Kendi sesinizi nasıl bulabilirsiniz?

Bazı durumlarda konuşmaktan çekiniyor ya da tamamen susuyor musunuz? Sesinizi tam potansiyeliyle kullanamıyor musunuz? İşte doğal sesinizi kullanmayı öğrenerek kendinizi ifade edebilmenin püf noktaları.

Bebekliğimizden itibaren sesimizi kullanarak “derdimizi anlatır”, diğer insanlarla etkileşime gireriz. Ancak yaş ilerledikçe aile, okul ya da toplumsal yaşantımızda karşılaştığımız durumlarda çeşitli sebepler bazen bizi susmaya iter.

İngiltere’deki Ses Araştırmaları Merkezi’nde öğretim üyesi ve ses koçu Sophie Scott, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında bu zorluğu aşmanın ve “sesimizi bularak” kendimizi ifade etmenin yollarını anlatıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümlerini aktarıyoruz:

“Çaydanlığı ocağa koyacak birini çağırmak için seslenmek, otobüs şoförüne teşekkür etmek, sevdiklerinize iyi günler dilemek, telefona cevap vermek, sesli mesaj bırakmak, bir bisikletçi/sürücü/yaya ile tartışmaya girmek, bir iş arkadaşıyla fikir ayrılığı yaşamak, ödeme istemek… Günlük hayatımızdaki tüm bu senaryolar sesimizi kullanmayı içerir ve hepsinin de bazıları diğerlerinden daha riskli sonuçları vardır. (…)

Kendimiz ve başkaları adına konuşmak için sesimizi bulmak hayati önemdedir. Hepimiz bu beceri ve kabiliyeti hak ederiz.

Sesinizi kullanma ihtiyacınızın bastırıldığı, küçümsendiği, duyulmaz hale getirildiği bir anınız oldu mu? Telefonu açarken, kahve sipariş ederken, çalışma ya da yemek masası etrafında fikirlerinizi tartışırken kendinizi rahatsız hissediyor, kendinize güvenmiyor musunuz? Bunlardan herhangi biri sizin için de geçerliyse, bu yazıda size yardımcı olmayı umuyorum. (…)

Sesinizi kullanamamanızın birçok nedeni olabilir. Belki kısa süreli bir hastalığınız ya da multipl skleroz gibi sesinizi değiştiren uzun süreli bir rahatsızlığınız var. Belki de güvenliğinizden endişe duyuyor ve bu yüzden sessiz kalıyorsunuz. Belki de intikamdan korkuyorsunuz. Belki marjinalleştirilmişsiniz, ayrımcılığa uğruyorsunuz, siyasi ve toplumsal olarak sesiniz kısılıyor. Belki yorgunsunuz, hazırlıksızsınız ya da sesinizin tonu hoşunuza gitmiyor.

Peki, sesi ‘bulmak’ için mutlaka ‘kaybolmuş’ olması mı gerekiyor, yoksa onu hiçbir zaman özgürce kullanmamış olabilir misiniz? Belki de sesinizin doğasında olan gücü hiç bilmediniz, çünkü sesinizi hiçbir zaman tam potansiyeliyle kullanmadınız.

Sopalar, taşlar kadar kelimeler de acı verebilir. Konuşma, dolaylı olarak sonuçlar doğuracağını bildiğimiz bir eylem biçimidir. (…) Birçoğumuzun sesimizi kullanmaktan korkmasına şaşmamak gerek. Onu kullanmak, oturduğunuz siyasi, kişisel ve sosyal masalardaki yerinizi riske atmak demektir. Sesinizin olmaması, onu kaybetmek ya da elinizden alınması, bu masalarda yer alamamak anlamına gelir.

Ancak ses, kırıntılar ve bozuk paralar gibi kanepe kenarlarında bulabileceğiniz bir şey değildir. Çünkü sizin dışınızda değildir: Onunla doğarsınız ve onu tüm yaşamınız boyunca içinizde taşırsınız. O halde halihazırda sahip olduğunuz şeyi nasıl bulabilirsiniz? Şimdi size bunun nasıl yapılacağını anlatacağım.

İnançlarınız üzerine düşünün

Sesinizi bulma süreci, sahip olduğunuz inançların ve bunların bugünkü sesinizi kullanmanızı nasıl etkilediğinin farkına varmakla başlar. Doğduğunuz andan itibaren çıkardığınız ses anlamlıdır. Daha konuşmaya başlamadan bile dikkat çekmek ve hayatta kalmayı garantilemek için sesler çıkarırsınız. Neyin etkili olduğunu, neyin olmadığını öğrenirsiniz. Bebekken, çığlık atarak birinin yardıma çağırabilmişseniz, gelmeleri için çığlık atar ve ihtiyacınız karşılandığında durursunuz. Ancak çağırmaya, yardım istemeye ve etkileşim kurmaya devam edip (bebeklerin yaptığı budur) kimse gelmediği takdirde, başlangıçta çığlıklarınız artmış olsa da, sonunda durursunuz. Birilerine seslenmenin ihtiyaçlarınızı karşılamayacağını öğrenirsiniz ve sesinizin değerini nasıl anlayacağınıza dair temeller de bu sayede atılmış olur.

Yaşınız ilerledikçe bu öğrenme süreci devam eder. Başkalarının kabul edilebilir iletişimin ne olduğuna dair fikirlerine uymayacak sesler çıkarma konusunda cesaretiniz kırıldı mı hiç? Size, çocukların görülmesi ama duyulmaması gerektiği söylendi mi? Bu tür kültürel sloganlar incelemeye değerdir. Bunlardan yola çıkarak, bugün birçok insanın ses çıkarmasını engelleyen yaş ve cinsiyet ayrımcılığına, ırkçı düşünce ve eylemlere ilişkin çıkarımlarda bulunabiliriz. (…)

Sizin de sesiniz hakkında sizi engelleyen örtülü inançlarınız olabilir: Sesinizin nasıl çıktığına dair önyargılarınız, başkalarının sesiniz hakkında ne düşündüğü ve sesinizin nasıl olmasını istediğiniz vb. Sesinizle ilgili yanlış, zararlı veya faydasız inançlara meydan okumak önemlidir. Bu sürece güvendiğiniz bir arkadaşınızla, akrabanızla veya ses koçunuzla dahil olmak işinizi kolaylaştırabilir.”

Sesinizi yeniden tanıyın

Yazar, burada amacın iki yönlü olduğunu söylüyor: “Sesinizi daha iyi tanımak ve onu bir sporcunun antrenman sırasında vücudunu çalıştırdığı gibi koşullandırmak. (…)

Isının

Sesinizin uyanışınızın birkaç dakikadan fazla sürmesine gerek yok, ancak tüm vücudunuzun biraz esnemesini de hedefleyin. Omuzlarınızı yuvarlayın, yüzünüze ve boynunuza hafifçe masaj yapın. Rahatsanız, omurganızı hareket ettirin; biraz esneme hareketleri yapın; su, çay ya da kahve için. Hazır yeri gelmişken, gün boyunca susuz kalmamanın sesinize fayda sağlayacağını bilin. (…)

Vücudunuzun büyük kaslarını uyandırdıktan sonra, nefesinize bağlanarak ve hafif seslendirmeler yaparak, daha küçük kasları çalıştırmaya başlayacak ve gırtlaktaki çeşitli kıkırdakları ve eklemleri hafifçe uyandıracaksınız. (…)

Nefesinize bağlanın

Nefes olmadan ses olmaz. Nefesinizle bağlantı kurmaya başlamak için ya uzanın ya ayaklarınız yere düz basacak şekilde oturun ya da ayaklarınızı kalça genişliğinde açarak ayakta durun. Daha sonra, bir veya iki elinizi karnınızın alt kısmına yerleştirin; başparmak(lar)ınızı karnınızın üzerine koyun, elinize yavaşça açın. Şimdi kürek kemiklerinize odaklanın (özellikle ayakta veya oturuyorsanız), aşağıya doğru çökmelerine ve omuzlarınızın gevşemesine izin verin. Dirseklerinizin ağır ve gevşek olduğunu düşünmek yardımcı olabilir.

Daha sonra ağzınızla ‘fff’ sesi çıkarmak için biraz hava üfleyin (ancak henüz sesinizi kullanmayın). Karnınızın içeriye doğru hareket ettiğini hissedeceksiniz. Bu harekete odaklanın, omuzlarınızın gevşek bir şekilde sarkmasına izin verin. (…) Nefesinizin azaldığını hissettiğinizde, dörde kadar sayarak sessizce nefes almayı ve dörde kadar sayarak ‘fff’ diye nefes vermeyi deneyin. Sonra dörde kadar sayarak nefes alın, altıda nefes verin; dörtte içeri, sekizde dışarı… Burnunuzdan alıp ağzınızdan verin.

Daha sonra saymayı seslendirmeyle birleştirin: Dörde kadar sessizce sayarak burnunuzdan nefes alın, ardından nefes verin, arada nefes almadan konuşma sesinizle saniyeleri (bir, iki, üç, dört vb.) sayın. (…) Nefes vermenin, almadan daha uzun olması sorun değil. Uzun nefes vermeye odaklanmak, sinirlerinizi yatıştırmanıza ve stresli bir olaya veya karşılaşmaya hazırlanmaya yardımcı olabilir. Bu egzersizler, nefes alma düzeninizdeki tüm kısıtlamaları ortadan kaldırmaya başlamanın yanı sıra sesinizi sakin, hatta belki de tarafsız bir yerden dinlemenizi sağlayacaktır.

Saçmalayın

Duş, sesinizle etkileşime geçmek için harika bir yerdir. Şarkı söylemenize gerek yok; daha önce önerilen egzersizlerden bazılarını yapabilirsiniz. (…) Bir şiir, tekerleme, şarkı sözü söyleyebilirsiniz; o günün ilerleyen saatleri için bir konuşmanın provasını yapabilir ya da sadece saçma sesler çıkarabilirsiniz.

Sesinize güvenin

Zamanla, sesinizi özel alanınızda kullanmak, dinlemek ve deneyimlemek esnekliğinizi ve kullanım kolaylığının yanında sesinizle olan bağlantınızı da artıracak ve sesinizi sosyal ve mesleki senaryolarda kullanmanızı kolaylaştıracaktır. Ancak özgüveninizi daha da artırmak için kendinizi giderek zorlaşan durumlara sokmaya başlamanız da gerekecektir.

Teknolojiyi kullanın

Kolay bir başlangıç, sesli etkileşimin önündeki bazı teknolojik engelleri ortadan kaldırmaktır. Günde kaç yazılı mesaj gönderiyorsunuz? Kullanışlıdırlar ve sıklıkla zaman kazandırırlar. Ancak bir masaya veya cihaz üzerine çok fazla eğilmek, ses kullanımınızı aktif olarak olumsuz yönde etkileyen duruş ve uyum sorunlarını artırabilir. Dahası, yazılı mesajları aşırı kullanmak, ses mekanizmalarınızın hareketsizlik nedeniyle koşullanmalarını kaybetmesi anlamına gelecektir ve hem kendi sesinize hem de canlı bir sohbet etmenin nasıl bir his olduğuna giderek daha fazla uzaklaşacaksınızdır. Bu nedenle, arkadaşınıza mesaj yerine sesli not gönderebilirsiniz. Hatta bir adım öteye giderek, sesli not göndermek yerine onları arayabilir misiniz? İletişim alışkanlıklarınızı bu şekilde değiştirmek, konuşma sesinizle bağlantınızı derinleştirecektir. Sosyal etkileşim ise ruhsal iyilik halinize fayda sağlayabilir.

Çıtayı yavaş yavaş yükseltin

Bunu arkadaşlarınızla denediniz; şimdi bir iş arkadaşınıza e-posta göndermek yerine onu arayıp arayamayacağınızı düşünün. Bir şirkete e-posta göndermek yerine telefon edebilir misiniz? (…) Arkadaşlarınız ve aileniz sizi iş arkadaşlarınızın veya yabancıların kabul etmediği şekillerde kabul ediyor olabilir. Ayrıca kimliğiniz, kim olduğunuz ve sesinizin nasıl olduğu konusunda iş arkadaşlarının ve yabancıların sahip olamayacağı sabit beklentileri de olabilir.

Çok da aşina olmadığınız durumlarda sesinizi riske atmaya kendinizi zorlarken, ses kimliğinizi ve onun şekillendirilebilirliğini de yeniden değerlendirebilirsiniz. Küçük bir çocukla nasıl konuştuğunuza kıyasla bir yetişkinle nasıl konuşacağınızı düşünerek başlayın. Mesela oyun talimatlarını bir çocuğa nasıl okursunuz? Aynı talimatları bir yetişkine nasıl okursunuz? Hedef kitlenize bağlı olarak sesinizde bir değişiklik potansiyelinin ve bu değişime olan ihtiyacın farkına varmak önemlidir.”

Rol modeller bulun

Yazar “sesinizi bulmanın” topluluk önünde konuşmaktan farklı bir zorluk olsa da, başkalarının topluluk önünde nasıl konuştuğunu dinlemenin bilgilendirici olabileceğini belirtiyor: “Radyoyu açtığınızda, farklı sunucuların seslerinin niteliği, programın türünü, tartışmanın tonunu veya bir röportajın iyi mi yoksa kötü mü gittiğini gösterecektir. Kelimeleri bir kenara bırakın ve sadece seslere kulak verin; aktarılanların çoğunu anladığınızı göreceksiniz.

Hayran olduğunuz konuşmacıları dinleyin. Bu kişiler, TED Konuşmacıları ya da ebeveyniniz, büyükanne ve büyükbabanız, meslektaşınız veya arkadaşınız olabilir. Onların sesinde hayran olduğunuz nedir? Onları taklit edebilir misiniz? Yapmanız gereken önemli bir konuşmayı nasıl yapabileceklerini hayal edebiliyor musunuz ve daha sonra bu yaklaşımı kendiniz deneyebilir misiniz? Bu şekilde konuşurken kendinizi rahat hissediyor musunuz? Peki, ya size uyanlar ve uymayanlar?

Bazen ‘gerçek’ siz korkarsınız, yorulursunuz, çok mutlu olursunuz ve sesiniz buna göre değişir. Hepsi gerçek sizsiniz. Ancak korku, fiziksel kısıtlama veya güç yoluyla sesinizi gizlemeye zorladığında, asıl siz olmama riskiyle karşı karşıyasınızdır.

Pratik yapın

Elbette yeni olan her şey sarsıcı ve sinir bozucu olabilir. Özgüven, sesinizi çok çeşitli durumlarda daha sık kullanmanızla gelecektir. Sinirler ille de sorun yaratmaz, bir zorluğun üstesinden gelmek için gereken enerjiyi ve odaklanmayı sağlayabilirler.

Özgüveninizi daha da artırmak için sesinizle oynamanın yollarını bulun. Çocuklarınıza veya kendinize yüksek sesle hikâyeler okuyun, stand-up yapın, bir tiyatro grubuna veya koroya katılın. (…) Bu seçenekler korkutucu geliyorsa bir ses koçundan destek alabilirsiniz. Bu yazıdakiler gibi egzersizleri kullanarak kendi sesinizi bulma pratiği yaparken size güvenli ve destekleyici bir alan sağlayacaklardır.”

Bu yazı ilk kez 30 Ağustos 2023’te yayımlanmıştır.

 

Sophie Scott’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “How to find your voice” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/guides/how-to-find-your-natural-voice-and-learn-to-speak-up

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Kendi sesinizi nasıl bulabilirsiniz?

Bazı durumlarda konuşmaktan çekiniyor ya da tamamen susuyor musunuz? Sesinizi tam potansiyeliyle kullanamıyor musunuz? İşte doğal sesinizi kullanmayı öğrenerek kendinizi ifade edebilmenin püf noktaları.

Bebekliğimizden itibaren sesimizi kullanarak “derdimizi anlatır”, diğer insanlarla etkileşime gireriz. Ancak yaş ilerledikçe aile, okul ya da toplumsal yaşantımızda karşılaştığımız durumlarda çeşitli sebepler bazen bizi susmaya iter.

İngiltere’deki Ses Araştırmaları Merkezi’nde öğretim üyesi ve ses koçu Sophie Scott, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında bu zorluğu aşmanın ve “sesimizi bularak” kendimizi ifade etmenin yollarını anlatıyor.

Yazıdan öne çıkan bölümlerini aktarıyoruz:

“Çaydanlığı ocağa koyacak birini çağırmak için seslenmek, otobüs şoförüne teşekkür etmek, sevdiklerinize iyi günler dilemek, telefona cevap vermek, sesli mesaj bırakmak, bir bisikletçi/sürücü/yaya ile tartışmaya girmek, bir iş arkadaşıyla fikir ayrılığı yaşamak, ödeme istemek… Günlük hayatımızdaki tüm bu senaryolar sesimizi kullanmayı içerir ve hepsinin de bazıları diğerlerinden daha riskli sonuçları vardır. (…)

Kendimiz ve başkaları adına konuşmak için sesimizi bulmak hayati önemdedir. Hepimiz bu beceri ve kabiliyeti hak ederiz.

Sesinizi kullanma ihtiyacınızın bastırıldığı, küçümsendiği, duyulmaz hale getirildiği bir anınız oldu mu? Telefonu açarken, kahve sipariş ederken, çalışma ya da yemek masası etrafında fikirlerinizi tartışırken kendinizi rahatsız hissediyor, kendinize güvenmiyor musunuz? Bunlardan herhangi biri sizin için de geçerliyse, bu yazıda size yardımcı olmayı umuyorum. (…)

Sesinizi kullanamamanızın birçok nedeni olabilir. Belki kısa süreli bir hastalığınız ya da multipl skleroz gibi sesinizi değiştiren uzun süreli bir rahatsızlığınız var. Belki de güvenliğinizden endişe duyuyor ve bu yüzden sessiz kalıyorsunuz. Belki de intikamdan korkuyorsunuz. Belki marjinalleştirilmişsiniz, ayrımcılığa uğruyorsunuz, siyasi ve toplumsal olarak sesiniz kısılıyor. Belki yorgunsunuz, hazırlıksızsınız ya da sesinizin tonu hoşunuza gitmiyor.

Peki, sesi ‘bulmak’ için mutlaka ‘kaybolmuş’ olması mı gerekiyor, yoksa onu hiçbir zaman özgürce kullanmamış olabilir misiniz? Belki de sesinizin doğasında olan gücü hiç bilmediniz, çünkü sesinizi hiçbir zaman tam potansiyeliyle kullanmadınız.

Sopalar, taşlar kadar kelimeler de acı verebilir. Konuşma, dolaylı olarak sonuçlar doğuracağını bildiğimiz bir eylem biçimidir. (…) Birçoğumuzun sesimizi kullanmaktan korkmasına şaşmamak gerek. Onu kullanmak, oturduğunuz siyasi, kişisel ve sosyal masalardaki yerinizi riske atmak demektir. Sesinizin olmaması, onu kaybetmek ya da elinizden alınması, bu masalarda yer alamamak anlamına gelir.

Ancak ses, kırıntılar ve bozuk paralar gibi kanepe kenarlarında bulabileceğiniz bir şey değildir. Çünkü sizin dışınızda değildir: Onunla doğarsınız ve onu tüm yaşamınız boyunca içinizde taşırsınız. O halde halihazırda sahip olduğunuz şeyi nasıl bulabilirsiniz? Şimdi size bunun nasıl yapılacağını anlatacağım.

İnançlarınız üzerine düşünün

Sesinizi bulma süreci, sahip olduğunuz inançların ve bunların bugünkü sesinizi kullanmanızı nasıl etkilediğinin farkına varmakla başlar. Doğduğunuz andan itibaren çıkardığınız ses anlamlıdır. Daha konuşmaya başlamadan bile dikkat çekmek ve hayatta kalmayı garantilemek için sesler çıkarırsınız. Neyin etkili olduğunu, neyin olmadığını öğrenirsiniz. Bebekken, çığlık atarak birinin yardıma çağırabilmişseniz, gelmeleri için çığlık atar ve ihtiyacınız karşılandığında durursunuz. Ancak çağırmaya, yardım istemeye ve etkileşim kurmaya devam edip (bebeklerin yaptığı budur) kimse gelmediği takdirde, başlangıçta çığlıklarınız artmış olsa da, sonunda durursunuz. Birilerine seslenmenin ihtiyaçlarınızı karşılamayacağını öğrenirsiniz ve sesinizin değerini nasıl anlayacağınıza dair temeller de bu sayede atılmış olur.

Yaşınız ilerledikçe bu öğrenme süreci devam eder. Başkalarının kabul edilebilir iletişimin ne olduğuna dair fikirlerine uymayacak sesler çıkarma konusunda cesaretiniz kırıldı mı hiç? Size, çocukların görülmesi ama duyulmaması gerektiği söylendi mi? Bu tür kültürel sloganlar incelemeye değerdir. Bunlardan yola çıkarak, bugün birçok insanın ses çıkarmasını engelleyen yaş ve cinsiyet ayrımcılığına, ırkçı düşünce ve eylemlere ilişkin çıkarımlarda bulunabiliriz. (…)

Sizin de sesiniz hakkında sizi engelleyen örtülü inançlarınız olabilir: Sesinizin nasıl çıktığına dair önyargılarınız, başkalarının sesiniz hakkında ne düşündüğü ve sesinizin nasıl olmasını istediğiniz vb. Sesinizle ilgili yanlış, zararlı veya faydasız inançlara meydan okumak önemlidir. Bu sürece güvendiğiniz bir arkadaşınızla, akrabanızla veya ses koçunuzla dahil olmak işinizi kolaylaştırabilir.”

Sesinizi yeniden tanıyın

Yazar, burada amacın iki yönlü olduğunu söylüyor: “Sesinizi daha iyi tanımak ve onu bir sporcunun antrenman sırasında vücudunu çalıştırdığı gibi koşullandırmak. (…)

Isının

Sesinizin uyanışınızın birkaç dakikadan fazla sürmesine gerek yok, ancak tüm vücudunuzun biraz esnemesini de hedefleyin. Omuzlarınızı yuvarlayın, yüzünüze ve boynunuza hafifçe masaj yapın. Rahatsanız, omurganızı hareket ettirin; biraz esneme hareketleri yapın; su, çay ya da kahve için. Hazır yeri gelmişken, gün boyunca susuz kalmamanın sesinize fayda sağlayacağını bilin. (…)

Vücudunuzun büyük kaslarını uyandırdıktan sonra, nefesinize bağlanarak ve hafif seslendirmeler yaparak, daha küçük kasları çalıştırmaya başlayacak ve gırtlaktaki çeşitli kıkırdakları ve eklemleri hafifçe uyandıracaksınız. (…)

Nefesinize bağlanın

Nefes olmadan ses olmaz. Nefesinizle bağlantı kurmaya başlamak için ya uzanın ya ayaklarınız yere düz basacak şekilde oturun ya da ayaklarınızı kalça genişliğinde açarak ayakta durun. Daha sonra, bir veya iki elinizi karnınızın alt kısmına yerleştirin; başparmak(lar)ınızı karnınızın üzerine koyun, elinize yavaşça açın. Şimdi kürek kemiklerinize odaklanın (özellikle ayakta veya oturuyorsanız), aşağıya doğru çökmelerine ve omuzlarınızın gevşemesine izin verin. Dirseklerinizin ağır ve gevşek olduğunu düşünmek yardımcı olabilir.

Daha sonra ağzınızla ‘fff’ sesi çıkarmak için biraz hava üfleyin (ancak henüz sesinizi kullanmayın). Karnınızın içeriye doğru hareket ettiğini hissedeceksiniz. Bu harekete odaklanın, omuzlarınızın gevşek bir şekilde sarkmasına izin verin. (…) Nefesinizin azaldığını hissettiğinizde, dörde kadar sayarak sessizce nefes almayı ve dörde kadar sayarak ‘fff’ diye nefes vermeyi deneyin. Sonra dörde kadar sayarak nefes alın, altıda nefes verin; dörtte içeri, sekizde dışarı… Burnunuzdan alıp ağzınızdan verin.

Daha sonra saymayı seslendirmeyle birleştirin: Dörde kadar sessizce sayarak burnunuzdan nefes alın, ardından nefes verin, arada nefes almadan konuşma sesinizle saniyeleri (bir, iki, üç, dört vb.) sayın. (…) Nefes vermenin, almadan daha uzun olması sorun değil. Uzun nefes vermeye odaklanmak, sinirlerinizi yatıştırmanıza ve stresli bir olaya veya karşılaşmaya hazırlanmaya yardımcı olabilir. Bu egzersizler, nefes alma düzeninizdeki tüm kısıtlamaları ortadan kaldırmaya başlamanın yanı sıra sesinizi sakin, hatta belki de tarafsız bir yerden dinlemenizi sağlayacaktır.

Saçmalayın

Duş, sesinizle etkileşime geçmek için harika bir yerdir. Şarkı söylemenize gerek yok; daha önce önerilen egzersizlerden bazılarını yapabilirsiniz. (…) Bir şiir, tekerleme, şarkı sözü söyleyebilirsiniz; o günün ilerleyen saatleri için bir konuşmanın provasını yapabilir ya da sadece saçma sesler çıkarabilirsiniz.

Sesinize güvenin

Zamanla, sesinizi özel alanınızda kullanmak, dinlemek ve deneyimlemek esnekliğinizi ve kullanım kolaylığının yanında sesinizle olan bağlantınızı da artıracak ve sesinizi sosyal ve mesleki senaryolarda kullanmanızı kolaylaştıracaktır. Ancak özgüveninizi daha da artırmak için kendinizi giderek zorlaşan durumlara sokmaya başlamanız da gerekecektir.

Teknolojiyi kullanın

Kolay bir başlangıç, sesli etkileşimin önündeki bazı teknolojik engelleri ortadan kaldırmaktır. Günde kaç yazılı mesaj gönderiyorsunuz? Kullanışlıdırlar ve sıklıkla zaman kazandırırlar. Ancak bir masaya veya cihaz üzerine çok fazla eğilmek, ses kullanımınızı aktif olarak olumsuz yönde etkileyen duruş ve uyum sorunlarını artırabilir. Dahası, yazılı mesajları aşırı kullanmak, ses mekanizmalarınızın hareketsizlik nedeniyle koşullanmalarını kaybetmesi anlamına gelecektir ve hem kendi sesinize hem de canlı bir sohbet etmenin nasıl bir his olduğuna giderek daha fazla uzaklaşacaksınızdır. Bu nedenle, arkadaşınıza mesaj yerine sesli not gönderebilirsiniz. Hatta bir adım öteye giderek, sesli not göndermek yerine onları arayabilir misiniz? İletişim alışkanlıklarınızı bu şekilde değiştirmek, konuşma sesinizle bağlantınızı derinleştirecektir. Sosyal etkileşim ise ruhsal iyilik halinize fayda sağlayabilir.

Çıtayı yavaş yavaş yükseltin

Bunu arkadaşlarınızla denediniz; şimdi bir iş arkadaşınıza e-posta göndermek yerine onu arayıp arayamayacağınızı düşünün. Bir şirkete e-posta göndermek yerine telefon edebilir misiniz? (…) Arkadaşlarınız ve aileniz sizi iş arkadaşlarınızın veya yabancıların kabul etmediği şekillerde kabul ediyor olabilir. Ayrıca kimliğiniz, kim olduğunuz ve sesinizin nasıl olduğu konusunda iş arkadaşlarının ve yabancıların sahip olamayacağı sabit beklentileri de olabilir.

Çok da aşina olmadığınız durumlarda sesinizi riske atmaya kendinizi zorlarken, ses kimliğinizi ve onun şekillendirilebilirliğini de yeniden değerlendirebilirsiniz. Küçük bir çocukla nasıl konuştuğunuza kıyasla bir yetişkinle nasıl konuşacağınızı düşünerek başlayın. Mesela oyun talimatlarını bir çocuğa nasıl okursunuz? Aynı talimatları bir yetişkine nasıl okursunuz? Hedef kitlenize bağlı olarak sesinizde bir değişiklik potansiyelinin ve bu değişime olan ihtiyacın farkına varmak önemlidir.”

Rol modeller bulun

Yazar “sesinizi bulmanın” topluluk önünde konuşmaktan farklı bir zorluk olsa da, başkalarının topluluk önünde nasıl konuştuğunu dinlemenin bilgilendirici olabileceğini belirtiyor: “Radyoyu açtığınızda, farklı sunucuların seslerinin niteliği, programın türünü, tartışmanın tonunu veya bir röportajın iyi mi yoksa kötü mü gittiğini gösterecektir. Kelimeleri bir kenara bırakın ve sadece seslere kulak verin; aktarılanların çoğunu anladığınızı göreceksiniz.

Hayran olduğunuz konuşmacıları dinleyin. Bu kişiler, TED Konuşmacıları ya da ebeveyniniz, büyükanne ve büyükbabanız, meslektaşınız veya arkadaşınız olabilir. Onların sesinde hayran olduğunuz nedir? Onları taklit edebilir misiniz? Yapmanız gereken önemli bir konuşmayı nasıl yapabileceklerini hayal edebiliyor musunuz ve daha sonra bu yaklaşımı kendiniz deneyebilir misiniz? Bu şekilde konuşurken kendinizi rahat hissediyor musunuz? Peki, ya size uyanlar ve uymayanlar?

Bazen ‘gerçek’ siz korkarsınız, yorulursunuz, çok mutlu olursunuz ve sesiniz buna göre değişir. Hepsi gerçek sizsiniz. Ancak korku, fiziksel kısıtlama veya güç yoluyla sesinizi gizlemeye zorladığında, asıl siz olmama riskiyle karşı karşıyasınızdır.

Pratik yapın

Elbette yeni olan her şey sarsıcı ve sinir bozucu olabilir. Özgüven, sesinizi çok çeşitli durumlarda daha sık kullanmanızla gelecektir. Sinirler ille de sorun yaratmaz, bir zorluğun üstesinden gelmek için gereken enerjiyi ve odaklanmayı sağlayabilirler.

Özgüveninizi daha da artırmak için sesinizle oynamanın yollarını bulun. Çocuklarınıza veya kendinize yüksek sesle hikâyeler okuyun, stand-up yapın, bir tiyatro grubuna veya koroya katılın. (…) Bu seçenekler korkutucu geliyorsa bir ses koçundan destek alabilirsiniz. Bu yazıdakiler gibi egzersizleri kullanarak kendi sesinizi bulma pratiği yaparken size güvenli ve destekleyici bir alan sağlayacaklardır.”

Bu yazı ilk kez 30 Ağustos 2023’te yayımlanmıştır.

 

Sophie Scott’ın Psyche internet sitesinde yayımlanan “How to find your voice” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/guides/how-to-find-your-natural-voice-and-learn-to-speak-up

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x