Pandemide sosyal davranışlarımız alt üst oldu. 2020 öncesi kabalık olarak görülen pek çok jest sağlık için şart hal geldi. Peki, aşıyla birlikte kısıtlamalar kalkarken eski görgü kurallarına nasıl geri döneceğiz? ABD’de 1922’de ilk görgü kitabını yazan Emily Post gibi adabımuaşeret konusunda uzman Lizzie Post da yeni dönemde sosyalleşmeye rehberlik edebilecek önerilerini The Atlantic dergisi için kaleme aldı. Yazıdan bölümler aktarıyoruz:
“El sıkışma ve sarılmaların aniden terk edilmesi… Kamusal alanda kişisel alanın bir buçuk metreye genişletilmesi… Ve herhangi bir toplantıdan önce, başka kimlerin davet edildiği ve son zamanlarda hangi riskli davranışlarda bulunmuş olabilecekleri hakkında ayrıntılı konuşmalar… Pandemiden önce, bu eylemlerin herhangi biri kabalık olarak görülürdü. Geçen yıl hepsi nezaket kurallarına dahil oldu.
Görgü kuralları her zaman zımni olarak “önce güvenlik” anlamına gelse de, pandemi sırasında güvenlik, nezaketin ana fikri haline geldi. 15 aydan fazla bir süre, birden fazla kapanma ve yüz milyonlarca aşının ardından, pandemi kısıtlamaları Amerika’da yeniden aşamalı olarak kaldırılmaya başlarken nezaket anlayışı bir kez daha değişiyor. Birçok insana bu, adabımuaşeret kırbacı gibi gelebilir.
Nezaket kuralları değişkendir
Ancak nezaket sürekli değişim halindedir. Örneğin, ünlü görgü kuralları yazarı ve benim büyük-büyük-büyükannem Emily Post nezaketle ilgili ilk kitabını 1922’de yazdığında, sosyete yemekli partilerinde yaygın bir uygulama “masa çevirmekti”. Ev sahibesi sağındaki kişiyle konuşmayı bırakıp solundaki kişiyle konuşmaya başlar ve masadaki tüm kadınlar aynı şeyi yapardı. Bugün, serbest akışlı, çok yönlü konuşmayı benimsiyoruz.
Nezaket gösterme şeklimiz de hiçbir zaman tamamen evrensel olmadı. Dostça bir selamlama her yerde olabilir ama bir el sıkışma, yumruk çarpma, eğilme veya yanaktan öpücük gibi bu duyguyu iletmek için doğru jest olarak kabul edilen şey kültürden kültüre değişebiliyor. Bazen, bir kişinin saygılı bir jest olarak gördüğü bir hareketi, bir başkası kafa karıştırıcı ve hatta saldırgan bulabilir.
Pandemi boyunca, başkalarının ihtiyaçlarımıza anlayış gösterip göstermeyeceğini merak ederek kişisel güvenlik sınırlarımızı belirlemek ve yeniden düzenlemek zorunda kaldık.”
Sosyal olarak gri alandayız
Yazar, aşıların yaygınlaşması ve vakaların azalmasıyla birlikte yeni normal hayatımıza dair oluşan soru işaretlerine değiniyor:
“Pandemi hafifledikçe daha tanıdık bir dünyaya geri dönmek için çoğumuz rahatladık ve hatta heyecanlandık. Ama kendimizi sosyal gri bir alanda bulduk. Bu geçiş döneminde kibar olmak, hem aşıların sağlayabileceği yeni özgürlüklere hem de herkesin aşı olmayı tercih ettiği gerçeğine uyum sağlamak için bir kez daha evrimleşmek zorunda.
Pek çok insan görgü kurallarını bir yargılama aracı, kendinizi gösterip “Ben haklıyım” demenize ve başkalarına “Yanlışsınız” mesajı vermenize izin veren kurallar olarak görür. İyi görgü kurallarının amacı, başkalarını eylemleri nedeniyle yargılamak değil, kendi eylemlerimizle onlara rehberlik etmektir.”
Üç nazik öneri
Lizzie Post, pandemi sonrası yeni normali oluşturmaya ve ona alışmaya çalışırken dikkat etmemiz gereken üç öneriyi de okurlarla paylaşıyor:
1. Şefkatin size rehberlik etmesine izin verin
“Daha fazla sosyalleşmeye başladığınızda ilk ve en önemli tavsiye, şefkatli olmak.
Geçen sene boyunca birbirimize karşı önlem almak, kendi davranışlarımıza ve başkalarının davranışlarına karşı dikkatli olmak için eğitildik. Şimdi biraz gevşediğimizde, henüz aşı olamayan veya yeniden sosyalleşmede güçlük çekenlere şefkatli bir tavır benimseyin.
Çoğumuz geçtiğimiz yıl sosyal kaslarımızı çalıştırmadık. O yüzden sosyalleşirken kendi sınırlarınıza dikkat etmeye ve başkalarının sınırlarına karşı hassas olmaya değer. Dört gözle beklediğiniz bir parti sadece bir saat sonra bitkin hissetmenize neden oluyorsa, kibarca “Özür dilerim, biraz bunaldım ve erken çıkmam gerekiyor. Beni davet ettiğin için çok teşekkür ederim; seni ve herkesi tekrar görmek çok güzeldi.” diyerek ayrılabilirsiniz.
2. Sor gitsin
Salgının başlangıcında, bir araya gelme vesilelerinden kaçınmaya çalışırken konfor düzeyleri ve güvenlik önlemleri hakkında sorular sormak zorunda kaldık. Tekrar açılırken bazı şeyleri sormaya devam etmek yine adaptandır. İş işten geçmesini beklemeyin. “Sarılır mıyız?” diye sorun. Ya da, “Seni ağırlamayı çok isterim. Kapalı mekanda, maskesiz ziyaretlere hazır mısınız?” deyin.
Birinin aşı durumunu sorgulamak da sorun değil. Evet, bu kişisel bir soru, ancak diğer kişi gerçekten isterse, “Üzgünüm, bu soruyu yanıtlamakta rahat değilim” gibi bir şekilde kibarca yanıtlamayı reddedebilir. Öyle bir durumda, nazikçe şu şekilde ifade edin: “Aşı olup olmadığınızı sorabilir miyim?”
Aşısızlar için sosyal davetlerinizde yönergeler oluşturabilirsiniz: “Cuma günü pizza yemeye gelmenizi çok isteriz. Henüz aşı yaptırmadıysanız maske takmanızı ve sosyal mesafeyi korumanızı rica ediyoruz çünkü çocuklar aşı olmak için çok küçük. Ama onlar da maske takacak.”
3. Açıklamayı yapın ve yargılamayı bırakın
İnsanlara tam aşılı olduğunuzu, kısmen aşılı olduğunuzu veya hiç aşılanmadığınızı söylemek sorun değil. Bu bir güvenlik meselesi ve bunu sorgulamak da kabalık olarak görülmemeli. Ama soran sizseniz, önce neden bilmeniz gerektiğini düşünün.
Böylesi bir konuşmayı kibarca sürdürmenin kilit noktası, her iki tarafın da yargılamayı bırakmasıdır. Tamamen aşılanmışsanız, diğer tüm yetişkinlerin de aşı olmasını dilersiniz; ne yazık ki, bu size kalmış bir şey değil. Aşısız olabilirsiniz ve bunun başka insanlar için bir önemi olmamasını dilersiniz, ancak gerçek şu ki, özellikle bir kişi aşı olamayan veya bağışıklığı baskılanmış birine bakıyorsa veya onunla yaşıyorsa, hayati riskleri olabilir.
Bir başkasının durumunu kabul edip ardından ona karışı davranışınızı değiştirmek, yapılacak en kibar şeydir. Net iletişim çok önemlidir. “Aşı olmadığım için maskemi takacağım ve mesafeyi koruyacağım” veya “Sorduğunuz için teşekkürler. Henüz sarılmadım ama seni gördüğüme çok sevindim!” diyebilirsiniz.
Çoğunlukla, tekrar başkalarıyla bir araya gelebilmek büyük bir rahatlama yarattı. Oyun buluşmaları, spor etkinlikleri, canlı müzik, yatıya kalmalar ve dışarıda yemek yeme dünyası, en olumlu ve şefkatli benliklerimizi ortaya çıkartabilir. Adabımuaşeret, bizden ne beklendiğini ve başkalarından ne bekleyebileceğimizi bilmenin rahatlığını sunabilir. Sosyalleşmede bize rehberlik edecek bir standart verir. Çaba gösterirsek nezaket birbirimizle hak ettiğimiz, umutsuzca ihtiyaç duyduğumuz buluşmalarımızı çok daha iyi hale getirecek.”
Bu yazı ilk kez 8 Temmuz 2021’de yayımlanmıştır.