Dağıttı dünyayı, dağıtıyor. Korona öncesi (KÖ) dünya ile korona sonrası (KS) dünya farklı olacak. Değişeceğiz. Bunu kabul edelim. Acılar olacak. Yalıtılmayı, evde kalmayı, kendisiyle kalmayı öğrenecek birçoğumuz. Umalım öyle olsun! Kendimizle kalınca ne yapmamız gerektiğini keşfedeceğiz. Şimdi ne KÖ ne de KS dönemindeyiz. Koronalı günlerde canımızı diri tutup daha canlı günlere hazırlık yapıyoruz. Sıkıntıları, acıları can gücümüzle yenerek yeni bir dünyaya çıkmak istiyoruz. Yalıtılıyoruz ama ortak bir gaye uğruna dayanışma içindeyiz de.
Korona bağışıklık gücümüzü yokluyor. Bağışıklık yalnızca bedenimizin bağışıklığından oluşmuyor. Duygularımızın, düşüncelerimizin, ilişkilerimizin de canımızı yakmaya, canımızı almaya gelen güçlere karşı bağışıklığı var. Korona öldürebilir ama canını bileni, candaşını duyanı oldurur da! Tüm dünyadaki canları yeniden, yeniden duymanın tam vaktidir.
Bize ne olacak telaşı canımızı diri tutmaya zarar verebilir. “Bize bir şey olmaz” gafleti de. Ne olacak bundan sonra, nereye gidiyor dünya? Geleceğin başımıza beklemediğimiz kötü işler açabileceği saplantısı geleceği planlayıp, denetlememizi güçleştiriyor. Korona biz insanların özgüvenini sınıyor. Canız biz, bu sınavı alnımızın akıyla geçeriz. Bilgisiz, gerçeği görmeyen, araştırmayan boş bir umutla değil elbette, gerçekçi, acıları bal eylemeye çalışan bir direnme gücü ile!
Pandemi çok uğradı bu gezegene. Binlerce yıldır nice yıkımlar, kırımlar, ölümler, hastalıklar geçti bu güngörmüş gezegenimizin üzerinden. Biz canlar kayıplar vererek de olsa tüm bunların üstesinden gelmeyi başardık ki, bugün hâlâ yeryüzünde milyonlarca insan var, bundan sonra da olacak. İnsan olarak hepimizin kendi içinde duyabileceği can enerjisi evrenin her zerresinde var.
Evlerdeyiz ama yalnız değiliz
Can tükenmez. Koronayla yaşamayı başaracağız. Bu başarıya katkıda bulunmak isteyen canlar, şu sıkıntılı anların, şu iç karartıcı ortamın boğucu etkilerinden kurtulmayı öğrenmeli. Unutmayalım: Biz koronadan fazlayız. Doğanın bizi sınadığının farkındayız. Bilgiliyiz. Umutluyuz. İnançlıyız. Dünya koronadan büyüktür. Uğradığımız kayıplardan öğrenebiliyoruz. Sonradan gelebilecek her türlü yıkıma karşı can bağışıklığımızı nasıl güçlendirebileceğimizi keşfedebiliyoruz. Boş bulunmazsak, bu korona serüveninden nice deneyimler, bilgiler edinerek daha güçlü bir dünyaya çıkmanın yolunu bulacağız.
Sıkışmayalım yeter ki! Yalnız kendimizi, yakınlarımızı değil, dünyadaki tüm canları düşünelim. Bu aralar bizi sıkıştıran çok acele dile getirilmiş birçok yorum var. Böylesi yorumların kalın duvarları arasına sıkışıp umutsuzluğun zehirli havasıyla boğulmayalım. Şu anın tuzağına düşüp karamsarlığın karanlığında kaybolmadan geçmişi ve geleceği kapsayacak biçimde zaman ufkumuzu genişletelim. Açalım ufuklarını duygularımızın, düşüncelerimizin. Sıkışmayalım daraltıp dünyalarımızı. Evlerdeyiz ama yalnız değiliz, dünyadayız, evrendeyiz. Dünya gezegeni denilen evimizde korona ardı bir çağa hazırlanıyoruz. Bu deneyimden elbette daha güçlü çıkacak canlarımız. Bundan sonra gelebilecek muhtemel yıkımlara karşı dayanışma içinde, umutla, kendimize, bilgimize, kültürümüze güvenerek mücadele etmeyi öğreneceğiz.
Pandemi, bizi biraz daha düşündür, paylaşmaya, anlamaya, öğrenmeye, keşfetmeye hazırlıklı kıl emi?
Soralım yeniden: Korona öldürür mü? Öldürmesine izin vermeyerek, oldurması için çalışalım.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 26 Mart 2020’de yayımlanmıştır.