Z Kuşağı hakkında kaygılı veya iyimser olmak için nedenler

Z Kuşağı hakkında kaygı duymak için haklı gerekçeler var: Daha az sosyal, daha az girişimci, işlerine daha az bağlı, ailelerine daha fazla bağımlı, depresyon ve anksiyeteye daha fazla eğilimliler. Öte yandan lanetli bir nesil olmaktan çok uzaklar. Birçok açıdan oldukça iyi durumdalar ve toplumları değiştirebilirler.

“Eyvah, Z kuşağının yarısı reşit oldu! Dünya genelinde 1997 ile 2012 yılları arasında doğan yaklaşık 2 milyar kişi Z kuşağının bir üyesi. Bu grup Amerika ve İngiltere’de nüfusun beşte birini, Hindistan ve Nijerya’da ise nüfusun yarısından fazlasını oluşturuyor.”

The Economist dergisinin hazırladığı Z kuşağı dosyası yukarıdaki gibi ilginç ve dikkate değer pek çok bilgi barındırıyor. Biz de The Economist’in yayınladığı dosyada öne çıkan yazıların en vurucu kısımlarını sizler için derledik ve Türkçeye çevirdik. İşte dosyadan öne çıkan kısımlar…

“Z kuşağının öncekilerden farklı olduğuna kuşku yok. Boomers kuşağı savaş sonrası bollukla, Milenyum (Y) kuşağı ise 2007-09 mali kriziyle (2012-14 yıllarında iş arayan İspanyol gençlerinin yarısından fazlası iş bulamazken, Yunanistan’ın genç işsizlik oranı daha da yüksekti) yoğrulmuştu.

Kamuoyu araştırmaları, Batı’da giderek daha fazla sayıda insanın bugünün çocuklarının ebeveynlerinden daha kötü durumda olacağını düşündüğünü ortaya koyuyor. Z kuşağı için yaygın kanı ise, akıllı telefonların onları perişan ettiği ve büyüklerinden daha kötü hayatlar yaşayacakları yönünde. Ekonomik koşullar da bu endişeleri körüklüyor. Bu endişe son 30 yılın büyüme şampiyonu Çin’de bile açıkça görülüyor. Ekonomik belirsizlik ve yükseköğretimde nitelikten ziyade niceliğe önem verilmesi nedeniyle, bu ülkede diploma sahibi olan Z kuşağı mensuplarının üçte birinden fazlası işsiz kalabilir.

Gençlerin kendileri de ev satın almanın zorluğundan iklim değişikliğinin yaklaşan tehlikelerine kadar her konuda endişeli. Doğru, konut edinme koşulları 1980’lerden bu yana daha da kötüleşti. Sonuçta, küresel ev fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyelerine yakın ve mezunların eskisinden daha fazla borcu var. Ancak Z kuşağı, Y kuşağına kıyasla daha güçlü bir ücret artışına sahip.

Z Kuşağı ebeveynlerinden daha fazla kazanabilir

Z Kuşağı hakkındaki yaygın görüş önemli bir konuyu atlıyor: Dünyada 12 ila 27 yaş arasındaki gençlerin yaklaşık beşte dördü gelişmekte olan ekonomilerde yaşıyor. Büyüme ve teknolojinin yaygınlaşması sayesinde Cakarta, Mumbai ya da Nairobi gibi yerlerdeki gençler ebeveynlerine kıyasla çok daha iyi durumdalar.

Daha zengin, daha sağlıklı ve daha eğitimliler… Akıllı telefonları olanlar daha bilgili ve daha bağlantılı. BM’nin 2021 yılında yaptığı bir ankette, gelişmekte olan ekonomilerdeki gençlerin zengin dünyadakilere kıyasla daha iyimser olduğunu görmek hiç de şaşırtıcı değil.

Z kuşağı iktidarları da hızla ele geçiriyor. Zengin dünyada 1997-2012 yılları arasında doğan en az 250 milyon kişi var. Bunların yaklaşık yarısı şu anda bir işte çalışıyor. ABD’de şu anda 6 binden fazla Z Kuşağı genel müdür ve binden fazla politikacı bulunuyor. Bu kuşak daha etkili hale geldikçe, şirketlerin, hükümetlerin ve yatırımcıların bu kuşağı anlaması gerekiyor. Gençlerin iklim değişikliği konusundaki endişeleri, oy verme yaşına geldiklerinde devletlerin harekete geçme olasılığını artıracak.

“Nakde çevrilebilecek” eğitime yöneldiler

Z Kuşağı’nın ekonomik açıdan sanıldığından daha iyi durumda olacağına dair iddialar mesnetsiz değil. Zengin ülkelerde Z kuşağından çalışanlar iyi durumdalar. ABD’de halen işyerlerinde neredeyse Boomer kuşağı kadar Z kuşağı var ve bu kuşak “akıllıca pazarlanabilir” beceriler ediniyor. Beşeri bilimlere ilgi göstermiyorlar, daha ziyade bilim, mühendislik ve tıp diplomaları peşinde koşuyorlar.

Z kuşağının ücretleri yaşlı çalışanlara kıyasla çok daha hızlı artıyor ve zengin dünya genelinde genç işsizlik oranı son on yılların en düşük seviyesinde. Yunanistan’ın genç işsizlik oranı zirveden yarı yarıya düştü. Amerika’da ortalama bir zoomer’ın geliri, vergiler ve transferler ayarlandıktan sonra, aynı yaştaki bir Y kuşağının ya da X kuşağının gelirini reel olarak rahatlıkla aşıyor.

Amerika’da 16-24 yaş arası gençlerin saatlik ücretlerindeki artış geçtiğimiz günlerde yıllık yüzde 13’e ulaşırken, bu oran 25-54 yaş arası işçiler için yüzde 6 oldu.  İngiltere’de, 18-21 yaş arasındaki kişilerin ortalama saatlik ücretleri geçen yıl yüzde 15 gibi şaşırtıcı bir oranda artarak, diğer yaş gruplarındaki ücret artışlarını alışılmadık derecede büyük bir farkla geride bıraktı. Yeni Zelanda’da 20-24 yaş arası kişilerin ortalama saatlik ücretleri ise, yüzde 6’lık ortalamaya kıyasla yüzde 10 arttı. 2007 yılında 16-24 yaş arası Fransızların ortalama net geliri genel ortalamanın yüzde 87’siydi. Şimdi ise bu oran yüzde 92’ye ulaştı. Hırvatistan ve Slovenya’nın da aralarında bulunduğu birkaç yerde Z kuşağı artık ortalama kadar para kazanıyor.

Ayrıca bugünün gençleri en azından maaşlarının daha büyük bir kısmını tasarrufa ayırabiliyor. Gerçekte ise Z kuşağı çok fazla kazandığı için bu durumla başa çıkabiliyor. 2022 yılında 25 yaş altı Amerikalılar, vergi sonrası gelirlerinin yüzde 43’ünü, üniversite borçlarının faizleri de dahil olmak üzere, konut ve eğitim için harcadı. Bu oran 1989-2019 yılları arasındaki 25 yaş altı ortalamasının biraz altında.

“Taş yerinde ağırdır” zihniyeti onlara ters

Bu zenginlik ne anlama geliyor?

Y kuşağı, bir işin ayrıcalık olduğunu düşünerek büyümüş ve buna göre hareket etmiş gibi görünebilir. Onlar patronlara karşı saygılı ve memnun etmeye hevesliler. Buna karşılık Z kuşağı, bir işin temelde bir hak olduğuna inanarak büyüdü, bu da işe karşı farklı bir tutum sergiledikleri anlamına geliyor.  2022 yılında 15-24 yaş arası Amerikalılar “çalışma ve işle ilgili faaliyetler” için 2007 yılına kıyasla yüzde 25 daha az zaman harcadı. IMF’ye göre Boomer kuşağı, X ve Y kuşaklarında gençler yaşlılardan çok daha fazla çalışmak istiyordu. Bu yeni kuşak ise daha az çalışmak istiyor.

Z kuşağı şimdiden iş dünyasını dönüştürüyor. Pazarlık güçleri var ve bunun farkındalar. Y kuşağının çoğu küresel mali krizin gölgesinde büyüdü; kendilerini o kadar güvencesiz hissettiler ki maaşlarına zam istemekten korktular. Z kuşağı ise daha iyi bir fırsat için işi bırakabiliyor ya da işleri ağırdan alıp hayatın tadını çıkarmayı tercih ediyorlar. İlgi ve saygıya alışık patronlar geri planda kalmaktan daha fazla şikâyet eder oldu.

Z kuşağı gerçekten girişimci mi?

Öte yandan Z kuşağının girişimci ve yenilikçi olduğu iddialarının yalanlayacak veriler de mevcut.

İşe ve işyerine bağlılıkları düşük, ama girişimciliğe ilgi gösterdikleri de söylenemez. ABD’de 20’li yaşlardaki gençlerin sadece yüzde 1,1’inin başkalarını istihdam eden bir işletmeye sahip olduğu ve son yıllarda bu oranın düştüğü tahmin ediliyor. 2000’li yılların sonlarında Forbes dergisi tarafından ölçülen dünya milyarderlerinin yüzde 1’inden fazlası Y kuşağıydı. O zamanlar uzmanlar Mark Zuckerberg (Facebook), Patrick Collison (Stripe) ve Evan Spiegel (Snapchat) gibi ultra genç teknoloji kurucularına kafayı takmıştı. Bugün ise Forbes listesinin yalnızca binde 5’i Z kuşağı. Kim ünlü bir Z kuşağı start-up kurucusu sayabilir ki?

Z kuşağı aynı zamanda daha az inovasyon üretiyor. Minnesota Üniversitesi’nden Russell Funk’a göre, gençlerin patent başvurusunda bulunma olasılığı yakın geçmişte olduğundan daha düşük. Eskinin ergen pop yıldızlarının sayısı bile azaldı. 2008 yılında Bilboard listelerinde hit şarkıların yüzde 42’si Y kuşağı tarafından söylenirken, 15 yıl sonra sadece yüzde 29’u Z kuşağının eseriydi.

Dünyanın en popüler şarkıcı-söz yazarı Taylor Swift, en ünlü albümüne doğum yılından sonra “1989” adını verdi. Dünya hâlâ birilerinin “2004”ü üretmesini bekliyor.

FOMO kuşağı mı?

Z kuşağının önceki kuşaklara oranla “daha ciddi” olduğu da yaygın bir konu. Gece geç saatlere kadar eğlenmeye, içki alemlerine ve rastgele ilişkilere büyüklerinden daha az meyilliler. Ancak bunun karanlık bir tarafı da var. Daha “ciddi” olmak beraberinde daha az sosyalleşmeyi, cinsellikle daha az ilgilenmeyi ve giderek daha fazla yalnızlaşmayı getiriyor.

Sosyal bilimciler, Z kuşağının, gelişim çağlarını FOMO’dan (İng. “Fear of Missing Out” kısaltması), yani “Kaçırma Korkusu”ndan mustarip olarak geçirdikten sonra, şimdi bir anksiyete ve depresyon salgınına yakalandıklarından endişe ediyor. Sosyal medya çağında yetişen çocuklar, diğer insanların deneyimlerine ve etkinliklerine bakarak bir şeyleri kaçırdığı endişesiyle büyüyor. Bu yüzden Amerika ve İngiltere’deki politikacılar belli yaşa kadar akıllı telefonları yasaklamayı ve 16 yaşından küçükler için sosyal medyayı kısıtlamayı düşünüyor. Ebeveynler ve okullar ise ekran süresini denetlemeye çalışıyor.

Sosyal medyanın gençler arasında ruhsal sıkıntıları ne ölçüde körüklediği hararetle tartışılıyor. Batı’da anksiyetedeki artış sosyal medyanın benimsenmesiyle aynı zamana denk geliyor. Bununla birlikte, nedenselliğe ilişkin kesin kanıtlar sınırlı. Verilerin çoğu dünyadaki yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalardan geliyor.

Yine de Z kuşağının teknolojik bir devrimin keskin ucunda yer aldığı mutlak bir doğru. Akıllı telefonların ve ardından sosyal medya uygulamalarının dünya çapında benimsenme hızı, kullanıcıları ve özellikle de gençleri bu uygulamaları en iyi şekilde nasıl kullanacaklarını bulmaya zorladı. Sosyal medya, eğlence ve bağlantı gibi faydaların yanı sıra bir takım bedeller de getirdi. Bazı içerikler zararlı olduğu gibi, ders çalışmaya ya da uyumaya ayrılması gereken zamanı genellikle ekranda gezinerek harcıyorlar.

Dönüştürücü teknolojilerin genellikle olumsuz yanları vardır. Geçmişte insanlar buna uyum sağlıyordu. Mesela emniyet kemeri takmaya alıştık. Benzer şekilde, kullanıcılar bedelini gördükçe sosyal medya alışkanlıklarını değiştiriyor. Örneğin, birçok kişi kendileri hakkında herkese açık paylaşımlar yapmak yerine mesajlaşma uygulamalarındaki özel gruplara çekiliyor. Şimdiye kadar, gençler için akıllı telefonlara yönelik genel bir yasağı haklı çıkaracak kanıtlar mevcut değil. Ancak okullar onları sınıflardan men etmekte özgür olmalı ve ebeveynler ekran süresini kısıtlamakta haklı.

Asıl sorun yeni nesil ebeveynler mi?

Pek çok gencin endişeli, mutsuz ya da yalnız olduğu kesin. Ancak ruhsal durumlarının her şeyden önemli olduğuna dair inanç yeni bir durum.

Önceki kuşak yetişkinler, gençlerin zihin yapısını, sapkın ya da kural tanımaz davranışlarını daha az önemsiyorlardı. Ebeveynler genç suçluluğu, uyuşturucu ve çocuk hamileliği gibi tehditlerin arttığına inanıyor ama bunları destekleyecek veriler yok. Aksine örneğin Amerika’da veriler çocuk suçları, uyuşturucu kullanımı ve ergen hamileliğinin gerilediğini gösteriyor.

Z kuşağı daha önceki kuşaklara göre başka açılardan da ilerleme kaydettiğini de söylemek mümkün. Bu kuşak önyargılara karşı özellikle hoşgörüsüz. Cinsel tercihlere saygısızlığa, ırkçılığa ve her türlü ayrımcılığa iyi gözle bakmıyorlar.

Şu anda genç olan nesil eninde sonunda büyüyecek, iş sahibi olacak, ilişkiler kuracak ve çocuk sahibi olacak. Eğer geçmiş bir yol göstericiyse, gençleri suçlayan makaleler ve kitaplar yazılmaya devam edecektir. 1930’larda da 1960’larda da 2000’lerde de gençler, kamu düzeni için tehdit olarak görülüyordu.

Z Kuşağı mensuplarının çabucak yetişkinliğe erişmekte gönülsüz ve genelde mutsuz olduklarına kuşku yok. Ancak bu durum, henüz doğmamış bir nesil hakkında yargılara varmayı meşru kılar mı?”

Bu yazı ilk kez 30 Nisan 2024’te yayımlanmıştır.

Bu yazı, The Economist dergisinde yayınlanan “Reasons to be cheerful about Generation Z”, “Generation Z is unprecedentedly rich” ve “How worried should people be about Generation Z?” başlıklı makalelerinden Mustafa Alkan tarafından derlenerek hazırlanmıştır. Makalelerin orijinallerini aşağıdaki linklerde bulmanız mümkündür.
https://www.economist.com/leaders/2024/04/18/reasons-to-be-cheerful-about-generation-z, https://www.economist.com/finance-and-economics/2024/04/16/generation-z-is-unprecedentedly-rich, https://www.economist.com/culture/2024/03/15/how-worried-should-people-be-about-generation-z

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Z Kuşağı hakkında kaygılı veya iyimser olmak için nedenler

Z Kuşağı hakkında kaygı duymak için haklı gerekçeler var: Daha az sosyal, daha az girişimci, işlerine daha az bağlı, ailelerine daha fazla bağımlı, depresyon ve anksiyeteye daha fazla eğilimliler. Öte yandan lanetli bir nesil olmaktan çok uzaklar. Birçok açıdan oldukça iyi durumdalar ve toplumları değiştirebilirler.

“Eyvah, Z kuşağının yarısı reşit oldu! Dünya genelinde 1997 ile 2012 yılları arasında doğan yaklaşık 2 milyar kişi Z kuşağının bir üyesi. Bu grup Amerika ve İngiltere’de nüfusun beşte birini, Hindistan ve Nijerya’da ise nüfusun yarısından fazlasını oluşturuyor.”

The Economist dergisinin hazırladığı Z kuşağı dosyası yukarıdaki gibi ilginç ve dikkate değer pek çok bilgi barındırıyor. Biz de The Economist’in yayınladığı dosyada öne çıkan yazıların en vurucu kısımlarını sizler için derledik ve Türkçeye çevirdik. İşte dosyadan öne çıkan kısımlar…

“Z kuşağının öncekilerden farklı olduğuna kuşku yok. Boomers kuşağı savaş sonrası bollukla, Milenyum (Y) kuşağı ise 2007-09 mali kriziyle (2012-14 yıllarında iş arayan İspanyol gençlerinin yarısından fazlası iş bulamazken, Yunanistan’ın genç işsizlik oranı daha da yüksekti) yoğrulmuştu.

Kamuoyu araştırmaları, Batı’da giderek daha fazla sayıda insanın bugünün çocuklarının ebeveynlerinden daha kötü durumda olacağını düşündüğünü ortaya koyuyor. Z kuşağı için yaygın kanı ise, akıllı telefonların onları perişan ettiği ve büyüklerinden daha kötü hayatlar yaşayacakları yönünde. Ekonomik koşullar da bu endişeleri körüklüyor. Bu endişe son 30 yılın büyüme şampiyonu Çin’de bile açıkça görülüyor. Ekonomik belirsizlik ve yükseköğretimde nitelikten ziyade niceliğe önem verilmesi nedeniyle, bu ülkede diploma sahibi olan Z kuşağı mensuplarının üçte birinden fazlası işsiz kalabilir.

Gençlerin kendileri de ev satın almanın zorluğundan iklim değişikliğinin yaklaşan tehlikelerine kadar her konuda endişeli. Doğru, konut edinme koşulları 1980’lerden bu yana daha da kötüleşti. Sonuçta, küresel ev fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyelerine yakın ve mezunların eskisinden daha fazla borcu var. Ancak Z kuşağı, Y kuşağına kıyasla daha güçlü bir ücret artışına sahip.

Z Kuşağı ebeveynlerinden daha fazla kazanabilir

Z Kuşağı hakkındaki yaygın görüş önemli bir konuyu atlıyor: Dünyada 12 ila 27 yaş arasındaki gençlerin yaklaşık beşte dördü gelişmekte olan ekonomilerde yaşıyor. Büyüme ve teknolojinin yaygınlaşması sayesinde Cakarta, Mumbai ya da Nairobi gibi yerlerdeki gençler ebeveynlerine kıyasla çok daha iyi durumdalar.

Daha zengin, daha sağlıklı ve daha eğitimliler… Akıllı telefonları olanlar daha bilgili ve daha bağlantılı. BM’nin 2021 yılında yaptığı bir ankette, gelişmekte olan ekonomilerdeki gençlerin zengin dünyadakilere kıyasla daha iyimser olduğunu görmek hiç de şaşırtıcı değil.

Z kuşağı iktidarları da hızla ele geçiriyor. Zengin dünyada 1997-2012 yılları arasında doğan en az 250 milyon kişi var. Bunların yaklaşık yarısı şu anda bir işte çalışıyor. ABD’de şu anda 6 binden fazla Z Kuşağı genel müdür ve binden fazla politikacı bulunuyor. Bu kuşak daha etkili hale geldikçe, şirketlerin, hükümetlerin ve yatırımcıların bu kuşağı anlaması gerekiyor. Gençlerin iklim değişikliği konusundaki endişeleri, oy verme yaşına geldiklerinde devletlerin harekete geçme olasılığını artıracak.

“Nakde çevrilebilecek” eğitime yöneldiler

Z Kuşağı’nın ekonomik açıdan sanıldığından daha iyi durumda olacağına dair iddialar mesnetsiz değil. Zengin ülkelerde Z kuşağından çalışanlar iyi durumdalar. ABD’de halen işyerlerinde neredeyse Boomer kuşağı kadar Z kuşağı var ve bu kuşak “akıllıca pazarlanabilir” beceriler ediniyor. Beşeri bilimlere ilgi göstermiyorlar, daha ziyade bilim, mühendislik ve tıp diplomaları peşinde koşuyorlar.

Z kuşağının ücretleri yaşlı çalışanlara kıyasla çok daha hızlı artıyor ve zengin dünya genelinde genç işsizlik oranı son on yılların en düşük seviyesinde. Yunanistan’ın genç işsizlik oranı zirveden yarı yarıya düştü. Amerika’da ortalama bir zoomer’ın geliri, vergiler ve transferler ayarlandıktan sonra, aynı yaştaki bir Y kuşağının ya da X kuşağının gelirini reel olarak rahatlıkla aşıyor.

Amerika’da 16-24 yaş arası gençlerin saatlik ücretlerindeki artış geçtiğimiz günlerde yıllık yüzde 13’e ulaşırken, bu oran 25-54 yaş arası işçiler için yüzde 6 oldu.  İngiltere’de, 18-21 yaş arasındaki kişilerin ortalama saatlik ücretleri geçen yıl yüzde 15 gibi şaşırtıcı bir oranda artarak, diğer yaş gruplarındaki ücret artışlarını alışılmadık derecede büyük bir farkla geride bıraktı. Yeni Zelanda’da 20-24 yaş arası kişilerin ortalama saatlik ücretleri ise, yüzde 6’lık ortalamaya kıyasla yüzde 10 arttı. 2007 yılında 16-24 yaş arası Fransızların ortalama net geliri genel ortalamanın yüzde 87’siydi. Şimdi ise bu oran yüzde 92’ye ulaştı. Hırvatistan ve Slovenya’nın da aralarında bulunduğu birkaç yerde Z kuşağı artık ortalama kadar para kazanıyor.

Ayrıca bugünün gençleri en azından maaşlarının daha büyük bir kısmını tasarrufa ayırabiliyor. Gerçekte ise Z kuşağı çok fazla kazandığı için bu durumla başa çıkabiliyor. 2022 yılında 25 yaş altı Amerikalılar, vergi sonrası gelirlerinin yüzde 43’ünü, üniversite borçlarının faizleri de dahil olmak üzere, konut ve eğitim için harcadı. Bu oran 1989-2019 yılları arasındaki 25 yaş altı ortalamasının biraz altında.

“Taş yerinde ağırdır” zihniyeti onlara ters

Bu zenginlik ne anlama geliyor?

Y kuşağı, bir işin ayrıcalık olduğunu düşünerek büyümüş ve buna göre hareket etmiş gibi görünebilir. Onlar patronlara karşı saygılı ve memnun etmeye hevesliler. Buna karşılık Z kuşağı, bir işin temelde bir hak olduğuna inanarak büyüdü, bu da işe karşı farklı bir tutum sergiledikleri anlamına geliyor.  2022 yılında 15-24 yaş arası Amerikalılar “çalışma ve işle ilgili faaliyetler” için 2007 yılına kıyasla yüzde 25 daha az zaman harcadı. IMF’ye göre Boomer kuşağı, X ve Y kuşaklarında gençler yaşlılardan çok daha fazla çalışmak istiyordu. Bu yeni kuşak ise daha az çalışmak istiyor.

Z kuşağı şimdiden iş dünyasını dönüştürüyor. Pazarlık güçleri var ve bunun farkındalar. Y kuşağının çoğu küresel mali krizin gölgesinde büyüdü; kendilerini o kadar güvencesiz hissettiler ki maaşlarına zam istemekten korktular. Z kuşağı ise daha iyi bir fırsat için işi bırakabiliyor ya da işleri ağırdan alıp hayatın tadını çıkarmayı tercih ediyorlar. İlgi ve saygıya alışık patronlar geri planda kalmaktan daha fazla şikâyet eder oldu.

Z kuşağı gerçekten girişimci mi?

Öte yandan Z kuşağının girişimci ve yenilikçi olduğu iddialarının yalanlayacak veriler de mevcut.

İşe ve işyerine bağlılıkları düşük, ama girişimciliğe ilgi gösterdikleri de söylenemez. ABD’de 20’li yaşlardaki gençlerin sadece yüzde 1,1’inin başkalarını istihdam eden bir işletmeye sahip olduğu ve son yıllarda bu oranın düştüğü tahmin ediliyor. 2000’li yılların sonlarında Forbes dergisi tarafından ölçülen dünya milyarderlerinin yüzde 1’inden fazlası Y kuşağıydı. O zamanlar uzmanlar Mark Zuckerberg (Facebook), Patrick Collison (Stripe) ve Evan Spiegel (Snapchat) gibi ultra genç teknoloji kurucularına kafayı takmıştı. Bugün ise Forbes listesinin yalnızca binde 5’i Z kuşağı. Kim ünlü bir Z kuşağı start-up kurucusu sayabilir ki?

Z kuşağı aynı zamanda daha az inovasyon üretiyor. Minnesota Üniversitesi’nden Russell Funk’a göre, gençlerin patent başvurusunda bulunma olasılığı yakın geçmişte olduğundan daha düşük. Eskinin ergen pop yıldızlarının sayısı bile azaldı. 2008 yılında Bilboard listelerinde hit şarkıların yüzde 42’si Y kuşağı tarafından söylenirken, 15 yıl sonra sadece yüzde 29’u Z kuşağının eseriydi.

Dünyanın en popüler şarkıcı-söz yazarı Taylor Swift, en ünlü albümüne doğum yılından sonra “1989” adını verdi. Dünya hâlâ birilerinin “2004”ü üretmesini bekliyor.

FOMO kuşağı mı?

Z kuşağının önceki kuşaklara oranla “daha ciddi” olduğu da yaygın bir konu. Gece geç saatlere kadar eğlenmeye, içki alemlerine ve rastgele ilişkilere büyüklerinden daha az meyilliler. Ancak bunun karanlık bir tarafı da var. Daha “ciddi” olmak beraberinde daha az sosyalleşmeyi, cinsellikle daha az ilgilenmeyi ve giderek daha fazla yalnızlaşmayı getiriyor.

Sosyal bilimciler, Z kuşağının, gelişim çağlarını FOMO’dan (İng. “Fear of Missing Out” kısaltması), yani “Kaçırma Korkusu”ndan mustarip olarak geçirdikten sonra, şimdi bir anksiyete ve depresyon salgınına yakalandıklarından endişe ediyor. Sosyal medya çağında yetişen çocuklar, diğer insanların deneyimlerine ve etkinliklerine bakarak bir şeyleri kaçırdığı endişesiyle büyüyor. Bu yüzden Amerika ve İngiltere’deki politikacılar belli yaşa kadar akıllı telefonları yasaklamayı ve 16 yaşından küçükler için sosyal medyayı kısıtlamayı düşünüyor. Ebeveynler ve okullar ise ekran süresini denetlemeye çalışıyor.

Sosyal medyanın gençler arasında ruhsal sıkıntıları ne ölçüde körüklediği hararetle tartışılıyor. Batı’da anksiyetedeki artış sosyal medyanın benimsenmesiyle aynı zamana denk geliyor. Bununla birlikte, nedenselliğe ilişkin kesin kanıtlar sınırlı. Verilerin çoğu dünyadaki yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalardan geliyor.

Yine de Z kuşağının teknolojik bir devrimin keskin ucunda yer aldığı mutlak bir doğru. Akıllı telefonların ve ardından sosyal medya uygulamalarının dünya çapında benimsenme hızı, kullanıcıları ve özellikle de gençleri bu uygulamaları en iyi şekilde nasıl kullanacaklarını bulmaya zorladı. Sosyal medya, eğlence ve bağlantı gibi faydaların yanı sıra bir takım bedeller de getirdi. Bazı içerikler zararlı olduğu gibi, ders çalışmaya ya da uyumaya ayrılması gereken zamanı genellikle ekranda gezinerek harcıyorlar.

Dönüştürücü teknolojilerin genellikle olumsuz yanları vardır. Geçmişte insanlar buna uyum sağlıyordu. Mesela emniyet kemeri takmaya alıştık. Benzer şekilde, kullanıcılar bedelini gördükçe sosyal medya alışkanlıklarını değiştiriyor. Örneğin, birçok kişi kendileri hakkında herkese açık paylaşımlar yapmak yerine mesajlaşma uygulamalarındaki özel gruplara çekiliyor. Şimdiye kadar, gençler için akıllı telefonlara yönelik genel bir yasağı haklı çıkaracak kanıtlar mevcut değil. Ancak okullar onları sınıflardan men etmekte özgür olmalı ve ebeveynler ekran süresini kısıtlamakta haklı.

Asıl sorun yeni nesil ebeveynler mi?

Pek çok gencin endişeli, mutsuz ya da yalnız olduğu kesin. Ancak ruhsal durumlarının her şeyden önemli olduğuna dair inanç yeni bir durum.

Önceki kuşak yetişkinler, gençlerin zihin yapısını, sapkın ya da kural tanımaz davranışlarını daha az önemsiyorlardı. Ebeveynler genç suçluluğu, uyuşturucu ve çocuk hamileliği gibi tehditlerin arttığına inanıyor ama bunları destekleyecek veriler yok. Aksine örneğin Amerika’da veriler çocuk suçları, uyuşturucu kullanımı ve ergen hamileliğinin gerilediğini gösteriyor.

Z kuşağı daha önceki kuşaklara göre başka açılardan da ilerleme kaydettiğini de söylemek mümkün. Bu kuşak önyargılara karşı özellikle hoşgörüsüz. Cinsel tercihlere saygısızlığa, ırkçılığa ve her türlü ayrımcılığa iyi gözle bakmıyorlar.

Şu anda genç olan nesil eninde sonunda büyüyecek, iş sahibi olacak, ilişkiler kuracak ve çocuk sahibi olacak. Eğer geçmiş bir yol göstericiyse, gençleri suçlayan makaleler ve kitaplar yazılmaya devam edecektir. 1930’larda da 1960’larda da 2000’lerde de gençler, kamu düzeni için tehdit olarak görülüyordu.

Z Kuşağı mensuplarının çabucak yetişkinliğe erişmekte gönülsüz ve genelde mutsuz olduklarına kuşku yok. Ancak bu durum, henüz doğmamış bir nesil hakkında yargılara varmayı meşru kılar mı?”

Bu yazı ilk kez 30 Nisan 2024’te yayımlanmıştır.

Bu yazı, The Economist dergisinde yayınlanan “Reasons to be cheerful about Generation Z”, “Generation Z is unprecedentedly rich” ve “How worried should people be about Generation Z?” başlıklı makalelerinden Mustafa Alkan tarafından derlenerek hazırlanmıştır. Makalelerin orijinallerini aşağıdaki linklerde bulmanız mümkündür.
https://www.economist.com/leaders/2024/04/18/reasons-to-be-cheerful-about-generation-z, https://www.economist.com/finance-and-economics/2024/04/16/generation-z-is-unprecedentedly-rich, https://www.economist.com/culture/2024/03/15/how-worried-should-people-be-about-generation-z

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x