, onay anlamlarıyla kullanılan, hatta gerçek hayatta karşılığını dalış literatüründe bir jest olarak bulan tamam emojisi, olumsuz olmasa da Japonya kültüründe farklı bir anlam üstleniyor. Japonya vatandaşları, tamam emojisine servet veya madeni para anlamını yüklüyor. Öte yandan bu emoji, Yunanistan, Türkiye, Almanya ve Orta Doğu ülkelerinde kimi zaman cinsel yönelimlerin kaba bir ifadesi olarak da kullanılabiliyor.

Kruvasan 🥐

Emojiler yalnızca olumsuz anlamlar taşımıyor, aynı zamanda politik referanslar da üstlenebiliyor. Örneğin Fransa’yla özdeşleşen hamur işi kruvasanı temsil eden bu ayrıntılı emoji, Avrupa Birliği’nde Brexit ile özdeşleşiyor. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrıldığı Brexit referandumu öncesinde Paris’ten Kings Cross İstasyonu’na 600’den fazla taze kruvasan gönderildiği ve seçmenlerin kruvasanın hatırına AB’de kalmak yönünde oy kullanması için bir teşvik olarak kullanıldığı biliniyor. Bu da kruvasan emojisine “Brexit’e karşı çıkmak” gibi bir anlam yüklüyor.

Boynuz işareti 🤘

Rock müzik türünü sevenlerin sıkça kullandığı bu emoji, Küba, İspanya, Brezilya ve Uruguay’da partnerlerdan birinin, diğerini aldatması anlamına geliyor. Bu ülkelerden birileriyle mesajlaşırken bu emojiyi kullanmak, bazı tatsızlıklara sebep olabiliyor.

Siyah kalp de nedir?

Bir de gizemli emojiler var. Örneğin siyah kalp ne anlama geliyor, çok da kesin değil. Mavi, yeşil ve beyaz kalplerin temiz sevgi ve ‘arkadaşlık sınırı’ manası malum. Ancak kırmızı kalp de her zaman ‘aşk’ anlamına gelmiyor. Kırmızı kalp emojisi, yaratıcısı Shigetaka Kurita’nın en sevdiğiymiş. Emoji anlayışı bazen kültürden kültüre farklılık gösteriyor. Örneğin Japon kültüründe ‘kaka’ sevimli bir şeydir. Kurita, bu emojiye ilk sette yer vermek istemiş fakat onay alamamış. Emoticon sayılabilecek ‘asşlkjsşlskdjsadf’ gülme efektinin Türkiye’ye has oluşu da yine kültürel bir fark. Yabancıların Türklerle ilk yazışmalarında asla anlam veremediği bu harf çorbası bizim için çok şey ifade ediyor.

Emojiler elbette bölgeye ve ülkeye göre kültürel farklılıklar taşıyabiliyor. Örneğin, Fransa’da kullanılan emojilerin çoğu kalp içeriyor. Kanada ve çevresinde ise bıçaklı ve silahlı emojiler ön plana çıkıyor. Avusturya’da alkolle ilişkili emojiler sıklıkla karşımıza çıkarken Türkiye’de ise daha çok onaylama emojisi ve gülümseyen yüzler kullanılıyor.

Öte yandan yapılan analizler, kadınların erkeklere oranla emoji kullanımına daha çok yer verdiğini gösteriyor. Bu tatlı gifleri en çok kullanan yaş aralığı ise 25-29 olarak belirlenmiş.

En popüler emojilerin anlamları

En çok kullanılan gülen yüz emojisi ile başlayalım. Mutluluğu ve memnuniyeti ifade eder.

İki eli yukarı doğru birbirine bastırılmış emoji minnetin ve teşekkürün karşılığı olarak kullanılır.

Gözlerinde kalpler bulunan emoji ise insanın içindeki sevinci, tutkuyu ve coşkuyu bildirir. Alev emojisi ile bir kişiye ya da duruma olan hayranlığınızı belirtebilirsiniz.

Gülen ama aynı zamanda gözlerinden yaşlar akan bu emoji, çok gülmekten ve eğlenmekten dolayı oluşan durumu ifade eder.

Tek eli yumruk yapıp baş parmağın havaya doğru kaldırılması emojisi ile onay bildirilir. Aferin ve “Sana katılıyorum” demek de sayılır. Emojiler arasındaki en popüler üçlemelerden birisi maymunlardır. Görmeyen, duymayan ve utanan maymun emojileri sık sık kullanılır.

2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan başvuru sonucunda nazar boncuğu 2018 yılında emoji klavyesine dâhil edilmiştir. Benzer şekilde 15 yaşındaki Suudi Rayuf Alhumedi’nin Unicode Konsorsiyumu’na sunduğu teklifin kabul edilmesinin ardından başörtülü kadın emojisi, 2017 yılı itibarıyla emoji klavyesinde yer almaya başlamıştır.

Emojiler yalnızca eğlenceli ortamlarda değil çok ciddi alanlarda da karşımıza çıkmaktadır. Günümüzdeki etki boyutu öylesine artmıştır ki; emojiler hukuki zeminde dahi tartışılır hale gelmiştir. Örneğin, Amerika’da 2015 yılından itibaren emojiler suç unsuru olarak mahkemelere delil olarak sunulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, emoji/emoticon kaynaklı 2016’da 26, 2017’de 33, 2018’de ise 53 dava açılmıştır. Mahkemelere delil olarak sunulan emojiler arasında silah, bomba, bıçak, kalp, öpücük ve kızgın surat yer almaktadır.

Emoji fikirleri tükeniyor mu?

Dilbilimciler ve sosyal bilimciler için bir araştırma konusu haline gelen emojilerin dijital iletişimde nasıl anlamlar taşıdığı ve insanların duygularını ifade etme biçimleri üzerine pek çok çalışma yapılıyor.

Ancak, yeni emojilerin çeşitliliği azaldı. Emojilerin evrimi, toplumsal ve kültürel değişimlere ayak uydurarak devam etti. 2015 yılında farklı ten renkleri seçeneği sunulmaya başlandı. İlk bölgesel bayraklar 2017’de çıktı. 2019’da ise ilk ırklararası çift emojileri kullanıcılara sunuldu.

2022’de 112 yeni emoji yayımlanmışken, 2023’te bu sayı sadece 31 idi. Ancak, 2024’te farklı ten renkleri seçilmesine olanak tanıyan emojiler nedeniyle bu sayı tekrar 118’e yükseldi.

Aslına bakarsanız, kendimce “duygucan-lar” adını verdiğim emojileri biraz da insanların ortak bir dil ile konuşup, anlaşabilmesi için yaratılan Esperanto diline benzetiyorum. Esperanto, belki beklenen başarıyı elde edemedi ama ben emojilerin gelişerek, şekil değiştirerek daha kalıcı olacağı kanısındayım. Örneğin, son olimpiyat oyunlarında Google, hemen her gün ayrı bir spor dalı için ayrı bir emoji kullandı.

Emojilerin bir de politik çağrışımları bulunuyor! Örneğin, gelen tepkiler ve istekler üzerine yalnızca beyaz ırkı temsil eden emojilere ek olarak siyah ve sarı ırkı kapsayan görseller de üretildi. Hatta LGBT emojileri diyebileceğimiz emojiler de var artık. Emojilerden sonra sosyal medyada bana göre emojilerin çok daha gelişmiş bir biçimi olan avatarlar ortaya çıktı. Avatarlar, emojilerin tersine çok daha kişiselleştirilmiş, bizlerin birer karikatür görseli adeta. Avatarların zamanla gelişerek kullanımı artacak, hatta hareketli ve çok daha gerçekçi olmaları nedeniyle tamamen emojilerin yerini alacaklar gibi. Tabii bir de GIF’ler var. (Graphics Interchange Format) GIF, temelde internette görünen basit görüntüler için tasarlanmış kimisi hareketli dosya formatlarıdır. Her dosya piksel başına 8 bit’e kadar destek sunarken 256 renk içerebilir.

Belki size ilginç gelecek, ama 80’lerde, 90’larda izlediğimiz Amerikan yapımı komedi dizilerinde kullanılan gülme efektlerini de emojilere benzetiyorum! Çünkü, tıpkı emojilerde olduğu gibi, gülme efektleri de izleyiciye burada gülmen gerekiyor, burada gülebilirsin gibi bir telkin ve yönlendirme yapıyordu. Çoğunlukla sanal ortamda kullandığımız ve emoji dediğimiz bu grafik görseller de bizi çeşitli duygulara yönlendirerek sanal ortamda duygularımızı hem yönetiyor hem de iletişimimizi kolaylaştırıyor aslında. Soru işaretinin, ünlemin, virgülün yerini aldılar adeta.

Bana kalırsa sosyal medya iletişiminde, sanal ortamlarda emojileri kullanmayı yadsımak pek de mantıklı değil. Ancak, dozunu iyi ayarlamak, ileteceğimiz mesaja yönelik doğru simgeyi seçmek çok daha önemli. Ben hâlâ aynı anda kızgınlık ve üzüntüyü ifade edebilen iyi bir emojinin olmamasının eksikliğini hissediyorum kendi adıma. Bunun yanı sıra, “güler misin ağlar mısın” durumlarının da çokça yaşandığı ülkemizde bu duyguyu (aynı anda gülen ve ağlayan) ifade edebilen bir emojinin eksikliğini de…

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Yeşim Ağaoğlu
Yeşim Ağaoğlu
Yeşim Ağaoğlu – İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi eğitiminin ardından, yine aynı üniversitenin İletişim Fakültesi’nde Radyo-TV-Sinema bölümünde yüksek lisans yaptı. 1996 yılında UPSD derneğinin düzenlediği “Genç Etkinlik II” sergisinde “şiir enstalasyon”u gerçekleştirdi. Takibinde kişisel ve karma olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası sergilere, bienallere, sanat festivallerine katıldı. Çeşitli sanatçı konaklama programlarında burslu olarak yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışındaki birçok katalog ve sanat kitabında çalışmaları bulunmakta… Galerilerin yanı sıra, çeşitli müzelerde de işleri sergilenmekte… Sergi açtığı ülkeler arasında Norveç, Almanya, Avusturya, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Moskova, Saraybosna, Bulgaristan, Hindistan gibi ülkeler sayılabilir. Öte yandan, ulusal ve uluslararası edebiyat ve şiir festivallerine de katılan Ağaoğlu’nun şiirleri, başta İngilizce, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Rusça olmak üzere birçok yabancı dile çevrilmiş. Ve bir dönem Türkiye PEN Yazarlar Derneği’nin Kadın Yazarlar Komitesi Başkanlığını da yapmış.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x