Kıyafetinizle işyerinde özgüveni artırmanın altı yolu

Bütçeniz veya moda anlayışınız ne olursa olsun, işyeri kıyafetlerinizi seçerken başvurmanız gereken üç kriter ne? Kıyafetinizle motivasyonunuz ve performansınız arasında nasıl bir ilişki var? İşte işyeri kıyafetinizi seçme rehberi.

Pandemiyle iş yaşamını rutinleri alt üst oldu. Uzaktan ya da hibrit çalışma düzenleri çalışanlarının alışkanlarını değiştirip yeni stresler yarattı. Buna işyeri kıyafeti seçimi de dahil. Kıyafetler, özgüven ve zihniyet arasındaki bağlantıyı araştıran haftalık bir program olan Stressed But Well Dressed (Stresli Ama İyi Giyimli) podcast’inin sunucusu Dahlia Stroud, Psyche’de bu sorunu ele alıyor ve aklı karışık çalışanlara tavsiyelerde bulunuyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Birkaç yıl öncesine kadar, işe giderken ne giyeceğinize karar vermek nispeten daha kolaydı. Bir ofiste çalışıyorsanız, muhtemelen uymanız gereken net kıyafet kuralları vardır ve takım elbise-kravat ya da etek/pantolon-bluz kombinasyonlarını giymeye alışkındınız.

Ancak COVID-19 pandemisi birçoğumuz için tüm bunları değiştirdi. İşte ne giyeceğimizi stres yaratan bir soruna dönüştürdü. Üniforma gerektiren bir görevde çalışıyorsanız, muhtemelen aynı şekilde etkilenmemişsinizdir. Ama yeni hibrit çalışma çağında ne zaman ne giyeceğinizi bilmek zor olabilir.

Ne giydiğimiz neden önemli?

Bu konuya olan ilgim, ‘iyi giyinmenin’ bir kıyafet durumu olduğu kadar bir zihniyet olduğu ve insanları en iyi işlerini yapmaya hazırlayabileceği fikrinden kaynaklanıyor. Kıyafetimi doğru seçtiğimde kendimi daha özgüvenli, güçlü ve pozitif hissediyorum. Yanlış tercihte bulunduğumdaysa sonuç dikkat dağıtıcı ve motivasyon kırıcı olabiliyor.

Bana göre, işyerinde ne kadar şık göründüğünüz anlamsız bir konudur. Ben insanların özgüvenlerini artırmak için kıyafetleri bir araç olarak kullanmalarına yardımcı olmakla ilgileniyorum.

Kıyafetler, hava koşullarından korunmak ve mahremiyetimizi korumak gibi temel işlevlerinin yanı sıra kendimizi dünyaya sunmanın bir yoludur. Başkalarının bizi nasıl algıladığını ve bizim kendimizi nasıl algıladığımızı şekillendirir. Örneğin, iş dünyası liderlerinin giyim tarzı, karizmatik ya da geleneksel olarak değerlendirilmelerine neden olabilir. Öğretmenlerin kıyafetleri öğrencilerinin öğrenmelerini etkileyebilir. Kadın konser piyanistlerinin kıyafetleri, insanların performanslarının kalitesini nasıl değerlendirdiklerini etkileyebilir.

Kıyafetlerin benlik üzerindeki etkisi

Benlik üzerindeki etkilere gelince, ABD’li psikologlar resmî kıyafet giyen çalışanların kendilerini daha yetkin, gündelik kıyafet giyenlerin ise daha cana yakın hissettiklerini göstermiştir. Tartışmalı bir alan olmasına rağmen ne giydiğimizin nasıl düşündüğümüzü şekillendirebileceğine dair kanıtlar bile vardır. Örneğin, daha resmî kıyafetler insanları daha büyük resmi görmeye ve daha sağlıklı beslenmeye teşvik ediyor gibi görünüyor.

Sosyal psikologlar Hajo Adam ve Adam Galinsky bunu ‘örtük biliş’ olarak adlandırıyor. Kısaca ifade etmek gerekirse, giysilerin zihniyette bir değişime neden olabilecek sembolik bir anlamı vardır. Giydiğinizde sizi belirli bir zihin çerçevesine sokar.

Bu etkiler özellikle aynı anda cesur, yenilikçi, motive ve disiplinli olmamız gereken işyerinde önemlidir. İş genellikle en güçlü olmak istediğimiz yerdir, ancak bazen en savunmasız olduğumuz yer de olabilir. Bir ekip ortamında aidiyet duygusuna ihtiyaç duyarız ama aynı zamanda kendimiz gibi hissetmek isteriz.

Tüm bunları ekonomist Eileen Appelbaum tarafından işyeri performansını açıklamak için geliştirilen yetenek/motivasyon/fırsat (YMF) modeli açısından düşünmeyi faydalı buluyorum. Model üç temel kriter tanımlıyor ve ben kıyafetin bu üç kriter üzerinde de etkisi olduğuna inanıyorum.

İşinizi yapabilme becerisi: Bazı işler için belirli bir üniforma gerekliliğinden, rolünüzde sizi güçlendirmek için bir araç olarak gördüğünüz daha kavramsal bir ‘üniforma’ fikrine kadar, kıyafet işinizi yapabilme becerinizi etkileyebilir.

İşinizi yapmak için motivasyon: Beğenin ya da beğenmeyin, kıyafetler statü göstermenin en temel yoludur. Kendinizi ait hissetmenin ve özgüveninizi geliştirmenin önemi küçümsenmemelidir.

İşinizi yapma fırsatı: İşinizi yapmak için giydikleriniz fiziksel olarak rahatsız ediciyse, başarmaya çalıştığınız şeyden uzaklaşacaksınız demektir.

Bu faktörleri göz önünde bulundurarak ve iş tecrübelerime ve birçok profesyonel ile yaptığım görüşmelere dayanarak, işte size iş için daha niyetli giyinmenin bazı pratik yolları:

Gardırobunuzu bir alet kutusu olarak görün

İster halka açık bir yerde çalışın, ister ev ofisinizde ya da ortak çalışma alanınızda uzaktan çalışın, ilk adım zihniyetinizi değiştirmektir. Giysilerinizi temel bir ihtiyaç olarak görmek veya ne giyeceğinize karar vermeyi bir angarya olarak görmek yerine, sizi nasıl etkilediğine ve yansıttığını düşündüğünüz imaja bağlı olarak işte daha iyi performans göstermenize yardımcı olma potansiyeline sahip bir araç olarak düşünün.

Giymeyi düşündüğünüz her ürün için, kendinize bunun size kendinizi nasıl hissettireceğini sorma alışkanlığı edinin. Basit bir egzersiz, işinizi teslim etmekle ilişkilendirdiğiniz olumlu kelimeleri seçmek ve ardından sizi bu kelimelerle ilişkilendiren kıyafetleri belirlemektir.

Kıyafetlerinizin size hissettirdiklerini düşünün

Bu, kıyafetlerinizin parasal değerini bilmek veya tasarımcı etiketleri satın almakla ilgili değildir. Giydiğinizde kendinizi en iyi versiyonunuz gibi hissetmiyorsanız, bir ürünün maliyeti önemsizdir. Bunun yerine, gardırobunuzdaki kıyafetlerin size kendinizi değerli hissettirip hissettirmediğini (profesyonel değeriniz akranlarınızla eşitmiş gibi) ve özgüveninizi ve motivasyonunuzu artırmaya yardımcı olup olmadığını düşünün.

Kıyafetinizi seçerken, kıyafetlerin size nasıl hissettirdiği ve barındırdığı anılar konusunda kendinize karşı dürüst olun. Bir kıyafeti giyerken olumlu bir deneyim yaşadıysanız (belki başarılı bir toplantı veya mülakat), muhtemelen onu tekrar giyerken kendinize daha fazla güvenirsiniz. Ancak, olumsuz bir deneyim yaşadıysanız, kendinizi rahatsız hissettiyseniz veya kendiniz gibi hissetmediyseniz, bu muhtemelen güveninizi sarsacaktır.

Ayrıca, kıyafetlerinize basit aksesuarlar eklemenin özgüveninizi artırabileceğini unutmayın. Örneğin, podcast’imin bir bölümünde, psikolog ve nöropazarlama uzmanı Katie Hart, bir kemer takmak veya kıyafetinize bir madalyanın takılacağı konumda bir broş eklemek gibi ‘otoriteyi sessizce iletmenin’ küçük yolu olduğunu söylüyor.

Yansıtmak istediğiniz imajı düşünün

Giydiğiniz kıyafetlerle başkaları tarafından nasıl algılandığınızı ve bunun yansıtmak istediğiniz imajla uyuşup uyuşmadığını da anlayın. Meslektaşlarınız veya müşterileriniz size güvenmek için belki de bilinçaltında belirli bir kıyafet veya kıyafet seviyesi arıyor mu?

Bir doktor bana, yüksek riskli ancak gerekli tedavilerle ilgili ayrıntıları paylaşırken yaşlı hastaların güvenini kazanmak için takım elbise giyme ve kravat takma ihtiyacı duyduğunu söyledi.

Kıyafet seçiminizin o ortama ait hissetmenize yardımcı olup olmadığını düşünün

Bir kadın bana bir bankadaki bir iş için değerlendirme merkezine leylak rengi bir takım elbise giyerek gittiğini anlattı. Takım elbise uygun olsa ve evden çıkarken kendini olumlu hissetse de, vardığında diğer tüm adayların ya siyah ya da lacivert takım elbise tercih ettiğini gördü. Birdenbire göze çarptığını ve kendini oraya ait hissetme yeteneğini etkilediğini fark etti. Aidiyet hissi olmayınca özgüveni düştü, işini en iyi şekilde yapamadı ve rolü alamadı.

İşyerinde üniforma giymek zorunda olmadığınızı varsayarsak, yine de oradaki çalışma kültürüne ne kadar uyum sağlamak istediğinize dair düşünmeniz gereken önemli bir soru var. İşyerinizdeki gayri resmî veya yazılı olmayan moda trendlerini ve geleneklerini takip etmeyi seçerek, aidiyet duygunuzu artırma şansına sahipsiniz. Bir tasarım stüdyosunda çalışıyorsanız ve herkes her gün kot pantolon ve tişört giyiyorsa, işe takım elbise ve kravatla veya elbise ve topuklu ayakkabılarla gelmenize muhtemelen çok az gerek vardır.

Bununla birlikte, bu bir dengeleme hareketidir ve en iyi işinizi yapmanızı sağlayacak öğeleri giyme konusunda da bilinçli olmalısınız. Daha şık kıyafetlerin sizi daha rahat hissettirdiğini biliyorsanız, bunu tercih edin. Hatta zihniyetinize yardımcı olması için ne giydiğinizi seçtiğinizi iş arkadaşlarınızla paylaşmaya bile değer olabilir. İnsanlara neden belirli bir şekilde giyinmeyi tercih ettiğinizi söylemek, yalnızca sizi daha iyi anlamalarına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kim olduklarını göstermeleri ve yaptıkları kıyafet seçimlerinin nedenlerini paylaşmaları için onları rahatlatabilir.

Kısacası, kendi tarzınızdan ve tercihlerinizden ödün vermeden uyum sağlamanın bir yolunu bulup bulamayacağınız üzerine düşünmeye değer.

Kendinize sorun: Gardırobum aslında ben miyim?

Gardırobunuza bakın ve gördüğünüz kıyafetlerin kimliğinizi yansıtıp yansıtmadığını düşünün. Kendinizi nasıl gördüğünüzü yansıtmayan bir iş gardırobunuz varsa, işyerinde neden başka biri gibi görünme ihtiyacı hissettiğinizi değerlendirmek isteyebilirsiniz (örneğin, burada kıyafet seçiminizin ötesinde daha derin kültürel sorunlar var mı?).

Sonra, kendinize şunu sorun: Kendimi bu çalışma kültürüne ait hissettirecek ama aynı zamanda kendi kimliğimi güvenle ifade etmeme olanak tanıyacak şekilde giyinebilir miyim? Bu, kravat, çorap, gözlük ve hatta saat kayışı seçiminiz kadar basit ve ince bir şey olabilir. Ya da belki daha radikal veya benzersiz, cesur renkler veya daha çeşitli ve alışılmadık tarzda ancak aidiyet duygunuzdan ödün vermeyen kıyafetler veya aksesuarlar da olabilir.

Temel özellikleri unutmayın

Kendinize sormanız gereken son bir soru da şudur: İş için giydiğim kıyafetler beni fiziksel olarak nasıl hissettiriyor? Rahat mı? Kumaşların içinde çalışmak kolay mı? Üzerime tam oturuyorlar mı? Çok dar gelen gömlekleri düşünün. Sıkan ayakkabılarla sahnede durmak ve sunum yapmak ne zordur! Kışın dışarıda montsuz çalışmanızın istendiğini düşünün. İşinizi yapmak için fiziki stres yaşamamalısınız bu da doğru kıyafetleri gerektirir. Bazen lekeleri gizlemek için renkler konusunda stratejik davranmak ya da ayakta kalacağınızı veya dışarıda çalışacağınızı biliyorsanız rahatlığa öncelik vermek işe yarar.

Kendimizi özgüvenli hissetmemizi sağlayacağını düşündüğümüz kıyafet ve aksesuarlara her zaman öncelik vermek cazip gelebilir, ancak benim en önemli tavsiyem rahatlığı unutmamaktır. Özgüveninizi inşa ederken, zihinsel olarak elinizdeki göreve odaklanabilmeniz için fiziksel duyguları denklemden çıkarmak da bir o kadar önemlidir.

Gardırobumuzu ve bize nasıl hissettirdiğini çözerek, kıyafetleri başarımıza yardımcı olacak araç setimizin bir parçası olarak kullanma fırsatına sahip olduğumuza inanıyorum. Kendinize güvenerek giyinin, aynaya bakın ve “Nasıl görünüyorum?” diye merak etmek yerine kendinize “Bu bana kendimi nasıl hissettiriyor?” diye soracak kadar cesur olun.”

Bu yazı ilk kez 16 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Dahlia Stroud’un, Psyche’de yayınlanan “Six ways to use clothes to boost your confidence at work” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
https://psyche.co/ideas/six-ways-to-use-clothes-to-boost-your-confidence-at-work

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Kıyafetinizle işyerinde özgüveni artırmanın altı yolu

Bütçeniz veya moda anlayışınız ne olursa olsun, işyeri kıyafetlerinizi seçerken başvurmanız gereken üç kriter ne? Kıyafetinizle motivasyonunuz ve performansınız arasında nasıl bir ilişki var? İşte işyeri kıyafetinizi seçme rehberi.

Pandemiyle iş yaşamını rutinleri alt üst oldu. Uzaktan ya da hibrit çalışma düzenleri çalışanlarının alışkanlarını değiştirip yeni stresler yarattı. Buna işyeri kıyafeti seçimi de dahil. Kıyafetler, özgüven ve zihniyet arasındaki bağlantıyı araştıran haftalık bir program olan Stressed But Well Dressed (Stresli Ama İyi Giyimli) podcast’inin sunucusu Dahlia Stroud, Psyche’de bu sorunu ele alıyor ve aklı karışık çalışanlara tavsiyelerde bulunuyor.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Birkaç yıl öncesine kadar, işe giderken ne giyeceğinize karar vermek nispeten daha kolaydı. Bir ofiste çalışıyorsanız, muhtemelen uymanız gereken net kıyafet kuralları vardır ve takım elbise-kravat ya da etek/pantolon-bluz kombinasyonlarını giymeye alışkındınız.

Ancak COVID-19 pandemisi birçoğumuz için tüm bunları değiştirdi. İşte ne giyeceğimizi stres yaratan bir soruna dönüştürdü. Üniforma gerektiren bir görevde çalışıyorsanız, muhtemelen aynı şekilde etkilenmemişsinizdir. Ama yeni hibrit çalışma çağında ne zaman ne giyeceğinizi bilmek zor olabilir.

Ne giydiğimiz neden önemli?

Bu konuya olan ilgim, ‘iyi giyinmenin’ bir kıyafet durumu olduğu kadar bir zihniyet olduğu ve insanları en iyi işlerini yapmaya hazırlayabileceği fikrinden kaynaklanıyor. Kıyafetimi doğru seçtiğimde kendimi daha özgüvenli, güçlü ve pozitif hissediyorum. Yanlış tercihte bulunduğumdaysa sonuç dikkat dağıtıcı ve motivasyon kırıcı olabiliyor.

Bana göre, işyerinde ne kadar şık göründüğünüz anlamsız bir konudur. Ben insanların özgüvenlerini artırmak için kıyafetleri bir araç olarak kullanmalarına yardımcı olmakla ilgileniyorum.

Kıyafetler, hava koşullarından korunmak ve mahremiyetimizi korumak gibi temel işlevlerinin yanı sıra kendimizi dünyaya sunmanın bir yoludur. Başkalarının bizi nasıl algıladığını ve bizim kendimizi nasıl algıladığımızı şekillendirir. Örneğin, iş dünyası liderlerinin giyim tarzı, karizmatik ya da geleneksel olarak değerlendirilmelerine neden olabilir. Öğretmenlerin kıyafetleri öğrencilerinin öğrenmelerini etkileyebilir. Kadın konser piyanistlerinin kıyafetleri, insanların performanslarının kalitesini nasıl değerlendirdiklerini etkileyebilir.

Kıyafetlerin benlik üzerindeki etkisi

Benlik üzerindeki etkilere gelince, ABD’li psikologlar resmî kıyafet giyen çalışanların kendilerini daha yetkin, gündelik kıyafet giyenlerin ise daha cana yakın hissettiklerini göstermiştir. Tartışmalı bir alan olmasına rağmen ne giydiğimizin nasıl düşündüğümüzü şekillendirebileceğine dair kanıtlar bile vardır. Örneğin, daha resmî kıyafetler insanları daha büyük resmi görmeye ve daha sağlıklı beslenmeye teşvik ediyor gibi görünüyor.

Sosyal psikologlar Hajo Adam ve Adam Galinsky bunu ‘örtük biliş’ olarak adlandırıyor. Kısaca ifade etmek gerekirse, giysilerin zihniyette bir değişime neden olabilecek sembolik bir anlamı vardır. Giydiğinizde sizi belirli bir zihin çerçevesine sokar.

Bu etkiler özellikle aynı anda cesur, yenilikçi, motive ve disiplinli olmamız gereken işyerinde önemlidir. İş genellikle en güçlü olmak istediğimiz yerdir, ancak bazen en savunmasız olduğumuz yer de olabilir. Bir ekip ortamında aidiyet duygusuna ihtiyaç duyarız ama aynı zamanda kendimiz gibi hissetmek isteriz.

Tüm bunları ekonomist Eileen Appelbaum tarafından işyeri performansını açıklamak için geliştirilen yetenek/motivasyon/fırsat (YMF) modeli açısından düşünmeyi faydalı buluyorum. Model üç temel kriter tanımlıyor ve ben kıyafetin bu üç kriter üzerinde de etkisi olduğuna inanıyorum.

İşinizi yapabilme becerisi: Bazı işler için belirli bir üniforma gerekliliğinden, rolünüzde sizi güçlendirmek için bir araç olarak gördüğünüz daha kavramsal bir ‘üniforma’ fikrine kadar, kıyafet işinizi yapabilme becerinizi etkileyebilir.

İşinizi yapmak için motivasyon: Beğenin ya da beğenmeyin, kıyafetler statü göstermenin en temel yoludur. Kendinizi ait hissetmenin ve özgüveninizi geliştirmenin önemi küçümsenmemelidir.

İşinizi yapma fırsatı: İşinizi yapmak için giydikleriniz fiziksel olarak rahatsız ediciyse, başarmaya çalıştığınız şeyden uzaklaşacaksınız demektir.

Bu faktörleri göz önünde bulundurarak ve iş tecrübelerime ve birçok profesyonel ile yaptığım görüşmelere dayanarak, işte size iş için daha niyetli giyinmenin bazı pratik yolları:

Gardırobunuzu bir alet kutusu olarak görün

İster halka açık bir yerde çalışın, ister ev ofisinizde ya da ortak çalışma alanınızda uzaktan çalışın, ilk adım zihniyetinizi değiştirmektir. Giysilerinizi temel bir ihtiyaç olarak görmek veya ne giyeceğinize karar vermeyi bir angarya olarak görmek yerine, sizi nasıl etkilediğine ve yansıttığını düşündüğünüz imaja bağlı olarak işte daha iyi performans göstermenize yardımcı olma potansiyeline sahip bir araç olarak düşünün.

Giymeyi düşündüğünüz her ürün için, kendinize bunun size kendinizi nasıl hissettireceğini sorma alışkanlığı edinin. Basit bir egzersiz, işinizi teslim etmekle ilişkilendirdiğiniz olumlu kelimeleri seçmek ve ardından sizi bu kelimelerle ilişkilendiren kıyafetleri belirlemektir.

Kıyafetlerinizin size hissettirdiklerini düşünün

Bu, kıyafetlerinizin parasal değerini bilmek veya tasarımcı etiketleri satın almakla ilgili değildir. Giydiğinizde kendinizi en iyi versiyonunuz gibi hissetmiyorsanız, bir ürünün maliyeti önemsizdir. Bunun yerine, gardırobunuzdaki kıyafetlerin size kendinizi değerli hissettirip hissettirmediğini (profesyonel değeriniz akranlarınızla eşitmiş gibi) ve özgüveninizi ve motivasyonunuzu artırmaya yardımcı olup olmadığını düşünün.

Kıyafetinizi seçerken, kıyafetlerin size nasıl hissettirdiği ve barındırdığı anılar konusunda kendinize karşı dürüst olun. Bir kıyafeti giyerken olumlu bir deneyim yaşadıysanız (belki başarılı bir toplantı veya mülakat), muhtemelen onu tekrar giyerken kendinize daha fazla güvenirsiniz. Ancak, olumsuz bir deneyim yaşadıysanız, kendinizi rahatsız hissettiyseniz veya kendiniz gibi hissetmediyseniz, bu muhtemelen güveninizi sarsacaktır.

Ayrıca, kıyafetlerinize basit aksesuarlar eklemenin özgüveninizi artırabileceğini unutmayın. Örneğin, podcast’imin bir bölümünde, psikolog ve nöropazarlama uzmanı Katie Hart, bir kemer takmak veya kıyafetinize bir madalyanın takılacağı konumda bir broş eklemek gibi ‘otoriteyi sessizce iletmenin’ küçük yolu olduğunu söylüyor.

Yansıtmak istediğiniz imajı düşünün

Giydiğiniz kıyafetlerle başkaları tarafından nasıl algılandığınızı ve bunun yansıtmak istediğiniz imajla uyuşup uyuşmadığını da anlayın. Meslektaşlarınız veya müşterileriniz size güvenmek için belki de bilinçaltında belirli bir kıyafet veya kıyafet seviyesi arıyor mu?

Bir doktor bana, yüksek riskli ancak gerekli tedavilerle ilgili ayrıntıları paylaşırken yaşlı hastaların güvenini kazanmak için takım elbise giyme ve kravat takma ihtiyacı duyduğunu söyledi.

Kıyafet seçiminizin o ortama ait hissetmenize yardımcı olup olmadığını düşünün

Bir kadın bana bir bankadaki bir iş için değerlendirme merkezine leylak rengi bir takım elbise giyerek gittiğini anlattı. Takım elbise uygun olsa ve evden çıkarken kendini olumlu hissetse de, vardığında diğer tüm adayların ya siyah ya da lacivert takım elbise tercih ettiğini gördü. Birdenbire göze çarptığını ve kendini oraya ait hissetme yeteneğini etkilediğini fark etti. Aidiyet hissi olmayınca özgüveni düştü, işini en iyi şekilde yapamadı ve rolü alamadı.

İşyerinde üniforma giymek zorunda olmadığınızı varsayarsak, yine de oradaki çalışma kültürüne ne kadar uyum sağlamak istediğinize dair düşünmeniz gereken önemli bir soru var. İşyerinizdeki gayri resmî veya yazılı olmayan moda trendlerini ve geleneklerini takip etmeyi seçerek, aidiyet duygunuzu artırma şansına sahipsiniz. Bir tasarım stüdyosunda çalışıyorsanız ve herkes her gün kot pantolon ve tişört giyiyorsa, işe takım elbise ve kravatla veya elbise ve topuklu ayakkabılarla gelmenize muhtemelen çok az gerek vardır.

Bununla birlikte, bu bir dengeleme hareketidir ve en iyi işinizi yapmanızı sağlayacak öğeleri giyme konusunda da bilinçli olmalısınız. Daha şık kıyafetlerin sizi daha rahat hissettirdiğini biliyorsanız, bunu tercih edin. Hatta zihniyetinize yardımcı olması için ne giydiğinizi seçtiğinizi iş arkadaşlarınızla paylaşmaya bile değer olabilir. İnsanlara neden belirli bir şekilde giyinmeyi tercih ettiğinizi söylemek, yalnızca sizi daha iyi anlamalarına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kim olduklarını göstermeleri ve yaptıkları kıyafet seçimlerinin nedenlerini paylaşmaları için onları rahatlatabilir.

Kısacası, kendi tarzınızdan ve tercihlerinizden ödün vermeden uyum sağlamanın bir yolunu bulup bulamayacağınız üzerine düşünmeye değer.

Kendinize sorun: Gardırobum aslında ben miyim?

Gardırobunuza bakın ve gördüğünüz kıyafetlerin kimliğinizi yansıtıp yansıtmadığını düşünün. Kendinizi nasıl gördüğünüzü yansıtmayan bir iş gardırobunuz varsa, işyerinde neden başka biri gibi görünme ihtiyacı hissettiğinizi değerlendirmek isteyebilirsiniz (örneğin, burada kıyafet seçiminizin ötesinde daha derin kültürel sorunlar var mı?).

Sonra, kendinize şunu sorun: Kendimi bu çalışma kültürüne ait hissettirecek ama aynı zamanda kendi kimliğimi güvenle ifade etmeme olanak tanıyacak şekilde giyinebilir miyim? Bu, kravat, çorap, gözlük ve hatta saat kayışı seçiminiz kadar basit ve ince bir şey olabilir. Ya da belki daha radikal veya benzersiz, cesur renkler veya daha çeşitli ve alışılmadık tarzda ancak aidiyet duygunuzdan ödün vermeyen kıyafetler veya aksesuarlar da olabilir.

Temel özellikleri unutmayın

Kendinize sormanız gereken son bir soru da şudur: İş için giydiğim kıyafetler beni fiziksel olarak nasıl hissettiriyor? Rahat mı? Kumaşların içinde çalışmak kolay mı? Üzerime tam oturuyorlar mı? Çok dar gelen gömlekleri düşünün. Sıkan ayakkabılarla sahnede durmak ve sunum yapmak ne zordur! Kışın dışarıda montsuz çalışmanızın istendiğini düşünün. İşinizi yapmak için fiziki stres yaşamamalısınız bu da doğru kıyafetleri gerektirir. Bazen lekeleri gizlemek için renkler konusunda stratejik davranmak ya da ayakta kalacağınızı veya dışarıda çalışacağınızı biliyorsanız rahatlığa öncelik vermek işe yarar.

Kendimizi özgüvenli hissetmemizi sağlayacağını düşündüğümüz kıyafet ve aksesuarlara her zaman öncelik vermek cazip gelebilir, ancak benim en önemli tavsiyem rahatlığı unutmamaktır. Özgüveninizi inşa ederken, zihinsel olarak elinizdeki göreve odaklanabilmeniz için fiziksel duyguları denklemden çıkarmak da bir o kadar önemlidir.

Gardırobumuzu ve bize nasıl hissettirdiğini çözerek, kıyafetleri başarımıza yardımcı olacak araç setimizin bir parçası olarak kullanma fırsatına sahip olduğumuza inanıyorum. Kendinize güvenerek giyinin, aynaya bakın ve “Nasıl görünüyorum?” diye merak etmek yerine kendinize “Bu bana kendimi nasıl hissettiriyor?” diye soracak kadar cesur olun.”

Bu yazı ilk kez 16 Ekim 2024’te yayımlanmıştır.

Dahlia Stroud’un, Psyche’de yayınlanan “Six ways to use clothes to boost your confidence at work” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
https://psyche.co/ideas/six-ways-to-use-clothes-to-boost-your-confidence-at-work

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x