Koronavirüs salgınıyla ilgili her gün güncellenen haritalardan biri de eğitime ara verilen yerler haritası.
UNESCO’nun sitesinde yer alan bu harita ülke genelinde okulların kapatıldığı yerleri koyu mor ile işaretliyor ve haritada bu renk her geçen gün artıyor. 31 Mart 2020 itibarıyla mor renkli ülkelerin sayısı 185’e ulaştı. Koronavirüs salgını öncesi eğitimde olan çocukların %90,5’i, yani 1 milyar 353 milyon 15 bin 7 çocuk, okuldan uzakta. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler, eğitim sistemlerini koronavirüs günlerine adapte etmeye çalışıyor.
Eğitime bölgesel olarak ilk ara 16 Şubat’ta Çin’de verildi. Tüm okullarda ülke genelinde eğitime ara veren ilk ülke ise 19 Şubat’ta Moğolistan oldu. 15 Mart’ta 50 olan tüm okulların kapatıldığı ülke sayısı, bir gün sonra, 106’ya ulaştı. Türkiye’de de örgün eğitime bu tarihte ara verildi.
Fakat eğitimin devam ettiği ülkeler de var; 31 Mart itibarıyla, aralarında Singapur, Belarus ve Türkmenistan’ın da bulunduğu 20 ülkede tüm okullarda eğitime devam ediliyor.
Salgın dönemlerinde eğitime ara verilmesi koronavirüse özel bir uygulama değil. Ebola salgını sırasında (2014-2016) Batı Afrika’da farklı ülkelerde 5 ile 9 ay arasında değişen sürelerde bu yola başvurulmuştu. Daha önce uzmanlar, influenza ve H1N1 gibi salgınların yavaşlatılmasında da okulların dönemsel olarak kapatılmasının etkili olabileceğini belirtmişti. Fakat ilk defa küresel olarak örgün eğitime ara veriliyor. Hem gelişmiş hem de az gelişmiş ekonomilerde çocuklar okula gidemiyor. Ama bu durum eğitimin durduğu anlamına gelmiyor.
Her ülke için okullarda eğitime verilen arada neler yapıldığına ilişkin bilgi bulunmasa da ülkelerin, bu dönemin çocuklar için bir tatil dönemi olmadığı konusunda ortaklaştıkları görülüyor. Ülkelere göre farklılıklar gösterse de çocukların eğitimden kopmaması için hemen hemen her ülkede uzaktan eğitim uygulamaları var.
UNESCO’ya göre 41 ülke bu dönemde çeşitli ulusal eğitim platformları kullanıyor. Bazı ülkelerde bu platformlar öğrencilerin takip edebileceği eğitim içerikleri sağlarken, diğer ülkeler bu platformlarla öğretmenlere destek oluyor. Bunlara ek olarak, bu dönemde Google ve Microsoft gibi teknoloji firmaları, öğretmenler, öğrenciler ve veliler için Google Classroom ve Microsoft Teams gibi araçlar sunuyor. Instagram, Skype, Whatsapp, Youtube ve Zoom gibi uygulamalar eğitim için de kullanılıyor. Ulusal eğitim platformlarına ek olarak öğretmenlere ve okullara bu araç ve uygulamaların kullanılmasını tavsiye eden ülkeler de var.
Hangi ülke nasıl bir uzaktan eğitim uygulaması yürütüyor?
UNESCO’nun sağladığı bilgilere ek olarak, bölgesel düzeyde veya ülke genelinde okulların kapatıldığı yerlerde yaşayanların paylaşımları, farklı ülkelerde eğitim açısından neler olduğunu daha iyi anlamayı sağlıyor. Bu bilgiler ışığında, ülkelerin bu dönemdeki uygulamalarının, eğitim sistemlerindeki karar alma mekanizmaları ile bağlantılı olduğu söylenebilir.
Örneğin, Türkiye ve Fransa gibi eğitim sistemlerinin merkezi olduğu ülkeler, okullarının kapanmasının hemen ardından ulusal platformlarından uzaktan eğitime başladılar. Türkiye’de uzaktan eğitim için Eğitim Bilişim Ağı (EBA) web sitesi (www.eba.gov.tr) ve televizyon kanalları (TRT EBA TV İlkokul, TRT EBA TV Ortaokul, TRT EBA TV Lise) kullanılıyor. Fransa’da ise CNED’de (Ulusal Uzakten Eğitim Merkezi) ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri için seviyelerine göre modüller bulunuyor. Öğrenciler bu modüllere internet üzerinden erişebiliyor.
Eğitim yönetimine ilişkin kararların ağırlıklı olarak okul seviyesinde alındığı Hollanda’daysa uzaktan eğitim sürecini okullar ve öğretmenler yönetiyor. Velilere bilgilendirme okullar tarafından yapıldı ve öğretmenler çevrimiçi araçları kullanarak derslerine devam etmeye başladı. Bu süreçte bakanlık da öğretmenlere kullanabilecekleri çevrimiçi araçların linklerini gönderdi. Salgının bulaşma hızının yüksek olduğu İtalya’da ise hızlı bir çözüm olarak öğretmenler ve okullar çevrimiçi araçları kullanarak derslere devam ettiler. İtalya’da Ulusal Dokümantasyon, Yenilik ve Eğitim Araştırmaları Enstitüsü (INDIRE) platformu, uzaktan eğitim metodolojilerinin ve araçlarının kullanımında öğretmenleri desteklemek için web seminerleri yayınlamaya başladı.
Bazı ülkelerde eğitime yönelik kararlar yerel veya bölgesel olarak da alınabiliyor. Bu eğitim sistemlerinde salgın döneminde alınan kararlar, yerel yönetimler ve bölgeler arasında farklılık gösterebiliyor. Eğitim kararlarının ağırlıklı olarak yerelde alındığı ABD ve Kanada’da bazı eyaletlerde, kararların ağırlıklı olarak bölgesel düzeyde alındığı Japonya’da ise ülke genelinde okullar kapatıldı. ABD’de uygulamalar eyaletlere göre farklılık gösterse de okulların kapalı olduğu eyaletlerde, öğrencilere öğle yemeği dağıtılmaya devam ediliyor. Japonya’da tüm okullar kapalı olsa da bazı bölgelerde sınava hazırlık kursları ve çocuk kulüpleri açık. Çocuk kulüplerine sadece iki ebeveyni de tam zamanlı çalışan çocuklar gidebiliyor.
Salgın gibi ani dışsal değişikliklere, yerel yönetimin karar almada daha etkin olduğu sistemlerin daha hızlı uyum sağladığı söylenebilir. Bu sistemler, merkezi yönetimlere göre daha dar bir bölgeyi ve daha az nüfusu kontrol ediyor. Benzer bir durum, eğitim sistemleri için de geçerli. Her iki ölçekte de yeterli kaynakların olduğu varsayılırsa, bin öğrenciye uzaktan eğitim sunmak, 1 milyon öğrenciye sunmaktan daha kolaydır. Ancak, aynı ülkede her okulun farklı uygulamalar yapması, öğrencilerin uzaktan eğitime erişimini farklılaştırarak eşitsizliğe sebep olabilir.
Türkiye’nin koronavirüs deneyiminde, merkezi sistemlerden beklenmeyecek bir hızla – bir hafta gibi kısa bir sürede – televizyon yayınlarına geçildiği görüldü. EBA’nın “okullar arası fırsat adaletini sağlamak” amacıyla salgın öncesinde güncellenmiş olması bu süreçte etkili oldu. Benzer bir şekilde hızla ulusal platformunu kullanmaya başlayan Fransa’da ise CNED sistemi, daha önce Çin’de karantina altında olan öğrenciler için AEFE (Yurt Dışında Fransızca Öğretim Ajansı) tarafından denenmişti.
Türkiye’de uzaktan eğitim uygulaması nasıl yürüyor?
Türkiye’de uzaktan eğitim, bir haftalık tatilin ardından 23 Mart’ta başladı. MEB ilk hafta, EBA web sitesine (www.eba.gov.tr) ek olarak televizyon kanallarını (TRT EBA TV İlkokul, TRT EBA TV Ortaokul, TRT EBA TV Lise) uzaktan eğitim için devreye soktu. Bu kanallarda dersler en fazla 20 dakika sürerken, dersler arasında 10 dakika teneffüs arası verildi. İlkokul ve okulda her sınıf seviyesinde, günde toplam en fazla kırkar dakika ders işlenirken, ortaöğretimdeki sınıflarda bu süre toplam 60 dakikaya kadar çıkabiliyor. Kanallarda tüm dersler için tekrar saatleri de var. Bunlara ek olarak, TRT EBA TV İlkokul’da “İlkokullarda Yetiştirme Programı” kapsamında her gün en fazla yirmişer dakikalık dersler koyuldu.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından ikinci haftadan itibaren EBA ve kanal yayınlarında içeriklerin zenginleştirilereceği, yüz yüze eğitim için de çalışmaların yapıldığı paylaşıldı. Bu kapsamda, canlı sınıf uygulamasının pilot çalışmaları 30 Mart’tan itibaren 8. ve 12. sınıflarda başladı. EBA ve kanallarda geçici koruma altındaki çocuklar ve özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere özel içerikler de koyuldu.
Uzaktan eğitimde kapsayıcılığı sürdürmek mümkün mü?
Salgın öncesinde olduğu gibi, bu dönemde de tüm çocukların nitelikli eğitime erişim hakkı var. Örgün eğitime erişimde sorunlar yaşayan, mülteci çocuklar ve özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar gibi grupların, uzaktan eğitim döneminde de özel desteğe ihtiyacı var. Örgün eğitime erişimde risk altında olan çocuklar arasına, uzaktan eğitime erişimleri kısıtlı olan yeni çocuklar katılabilir. Eğitimin eve taşındığı bugünlerde, önceki yıllarda çeşitli nedenlerle eğitimden ayrılmış çocuklar da evde olabilir.
Türkiye’de Türkçe bilgisi belli bir seviyenin altında olan geçici koruma altındaki öğrenciler, dil becerilerini geliştirmek için yararlanabildikleri “uyum sınıfı” uygulaması da TRT EBA TV ve EBA websitesine 30 Mart’ta eklendi. Özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler için de TRT EBA TV İlkokul ve TRT EBA TV Ortaokul’da özel yayınlar koyuldu ve Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün sitesinde kaynaklar paylaşıldı. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı verilere göre Türkiye’de 1 milyon 82 bin 172 yabancı uyruklu çocuk var ve %63,3 eğitime erişebiliyor. Özel eğitime ihtiyacı olan çocuk sayısı ise bilinmiyor. 2018-19 verilerine göre, kaynaştırma öğrencileri dahil, özel eğitim kurumlarında 398 bin 815 öğrenci var.
Dezavantajlı bölgelerde yaşayan ya da risk altındaki çocukların uzaktan eğitimden uzakta kalmaması gerekiyor. İnternete erişimin fazla olduğu ülkelerde çevrimiçi araçlar uzaktan eğitimin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlıyor. Ulusal çevrimiçi platformları olmayan ülkelerde bile öğretmenler ve okullar çevrimiçi araçlarla öğrencilere ulaşabiliyorlar. Bu durumda, salgın döneminde öğretmenlerin üzerindeki iş yükü de artabiliyor. Fakat salgın öncesinde okula erişemeyen öğrenciler olduğu gibi, salgın döneminde de internete erişemeyen öğrenciler var. Bu durum, özellikle internete erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde uzaktan eğitim için alternatif yöntemlerin devreye girmesini gerektiriyor.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, uzaktan eğitimde televizyon kanallarına ağırlık verilmesinin, Türkiye genelinde televizyona erişimin, internetten erişimden daha fazla olmasından kaynaklandığını ifade etti. İnternete erişimin artırılması için de GSM operatörleri EBA’ya erişimde kullanılmak üzere 8 GB ücretsiz internet sağladı. Hanehalkı Bütçe Anketi 2018’e göre, ankete katılan hanelerin %23,2’sinde Panel TV (Plazma, LCD, LED, 3D vb.), %36,8’inde ise internet erişimi yok. Ankete daha eski televizyon modelleri sorulmadığı için, bu veri hanelerde televizyon olmadığı anlamına gelmiyor. Millî Eğitim Bakanı, yaptıkları çalışmada çocukların bulunduğu hanelerin %95’inin televizyona, %80’in ise internete erişebilecek araçların bulduğunu belirtiyor.
Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), öncelikli olarak Ürdün, Lübnan, Gazze, Suriye ve Batı Şeria’daki öğrenciler için kaynaklar hazırladı. Bu kaynaklara çevrimiçi ve basılı olarak erişilebiliyor. Somali’de Eğitim, Kültür ve Yükseköğretim Bakanlığı’nın koronavirüs taslak eylem planında radyo üzerinden derslerin hazırlanabileceği belirtildi.
Okullar arası değil haneler arası imkan farkı
Salgınla birlikte okullar arası imkan farklılıklarının yerini, haneler arası imkan farklılıkları aldı. Uzaktan eğitim, önlemler alınmazsa sosyoekonomik durumun eğitime etkisini artırabilir. Bir grup öğrencinin internete erişimi bile kısıtlıyken, bir grup öğrenci devletin sağladığı imkanlara ek, uzaktan eğitim kaynaklarına erişebiliyor. Türkiye özelinde, pek çok özel okulun kendi uzaktan eğitim uygulamaları var. Eğitimin eve taşınmasıyla, velilerin etkisi daha da arttı. Her çocuk, bu dönemi aynı yeterliliklere sahip ebeveynlerle geçirmiyor. Bazı veliler koronavirüs günlerinde evden çalışamadığı için, bu dönemde çocuklar yetişkin gözetiminden de uzakta olabilirler. Bu çocukların uzaktan eğitim için evde bir düzen oluşturması daha zor olabilir. Çocukların üzerindeki hane içi emek, bakım emeği gibi yükler artabilir. Bu yükler, çocuğun uzaktan eğitime düzenli devam etmesine engel olmamalı. Bu bağlamda, özellikle kız çocuklara dikkat edilmeli.
Tüm çocuklar evde olsa da, bu hepsinin salgın öncesinde eğitimde olan çocuklar olduğu anlamına gelmiyor. 2019 verilerine göre, Türkiye’de 6-17 yaş grubundaki 743 bin 932 çocuk eğitimin dışında. Eğitim dışına çıkan çocukların sayısı, yasal çalışma yaşı olan 15 yaştan itibaren önemli ölçüde artıyor. TÜİK’in 7 yıl aradan sonra yayımladığı Çocuk İşgücü Anketi 2019’a göre, 5-17 yaş grubunda 720 bin çocuk çalışıyor. Çalışan çocukların, %34,3 eğitime devam edemiyor. Eğer bu çocuklar bu dönemde de çalışmıyor, evde kalabiliyorsa, uzaktan eğitimle bu çocukların önce eğitime dönmesi sağlanabilir. Salgın sonrasında da, doğru politikalar üretilebilirse, okula dönmeleri sağlanabilir. Salgın dönemi eğitim politikaları planlanırken, hiçbir çocuğun geride bırakılmaması gerekiyor.
Koronavirüsten sonra eğitimde neler olacak?
Salgının ne zaman biteceği bilinmediği için, çocukların da ne zaman okula dönebileceği henüz belli değil. Türkiye için MEB, uzaktan eğitimin 30 Nisan’a kadar devam edeceğini duyurdu. Geleceğin ne getireceği belli olmasa da, salgın sonrasında eğitimde neler yapılacağını bugünden planlamak gerekiyor.
Okula verilen ara, salgın sonrasında eğitimden ayrılan öğrenci sayısını artırabilir. Afrika’da ebola salgını sonrası kapanan okullar tekrar açıldığında pek çok çocuk okula dönmedi. Risk altındaki öğrencilerin salgın döneminde eğitime devam edebilmeleri, salgın sonrasında okula geri dönmelerine katkı sağlayabilir. Bu çocukların hem salgın sürecinde hem de salgın sonrasında etkili bir şekilde takip edilmesi gerekiyor.
Ebola salgını sırasında, çocuklar sadece eğitim açısından geride kalmadılar, çocuğa yönelik şiddet ve istismar vakalarında da artış görüldü. Ebola salgınında yaşanan bu vakalar, koronavirüs salgını sırasında başka ülkelerde de yaşanabilir. Örneğin, Çin’de salgın nedeniyle karantina sürerken aile içi şiddet üç katına çıktı. Okullar, çocuk koruma sistemlerinin önemli bir parçası. Kapalı oldukları bu dönemde çocuk koruma politikalarının da salgın dönemine uyum sağlaması gerekiyor. Bu dönemde yapılan her uygulamada çocukların iyi olma hali merkeze alınmalı.
Sağlık hizmetlerinin gündemde olduğu bu dönemde, tüm ülkeler çocukların eğitime devam etmesi için çalışıyor. Bu olağanüstü dönemde, tüm çabalar çok kıymetli. Bu noktada salgının, eğitim sistemlerinin zayıf yönlerinin daha da açığa çıkmasına sebep olabileceğinin altını çizmek gerekiyor. Kapsayıcı uzaktan eğitimle hiçbir çocuğun geride bırakılmaması çok önemli. Salgın döneminde dahi tüm çocukların nitelikli erişime hakkı olduğu unutulmamalı. Risk altındaki çocukların eğitimlerinin sekteye uğramamasını sağlamak, tüm ülkeler için birinci öncelik olmalı. Sadece eğitim politikaları değil, çocuk koruma politikaları da salgın dönemine uyum sağlamalı. Bu salgın bir gün bitecek. Bittiği gün, tüm çocukların okula geri dönebilmesi için bugünden çalışmaya başlamak gerekiyor.
*Bu yazının hazırlık sürecinde kendi deneyimlerini paylaşan ve/ya farklı ülkelerde yaşayan yakınlarının deneyimlerini ileten Baran İşcanlı, Buket Sönmez, Burcu Meltem Arık, Cansu Küey, Defne Saraç, Elif Sarmış, Enes K. Koşar, Erdem Selvin, Ezgi Tunca, Gökçe Şencan, Gönül Dural, Merve Altıparmak, Safa Şahin, Sena Akgün, Serhat Bakırtaş, Serpil Yasdıman, İlke Bayazıtlı, İlker Birbil, Vaner Alper, Yağmur Ünal, Zehra Baykal, Zeynep Rana İbiş ve sosyal medya üzerinden anketi yanıtlayanlara çok teşekkürler.
Twitter: @ozgenurkorlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 7 Nisan 2020’de yayımlanmıştır.