Gençlik dönemi, bireyin biyolojik, psikolojik ve sosyal açılardan hızla geliştiği ve değiştiği bir süreç. Bu nedenle yaşam sürecinin en önemli aşamalarından birisi. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş bu dönemde gerçekleşiyor, bu süreçte bireyler, kimliklerini ve kişisel değerlerini oluşturuyorlar. Kimlik gelişimi açısından belirleyici bir dönem olan gençlik döneminde edinilen değerler ve normlar yaşamın sonraki aşamalarında, yetişkinlik döneminde belirleyici oluyor.
Gençlik dönemine dair farklı perspektif ve disiplinler çerçevesinde psikolojik, sosyolojik ve kronolojik tanımlar yapılsa da bunlar arasından en nesnel ölçüt kronolojik tanım. Kronolojik açıdan da ulusal ve uluslararası kuruluşlar farklı tanımlar kullanabiliyor. Birleşmiş Milletler, OECD, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü gençlik dönemini “15-24” yaş olarak tanımlarken, Avrupa İstatistik Ofisi ise “15-29” yaş olarak daha geniş bir yaş grubunu gençlik tanımına dahil ediyor. Türkiye’de Gençlik ve Spor Bakanlığı gençlik dönemini “14-29” yaş arası olarak ele alıyor, Türkiye İstatistik Kurumu ise gençlik istatistiklerini hem “15-24” yaş grubu için hem de “15-29” yaş grubu için yayınlıyor.
Azalan genç nüfusun niteliğini artırmak zorunluluk
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam nüfusu 85.372.377 kişi. 15-24 yaş grubundaki genç nüfus ise 12.872.039 kişi. Bu genç nüfus, toplam nüfusun %15,1’ini oluşturuyor (Şekil 1). Genç nüfusun %51,3’ü erkeklerden, %48,7’si ise kadınlardan oluşuyor.
1950 yılında toplam nüfusun yüzde 20,8’ini oluşturan genç nüfus oranı 1980’li yıllarla birlikte azalıyor.
Türkiye, halen Avrupa Birliği’ndeki ortalama genç nüfus oranının (%10,6) üzerinde bir genç nüfus oranına sahip olsa da nüfus projeksiyonlarına göre önümüzde süreçte Türkiye’de genç nüfusun hem oransal hem de sayısal olarak azalmaya devam etmesi, yüzyılın ortalarında %10’un altına düşmesi bekleniyor. Genç nüfusun niteliğinin artırılması her geçen yıl daha önem kazanıyor, gençlere yapılacak sosyal ve ekonomik yatırımlar hayati önem teşkil ediyor.
2023 Türkiye Gençlik Araştırması (TGA-20239), Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) iş birliği ile gerçekleştirildi. Benim de proje koordinatörü olarak görev aldığım araştırmanın bulguları gençleri daha iyi tanımak, ihtiyaçlarını öğrenmek açısından önemli sonuçlar ortaya koyuyor.
Öncelikle araştırmaya dair bazı künye bilgilerini vermekte fayda var. Araştırmada, 15-24 yaş grubundaki genç nüfusu Türkiye geneli ve TÜİK’in yerleşim yeri sınıflaması (yoğun kent, orta yoğun kent ve kır) temelinde tanımlanan üç tabaka için temsil edecek bir örneklem tasarımı benimsendi, ağırlıklı, çok aşamalı, tabakalı, küme örneklemesi yaklaşımı kullanıldı. Küme büyüklüğü tüm yerleşim yerleri için 25 hane halkı olarak belirlendi. Yüz yüze görüşme tekniğinin kullanıldığı araştırmada, örnekleme çıkan 67 ilde, 200 kümede, 2712 hanede görüşmeler tamamlandı (cevaplama oranı %65). Bu hanelerde yaşayan, 9659 hane halkı üyesi hakkında kapsamlı bilgi toplandı, hanehalkı üyelerinin 1.376’sını 15-24 yaşlarındaki gençler oluşturdu. Bu gençlerin 528’i ile ayrıca ergen sağlığı ve üreme sağlığı hakkında kapsamlı görüşmeler yapıldı.
Araştırmanın sonuçları, 2007 yılında Nüfusbilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu iş birliğinde benzer bir soru kâğıdı ve örneklem metodolojisiyle gerçekleştirilen araştırmanın (TGA-2007) bulgularıyla karşılaştırılarak, zaman içindeki değişimlerin incelenmesine olanak tanıyor.
Her üç haneden birisinde genç bulunuyor
TGA-2023 kapsamındaki hanehalkı nüfusunun yüzde 14’ü 15-24 yaş grubundaki gençlerden oluşuyor. Bu yaş grubundaki gençlerin yaşadığı hanelerin üçte biri, yani yüzde 33’ü, en az bir genç barındırıyor. Hanelerin yüzde 20’sinde bir genç bulunurken, yüzde 10’unda iki genç, yüzde 3’ünde ise üç ve daha fazla genç yaşıyor.
Araştırma sonuçlarına göre, hanede genç olup olmamasına göre bilgisayar, tablet ve internet sahipliği oranları farklılık gösteriyor. Özellikle gençlerin yaşadığı hanelerde, bu teknolojik araçların varlığı daha yüksek. Ancak, gençlerin bulunduğu hanelerin yüzde 22’sinde internetin bulunmaması, dijital eşitsizliği ve erişim sorunlarını gözler önüne seriyor. Bu durum, gençlerin eğitim ve sosyal etkileşim imkanları açısından önemli bir engel.
Gençlerin neredeyse yarısının kendine ait bir odası yok
Gençlerin yaşam koşulları açısından kendilerine ait bir odaya sahip olmaları büyük önem taşıyor. Ancak Türkiye genelinde gençlerin yüzde 44’ünün kendine ait bir odası bulunmuyor. Özellikle en yoksul yüzde 20’lik dilimdeki hanelerde, her 10 gençten 7’si bu imkândan mahrum. Bu durum, sağlıklı bir yaşam ve çalışma ortamı açısından yoksul hanelerde yaşayan gençler için ciddi bir dezavantaj oluşturuyor.
Eğitim oranlarında artış var
Araştırma kapsamında görüşülen gençlerin eğitim durumlarına bakıldığında, yüzde 17’sinin ortaokul mezunu veya daha düşük bir eğitim seviyesine sahip olduğu, yüzde 37’sinin ise lise öğrencisi olduğu görülüyor. Yüzde 23’ü lise mezunu iken, geriye kalan yüzde 23’lük grup üniversite öğrencisi ya da üniversite mezunu olarak yer alıyor. Üniversite mezunu kadınların oranı (yüzde 24), erkeklerin oranından (yüzde 22) daha yüksek.
TGA-2023 verileri, TGA-2007 sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, son 16 yıl içinde üniversite öğrencisi veya mezunu olan gençlerin oranının belirgin bir şekilde arttığını ortaya koyuyor. Bu dönemde üniversite öğrencisi veya mezunu olan genç erkeklerin oranı yüzde 2’den yüzde 22’ye, genç kadınların oranı ise yüzde 4’ten yüzde 24’e çıkmış durumda. Bu artış, gençlerin eğitime erişiminde ve yükseköğretimdeki katılım oranlarında kayda değer bir ilerlemeyi gösteriyor.
Liseyi tamamlamayan gençlerin üçte biri ekonomik nedenlerle liseyi tamamlayamıyor
Araştırma kapsamında liseyi tamamlamayan gençlere okula hiç gitmeme veya tamamlamama nedenleri de soruldu. Lise seviyesine ulaşan 15-24 yaşlarındaki gençlerin yüzde 16’sı, 15-17 yaş grubu gençlerin ise yüzde 13’ü liseye başlamamış veya tamamlamamış durumda.
15-24 yaş grubunda, okula hiç gitmeyen veya tamamlamayan gençlerin yüzde 31’i ailesinin maddi durumunun iyi olmaması ya da çalışması gerektiği için okulu terk ettiğini belirtiyor. Bu konu medyaya yanlış aksettiği için açık ve detaylı olarak ifade etmek istedim. Oran, medyada yer aldığı kadar yüksek değil, ama ekonomik zorluklar ve yoksulluğun gençlerin eğitimlerine devam etmelerinin önündeki en önemli engellerden birisi olduğu çok net. Eğitimdeki bu engellerin aşılması, toplumsal eşitsizliklerin azaltılması açısından önemli.
Gençlerin yüzde 43’ü çalışıyor, yarısından azı sigortalı
Gençlerin yüzde 43’ü araştırma tarihinde çalıştıklarını beyan etmiş durumda. Çoğunlukla hizmet sektöründe çalışıyorlar. Genç erkekler arasında çalışma oranı yüzde 61 iken, genç kadınlar arasında bu oran yüzde 24. Çalışan gençlerin yüzde 61’i tam zamanlı, yüzde 39’u yarı zamanlı çalışıyor. Neredeyse tamamı (yüzde 98) ücretli bir işte çalışmasına karşın, sadece yüzde 46’sı sigortalı. Çalışmayan gençlerin yüzde 14’ü iş aradığını beyan ediyor.
Her dört gençten biri hem çalışıyor hem okuyor
Araştırma kapsamında görüşülen gençlerin yüzde 38’i sadece eğitimde, yüzde 20’si sadece istihdamda, yüzde 20’si ise ne eğitimde ne de istihdamda yer alırken, yüzde 23’ü hem eğitimde hem istihdamda bulunuyor.
Bu veriler, neredeyse her dört gençten birinin hem okuduğunu hem de çalıştığını gösteriyor. Gençlerin bir kısmının hem eğitimlerini sürdürmek hem de çalışmak zorunda kalması, burs imkanlarının yetersizliğine ve gençlerin eğitim süreçlerini destekleyecek ekonomik kaynakların eksikliğine işaret ediyor.
Her beş gençten biri ne eğitimde ne de istihdamda
15-24 yaş grubundaki her beş gençten birisi ne eğitimde ne de istihdamda. Genç kadınlar arasında yüzde 29’a yükselen bu oran, genç erkekler arasında yüzde 10 seviyesinde. Ne eğitimde ne istihdamda olan genç oranı, 20-24 yaş grubundaki gençlerde yüzde 30’a çıkıyor. Refah düzeyi en düşük yüzde 20’lik dilimde yer alan hanelerde yaşayan gençler arasında ise yüzde 36’ya kadar çıkıyor. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının yoksul hanelerde yaşayan gençler arasında çok daha yüksek olması sorunun çok daha büyük bir boyuta ulaşmasına neden oluyor. Ekonomik zorluklar, gençlerin eğitim ve istihdam fırsatlarına erişimini sınırlayarak, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiriyor.
Sosyal medya kullanımı
Gençlerin yüzde 92’si herhangi bir sosyal medya kullanıyor. Gençler tarafından en çok tercih edilen sosyal medya platformu yüzde 88 ile Instagram. Genç erkeklerin sadece yüzde 2’si hiçbir sosyal medya kullanıcısı değilken, bu oran genç kadınlar arasında yüzde 14. Gençler edindikleri bilgileri büyük oranda sosyal medyadan ediniyorlar.
Evlenme oranları azalıyor
Gençlerin yüzde 90’ı hiç evlenmemiş; yüzde 9’u halen evli; yaklaşık yüzde 1’i de boşanmış ya da boşanmak üzere ayrı yaşıyor. Genç kadınlar arasında halen evli olanların oranı yüzde 17, evli genç erkeklerin oranı ise yüzde 2. TGA-2007 sonuçlarına göre 15-24 yaşlarındaki gençlerin yüzde 17’si evliyken, TGA-2023’te evli gençlerin oranı yüzde 10’a düşmüş durumda.
Evlenmiş genç kadınların dörtte biri 18 yaşından önce evleniyor
Genç kadınlar için ortalama ilk evlenme yaşı 19. 18 yaşından önce gerçekleşen evlilikler, çocuk yaşta evlilik olarak niteleniyor. Genç kadınların yaptığı evliliklerin dörtte biri (yüzde 27) 18 yaşından önce gerçekleşmiş durumda. Bu rakam medyaya yanlış yansıyan rakamlardan birisi, 15-24 yaş grubundaki genç kadınların yüzde 17’si evli, evli olanların da dörtte biri 18 yaşından önce evlenmiş durumda. Çocuk yaşta evliliklerin oranı, geçmişe oranla azalsa da bu sorun halen mevcudiyetini koruyor, çocuğun yüksek yararı ilkesi çerçevesinde bu sorun ile mücadelenin devam etmesi gerekiyor.
Araştırmada gençlere ideal evlilik yaşının kaç olduğunu düşündükleri de soruldu. TGA-2007/TGA-2023 döneminde, ortalama ideal ilk evlilik yaşının erkekler için 23,4’ten 24,6’ya; kadınlar için ise 22,2’den 24,3’e yükseldiğini görüyoruz.
Gençler ideal evlilik yaşlarından üç yıl sonra evlenebiliyor
Türkiye İstatistik Kurumunun 2023 evlenme ve boşanma istatistiklerine göre ilk evlenme yaşı erkekler için 28.3’e, kadınlar içinse 25.7’ye yükselmiş durumda. Toplam nüfus için ortalama ilk evlilik yaşı 27. TGA-2023’e göre toplum nüfus için ortalama ideal ilk evlilik yaşının 24 olduğunu düşünecek olursak gençlerin ideal evlilik yaşından yaklaşık 3 yıl sonra evlenebildikleri görülüyor. Gençlerin istedikleri yaşta evlenmelerinin önündeki engellerin iyi irdelenmesi, hızlı çözümler üretilmesi gerekiyor.
Gençlere yatırım, geleceğe yatırımdır
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında gerçekleştirilen 2023 Türkiye Gençlik Araştırması, “gençler için gençlerle birlikte” anlayışıyla hayata geçirildi. Saha çalışmasında tamamı 18-29 yaşlarında olan gençler görev aldılar, gençlerden bilgiyi gençler topladı.
Araştırma, gençlerin karşı karşıya olduğu sorunların yalnızca bireysel değil, toplumsal ve yapısal boyutları olduğunu ortaya koyuyor. Genç istihdamından yoksulluğun azaltılmasına, eğitime erişimden sosyal fırsatların genişletilmesine kadar pek çok alanda özel ve etkili politikalara ihtiyaç var.
Artık, gençlerin karşılaştığı sorunlara çok aktörlü, bütüncül, veriye dayalı ve sürdürülebilir çözümlerle yaklaşmanın tam zamanı. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek olan bu nesil, kararlılıkla desteklenmeyi hak ediyor. Gençlere yapılacak yatırım, ülkenin geleceğine yapılacak yatırım anlamına geliyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 9 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.