Bazı bulgular kedilerin 10 bin yıl önce Mezopotamya’da, yerleşik hayata geçen insanların tarımla uğraşmaya başlamasıyla birlikte evcilleşme sürecine girdiklerini gösteriyor. Depoladığı yiyecekleri haşerelerden ve kemirgenlerden korumak isteyen insanoğlu, onların düşmanı kedilerden yararlanmayı fırsat bilmiş.
Binlerce yıldır insanlarla birlikte yaşayan bu kedi türünün bilimsel adı Felis silvetris catus. Birçok türü bulunan kedigiller familyasının içinde yer alan evcil kedilerin atasının Afrika vahşi kedisi olduğu düşünülüyor.
Peki, zamanla evin bir ferdi olacak kadar insanlarla bir arada yaşayan kediler gerçekte ne kadar evciller? Eğer bir kediyle aynı ortamda yaşıyorsanız aslında onların tam anlamıyla evcilleşmediğini hiçbir bilimsel temele ihtiyaç duymadan anlayabilirsiniz. Sıcak ve korunaklı evlerde, yediği önünde, yemediği ardında yan gelip yatan bu sevimli dostlarımızın bir av gördüğünde tüm munisliklerini bir kenara bırakıp bir anda gözbebeklerinin büyümesini, kulaklarını ileriye doğru çevirmelerini ve pusuya yatarak saldırıya hazır bekleyip tuhaf sesler çıkarmalarını göz önünde tutarsak pek de evcilleşmiş sayılmadıklarını açıkça görürüz. Bu davranışlar, kendilerine sunulan onca konfora rağmen atalarının avlanma içgüdüsüne sahip olduklarını gösterir.
Ayrıca hiçbir kediye eğitimle bir şey öğretemezsiniz. Sosyal medyada paylaşılan ve kediler için işkenceye dönüşen bazı videolarda gördüğünüz ucuz numaralar bu istisnayı bozmaz elbette! Sizi bilmem, ama sosyal medyada dönüp duran kedi videolarından gına geldi bana! Kılıktan kılığa sokulan, dans eden, konuşan kediler… Neymiş, anne diyormuş, dondum diyormuş. Eğer kediler konuşabilseydi, anne yahut dondum gibi sözcüklerle yetinmezler, bu videoları çekip sosyal medyada kendilerini eğlence aracına dönüştürmeye çalışanlara sunturlu birkaç laf ederlerdi, diye düşünüyorum.
Yıllarca sokak kedilerini besledim, tedavileri ile ilgilendim. Birkaçıyla da ev arkadaşlığı yaptığım için kedileri yakından gözlemleme imkânım oldu. Evet, kedilere bir şey öğretemeyiz; fakat belki biz onlardan bir şeyler öğrenebiliriz.
1- Bağımsız ol, ama sevdiğin insanları unutma!
Kediler bağımsız canlılardır. Bu, kimseyle bağ kurmadıkları anlamına gelmesin. Elbette bağ kurarlar, ama özgürlüklerinin kısıtlanmasına izin vermezler. Yalnızlığı sevmeleri, başına buyruk olmalarından ileri gelir. Ayaklarına bağ olacak ilişkilerden uzak dururlar. En anaç kedi bile yavrularını büyüttükten sonra onlarla bağını keser.
Bence çocuk eğitimi kuramlarına kedilerin bu yönünü göz önünde tutarak yeniden bakmakta fayda var. Maalesef orta yaşı geçmiş birçok insan ailelerine bağımlı yaşıyor ve bu durum onların yeni bir hayat kurmalarını engelliyor. Öncelikle şunu düşünmeliyiz: Ayakları üstünde durabilen bir nesil mi istiyoruz; yoksa kendi anne babası da olsa birilerinden bağımsız yaşayamayan bir nesil mi?
İnsanlar sosyal varlıklardır. Ama sosyal olmakla bağımlı olmak arasındaki farka dikkat çekmek istiyorum. İnsanları sev, ama onların seni kontrolleri altına almalarına izin verme. Kişi eş, kardeş, patron, müdür olabilir. Karşınızdaki kim olursa olsun kendiniz gibi olmaktan vazgeçmeyin. Her şeyi tadında yaşayın ve lütfen bu cümleleri okuduktan sonra galeyana gelip eşinize, müdürünüze, patronunuza kafa tutmayı denemeyin. Kardeşiniz sizi idare edebilir.
2- Merak et, ama dikkatli ol!
Merak, kedi doğasının en önemli özelliklerinden biri. Eve getirdiğim yeni bir nesneyi merak eden kedilerim bir uzman hassasiyetiyle bu nesneye yaklaşır, kokladıktan ve patileriyle yokladıktan sonra, şüphelerinden arınmış kimselerin rahatlığıyla yerlerine geçip uyuklamaya devam ederlerdi.
Kedilerin tek merakı eşyalar değil elbette. Seslere karşı çok duyarlıdırlar ve sesin kaynağını öğrenmeden rahat edemezler. Bir çıtırtıda bile teyakkuza geçen kedilerin insanlara kıyasla çok düşük frekanslardaki sesleri duyabildiğini göz önünde tutarsak bu merak duygusunun onlar için olduğu kadar kedilerle yaşayanlar için de ne derece kışkırtıcı bir hale geldiğini anlayabiliriz. Günün yorgunluğuyla serildiğim köşemde kitap okurken, yanı başımda uyuyan kedimin aniden uyanarak hayalet görmüş gibi korkuyla boşluğa baktığını fark edip yerimden sıçradığım çok olmuştur.
Zarife adında smokin bir kedim vardı. Son zamanlarında merak alanını genişletmiş ve kümes hayvancılığına ilgi duymaya başlamıştı. Başlarda buna inanamamıştım, ta ki onu, komşumun kümesinin başında bıyıklarını titreterek tavukları izlerken görene dek!
Merak, güzel bir haslet. Eğer merak olmasaydı, bugün insanlık tarihindeki nice önemli buluş da olmazdı. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız kediler gibi meraklı olmakta fayda var. Meslek edinmek yahut sanatsal bir beceriye sahip olmak için de öncelikle meraklı olmak gerekir. Merak edin, ama kediler gibi dikkatli olun. Fakat rica edeceğim, her şeye somut bakmayın ve meraklı olacağım diye komşunun kümesine gözünüzü dikmeyin. Sonra başınız derde girer.
3- Konfor alanını oluştur, ama bazen de sınırlarını zorla
Kediler, kendilerini güvende hissedecekleri, stresten uzak yerleri konfor alanı olarak seçerler. Ama donanımları onları dış dünyaya karşı ilgi duymaya zorlar. Sahip oldukları beceriler belirli bir konfor alanında ilelebet yaşamalarını gerektirecek kadar tekdüze değildir. Evlerde el bebek gül bebek bakılan kediler bile konfor alanlarının dışına çıkmayı isteyebilirler. Açık bir pencereden başını alıp gitmiş ve sırra kadem basmış bir sürü kedi hikâyesi dinlemişliğiniz vardır muhakkak.
Zarife de çoğu zaman bir yolunu bulup evden kaçar, saatler sonra tüyleri kabarmış, bir tırnağı kırılmış olarak geri döner; sanki kaçmamış da, ben onu sokağa atmışım gibi söylenerek içeri girerdi.
Konfor alanınızı koruyun. Ancak kendinizi kısıtlamayın. Yeni insanlarla tanışın ve farklı ortamlarda bulunun. Küçük adımlarla ilerleyerek sınırlarınızı zorlayın; hayatınızda ve çevrenizde değişiklikler yapmaktan çekinmeyin. Bu, zihinsel gelişiminiz açısından da önemlidir.
4 – Gerektiğinde geri çekilmeyi bil
Kediler, meseleleri bilgelikle çözmeye çalışırlar. Fakat eğer alanlarına tecavüz edilmeye kalkışılırsa bilgeliği bir kenara atıp sorunların üzerine gitmeyi seçerler. Çelebilik de bir yere kadardır tabii ki! Ancak mesele ne olursa olsun eğer tehlike baş edilemeyecek boyutlardaysa geri çekilmeyi ihmal etmezler.
Bir keresinde hayli iri bir fare dükkânıma girmişti. O sırada kucağımda uyuklayan Zarife’yi aldığım gibi farenin yanına koydum. Göz bebekleri büyüyen Zarife öylece durup bu devasa fareye bakmakla yetindi. Fare Zarife’ye yanaştı. Birbirlerini kokladılar. Fare geldiği gibi sakin sakin dışarı çıktı. Zarife de aynı sükûnetle peşinden çıktı ve fareye sokağın başına kadar refakat edip geri geldikten sonra kucağıma yerleşip şaşkın bakışlarım altında uyumaya devam etti. İşte ben temkinli olmak diye buna derim.
Hakkımızı koruyalım. Ama kendimizi tehlikeye atmayalım. Belirsiz durumlarda öne atılmadan önce enine boyuna hesap yapalım ve konu her ne olursa olsun bazen geri çekilmeyi de bilelim.
5 – Şekerleme yapmanın gücüne inan
Yetişkin kedilerin günde ortalama 12-20 saat uyudukları tespit edilmiştir. Genellikle derin uykuya dalmadıkları için uyku süreleri uzundur. Zarife’nin de uykusu çok hafifti. Tüm gün şekerleme yapardı, ama en küçük bir ses ve harekette uyanır, sanki onu uyandıran benmişim gibi kısık gözlerini üzerime dikerdi. Uykusunda sevmeye yeltendiğimde gözlerini açar, henüz havada olan elime abes bir şeye bakar gibi baktıktan sonra benden uzak bir köşeye gidip uyumaya devam ederdi.
Yaşam kalitesini yükselten uyku vücudu tamir eder, genç kalmayı sağlar ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu yüzden uyku düzeninize dikkat etmelisiniz. Gün ortasında şekerleme yapmak da yoğun iş temposundan kaynaklı stres oluşumunu engeller, enerjik hissetmenizi sağlar.
6 – Kendini ifade etmekten çekinme
Eğer iyi bir gözlemciyseniz kedilerin kendilerini ifade etmekte pek mahir olduklarını görürsünüz. Mama ve su kapları boşaldığında karşınıza dikilip miyavlayarak sizi uyarırlar. Mıncıklanıp durmaktan sıkıldıklarında ya da sevmedikleri bir misafir geldiğinde beden dili ile memnuniyetsizliklerini belli ederler.
Zarife’nin de kendine has ifade tarzları vardı. Hoşlanmadığı misafirlerimin sevmek için uzanan kaba ellerine uyarı niteliğinde derin çizikler atardı. Hele bu misafirler içinde biri vardı ki, o gidene dek Zarife yüzü duvara dönük oturur, ara sıra da başını çevirip ters ters bakardı.
Kendinizi ifade etmekten çekinmeyin. Fikirleriniz ne olursa olsun onları söylemekten geri durmayın. Alay edilmekten, hor görülmekten korkmayın. Hoşlanmadığınız durumlara ve kişilere karşı olan hislerinizi saklamayın.
7 – Kendi ritmine göre yaşa
Her kedinin kendine göre bir enerjisi ve buna bağlı olarak bir ritmi var. Kimisi sakin bir doğaya sahipken kimisi de maceracıdır. Ama hepsinin ortak noktası doğalarına uygun yaşamalarıdır. Bir kedi ne isterse onu yapar, asla kalıplara girmez.
Zarife maceracı bir ruha sahipti. Kafasına koyduğu şeyi yapardı. Sokağımızda bulunan bir kültür merkezinin yüksek duvarına çıkar; hava kararana dek geleni geçeni izlerdi. Nasıl çıktığına bir türlü akıl erdiremediğim duvardan inemez, yeri göğü inleten haykırışlarla beni yardıma çağırırdı. Onu duvarın üzerinden almaya çalıştığım her seferde yediğim tırmıkların haddi hesabı da yoktur.
Hayatı kendi ritminize göre yaşayın. Canınız kahkaha atmak mı istiyor, atın. Dans etmek mi istiyorsunuz, edin. Ritminizi bozacak ortamlardan uzak durun. Sevdiğiniz şeylerle uğraşın, kendi yapınıza uygun meslekler edinin. Taşıyamayacağınız yüklerin altına girmeyin.
8 – Kendin ol, rol yapma
Kediler dobra hayvanlardır. Hatır için çiğ et yemezler. Birileri kırılıp dökülecek diye alttan almazlar. İstediğiniz kadar rica edin, kızın, cezalandırın; ama şunu bilin ki asla istemedikleri bir şeyi yaptıramazsınız. Kişiliklerinden ödün vermez, menfaat uğruna eğilip bükülmezler.
Bir gün sürekli aldığım mamayı bulamadığım için başka bir markanın mamasını almak zorunda kalmıştım. Mamayı koklayıp suratını ekşiten Zarife ara vermeden söylenmeye, agresif hareketler yapmaya başladı. Şimdilik idare etmesini, daha sonra sevdiği mamayı alacağımı söylememe rağmen susmak bilmedi. Ne akılsızlığımı bırakıyordu ne de iş bilmezliğimi. İyice yakama yapıştığı bir sırada nevrim döndü; pencereyi açtım ve onu tuttuğum gibi bahçeye bıraktım. Ne kadar ciddi olduğumu anlamış, sesi soluğu kesilmişti. Az sonra dayanamadım, pencereyi açıp seslenmemle içeri girmesi bir oldu ve mama kabını ters çevirip gözden kayboldu.
Siz siz olun, hiçbir kazanım için olduğunuzdan farklı görünmeye çalışmayın. Kendiniz olarak yer edinin, asla rol yapmayın.
9 – Sadece sevdiğin insanlarla vakit geçir
Bir kedinin kalbini kazanmak oldukça zor. Bunu başarabilirseniz gözü sizden başkasını görmez. Gözünüzün içine âşık gibi bakar. Yolunuzu bekler. Kucağınızdan inmez. Kedilerin hisleri çok güçlüdür. Ruh halinizi sezerler ve ona göre davranırlar. Peşinizde gezerler, sizinle oyun oynamak isterler. Eğer tüm bunları yapıyorsa kediniz sizi sevmiş demektir. Artık bacaklarınıza sürtünecek, onu okşamanızı isteyecektir.
Zarife de bazen hülyalı gözlerle beni seyreder; usul usul sokulur, onu sevmem için gösterdiği tüm çabalara rağmen yüz bulamayınca elimi dişleyip kaçardı. Oyun anlayışı da çok başkaydı! Beni odadan odaya kovalar, kovalama sırası bana gelince de oyunu unutur, çığlık çığlığa kaçar, saklanırdı. Uykumun en derin anlarında yüksek bir yere çıkıp üstüme atlayarak aklımı başımdan alması en sevdiği oyunlar arasındaydı. Fakat bana olan düşkünlüğünü yadsıyamam! Bazen çöpte bulduğu toza bulanmış bir balığı ya da kokuşmuş bir et parçasını önüme atar, yemediğim için de gönül koyardı.
Sevdiğiniz insanları ihmal etmeyin. Onlarla vakit geçirin ve sevginizi belli edin. Asla gereksiz kaprisler yapmayın. Unutmayın ki bu çağda sevilecek insan bulmak zor! Sevmediğiniz insanlardan uzak durun. Hatır ve nezaket uğruna sevmediğiniz insanlara katlanmayın. Ruhunuzu sıkan insanlarla kıymetli vaktinizi harcamayın ve en önemlisi de sevginizi hak etmeyen insanları hayatınızdan çıkarın.
10 – Kendi kurallarını koy
Kuralların amacı mevcut düzeni korumak, disiplini sağlamak ve daha yaşanılır bir dünya yaratmaktır. Bu anlamda kediler tam bir kural koyucudurlar. Evinizde bir kedi varsa birinci kural gürültü çıkarmamaktır: Bağıra çağıra konuşmamanız, parmak ucunda yürümeniz gerekir. Canınız her istediğinde de kedinizi okşayamazsınız. İhlal ettiğiniz her kuralı kediniz size yan yan bakarak hatırlatacaktır. Eğer aşırıya kaçarsanız da patilerinin tadına bakmanız olası. Ayrıca nerede uyuyacağına da siz karar veremezsiniz. Şu afili kedi evlerine dünya kadar para vermekten vazgeçin.
Ben de vaktiyle Zarife’ye bir kedi yatağı almıştım. Ne yaptıysam onu yatağa alıştıramadım. Birkaç kez zorla yatırdım. Sanırım çok üstelemiş olmalıyım. Zarife bir gün yatağa kakasını yaparak meseleyi kökünden halletti.
Kendinize kurallar belirleyin. Başkalarının da bu kuralları ihlal etmesine izin vermeyin. Birilerinin sizi sağa sola çekiştirmesine müsaade etmeyin. Sınırlarınızı koruyun ve haddini aşan insanlardan uzak durun.
Son söz
Kediler bilge hayvanlardır. Şüphesiz, dikkatli bir göz onların yaşam felsefelerinde yatan incelikleri görecektir.
Zarife’ye gelince, onu kaybedeli çok uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ evin içinde görür gibi oluyorum. Sanki bir köşede durmuş, kinayeli gözlerle beni seyrediyor. Yine kucağıma yatacak, okuduğum kitabın sayfalarını çevirişimi tehdit sayarak patisiyle elimi tutacak, yere düşürdüğüm bir eşyanın çıkardığı gürültüyle yerinden sıçrayacak, “Hay senin yapacağın işe…” der gibi söylenerek kaçıp gidecek sanıyorum.
Aziz hatırasına saygıyla…
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 17 Şubat 2025’te yayımlanmıştır.