Suudiler futboldan ne umuyor?

Dünya futbol piyasasını alt üst eden dev transferlerden kadın futbol ligine Suudi Arabistan’ın futbol stratejisi ne? Neyin peşindeler? Çin gibi başarısız olabilirler mi? Hem iç hem de dış siyasette ve ekonomide amaçları ne? Siyaset ve “sportswashing” iddiaları doğru mu? Dr. Yusuf Bahadır Keskin yazdı.

2022 sonunda futbolun en büyük bireysel ödülü Ballon d’Or’u (Altın Top) tam 5 kez kazanan süper star Cristiano Ronaldo’nun Al-Nassr takımına transferi duyurulduğunda, dünya kamuoyunun ilgisi bir kez daha Suudi Arabistan’a odaklanıyordu. Zira 2021’de yine dünyada büyük yankı uyandıran bir başka hamleye imza atan Suudiler, İngiltere’nin köklü kulüplerinden Newcastle United’ın %80 hissesini satın alarak BAE ve Katar ile rekabetini futbola da taşımıştı.

Katar’da düzenlenen Dünya Kupası ilk maçında turnuvanın şampiyonu olacak Arjantin’i yenerek büyük sükse yapan Suudiler, transfer çılgınlığını da bambaşka bir boyuta getirdi. Suudi Varlık Fonu (PIF) tarafından yıldız oyuncuları ikna için teklif edilen rakamlar başta Avrupa olmak üzere tüm futbol piyasasında gözle görülür bir enflasyon yaratıyor. Kontrolsüz sistem sayesinde menajerler paranın kokusuyla ellerini ovuştururken, akıllara düşen bir başka soru var; Suudiler parayı rastgele sokağa mı saçıyor? Yoksa aniden alevlenen bu futbol aşkının altında farklı stratejiler mi yatıyor? Suudiler futboldan ne umuyor?

Transfer piyasası karıştı

Avrupa, futbolda çok uzun yıllardır bilhassa kulüpler düzeyinde en yüksek kaliteyi sunuyor. Son 20 sene içerisinde önce ABD, sonrasında da Çin, küresel futbol pastasına ortak olmayı denedi. ABD daha uzun vadeli ve özel teşebbüsün orta ölçekli yatırımlarıyla ilerlerken, Çin büyük meblağlarla ve sansasyonel transferlerle gündeme gelmiş fakat bunu sürdürememişti.

Suudi kulüpleri ise o zamanlar Avrupa kariyeri bitmek üzere olan, emekliliği gelmiş futbolculara nispeten yüksek kontratlar vererek yerinde sayıyordu. Zira takvimler 2018’i gösterirken, Suudi kulüplerinin FIFA’da bekleyen 107 ödenmemiş kontrat davası ve yaklaşık 400 milyon dolar civarında borcu bulunmaktaydı. Ta ki Veliaht Prens önderliğindeki Suudi Varlık Fonu Haziran 2023’te ülkenin en büyük dört kulübü olan Al-Nassr, Al-Hilal, Al-Ittihad ve Al-Ahli’nin %75 hissesini satın alana kadar.

Artık 2022 Ballon D’or ödüllü Karim Benzema, N’Golo Kante, Koulibaly gibi popüler oyuncular, teknik direktör olarak da Liverpool efsanesi Steven Gerrard ve Nuno Esprito Santo gibi isimler ihtişamlı kontratlarla Suudi Arabistan Pro Lig’in yolunu tuttu. Yetmezmiş gibi Suudi kulüplerinin Lionel Messi’ye 445 milyon dolar, Mbappe’ye ise 770 milyon dolar gibi astronomik yıllık ücret teklifinde bulunduğu açıklandı. Sezon boyunca gösterdikleri performans ile Avrupa ve dünya futbolunu kasıp kavuran Erling Haaland, Bernardo Silva, Neymar Jr hatta 45 yaşındaki İtalyan kaleci Gianluigi Buffon’a dahi teklif yapıldığı iddiaları dünya basınında yer buluyor.

Tüm bu spor faaliyetleri sadece futbol ile sınırlı değil; golf, boks ve motor sporları başta olmak üzere birçok spor dalında büyük organizasyonlara ev sahipliği yapma girişimleri de sürüyor.

Suudilerin futbol stratejisi

Suudi Varlık Fonu, ekonomik ve sosyal dönüşümde çok kritik bir rol oynuyor ve yönettiği bütçe yaklaşık 620 milyar dolar.

Üstelik Avrupa kulüpleri gibi UEFA’nın Finansal Fair Play kurallarına bağlı olmaması, bonservis ya da yıllık ücret harcamalarında herhangi bir sınırlandırmaya maruz kalmayacağı anlamına geliyor.

Yıldız futbolcular tek bir takıma değil, rekabetin artması için farklı kulüplere transfer ettiriliyor. Böylece ligin kalitesinin ve seyir zevkinin arttırılması amaçlanıyor. Suudi Pro Lig’i dünyanın en iyi 10 ligi arasına sokma hırsıyla önümüzdeki 5 yıl içerisinde Avrupa’nın en iyi 100 futbolcusunu ülkeye getirmek hedefi öne çıkıyor.

UEFA Başkanı Aleksander Čeferin, bu girişimlerden endişelenen bazı Avrupalı yetkililere “Suudi kulüplerine yönelik oyuncu göçünden korkmamaları gerektiğini” söylemişti. Fakat bu seneki Jota, Malcom, Moussa Dembélé ve Neves transferleri, Suudilerin sadece emekliliği yaklaşan, performansı ve popülaritesi düşmüş isimlere emekli ikramiyesi veren değil; aksine rekabetçi ve yenilikçi bir lig olacağını gösteriyor.

Dolayısıyla Avrupalı futbol insanları endişelerinde pek de haksız sayılmazlar. Bunu İngiliz ekibi Wolverhampton’da kariyer zirvesini yaşayan 26 yaşındaki yıldız Rúben Neves’in, Barcelona, Liverpool ve Manchester United gibi dev kulüplerin ilgisine rağmen geçtiğimiz haftalarda Al-Hilal’e transferiyle bir daha gördük.

Kadın futbol liginden güçlü milli takım hedefine

Riyad yönetiminin stratejisi sadece kulüp ya da futbolcu satın alarak ilerlemiyor. Önce sosyal reformlarla kadınların stadyumlara serbestçe gelmesine izin veren Riyad yönetimi hemen ardından kadın futbol liginin temellerini attı.

Yunanistan ve Mısır ile birlikte 2030 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma girişimleri sürüyor. Eğer başarılı olabilirlerse, turnuvanın reklam yüzü olarak da Portekizli Cristiano Ronaldo’nun tercih edileceği konuşuluyor.

Dünya Kupası her nerede oynanırsa oynansın, Suudi yöneticilerin turnuvaya dair bir başka hedefi de artık tek maç kazanmakla mutlu olan değil, en azından grup aşamasından rahatça çıkabilen bir milli takım oluşturabilmek. Tepeden tırnağa modern bir altyapı sistemi için çabalıyorlar. Bunun için de alanında uzman antrenörleri ülkeye getirmek hatta yetenekli Suudi gençlerin Avrupa’nın önde gelen futbol kulüplerinin altyapılarında eğitim alması amaçlanıyor.

Tüm bu ihtişamlı faaliyetler sadece sportif başarı için değil. Girişimlerin ardında yatan ekonomik, sosyal ve politik nedenlerini doğru okuyabilmek gerekiyor.

Ekonomiyi çeşitlendirme arayışları

Dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’ın 2022 yılındaki toplam ihracat geliri 470 milyar dolar seviyesinde. Petrol fiyatlarındaki artış, bu rakamı daha yukarı çekebilir çünkü toplam ihracat gelirinin yaklaşık yüzde 80’ini petrol endüstrisi oluşturuyor. Yüzde 8,7’lik büyüme oranıyla da dünya sıralamasının zirvelerinde yer alıyorlar.

Ekonomik açıdan bugün işler yolunda gitse de bunun sonsuza dek böyle sürmeyeceğinin herkes farkında; en başta da ülkenin fiili lideri durumundaki Veliaht Prens Muhammed bin Salman. Bu doğrultuda hazırlanan 2030 Vizyonu, ülkenin ekonomisini çeşitlendirme ve uzun vadeli finansal istikrarı sağlama misyonuyla hareket ediyor. Yenilenebilir enerji, teknoloji, savunma sanayi, lojistik ve yazılım başta olmak üzere birçok sektörde büyük yatırımlar gerçekleşiyor. Benzer şekilde futbol da ekonomik, sosyal ve politik amaçlara hizmet edebilecek bir sektör.

Suudi yönetiminin futbol ile ilgili yol haritası iki ana bileşenden oluşuyor. Futbola yapılacak büyük yatırımlarla bir marka oluşturulması ve gelişim süreci tamamlandığında spor kulüplerinin özelleştirilmesi.
Yayın sözleşmeleri ve sponsorluklar ile gelirleri arttırılan kulüplerin, öncelikle bölgedeki zengin iş insanlarının ilgisini çekeceği ümit ediliyor. Çünkü Suudi toplumunun spora ilgisi 2015’te %13 iken, bugün gelinen noktada %50’nin üzerine çıkmış durumda. Suudi Pro Lig’in ticari gelirleri de yaklaşık 450 milyon riyal (120 milyon dolar) seviyesinde ve bu rakamın 2030’da 1.8 milyar riyalin (480 milyon dolar) üzerine çıkartılması planlanıyor. Gelir yaratma açısından dünyanın en iyi ligleri arasına girme hedefini de atlamamak gerekir.

Üstelik futbol sayesinde turizm gelirleri de önemli oranda artabilir. Zira artık sadece hac ya da umre odaklı dinî turizm değil, eğlence turizminden de gelir sağlanması planlanıyor ve buna yönelik ciddi yatırımlar mevcut. Geçtiğimiz yıl 16,5 milyon olan yabancı turist sayısını 2030 Vizyonu kapsamında yıllık 100 milyonun üzerine çıkartma ve turizm sektöründe 1 milyon yeni istihdam sağlama hedefleri bulunuyor. Özellikle turizm hedefleri için sadece ekonomik yatırımlar değil, sosyal regülasyonlar da büyük bir gereklilik ve bu alanda da çok ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. Sürecin ve gelinen noktaların tüm dünyaya anlatılabilmesi için futbol, global bir reklam aracı.

Futbol sosyal dönüşüme ne katar?

Uzun yıllardır İslam dininin katı bir yorumu olan Vehhabi anlayışın egemenlik sürdüğü Suudi Arabistan, son yıllarda modern ve küresel boyutta uyumlu bir surete gelebilmek için sosyal dönüşüm içerisinde.

Kadınlar başta olmak üzere sosyal haklardaki kazanımlar, bilhassa gençlerin Veliaht Prens’e desteğini arttırıyor. 36 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık %70’i, 40 yaşın altında olduğu için Krallık, eğlence endüstrisini dizayn etmek ve özellikle gençlerin futbola olan ilgisinden faydalanmak istiyor.

Ayrıca dünyanın her köşesinden milyonlarca sosyal medya takipçisi olan futbolcuların paylaşımları ülke tanıtımına hizmet edecek. Mesela Ronaldo’nun paylaşımları Instagram’da 600 milyon, Twitter’da 110 milyon ve Facebook’ta 165 milyon takipçiye ulaşabiliyor. Al-Nassr’a transferi açıklandığında kulübün 800 bin civarında olan Instagram takipçi sayısı birkaç gün içerisinde 5 milyonu geçti. Diğer dünya yıldızları da eklendiğinde Suudiler için özellikle dünyanın her yerinden gençlere erişim daha kolay olacak.

Tüm futbol yatırımlarına en büyük katkıyı sağlayacak ve adeta çarpan etkisi yaratacak adım ise UEFA’nın Avrupa Şampiyonlar Ligi organizasyonu formatında son günlerde dillendirilen değişiklikleri yapması olabilir. UEFA, 2024-25 sezonu itibariyle Şampiyonlar Ligi’ni yeniden düzenleyerek Suudi Arabistan kulüplerinin de özel davetle (wild card) turnuvaya dahil edilebileceği bir sistem üzerinde çalışıyor.

Bu kupayı en fazla müzesine götüren İspanyol devi Real Madrid’in başını çektiği birkaç takım yönetimi tarafından desteklenen “Kulüpler Dünya Kupası” projesinin arkasında da benzer şekilde Arap sermayesinin olduğu iddiaları ortaya atılmıştı. UEFA ve FIFA gibi kurumların siyasetle ilişkileri ve rüşvet konusundaki zaafları da göz önünde tutulduğunda “kararlı ve paralı” girişimlerle bu kurumlardan istediğini almak çok zor görünmüyor.

Siyaset ve “sportswashing” iddiaları

Türkçede “sporla aklanma” şeklinde karşılık bulan sportswashing, “kamuoyu nezdindeki imajını düzeltmeyi, olumsuz algılardan kurtulmayı, yanlışlarını örtbas etmeyi ve gündemi kendileri için fayda yaratacak şekilde değiştirmeyi amaçlayan devlet, siyasetçi veya iş insanı gibi aktörlerin, spordan fayda sağlama çabaları” olarak tanımlanıyor.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) gibi birçok kuruluş, Suudi Arabistan’ın “sporu insan hakları sorunlarından uzaklaşmak ve son derece zayıf insan hakları sicilini gizlemeye çalışmak için kullanmakla” suçlamıştı.

Yemen’de, Suudi Arabistan’ın hava operasyonlarıyla derinleşen insani kriz, Cemal Kaşıkçı cinayeti ve muhtelif insan hakları ihlalleri dolayısıyla ağır şekilde suçlanan Krallık için spor organizasyonları konusundaki kararlı ve istikrarlı girişimler uzun vadede mutlaka kazanımlar sağlayacaktır. Zira yakın zamana kadar genelde olumsuz argümanlarla anımsanan Suudi Arabistan, artık gençlerin zihninde futbol başta olmak üzere spor ve eğlence girişimleriyle de yer ediniyor. İdealist davranarak “Krallığın planlarına alet olmayacağını” ifade eden sporcular göze çarpsa da sportif girişimlerin dünya çapında nüfuz ve prestij yaratarak, yumuşak güç oluşumuna katkı sağlayacağı öngörülüyor.

Suudilerin futbol planı başarısız olur mu?

Kariyerinin zirvesindeki oyuncuların ülkeye çekilmesi, stratejinin sürdürülebilirliği ve Suudilerin hedeflerine ulaşabilmesi için anahtar önem taşıyan unsurların başında geliyor. Maddi ve manevi olarak büyük bir külfet getiren bu projenin başarısız olma ve tüm çabalarının boşa gitme ihtimali de yok değil. Zira Çin örneğinde tüm futbolseverler buna şahit olmuştu.

İktidardaki Komünist Parti, büyük meblağların Batılı kulüp ya da menajerlerin kasasına kontrolsüz biçimde akışından rahatsız olmuş, yabancı oyuncu sınırı ve maaş üst limiti uygulaması getirmişti. Ayrıca önde gelen birçok kulübün sahipliğinin, büyük ölçüde ağır borçlu emlak şirketlerine ait olması bu stratejiyi başarısızlığa mahkum etmişti.

Şüphesiz Krallık da rotasını, başarısız Çin modelini göz önünde tutarak şekillendiriyor. Suudi Arabistan, Çin örneğindeki gibi devlet başkanının hayali doğrultusunda özel sektörün girişimiyle değil, Krallığın çok güçlü bir sermaye ile liderlik ettiği ulusal bir strateji bağlamında ilerliyor. Ayrıca Veliaht Prens’in bu konuda çok daha kararlı ve daha ciddi bir finansal güçle hareket ettiğini atlamamak gerek. İstikrar sağlanması, plana sadık kalınması ve kontrollü bir yol haritası çizilmesi sonucunda Suudilerin amacına ulaşma şansı hiç de düşük değil.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 11 Ağustos 2023’te yayımlanmıştır.

Yusuf Bahadır Keskin
Yusuf Bahadır Keskin
Yusuf Bahadır Keskin - Lisans eğitimini 2009’da Sakarya Üniversitesi’nde, yüksek lisansını 2016’da Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde, doktora eğitimini ise “Basra Körfezi’nde Üs Siyaseti” başlıklı tez ile 2022 yılında Marmara Üniversitesi’nde tamamladı. Ortadoğu siyaseti ve Türk dış politikası konuları ağırlıklı olmak üzere çok sayıda akademik çalışması bulunuyor. Amasya Üniversitesi’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak ön lisans, lisans ve yüksek lisans dersleri veriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Suudiler futboldan ne umuyor?

Dünya futbol piyasasını alt üst eden dev transferlerden kadın futbol ligine Suudi Arabistan’ın futbol stratejisi ne? Neyin peşindeler? Çin gibi başarısız olabilirler mi? Hem iç hem de dış siyasette ve ekonomide amaçları ne? Siyaset ve “sportswashing” iddiaları doğru mu? Dr. Yusuf Bahadır Keskin yazdı.

2022 sonunda futbolun en büyük bireysel ödülü Ballon d’Or’u (Altın Top) tam 5 kez kazanan süper star Cristiano Ronaldo’nun Al-Nassr takımına transferi duyurulduğunda, dünya kamuoyunun ilgisi bir kez daha Suudi Arabistan’a odaklanıyordu. Zira 2021’de yine dünyada büyük yankı uyandıran bir başka hamleye imza atan Suudiler, İngiltere’nin köklü kulüplerinden Newcastle United’ın %80 hissesini satın alarak BAE ve Katar ile rekabetini futbola da taşımıştı.

Katar’da düzenlenen Dünya Kupası ilk maçında turnuvanın şampiyonu olacak Arjantin’i yenerek büyük sükse yapan Suudiler, transfer çılgınlığını da bambaşka bir boyuta getirdi. Suudi Varlık Fonu (PIF) tarafından yıldız oyuncuları ikna için teklif edilen rakamlar başta Avrupa olmak üzere tüm futbol piyasasında gözle görülür bir enflasyon yaratıyor. Kontrolsüz sistem sayesinde menajerler paranın kokusuyla ellerini ovuştururken, akıllara düşen bir başka soru var; Suudiler parayı rastgele sokağa mı saçıyor? Yoksa aniden alevlenen bu futbol aşkının altında farklı stratejiler mi yatıyor? Suudiler futboldan ne umuyor?

Transfer piyasası karıştı

Avrupa, futbolda çok uzun yıllardır bilhassa kulüpler düzeyinde en yüksek kaliteyi sunuyor. Son 20 sene içerisinde önce ABD, sonrasında da Çin, küresel futbol pastasına ortak olmayı denedi. ABD daha uzun vadeli ve özel teşebbüsün orta ölçekli yatırımlarıyla ilerlerken, Çin büyük meblağlarla ve sansasyonel transferlerle gündeme gelmiş fakat bunu sürdürememişti.

Suudi kulüpleri ise o zamanlar Avrupa kariyeri bitmek üzere olan, emekliliği gelmiş futbolculara nispeten yüksek kontratlar vererek yerinde sayıyordu. Zira takvimler 2018’i gösterirken, Suudi kulüplerinin FIFA’da bekleyen 107 ödenmemiş kontrat davası ve yaklaşık 400 milyon dolar civarında borcu bulunmaktaydı. Ta ki Veliaht Prens önderliğindeki Suudi Varlık Fonu Haziran 2023’te ülkenin en büyük dört kulübü olan Al-Nassr, Al-Hilal, Al-Ittihad ve Al-Ahli’nin %75 hissesini satın alana kadar.

Artık 2022 Ballon D’or ödüllü Karim Benzema, N’Golo Kante, Koulibaly gibi popüler oyuncular, teknik direktör olarak da Liverpool efsanesi Steven Gerrard ve Nuno Esprito Santo gibi isimler ihtişamlı kontratlarla Suudi Arabistan Pro Lig’in yolunu tuttu. Yetmezmiş gibi Suudi kulüplerinin Lionel Messi’ye 445 milyon dolar, Mbappe’ye ise 770 milyon dolar gibi astronomik yıllık ücret teklifinde bulunduğu açıklandı. Sezon boyunca gösterdikleri performans ile Avrupa ve dünya futbolunu kasıp kavuran Erling Haaland, Bernardo Silva, Neymar Jr hatta 45 yaşındaki İtalyan kaleci Gianluigi Buffon’a dahi teklif yapıldığı iddiaları dünya basınında yer buluyor.

Tüm bu spor faaliyetleri sadece futbol ile sınırlı değil; golf, boks ve motor sporları başta olmak üzere birçok spor dalında büyük organizasyonlara ev sahipliği yapma girişimleri de sürüyor.

Suudilerin futbol stratejisi

Suudi Varlık Fonu, ekonomik ve sosyal dönüşümde çok kritik bir rol oynuyor ve yönettiği bütçe yaklaşık 620 milyar dolar.

Üstelik Avrupa kulüpleri gibi UEFA’nın Finansal Fair Play kurallarına bağlı olmaması, bonservis ya da yıllık ücret harcamalarında herhangi bir sınırlandırmaya maruz kalmayacağı anlamına geliyor.

Yıldız futbolcular tek bir takıma değil, rekabetin artması için farklı kulüplere transfer ettiriliyor. Böylece ligin kalitesinin ve seyir zevkinin arttırılması amaçlanıyor. Suudi Pro Lig’i dünyanın en iyi 10 ligi arasına sokma hırsıyla önümüzdeki 5 yıl içerisinde Avrupa’nın en iyi 100 futbolcusunu ülkeye getirmek hedefi öne çıkıyor.

UEFA Başkanı Aleksander Čeferin, bu girişimlerden endişelenen bazı Avrupalı yetkililere “Suudi kulüplerine yönelik oyuncu göçünden korkmamaları gerektiğini” söylemişti. Fakat bu seneki Jota, Malcom, Moussa Dembélé ve Neves transferleri, Suudilerin sadece emekliliği yaklaşan, performansı ve popülaritesi düşmüş isimlere emekli ikramiyesi veren değil; aksine rekabetçi ve yenilikçi bir lig olacağını gösteriyor.

Dolayısıyla Avrupalı futbol insanları endişelerinde pek de haksız sayılmazlar. Bunu İngiliz ekibi Wolverhampton’da kariyer zirvesini yaşayan 26 yaşındaki yıldız Rúben Neves’in, Barcelona, Liverpool ve Manchester United gibi dev kulüplerin ilgisine rağmen geçtiğimiz haftalarda Al-Hilal’e transferiyle bir daha gördük.

Kadın futbol liginden güçlü milli takım hedefine

Riyad yönetiminin stratejisi sadece kulüp ya da futbolcu satın alarak ilerlemiyor. Önce sosyal reformlarla kadınların stadyumlara serbestçe gelmesine izin veren Riyad yönetimi hemen ardından kadın futbol liginin temellerini attı.

Yunanistan ve Mısır ile birlikte 2030 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma girişimleri sürüyor. Eğer başarılı olabilirlerse, turnuvanın reklam yüzü olarak da Portekizli Cristiano Ronaldo’nun tercih edileceği konuşuluyor.

Dünya Kupası her nerede oynanırsa oynansın, Suudi yöneticilerin turnuvaya dair bir başka hedefi de artık tek maç kazanmakla mutlu olan değil, en azından grup aşamasından rahatça çıkabilen bir milli takım oluşturabilmek. Tepeden tırnağa modern bir altyapı sistemi için çabalıyorlar. Bunun için de alanında uzman antrenörleri ülkeye getirmek hatta yetenekli Suudi gençlerin Avrupa’nın önde gelen futbol kulüplerinin altyapılarında eğitim alması amaçlanıyor.

Tüm bu ihtişamlı faaliyetler sadece sportif başarı için değil. Girişimlerin ardında yatan ekonomik, sosyal ve politik nedenlerini doğru okuyabilmek gerekiyor.

Ekonomiyi çeşitlendirme arayışları

Dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’ın 2022 yılındaki toplam ihracat geliri 470 milyar dolar seviyesinde. Petrol fiyatlarındaki artış, bu rakamı daha yukarı çekebilir çünkü toplam ihracat gelirinin yaklaşık yüzde 80’ini petrol endüstrisi oluşturuyor. Yüzde 8,7’lik büyüme oranıyla da dünya sıralamasının zirvelerinde yer alıyorlar.

Ekonomik açıdan bugün işler yolunda gitse de bunun sonsuza dek böyle sürmeyeceğinin herkes farkında; en başta da ülkenin fiili lideri durumundaki Veliaht Prens Muhammed bin Salman. Bu doğrultuda hazırlanan 2030 Vizyonu, ülkenin ekonomisini çeşitlendirme ve uzun vadeli finansal istikrarı sağlama misyonuyla hareket ediyor. Yenilenebilir enerji, teknoloji, savunma sanayi, lojistik ve yazılım başta olmak üzere birçok sektörde büyük yatırımlar gerçekleşiyor. Benzer şekilde futbol da ekonomik, sosyal ve politik amaçlara hizmet edebilecek bir sektör.

Suudi yönetiminin futbol ile ilgili yol haritası iki ana bileşenden oluşuyor. Futbola yapılacak büyük yatırımlarla bir marka oluşturulması ve gelişim süreci tamamlandığında spor kulüplerinin özelleştirilmesi.
Yayın sözleşmeleri ve sponsorluklar ile gelirleri arttırılan kulüplerin, öncelikle bölgedeki zengin iş insanlarının ilgisini çekeceği ümit ediliyor. Çünkü Suudi toplumunun spora ilgisi 2015’te %13 iken, bugün gelinen noktada %50’nin üzerine çıkmış durumda. Suudi Pro Lig’in ticari gelirleri de yaklaşık 450 milyon riyal (120 milyon dolar) seviyesinde ve bu rakamın 2030’da 1.8 milyar riyalin (480 milyon dolar) üzerine çıkartılması planlanıyor. Gelir yaratma açısından dünyanın en iyi ligleri arasına girme hedefini de atlamamak gerekir.

Üstelik futbol sayesinde turizm gelirleri de önemli oranda artabilir. Zira artık sadece hac ya da umre odaklı dinî turizm değil, eğlence turizminden de gelir sağlanması planlanıyor ve buna yönelik ciddi yatırımlar mevcut. Geçtiğimiz yıl 16,5 milyon olan yabancı turist sayısını 2030 Vizyonu kapsamında yıllık 100 milyonun üzerine çıkartma ve turizm sektöründe 1 milyon yeni istihdam sağlama hedefleri bulunuyor. Özellikle turizm hedefleri için sadece ekonomik yatırımlar değil, sosyal regülasyonlar da büyük bir gereklilik ve bu alanda da çok ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. Sürecin ve gelinen noktaların tüm dünyaya anlatılabilmesi için futbol, global bir reklam aracı.

Futbol sosyal dönüşüme ne katar?

Uzun yıllardır İslam dininin katı bir yorumu olan Vehhabi anlayışın egemenlik sürdüğü Suudi Arabistan, son yıllarda modern ve küresel boyutta uyumlu bir surete gelebilmek için sosyal dönüşüm içerisinde.

Kadınlar başta olmak üzere sosyal haklardaki kazanımlar, bilhassa gençlerin Veliaht Prens’e desteğini arttırıyor. 36 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık %70’i, 40 yaşın altında olduğu için Krallık, eğlence endüstrisini dizayn etmek ve özellikle gençlerin futbola olan ilgisinden faydalanmak istiyor.

Ayrıca dünyanın her köşesinden milyonlarca sosyal medya takipçisi olan futbolcuların paylaşımları ülke tanıtımına hizmet edecek. Mesela Ronaldo’nun paylaşımları Instagram’da 600 milyon, Twitter’da 110 milyon ve Facebook’ta 165 milyon takipçiye ulaşabiliyor. Al-Nassr’a transferi açıklandığında kulübün 800 bin civarında olan Instagram takipçi sayısı birkaç gün içerisinde 5 milyonu geçti. Diğer dünya yıldızları da eklendiğinde Suudiler için özellikle dünyanın her yerinden gençlere erişim daha kolay olacak.

Tüm futbol yatırımlarına en büyük katkıyı sağlayacak ve adeta çarpan etkisi yaratacak adım ise UEFA’nın Avrupa Şampiyonlar Ligi organizasyonu formatında son günlerde dillendirilen değişiklikleri yapması olabilir. UEFA, 2024-25 sezonu itibariyle Şampiyonlar Ligi’ni yeniden düzenleyerek Suudi Arabistan kulüplerinin de özel davetle (wild card) turnuvaya dahil edilebileceği bir sistem üzerinde çalışıyor.

Bu kupayı en fazla müzesine götüren İspanyol devi Real Madrid’in başını çektiği birkaç takım yönetimi tarafından desteklenen “Kulüpler Dünya Kupası” projesinin arkasında da benzer şekilde Arap sermayesinin olduğu iddiaları ortaya atılmıştı. UEFA ve FIFA gibi kurumların siyasetle ilişkileri ve rüşvet konusundaki zaafları da göz önünde tutulduğunda “kararlı ve paralı” girişimlerle bu kurumlardan istediğini almak çok zor görünmüyor.

Siyaset ve “sportswashing” iddiaları

Türkçede “sporla aklanma” şeklinde karşılık bulan sportswashing, “kamuoyu nezdindeki imajını düzeltmeyi, olumsuz algılardan kurtulmayı, yanlışlarını örtbas etmeyi ve gündemi kendileri için fayda yaratacak şekilde değiştirmeyi amaçlayan devlet, siyasetçi veya iş insanı gibi aktörlerin, spordan fayda sağlama çabaları” olarak tanımlanıyor.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) gibi birçok kuruluş, Suudi Arabistan’ın “sporu insan hakları sorunlarından uzaklaşmak ve son derece zayıf insan hakları sicilini gizlemeye çalışmak için kullanmakla” suçlamıştı.

Yemen’de, Suudi Arabistan’ın hava operasyonlarıyla derinleşen insani kriz, Cemal Kaşıkçı cinayeti ve muhtelif insan hakları ihlalleri dolayısıyla ağır şekilde suçlanan Krallık için spor organizasyonları konusundaki kararlı ve istikrarlı girişimler uzun vadede mutlaka kazanımlar sağlayacaktır. Zira yakın zamana kadar genelde olumsuz argümanlarla anımsanan Suudi Arabistan, artık gençlerin zihninde futbol başta olmak üzere spor ve eğlence girişimleriyle de yer ediniyor. İdealist davranarak “Krallığın planlarına alet olmayacağını” ifade eden sporcular göze çarpsa da sportif girişimlerin dünya çapında nüfuz ve prestij yaratarak, yumuşak güç oluşumuna katkı sağlayacağı öngörülüyor.

Suudilerin futbol planı başarısız olur mu?

Kariyerinin zirvesindeki oyuncuların ülkeye çekilmesi, stratejinin sürdürülebilirliği ve Suudilerin hedeflerine ulaşabilmesi için anahtar önem taşıyan unsurların başında geliyor. Maddi ve manevi olarak büyük bir külfet getiren bu projenin başarısız olma ve tüm çabalarının boşa gitme ihtimali de yok değil. Zira Çin örneğinde tüm futbolseverler buna şahit olmuştu.

İktidardaki Komünist Parti, büyük meblağların Batılı kulüp ya da menajerlerin kasasına kontrolsüz biçimde akışından rahatsız olmuş, yabancı oyuncu sınırı ve maaş üst limiti uygulaması getirmişti. Ayrıca önde gelen birçok kulübün sahipliğinin, büyük ölçüde ağır borçlu emlak şirketlerine ait olması bu stratejiyi başarısızlığa mahkum etmişti.

Şüphesiz Krallık da rotasını, başarısız Çin modelini göz önünde tutarak şekillendiriyor. Suudi Arabistan, Çin örneğindeki gibi devlet başkanının hayali doğrultusunda özel sektörün girişimiyle değil, Krallığın çok güçlü bir sermaye ile liderlik ettiği ulusal bir strateji bağlamında ilerliyor. Ayrıca Veliaht Prens’in bu konuda çok daha kararlı ve daha ciddi bir finansal güçle hareket ettiğini atlamamak gerek. İstikrar sağlanması, plana sadık kalınması ve kontrollü bir yol haritası çizilmesi sonucunda Suudilerin amacına ulaşma şansı hiç de düşük değil.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 11 Ağustos 2023’te yayımlanmıştır.

Yusuf Bahadır Keskin
Yusuf Bahadır Keskin
Yusuf Bahadır Keskin - Lisans eğitimini 2009’da Sakarya Üniversitesi’nde, yüksek lisansını 2016’da Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde, doktora eğitimini ise “Basra Körfezi’nde Üs Siyaseti” başlıklı tez ile 2022 yılında Marmara Üniversitesi’nde tamamladı. Ortadoğu siyaseti ve Türk dış politikası konuları ağırlıklı olmak üzere çok sayıda akademik çalışması bulunuyor. Amasya Üniversitesi’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak ön lisans, lisans ve yüksek lisans dersleri veriyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x