Küresel elitlerin çağdaş Olympos’u, Davos Zirvesi önceki haftalarda “Güvenin yeniden inşası” teması ile gerçekleşti. Dünya Ekonomik Forumu tarafında düzenlenen toplantılar silsilesinde pek çok konu ele alındı, ancak 2023 yılına damgasını vuran yapay zekâ en çok telaffuz edilen ifade oldu.
Küresel ekonominin gidişatına ilişkin isabetli tahminleri nedeniyle “kriz kahini” olarak ünlenen New York Üniversitesi Stern İşletme Fakültesi’nin ekonomi profesörlerinden Nouriel Roubini, küresel elitlerin yapay zekâya odaklanarak çok daha önemli ilerlemeleri ve tehditleri gözden kaçırdığı görüşünde. Roubini’nin Project Syndicate’te yayınlanan değerlendirmesinden öne çıkan bazı bölümleri aktarıyoruz.
“Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’ndan döndüğümden bu yana, en önemli çıkarımımın ne olduğu defalarca soruldu. Bu yıl en çok tartışılan konular arasında yapay zekâ, özellikle de üretken yapay zekâ vardı. Yakın zamanda ChatGPT gibi büyük dil modellerinin benimsenmesiyle birlikte, yapay zekânın gelecekte üretkenlik ve ekonomik büyüme için neler yapabileceği konusunda çok fazla umut ve hamaset var.
Bu soruyu yanıtlamak için, dünyamıza YZ’den çok insan aptallığının hâkim olduğunu unutmamalıyız. Her biri daha geniş bir “çoklu krizin” unsuru olan mega tehditlerin çoğalması, politikalarımızın geleceğimize yönelik en ciddi ve bariz riskleri bile ele alamayacak kadar işlevsiz ve politikalarımızın çok yanlış yönlendirilmiş olduğunu doğruluyor. Bunlar arasında büyük ekonomik maliyetleri olacak iklim değişikliği; iklim mültecilerinin dalga dalga Küresel Kuzey’e akmasını daha da hızlandıracak başarısız devletler ve ekonomik olarak COVID-19’dan bile daha zararlı olabilecek tekrarlayan, öldürücü pandemiler yer alıyor.
YZ’nin yıkıcı potansiyeli
Sürdürülemez düzeydeki özel ve kamu borçları, borç ve mali krizleri tetikleme tehdidi yaratırken, enflasyonun ve stagflasyonist negatif toplam arz şoklarının geri dönüşüne tanık olabiliriz.
Dahası, büyümeye ve insan refahına katkıda bulunabilecek cesur ve yeni yapay zekâ teknolojileri aynı zamanda büyük bir yıkıcı potansiyele de sahip. Dezenformasyon, deepfake ve seçim manipülasyonunu hiper hızlandırmak için şimdiden kullanılmaya başlandılar ve kalıcı teknolojik işsizlik ve daha da keskin eşitsizlikle ilgili korkuları artırdılar. Otonom silahların ve yapay zekâ destekli siber savaşın yükselişi de aynı derecede kaygı verici.
YZ’nin göz kamaştırıcılığı karşısında kör olan Davos katılımcıları, bu mega tehditlerin çoğuna odaklanmadı. Bu sürpriz olmadı. Benim deneyimlerime göre WEF’in havası, dünyanın gerçekte nereye doğru gittiğinin bir karşı göstergesidir. Politika yapıcılar ve iş dünyası liderleri kitaplarını tanıtmak ve basmakalıp sözler söylemek için oradalar. Genellikle küresel ve makroekonomik gelişmelere arka pencereden bakan geleneksel aklı temsil ediyorlar.
Küresel mali kriz kapıda
Bu nedenle, WEF’in 2006 yılındaki toplantısında küresel bir mali krizin yaklaşmakta olduğu uyarısında bulunduğumda, bir felaket tellalı olarak dışlandım. Ve 2007 yılında pek çok Euro Bölgesi ülkesinin yakında kamu borcu sorunlarıyla karşı karşıya kalacağını öngördüğümde, İtalya Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak azarlandım. 2016 yılında herkes bana Çin borsasındaki çöküşün küresel mali krizin tekrarlanmasına neden olacak sert bir inişe işaret edip etmediğini sorduğunda, haklı olarak Çin’in inişli çıkışlı, ama kontrollü bir iniş yapacağını savundum.
Yapay zekâ söz konusu olduğunda, bu teknolojinin önümüzdeki on yıllarda dünyayı gerçekten değiştirmesi için çok büyük bir şans var. Ancak Davos’un GenAI’ye odaklanması, geleceğin AI teknolojileri ve endüstrilerinin bu modellerin çok ötesine geçeceği düşünüldüğünde şimdiden yersiz görünüyor. Örneğin, robotik ve otomasyon alanında devam eden devrimi düşünün; bu devrim yakında bizim gibi öğrenebilen ve çoklu görev yapabilen insan benzeri özelliklere sahip robotların geliştirilmesine yol açacak. Ya da yapay zekânın biyoteknoloji, tıp ve nihayetinde insan sağlığı ve yaşam süreleri için neler yapacağını düşünün.
Diğer teknolojiler daha fazla umut vaat ediyor
Aynı uzun vadeli bakış açısı iklim tartışmalarına da uygulanmalı. Sorunun, önemli bir fark yaratmak için çok yavaş büyüyen yenilenebilir enerji ya da karbon yakalama, tutma ve yeşil hidrojen gibi pahalı teknolojilerle çözülmeyeceği giderek daha muhtemel hale geliyor. Bunun yerine, önümüzdeki 15 yıl içinde ticari bir reaktörün inşa edilebilmesi koşuluyla, bir füzyon enerjisi devrimi görebiliriz. Bu bol miktarda ucuz, temiz enerji kaynağı, ucuz tuzdan arındırma ve tarım teknolojisiyle birleştiğinde, bu yüzyılın sonuna kadar gezegende yaşayacak olan on milyar insanı beslememizi sağlayacaktır.
Benzer şekilde, finansal hizmetlerdeki devrim de merkezi olmayan blok zincirleri veya kripto para birimleri etrafında şekillenmeyecektir. Bunun yerine, halihazırda ödeme sistemlerini, borç verme ve kredi tahsisini, sigortacılık ve varlık yönetimini iyileştiren yapay zekâ destekli merkezi fintech türünü içerecektir. Malzeme bilimi yeni bileşenlerde, katmanlı imalat, nanoteknolojilerde ve sentetik biyolojide bir devrime yol açacaktır. Uzay araştırmaları ve uzaydan yararlanma, gezegeni kurtarmamıza ve gezegen dışı yaşam biçimleri yaratmanın yollarını bulmamıza yardımcı olacaktır.
Bunlar ve diğer pek çok teknoloji dünyayı daha iyi hale getirebilir, ancak yalnızca olumsuz yan etkilerini yönetebilirsek ve yalnızca karşı karşıya olduğumuz tüm mega tehditleri çözmek için kullanılırlarsa…
Yapay zekânın bir gün insan aptallığının üstesinden geleceği umuluyor. Ancak önce biz kendimizi yok edersek bu şansı asla elde edemeyecek.”
Bu yazı ilk kez 8 Şubat 2024’te yayımlanmıştır.