Sanayileşme, kentleşme ve kentlerde nüfusun artması sonucu dünyada çevre kirliliği, trafik, hava kirliliği gibi ciddi çevre sorunları yaşanıyor. Yaşanan çevre sorunları, tüm canlıların sağlığını ve tüm kaynaklarımızı tehdit ediyor. Yaşadığımız çevre sorunları, gezegenimiz için bir uyarı niteliğinde.
Dünya genelinde, gerekli önlemler alınmadığı takdirde, insanlık, geri dönüşü olmayan bir felakete sürüklenecek.
Dünyanın daha yaşanabilir olabilmesi için, yaşamımızı tehdit eden çevre sorunları ile mücadele edebilmek için, hepimiz sorumluluk üstlenmeliyiz.
Küresel ısınma gibi çevre sorunları ile mücadele edebilmek için, uluslararası kuruluşlar çeşitli toplantılar düzenlediler. Uluslararası platformda düzenlenen toplantılarda ortaya çıkan, önemli kavramlardan biri de sürdürülebilirlik kavramı. Çevre politikalarının temelini oluşturan bu kavram, dünya gündeminde önem kazandı. Kentler sürdürülebilir bir biçimde gelişebilmek için çeşitli çevre dostu yaklaşımlar geliştirdiler.
Dünyada çevre politikalarında başarı gösteren kentler
Dünyanın en mutlu ülkeleri Finlandiya, Norveç, Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkeleri. Dünya Mutluluk Raporu’na göre, Finlandiya yedi kez en mutlu ülke seçilmiş. Dünyanın en mutlu ülkeleri, yüksek çevre kalitesine sahip ve çevre politikalarında başarılı yaklaşımlar geliştirmiş ülkeler. Bu ülkeler ekonomik olarak gelişmiş ve çevre dostu stratejiler geliştirmiş.[1]
Avrupa Yeşil Başkent yaklaşımı
2006 yılında Avrupa Komisyonu, daha yaşanabilir bir çevrenin oluşturulabilmesi için bir girişim başlattı. Bu girişimle kentler, Avrupa Yeşil Başkent Ödülü’nü alabilmek için, belirlenen 12 göstergeye göre değerlendirildi. Bunlar, kentsel çevrenin sürdürülebilirliği ile ilişki göstergeler ve şöyle sıralanıyorlar:
Sürdürülebilir arazi kullanımını içeren kentsel yeşil alanlar, çevre kalitesi, iklim değişikliği ile mücadele, biyoçeşitlilik, sürdürülebilir istihdam, enerji performansı, su tüketimi, hava kalitesi, atık yönetimi, gürültü kirliliği, yerel ulaşım ve yerel yönetimlerin çevre performansı.[2]
Avrupa Yeşil Başkent yaklaşımının amacı, çevre dostu kentlere ödül vererek, sürdürülebilir kentsel gelişmenin sağlanması. Bu yaklaşım, diğer kentleri de çevre dostu uygulamalar için teşvik ediyor.
Avrupa Yeşil Başkent yaklaşımının vermek istediği mesaj, insanların sağlıklı çevrelerde yaşama hakkı olduğu. Sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşamak hepimizin hakkı…
Avrupa Yeşil Başkent ödülünü alan kentler nasıl stratejiler geliştirdiler?
Bu ödülü alan kentler, yüksek çevre kalitesine sahip. Kentlerin çoğunda, insanlar yeşil alanlara en fazla 300 m. uzaklıkta yaşıyor. Yerel yönetimler, yeşil alanların arttırılması ve korunması için çeşitli politikalar geliştiriyor.
Avrupa Yeşil Başkent ödülünü alan kentlerde, doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin korunması en önemli unsurlardan biri. Ayrıca, bu kentler, karbondioksit salınımının azaltılması için stratejiler geliştiriyor. Su ve enerjinin etkin kullanılması, bu kapsamda yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması, atık yönetim planlarının oluşturulması ve sürdürülebilir ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi hayati önemde.
Stockholm nasıl Avrupa Yeşil Başkenti oldu?
İlk defa 2010 yılında, Avrupa kentlerinden Stockholm, Avrupa Yeşil Başkent ödülünü kazandı. Dünyanın en temiz kentlerinden biri olan Stockholm, toplu taşıma ve bisiklet kullanımını teşvik eden, sürdürülebilir ulaşım politikaları oluşturdu. Yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanan Stockholm’de dünyanın sayılı, kent içi biyo-yakıt ile çalışan enerji üretim tesisi bulunuyor. Bu tesiste, orman endüstrisinden elde edilen atıklardan enerji üretiliyor ve bu sayede, hanelerin enerji ihtiyacı karşılanıyor. Yerel yönetimin, kentte kullandığı enerjinin %70’i yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanıyor. Ayrıca kentte, düzenli olarak güneş enerjisi haritası yayınlanıyor. Kentte enerjinin etkin yönetimi ile ilgili yapılan diğer uygulama da akıllı iklim evleri. Çevre dostu teknolojileri kullanan (enerji tasarrufu sağlayan aydınlatma elemanları) Akıllı İklim Evleri, enerjiyi etkin kullanıyor. Ayrıca, yeşil alanlar ve bisiklet yollarına yakın konumlarda yer alıyor. Yerel halka enerjinin etkin kullanımı ve akıllı iklim evleri hakkında bilgi veren kitapçıklar dağıtılıyor.[3]
Stockholm, 2040 yılına kadar sıfır karbon emisyon kent olmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşabilmek için, kentte toplu taşıma ve bisiklet kullanımı teşvik ediliyor. Son yıllarda kentte bisiklet kullanım oranı %75 artmış. 2007 yılında Stockholm, Bisiklet Kullanımını Destekleyen En İyi Kent seçilmiş. Düzenli olarak, en çevreci kentler sıralamalarında yer alıyor.
Stockholm’ün ayrıca, kent merkezinde sıfır emisyon olma hedefi var. Bu hedef doğrultusunda, 31 Aralık 2024 itibariyle kent merkezi araç trafiğine kapalı olacak. Ambulans, itfaiye ve polis araçları dışında, 2024’ün son günü itibariyle, kent merkezinde sadece elektrikli araçlar ve onaylanmış olan, düşük emisyonlu araçlara izin verilecek. Avrupa’da kent merkezine, fosil yakıt ve dizel yakıtla çalışan araçların girişini yasaklayan ilk şehir Stockholm olacak.[4]
Hamburg’un başdöndürücü dönüşümü
2011 yılında Avrupa Yeşil Başkenti olan Hamburg, Almanya’nın en kalabalık kentlerinden biri. Nüfusu yaklaşık 1.8 milyon olan Hamburg, iklim değişikliği ile mücadele edebilmek için, Almanya’daki kapsamlı iklim programı uyguluyor. Geniş yeşil alanları ve verimli su politikalarının yanı sıra Hamburg, her sene iklim dostu ve çevreci programlara önemli bir bütçe ayırıyor. Hamburg, bütçenin bir kısmını, yerel halkın, enerji tasarrufu ve çevre konularında bilinçlenmesi için ayırıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanan Hamburg’da dünyanın en önemli güneş enerjisi üreten firmaları bulunuyor. Almanya’daki enerji üretiminin de önemli bir kısmı yerel ve yenilenebilir kaynaklarca Hamburg’da üretiliyor. Hamburg’un çevresinde bulunan park ve bahçelerden elde edilen organik atıklardan, biyokütle enerjisi elde ediliyor [5]
Hamburg’un 2015’de ortaya koyduğu ve 2023’de güncellenen İklim Planı, birçok büyük liman kenti için örnek teşkil ediyor. Mevcut bina ve kamu binalarında enerji tasarrufu sağlayarak, 2045 yılına kadar, ısınmadan meydana gelen emisyon oranlarını tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyor (2030’a kadar da bu oranı, %50’nin altında tutmayı da ara hedef olarak belirlemiş). Yeşil alanların dışında kentte bulunan yapıların çatılarının yeşil çatılara dönüştürülmesi, bu stratejinin önemli bir kilit taşı. Hamburg’da yapılarda, yeşil çatı bahçelerinin oluşturulmasıyla, yapılarda enerji tasarrufu sağlanıyor.[6]
Atık yönetimi konusunda da önemli stratejiler geliştiren Hamburg’da, yerel halka, atıklar ve atıkların geri dönüştürülmesi ile ilgili eğitimler veriliyor. Kentte düzenlenen “Hamburg CleansUp” etkinliğiyle, her sene sivil toplum örgütleri, yerel halka çeşitli eğitimler veriyor. Hamburg’un geliştirdiği başarılı atık yönetimi sayesinde, karbon miktarı, yılda yaklaşık bir milyon ton azaldı. Bu başarının elde edilmesinde, yerel halka verilen eğitimlerin büyük rolü olduğu söylenebilir. [7]
Kopenhag: İklim değişikliğiyle mücadelenin merkezi
2014 yılı Avrupa Yeşil Başkenti olan Kopenhag, dünyanın en sürdürülebilir ve yaşanabilir kentlerinden biri.
Toplu taşıma ve bisiklet kullanımının teşvik edildiği Kopenhag’ın önemli hedeflerinden biri, kişisel otomobil kullanımının, en az düzeye indirilmesi. Kopenhag’da, kent planlama ile ilgili düzenlenen toplantılara, yerel halkın katılmasına büyük önem veriliyor.
Geliştirdiği çevreci politikalar ile öncü bir kent olan Kopenhag’da, 1990’dan bu yana, Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) bir iklim merkezi var. 2022 yılından beri, UNEP Kopenhag İklim Merkezi olarak hizmet veren bu merkez, Kopenhag’ın iklim değişikliği ile mücadelede geliştirdiği stratejileri tüm dünyaya yayıyor.[8]
Dünyanın ilk sıfır emisyon kenti olma yolundaki Oslo
2019 yılı yeşil başkent seçilen Oslo, Paris İklim Antlaşması doğrultusunda, dünyadaki en başarılı iklim stratejilerini geliştiren kentlerden biri. Oslo, iklim bütçesi olan, karbon salınımını azaltmak için test yapan ilk kent. Oslo iklim değişikliği ile mücadele edebilmek için, yağmur suyu yönetimi yapmış. Şiddetli yağmurun olduğu zamanlarda yağmur yatakları, akıntı kanalları ve yeşil çatılar gibi geçirgen yüzeyler oluşturarak, yüzey akışını sağlamışlar.
Oslo da diğer İskandinav ülkeleri başkentleri gibi, iklim değişikliğiyle mücadelede örnek teşkil eden kentlerden biri. 2030 yılına kadar, dünyanın ilk sıfır emisyon kenti olma hedefi var. Bu hedef doğrultusunda, elektrikli araçlardan oluşan toplu ulaşım ağı yaygınlaşıyor. Ayrıca, kent merkezinde bulunan otopark alanlarının sayısı önemli ölçüde azaltılarak, kent merkezine, toplu taşıma sistemleri ile erişim teşvik ediliyor.[9]
Dünya Çevre Günü
Çevre dostu politikaları hayata geçiren şehirlerin ortak özelliklerinden biri de, toplumu bilinçlendirebilmeleri, süreçlere dahil etmeleri. Tüm dünyada çevre bilincini artırmak için önemli basamaklardan biri de bu… Bu nedenle de 50 yılı aşkın bir zamandır büyük çaba sarf ediliyor.
Çevre sorunları ile mücadele edebilmek için, düzenlenen önemli konferanslardan biri, 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansıydı. O tarihte çevre sorunlarına karşı dikkat çekebilmek için, Dünya Çevre Günü ilan edildi ve o günden bugüne her yıl 5 Haziran’da kutlanıyor.
Dünya Çevre Günü, her yıl belirlenen farklı bir temaya dikkat çekiyor. 2018 yılında, “Plastik Kirliliği ile Mücadele Et” teması ile Dünya Çevre Günü, plastik atıkların, çevre ve canlıların sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı dikkat çekti. 2019 yılında, “Hava Kirliliği ile Mücadele”, 2020 yılında, “Biyoçeşitlilik” temaları seçildi. 2021 yılı teması, ekosistemin korunmasının önemini “Ekosistem Onarımı ve Yenilenmesi” ile vurguladı. Sürdürülebilirlik odaklı 2022 yılında slogan ”Tek Bir Dünyamız Var” idi. 2023 yılında tekrar “Plastik Kirliliği ile Mücadele Et” teması tercih edildi; amaç artan plastik kirliliğine karşı dikkat çekmekti.[10] 2024 yılında Dünya Çevre Günü teması ise “Arazi Restorasyonu, Çölleşme, Kuraklığa Dayanıklılık”.
Bu yıl Dünya Çevre Günü’ne Suudi Arabistan ev sahipliği yapıyor.
Dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanan Dünya Çevre Günü’ne sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, özel şirketler ve yerel halk da katılıyor. Tüm bu etkinlikler, çevre sorunlarına karşı dikkat çekip, insanların çevre bilincini arttırıyor.
Türkiye’de Dünya Çevre günü
Türkiye’de Dünya Çevre Günü, sivil toplum örgütleri ve yerel halkın katılımıyla kutlanıyor. Türkiye’de çevre sorunları ile mücadele eden TEMA, Buğday Derneği, TURMEPA, Çöpüne Sahip Çık Vakfı, Permatürk Vakfı gibi önemli sivil toplum kuruluşları var. İnsanların çevre bilincini arttırmayı hedefleyen sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimlerle işbirliği yaparak, çeşitli etkinlik ve atölyeler düzenliyor.
Bu yıl Permatürk Vakfı, Kadıköy Belediyesi ile işbirliği yaparak Dünya Çevre Günü için Çevre Festivali düzenliyor. 31 Mayıs- 2 Haziran tarihlerinde düzenlenen Çevre Festivali’nde, Atık yönetimi ile ilgili farkındalık yaratmak için, Atıksız Mutfak Atölyesi, İleri Dönüşüm Atölyesi, Çay Hamurundan İleri Dönüşüm Atölyesi bulunuyor. Ayrıca çocukların çevre bilincini arttırmak için, Çöpünü Sıfırla Oyun Atölyesi, Dünyanın Geleceği Oyunu ile Dünyayı İyileştir Atölyesi, Sürdürülebilir Ekosistem Oyunu, Doğa Dedektifleri Oyunu, Taş Boyama Atölyesi, Geri Dönüştürülebilir Kumaşlardan Bez Bebek Yapım Atölyesi program kapsamında yer alıyor.
Türkiye’de “yeşil kentler” hayal mi?
Peki, Türkiye’de bir gün “yeşil kentler”in olması hayal mi?
Kesinlikle hayal değil. Ancak Türkiye’de çevre dostu olan uygulamalar, gelişmiş ülkelere göre geriden takip ediyor. Çevre ile mücadelede zaman çok önemli. Sivil toplum örgütlerinin geliştirdiği projeler, ciddi potansiyele sahip. Yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütleri ve yerel halka işbirliği halinde yaptıkları çevre ile ilgili projeler artmalı.
Ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri çevre ile ilgili konularda insanların bilgi sahibi olmaması. Yeşil Başkent ödülü alan kentlerde olduğu gibi, toplumun çevre bilincini arttıran eğitimler, atölyeler, festivaller düzenlenmeli. Bu kapsamda medyaya da ciddi sorumluluk düşüyor. Ayrıca tüm sektörlerde farklı eğitim programları da düzenlenmeli. Yerel yönetimlerin kentle ilgili planlama kararlarına, yerel halk dahil edilmeli.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 5 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.
[1]Fikirturu, 02.04.2024 https://fikirturu.com/toplum/uluslarin-mutlulugunu-karsilastirmanin/; Cömertler, S. ve Cömertler, N., (2020). Çevre Kalitesi ve Mutluluk İlişkisi Ekseninde Yeşil Kentler & Mutlu Ülkeler, Kent Akademisi, 13(3): 387-403).
[2]European Green Capital 2018.
[3]City of Stockholm 2021.
[4]Euractiv/Szumski, 19.04.2024.
[5]City of Hamburg 2016
[6]UNESCO, 19.02.2024.
[7] City of Hamburg 2016
[8]UNEP Copenhagen Climate Center, unepccc.org, 2024
[9]worldfutureenergysummit.com , 2024
[10]UNEP, 2023 ; https://www.unep.org/events/un-day/world-environment-day-2023