Futbolda Suudi Arabistan etkisi – Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

FIFA, yakın zamanda 2023 Kulüpler Dünya Kupası’nın Suudi Arabistan'da düzenleneceğini açıkladı. Talisca, Ronaldo, Benzema, Kante ve niceleri Suudi Arabistan Ligi'nde. Peki, bugüne nasıl gelindi? Yıldız oyuncular nasıl ikna edildi? Burada olup bitenler futbolda neleri değiştirecek? Semih Durası yazdı.

Futbol hakkında konuşurken, dillere pelesenk olan bir deyim vardır, “Avrupa futbolu” denir. Artık bu söylem, “Dünya futbolu” olarak değişmeye başlamış durumda.

Global çapta futbolun gelişmesi, değerine değer katması, herkese ulaşması FIFA’nın en büyük amacı. dünya kupalarında ana hedef 3 milyardan fazla insana ulaşan bu turnuvaların, futbolun heyecanını her bölgede yaşatması. Ancak dünya kupalarının yaratmasını beklediğimiz etkiyi, hiç beklemediğimiz bir ülke olan Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman etkisiyle yaratacak gibi gözüküyor.

Suudi Arabistan futbola ilk ne zaman ilgi gösterdi?

Bin Selman’ın Katar 2022 Dünya Kupası’ndan etkilenerek futbola yatırım yapma kararı aldığı söyleniyor, ama bu tam olarak gerçeği yansıtmamakta. Suudi Arabistan’ın futbola ilgisini irdelemek için 1971’le başlamak gerekir. 1971’de kurulan Kamu Yatırım Fonu “PIF”, o gün kurulduğunda ülke içindeki yatırımları orta ölçekte desteklemeyi amaçlamıştı. Bu anlayış yaklaşık 44 yıl devam etti. 2015’te ise yapılan araştırmalar fikirlerin değişmesine sebep oldu. Araştırma sonucunda Suudi Arabistan nüfusunun %70’ini 30 yaş ve altı gençlerin oluşturduğu ortaya çıktı. Ülkenin hali hazırdaki en büyük geliri olan petrolün yenilenebilir kaynak olmaması, gençlerin ülkenin geleceği açısından endişe duymamaları ve iş kolları oluşması için en doğru yol, petrole alternatif kaynaklar üretmekti. Bu anlamda Suudi Arabistan’da 2016’da seferberlik başlatıldı. Dünya çapındaki en büyük şirketler, markalar PIF tarafından yatırım aldı.

PIF, Walt Disney’e 495,8 milyon dolar, Facebook’a 521,9 milyon dolar, Live Nation Entertainment’a 416,1 milyon dolar, BP’ye 827,8 milyon Dolar yatırım yaptı. Bu yatırımlar yalnızca açıklanan birkaç yatırım olarak karşımıza çıkmakta. Suudi Arabistan’ın hedefi ise çok daha fazlası. Bin Selman’ın petrole alternatif yaratma düşüncesiyle çıktığı yeni yolda, dünyanın en büyük şirketleriyle birlikte futbol da kendine yer bulmuş durumda. Bu gücü kontrol etmek için fonun başına Yasir Al-Rumayyan atandı. Bin Selman sonrasında iki numaralı isim olan Al-Rumayyan, anlaşmaları gerçekleştiren sahne önündeki isim.

Newcastle olayı bize ne söylüyor?

“Vizyon 2030” adı verilen bu sürecin en önemli basamaklarından biri futbol olarak seçildi. İnsan hakları ihlalleri, kadın hakları konusundaki kısıtlamalar nedeniyle Batı dünyasında kötü bir imaja sahip olan Suudi Arabistan, bu imajı futbolla silmek istiyor. “Vizyon 2030” projesi hem ülkenin geleceği için kaynak yaratma anlamına geliyor hem de dünyada artık Suudi Arabistan’ın saygı duyulan bir ülke olmasını amaçlıyor. Bu hedef doğrultusunda Kamu Yatırım Fonu’nun ülkenin kaynaklarınca desteklenmesi sağlandı. 2015’te değeri 4 milyar dolar olan bu fon, 2023’te 600 milyar dolardan daha fazla değere sahip oldu. Futbol ayağının ilki olarak Newcastle United’ın satın alınması sürecini söyleyebiliriz. Çeşitli itirazlara rağmen gerçekleşen alım sonrasında, kulübün dağılacağı, kontrolsüz harcama yapacağı iddialarının aksine, Newcastle’ı sağlam bir zemine oturtarak Newcastle taraftarlarından takdir gördüler. Premier lig’in hali hazırda en istikrarlı takımlarından birine dönüştüler.

Fon ilk hedefi gerçekleştirdikten sonra yerel ligi dikkat çeker hale getirmeye odaklandı. Cristiano Ronaldo’nun transferini hedeflemek hayal gibi gözükse de eğer 2030 vizyonunun futbol kısmı başarıya ulaşacaksa, bu sürecin en önemli parçalarından biri, hatta temeli Ronaldo’nun ülkeye transferiydi. Ronaldo’ya reddedemeyeceği teklif yaparak onu ülkelerine getirdiler. Tüm dünyanın ilgisini çeken ülkenin daha kolay elit oyuncu transferi yapması mümkün hale geldi. Ronaldo yıldız transferlerinin temelini oluşturdu. Ronaldo’ya çok iyi anlatılan bu proje, onu da heyecanlandırdı. Öyle ki son dönemlerde Suudi Arabistan’da çok mutlu olduğunu söyledi ve ekledi:

“Suudi Arabistan Ligi bir Premier League olmasa da olumlu anlamda şaşırmış durumdayım. Hazırladıkları planla devam ederlerse, ileride dünyanın en rekabetçi 5. veya 6. ligine sahip olacaklar.”

Suudi Arabistan kaynakları bunun 6-7 sene içerisinde mümkün olacağını iddia ediyor.

PIF neden sadece 4 büyük takımı destekliyor?

Projenin asıl noktasına gelinmiş durumda; Ligin kalitesini arttırmak. Bunun için PIF agresif yatırımlar yapmaya devam ediyor. PIF, Suudi Arabistan Ligi’nin 4 büyük takımı, Al Hilal, Al Nassr, Al Ahli ve Al Ittihad’ın %75’ini satın alırken, ligdeki diğer takımlara yatırım yapmadı. Al Hilal ve Al Nassr başkent Riyad’ın en büyük iki kulübü, diğer iki kulüp ise ikinci büyük şehir olan Cidde’nin en büyük iki kulübü. Bu 4 takıma yatırım yaparak en büyük iki şehirdeki derbi rekabetini arttırmayı, ilgi çekici lig olmayı hedefliyorlar. 4 büyük takımın yeni sezonda ana hedefi takımlarında dünyaca ünlü en az 3 oyuncu olması. Diğer kulüplerin mevcut durumlarının sürecek olması, yatırım almayacak olmaları ligin dengesini tamamıyla bozacak. Ligin en büyük beşinci takımı olan Al-Shabab’ın yöneticileri rekabetin bittiğini, ligin geleceği hakkında kaygılı olduklarını söylüyor. Gelecek yıllarda yatırımların artmasıyla diğer takımların en üst düzey olmasa da ligin kalitesini arttıracak önemli oyuncular transfer etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan 30 yaş üstü tüm isimli yıldızlarla ilgileniyor. Çok hızlı ve keskin sıçrama istiyorlar. Amaç ligin bir an önce dünyanın ilgiyle takip ettiği hale gelmesi. Lige büyük oyuncuların gelmesi şüphesiz ligin kalitesini yukarıya çıkartacak. Spor araştırma kuruluşlarından Twenty First Group, Suudi Arabistan Ligi’nin şu anda dünyanın en iyi 58. ligi olduğunu söylüyor. Bu onların, İtalya 3. ligi olan Serie C’den bile daha geride olduğu anlamına geliyor. Hedef kısa sürede ilk 15’e ulaşmak, 2030 öncesi ise en iyi 7 ligden biri olmak.

Suudi Arabistan’ın önündeki Çin ve Rusya örnekleri

Suudi Arabistan’ın futbola yatırımları, akıllara bir dönem piyasayı sallayan Çin ve Rusya’yı getiriyor. Rusya’da Anzhi takımı o dönemin en büyük golcülerinden Samuel Eto’o’yu transfer ederek maaş rekoru kırmıştı. Sonrasında iflaslarını açıkladılar. Çin Ligi’nde ise yatırımlar daha uzun sürdü. Takımlar iflaslarını açıklayana kadar Hulk, Oscar gibi birçok önemli yıldız Çin Ligi’nde top koşturdu. Bu kez durum farklı; Çin Ligi’nde ve Rusya’da maaşlar yüksek olmasına karşın, Avrupa’daki maaşların 6-7 katı teklif ediliyordu. Suudi Arabistan şu anda herhangi bir önemli yıldıza aldığı maaşın 20 katından fazla vererek ikna ediyor. Böylesi daha önce hiç görülmedi. Prens Bin Selman’ın özel ilgilendiği, başında yer aldığı bu hedef ülkenin gelecek vizyonuyla örtüştüğünden, Suudi Arabistan’ın ne Çin ne de Rusya gibi iflaslar yaşamasını orta vadede mümkün kılmıyor.

Bin Selman ve Al-Rumayyan’ın ana hedefi 2030 Dünya Kupası. 2030 Dünya Kupası’nı düzenleme hakkı elde edemezlerse, 2034 Dünya Kupası’nı düzenleyeceklerinden neredeyse eminler. PIF kontrolündeki ligdeki 4 takımın agresifliğinin temelinde, ligin imajının, marka değerinin arttırılması, Suudi Arabistan’ın futbol ülkesi statüsüne gelmesini hedeflemek var. Katar 2022’de Dünya Şampiyonu Arjantin’i kupanın ilk grup maçında mağlup etmeleriyle, Bin Selman ülkede ulusal tatil ilan etmiş, bu galibiyet dünyayı şok etmişti. Bin Selman’ın Dünya Kupası’nda Katar’daki maçlarda yer alması, Gianni Infantino’nun yanında oturması, futbola yaklaşımı 2030 ve 2034 hedefleri için ne kadar ciddi olduklarını gösteriyor.

En büyük sorunlardan biri Avrupa’da futbol oynamaya alışmış önemli starların, Suudi Arabistan’da oynamak istememeleri. Aileler buna sıcak bakmıyor. İkna edici unsur olarak Ronaldo ailesinin yaşadığı hayat örnek gösteriliyor. Onlara her türlü imkân sunulmuş durumda. Ronaldo’nun eşi Georgina Rodriguez hakkında ülkeye alışamadığı, Ronaldo’ya rest çektiği haberleri yapılsa da Ronaldo her fırsatta Suudi Arabistan’da kalmaktan mutlu olduğunu söylüyor.

Transfer teklifini reddeden yıldızların bir diğer sebebi kültürel farklılıklar oluyor. Wilfried Zaha oradaki hayata alışamayacağını düşünerek yapılan teklifi reddetti. Diğer sebepse Luka Modric, Toni Kroos, Thomas Müller gibi kulüpleriyle simgeleşmiş efsanelerin, hayattaki önceliklerini paraya vermemeleri. Parayı tercih eden yıldızlar ise çoğunlukta. Futbolu aylar önce bırakan Gareth Bale, Suudi Arabistan’ın futbol piyasasındaki etkinliğini görünce futbola geri dönmeyi düşünmeye başladı.

Rooney gidişattan neden rahatsız?

UEFA’nın Avrupa’da uyguladığı Finansal Fair-Play mekanizmasının FIFA tarafından uygulanmaması, Avrupa kulüpleri dışındaki kulüplerin denetim ağının dışında kalmasına yol açtı. Suudi Arabistan kulüpleri bu denetimsizliğin nelere yol açabileceğini bize en üst perdeden gösteriyor.

Wayne Rooney’in geçtiğimiz günlerde yaptığı çıkış önemliydi. Rooney gidişatın kabul edilemez olduğunu, FIFA’nın devreye girmesi gerektiğini söyledi. Diğer futbol ikonlarının da Suudi Arabistan’ın alt üst ettiği maaş dengeleri hakkında konuşması gerekiyor. Buradaki en saf örnek N’Golo Kante olmalı. Chelsea’den ayrılması sonrasında yeni takımından 4-5 milyon Euro yıllık gelir bekleyen Kante, Suudi Arabistan’ın devreye girmesiyle 100 milyon Euro’luk teklif aldı. Vakit kaybetmeden bu teklifi kabul etti. Benzema’nın yıllık 200 milyon Euro’dan 3 yıllık sözleşme imzalaması büyük sükse yaratırken, son büyük transfer Ruben Neves oldu. Henüz 26 yaşındaki gözde oyuncunun Al-Hilal transferi, herkesi şaşkına çevirdi.

Şampiyonlar Ligi formatı değişebilir mi?

Suudi Arabistan’a transfer olan futbolcuların Avrupa’daki rekabeti yaşama şansları yok. Bu noktada ortaya yeni fikirler atılıyor. Şampiyonlar Ligi her konfederasyonda ayrı olarak düzenleniyor, ancak dünyanın en büyük yıldızlarının Suudi Arabistan’ı tercih etmesi, Inter Miami’nin Messi yatırımı düşünüldüğünde gelecekte dünyadaki önemli takımların katılacağı tek bir Şampiyonlar Ligi formatı görebiliriz.

Bu kulağa ütopik gelse de 2024/25 sezonunda lig formatına geçecek olan Şampiyonlar Ligi, daha fazla para kazanmayı hedefliyor. Dünya Kupası’ndaki takım sayısının arttırılması daha çok para kazanmak ile ilgiliydi. Bunlar düşünüldüğünde, futbol rekabetinin globalleşmesiyle dünya çapında düzenlenecek Şampiyonlar Ligi fikri uzak gözükmüyor.

Suudi Arabistan Milli Takımı’nın Katar’da elde ettiği başarı ve PIF yatırımları ile ülkede sporu seven gençler için büyük bir fırsat yarattı. Suudi Arabistan Futbol Federasyonu başkanı Yasser Al-Misehal, ülkedeki futbol seferberliğinde lisanslı erkek futbolcu sayısını 21 binden 200 binin üzerine çıkarmak istediklerini söyledi.

Kadın futbolcular hakkında ise açıklama yapılmadı. Suudi Arabistan 2030’a kadar çeşitli spor dallarında 25 dünya şampiyonasına ev sahipliği yapmayı hedefliyor. Gelecek yıllarda Suudi sporcu sayısında patlama yaşanması bekleniyor.

Namaz saatinde top oynayan çocuklar

Suudi Arabistan’ın turistler için cazibe merkezi olması hedefleniyor. Futbol bu araçlardan biri ve Al Hilal takımı şimdiden dünyada Twitter’da en çok takip edilen ilk 10 kulüpten biri oldu. Geçmiş yıllara göre ülkedeki reformlar Batı dünyasının dikkatini çekiyor. Kadınların araba kullanabilmesi, stadyumlara gidebilmesi, iş gücüne katılımları eskiden mümkün olmayan, hayali bile zor şeylerdi. Batı dünyasına açılan ülkede artık kadınlar daha rahat hareket edebiliyor. Namaz saatinde top oynadıkları için sokakta din polisi tarafından kovalanan çocuklar, artık rahatlıkla futbol oynayabiliyor.

Suudi Arabistan değişim geçiriyor. Bu değişime Kamu Yatırım Fonu’nu kontrol eden Bin Selman ve Al-Rumayyan öncülük ediyor. 2030 hedeflerinin tutup tutmayacağı belirsiz ancak geleceğe bakıldığında alternatif kaynaklar yaratma konusunda Suudi Arabistan kararlı gözüküyor. Bu kararlılık sürerse 2034 yılına geldiğimizde ülkenin imajının düzelmiş, büyük turnuvalara ev sahipliği yapan, turizm gelirlerinde onlarca kat artış yaşanmış, insan ihlallerinin azaldığı ve geleceğe daha umutlu bakan gençleri olan bir ülke olma ihtimalleri hiç de az gözükmüyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 7 Temmuz 2023’te yayımlanmıştır.

Semih Durası
Semih Durası
Semih Durası – Futbol hakemi, scout, editör, spor yazarı. 2020'den beri çeşitli radyolarda ve YouTube kanallarında, 2022'den bu yana da çeşitli televizyon kanallarında futbol yorumları yapıyor. Aynı zamanda New York National Writers Union ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu üyesi.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Futbolda Suudi Arabistan etkisi – Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

FIFA, yakın zamanda 2023 Kulüpler Dünya Kupası’nın Suudi Arabistan'da düzenleneceğini açıkladı. Talisca, Ronaldo, Benzema, Kante ve niceleri Suudi Arabistan Ligi'nde. Peki, bugüne nasıl gelindi? Yıldız oyuncular nasıl ikna edildi? Burada olup bitenler futbolda neleri değiştirecek? Semih Durası yazdı.

Futbol hakkında konuşurken, dillere pelesenk olan bir deyim vardır, “Avrupa futbolu” denir. Artık bu söylem, “Dünya futbolu” olarak değişmeye başlamış durumda.

Global çapta futbolun gelişmesi, değerine değer katması, herkese ulaşması FIFA’nın en büyük amacı. dünya kupalarında ana hedef 3 milyardan fazla insana ulaşan bu turnuvaların, futbolun heyecanını her bölgede yaşatması. Ancak dünya kupalarının yaratmasını beklediğimiz etkiyi, hiç beklemediğimiz bir ülke olan Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman etkisiyle yaratacak gibi gözüküyor.

Suudi Arabistan futbola ilk ne zaman ilgi gösterdi?

Bin Selman’ın Katar 2022 Dünya Kupası’ndan etkilenerek futbola yatırım yapma kararı aldığı söyleniyor, ama bu tam olarak gerçeği yansıtmamakta. Suudi Arabistan’ın futbola ilgisini irdelemek için 1971’le başlamak gerekir. 1971’de kurulan Kamu Yatırım Fonu “PIF”, o gün kurulduğunda ülke içindeki yatırımları orta ölçekte desteklemeyi amaçlamıştı. Bu anlayış yaklaşık 44 yıl devam etti. 2015’te ise yapılan araştırmalar fikirlerin değişmesine sebep oldu. Araştırma sonucunda Suudi Arabistan nüfusunun %70’ini 30 yaş ve altı gençlerin oluşturduğu ortaya çıktı. Ülkenin hali hazırdaki en büyük geliri olan petrolün yenilenebilir kaynak olmaması, gençlerin ülkenin geleceği açısından endişe duymamaları ve iş kolları oluşması için en doğru yol, petrole alternatif kaynaklar üretmekti. Bu anlamda Suudi Arabistan’da 2016’da seferberlik başlatıldı. Dünya çapındaki en büyük şirketler, markalar PIF tarafından yatırım aldı.

PIF, Walt Disney’e 495,8 milyon dolar, Facebook’a 521,9 milyon dolar, Live Nation Entertainment’a 416,1 milyon dolar, BP’ye 827,8 milyon Dolar yatırım yaptı. Bu yatırımlar yalnızca açıklanan birkaç yatırım olarak karşımıza çıkmakta. Suudi Arabistan’ın hedefi ise çok daha fazlası. Bin Selman’ın petrole alternatif yaratma düşüncesiyle çıktığı yeni yolda, dünyanın en büyük şirketleriyle birlikte futbol da kendine yer bulmuş durumda. Bu gücü kontrol etmek için fonun başına Yasir Al-Rumayyan atandı. Bin Selman sonrasında iki numaralı isim olan Al-Rumayyan, anlaşmaları gerçekleştiren sahne önündeki isim.

Newcastle olayı bize ne söylüyor?

“Vizyon 2030” adı verilen bu sürecin en önemli basamaklarından biri futbol olarak seçildi. İnsan hakları ihlalleri, kadın hakları konusundaki kısıtlamalar nedeniyle Batı dünyasında kötü bir imaja sahip olan Suudi Arabistan, bu imajı futbolla silmek istiyor. “Vizyon 2030” projesi hem ülkenin geleceği için kaynak yaratma anlamına geliyor hem de dünyada artık Suudi Arabistan’ın saygı duyulan bir ülke olmasını amaçlıyor. Bu hedef doğrultusunda Kamu Yatırım Fonu’nun ülkenin kaynaklarınca desteklenmesi sağlandı. 2015’te değeri 4 milyar dolar olan bu fon, 2023’te 600 milyar dolardan daha fazla değere sahip oldu. Futbol ayağının ilki olarak Newcastle United’ın satın alınması sürecini söyleyebiliriz. Çeşitli itirazlara rağmen gerçekleşen alım sonrasında, kulübün dağılacağı, kontrolsüz harcama yapacağı iddialarının aksine, Newcastle’ı sağlam bir zemine oturtarak Newcastle taraftarlarından takdir gördüler. Premier lig’in hali hazırda en istikrarlı takımlarından birine dönüştüler.

Fon ilk hedefi gerçekleştirdikten sonra yerel ligi dikkat çeker hale getirmeye odaklandı. Cristiano Ronaldo’nun transferini hedeflemek hayal gibi gözükse de eğer 2030 vizyonunun futbol kısmı başarıya ulaşacaksa, bu sürecin en önemli parçalarından biri, hatta temeli Ronaldo’nun ülkeye transferiydi. Ronaldo’ya reddedemeyeceği teklif yaparak onu ülkelerine getirdiler. Tüm dünyanın ilgisini çeken ülkenin daha kolay elit oyuncu transferi yapması mümkün hale geldi. Ronaldo yıldız transferlerinin temelini oluşturdu. Ronaldo’ya çok iyi anlatılan bu proje, onu da heyecanlandırdı. Öyle ki son dönemlerde Suudi Arabistan’da çok mutlu olduğunu söyledi ve ekledi:

“Suudi Arabistan Ligi bir Premier League olmasa da olumlu anlamda şaşırmış durumdayım. Hazırladıkları planla devam ederlerse, ileride dünyanın en rekabetçi 5. veya 6. ligine sahip olacaklar.”

Suudi Arabistan kaynakları bunun 6-7 sene içerisinde mümkün olacağını iddia ediyor.

PIF neden sadece 4 büyük takımı destekliyor?

Projenin asıl noktasına gelinmiş durumda; Ligin kalitesini arttırmak. Bunun için PIF agresif yatırımlar yapmaya devam ediyor. PIF, Suudi Arabistan Ligi’nin 4 büyük takımı, Al Hilal, Al Nassr, Al Ahli ve Al Ittihad’ın %75’ini satın alırken, ligdeki diğer takımlara yatırım yapmadı. Al Hilal ve Al Nassr başkent Riyad’ın en büyük iki kulübü, diğer iki kulüp ise ikinci büyük şehir olan Cidde’nin en büyük iki kulübü. Bu 4 takıma yatırım yaparak en büyük iki şehirdeki derbi rekabetini arttırmayı, ilgi çekici lig olmayı hedefliyorlar. 4 büyük takımın yeni sezonda ana hedefi takımlarında dünyaca ünlü en az 3 oyuncu olması. Diğer kulüplerin mevcut durumlarının sürecek olması, yatırım almayacak olmaları ligin dengesini tamamıyla bozacak. Ligin en büyük beşinci takımı olan Al-Shabab’ın yöneticileri rekabetin bittiğini, ligin geleceği hakkında kaygılı olduklarını söylüyor. Gelecek yıllarda yatırımların artmasıyla diğer takımların en üst düzey olmasa da ligin kalitesini arttıracak önemli oyuncular transfer etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan 30 yaş üstü tüm isimli yıldızlarla ilgileniyor. Çok hızlı ve keskin sıçrama istiyorlar. Amaç ligin bir an önce dünyanın ilgiyle takip ettiği hale gelmesi. Lige büyük oyuncuların gelmesi şüphesiz ligin kalitesini yukarıya çıkartacak. Spor araştırma kuruluşlarından Twenty First Group, Suudi Arabistan Ligi’nin şu anda dünyanın en iyi 58. ligi olduğunu söylüyor. Bu onların, İtalya 3. ligi olan Serie C’den bile daha geride olduğu anlamına geliyor. Hedef kısa sürede ilk 15’e ulaşmak, 2030 öncesi ise en iyi 7 ligden biri olmak.

Suudi Arabistan’ın önündeki Çin ve Rusya örnekleri

Suudi Arabistan’ın futbola yatırımları, akıllara bir dönem piyasayı sallayan Çin ve Rusya’yı getiriyor. Rusya’da Anzhi takımı o dönemin en büyük golcülerinden Samuel Eto’o’yu transfer ederek maaş rekoru kırmıştı. Sonrasında iflaslarını açıkladılar. Çin Ligi’nde ise yatırımlar daha uzun sürdü. Takımlar iflaslarını açıklayana kadar Hulk, Oscar gibi birçok önemli yıldız Çin Ligi’nde top koşturdu. Bu kez durum farklı; Çin Ligi’nde ve Rusya’da maaşlar yüksek olmasına karşın, Avrupa’daki maaşların 6-7 katı teklif ediliyordu. Suudi Arabistan şu anda herhangi bir önemli yıldıza aldığı maaşın 20 katından fazla vererek ikna ediyor. Böylesi daha önce hiç görülmedi. Prens Bin Selman’ın özel ilgilendiği, başında yer aldığı bu hedef ülkenin gelecek vizyonuyla örtüştüğünden, Suudi Arabistan’ın ne Çin ne de Rusya gibi iflaslar yaşamasını orta vadede mümkün kılmıyor.

Bin Selman ve Al-Rumayyan’ın ana hedefi 2030 Dünya Kupası. 2030 Dünya Kupası’nı düzenleme hakkı elde edemezlerse, 2034 Dünya Kupası’nı düzenleyeceklerinden neredeyse eminler. PIF kontrolündeki ligdeki 4 takımın agresifliğinin temelinde, ligin imajının, marka değerinin arttırılması, Suudi Arabistan’ın futbol ülkesi statüsüne gelmesini hedeflemek var. Katar 2022’de Dünya Şampiyonu Arjantin’i kupanın ilk grup maçında mağlup etmeleriyle, Bin Selman ülkede ulusal tatil ilan etmiş, bu galibiyet dünyayı şok etmişti. Bin Selman’ın Dünya Kupası’nda Katar’daki maçlarda yer alması, Gianni Infantino’nun yanında oturması, futbola yaklaşımı 2030 ve 2034 hedefleri için ne kadar ciddi olduklarını gösteriyor.

En büyük sorunlardan biri Avrupa’da futbol oynamaya alışmış önemli starların, Suudi Arabistan’da oynamak istememeleri. Aileler buna sıcak bakmıyor. İkna edici unsur olarak Ronaldo ailesinin yaşadığı hayat örnek gösteriliyor. Onlara her türlü imkân sunulmuş durumda. Ronaldo’nun eşi Georgina Rodriguez hakkında ülkeye alışamadığı, Ronaldo’ya rest çektiği haberleri yapılsa da Ronaldo her fırsatta Suudi Arabistan’da kalmaktan mutlu olduğunu söylüyor.

Transfer teklifini reddeden yıldızların bir diğer sebebi kültürel farklılıklar oluyor. Wilfried Zaha oradaki hayata alışamayacağını düşünerek yapılan teklifi reddetti. Diğer sebepse Luka Modric, Toni Kroos, Thomas Müller gibi kulüpleriyle simgeleşmiş efsanelerin, hayattaki önceliklerini paraya vermemeleri. Parayı tercih eden yıldızlar ise çoğunlukta. Futbolu aylar önce bırakan Gareth Bale, Suudi Arabistan’ın futbol piyasasındaki etkinliğini görünce futbola geri dönmeyi düşünmeye başladı.

Rooney gidişattan neden rahatsız?

UEFA’nın Avrupa’da uyguladığı Finansal Fair-Play mekanizmasının FIFA tarafından uygulanmaması, Avrupa kulüpleri dışındaki kulüplerin denetim ağının dışında kalmasına yol açtı. Suudi Arabistan kulüpleri bu denetimsizliğin nelere yol açabileceğini bize en üst perdeden gösteriyor.

Wayne Rooney’in geçtiğimiz günlerde yaptığı çıkış önemliydi. Rooney gidişatın kabul edilemez olduğunu, FIFA’nın devreye girmesi gerektiğini söyledi. Diğer futbol ikonlarının da Suudi Arabistan’ın alt üst ettiği maaş dengeleri hakkında konuşması gerekiyor. Buradaki en saf örnek N’Golo Kante olmalı. Chelsea’den ayrılması sonrasında yeni takımından 4-5 milyon Euro yıllık gelir bekleyen Kante, Suudi Arabistan’ın devreye girmesiyle 100 milyon Euro’luk teklif aldı. Vakit kaybetmeden bu teklifi kabul etti. Benzema’nın yıllık 200 milyon Euro’dan 3 yıllık sözleşme imzalaması büyük sükse yaratırken, son büyük transfer Ruben Neves oldu. Henüz 26 yaşındaki gözde oyuncunun Al-Hilal transferi, herkesi şaşkına çevirdi.

Şampiyonlar Ligi formatı değişebilir mi?

Suudi Arabistan’a transfer olan futbolcuların Avrupa’daki rekabeti yaşama şansları yok. Bu noktada ortaya yeni fikirler atılıyor. Şampiyonlar Ligi her konfederasyonda ayrı olarak düzenleniyor, ancak dünyanın en büyük yıldızlarının Suudi Arabistan’ı tercih etmesi, Inter Miami’nin Messi yatırımı düşünüldüğünde gelecekte dünyadaki önemli takımların katılacağı tek bir Şampiyonlar Ligi formatı görebiliriz.

Bu kulağa ütopik gelse de 2024/25 sezonunda lig formatına geçecek olan Şampiyonlar Ligi, daha fazla para kazanmayı hedefliyor. Dünya Kupası’ndaki takım sayısının arttırılması daha çok para kazanmak ile ilgiliydi. Bunlar düşünüldüğünde, futbol rekabetinin globalleşmesiyle dünya çapında düzenlenecek Şampiyonlar Ligi fikri uzak gözükmüyor.

Suudi Arabistan Milli Takımı’nın Katar’da elde ettiği başarı ve PIF yatırımları ile ülkede sporu seven gençler için büyük bir fırsat yarattı. Suudi Arabistan Futbol Federasyonu başkanı Yasser Al-Misehal, ülkedeki futbol seferberliğinde lisanslı erkek futbolcu sayısını 21 binden 200 binin üzerine çıkarmak istediklerini söyledi.

Kadın futbolcular hakkında ise açıklama yapılmadı. Suudi Arabistan 2030’a kadar çeşitli spor dallarında 25 dünya şampiyonasına ev sahipliği yapmayı hedefliyor. Gelecek yıllarda Suudi sporcu sayısında patlama yaşanması bekleniyor.

Namaz saatinde top oynayan çocuklar

Suudi Arabistan’ın turistler için cazibe merkezi olması hedefleniyor. Futbol bu araçlardan biri ve Al Hilal takımı şimdiden dünyada Twitter’da en çok takip edilen ilk 10 kulüpten biri oldu. Geçmiş yıllara göre ülkedeki reformlar Batı dünyasının dikkatini çekiyor. Kadınların araba kullanabilmesi, stadyumlara gidebilmesi, iş gücüne katılımları eskiden mümkün olmayan, hayali bile zor şeylerdi. Batı dünyasına açılan ülkede artık kadınlar daha rahat hareket edebiliyor. Namaz saatinde top oynadıkları için sokakta din polisi tarafından kovalanan çocuklar, artık rahatlıkla futbol oynayabiliyor.

Suudi Arabistan değişim geçiriyor. Bu değişime Kamu Yatırım Fonu’nu kontrol eden Bin Selman ve Al-Rumayyan öncülük ediyor. 2030 hedeflerinin tutup tutmayacağı belirsiz ancak geleceğe bakıldığında alternatif kaynaklar yaratma konusunda Suudi Arabistan kararlı gözüküyor. Bu kararlılık sürerse 2034 yılına geldiğimizde ülkenin imajının düzelmiş, büyük turnuvalara ev sahipliği yapan, turizm gelirlerinde onlarca kat artış yaşanmış, insan ihlallerinin azaldığı ve geleceğe daha umutlu bakan gençleri olan bir ülke olma ihtimalleri hiç de az gözükmüyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 7 Temmuz 2023’te yayımlanmıştır.

Semih Durası
Semih Durası
Semih Durası – Futbol hakemi, scout, editör, spor yazarı. 2020'den beri çeşitli radyolarda ve YouTube kanallarında, 2022'den bu yana da çeşitli televizyon kanallarında futbol yorumları yapıyor. Aynı zamanda New York National Writers Union ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu üyesi.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x