Çin ekonomisinin sorunu ne?

Çin’in ekonomisindeki büyümenin azalması dünyayı neden endişelendiriyor? Çin ekonomisi, Batılı ülkelerin korktuğu kadar kötü durumda mı? Çin’de işsizlik neden artıyor? Ekonomik göstergeler ne söylüyor? Necati Demircan yazdı.

Dünya, özellikle Batı, Çin’in son ekonomik verilerine bakınca endişe ediyor ve Çin ekonomisinin sorunu ne, sorusuna yanıt arıyor.

Zira, Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve son yıllardaki küresel ekonomik büyümenin de en önemli itici güçlerinden biri.

Dolayısıyla Çin ekonomisinin ikinci çeyrekte yıllık bazda sadece %3,2 oranında büyümesi, küresel bir soruna dönüşür mü, endişesi doğruyor.

Çin ekonomisine bakınca tek sorun büyüme rakamı değil, işsizlik rakamları da düşündürücü.

Haziran ayında 16-24 yaş arası genç işsizlik oranı yüzde 21,3 ile Çin’de yeni bir rekor kırdı. Şehirlerde yaşayanlar için işsizlik oranı ise haziran ayında yüzde 5,2 oldu.

Pekin yönetimi mart ayında 2023 yılı için yüzde 5 civarında bir büyüme hedefi belirlemişti. İlk çeyrekte Çin yüzde 4,5’lik bir büyüme gerçekleştirmiş ve bu ivmenin ikinci çeyrekte devam edip yüzde 7,3 büyümesi bekleniyordu. Fakat beklenti gerçekleşmedi.

Çevremde gördüğüm tanıdığım Çinli dostlarıma fikirlerini ve işlerinin nasıl gittiğini sormaya başladım.

Kimya sektöründe çalışan bir arkadaşım iki yıl öncesine göre daha mutsuzdu ve işlerinin hiç iyi gitmediğini söyledi hatta daha da kötüye gideceğine yönelik karamsar bir tablo çizdi.

Yeni bir girişim yaparak dizayn işine giren Çinli bir dostum ise işlerinin beklediğinden kötü gittiği, iş yapmak için görüşme yaptığı firmaların yeni yatırımlar yapmak istemediği şeklinde bir tablo çizdi.

Avrupa’dan lüks marka ürünler ithal eden bir arkadaşımın işlerinin iyi gitmediği ve çalışanlarının ücretlerini geciktirdiğini öğrendim. Diğer arkadaşım ise Çin ekonomisindeki sorunu anlamamı sağlayan yorumunu yaptı; ona göre Çin’de esas sorun iç tüketimde talebin düşmesiydi.

Çin’de tasarruflar artıyor, lüks tüketim azalıyor

Çin’de 1,3 milyar insanın tüketimdeki davranışı büyük bir değişim yaratıyor.

Özellikle Kovid19 seyahat engellerinin kaldırılmasıyla birlikte yurtdışından Çin’e gelip ticaret yapmak isteyenlerle birlikte Çin ekonomisinin büyük bir büyüme göstereceğini düşünüyordum.

Fakat bu görüşümde unuttuğum bir nokta vardı, o da iç pazardaki talep davranışıydı.

Çin’de insanların mevduat hesaplarında hâlâ paraları var hatta bu rakam giderek artıyor. 2020 yılında Çinlilerin ülke içindeki toplam tasarrufları 93,44 trilyon yuandı, 2021 yılında 103,3 trilyon ve 2022 yılında ise toplam tasarrufları 120,3 trilyon yuana (yaklaşık 17,116 trilyon dolar) ulaştı. 2023’ün ilk yarısında bu tasarruflara 12 trilyon yuan daha eklenerek 132 trilyon yuana yükseldi. Bu rakam 2021 yılının tamamındaki artıştan daha fazla.

Çin Halk Bankası’nın 2023’ün ilk yarısında mevduat sahiplerine, tüketimlerini artırıp artırmayacakları veya yatırım yapıp yapmayacaklarını sorduğu anketine verilen yanıtlara göre, mevduat sahiplerinin yüzde 58’i daha fazla tasarrufa yönelecek. Kısacası, Çin’de insanlar tüketim yapmak yerine tasarrufu tercih ediyor dolayısıyla da bu durum ekonomide bir daralma yaratıyor.

Dünyadaki lüks harcamaların üçte birini Çinliler yapıyordu

Çinlilerin tüketimlerini azaltmasından en çok lüks tüketim ürünleri zarar görüyor.

Kovid19 salgını öncesinde, dünyadaki lüks harcamaların üçte birini Çinliler yapıyordu. Hatta uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey pandemi öncesi yaptığı bir öngörüde, 2025 yılında küresel lüks tüketimin yüzde 41’inin Çin’de yapılacağını öngörüyordu.

2022 yılında Çin’de lüks tüketim önceki yıla göre yüzde -15 daralarak 93,3 milyar dolardan 79,9 milyar dolara geriledi. Bu yıl ise bu rakamın daha da gerilemesi muhtemel.

Örneğin, Baijiu’nun (Çin Rakısı) bilinen en pahalı markası Maotai’nin satış rakamlarında büyük düşüş gerçekleşmiş. Maotai, Çin’in en pahalı içeceklerinden ve ufak bir şişesinin fiyatı ise 10 bin yuan, bu rakam yaklaşık bin 392 dolara karşılık geliyor. 2022 yılından bu yana sadece Maotai’de değil diğer tüm lüks Baijiu markalarının satışlarında büyük bir düşüş olmuş. Fakat insanlar alkol kullanmaktan vazgeçmemiş, bunların yerine daha ucuz alkol ürünlerini kullanmış ve lükse olan talep azalmış.

Tamam ama içkiyle bu işin ne alakası var diye düşünebilirsiniz. Baijiu, Çin’de zengin veya orta kesimdeki kişilerin çeşitli bayram, düğün, iş yemekleri gibi kutlamalarının ayrılmaz bir parçası veya dostlara hediye edilen özel bir içki yani Çin toplumunun tüketim alışkanlıklarında önemli yer tutan bir kalem.

Eğlence, kültür ve spor alanındaki harcamalarda gerileme

Çinlilerin tasarrufa yönelmesi tüm eğlence, kültür ve spor alanındaki sektörleri de vurmuş durumda.

Guangdong Eyaleti İstatistik Bürosu’nun geçen yılki verilerine göre, Ocak-Ekim 2022 döneminde Guangdong’un kültür, spor ve eğlence alanındaki sabit varlık yatırımı yüzde 7,7; toptan ve perakende ticaret yüzde 8,2; konaklama ve yiyecek içecek yüzde 18; tarım, ormancılık, hayvancılık ve balıkçılık yatırımları yüzde 20 azalmış.

Tüm bu alanlar özel yatırım ve girişimciliğin yoğunlaştığı alanlar, dolayısıyla Çin’in küçük ve orta ölçekli işletmelerinin 2022’den itibaren riske dayanıklı bir finansal yönetim benimsemeye, artık dışarıya yatırım yapmamaya ve tasarruflarla istikrar aramaya karar verdikleri anlaşılıyor

Özellikle Çin’de tasarrufun artması, lüks tüketim, eğlence, spor ve kültür gibi etkinliklere yönelik talebin azalması önemli bir değişim de yaratıyor ve dolayısıyla işsizliği artırıyor.

Çin ekonomisi kötü durumda mı?

Çin’de şu anda TÜFE sıfıra yakın, mayıs ve haziran ayında TÜFE yüzde 0,2’ydi, nisan ayında yüzde 0,1, mart ayında yüzde 0,7’ydi.

2023 yılının ilk yarısında ABD ekonomisi yüzde 2’lik büyüme gerçekleştirdi. TÜFE ise mayıs ayında yüzde 0,1, haziran ayında 0,2 arttı. Almanya’da ise TÜFE haziran ayında yüzde 0,3 gerçekleşirken yıl sonunda yüzde 0,2’lik büyüme bekleniyor.

Çin’in hem TÜFE hem de büyüme verileri incelendiğinde , rakamların ABD, İngiltere, Japonya, Almanya gibi gelişmiş ülkelere göre daha olumlu olduğu görülüyor.

Çin 6,28 trilyon dolarla dünyanın en büyük ikinci tüketim pazarı. Ayrıca şu an Çin’de yaklaşık 400 milyon kişi orta gelir düzeyinde yaşıyor ve orta gelire sahip kitle de giderek büyüyor.

Çin’de lükse yönelik talep azalsa da diğer veriler hâlâ olumlu. Örneğin, otomobil piyasasında veriler olması gereken düzeyde. 2023’ün ilk yarısında araç alımları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,8 artışla 13,24 milyon adede ulaşmış durumda. Çin’in elektrikli otomobil fiyatları ucuz değil ancak kimse araç almaktan çekinmiyor. Çin’de otomobil satışlarının bu yıl 27,6 milyona ulaşması ve elektrikli araçların 7 milyon kadar satılması bekleniyor. Bunun yanında kendi yaşantımdan örnekler vermek gerekirse Çin’in en pahalı şehirlerinden Şanghay’da gündelik tüketim yani sebze, meyve, market ürünleri ve restoranların fiyatları oldukça normal seyrediyor. Tüketicinin alım gücünü etkileyecek bir fiyat artışından bahsetmek de mümkün değil.

Çin’in ithalatı ve ihracatı 2023’ün ilk yedi ayında yıllık bazda yüzde 0,4 artarak toplam 23,55 trilyon yuana (yaklaşık 3,29 trilyon doları) yükseldi.

Diğer taraftan Çin’e yabancı yatırımlar ise devam ediyor. Çin Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2023 yılının ilk yarısında Çin’e 97,55 milyar dolar değerinde doğrudan yatırım yapıldı. Yıllık bazda Fransa yüzde 173,3, İngiltere yüzde 135,3, Japonya, yüzde 53, Almanya yüzde 14 Çin’e yatırımlarını artırdı.

Çin’de yüksek genç işsizlik rakamları çok ciddi bir ekonomik kriz alarmı vermiyor. Çünkü haziran, temmuz ve ağustos ayları mezun olan gençlerin iş arama dönemi yani işsizliğin yüksek olduğu bir dönem. Bu rakamın bu sene anormal yükselmesi ise 3 yıldan uzun süren pandeminin neden olduğu gençlerin durgun iş piyasasına girmek yerine yüksek lisans gibi eğitim hayatlarını devam ettirmelerinden kaynaklanıyor. Bu durum Çin’de pandemi boyunca genç işsizlik oranının yüksek olmasını maskeledi. Çin’in açılmasıyla birlikte gençler tekrar istihdama girdi. 16-24 yaş arası genç nüfus 33 milyon, bunun yüzde 21,3’ü yani yaklaşık 7 milyonunu genç işsizler oluşturuyor. Fakat gerçekte genç nüfusun sadece yüzde 6’sı iş arayıp bulamıyor. Ayrıca bu gençlerin bir kısmı ağustos ayından sonra eğitim hayatlarına devam edebilir.

Emlak piyasası daralıyor

Diğer taraftan Çin’de emlak piyasası daralıyor. İnsanlar ev almaya yönelmiyor.

Aslında gayrimenkulde kapasite fazlası var, 2022 yılında Çin’deki tüm yeni evlerin üçte biri satılmadı. Bu durumda büyük şehirlerde emlak fiyatlarının sürekli artmasının etkisi var ve ev almanın büyük bir getirisi olmadığı da açık.

Örneğin, benim Şangay’da yaşadığım muhitteki evler şehir merkezine çok yakın olmamasına rağmen evin metrekaresi 50-55 bin yuan olarak değerlendiriliyor. 80 metrekarelik bir evin değeriyse yaklaşık 4-4,5 milyon yuan değerinde ve bu evin 20 yıllık kira bedelini hesapladığınızda evin aylık kira bedeli 16 bin yuan ediyor. Fakat yaşadığım yerdeki kiraların ortalaması 4 bin ila 6 bin yuan arasında. Çin’de yüksek enflasyon gibi bir sorun olmamasına rağmen evlerin 20 ila 30 yıl içinde kendilerini amorti etmesi pek mümkün değil.

Kısacası Çin’de özellikle de büyükşehirlerde ev almanın çok kârlı bir yatırım aracı olmadığı anlaşılıyor. Büyükşehirlerde ev satın almak isteyenler ise genellikle Çin’de iç göçü engellemeye yönelik Hukou sistemi (yani o şehir nüfusuna kayıtlı olmayıp şehrin sağlık, eğitim gibi imkanlarından yararlanma) nedeniyle insanların yöneldiği bir yatırım aracı.

Öte yandan Çin küresel talepteki daralmadan da dolaylı olarak etkileniyor. Örneğin 2023 için küresel akıllı telefon satışlarının 2022’deki 1,2 milyar rakamından yüzde 2,8 düşüşle 1,16 milyar olması bekleniyor. Küresel bilgisayar satışları 2023’ün ikinci çeyreğinde yüzde 13,4 düşüşle 61,6 milyon adede geriledi ve altı çeyrek üst üste daraldı.

Bunların üzerine küresel düzeyde ekonomik sorunlar eklenince beklenin altında bir büyüme gerçekleşiyor.

Çin’de insanlar neden tasarrufu tercih ediyor?

Çin’de Kovid19 önlemleri, küresel ekonomik ve jeopolitik risklerin bir araya gelmesinin kalıcı etkisi sonucu hane halkı güvenini tedirgin ediyor. Özellikle kovid19 salgını döneminde birçok küçük işletme ve ticaret yapan şirketler uzun süren kapanmalar ve önlemlerden dolayı yara aldı.

Pandemi sonrası açılmayla birlikte işletmeler rahatladı fakat küresel ekonomik sarsıntılar devam ediyor. Çinlilerin pandemi döneminde yerleşen temkinli harcama ve yatırım yapma davranışıysa küresel risklerden dolayı sürüyor.

Böyle bir ortamda örneğin yeni bir dizayn için yatırım yapmak, yeni spor, eğlence mekânı açmak veya büyük yatırımlı film yatırımlarına girişmek oldukça riskli geliyor.

Özetle Çin’de insanlar ekonomik bir çöküntü yaşamıyorlar fakat lüksten uzak durup tasarruf yapıyorlar. Ayrıca işsizliğin artması ve zayıf yatırımlar da Çin hane halkının talebinde düşüş yaratıyor. Bu tasarruf ve temkinli harcama tutumunun uzun süreli devam etmesi durumunda Çin ekonomisinde bir yara açılabilir. Çin’de zayıf talep ekonomiyi deflasyonun eşiğine getirebilir gibi görünüyor.

Perakende, gayrimenkul ve sanayi üretimi gibi kilit sektörlerdeki cansız performans, hükümetin daha fazla ekonomik teşvik tedbiri uygulaması yönündeki baskıyı arttırdı. Kovid19 önlemlerinin etkisi, düzenleyici baskılar ve jeopolitik riskler bu durumu daha da kötüleştirdi.

Geniş kapsamlı maliye politikası veya hane halkına yönelik vergi indirimleri de dahil olmak üzere tüketici talebini canlandırmaya odaklanan çok daha iddialı bir ekonomi politikası gerekli olacaktır.

Küresel tüketim azalmaya başladı. Ancak Çin büyük bir üretici olarak, bunu durumu daha az bir hasarla atlatma ihtimali hâlâ daha yüksek…

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 6 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

Necati Demircan
Necati Demircan
Necati Demircan - 1992 yılında Sakarya'da doğdu. 2017 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2018-2021 yılları arasında Shanghai Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi bölümünden '21yüzyılda Türkiye'nin Rusya ve İran'la İşbirliğine Neo-Avrasyacı Bakış' yüksek lisans teziyle mezun oldu. Demircan, Shanghai Üniversitesi Küresel Çalışmalar bölümünde doktorasına devam ediyor. Demircan aynı zamanda Shanghai Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Bölümünde araştırma görevlisi ve BRIQ Dergisi editörüdür. Demircan'ın ulusal ve uluslararası alanda yayın yapan Aydınlık Gazetesi, China Daily, Hankyoreh ve Modern Diplomacy gibi çeşitli gazete ve internet sitesinde makaleleri yayınlandı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Çin ekonomisinin sorunu ne?

Çin’in ekonomisindeki büyümenin azalması dünyayı neden endişelendiriyor? Çin ekonomisi, Batılı ülkelerin korktuğu kadar kötü durumda mı? Çin’de işsizlik neden artıyor? Ekonomik göstergeler ne söylüyor? Necati Demircan yazdı.

Dünya, özellikle Batı, Çin’in son ekonomik verilerine bakınca endişe ediyor ve Çin ekonomisinin sorunu ne, sorusuna yanıt arıyor.

Zira, Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve son yıllardaki küresel ekonomik büyümenin de en önemli itici güçlerinden biri.

Dolayısıyla Çin ekonomisinin ikinci çeyrekte yıllık bazda sadece %3,2 oranında büyümesi, küresel bir soruna dönüşür mü, endişesi doğruyor.

Çin ekonomisine bakınca tek sorun büyüme rakamı değil, işsizlik rakamları da düşündürücü.

Haziran ayında 16-24 yaş arası genç işsizlik oranı yüzde 21,3 ile Çin’de yeni bir rekor kırdı. Şehirlerde yaşayanlar için işsizlik oranı ise haziran ayında yüzde 5,2 oldu.

Pekin yönetimi mart ayında 2023 yılı için yüzde 5 civarında bir büyüme hedefi belirlemişti. İlk çeyrekte Çin yüzde 4,5’lik bir büyüme gerçekleştirmiş ve bu ivmenin ikinci çeyrekte devam edip yüzde 7,3 büyümesi bekleniyordu. Fakat beklenti gerçekleşmedi.

Çevremde gördüğüm tanıdığım Çinli dostlarıma fikirlerini ve işlerinin nasıl gittiğini sormaya başladım.

Kimya sektöründe çalışan bir arkadaşım iki yıl öncesine göre daha mutsuzdu ve işlerinin hiç iyi gitmediğini söyledi hatta daha da kötüye gideceğine yönelik karamsar bir tablo çizdi.

Yeni bir girişim yaparak dizayn işine giren Çinli bir dostum ise işlerinin beklediğinden kötü gittiği, iş yapmak için görüşme yaptığı firmaların yeni yatırımlar yapmak istemediği şeklinde bir tablo çizdi.

Avrupa’dan lüks marka ürünler ithal eden bir arkadaşımın işlerinin iyi gitmediği ve çalışanlarının ücretlerini geciktirdiğini öğrendim. Diğer arkadaşım ise Çin ekonomisindeki sorunu anlamamı sağlayan yorumunu yaptı; ona göre Çin’de esas sorun iç tüketimde talebin düşmesiydi.

Çin’de tasarruflar artıyor, lüks tüketim azalıyor

Çin’de 1,3 milyar insanın tüketimdeki davranışı büyük bir değişim yaratıyor.

Özellikle Kovid19 seyahat engellerinin kaldırılmasıyla birlikte yurtdışından Çin’e gelip ticaret yapmak isteyenlerle birlikte Çin ekonomisinin büyük bir büyüme göstereceğini düşünüyordum.

Fakat bu görüşümde unuttuğum bir nokta vardı, o da iç pazardaki talep davranışıydı.

Çin’de insanların mevduat hesaplarında hâlâ paraları var hatta bu rakam giderek artıyor. 2020 yılında Çinlilerin ülke içindeki toplam tasarrufları 93,44 trilyon yuandı, 2021 yılında 103,3 trilyon ve 2022 yılında ise toplam tasarrufları 120,3 trilyon yuana (yaklaşık 17,116 trilyon dolar) ulaştı. 2023’ün ilk yarısında bu tasarruflara 12 trilyon yuan daha eklenerek 132 trilyon yuana yükseldi. Bu rakam 2021 yılının tamamındaki artıştan daha fazla.

Çin Halk Bankası’nın 2023’ün ilk yarısında mevduat sahiplerine, tüketimlerini artırıp artırmayacakları veya yatırım yapıp yapmayacaklarını sorduğu anketine verilen yanıtlara göre, mevduat sahiplerinin yüzde 58’i daha fazla tasarrufa yönelecek. Kısacası, Çin’de insanlar tüketim yapmak yerine tasarrufu tercih ediyor dolayısıyla da bu durum ekonomide bir daralma yaratıyor.

Dünyadaki lüks harcamaların üçte birini Çinliler yapıyordu

Çinlilerin tüketimlerini azaltmasından en çok lüks tüketim ürünleri zarar görüyor.

Kovid19 salgını öncesinde, dünyadaki lüks harcamaların üçte birini Çinliler yapıyordu. Hatta uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey pandemi öncesi yaptığı bir öngörüde, 2025 yılında küresel lüks tüketimin yüzde 41’inin Çin’de yapılacağını öngörüyordu.

2022 yılında Çin’de lüks tüketim önceki yıla göre yüzde -15 daralarak 93,3 milyar dolardan 79,9 milyar dolara geriledi. Bu yıl ise bu rakamın daha da gerilemesi muhtemel.

Örneğin, Baijiu’nun (Çin Rakısı) bilinen en pahalı markası Maotai’nin satış rakamlarında büyük düşüş gerçekleşmiş. Maotai, Çin’in en pahalı içeceklerinden ve ufak bir şişesinin fiyatı ise 10 bin yuan, bu rakam yaklaşık bin 392 dolara karşılık geliyor. 2022 yılından bu yana sadece Maotai’de değil diğer tüm lüks Baijiu markalarının satışlarında büyük bir düşüş olmuş. Fakat insanlar alkol kullanmaktan vazgeçmemiş, bunların yerine daha ucuz alkol ürünlerini kullanmış ve lükse olan talep azalmış.

Tamam ama içkiyle bu işin ne alakası var diye düşünebilirsiniz. Baijiu, Çin’de zengin veya orta kesimdeki kişilerin çeşitli bayram, düğün, iş yemekleri gibi kutlamalarının ayrılmaz bir parçası veya dostlara hediye edilen özel bir içki yani Çin toplumunun tüketim alışkanlıklarında önemli yer tutan bir kalem.

Eğlence, kültür ve spor alanındaki harcamalarda gerileme

Çinlilerin tasarrufa yönelmesi tüm eğlence, kültür ve spor alanındaki sektörleri de vurmuş durumda.

Guangdong Eyaleti İstatistik Bürosu’nun geçen yılki verilerine göre, Ocak-Ekim 2022 döneminde Guangdong’un kültür, spor ve eğlence alanındaki sabit varlık yatırımı yüzde 7,7; toptan ve perakende ticaret yüzde 8,2; konaklama ve yiyecek içecek yüzde 18; tarım, ormancılık, hayvancılık ve balıkçılık yatırımları yüzde 20 azalmış.

Tüm bu alanlar özel yatırım ve girişimciliğin yoğunlaştığı alanlar, dolayısıyla Çin’in küçük ve orta ölçekli işletmelerinin 2022’den itibaren riske dayanıklı bir finansal yönetim benimsemeye, artık dışarıya yatırım yapmamaya ve tasarruflarla istikrar aramaya karar verdikleri anlaşılıyor

Özellikle Çin’de tasarrufun artması, lüks tüketim, eğlence, spor ve kültür gibi etkinliklere yönelik talebin azalması önemli bir değişim de yaratıyor ve dolayısıyla işsizliği artırıyor.

Çin ekonomisi kötü durumda mı?

Çin’de şu anda TÜFE sıfıra yakın, mayıs ve haziran ayında TÜFE yüzde 0,2’ydi, nisan ayında yüzde 0,1, mart ayında yüzde 0,7’ydi.

2023 yılının ilk yarısında ABD ekonomisi yüzde 2’lik büyüme gerçekleştirdi. TÜFE ise mayıs ayında yüzde 0,1, haziran ayında 0,2 arttı. Almanya’da ise TÜFE haziran ayında yüzde 0,3 gerçekleşirken yıl sonunda yüzde 0,2’lik büyüme bekleniyor.

Çin’in hem TÜFE hem de büyüme verileri incelendiğinde , rakamların ABD, İngiltere, Japonya, Almanya gibi gelişmiş ülkelere göre daha olumlu olduğu görülüyor.

Çin 6,28 trilyon dolarla dünyanın en büyük ikinci tüketim pazarı. Ayrıca şu an Çin’de yaklaşık 400 milyon kişi orta gelir düzeyinde yaşıyor ve orta gelire sahip kitle de giderek büyüyor.

Çin’de lükse yönelik talep azalsa da diğer veriler hâlâ olumlu. Örneğin, otomobil piyasasında veriler olması gereken düzeyde. 2023’ün ilk yarısında araç alımları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,8 artışla 13,24 milyon adede ulaşmış durumda. Çin’in elektrikli otomobil fiyatları ucuz değil ancak kimse araç almaktan çekinmiyor. Çin’de otomobil satışlarının bu yıl 27,6 milyona ulaşması ve elektrikli araçların 7 milyon kadar satılması bekleniyor. Bunun yanında kendi yaşantımdan örnekler vermek gerekirse Çin’in en pahalı şehirlerinden Şanghay’da gündelik tüketim yani sebze, meyve, market ürünleri ve restoranların fiyatları oldukça normal seyrediyor. Tüketicinin alım gücünü etkileyecek bir fiyat artışından bahsetmek de mümkün değil.

Çin’in ithalatı ve ihracatı 2023’ün ilk yedi ayında yıllık bazda yüzde 0,4 artarak toplam 23,55 trilyon yuana (yaklaşık 3,29 trilyon doları) yükseldi.

Diğer taraftan Çin’e yabancı yatırımlar ise devam ediyor. Çin Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2023 yılının ilk yarısında Çin’e 97,55 milyar dolar değerinde doğrudan yatırım yapıldı. Yıllık bazda Fransa yüzde 173,3, İngiltere yüzde 135,3, Japonya, yüzde 53, Almanya yüzde 14 Çin’e yatırımlarını artırdı.

Çin’de yüksek genç işsizlik rakamları çok ciddi bir ekonomik kriz alarmı vermiyor. Çünkü haziran, temmuz ve ağustos ayları mezun olan gençlerin iş arama dönemi yani işsizliğin yüksek olduğu bir dönem. Bu rakamın bu sene anormal yükselmesi ise 3 yıldan uzun süren pandeminin neden olduğu gençlerin durgun iş piyasasına girmek yerine yüksek lisans gibi eğitim hayatlarını devam ettirmelerinden kaynaklanıyor. Bu durum Çin’de pandemi boyunca genç işsizlik oranının yüksek olmasını maskeledi. Çin’in açılmasıyla birlikte gençler tekrar istihdama girdi. 16-24 yaş arası genç nüfus 33 milyon, bunun yüzde 21,3’ü yani yaklaşık 7 milyonunu genç işsizler oluşturuyor. Fakat gerçekte genç nüfusun sadece yüzde 6’sı iş arayıp bulamıyor. Ayrıca bu gençlerin bir kısmı ağustos ayından sonra eğitim hayatlarına devam edebilir.

Emlak piyasası daralıyor

Diğer taraftan Çin’de emlak piyasası daralıyor. İnsanlar ev almaya yönelmiyor.

Aslında gayrimenkulde kapasite fazlası var, 2022 yılında Çin’deki tüm yeni evlerin üçte biri satılmadı. Bu durumda büyük şehirlerde emlak fiyatlarının sürekli artmasının etkisi var ve ev almanın büyük bir getirisi olmadığı da açık.

Örneğin, benim Şangay’da yaşadığım muhitteki evler şehir merkezine çok yakın olmamasına rağmen evin metrekaresi 50-55 bin yuan olarak değerlendiriliyor. 80 metrekarelik bir evin değeriyse yaklaşık 4-4,5 milyon yuan değerinde ve bu evin 20 yıllık kira bedelini hesapladığınızda evin aylık kira bedeli 16 bin yuan ediyor. Fakat yaşadığım yerdeki kiraların ortalaması 4 bin ila 6 bin yuan arasında. Çin’de yüksek enflasyon gibi bir sorun olmamasına rağmen evlerin 20 ila 30 yıl içinde kendilerini amorti etmesi pek mümkün değil.

Kısacası Çin’de özellikle de büyükşehirlerde ev almanın çok kârlı bir yatırım aracı olmadığı anlaşılıyor. Büyükşehirlerde ev satın almak isteyenler ise genellikle Çin’de iç göçü engellemeye yönelik Hukou sistemi (yani o şehir nüfusuna kayıtlı olmayıp şehrin sağlık, eğitim gibi imkanlarından yararlanma) nedeniyle insanların yöneldiği bir yatırım aracı.

Öte yandan Çin küresel talepteki daralmadan da dolaylı olarak etkileniyor. Örneğin 2023 için küresel akıllı telefon satışlarının 2022’deki 1,2 milyar rakamından yüzde 2,8 düşüşle 1,16 milyar olması bekleniyor. Küresel bilgisayar satışları 2023’ün ikinci çeyreğinde yüzde 13,4 düşüşle 61,6 milyon adede geriledi ve altı çeyrek üst üste daraldı.

Bunların üzerine küresel düzeyde ekonomik sorunlar eklenince beklenin altında bir büyüme gerçekleşiyor.

Çin’de insanlar neden tasarrufu tercih ediyor?

Çin’de Kovid19 önlemleri, küresel ekonomik ve jeopolitik risklerin bir araya gelmesinin kalıcı etkisi sonucu hane halkı güvenini tedirgin ediyor. Özellikle kovid19 salgını döneminde birçok küçük işletme ve ticaret yapan şirketler uzun süren kapanmalar ve önlemlerden dolayı yara aldı.

Pandemi sonrası açılmayla birlikte işletmeler rahatladı fakat küresel ekonomik sarsıntılar devam ediyor. Çinlilerin pandemi döneminde yerleşen temkinli harcama ve yatırım yapma davranışıysa küresel risklerden dolayı sürüyor.

Böyle bir ortamda örneğin yeni bir dizayn için yatırım yapmak, yeni spor, eğlence mekânı açmak veya büyük yatırımlı film yatırımlarına girişmek oldukça riskli geliyor.

Özetle Çin’de insanlar ekonomik bir çöküntü yaşamıyorlar fakat lüksten uzak durup tasarruf yapıyorlar. Ayrıca işsizliğin artması ve zayıf yatırımlar da Çin hane halkının talebinde düşüş yaratıyor. Bu tasarruf ve temkinli harcama tutumunun uzun süreli devam etmesi durumunda Çin ekonomisinde bir yara açılabilir. Çin’de zayıf talep ekonomiyi deflasyonun eşiğine getirebilir gibi görünüyor.

Perakende, gayrimenkul ve sanayi üretimi gibi kilit sektörlerdeki cansız performans, hükümetin daha fazla ekonomik teşvik tedbiri uygulaması yönündeki baskıyı arttırdı. Kovid19 önlemlerinin etkisi, düzenleyici baskılar ve jeopolitik riskler bu durumu daha da kötüleştirdi.

Geniş kapsamlı maliye politikası veya hane halkına yönelik vergi indirimleri de dahil olmak üzere tüketici talebini canlandırmaya odaklanan çok daha iddialı bir ekonomi politikası gerekli olacaktır.

Küresel tüketim azalmaya başladı. Ancak Çin büyük bir üretici olarak, bunu durumu daha az bir hasarla atlatma ihtimali hâlâ daha yüksek…

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 6 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

Necati Demircan
Necati Demircan
Necati Demircan - 1992 yılında Sakarya'da doğdu. 2017 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2018-2021 yılları arasında Shanghai Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi bölümünden '21yüzyılda Türkiye'nin Rusya ve İran'la İşbirliğine Neo-Avrasyacı Bakış' yüksek lisans teziyle mezun oldu. Demircan, Shanghai Üniversitesi Küresel Çalışmalar bölümünde doktorasına devam ediyor. Demircan aynı zamanda Shanghai Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Bölümünde araştırma görevlisi ve BRIQ Dergisi editörüdür. Demircan'ın ulusal ve uluslararası alanda yayın yapan Aydınlık Gazetesi, China Daily, Hankyoreh ve Modern Diplomacy gibi çeşitli gazete ve internet sitesinde makaleleri yayınlandı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x