Hastalık hastası olmaktan nasıl kurtulursunuz?

Sürekli vücudunuzda hastalık belirtileri mi arıyorsunuz? Hastanelerin yanından geçerken tedirgin mi oluyorsunuz? Hastalık ya da ölüm konulu filmleri izlerken hasta olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? İşte hastalık hastası olmaktan kurtulmanın yolları…

Hastalanmak ya da böyle bir ihtimalin olması sizi haddinden fazla kaygılandırıyor olabilir. Elbette herkes sağlığının iyi olmasını ister. Ancak burada takılıp kalmak, herhangi bir hastalığınız olmasa dahi kendinizi sürekli kötü hissetmenize; okulunuzu, işinizi aksatmanıza; ilişkilerinizin bozulmasına hatta daha fazla olumsuzluğa neden olabilir.

Kaygı bozuklukları konusunda uzman klinik psikolog Karen Cassiday, Psyche adlı internet sitesinde yayımlanan yazısında, “hastalık kaygısı bozukluğu”nun semptomlarını ele alarak bu durumdan kurtulmaya ilişkin önerilerini sıralıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Geceleri, vücudunuzda fark ettiğiniz bazı semptomları çevrimiçi ortamda bulduğunuz korkunç tıbbi durumlarla karşılaştırarak geç saatlere kadar uyanık kaldığınız oldu mu? Vücudunuzda bir nokta, kızarıklık veya tuhaf bir şişlik fark ettiğinizde kaderinize boyun eğmek durumunda kalacağınızdan korktunuz mu? Kötü haber alacağınızı bekleyerek doktorunuzdan test sonuçlarınızı öğrenmekten kaçınıyor musunuz?

Tabii ki zaman zaman sağlık konusunda endişelenmek normaldir, ancak bu sorulardan herhangi birine ‘evet’ yanıtı verdiyseniz, dünyada, kendi ya da sevdiği birileri ile ilgili olarak ‘hastalık kaygısı bozukluğu’ yaşayan 979 milyon kişiden biri olabilirsiniz.

Uygun şekilde tedavi edilmediği takdirde hastalık kaygısı bozukluğu, kronik ve etkisizleştirici hale gelebilir. İçini rahatlatacak haberi aldıktan sonra bile hastalıkla ilgili devam eden endişeler okulu, işi, uykuyu, ilişkileri etkileyebilir ve depresyona ve intihar düşüncelerine yol açabilir.

Belirsizliğe tahammülsüzlük

Hasta olmak ya da böyle bir ihtimal konusunda aşırı kaygılıysanız, asıl sorunun sağlığınız olmadığını öğrenmek sizi şaşırtabilir. Bu duruma neden olan, hastalık ve sağlık konusundaki belirsizliğe tahammülsüzlüğünüzdür. Belirsizliğe tahammülsüz olduğunuzda, zihniniz sonsuz olasılıklar kümesinden, sonradan üzülmektense önceden önlem almak iyidir gibi daha güvenli bir yaklaşım benimsemeye çalışır. Döküntüler, şişlikler, lekeler, ağrı, yorgunluk veya halsizlik gibi bedensel semptomları fark etmeniz, sizi kolayca tetikler.

Semptomlarınız gerçek olabilir, ancak bunları ciddi bir hastalığın tehlikeli belirtileri olarak yanlış yorumlarsınız. Örneğin, vücudunuzdaki bir beni fark edebilir ve ardından bir kanser türüne yakalandığınızdan endişe duyabilirsiniz. Bir hastam, bir göz bebeğinin diğerinden daha büyük olmasından korkarak gözyaşları içinde beni aramıştı. Aynada göz bebeği boyutlarını karşılaştırıyordu ve optik sinirinde bir göz bebeğinin boyutunu değiştiren beyin tümörü olduğuna ikna olmuş haldeydi.”

Yazar, hastalık kaygısı bozukluğu durumunda, zihnimizin esnek olma ve semptomlarımız için sayısız başka açıklamaları düşünebilme kabiliyetini kaybettiğini, bunun yerine en kötüsüne takılıp kaldığını vurguluyor:

“(…) Belirsizliğe tahammülsüzlük, yanlış bir şekilde, sağlığınız konusunda güvence arayışınızın sorumlu davranmak anlamına geldiğine inanmanıza neden olur. Hastalık kaygısı bozukluğu olmayan kişilerin tıbbi semptomlar veya ciddi bir hastalık teşhisi ile karşılaştıklarında endişelenmediklerini veya güvence aramadıklarını hayal etmekte zorlanabilirsiniz. Bununla birlikte araştırmalar, iyimserliğin (nasıl olacağını bilmeden iyi bir sonuç hayal etme kabiliyetinin) iyi bir ruh sağlığıyla güçlü korelasyon içinde olduğunu gösteriyor.

Hastalıkla birlikte iyi yaşamak mümkün

Şöyle düşünüyor olabilirsiniz: Birçok kişinin gerçekten ciddi hastalıkları var, kaygıları yersiz değil! Ancak yaygın inanışın aksine, ciddi veya ölümcül hastalığı olan çoğu insan hastalık kaygısı bozukluğundan mustarip değildir ve içinde hastalığın da olduğu bir gelecek bilgisine rağmen hayattan zevk alabilir ve iyi yaşayabilirler. İnsanlara ciddi bir tıbbi tanı konulduğunda genellikle ilk uyum döneminin ardından içinde bulunulan anda iyi yaşama ve yaşanabilecek tüm güzel anların tadını çıkarma arzusu gelir. Ölümcül hastaların bulunduğu bir destek grubuna liderlik ederken, başkalarının kendilerine acımasının onları hüsrana uğrattığını ve eğlenmeye, anlarının tadını çıkarmaya odaklanmayı istediklerini gördüm. ‘Yaşayabildiğimiz kadar yaşamak istiyoruz, çünkü öleceğimizi biliyoruz!’ diyorlardı. Hayatlarını başkalarının hayatlarına kıyasla trajik veya talihsiz olarak görmediklerini anladım. Aksine, gelecek kaygısını zaman kaybı olarak görüyorlardı, çünkü kendi geleceklerinin daha kısa ve daha belirsiz olduğunu biliyorlardı. (…) Sağlık kaygınızın üstesinden gelmenin en iyi yolu, belirsizliğe tahammülsüzlük sorununu ele almak ve kaçınma, güvence arama ve semptomları kontrol etme döngüsünü kırmaktır. (…)

Hastalık kaygınızı neyin sürdürdüğünü anlayın

Vücudunuzu veya bir başkasının vücudunu kontrol etmek, semptomları araştırmak, karşılaştırma amacıyla semptomlar hakkında konuşmak, ağır hastalık veya ölüm hakkında bir şeyler dinlemekten kaçınmak veya sadece iyi olduğunuzdan emin olmak için doktorlarınızla konuşmak gibi tüm faaliyetler makul bir azaltıma yönelik girişimler olsa da muhtemelen durumu daha da kötüleştireceklerdir. Bunlar, ‘olumsuz pekiştirme’ yoluyla yerleşik hale gelebilecek davranış örnekleridir. Olumsuz pekiştirme, bir davranışın, hoş olmayan bir şeyin ortadan kaldırılmasıyla pekiştirilmesi veya ödüllendirilmesidir. Güvence arama ve kaçınma, kaygıdan anlık bir kaçış sağlar. Ancak uzun vadede sizi, gelecekte sağlığınızın nasıl olacağını bilmemenin getirdiği belirsizliğe tahammül edemeyeceğinize ikna ederek durumu daha da kötüleştirir. Nihayetinde bu, hepimizin yaşayacağı bir belirsizliktir.

Sağlık kaygınızı sürdüren tetikleyicileri belirleyin

Olumsuz pekiştirme döngüsünü tersine çevirmenin en iyi yolu, hastalıkla ilgili kaygılarınızın tetikleyicilerini ve bu kaygılarınızdan kurtulma yollarını belirlemektir. Güvence aramaya yönlendiren tetikleyicileri fark ettiğinizde ve başka tetikleyicilerden kaçınmaya başladığınızda, iyileşme sürecine girmişsiniz demektir. Aşırı rahatsız edici endişeler uyandıran tipik bazı tetikleyici örnekleri şunlardır:

  • Vücudunuz üzerinde ya da içinde fiziksel bir semptom fark etmek;
  • Başka birinin ağır hasta olduğunu ya da ağır bir hastalıktan öldüğü haberini almak;
  • Ani ve kısa süreli ağrılar, sızılar veya tuhaf hisler;
  • Mezarlık, hastane veya cenaze evi gibi size hastalık veya ölümü hatırlatan şeyler görmek;
  • Mamogram, kan testleri, BT taramaları veya kolonoskopi gibi kanser tarama testleri veya diğer tarama testlerini yaptırmak;
  • Ciddi bir hastalığa yakalanan veya bundan dolayı hayatını kaybeden birinin konu edildiği bir film izlemek veya hikâye okumak.

Sizde kaygı uyandıran tetikleyicilerle ilgili bir liste yapmanızı öneririm. Tetikleyicilerinizi ve olumsuz pekiştiricilerinizi belirledikten sonra, maruz bırakma terapisi sürecine başlamaya hazırsınızdır. Bu, vücudunuza ve zihninize, güvence arama veya kaçınma dürtüsüne kapılmadan tetikleyicilere nasıl alışacağınızı öğretmenin bir yoludur.

Maruz bırakma terapisi uygulayın

Maruz bırakma terapisi ve belirsizliği normal görmeyi öğrenmek, hastalık kaygısından kurtulmanın en güvenilir yoludur. Maruz bırakma terapisi, güvence arayışınızı ve kaçınmanızı kademeli olarak azaltmayı (ve nihayetinde sona erdirmeyi) amaçlar. Böylece kendinizi sağlık kaygılarınıza maruz bırakır, onlara tahammül etmeyi öğrenir ve bunların solmasına olanak tanırsınız. Uzun vadeli hedefiniz, olumsuz pekiştiriciden çabucak kaçmadan endişenizle başa çıkabileceğinizi ve buna dayanabileceğinizi kendinize kanıtlamaktır.

Güvence arayışınızı azaltın

Herkesin güvence arayışı farklıdır. Ancak bu konuda atabileceğiniz bazı genel adımlar şunlardır (bunları kendi durumunuza uyarlamayı unutmayın):

  • Semptomları araştırmayı zorlaştırmak için, sık kullandığınız tıbbi içerikli uygulamaları veya internet sitelerinin yer işaretleri silin.
  • Tamamen durduramıyorsanız, tıbbi araştırmanızı günde bir kez kısa bir süre veya kendinizi daha fazla kısmaya hazır hissedene kadar diğer günlerde de devam ederek azaltın.
  • Başkalarından güvence istemeyi bırakmanızı hatırlatmalarını isteyin. Onlara yanıt vermeleri için nazik bir yol gösterin, örneğin: ‘Sağlığın için endişeleniyor gibisin. Seninle bu konuyu konuşarak işleri daha da kötüleştirmek istemiyorum. Seni başka nasıl destekleyebilirim?’
  • Doktorlarınıza hastalık kaygınızın olduğunu söyleyerek destek ve yardım isteyin. Tıbbi bilgilerine gerçekten güvendiğinizi ancak kaygıyı yönetmek için yardıma ihtiyacınız olduğunu açıklayın.
  • Vücudunuzu kontrol etmeyi bırakmanın yollarını bulun, örneğin her yumruyu veya kızarıklığı hissetmemek için duş alırken veya banyo yaparken bir bez kullanın. Kontrol etmek için kullandığınız aynaları örtün ve takip ettiğiniz semptomların fotoğraflarını silin.

Endişe uyandıran tetikleyicilerden kaçınmanızı azaltın

Kaçınma davranışlarınızla ilgili tetikleyicileri belirlemek için daha önce oluşturduğunuz listeye bakın. Daha kolay tetikleyicilerle başlamanın, daha zor tetikleyicilerle başa çıkmak için kendinize olan güveninizi artırdığını göreceksiniz.

  • Ciddi hastalık, ölüm veya hastanelerden bahseden konuşmaları dinleme konusunda cesaretli olun. Konuyu değiştirmeden veya oradan ayrılmadan dinlemeye çalışın.
  • Sürekli olarak kaygınızı tetikleyen hastanelere, mezarlıklara veya diğer yerlere yaklaşmaya çalışın. Kaygılı hissetmenize ve korkutucu düşünceleri aklınıza getirmeye olanak tanırken, bunun sadece vücudunuzu ve beyninizi tehlikenin gerçek olduğuna inandıran korkunç hayal gücünüz olduğunu kendinize hatırlatın. Başa çıkabileceğinizi anlayana kadar bunu yapın.
  • Hastalık, hastaneler, ölüm veya ciddi hastalıklar hakkında medya izleme alıştırması yapın. Çok düşük sesle veya küçük bir telefon ekranında izleyerek başlayabilir ve sesi artırarak tam ekran televizyonda izlemeye geçebilirsiniz. En korkunç sahneleri, alışana ve artık sizi korkutmayana kadar tekrar tekrar izleyin.
  • Ağır veya ölümcül hastalıkları olduğunu bildiğiniz kişilerin sağlığı hakkında soru sorma alıştırması yapın.
  • Kaçındığınız muayeneleri veya testleri planlayın ve katılmanıza yardımcı olacak bir destek görevlisi bulun. Doktorlarınıza hastalık kaygınızı ve bunun sizi onlarla çalışmaktan nasıl alıkoyduğunu anlatın.
  • Ciddi şekilde hastalanmak ve ölmek ile ilgili bir hikâye yazarak korkutucu düşüncelerinizle yüzleşme alıştırması yapın. Bu korkunç hikâyeyi alışana kadar tekrar tekrar okuyun. Kendi başınıza yapmak çok zor geliyorsa, bunu bir destek görevlisiyle yapabilirsiniz.”

Hayatta olmanın ne anlama geldiğini düşünün

Yazar, hastalık kaygısı nihayetinde belirsizliğe tahammülsüzlük ve geleceğin neler getireceğine dair korkularla ilgili olduğundan, maruz bırakma çalışmasının yanı sıra yaşayan, nefes alan bir insan olmanın ne demek olduğunu düşünmek için kendinize zaman ayırmanızı öneriyor.

“Şunları aklınızda bulundurun:

  • Hiçbir insanın sağlıklı ve uzun bir yaşam süreceği garanti değildir. Hepimiz yaşlandıkça ve hastalık, sakatlık ve ölümlerin olduğu bir dünyada yaşarken bedenlerimize ne olacağı konusunda belirsizlikle karşı karşıyayız. Bu trajik değil, siz dâhil herkes için normaldir.
  • Sevinç, hayatınızı başkalarına hizmet eden bir amaçla yaşamaktan, sağlıklı ilişkilere sahip olmaktan ve anın nimetlerini fark edebilmekten ileri gelir. Bu, hastalık veya ölüm sırasında bile mümkündür.
  • İçi rahat olanlar, o anın iyi yönlerini fark eden ve kimsenin bilemeyeceği gelecekte ne olacağını tahmin etmeye çalışmak yerine şimdiye odaklanan kişilerdir. Neyin güzel, iyi veya değerli olduğunu fark etmek için her gün zaman ayırın.

Tüm hastalarıma ve size, kim olmak ve yaşamak için sadece bir yılınız olsaydı ne yapmak istediğinizi düşünmenizi ve sonra bu şekilde yaşamaya başlamanızı tavsiye ediyorum. Hastalık kaygısı bozukluğunun asla yapılacaklar listenize girmeyeceğini biliyorum. Bu bozukluğa takılıp kalmanın en kolay yolu, ancak bir sağlık garantiniz varsa sakin hissedebileceğinize inanmaktır. Ne yazık ki yaşayan hiçbir insan gelecek için garanti alamaz. Daha sonra ne olacağını bilmeden şimdiki zamanda iyi yaşamaya cesaret ederek tüm insanların alması gereken riski benimsemeniz gerekecektir. Unutmayın, araştırmalar, yaşamları boyunca neşe ve doyum hissedenlerin, başkalarına hizmet etmek için yaşayan, yakın dostluklar kuran ve anın küçük nimetlerini fark eden kişiler olduğunu gösteriyor.

Son olarak, bu konuda bir ruh sağlığı uzmanına ne zaman başvurmanız gerektiğini merak edebilirsiniz. Tavsiyem, bu yazıdaki alıştırmaları tamamlayamıyorsanız, takılıp kalmışsanız ve endişe, kaçınma ve güvence arayışından vazgeçemiyorsanız yardım aramanızdır. Ne yazık ki semptomlarınızın kendiliğinden geçip geçmeyeceğini görmek için beklemek sizi çıkmaza sürükleyecektir.”

Bu yazı ilk kez 18 Ağustos 2022’de yayımlanmıştır.

 

Karen Cassiday’in Psyche internet sitesinde yayımlanan “How to overcome worrying about your health” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz:https://psyche.co/guides/how-to-overcome-the-endless-checks-of-health-worries

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Hastalık hastası olmaktan nasıl kurtulursunuz?

Sürekli vücudunuzda hastalık belirtileri mi arıyorsunuz? Hastanelerin yanından geçerken tedirgin mi oluyorsunuz? Hastalık ya da ölüm konulu filmleri izlerken hasta olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? İşte hastalık hastası olmaktan kurtulmanın yolları…

Hastalanmak ya da böyle bir ihtimalin olması sizi haddinden fazla kaygılandırıyor olabilir. Elbette herkes sağlığının iyi olmasını ister. Ancak burada takılıp kalmak, herhangi bir hastalığınız olmasa dahi kendinizi sürekli kötü hissetmenize; okulunuzu, işinizi aksatmanıza; ilişkilerinizin bozulmasına hatta daha fazla olumsuzluğa neden olabilir.

Kaygı bozuklukları konusunda uzman klinik psikolog Karen Cassiday, Psyche adlı internet sitesinde yayımlanan yazısında, “hastalık kaygısı bozukluğu”nun semptomlarını ele alarak bu durumdan kurtulmaya ilişkin önerilerini sıralıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Geceleri, vücudunuzda fark ettiğiniz bazı semptomları çevrimiçi ortamda bulduğunuz korkunç tıbbi durumlarla karşılaştırarak geç saatlere kadar uyanık kaldığınız oldu mu? Vücudunuzda bir nokta, kızarıklık veya tuhaf bir şişlik fark ettiğinizde kaderinize boyun eğmek durumunda kalacağınızdan korktunuz mu? Kötü haber alacağınızı bekleyerek doktorunuzdan test sonuçlarınızı öğrenmekten kaçınıyor musunuz?

Tabii ki zaman zaman sağlık konusunda endişelenmek normaldir, ancak bu sorulardan herhangi birine ‘evet’ yanıtı verdiyseniz, dünyada, kendi ya da sevdiği birileri ile ilgili olarak ‘hastalık kaygısı bozukluğu’ yaşayan 979 milyon kişiden biri olabilirsiniz.

Uygun şekilde tedavi edilmediği takdirde hastalık kaygısı bozukluğu, kronik ve etkisizleştirici hale gelebilir. İçini rahatlatacak haberi aldıktan sonra bile hastalıkla ilgili devam eden endişeler okulu, işi, uykuyu, ilişkileri etkileyebilir ve depresyona ve intihar düşüncelerine yol açabilir.

Belirsizliğe tahammülsüzlük

Hasta olmak ya da böyle bir ihtimal konusunda aşırı kaygılıysanız, asıl sorunun sağlığınız olmadığını öğrenmek sizi şaşırtabilir. Bu duruma neden olan, hastalık ve sağlık konusundaki belirsizliğe tahammülsüzlüğünüzdür. Belirsizliğe tahammülsüz olduğunuzda, zihniniz sonsuz olasılıklar kümesinden, sonradan üzülmektense önceden önlem almak iyidir gibi daha güvenli bir yaklaşım benimsemeye çalışır. Döküntüler, şişlikler, lekeler, ağrı, yorgunluk veya halsizlik gibi bedensel semptomları fark etmeniz, sizi kolayca tetikler.

Semptomlarınız gerçek olabilir, ancak bunları ciddi bir hastalığın tehlikeli belirtileri olarak yanlış yorumlarsınız. Örneğin, vücudunuzdaki bir beni fark edebilir ve ardından bir kanser türüne yakalandığınızdan endişe duyabilirsiniz. Bir hastam, bir göz bebeğinin diğerinden daha büyük olmasından korkarak gözyaşları içinde beni aramıştı. Aynada göz bebeği boyutlarını karşılaştırıyordu ve optik sinirinde bir göz bebeğinin boyutunu değiştiren beyin tümörü olduğuna ikna olmuş haldeydi.”

Yazar, hastalık kaygısı bozukluğu durumunda, zihnimizin esnek olma ve semptomlarımız için sayısız başka açıklamaları düşünebilme kabiliyetini kaybettiğini, bunun yerine en kötüsüne takılıp kaldığını vurguluyor:

“(…) Belirsizliğe tahammülsüzlük, yanlış bir şekilde, sağlığınız konusunda güvence arayışınızın sorumlu davranmak anlamına geldiğine inanmanıza neden olur. Hastalık kaygısı bozukluğu olmayan kişilerin tıbbi semptomlar veya ciddi bir hastalık teşhisi ile karşılaştıklarında endişelenmediklerini veya güvence aramadıklarını hayal etmekte zorlanabilirsiniz. Bununla birlikte araştırmalar, iyimserliğin (nasıl olacağını bilmeden iyi bir sonuç hayal etme kabiliyetinin) iyi bir ruh sağlığıyla güçlü korelasyon içinde olduğunu gösteriyor.

Hastalıkla birlikte iyi yaşamak mümkün

Şöyle düşünüyor olabilirsiniz: Birçok kişinin gerçekten ciddi hastalıkları var, kaygıları yersiz değil! Ancak yaygın inanışın aksine, ciddi veya ölümcül hastalığı olan çoğu insan hastalık kaygısı bozukluğundan mustarip değildir ve içinde hastalığın da olduğu bir gelecek bilgisine rağmen hayattan zevk alabilir ve iyi yaşayabilirler. İnsanlara ciddi bir tıbbi tanı konulduğunda genellikle ilk uyum döneminin ardından içinde bulunulan anda iyi yaşama ve yaşanabilecek tüm güzel anların tadını çıkarma arzusu gelir. Ölümcül hastaların bulunduğu bir destek grubuna liderlik ederken, başkalarının kendilerine acımasının onları hüsrana uğrattığını ve eğlenmeye, anlarının tadını çıkarmaya odaklanmayı istediklerini gördüm. ‘Yaşayabildiğimiz kadar yaşamak istiyoruz, çünkü öleceğimizi biliyoruz!’ diyorlardı. Hayatlarını başkalarının hayatlarına kıyasla trajik veya talihsiz olarak görmediklerini anladım. Aksine, gelecek kaygısını zaman kaybı olarak görüyorlardı, çünkü kendi geleceklerinin daha kısa ve daha belirsiz olduğunu biliyorlardı. (…) Sağlık kaygınızın üstesinden gelmenin en iyi yolu, belirsizliğe tahammülsüzlük sorununu ele almak ve kaçınma, güvence arama ve semptomları kontrol etme döngüsünü kırmaktır. (…)

Hastalık kaygınızı neyin sürdürdüğünü anlayın

Vücudunuzu veya bir başkasının vücudunu kontrol etmek, semptomları araştırmak, karşılaştırma amacıyla semptomlar hakkında konuşmak, ağır hastalık veya ölüm hakkında bir şeyler dinlemekten kaçınmak veya sadece iyi olduğunuzdan emin olmak için doktorlarınızla konuşmak gibi tüm faaliyetler makul bir azaltıma yönelik girişimler olsa da muhtemelen durumu daha da kötüleştireceklerdir. Bunlar, ‘olumsuz pekiştirme’ yoluyla yerleşik hale gelebilecek davranış örnekleridir. Olumsuz pekiştirme, bir davranışın, hoş olmayan bir şeyin ortadan kaldırılmasıyla pekiştirilmesi veya ödüllendirilmesidir. Güvence arama ve kaçınma, kaygıdan anlık bir kaçış sağlar. Ancak uzun vadede sizi, gelecekte sağlığınızın nasıl olacağını bilmemenin getirdiği belirsizliğe tahammül edemeyeceğinize ikna ederek durumu daha da kötüleştirir. Nihayetinde bu, hepimizin yaşayacağı bir belirsizliktir.

Sağlık kaygınızı sürdüren tetikleyicileri belirleyin

Olumsuz pekiştirme döngüsünü tersine çevirmenin en iyi yolu, hastalıkla ilgili kaygılarınızın tetikleyicilerini ve bu kaygılarınızdan kurtulma yollarını belirlemektir. Güvence aramaya yönlendiren tetikleyicileri fark ettiğinizde ve başka tetikleyicilerden kaçınmaya başladığınızda, iyileşme sürecine girmişsiniz demektir. Aşırı rahatsız edici endişeler uyandıran tipik bazı tetikleyici örnekleri şunlardır:

  • Vücudunuz üzerinde ya da içinde fiziksel bir semptom fark etmek;
  • Başka birinin ağır hasta olduğunu ya da ağır bir hastalıktan öldüğü haberini almak;
  • Ani ve kısa süreli ağrılar, sızılar veya tuhaf hisler;
  • Mezarlık, hastane veya cenaze evi gibi size hastalık veya ölümü hatırlatan şeyler görmek;
  • Mamogram, kan testleri, BT taramaları veya kolonoskopi gibi kanser tarama testleri veya diğer tarama testlerini yaptırmak;
  • Ciddi bir hastalığa yakalanan veya bundan dolayı hayatını kaybeden birinin konu edildiği bir film izlemek veya hikâye okumak.

Sizde kaygı uyandıran tetikleyicilerle ilgili bir liste yapmanızı öneririm. Tetikleyicilerinizi ve olumsuz pekiştiricilerinizi belirledikten sonra, maruz bırakma terapisi sürecine başlamaya hazırsınızdır. Bu, vücudunuza ve zihninize, güvence arama veya kaçınma dürtüsüne kapılmadan tetikleyicilere nasıl alışacağınızı öğretmenin bir yoludur.

Maruz bırakma terapisi uygulayın

Maruz bırakma terapisi ve belirsizliği normal görmeyi öğrenmek, hastalık kaygısından kurtulmanın en güvenilir yoludur. Maruz bırakma terapisi, güvence arayışınızı ve kaçınmanızı kademeli olarak azaltmayı (ve nihayetinde sona erdirmeyi) amaçlar. Böylece kendinizi sağlık kaygılarınıza maruz bırakır, onlara tahammül etmeyi öğrenir ve bunların solmasına olanak tanırsınız. Uzun vadeli hedefiniz, olumsuz pekiştiriciden çabucak kaçmadan endişenizle başa çıkabileceğinizi ve buna dayanabileceğinizi kendinize kanıtlamaktır.

Güvence arayışınızı azaltın

Herkesin güvence arayışı farklıdır. Ancak bu konuda atabileceğiniz bazı genel adımlar şunlardır (bunları kendi durumunuza uyarlamayı unutmayın):

  • Semptomları araştırmayı zorlaştırmak için, sık kullandığınız tıbbi içerikli uygulamaları veya internet sitelerinin yer işaretleri silin.
  • Tamamen durduramıyorsanız, tıbbi araştırmanızı günde bir kez kısa bir süre veya kendinizi daha fazla kısmaya hazır hissedene kadar diğer günlerde de devam ederek azaltın.
  • Başkalarından güvence istemeyi bırakmanızı hatırlatmalarını isteyin. Onlara yanıt vermeleri için nazik bir yol gösterin, örneğin: ‘Sağlığın için endişeleniyor gibisin. Seninle bu konuyu konuşarak işleri daha da kötüleştirmek istemiyorum. Seni başka nasıl destekleyebilirim?’
  • Doktorlarınıza hastalık kaygınızın olduğunu söyleyerek destek ve yardım isteyin. Tıbbi bilgilerine gerçekten güvendiğinizi ancak kaygıyı yönetmek için yardıma ihtiyacınız olduğunu açıklayın.
  • Vücudunuzu kontrol etmeyi bırakmanın yollarını bulun, örneğin her yumruyu veya kızarıklığı hissetmemek için duş alırken veya banyo yaparken bir bez kullanın. Kontrol etmek için kullandığınız aynaları örtün ve takip ettiğiniz semptomların fotoğraflarını silin.

Endişe uyandıran tetikleyicilerden kaçınmanızı azaltın

Kaçınma davranışlarınızla ilgili tetikleyicileri belirlemek için daha önce oluşturduğunuz listeye bakın. Daha kolay tetikleyicilerle başlamanın, daha zor tetikleyicilerle başa çıkmak için kendinize olan güveninizi artırdığını göreceksiniz.

  • Ciddi hastalık, ölüm veya hastanelerden bahseden konuşmaları dinleme konusunda cesaretli olun. Konuyu değiştirmeden veya oradan ayrılmadan dinlemeye çalışın.
  • Sürekli olarak kaygınızı tetikleyen hastanelere, mezarlıklara veya diğer yerlere yaklaşmaya çalışın. Kaygılı hissetmenize ve korkutucu düşünceleri aklınıza getirmeye olanak tanırken, bunun sadece vücudunuzu ve beyninizi tehlikenin gerçek olduğuna inandıran korkunç hayal gücünüz olduğunu kendinize hatırlatın. Başa çıkabileceğinizi anlayana kadar bunu yapın.
  • Hastalık, hastaneler, ölüm veya ciddi hastalıklar hakkında medya izleme alıştırması yapın. Çok düşük sesle veya küçük bir telefon ekranında izleyerek başlayabilir ve sesi artırarak tam ekran televizyonda izlemeye geçebilirsiniz. En korkunç sahneleri, alışana ve artık sizi korkutmayana kadar tekrar tekrar izleyin.
  • Ağır veya ölümcül hastalıkları olduğunu bildiğiniz kişilerin sağlığı hakkında soru sorma alıştırması yapın.
  • Kaçındığınız muayeneleri veya testleri planlayın ve katılmanıza yardımcı olacak bir destek görevlisi bulun. Doktorlarınıza hastalık kaygınızı ve bunun sizi onlarla çalışmaktan nasıl alıkoyduğunu anlatın.
  • Ciddi şekilde hastalanmak ve ölmek ile ilgili bir hikâye yazarak korkutucu düşüncelerinizle yüzleşme alıştırması yapın. Bu korkunç hikâyeyi alışana kadar tekrar tekrar okuyun. Kendi başınıza yapmak çok zor geliyorsa, bunu bir destek görevlisiyle yapabilirsiniz.”

Hayatta olmanın ne anlama geldiğini düşünün

Yazar, hastalık kaygısı nihayetinde belirsizliğe tahammülsüzlük ve geleceğin neler getireceğine dair korkularla ilgili olduğundan, maruz bırakma çalışmasının yanı sıra yaşayan, nefes alan bir insan olmanın ne demek olduğunu düşünmek için kendinize zaman ayırmanızı öneriyor.

“Şunları aklınızda bulundurun:

  • Hiçbir insanın sağlıklı ve uzun bir yaşam süreceği garanti değildir. Hepimiz yaşlandıkça ve hastalık, sakatlık ve ölümlerin olduğu bir dünyada yaşarken bedenlerimize ne olacağı konusunda belirsizlikle karşı karşıyayız. Bu trajik değil, siz dâhil herkes için normaldir.
  • Sevinç, hayatınızı başkalarına hizmet eden bir amaçla yaşamaktan, sağlıklı ilişkilere sahip olmaktan ve anın nimetlerini fark edebilmekten ileri gelir. Bu, hastalık veya ölüm sırasında bile mümkündür.
  • İçi rahat olanlar, o anın iyi yönlerini fark eden ve kimsenin bilemeyeceği gelecekte ne olacağını tahmin etmeye çalışmak yerine şimdiye odaklanan kişilerdir. Neyin güzel, iyi veya değerli olduğunu fark etmek için her gün zaman ayırın.

Tüm hastalarıma ve size, kim olmak ve yaşamak için sadece bir yılınız olsaydı ne yapmak istediğinizi düşünmenizi ve sonra bu şekilde yaşamaya başlamanızı tavsiye ediyorum. Hastalık kaygısı bozukluğunun asla yapılacaklar listenize girmeyeceğini biliyorum. Bu bozukluğa takılıp kalmanın en kolay yolu, ancak bir sağlık garantiniz varsa sakin hissedebileceğinize inanmaktır. Ne yazık ki yaşayan hiçbir insan gelecek için garanti alamaz. Daha sonra ne olacağını bilmeden şimdiki zamanda iyi yaşamaya cesaret ederek tüm insanların alması gereken riski benimsemeniz gerekecektir. Unutmayın, araştırmalar, yaşamları boyunca neşe ve doyum hissedenlerin, başkalarına hizmet etmek için yaşayan, yakın dostluklar kuran ve anın küçük nimetlerini fark eden kişiler olduğunu gösteriyor.

Son olarak, bu konuda bir ruh sağlığı uzmanına ne zaman başvurmanız gerektiğini merak edebilirsiniz. Tavsiyem, bu yazıdaki alıştırmaları tamamlayamıyorsanız, takılıp kalmışsanız ve endişe, kaçınma ve güvence arayışından vazgeçemiyorsanız yardım aramanızdır. Ne yazık ki semptomlarınızın kendiliğinden geçip geçmeyeceğini görmek için beklemek sizi çıkmaza sürükleyecektir.”

Bu yazı ilk kez 18 Ağustos 2022’de yayımlanmıştır.

 

Karen Cassiday’in Psyche internet sitesinde yayımlanan “How to overcome worrying about your health” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz:https://psyche.co/guides/how-to-overcome-the-endless-checks-of-health-worries

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x