ABD’nin yapay zekâda imkânsız görevi

Yapay zekâ, ulusal güvenlik için bir tehdit mi, yoksa adil bir toplum yaratabilir mi? Jeopolitik bir silah mı, yoksa insanlara hayatın her alanında yardım etmenin bir yolu mu? Yapay zekâ konusunda kapsamlı bir mevzuatın ilk adımını atan ABD Başkanı Joe Biden bu sorulara “yukarıdakilerin hepsi” yanıtını verdi. Biden'ın büyük adımı, teknolojinin kendisi kadar etkileyici ve kafa karıştırıcı.

30 Ekim’de ABD Başkan Joe Biden, Amerika’da yapay zekâ (YZ) hakkında uzun bir başkanlık kararnamesine imza attı. Bu, yapay zekâ konusunda yasal düzenlemeye zemin arayan diğer ülkeler için emsal teşkil edecek bir adımdı. Ancak The Atlantic yazarları Karen Hao ve Matteo Wong’un belirttiği üzere, “Amerika’nın bu teknolojinin geliştirilmesinde öncülük etmesini sağlarken aynı zamanda ortaya çıkardığı birçok tehlikeyle de başa çıkmasını sağlamak üzere her türlü devlet kurumunu yönlendiren” bu kararname pek çok çelişki barındırıyor ve kafa karışıklığı yaratmaktan başka işe yaramayabilir.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Kararname, başkanın kendi sözleriyle, “zamanımızın en önemli teknolojisi” olan yapay zekâ için kurumları, kurallar ve yönergeler oluşturmaya, raporlar yazmaya ve finansman sağlamaya ve araştırma yapıları oluşturmaya zorluyor.

Kararnamenin kapsamı, özellikle üretici yapay zekâ patlamasının yaklaşık bir yıl önce başladığı göz önüne alındığında etkileyici. Ancak belgenin pek çok bölümü zaman zaman birbirleriyle çelişiyor ve Amerika’nın yapay zekâya karşı öncelikli tutumunun tam olarak ne olması gerektiğine dair daha fazla kafa karışıklığına yol açıyor. YZ, ulusal güvenlik için bir tehdit mi, yoksa adil bir toplum yaratabilir mi? Jeopolitik bir silah mı yoksa insanlara hayatın her alanında yardım etmenin bir yolu mu?

Tüm alanı kapsamaya çalışmanın karmaşası

Biden yönetimi, bu teknolojinin yakında hayatın her alanında olacağına inandığını belirterek “yukarıdakilerin hepsi” yanıtını verdi. Daha önce Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi’nin direktör vekilliğini yapmış olan İleri Araştırmalar Enstitüsü profesörü Alondra Nelson, yapay zekânın “cep telefonlarımızdaki işletim sistemleri kadar her yerde bulunacağını” ve bu nedenle düzenlemenin “tüm alanı” kapsayacağını söyledi. Bu ölçek kararsızlığı gerektiriyor ve dolayısıyla Biden yönetimi tek bir yaklaşıma karar vermeden çelişkili görüşleri dikkate almış.

Kararnamenin bir bölümü OpenAI ve Google gibi bir avuç etkili yapay zekâ şirketinin görüşlerini toptan benimserken, diğerleri işçilerin, savunmasız ve yeterince hizmet alamayan toplulukların ve bu ‘Büyük Teknolojiyi’ en çok eleştiren sivil toplum örgütlerinin endişelerini merkeze alıyor. Kararname ayrıca hükümetin YZ’nin yanlış bilgilendirmeyi, mahremiyetin ve telif haklarının ihlallerini daha da kötüleştireceğinden endişe duyduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Büyük YZ’nin tavsiyelerine kulak verse bile, kararname ayrıca daha küçük YZ geliştiricilerini ve araştırmacılarını destekleyecek yaklaşımları da tanımlıyor. Ayrıca teknolojinin potansiyel faydalarına yönelik de pek çok vurgu var: Kararnamede, YZ’nin “toplumun en zor sorunlarından bazılarını çözme potansiyeline” sahip olduğu belirtiliyor. Küçük işletmeler ve girişimciler için bir nimet olabilir, yeni istihdam kategorileri yaratabilir, yeni ilaçlar geliştirebilir, sağlık hizmetlerini iyileştirebilir ve çok daha fazlasını yapabilir.

Belge tamamen farklı gruplar tarafından yazılmış makalelerin bir araya getirilmiş hali gibi görünüyorsa, bunun nedeni büyük olasılıkla öyle olması.

Tüm kesimlerin raporlarında ‘kopyala-yapıştır’ yapılmış

Başkan ve başkan yardımcısı, teknolojinin düzenlenmesini tartışmak üzere YZ şirket yöneticileri, sivil haklar liderleri ve tüketici savunucularıyla toplantılar düzenledi. Biden-Harris yönetimi, geçen Kasım ayında ChatGPT’nin lansmanından önce bir YZ Haklar Bildirgesi belgesi yayınladı. Bu belgede medeni haklar, ırksal adalet ve mahremiyet korunmasının ileriye taşınması çağrısında bulunulmuştu.

Kararname, belgedeki hususlara atıfta bulunuyor ve onu genişletiyor: YZ’nin sağlık hizmetleri ve işe alma alanlarda ayrımcılığa katkıda bulunma potansiyelini, yargı ve güvenlik alanlarında YZ kullanımının risklerini ve daha fazlasını ele alıyor.

Bu sorunlar, bir yapay zekâ alt kategorisi olan “üretken yapay zekânın” ortaya çıkmasından çok önce de vardı. Ancak bu eski yapay zekâ programları, endişe verici derecede insana benzeyen diliyle ChatGPT’den daha az kolektif hayal gücünü harekete geçiriyor.

O halde, kararname doğal olarak büyük ölçüde bu yeni teknolojinin temelini oluşturan ultra güçlü ve bilgi işlem açısından yoğun yazılım türüne odaklanmış durumda. Özellikle söz konusu olan, “uç yapay zekâ” modellerdir. Başkanlık kararnamesinin bazı bölümleri, bu şirketlerin önerdiği düzenleyici çerçeveyle eşleşiyor. Bu yaz yayınlanan ve kısmen OpenAI ve Google DeepMind çalışanları tarafından ortaklaşa kaleme alınan etkili bir siyaset belgesi, biyolojik veya kimyasal silahların tasarlanmasını kolaylaştıracak, “aldatma ve şaşırtma yoluyla” insan kontrolünden kaçabilecek uç yapay zekâ modellerinin tanımlanmasını önermişti. Başkanlık kararnamesi neredeyse tamamen aynı dili kullanıyor.

Gazetecilere konuşan üst düzey bir yetkili, belgenin geniş kapsamlı olmasının bir hata değil, bir özelliği olduğu söyledi. Yetkili, “Seçme lüksümüz yok. ‘Sadece güvenliği sağlayacağız’ ya da ‘Sadece eşitliği sağlayacağız’ ya da ‘Sadece gizliliği sağlayacağız’ deme lüksümüz yok. Bunların hepsini yapmak zorundayız.”

Uygulayıcılar nasıl yön belirleyecek?

Karar vermek için bu kararnameye bakan herkes, çok sayıda olası kullanıma sahip olan bu teknoloji hakkında karışık bir izlenim edinecek ve muhtemelen başkanın neye odaklanmaya veya neyi göz ardı etmeye karar verdiği konusunda da kafa karışıklığı yaşayacak. Kararname, farklı kurumların YZ’nin kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditler üzerindeki teorik etkisini ele almak için nasıl hazırlanmaları gerektiğini detaylandırmak için oldukça fazla çaba harcıyor ki bu kısım doğrudan OpenAI ve Google tarafından desteklenen politika belgesinden alınmış.

Buna karşılık, yönetim, halihazırda gerçekleşmekte olan teknoloji için büyük bir uygulama olan eğitimde YZ kullanımına çok daha az önem veriyor. Belge, YZ’nin iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı artırmada oynayabileceği rolü kabul ediyor. Örneğin elektrik şebekesi güvenilirliğini artırabilir ve temiz enerji dağıtımını mümkün kılabilir.

Ancak büyük YZ modellerini geliştirmek ve dağıtmak için gereken muazzam enerji ve su kaynaklarından ya da ürettikleri karbon emisyonlarından bir kez bile bahsetmiyor.

Ayrıca, işleri YZ tarafından sekteye uğratılabilecek işçileri desteklemek için federal kaynakların kullanılması olasılığını tartışıyor, ancak YZ ekonomisi tarafından tartışmalı bir şekilde sömürülen işçilerden, örneğin, çok az ücret karşılığında sohbet robotlarına manuel veri girişi yapan insanlardan bahsetmiyor.

Çin’in YZ’de üstünlüğünün örtük kabulü

Uluslararası kaygılar da kararnamede önemli bir yer tutuyor. Kararnamenin en agresif eylemleri arasında, Ticaret Bakanı’nı, Microsoft ve Google gibi ABD bulut hizmeti sağlayıcılarının, hizmetlerini kullanan yabancı kişi veya kuruluşların kötü niyetli amaçlarla kullanılabilecek büyük YZ modellerini eğitmeye başlaması halinde hükümeti bilgilendirmesini gerektirecek yeni düzenlemeler de yer alıyor.

Kararname ayrıca Dışişleri Bakanı ve İç Güvenlik Bakanı’nı vize onay sürecini kolaylaştırmak için YZ yeteneklerini kullanmaya yönlendiriyor. Ayrıca Savunma Bakanlığı da dahil olmak üzere diğer bazı kurumları, ulusal laboratuvarlarda çalışmak ve gizli bilgilere erişmek isteyen YZ uzmanlığına sahip ABD vatandaşı olmayanlar için onay sürecini kolaylaştırmaya yönelik öneriler hazırlamaya çağırıyor.

Yabancı kuruluşların gözetim altına alınması, ABD’nin YZ geliştirme konusunda Çin’le olan şiddetli rekabetine ve bu konudaki endişelerine üstü kapalı bir kabulü niteliğinde. Çin aynı zamanda ABD’deki yabancı YZ yeteneklerinin 1 numaralı kaynağı. 2019 yılında, Çin ekonomisini inceleyen Chicago merkezli bir düşünce kuruluşu olan Macro Polo’nun bir araştırmasına göre, ABD merkezli üst düzey YZ araştırmacılarının yüzde 27’si lisans eğitimlerini Çin’de alırken, ABD’de eğitim görenlerin oranı yüzde 31. Başka bir deyişle belge, ABD’de yapay zekânın geliştirilmesi için uluslararası çalışanların öneminin altını çizerken, yapay zekâ geliştiren yabancı ajanlara karşı önlemler öneriyor.

Bilinmezliğe yön verme girişimi

Danışmanlık firması Albright Stonebridge’in Çin ve teknoloji politikaları sorumlusu Paul Triolo’ya göre, Biden-Harris yönetimi, 2024 seçimleri Washington’u felç etmeden ve potansiyel olarak yeni bir yönetim gelmeden önce YZ politikasında son bir hamle yapmak için de bu kararnameyi kullanıyor.

Belge, çoğu kurumun görevlerini bu dönem sona ermeden tamamlamasını istiyor. Ortaya çıkan raporlar, Kongre’de hazırlanmakta olan ve muhtemelen geçmesi çok daha uzun sürecek olan bir yapay zekâ mevzuatını şekillendirebilir.

Yine de ChatGPT’nin yayınlanmasından bu yana sadece 11 ay geçtiği ve GPT-4’e yükseltilmesinin bundan beş aydan kısa bir süre sonra gerçekleştiği göz önüne alındığında, bu görevlerin ve zaman çizelgelerinin çoğu biraz belirsiz ve uzak görünüyor.

Bir yıl önce, çok az insan sohbet robotlarının ve görüntü oluşturucuların internetin seçimler, eğitim, işgücü veya çalışma üzerindeki etkileri hakkındaki temel düşünce biçimimizi nasıl değiştireceğini hayal edebilirdi. Sadece birkaç ay önce, arama motorlarında yapay zekânın kullanılması bir rüya gibi görünüyordu. Tüm bunlar ve yeni ortaya çıkan YZ devriminde çok daha fazlası ciddi bir şekilde başladı. Dolayısıyla, kararnamenin YZ’ye yönelik farklı değerler ve yaklaşımlar konusundaki iç çatışması kaçınılmaz olabilir. Bu, kimsenin nereye gittiğine dair güvenilir bir haritaya sahip olmadığı bir teknoloji için bir yol çizme girişiminin sonucudur.”

Bu yazı ilk kez 15 Kasım 2023’te yayımlanmıştır.

 

Karen Hao ve Matteo Wong’un The Atlantic’te yayınlanan “Beyaz Saray’ın imkansız YZ görevi” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/technology/archive/2023/10/biden-white-house-ai-executive-order/675837/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

ABD’nin yapay zekâda imkânsız görevi

Yapay zekâ, ulusal güvenlik için bir tehdit mi, yoksa adil bir toplum yaratabilir mi? Jeopolitik bir silah mı, yoksa insanlara hayatın her alanında yardım etmenin bir yolu mu? Yapay zekâ konusunda kapsamlı bir mevzuatın ilk adımını atan ABD Başkanı Joe Biden bu sorulara “yukarıdakilerin hepsi” yanıtını verdi. Biden'ın büyük adımı, teknolojinin kendisi kadar etkileyici ve kafa karıştırıcı.

30 Ekim’de ABD Başkan Joe Biden, Amerika’da yapay zekâ (YZ) hakkında uzun bir başkanlık kararnamesine imza attı. Bu, yapay zekâ konusunda yasal düzenlemeye zemin arayan diğer ülkeler için emsal teşkil edecek bir adımdı. Ancak The Atlantic yazarları Karen Hao ve Matteo Wong’un belirttiği üzere, “Amerika’nın bu teknolojinin geliştirilmesinde öncülük etmesini sağlarken aynı zamanda ortaya çıkardığı birçok tehlikeyle de başa çıkmasını sağlamak üzere her türlü devlet kurumunu yönlendiren” bu kararname pek çok çelişki barındırıyor ve kafa karışıklığı yaratmaktan başka işe yaramayabilir.

Yazıdan öne çıkan bölümleri aktarıyoruz:

“Kararname, başkanın kendi sözleriyle, “zamanımızın en önemli teknolojisi” olan yapay zekâ için kurumları, kurallar ve yönergeler oluşturmaya, raporlar yazmaya ve finansman sağlamaya ve araştırma yapıları oluşturmaya zorluyor.

Kararnamenin kapsamı, özellikle üretici yapay zekâ patlamasının yaklaşık bir yıl önce başladığı göz önüne alındığında etkileyici. Ancak belgenin pek çok bölümü zaman zaman birbirleriyle çelişiyor ve Amerika’nın yapay zekâya karşı öncelikli tutumunun tam olarak ne olması gerektiğine dair daha fazla kafa karışıklığına yol açıyor. YZ, ulusal güvenlik için bir tehdit mi, yoksa adil bir toplum yaratabilir mi? Jeopolitik bir silah mı yoksa insanlara hayatın her alanında yardım etmenin bir yolu mu?

Tüm alanı kapsamaya çalışmanın karmaşası

Biden yönetimi, bu teknolojinin yakında hayatın her alanında olacağına inandığını belirterek “yukarıdakilerin hepsi” yanıtını verdi. Daha önce Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi’nin direktör vekilliğini yapmış olan İleri Araştırmalar Enstitüsü profesörü Alondra Nelson, yapay zekânın “cep telefonlarımızdaki işletim sistemleri kadar her yerde bulunacağını” ve bu nedenle düzenlemenin “tüm alanı” kapsayacağını söyledi. Bu ölçek kararsızlığı gerektiriyor ve dolayısıyla Biden yönetimi tek bir yaklaşıma karar vermeden çelişkili görüşleri dikkate almış.

Kararnamenin bir bölümü OpenAI ve Google gibi bir avuç etkili yapay zekâ şirketinin görüşlerini toptan benimserken, diğerleri işçilerin, savunmasız ve yeterince hizmet alamayan toplulukların ve bu ‘Büyük Teknolojiyi’ en çok eleştiren sivil toplum örgütlerinin endişelerini merkeze alıyor. Kararname ayrıca hükümetin YZ’nin yanlış bilgilendirmeyi, mahremiyetin ve telif haklarının ihlallerini daha da kötüleştireceğinden endişe duyduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Büyük YZ’nin tavsiyelerine kulak verse bile, kararname ayrıca daha küçük YZ geliştiricilerini ve araştırmacılarını destekleyecek yaklaşımları da tanımlıyor. Ayrıca teknolojinin potansiyel faydalarına yönelik de pek çok vurgu var: Kararnamede, YZ’nin “toplumun en zor sorunlarından bazılarını çözme potansiyeline” sahip olduğu belirtiliyor. Küçük işletmeler ve girişimciler için bir nimet olabilir, yeni istihdam kategorileri yaratabilir, yeni ilaçlar geliştirebilir, sağlık hizmetlerini iyileştirebilir ve çok daha fazlasını yapabilir.

Belge tamamen farklı gruplar tarafından yazılmış makalelerin bir araya getirilmiş hali gibi görünüyorsa, bunun nedeni büyük olasılıkla öyle olması.

Tüm kesimlerin raporlarında ‘kopyala-yapıştır’ yapılmış

Başkan ve başkan yardımcısı, teknolojinin düzenlenmesini tartışmak üzere YZ şirket yöneticileri, sivil haklar liderleri ve tüketici savunucularıyla toplantılar düzenledi. Biden-Harris yönetimi, geçen Kasım ayında ChatGPT’nin lansmanından önce bir YZ Haklar Bildirgesi belgesi yayınladı. Bu belgede medeni haklar, ırksal adalet ve mahremiyet korunmasının ileriye taşınması çağrısında bulunulmuştu.

Kararname, belgedeki hususlara atıfta bulunuyor ve onu genişletiyor: YZ’nin sağlık hizmetleri ve işe alma alanlarda ayrımcılığa katkıda bulunma potansiyelini, yargı ve güvenlik alanlarında YZ kullanımının risklerini ve daha fazlasını ele alıyor.

Bu sorunlar, bir yapay zekâ alt kategorisi olan “üretken yapay zekânın” ortaya çıkmasından çok önce de vardı. Ancak bu eski yapay zekâ programları, endişe verici derecede insana benzeyen diliyle ChatGPT’den daha az kolektif hayal gücünü harekete geçiriyor.

O halde, kararname doğal olarak büyük ölçüde bu yeni teknolojinin temelini oluşturan ultra güçlü ve bilgi işlem açısından yoğun yazılım türüne odaklanmış durumda. Özellikle söz konusu olan, “uç yapay zekâ” modellerdir. Başkanlık kararnamesinin bazı bölümleri, bu şirketlerin önerdiği düzenleyici çerçeveyle eşleşiyor. Bu yaz yayınlanan ve kısmen OpenAI ve Google DeepMind çalışanları tarafından ortaklaşa kaleme alınan etkili bir siyaset belgesi, biyolojik veya kimyasal silahların tasarlanmasını kolaylaştıracak, “aldatma ve şaşırtma yoluyla” insan kontrolünden kaçabilecek uç yapay zekâ modellerinin tanımlanmasını önermişti. Başkanlık kararnamesi neredeyse tamamen aynı dili kullanıyor.

Gazetecilere konuşan üst düzey bir yetkili, belgenin geniş kapsamlı olmasının bir hata değil, bir özelliği olduğu söyledi. Yetkili, “Seçme lüksümüz yok. ‘Sadece güvenliği sağlayacağız’ ya da ‘Sadece eşitliği sağlayacağız’ ya da ‘Sadece gizliliği sağlayacağız’ deme lüksümüz yok. Bunların hepsini yapmak zorundayız.”

Uygulayıcılar nasıl yön belirleyecek?

Karar vermek için bu kararnameye bakan herkes, çok sayıda olası kullanıma sahip olan bu teknoloji hakkında karışık bir izlenim edinecek ve muhtemelen başkanın neye odaklanmaya veya neyi göz ardı etmeye karar verdiği konusunda da kafa karışıklığı yaşayacak. Kararname, farklı kurumların YZ’nin kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditler üzerindeki teorik etkisini ele almak için nasıl hazırlanmaları gerektiğini detaylandırmak için oldukça fazla çaba harcıyor ki bu kısım doğrudan OpenAI ve Google tarafından desteklenen politika belgesinden alınmış.

Buna karşılık, yönetim, halihazırda gerçekleşmekte olan teknoloji için büyük bir uygulama olan eğitimde YZ kullanımına çok daha az önem veriyor. Belge, YZ’nin iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı artırmada oynayabileceği rolü kabul ediyor. Örneğin elektrik şebekesi güvenilirliğini artırabilir ve temiz enerji dağıtımını mümkün kılabilir.

Ancak büyük YZ modellerini geliştirmek ve dağıtmak için gereken muazzam enerji ve su kaynaklarından ya da ürettikleri karbon emisyonlarından bir kez bile bahsetmiyor.

Ayrıca, işleri YZ tarafından sekteye uğratılabilecek işçileri desteklemek için federal kaynakların kullanılması olasılığını tartışıyor, ancak YZ ekonomisi tarafından tartışmalı bir şekilde sömürülen işçilerden, örneğin, çok az ücret karşılığında sohbet robotlarına manuel veri girişi yapan insanlardan bahsetmiyor.

Çin’in YZ’de üstünlüğünün örtük kabulü

Uluslararası kaygılar da kararnamede önemli bir yer tutuyor. Kararnamenin en agresif eylemleri arasında, Ticaret Bakanı’nı, Microsoft ve Google gibi ABD bulut hizmeti sağlayıcılarının, hizmetlerini kullanan yabancı kişi veya kuruluşların kötü niyetli amaçlarla kullanılabilecek büyük YZ modellerini eğitmeye başlaması halinde hükümeti bilgilendirmesini gerektirecek yeni düzenlemeler de yer alıyor.

Kararname ayrıca Dışişleri Bakanı ve İç Güvenlik Bakanı’nı vize onay sürecini kolaylaştırmak için YZ yeteneklerini kullanmaya yönlendiriyor. Ayrıca Savunma Bakanlığı da dahil olmak üzere diğer bazı kurumları, ulusal laboratuvarlarda çalışmak ve gizli bilgilere erişmek isteyen YZ uzmanlığına sahip ABD vatandaşı olmayanlar için onay sürecini kolaylaştırmaya yönelik öneriler hazırlamaya çağırıyor.

Yabancı kuruluşların gözetim altına alınması, ABD’nin YZ geliştirme konusunda Çin’le olan şiddetli rekabetine ve bu konudaki endişelerine üstü kapalı bir kabulü niteliğinde. Çin aynı zamanda ABD’deki yabancı YZ yeteneklerinin 1 numaralı kaynağı. 2019 yılında, Çin ekonomisini inceleyen Chicago merkezli bir düşünce kuruluşu olan Macro Polo’nun bir araştırmasına göre, ABD merkezli üst düzey YZ araştırmacılarının yüzde 27’si lisans eğitimlerini Çin’de alırken, ABD’de eğitim görenlerin oranı yüzde 31. Başka bir deyişle belge, ABD’de yapay zekânın geliştirilmesi için uluslararası çalışanların öneminin altını çizerken, yapay zekâ geliştiren yabancı ajanlara karşı önlemler öneriyor.

Bilinmezliğe yön verme girişimi

Danışmanlık firması Albright Stonebridge’in Çin ve teknoloji politikaları sorumlusu Paul Triolo’ya göre, Biden-Harris yönetimi, 2024 seçimleri Washington’u felç etmeden ve potansiyel olarak yeni bir yönetim gelmeden önce YZ politikasında son bir hamle yapmak için de bu kararnameyi kullanıyor.

Belge, çoğu kurumun görevlerini bu dönem sona ermeden tamamlamasını istiyor. Ortaya çıkan raporlar, Kongre’de hazırlanmakta olan ve muhtemelen geçmesi çok daha uzun sürecek olan bir yapay zekâ mevzuatını şekillendirebilir.

Yine de ChatGPT’nin yayınlanmasından bu yana sadece 11 ay geçtiği ve GPT-4’e yükseltilmesinin bundan beş aydan kısa bir süre sonra gerçekleştiği göz önüne alındığında, bu görevlerin ve zaman çizelgelerinin çoğu biraz belirsiz ve uzak görünüyor.

Bir yıl önce, çok az insan sohbet robotlarının ve görüntü oluşturucuların internetin seçimler, eğitim, işgücü veya çalışma üzerindeki etkileri hakkındaki temel düşünce biçimimizi nasıl değiştireceğini hayal edebilirdi. Sadece birkaç ay önce, arama motorlarında yapay zekânın kullanılması bir rüya gibi görünüyordu. Tüm bunlar ve yeni ortaya çıkan YZ devriminde çok daha fazlası ciddi bir şekilde başladı. Dolayısıyla, kararnamenin YZ’ye yönelik farklı değerler ve yaklaşımlar konusundaki iç çatışması kaçınılmaz olabilir. Bu, kimsenin nereye gittiğine dair güvenilir bir haritaya sahip olmadığı bir teknoloji için bir yol çizme girişiminin sonucudur.”

Bu yazı ilk kez 15 Kasım 2023’te yayımlanmıştır.

 

Karen Hao ve Matteo Wong’un The Atlantic’te yayınlanan “Beyaz Saray’ın imkansız YZ görevi” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/technology/archive/2023/10/biden-white-house-ai-executive-order/675837/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x