Çocuklarda dikkat dağınıklığı, aşırı hareketlilik, çok konuşma ve sabırsızlık gibi işaretlerle kendini gösteren dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) yetişkinlikte de başlayabilir mi? Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde psikiyatri ve davranış bilimleri profesörü olan ve DEHB üzerine çok sayıda akademik yayına imza atan Margaret Sibley, Aeon internet sitesinde yayımlanan yazısında araştırmalardan yola çıkarak bu konuya açıklık getiriyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“(…) 2023 tarihli Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verileri, Amerikalı yetişkinlerin yüzde 7,8’inin DEHB tanısı aldığını gösteriyor. Google’da “DEHB” aramaları arttı ve #DEHB etiketli TikTok videoları 20 milyardan fazla izlendi. DEHB, halk arasında bir anda çok konuşulan bir konu haline geldi ve ABD’li yetişkinlerde DEHB salgını yaşıyor olabiliriz. Bir üçüncü açıklama da, iyi ya da kötü, DEHB tanı kategorisinin daha kapsayıcı hale gelmesi.
Peki, yetişkinlerde DEHB gelişebilir mi?
(…) DEHB, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin zihinsel bozuklukların teşhisi için yayımlanan Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (DSM) nörogelişimsel bir bozukluk olarak sınıflandırılıyor. Nörogelişimsel bozukluk kategorisi (zihinsel engellilik ve otizm spektrum bozukluğunu da içeriyor), anormal sinir gelişiminden kaynaklanan bozulmuş beyin işleviyle karakterize edilir. DEHB büyük ölçüde kişinin genleri aracılığıyla aktarılır ancak stres faktörleri ve koruyucu destekler gibi çevresel faktörlerden de etkilenir. (…) DEHB durumunda, DSM en azından bazı semptomların (dikkat sorunları, hiperaktivite, zihinsel huzursuzluk ve dürtüsellik gibi öz düzenleme zorlukları) 12 yaş itibarıyla başlaması gerektiğini belirtir.
DSM’nin tanımıyla tutarlı olarak araştırmalar, DEHB’nin tanı konulan çoğu kişi için kronik ve ömür boyu süren bir deneyim olduğunu ileri sürüyor. Yetişkinlikte başlayan DEHB olasılığını araştıran çalışmalar ise büyük ölçüde sonuçsuz kaldı. Peki, ABD’de son beş yılda artan yetişkinlikte DEHB oranları nasıl açıklanabilir?
Bir faktör, DSM’nin daha kapsayıcı hale gelmesi olabilir. 2013 yılında DSM, DEHB’nin tanı kriterlerini gevşeten birkaç değişiklikle birlikte beşinci baskısını yaptı. (…) DSM-5, başlangıç yaş sınırını 7’den 12’ye çıkararak yetişkinlerde DEHB tanısı için gereken semptom sayısını (altıdan beşe) düşürdü, tanı için gerekli bozulma düzeyini (günlük yaşam işlevlerinde sorunlar) gevşetti ve otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin eşzamanlı DEHB tanısı almasının yolunu açtı. Sonuç olarak tanı kategorisinin genişlemesiyle, yapılan değişiklikler yetişkinlerde ve çocuklarda DEHB tanısı oranlarını artırabilirdi. Ancak 2013’te gerçekleşen revizyonun 2020’lerde yetişkinlerde DEHB tanısındaki artışı tetiklemesi olası görünmüyor. Yine de kriterlerin gevşetilmesi, 2020’lerin sonraki patlamanın fitilini ateşlemiş olabilir. (…)
DEHB’nin işaretleri
Sağlık hizmet sunucular, DEHB seviyesini belirleyen davranışların yer aldığı bir kontrol listesi kullanır. Herkes, bir kişinin dikkat, görevleri organize etme, günlük aktiviteleri hatırlama, sözel ve motor aktivite seviyelerini düzenleme gibi alanlardaki yeteneklerini içeren bu süreklilikte bir yere düşer. Çok düşük düzeyde DEHB belirtileri gösteren kişiler, kontrol listesindeki davranışların çoğunda çok iyi performans gösterir. Yüksek DEHB’si olanlarsa, bunların çoğunda zorlanacaktır. (…)
DEHB’li yetişkinler, işte istikrarsızlık, eğitimde başarısızlık, aile üyeleriyle gergin ilişkiler, sınırlı sosyal bağlar, sürüş ve emniyet kazaları ve bir evi yönetme zorlukları gibi çeşitli sonuçlarla karşılaşır. Ayrıca, öz saygı, stres tepkisi, kaygı/kendinden şüphe duyma ve başkalarından kopuk hissetme gibi gizli psikolojik bozukluklar da yaşayabilirler. (…)
Araştırmalar, belirgin işaretleri gözlemlenemeden seyreden (subklinik) DEHB’nin, bozukluğun imza niteliğindeki bilişsel farklılıklarıyla, örneğin yönetici işlev zorluklarıyla ilişkili olmadığını ve aile geçmişiyle ilişkili olma olasılığının daha düşük olduğunu gösteriyor. Subklinik DEHB’si olanlar genellikle anlamlı bozukluklar yaşamaz veya eşzamanlı tanılar almaz. Ayrıca orta ila şiddetli DEHB’si olan kişilere göre DEHB’lerinden kaynaklanan yaratıcılık gibi faydaları fark etme olasılıkları daha yüksektir. Yine de genel nüfusla karşılaştırıldığında, DEHB semptomlarından kaynaklanan ikincil komplikasyonlar için daha yüksek risk altındadırlar. Tedaviye, DEHB kriterlerini karşılayan kişilere benzer şekilde yanıt veriyor gibi görünürler. (…)”
Pandemi etkisi
Yazar, pandemiyle ilgili birkaç faktörün de DEHB’nin tanı sınırları üzerindeki çekişmeye katkıda bulunmuş olabileceğini belirtiyor: “Amerikalılar çevrimiçi olarak daha fazla zaman geçirmeye başladıkça, birçok kişi DEHB ile ilgili yaşam deneyimlerini giderek daha fazla paylaşmaya başladı. (…) Doğru bilgilerden ziyade yeni bilgiler en çok tıklama getirdiğinden, ‘gizli’ veya ‘tanınmayan’ topluluk kaynaklı DEHB semptomlarının uzun bir listesi çevrimiçi alanda çoğaldı. Bu liste büyüdükçe, Kendini DEHB belirtileriyle ilişkilendiren kişi sayısı da arttı. (…)
Peki, resmî tanılardaki yükselişe aslında ne sebep oldu? Muhtemel bir neden, çevrimiçi ruh sağlığı şirketlerinin sunduğu hizmetler gibi, erişimi kolay tele-sağlık hizmetlerindeki artış. 2024 CDC raporuna göre, DEHB’li yetişkinlerin yaklaşık beşte birine çevrimiçi yöntemler kullanılarak teşhis kondu ve bunların yarısı son birkaç yılda DEHB bakımı için tele-sağlık hizmetini kullandı. (…)
DEHB tanısı nasıl konur?
DEHB konusunda, çeşitli nedenlerden ötürü, otizm spektrum bozukluğu veya öğrenme bozukluğu gibi kardeş teşhislere veya hipertansiyon veya diyabet gibi spektrum tabanlı tıbbi teşhislere benzer bir inceleme yapılmıyor. DEHB özellikleri bir süreklilik içinde olduğundan ve genel nüfusta ortaya çıkabildiğinden, bozukluk tanısı ve çocuklukta başlama şartı, sistem için bir denge ve denetim işlevi görüyor. Bunları yerinden oynatmak, tanı çizgisini kaçınılmaz olarak çok daha muğlak hale getirecektir. (…)
Yetişkinlikte DEHB tanı sürecinin standart bir parçası olarak, klinik tedavi uzmanları DEHB ‘taklitçileri’ ile karmaşık bir ayırıcı tanı (diğer şüphelileri eleme) sürecinden geçmelidir. Konsantrasyon zorlukları DSM-5’teki herhangi bir bozukluğun ikinci en yaygın belirtisidir. Beyin yapılarının nörokimyasal ortamını değiştiren ve DEHB taklidi yaratan birçok faktör vardır (örneğin, anksiyete ve depresyon gibi psikiyatrik bozukluklar, DEHB ile ilgisi olmayan nedenlerle alınan ilaçların yan etkileri, strese veya kötü uykuya normal tepkiler, endokrin bozuklukları ve hipotiroidizm veya perimenopoz gibi geçişler). Ayırıcı tanı, genellikle düzgün bir şekilde gerçekleştirilen yetişkinlerde DEHB tanı değerlendirmesinin en çok zaman alan kısmıdır. Bu süreci güvenle tamamlamak için bazen birden fazla ve uzun karşılaşmaya ihtiyaç duyulur. Modern sağlık sistemleri her zaman bu düzeyde bir özeni gösterememekte, bu da yanlış teşhise yol açmaktadır. (…)”
Yazar, DEHB’si olan ve geç teşhis edilen birçok yetişkinin, anksiyete veya depresyon gibi eşzamanlı teşhisler için ruh sağlığı sistemiyle temasa geçtiğini vurguluyor: “Genellikle, teşhis edilmemiş DEHB bu ikincil şikâyetlerin kökenindedir, ancak eğitimsiz bir göz, bunları gözden kaçırır.
COVID-19 salgınının genel olarak ruh sağlığında, özelde DEHB konusunda yardım arayan kişilerin artmasına neden olduğundan bahsedilmişti. Bu benzeri görülmemiş talep, hizmet sunucuların sayısının artmasını da gerektirdi ve yeni işgücü, yetişkinlerde DEHB teşhisi koyma görevine kaydırdı. Yetişkinlerde DEHB tanısı koyan bu yeni hizmet sunucular, popüler kaynaklardan bazı bilgiler aldıklarını kabul ediyor. DEHB’yi taklit eden durumlarla karıştırmaya deneyimli bir DEHB uzmanından daha yatkın olsalar da, yetişkinlerde DEHB’nin doğasına ilişkin kapsayıcı bakış açılarına daha açık olabilirler.
DEHB tanısını bölümlere ayırmak
Bilim insanları uzun zamandır DEHB’yi, öz düzenlemeyi etkileyen ve dikkat sorunları olan herkes için genel bir kategori olarak nitelenmesine neden olan ilgili bozuklukların bir koleksiyonu olarak değerlendiriyor. Bu tanısal kümelemenin, DEHB kategorisinin kapsayıcılığını genişletmesi ve toplumda rahatsızlığa neden olan tanı oranları üretmesi mümkün olabilir. Öte yandan DEHB’yi itibarsızlaştırmak yerine bölümlendirme yapılabilir. Örneğin, son 75 yılda DSM, depresyonun daha önce tekil olan tanısını, majör depresif bozukluk, kalıcı depresif bozukluk, bozucu ruh hali düzensizliği bozukluğu ve adet öncesi disforik bozukluk gibi ayrı kategorilere böldü. Belki DEHB için de aynısını yapmanın zamanı gelmiştir.
DEHB’yi daha geniş bir çoklu bozukluk sınıfına ayırma süreci, tanısal değişikliklerin tüm etkilerini inceleyen dikkatli bir araştırma yoluyla yapılmalıdır. Gelecekteki değişiklikleri çevreleyen kelime dağarcığı da önemlidir. Depresyon tanılarında olduğu gibi, daha geniş bir dikkat ve öz düzenleme bozuklukları kategorisinin yeniden düzenlenmesinde, şiddeti (daha çok psikolojik süreçleri etkileyen, daha hafif biçimde seyreden DEHB formları var mı?), seyri (ergenlik veya perimenopozal başlangıçlı DEHB’nin kadın cinsiyetine özgü versiyonları var mı?), kalıcılığı ve istikrarı (çevresel faktörlerle dalgalanan DEHB var mı?) ve özellikleri (büyük ölçüde duygu düzensizliği olarak deneyimlenen bir DEHB formu var mı?) dikkate alınabilir.
Buradaki kritik nokta, herkesin DEHB benzeri zorluklarla ilgili deneyiminin ve kişinin hayatındaki etkilerinin geçerli olmasıdır. Tanı kategorilerimizin DEHB’nin birçok yüzünü yakalama ve hastaların ve klinik tedavi uzmanlarının sonuçlar konusunda aynı fikirde olmalarına yardımcı olma konusunda daha iyi bir iş çıkarması gerekir. (…)”
Bu yazı ilk kez 9 Temmuz 2025’te yayımlanmıştır.
