ABD’nin siyaseti tartışmalı Başkan Donald Trump’ın hedefinde bu kez ülkenin dünyada büyük hayranlık uyandıran dev teknoloji şirketleri var. Trump’ın tekelcilik iddiaları üzerine ABD Kongresinde soruşturma başlattı. Amazon, Apple, Facebook ve Google’ın tepe yöneticileri Temsilciler Meclisinin Adalet Komisyonuna ifade verdi.
Amazon’un kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Jeff Bezos’un verdiği ifade, hem kişisel girişimcilik öyküsünün bilinmeyen yönlerini ortaya koyduğu hem de büyük ölçekli özel şirketlerin toplumsal sorumluluk yaklaşımına ilişkin görüşlerini yansıttığı için dikkate alınmaya değerdi. Bezos’un konuşmasından bölümler aktarıyoruz.
Annesiyle birlikte üniversiteye gitti
Jeff Bezos, anne ve babasını yaşam mücadelesini anlatarak söze giriyor:
“Annem Jackie, New Mexico eyaletinin Albuquerque kentinde 17 yaşında bir lise öğrencisiyken beni dünyaya getirdi. Lisedeyken hamile kalmak 1964’te Albuquerque’de hoş karşılanan bir şey değildi. Annem için zordu. Onu atmaya çalıştıklarında büyükbabam okulun kapısına dayanıp kızı için münakaşa etti. Biraz müzakere ettikten sonra müdür, “Tamam, lisede kalabilir ve okulu bitirebilir, ancak ders dışı etkinlikler yapamaz ve bir dolabı olamaz” dedi. Büyükbabam anlaşmayı kabul etti ve annem liseyi bitirdi. Ancak arkadaşlarıyla birlikte sahneye çıkıp diplomasını almasına izin verilmedi. Annem eğitimine devam etmeye karar verdi, akşam okuluna kaydoldu, bebeğini sınıfa getirmesine izin veren profesörlerin derslerini seçti. Sınıflarda, biri okul kitaplarıyla, diğeri çocuk bezi, biberon ve birkaç dakika beni oyalayıp uslu tutacak her şeyle dolu iki spor çantasıyla boy gösterdi.
Babamın adı Miguel. Beni dört yaşındayken evlat edindi. Küba’da (Fidel) Castro iktidarı ele geçirdikten kısa süre sonra Pedro Pan Operasyonuyla ABD’ye getirildiğinde 16 yaşındaydı. Babam Amerika’ya tek başına geldi. Ailesi burada daha güvenli olacağını hissediyordu. Annesi, Amerika’nın Küba’dan soğuk olduğunu tahmin ediyordu, bu yüzden ona elindeki tek malzeme olan temizlik bezlerinden bir ceket dikti. O ceket hâlâ elimizde; ailemin yemek odasının duvarında asılı duruyor. Babam Florida’daki bir mülteci merkezi olan Camp Matecumbe’de iki hafta geçirdi, ardından dinî (Katolik) bir görevi kabul ederek Delaware eyaletinin Wilmington kentine taşındı. Göreve geldiği için şanslıydı. Ancak İngilizce bilmiyordu ve öğrenmenin kolay bir yolu da yoktu. Yaptığı şey çok fazla metanet ve kararlılık gerektiriyordu. Albuquerque’de bir üniversiteden burs aldı ve annemle burada tanıştı. Hayatta türlü hediyelerle karşılaşıyorsunuz. Benin en büyük hediyelerim annem ve babamdır. Hayatım boyunca ben ve kardeşlerim için muazzam rol modelleri oldular.”
Mucit dededen yaşam dersleri
“Büyükanne ve büyükbabanızdan ebeveynlerinizden farklı şeyler öğreniyorsunuz. Dört yaşımdan 16’ıma kadar yaz tatillerimi büyükbabamın Teksas’taki çiftliğine geçirme fırsatım oldu. Büyükbabam bir devlet memuru ve bir çiftçiydi – 1950’lerde ve ‘60’larda Atom Enerjisi Komisyonu için uzay teknolojisi ve füze savunma sistemleri üzerinde çalıştı. Kendine güvenen ve becerikli birisiydi. Her yerden ırak bir yerdeyseniz, bir şeyler bozulduğunda telefona sarılıp birilerini aramazsınız, kendiniz tamir edersiniz. Çocukken, parçalanmış bir buldozerin tamiri olsun, veterinerlik işi olsun, görünüşte imkânsız birçok sorunu kendi başına çözdüğünü gördüm. Bana zor sorunlarla başa çıkmayı öğretti. Bir aksilik ortaya çıktığında başa dönüp tekrar denersiniz. Daha iyi yerlere götürecek yolu icat edebilirsiniz.
Bu dersleri ergenlikte aklıma kazıdım ve garaj mucidi oldum. Çimento dolu lastiklerden otomatik kapanan kapı, şemsiye ve folyodan güneş enerjisi ocağı ve kardeşlerimi tuzağa düşürmek için fırın tepsilerinden alarmlar icat ettim.”
“Pişmanlıklar ihmallerin eseri”
Amazon’un kurucusu iyi bir işi varken neden sıfırdan başlamayı tercih ettiğini de anlatıyor:
“Amazon’un konseptini ilk defa 1994 yılında düşündüm. Fiziksel dünyada var olamayacak, milyonlarca kitap içeren çevrimiçi bir kitapçı inşa etme fikri bana heyecan verdi. O zamanlar New York’ta bir yatırım şirketinde çalışıyordum. Patronuma ayrılacağımı söylediğimde beni Central Park’ta uzun bir yürüyüşe çıkardı. Uzun uzun dinledikten sonra, “Biliyor musun Jeff, bence bu iyi bir fikir, ama zaten iyi bir işi olmayan biri için daha iyi bir fikir olurdu” dedi. Kesin bir karar vermeden önce beni iki gün düşünmeye ikna etti. Bu, kafamla değil kalbimle verdiğim bir karardı. 80 yaşıma gelip geriye baktığımda, hayatımdaki pişmanlık sayısını en aza indirmek istiyordum. Pişmanlıklarımızın çoğu ihmalkârlıklarımızın eseridir. Denemediğimiz şeyler, girilmemiş yollardır. Bütün yapılmayanlar zamanla kafanıza musallat olur. Bu yüzden en azından en iyi atışımı yapmazsam, büyük bir şey olacağını düşündüğüm internet adı verilen bu şeye katılmazsam pişman olacağıma kanaat getirdim.
Amazon.com için başlangıç sermayesinin çoğu, hayatları boyunca biriktirdiklerinin büyük bir kısmını anlamadıkları bir şeye yatıran ailemden geldi. Amazon’a veya bir internet kitapçısına yatırım değildi yaptıkları, oğulları için kumar oynuyorlardı. Onlara, yatırımlarını kaybetme olasılığının yüzde 70 olduğunu söyledim, yine de sermayeyi verdiler. Yatırımcılardan 1 milyon dolar toplamak için 50’den fazla toplantı yaptım. Tüm bu toplantılarda en çok “İnternet nedir?” sorusuna muhatap oldum.
Birçok ülkenin aksine mensubu olduğumuz bu büyük ulus, riskli girişimleri damgalamıyor aksine destekliyor. Düzenli bir işten ayrılıp start-up’ımı kurmak için Seattle kentindeki garajıma kapandım. İşlerin ters gidebileceğinin tamamen farkındaydım. Kargo paketlerini postaneye kendim götürdüğümü, bir gün forklift alabilecek paramız olduğu günleri düşlediğimi daha dünmüş gibi hatırlıyorum.”
“Amazon.tost” olmaktan kurtuldu
Jeff Bezos, Amazon’un kuruluşundan beri yaşadığı zorlukları da açık yüreklilikle paylaşıyor:
“Amazon’a erken yatırım yapmak çok riskli bir girişimdi. Kuruluşumuzdan 2001 yılının sonuna kadar, işletmemizin kümülatif zararı yaklaşık 3 milyar dolara ulaştı ve o yılın dördüncü çeyreğine kadar kâra geçmedik. Uzmanlar Barnes & Noble’ın bizi ezeceğini tahmin ediyorlardı. Bizi “Amazon.tost” olarak yaftalamışlardı. 1999’da, yani işe başladıktan yaklaşık beş yıl sonra bir dergi yaklaşmakta olan çöküşümüzü “Amazon.bomba” başlıklı yazıyla manşete taşıdı. 2000 yılında hissedarlara gönderdiğim yılık mektubum şöyle başlıyordu: ‘Of! İnternet balonları döneminde hisselerimiz 116 dolarla zirve yaptıktan sonra 6 dolara kadar düştü. Uzmanlar sektör dışı kalacağımızı düşünüyordu. Amazon’un hayatta kalması ve nihayetinde başarılı olması benimle risk almaya ve inançlarımıza bağlı kalmaya istekli çok sayıda akıllı insan sayesinde oldu.
Sıkıntılar sadece ilk yıllarda yaşanmadı. Şansa ve harika insanlara sahip olmamızın yanı sıra, büyük riskler almaya devam ettiğimiz için şirket olarak başarılı olabildik. İcat etmek için denemek zorundasınız ve bunun işe yarayacağını önceden biliyorsanız, bu bir deney değildir. Büyük boyutlu getiriler, geleneksel sağduyuya karşı gelindiğinde elde edilir ancak geleneksel sağduyu genellikle doğrudur. Birçok gözlemci, başladığımızda Amazon Web Services’i (AWS) riskli bir çılgınlık olarak nitelendirdi, firmanın ilgi odağını kaybedeceğini öne sürüyorlardı. “Bilgi işlem ve depolama satışının kitap satmakla ne ilgisi var?” diyorlardı. Kimse “AWS nedir?” diye sormadı. Dünyanın bulut bilişime hazır ve bu hizmete aç olduğunu henüz bilmiyorlardı. AWS konusunda haklıydık, ama gerçek şu ki, dışarıya yansımayan birçok risk de aldık. Aslında Amazon milyarlarca dolar batırdı. Başarısızlık kaçınılmaz olarak icatlar ve risklerle kol kola yürür. Bu yüzden Amazon’u dünyada başarısız olunacak en iyi yer yapmaya çalışıyoruz.”
Her gün ‘İlk Gün’
Bezos müşteri odaklı “ilk gün anlayışı” sayesinde ABD’de şirkete güvenin pek çok kurumu geride bıraktığına da değiniyor:
“Kuruluşumuzdan bu yana şirkette “İlk Gün” anlayışını sürdürmeye çalıştık. Bununla, her şeye ilk günün enerjisi ve girişimci ruhuyla yaklaşmayı kastediyorum. Amazon büyük bir şirket olmasına rağmen, DNA’mızın kritik bir parçası olarak ilk gün zihniyetini sağlamayı taahhüt edersek, hem büyük bir şirketin ölçek ve yeteneklerine hem de küçük bir şirketin ruh ve yüreğine sahip olabileceğimize inanıyorum.
Neyse ki, yaklaşımımız işe yarıyor. Önde gelen bağımsız kamuoyu araştırmalarına göre Amerikalıların yüzde 80’i Amazon hakkında genel olarak olumlu bir izlenime sahip. Amerikalılar ‘doğru şeyler yaptığı’ konusunda Amazon’dan daha fazla kime güveniyor? Morning Consult’ın Ocak 2020’de yaptığı bir ankete göre sadece birinci basamak (aile) hekimleri ve ordu. Georgetown ve New York üniversitelerindeki araştırmacılar, 2018’de kurumsal ve marka güveni üzerine bir ankete katılanlara göre, listede Amazon’un önünde sadece ordunun bulunduğunu bildirdiler. Cumhuriyetçiler sadece asker ve yerel polisi Amazon’un önüne koyuyor; Demokratlar ise bizi tüm devlet kurumları, üniversiteler ve basının önüne, en üste yerleştiriyor. Fortune’un 2020’deki Dünyanın En Beğenilen Şirketleri listesinde ikinci sırada yer aldık (1 numara Apple’dı). Yaptığımız bu zor işi fark ettiler ve bizi güvenleri ile ödüllendirdikleri için müşterilerimize minnettarız. Bu güveni kazanmak ve korumak için çalışmak Amazon’un birinci gün kültürünün en büyük itici gücüdür.”
Çalışan eğitimine 700 milyon dolar
Bezos, şirketin 1 milyona yakın çalışanının vasıflarının artırılması için eğitime yatırım yaptıklarını da belirtiyor:
“Amazon doğrudan birçoğu başlangıç seviyesinde ve saatlik olarak ödenen bir milyon kişiyi istihdam ediyor. Seattle ve Silikon Vadisi’nde sadece en iyi eğitimi almış bilgisayar mühendislerini veya işletme yüksek lisansı olanları istihdam etmiyoruz. (…) Ülke genelinde yüz binlerce insanı işe alıyor ve eğitiyoruz. Bu çalışanlar paket istifleyiciler, teknisyenler ve tesis yöneticileridir. Birçoğunun çalıştığı ilk işyeri Amazon’dur. Bazıları için, bu iş başka alanlardaki kariyerleri için bir kilometre taşıdır ve onlara bu konuda yardımcı olmaktan gurur duyuyoruz. 100 binden fazla Amazon çalışanına sağlık, ulaşım, makine öğrenmesi ve bulut bilişim gibi eğitim programlarına erişim sağlamak için 700 milyon dolardan fazla harcıyoruz. Bu programa Kariyer Seçimi adını veriyoruz ve Amazon’daki bir kariyerle ilgili olup olmadığına bakmadan, gerekli sertifika veya diplomaların alınması öğrenim ücretinin yüzde 95’ini ödüyoruz.
Amazon, son on yılda ABD’ye 270 milyar dolardan fazla yatırım yaptı. Kendi iş gücümüzün ötesinde, Amazon’un yatırımları inşaat, yapı hizmetleri, konaklama ve yemek sektörleri gibi alanlarda yaklaşık 700 bin dolaylı istihdam yarattı.”
Online perakendede büyük rekabet
Amazon.com patronu, çevirim içi perakende sektöründe tekelleşmenin söz konusu olmadığını ise şöyle anlatıyor:
“Yarıştığımız küresel perakende pazarı çarpıcı derecede büyük ve olağanüstü rekabetçidir. Amazon, 25 trilyon dolarlık küresel perakende pazarının yüzde 1’inden daha azını ve ABD perakende pazarının yüze 4’ünden daha azını elinde tutuyor. Kazananın hepsini aldığı endüstrilerin aksine, perakende alanında pek çok kazanana yer var. Örneğin, yalnızca ABD’de yıllık geliri 1 milyar doları aşan 80’den fazla perakendeci bulunuyor.
Amazon’un başarısının büyük kısmının, ürünlerini Amazon’un mağazalarında satan binlerce küçük ve orta ölçekli işletmenin başarısına bağlı olduğunu anlamak da önemli. Bu işe 1999 yılında başlamıştık, şu anda dünya çapında Amazon’un mağazalarında satış yapan 1,7 milyon küçük ve orta ölçekli işletme var. 2019 yılında mağazalarımızda dünya çapında 200 binden fazla girişimci 100 bin dolarlık ciroyu aştı. Bunun da ötesinde, Amazon’un mağazalarında satış yapan üçüncü taraf işletmelerinin dünya çapında 2,2 milyondan fazla yeni istihdam yarattığını tahmin ediyoruz.
Garajda Boeing inşa edilmez
Jeff Bezos şirketinin fazla büyüdüğü iddialarına ise şöyle yanıt veriyor:
“Garaj girişimcilerini çok seviyorum, ben de onlardan biriydim. Ancak, dünyanın küçük şirketlere ihtiyacı olduğu gibi, büyük şirketlere de ihtiyacı var. Küçük şirketlerin yapamayacağı şeyler var. Bir girişimcinin ne kadar iyi olursa olsun garajında bir tamamı fiber bir Boeing 787 inşa edemez.
Ölçeğimiz, önemli toplumsal meselelerde anlamlı etki yaratmamızı sağlıyor. Amazon tarafından duyurulan ve başka şirketlerin de katıldığı İklim Taahhüdü, Paris İklim Anlaşması’nın 2040 yılında ulaşmayı hedeflediği sıfır karbon emisyonu hedefine 10 yıl erken ulaşmayı amacını taşıyor… Amazon olarak, tüm dünyada 91 güneş ve rüzgar enerjisi santralı işletiyoruz. Boyut ve ölçeğimizi, iklim kriziyle vakit kaybetmeden mücadele için kullanacağız. Geçen ay 2 milyar dolar koyarak İklim Taahhüdü Fonunu oluşturduk. Bu fon, Amazon ve diğer şirketlerin İklim Taahüdü’nü yerine getirmesini sağlayacak sürdürülebilir teknolojilerin ve hizmetlerin geliştirilmesini destekleyecek. Fon, şirketlerin karbon etkilerini azaltmalarına ve daha sürdürülebilir çalışmalarına yardımcı olmak için ürün ve hizmetler geliştiren vizyon sahibi girişimcilere ve yenilikçilere yatırım yapacak.
Kısa süre önce Seattle şehir merkezindeki en yeni merkez binalarımızdan birinin içinde Washington eyaletindeki en büyük evsiz sığınma merkezini açtık. Barınak Mary’s Place adındaki Seattle merkezli muazzam bir sivil toplum kuruluşu tarafında yönetiliyor. Sekiz kattan oluşan ve her gece 200’e yakın kişiyi ağırlayabilen sığınma merkezi, Amazon’un Mary’s Place’e 100 milyon dolarlık yatırımının bir parçası. Merkezde Amazon, kredi ve borç sorunları, bedensel yaralanma, barınma ve kiracı hakları konularında ücretsiz danışmanlık hizmeti de veriyor.”
Pozitif ayrımcılık yapılacak
Şirketinin eğitime katkılarını anlatan Bezos, ayrımcılığa karşı girişim başlatacaklarını da sözlerine ekliyor:
“Teknolojide bir çeşitlilik sorunu var ve bunun siyahi toplum üzerinde büyük bir etkisi var. Sektörde yeni nesil teknik yeteneklerin geliştirilmesine ve yeterince temsil edilmeyen azınlıklar lehine fırsatların artırılması için yatırım yapmak istiyoruz. Ayrıca şu anda bu değişimi hızlandırmak istiyoruz. Teknik ve teknik olmayan pozisyonlara en iyi yetenekleri bulmak için, işe alım, staj ve vasıf artırma programlarımızda tarihsel olarak siyahların tercih ettiği üniversitelerle aktif iş birliği yürütüyoruz.”
ABD’nin girişim iklimine övgü
Bezos konuşmasına ABD’nin girişim iklimine överek son veriyor:
“Sözlerime Amazon’un dikkatle incelenmesi gerektiğine inandığımı söyleyerek kapatmak istiyorum. İster büyük şirketler ister devlet kurumları ister kâr amacı gütmeyen olsun, tüm büyük kurumları yakın takibe almalıyız. Bu tür bir incelemeden en yüksek notu alarak geçeceğimizden emin olmak bizim sorumluluğumuzdadır.
Amazon’un bu ülkede doğması bir tesadüf değil. ABD’de, dünyadaki diğer tüm yerlerden daha fazla yeni şirket burada ilk adımını atabilir, büyüyebilir ve gelişebilir. Ülkemiz, becerikli, kendine güvenen ve sıfırdan başlamayı göze alanları kucaklar. Girişimcileri ve start-up’ları istikrarlı hukuk devleti, dünyanın en iyi üniversite sistemi, demokratik özgürlükler ve canı gönülden desteklenen bir risk alma kültürüyle besliyoruz. Tabii ki, bu büyük milletimiz mükemmel olmaktan çok uzak. Rahmetle andığımız kongre üyesi John Lewis’in söylediği gibi bir ırk hesaplaşmasının ortasındayız ve buna ihtiyacımız var. İklim değişikliği ve gelir eşitsizliği sorunlarıyla da karşı karşıyayız ve bir pandemi krizi yaşıyoruz. Yine de dünyanın geri kalanı, ABD’deki iksirin en küçük yudumunu bile sevecektir. Babam gibi göçmenler bu ülkenin bir hazine olduğunu görüyorlar. Onların belli bir bakış açıları var ve burada doğmuş olan biz şanlılara göre bazı şeyleri daha iyi görebiliyorlar. Bu ülke için hâlâ ‘Birinci Gününü’ yaşıyor ve bugünün zorlayıcı zorlukları karşısında bile, geleceğimiz hakkında hiç bu kadar iyimser olmadım.”
Bu yazı ilk kez 6 Ağustos 2020’de yayımlanmıştır.
Yazının orijinaline aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. https://blog.aboutamazon.com/policy/statement-by-jeff-bezos-to-the-u-s-house-committee-on-the-judiciary