Sanayi sektörlerini ‘Net Sıfır’a ulaştıracak 5 adım

Ağır sanayilerin karbonsuzlaştırılması konusunda hızlı adımlar atılmadan, 2050 yılına kadar ‘net sıfır’ hedefine ulaşmanın mümkün olmayacağı öngörülüyor. Peki, hangi adımlar bu dönüşümü hızlandırabilir?

İklim krizinin etkilerini hafifletmek ve gezegeni daha yaşanabilir bir hale getirmek için karbon emisyonlarını kontrol altına almak hayati önemde. Buna yönelik 2050’ye Kadar Net Sıfır hedefine ulaşmak için ise hükümetlere, şirketlere, yatırımcılara ve vatandaşlara, yani aslında herkese büyük rol düşüyor.

Küresel bir danışmanlık şirketi olan Accenture’ın Kıdemli Genel Müdürü Muqsit Ashraf ve Dünya Ekonomik Forumu İcra Kurulu Üyesi Roberto Bocca, Dünya Ekonomik Forumu internet sitesinde yayımlanan yazılarında, Forum’un Accenture işbirliği ile geliştirdiği Net Zero Industry Tracker’ın (Net Sıfır Sanayi İzleme Aracı) karbonsuzlaştırma meselesinin zorluluğunu ortaya koyarak sanayinin net sıfır yönünde nasıl ilerleyebileceğine ışık tuttuğunu anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Günümüzde küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ı ve küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 30’undan fazlası sanayi sektörlerine ait. Çelik, çimento, alüminyum, amonyak ile petrol ve gaz sektörleri, söz konusu emisyonların yaklaşık yüzde 80’inden sorumlu. Enerji ve sanayi ürünlerine olan talebin 2050 yılına kadar yüzde 30 ila yüzde 80 arasında artması bekleniyor. Sanayinin karbonsuzlaştırılması ciddi şekilde hızlandırılmazsa, taleple birlikte sanayi kaynaklı emisyonlar da artacak. Bu da dünyanın iddialı net sıfır hedefinin daha da ulaşılamaz hale gelmesi demek.”

Yazarlara göre sanayinin karbonsuzlaştırılmaması halinde net sıfır bir gelecek söz konusu olmayacak:

“Zorluğun kapsamını, sanayi sektörleri için fırsat çeşitliliğini anlamak ve karbonsuzlaştırma konusundaki ilerlemeyi kapsamlı ve tutarlı bir şekilde izlemek, bu noktada olmazsa olmaz.

Dünya Ekonomik Forumu, şeffaflığı artırmak ve endüstriyel dönüşümü hızlandırmak için bir süre önce Net Zero Industry Tracker’ı başlattı. Bu girişim, sanayi sektörlerinin net sıfıra doğru ilerlemesinin izlenmesi konusunda kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Bunun da ötesinde, sektör liderlerini, politika yapıcıları ve tüketicileri en kritik ve en etkili eylemlere yönlendirecek içgörüler sağlıyor.

Tracker’ın başlangıç raporundan elde edilen bilgiler temel alınarak en çok emisyon üreten beş sanayi sektörünün paydaşlarına yönelik bazı tavsiyeler de geliştirildi.

1. Karbonsuzlaştırma yollarına yön vermek üzere “düşük emisyonlu” üretim eşiklerini tanımlamak: Uzun vadeli hedefler belirlemek net sıfır hedeflerini gerektirse de yıldan yıla ilerleme sağlamak için bunlar yeterli değil. Uluslararası sürdürülebilirlik standartlarının, petrol ve gazın yanı sıra temel malzemeler için de net sıfır dünyada “düşük emisyonlu” üretimin nasıl görüneceğini ortaya koyan emisyon yoğunluğu eşikleri belirlemesi gerekiyor. Bu eşikler yeni teknolojiye geçişlerden etkilenmemeli; çimentodaki cüruf oranı veya alüminyum veya çelikteki hurda içeriği gibi değişen ürün özelliklerini hesaba katmalı. Her sektördeki eşikleri belirlemek için çok paydaşlı işbirliğinin (Uluslararası Enerji Ajansı IEA’nin, G7 üyelerinin ağır sanayi sektörlerinde net sıfır hedefine yönelik tavsiyeleri gibi) yanı sıra Aluminium Stewardship Initiative veya Responsible Steel gibi endüstri standartları da esas olacak. Halihazırda beş sektörde de, IEA’nin 2050’ye Kadar Net Sıfır Senaryosu’nda ana hatlarıyla belirtilen 2050 emisyon eşiklerini karşılama açığı oldukça büyük.

2. Temiz teknolojilerin maliyetini azaltmaya yönelik kamu-özel sektör yatırım gündemi belirlemek: Düşük emisyonlu pek çok üretim teknolojisinin ölçeği kanıtlanmış durumda. Bu teknolojiler, doğalgazda yüzde 80, çimento ve çelikte yüzde 95 ve amonyakta yüzde 100 gibi kayda değer oranlarda emisyon azaltımı sağlayabilir. Öte yandan bu teknolojiler geleneksel alternatiflerden çok daha maliyetli. Mevcut gelişme hızında düşük karbonlu teknolojiler; çelik için 2025, çimento ve alüminyum için 2030’dan sonra söz konusu olabilecek. Dolayısıyla on yılın ikinci yarısından önce rekabet etmek şöyle dursun, ticari olarak da hazır olmayacaklar. Önümüzdeki dönemde ölçek ekonomileri, verimlilik kazanımları ve diğer inovasyonların maliyetleri aşağı çekmesi muhtemel. Bu da ancak daha geniş ölçekli projeler geliştirilirse mümkün olabilir. Kamu ve özel sektör, bu tür projeleri dünya çapında hızla çoğaltmak için bir araya gelmeli.

3. Düşük karbon talebini teşvik etmek ve üreticiler arasında şeffaflık ve görünürlük sağlamak: Sanayinin karbonsuzlaştırılması için 2050 yılına kadar 2 trilyon doların üzerinde sermaye harcaması yapılması öngörülüyor. Bu tür yatırımlar, ancak üreticilere ve yatırımcılara ihtiyaç duydukları getirileri sağlayacak şekilde düşük emisyonlu ürünlere taleple ve özendirici ‘yeşil’ değer payı verilmesi halinde gerçekleşebilir. Şu an itibarıyla değer payı ödeme konusunda tüketicilerin istekliliği ve kabiliyeti kanıtlanmış değil. Sektör paydaşlarının düşük emisyonlu ürünler için talep sinyallerini güçlendirmesi ve artırması kritik önem taşıyor. Yeşil ürünlerin alım hacmi ve fiyatı hakkında görünürlük sağlamak için de kamunun ve özel alıcıların taahhütleri çok önemli. (…) Ürün karbon ayak izi etiketleme standartları, malzemeleri farklılaştırmaya ve tüketicileri değer payı ödemeye teşvik etmeye de yardımcı olabilir.

4. Düşük karbonlu üreticiler için fırsat eşitliğini sağlayacak net sıfır politikaları ve düzenlemelerini güçlendirmek: Küresel rekabet gücünü korumak, endüstri liderleri ve hükümetlerin en önemli önceliğidir. Daha yüksek maliyetli ve düşük emisyonlu üretim tesislerine ilk kez yatırım yapanlar, rekabetçi konumlarının sarsılması riskini de üstlenirler. Kararlı ve iddialı politika çerçeveleri, oyun alanını eşitlemek ve firmaları düşük karbonlu pazarlara girmeye teşvik etmek için gerekliyken, hükümetlerin ekonomik olarak uygulanabilir çerçevelerin oluşturulmasını kolaylaştırması gerekiyor. Sınırda karbon düzenleme mekanizmasıyla birlikte karbon fiyatlandırması, karbon kaçağı riskini sınırlayan bir yaklaşım. Diğer yaklaşımlar arasında da karbon sözleşmeleri, Kaliforniya Temiz Satın Alma Yasası gibi tercihli kamu alımları, materyallerle ilgili zorunluluklar veya kotalar yer alıyor.

5. Yatırımların risklerini azaltmak ve sermaye çekmek için risk paylaşım mekanizmaları, yeşil taksonomiler ve kamu finansmanının oluşturulması: İngiltere Merkez Bankası eski Başkanı ve BM İklim Eylemi ve Finans Özel Temsilcisi Mark Carney, bu yıl Davos’ta şunları söylemişti: ‘Dijital dönüşüm hızında ve Sanayi Devrimi ölçeğinde bir enerji dönüşümüne ihtiyacımız var. Dolayısıyla finans alanında da bir devrime ihtiyacımız var.’

Sanayi sektörlerini karbonsuzlaştırmak için ciddi ölçüde bir sermaye ihtiyacı söz konusu. Örneğin, gereken ek sermaye harcaması, çelik endüstrisinin yüzde 40’ının sermaye yapısının yeniden düzenlenmesine eşdeğer. Şirketlerin maruz kaldığı riskleri azaltma ve sermaye girişini hızlandırmada yenilikçi risk paylaşımı ve finansman mekanizmaları kritik olacaktır. Ticari ölçekli ilk varlıklar için sermaye çekmek, çok taraflı kamu-özel sektör ortaklıkları, sektörler ve değer zincirleri arasında ortak girişimler, sürdürülebilir finans taksonomilerinin yanı sıra hibeler, düşük faizli ve ayrıcalıklı krediler vb. şeklinde kamu finansmanı ile mümkün.”

Yazarlar, radikal bir değişiklik olmadan, sanayi ürünlerine olan talebin yanı sıra sanayi kaynaklı emisyonların da artacağını vurguluyor:

“Dünya, sanayide karbonsuzlaştırma sorununun üstesinden gelmek için elinden geleni yapmalıdır. Bu da, şeffaflık ve işbirliği içinde olmak anlamına gelir. Sanayi sektörlerinin net sıfıra ulaşması ancak kolektif çabayla gerçekleşecektir.”

Bu yazı ilk kez 4 Ağustos 2022’de yayımlanmıştır.

 

Muqsit Ashraf ve Roberto Bocca’nın World Economic Forum internet sitesinde yayımlanan “Five steps to get industries on track for net zero” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.weforum.org/agenda/2022/07/net-zero-tracker/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Sanayi sektörlerini ‘Net Sıfır’a ulaştıracak 5 adım

Ağır sanayilerin karbonsuzlaştırılması konusunda hızlı adımlar atılmadan, 2050 yılına kadar ‘net sıfır’ hedefine ulaşmanın mümkün olmayacağı öngörülüyor. Peki, hangi adımlar bu dönüşümü hızlandırabilir?

İklim krizinin etkilerini hafifletmek ve gezegeni daha yaşanabilir bir hale getirmek için karbon emisyonlarını kontrol altına almak hayati önemde. Buna yönelik 2050’ye Kadar Net Sıfır hedefine ulaşmak için ise hükümetlere, şirketlere, yatırımcılara ve vatandaşlara, yani aslında herkese büyük rol düşüyor.

Küresel bir danışmanlık şirketi olan Accenture’ın Kıdemli Genel Müdürü Muqsit Ashraf ve Dünya Ekonomik Forumu İcra Kurulu Üyesi Roberto Bocca, Dünya Ekonomik Forumu internet sitesinde yayımlanan yazılarında, Forum’un Accenture işbirliği ile geliştirdiği Net Zero Industry Tracker’ın (Net Sıfır Sanayi İzleme Aracı) karbonsuzlaştırma meselesinin zorluluğunu ortaya koyarak sanayinin net sıfır yönünde nasıl ilerleyebileceğine ışık tuttuğunu anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Günümüzde küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ı ve küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 30’undan fazlası sanayi sektörlerine ait. Çelik, çimento, alüminyum, amonyak ile petrol ve gaz sektörleri, söz konusu emisyonların yaklaşık yüzde 80’inden sorumlu. Enerji ve sanayi ürünlerine olan talebin 2050 yılına kadar yüzde 30 ila yüzde 80 arasında artması bekleniyor. Sanayinin karbonsuzlaştırılması ciddi şekilde hızlandırılmazsa, taleple birlikte sanayi kaynaklı emisyonlar da artacak. Bu da dünyanın iddialı net sıfır hedefinin daha da ulaşılamaz hale gelmesi demek.”

Yazarlara göre sanayinin karbonsuzlaştırılmaması halinde net sıfır bir gelecek söz konusu olmayacak:

“Zorluğun kapsamını, sanayi sektörleri için fırsat çeşitliliğini anlamak ve karbonsuzlaştırma konusundaki ilerlemeyi kapsamlı ve tutarlı bir şekilde izlemek, bu noktada olmazsa olmaz.

Dünya Ekonomik Forumu, şeffaflığı artırmak ve endüstriyel dönüşümü hızlandırmak için bir süre önce Net Zero Industry Tracker’ı başlattı. Bu girişim, sanayi sektörlerinin net sıfıra doğru ilerlemesinin izlenmesi konusunda kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Bunun da ötesinde, sektör liderlerini, politika yapıcıları ve tüketicileri en kritik ve en etkili eylemlere yönlendirecek içgörüler sağlıyor.

Tracker’ın başlangıç raporundan elde edilen bilgiler temel alınarak en çok emisyon üreten beş sanayi sektörünün paydaşlarına yönelik bazı tavsiyeler de geliştirildi.

1. Karbonsuzlaştırma yollarına yön vermek üzere “düşük emisyonlu” üretim eşiklerini tanımlamak: Uzun vadeli hedefler belirlemek net sıfır hedeflerini gerektirse de yıldan yıla ilerleme sağlamak için bunlar yeterli değil. Uluslararası sürdürülebilirlik standartlarının, petrol ve gazın yanı sıra temel malzemeler için de net sıfır dünyada “düşük emisyonlu” üretimin nasıl görüneceğini ortaya koyan emisyon yoğunluğu eşikleri belirlemesi gerekiyor. Bu eşikler yeni teknolojiye geçişlerden etkilenmemeli; çimentodaki cüruf oranı veya alüminyum veya çelikteki hurda içeriği gibi değişen ürün özelliklerini hesaba katmalı. Her sektördeki eşikleri belirlemek için çok paydaşlı işbirliğinin (Uluslararası Enerji Ajansı IEA’nin, G7 üyelerinin ağır sanayi sektörlerinde net sıfır hedefine yönelik tavsiyeleri gibi) yanı sıra Aluminium Stewardship Initiative veya Responsible Steel gibi endüstri standartları da esas olacak. Halihazırda beş sektörde de, IEA’nin 2050’ye Kadar Net Sıfır Senaryosu’nda ana hatlarıyla belirtilen 2050 emisyon eşiklerini karşılama açığı oldukça büyük.

2. Temiz teknolojilerin maliyetini azaltmaya yönelik kamu-özel sektör yatırım gündemi belirlemek: Düşük emisyonlu pek çok üretim teknolojisinin ölçeği kanıtlanmış durumda. Bu teknolojiler, doğalgazda yüzde 80, çimento ve çelikte yüzde 95 ve amonyakta yüzde 100 gibi kayda değer oranlarda emisyon azaltımı sağlayabilir. Öte yandan bu teknolojiler geleneksel alternatiflerden çok daha maliyetli. Mevcut gelişme hızında düşük karbonlu teknolojiler; çelik için 2025, çimento ve alüminyum için 2030’dan sonra söz konusu olabilecek. Dolayısıyla on yılın ikinci yarısından önce rekabet etmek şöyle dursun, ticari olarak da hazır olmayacaklar. Önümüzdeki dönemde ölçek ekonomileri, verimlilik kazanımları ve diğer inovasyonların maliyetleri aşağı çekmesi muhtemel. Bu da ancak daha geniş ölçekli projeler geliştirilirse mümkün olabilir. Kamu ve özel sektör, bu tür projeleri dünya çapında hızla çoğaltmak için bir araya gelmeli.

3. Düşük karbon talebini teşvik etmek ve üreticiler arasında şeffaflık ve görünürlük sağlamak: Sanayinin karbonsuzlaştırılması için 2050 yılına kadar 2 trilyon doların üzerinde sermaye harcaması yapılması öngörülüyor. Bu tür yatırımlar, ancak üreticilere ve yatırımcılara ihtiyaç duydukları getirileri sağlayacak şekilde düşük emisyonlu ürünlere taleple ve özendirici ‘yeşil’ değer payı verilmesi halinde gerçekleşebilir. Şu an itibarıyla değer payı ödeme konusunda tüketicilerin istekliliği ve kabiliyeti kanıtlanmış değil. Sektör paydaşlarının düşük emisyonlu ürünler için talep sinyallerini güçlendirmesi ve artırması kritik önem taşıyor. Yeşil ürünlerin alım hacmi ve fiyatı hakkında görünürlük sağlamak için de kamunun ve özel alıcıların taahhütleri çok önemli. (…) Ürün karbon ayak izi etiketleme standartları, malzemeleri farklılaştırmaya ve tüketicileri değer payı ödemeye teşvik etmeye de yardımcı olabilir.

4. Düşük karbonlu üreticiler için fırsat eşitliğini sağlayacak net sıfır politikaları ve düzenlemelerini güçlendirmek: Küresel rekabet gücünü korumak, endüstri liderleri ve hükümetlerin en önemli önceliğidir. Daha yüksek maliyetli ve düşük emisyonlu üretim tesislerine ilk kez yatırım yapanlar, rekabetçi konumlarının sarsılması riskini de üstlenirler. Kararlı ve iddialı politika çerçeveleri, oyun alanını eşitlemek ve firmaları düşük karbonlu pazarlara girmeye teşvik etmek için gerekliyken, hükümetlerin ekonomik olarak uygulanabilir çerçevelerin oluşturulmasını kolaylaştırması gerekiyor. Sınırda karbon düzenleme mekanizmasıyla birlikte karbon fiyatlandırması, karbon kaçağı riskini sınırlayan bir yaklaşım. Diğer yaklaşımlar arasında da karbon sözleşmeleri, Kaliforniya Temiz Satın Alma Yasası gibi tercihli kamu alımları, materyallerle ilgili zorunluluklar veya kotalar yer alıyor.

5. Yatırımların risklerini azaltmak ve sermaye çekmek için risk paylaşım mekanizmaları, yeşil taksonomiler ve kamu finansmanının oluşturulması: İngiltere Merkez Bankası eski Başkanı ve BM İklim Eylemi ve Finans Özel Temsilcisi Mark Carney, bu yıl Davos’ta şunları söylemişti: ‘Dijital dönüşüm hızında ve Sanayi Devrimi ölçeğinde bir enerji dönüşümüne ihtiyacımız var. Dolayısıyla finans alanında da bir devrime ihtiyacımız var.’

Sanayi sektörlerini karbonsuzlaştırmak için ciddi ölçüde bir sermaye ihtiyacı söz konusu. Örneğin, gereken ek sermaye harcaması, çelik endüstrisinin yüzde 40’ının sermaye yapısının yeniden düzenlenmesine eşdeğer. Şirketlerin maruz kaldığı riskleri azaltma ve sermaye girişini hızlandırmada yenilikçi risk paylaşımı ve finansman mekanizmaları kritik olacaktır. Ticari ölçekli ilk varlıklar için sermaye çekmek, çok taraflı kamu-özel sektör ortaklıkları, sektörler ve değer zincirleri arasında ortak girişimler, sürdürülebilir finans taksonomilerinin yanı sıra hibeler, düşük faizli ve ayrıcalıklı krediler vb. şeklinde kamu finansmanı ile mümkün.”

Yazarlar, radikal bir değişiklik olmadan, sanayi ürünlerine olan talebin yanı sıra sanayi kaynaklı emisyonların da artacağını vurguluyor:

“Dünya, sanayide karbonsuzlaştırma sorununun üstesinden gelmek için elinden geleni yapmalıdır. Bu da, şeffaflık ve işbirliği içinde olmak anlamına gelir. Sanayi sektörlerinin net sıfıra ulaşması ancak kolektif çabayla gerçekleşecektir.”

Bu yazı ilk kez 4 Ağustos 2022’de yayımlanmıştır.

 

Muqsit Ashraf ve Roberto Bocca’nın World Economic Forum internet sitesinde yayımlanan “Five steps to get industries on track for net zero” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.weforum.org/agenda/2022/07/net-zero-tracker/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x