Davos’tan ne kaldı?

2020 suikastler, yangınlar, salgınlarla geldi, bu hengamede bir de Davos Zirvesi yaşandı bitti. Daha ziyade ABD Başkanı Trump ve iklim aktivisti Greta Thunberg’in atışmasıyla öne çıkan Davos’ta dünyanın uykusunu kaçıran hangi sorunlar görüşüldü? Zirvede yıllar içinde neler değişti?

Yeni yıl çok hızlı başladı. İran ve ABD’yi neredeyse savaşın eşiğine getiren Kasım Süleymani suikastı, Avustralya’da aylardır süren yangınlar, Çin’den dünyaya yayılan corona virüsü salgını, Elazığ’da deprem, İdlib’de yeni kriz… Baş döndürücü bu tempo içerisinde Davos Zirvesi de geldi geçti. Belki de derdimiz başımızdan aşkın olduğundan, Türkiye manşetlerinde de az yer buldu kendine.

Peki, iş ve siyaset dünyasının seçkinlerini bir araya toplayan Davos’ta neleri gözden kaçırdık? Dünyanın önde gelen karar alıcıları “uykularını kaçıran hangi sorunlara” yanıt aradı? Dünya Ekonomik Forumu’nun 20 – 24 Ocak’ta düzenlediği toplantılarda kimlerin yıldızı söndü, kimler öne çıktı? Davos’un 50 yıllık ritüellerini değiştiren hassasiyet ne? Dünya ekonomisinin gidişatı ve jeopolitik dengeler her zaman olduğu gibi gündemdi ama bu yıl Zirve’ye damgasını vuran hangi konu geleceğimizin de belirleyicisi olacak? Davos’ta ne değişti? Ankara’nın ‘one minute’ sonrası dip yapan Davos ilgisi şimdi ne aşamada?

Kahvaltı toplantılarıyla başlayıp uzun akşam partileriyle biten Davos koşturmasına tertemiz dağ havası ve kahve olmasa dayanmak herhalde zor olurdu. Dünya Ekonomik Forumu Zirvesi bu yıl 50. yaşını kutladı. Katılımcıların profili sebebiyle kiminin ‘elitler kulübü’ olmakla da eleştirdiği toplantı, iş insanları, devlet başkanları, hükümet temsilcileri, akademisyenler, aktivistler ve kanaat önderlerinden oluşan yaklaşık 3 bin davetliyi bir araya getirdi fakat dikkatleri en fazla çeken davetliler, şüphesiz, ABD Başkanı Donald Trump ve 17 yaşındaki İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg’ti.

İklim değişikliğine palavra gözüyle bakan, Paris Anlaşması’ndan imza çeken Trump, ülkesinin ekonomik performansına övgüler yağdırırken, Thunberg yine sert eleştirdi: Liderler hiçbir şey yapmadı… Habertürk’te hazırlayıp sunduğum HT 360 programına katılan Dünya Ekonomik Forumu Yürütme Kurulu üyesi Oliver Cann, ABD Başkanı Trump ve aktivist Greta Thunberg’ten bahsederek iki farklı dünya görüşü arasındaki çekişmeden de söz etti; “Davos’ta bir dönüm noktasında olduğumuz hissi var” dedi. İklim değişikliği ve çevre konuları Forum’un hazırladığı Küresel Risk Raporu’nda son yıllarda hep üst sıralarda yerini alıyor.

Uykuları kaçıran sorunlar neler?

Zirvenin başlığı bu yıl “Uyumlu ve Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Paydaşlar”dı. Davos’un teması her yıl değişiyor ve seçilen temalar dünyanın ekonomik ve siyasi ateşini ölçmek için iyi ipuçları veriyor. Kapitalizmin eşitsizlik eleştirileri ve popülist dalgalar ile sıkıştığı bu dönemde Forum da kürenin hallerine derman arıyor. Geçmiş zirvelerde büyüme konuları tartışılırken, artık sadece hissedarların sırtını sıvazlamayan, tüm paydaşların yüceltildiği bir düzene nasıl varılacağı sorusu soruluyor. Yıl boyu dünyanın dört tarafındaki ülkeler ve liderlerle temas trafiği yürüten Dünya Ekonomik Forumu, Cann’a göre “ateşi ölçüyor” ve “en çok uykuları ne kaçırıyor” bunu tahlil etmeye çalışıyor. Uzun beyin fırtınaları sonucu da ana tema belirleniyor.

Önce Dünya Ekonomik Forumu’nun gençlik organizasyonu Global Shapers üyesi, sonra da Türkiye’den medya davetlisi olarak katıldığım toplantılarda “uykuları neyin kaçırdığına” tanıklık edebildim. Ürdün’de düzenlenen Ortadoğu toplantılarında yönettiğim enerjinin geleceği ve radikalleşme gibi oturumlar, bölgenin Arap ayaklanmaları sonrası refah ve istihdam arayışını çarpıcı biçimde göstermişti. Davos toplantılarında moderatörlüğünü yaptığım sürdürülebilir kalkınma, gençlik politikaları ve kutuplaşma konulu paneller ise dünyanın baş etmekte zorlandığı sorunlarına ayna tutan tartışmalara sahne oldu.

Bu yılki zirve ABD-Çin kapışmasından Kasım Süleymani sonrası Ortadoğu’da derinleşen gerginliğe ve onlarca ülkedeki büyük sokak hareketlerine kadar birçok sancılı gelişmenin gölgesinde gerçekleşti. Sosyal medya paylaşımları üzerinden yapılan takipte çok bahsi geçen kelimeler Forum’un web sitesinde yayınlandı. Buna göre “iklim değişikliği” “pozitif” ve “etki” trend sözcüklerdi. Geçmişten farklı olarak Davos katılımcıları, artık ekonomi ve siyaseti iklim dinamiklerini dışarıda bırakarak analiz etme imkanı kalmadığına idrak eder görünüyor.

Bu yeni farkındalık Davos adetlerine de yansıyor. Devlet başkanları ve dünya zenginleri bu karlı İsviçre kasabasına varmak için özel jetlerini tercih etse de, Dünya Ekonomik Forumu bu sene raylı ulaşım gibi alternatif yolların daha sık kullanılmasını tavsiye etti.

Davos’u değiştiren yeni hassasiyetler

Bu yeni farkındalık Davos adetlerine de yansıyor. Devlet başkanları ve dünya zenginleri bu karlı İsviçre kasabasına varmak için özel jetlerini tercih etse de, Dünya Ekonomik Forumu bu sene raylı ulaşım gibi alternatif yolların daha sık kullanılmasını tavsiye etti. Zira trenler de, meşhur İsviçre saatleri gibi tıkır tıkır çalışıyor. (Forum 2019’da geçmiş seneye göre özel jetlerle hava ulaşımında yüzde 20 düşüş olduğunu açıklamıştı; bu sene de Zürih Havalaanı’nda karbon emisyonlarını düşürmek için çevre dostu yakıt bulundurulacağı duyuruldu.) Dakikanın boş geçmediği Davos’ta, randevular ve oturumlara yetişmek için de araç kullanmak yerine yürümek tavsiye edildi. Havanın eksileri gördüğü kasabada buzdan korunmak için katılımcılara ayakkabılara takılan kar zincirleri verilir, bunlardan da faydalanmaları hatırlatıldı.

Davos’ta dünyada gitgide zemini kuvvetlenen kadın hareketi de bir süredir yakıcı gündem. Her yıl Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nu hazırlayan Forum için konu aciliyet taşıyor. 2018’de Davos’un yedi eş başkanı da kadınlardan seçilmişti. Kadına şiddet ve cinsel istismara karşı ABD’de çığ gibi büyüyen MeToo Hareketi, Davos’ta da yankılandı o zaman. Mağdurlara destek veren bazı kadın katılımcılar da siyah giyerek tepkilerini dile getirmişlerdi. Artan farkındalığa rağmen Dünya Ekonomik Forumu, kadın katılımcıların az olması nedeniyle eleştiriliyor. Sayıyı arttırmak için 2011’den beri katılımcı şirketlere kota uygulanıyor. Quartz haber sitesinin katılması beklenen kişiler listesinden derlediği rakamlara göre bu yıl Davos’a gidenlerin yaklaşık yüzde 24’ü kadındı. Rakamlar daha yürünecek çok yol olduğunu gösteriyor.

Türkiye – Davos ilişkisi: Restin de barışın da sahnesi

Davos Zirvesi’nde, Türkiye’nin toplantıya gösterdiği ilgide—ve Türkiye’ye gösterilen ilgide—dalgalanmalar oldu. Türk-Yunan gerginliğini düşürmek için 1988 yılında Turgut Özal ve Andreas Papandreu’nun Davos’ta bir araya gelişi, ikili ilişkiler açısından kritik bir an olarak zikredilir. 2009’da o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın dönemin İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile paylaştığı sahneyi terketmesiyle ‘One Minute krizi’ de siyaset tarihine yazıldı. Sonrasında Ankara semalarında Davos’un yıldızının—tamamen kaymasa da— söndüğü bir gerçek.

Son yıllarda zirveye resmi katılım zaman zaman dışişleri bakanlığı, bazen de ekonomi ve ticaretten sorumlu hükümet yetkilileri seviyesinde oldu. One Minute sonrası 2015 yılında ilk kez Türkiye’den başbakan seviyesinde temsil gerçekleşti, o dönem görevde olan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla.

15 Temmuz’un ertesinde Türkiye, dünyanın dört bir yanına farklı partilerden vekillerin oluşturduğu karma delegasyonlar göndererek darbe girişimini anlatmaya çalıştı, fakat Davos Zirvesi’ne dar katılım göstererek önemli bir platformu da ihmal etmiş oldu. Keza göç gündeminin ağır bastığı 2016’da da dünyanın en büyük sığınmacı grubuna ev sahipliği yapan Türkiye’nin sesi daha gür çıkabilir, tecrübesini dünyanın etkili aktörleriyle aracısız paylaşabilirdi.

Bu sene Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal gibi isimler gitti Davos’a. Bu kapsamdaki katılım, Türkiye’nin ekonomiden dış politikaya kendini daha fazla anlatma ihtiyacı içinde olmasıyla ilişkilendirilebilir. Malum Davos dünya sahnesi olduğu için resti de barışı da orada yapmak isteyebiliyor Ankara.

Dünya gündeminde bambaşka sorular da var: Kapitalizm nereye gidiyor? 4. Sanayi Devrimi dedikleri neyin nesi? Blockchain (blok zinciri) neyi dönüştürüyor? Otomasyon ve yapay zeka istihdamı nasıl etkileyecek? Göç ve ekonomik daralmaların tetiklediği popülizm kalıcı mı? İklim gerçeği ezberleri nasıl bozacak? Gitgide güçlenen kadın hareketinin sosyal ve ekonomik kodları ne?

Dünya gündemindeki sorular neler?

Forum’un sitesindeki medya analizine göre Türkiye en çok jeopolitik konularla ilgili sosyal paylaşımlarda yer almış. Bölgedeki yeri düşünüldüğünde bu doğal sayılabilir.

Ancak dünya gündeminde bambaşka sorular da var: Kapitalizm nereye gidiyor? 4. Sanayi Devrimi dedikleri neyin nesi? Blockchain neyi dönüştürüyor? Otomasyon ve yapay zeka istihdamı nasıl etkileyecek? Göç ve ekonomik daralmaların tetiklediği popülizm kalıcı mı? İklim gerçeği ezberleri nasıl bozacak? Gitgide güçlenen kadın hareketinin sosyal ve ekonomik kodları ne?

Türkiye’nin kendi gündemiyle bunaldığı ve bulandığı bir dönemde, dışında kaldığı bu küresel tartışmaya yetişmesi gerekiyor. Hızla yükselen bu yeni başlıklarda izleyen değil, katkı veren ülke olmaya gayret etmesi şart.

Davos ve karşılaşmalar

Bir gazeteci için Davos’un tartışmaları kadar, karşılaşmaları da öğretici olur çoğu zaman.

Zirvelerden aklımda kalan anekdotlar var: Ortadoğu’da etkin bir siyasetçi ile son anda ayarlanan off-the-record görüşmeye yetişebilmek için kar botlarımı vestiyerden almaya bile vaktim olmamış; birkaç kilometrelik buzlu yolu tanımadığım nazik insanların desteğiyle seke seke kat etmiştim. Ama, sohbet için değmişti!

Büyük bir Rus şirketin akşam partisinde, altın tozuna batırılarak servis edilen dondurmaya şaşırmamalıydı; mesele damak zevki kadar güç gösterisiydi de. Hep “büyüdükçe küçülmelisin” diyen annem, tam da uğradığım resepsiyonda çalışmalarını öyle rahat ve mütevazi anlatan Nobel ödüllü bilim insanı gibi olmayı kastetmemiş miydi?

Afganistan’ın ilk kadın orkestrası Zohra’nın üyeleriyle tanışmak, bu var olma kavgasının evrensel olduğuna bir kez daha idrak ettirmişti: Davos toplantısında kontenjan için de mücadele etmeliydi kadınlar; Taliban’ın ölüm tehditlerine karşı müzik yapmak için de.

Kül Kedisi hikayesi mi?

Zirvede Dünya Ekonomik Forumu’nun davetlileri beyaz kart, personel mavi kart, sadece çevredeki otellere giriş izni olanlar da kahverengi kart taşıyabiliyor. Başka renkler de mevcut; sunduğu imkanlara göre. Bu düzenlemeyi, katılımcılar arasında bir hiyerarşi yarattığı gerekçesiyle eleştirenler de var. Beyaz kartın sağladığı ayrıcalıkla her yere girebilseniz de, tatlı hayattan bahsetmek her zaman mümkün değil. Devlet başkanı ya da varlıklı bir iş insanı değilseniz, Davos merkezdeki otellerde konaklamak zor. Uzun günün sonunda komşu kasabaya varmak için de hayli dakik çalışan ring otobüsleri kaçırmamakta fayda var; tabii hikâye bu yönüyle biraz Külkedisini de andırıyor.

Dünya Ekonomik Forumu zirvesini hakkını verecek bir tempoda takip ederseniz, Davos’tan kabarık bir not defteri, kürenin hallerine dair yeni sorular, bolca da uykusuzluk ve yorgunluk ile ayrılacağınız kesin.

Twitter: @afsinyurdakul

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 5 Şubat 2020’de yayımlanmıştır.

Afşin Yurdakul
Afşin Yurdakul
Afşin Yurdakul - Gazeteci ve televizyoncu. Habertürk’te 360 adlı programı hazırlayıp sunuyor. The New York Times, Foreign Policy, Newsweek gibi yerlere Türkiye konulu yazılar kaleme aldı. İçlerinde Dünya ekonomik forumu Davos ve Orta Doğu zirvelerinin de olduğu uluslararası toplantılarda moderatörlük yaptı. Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi mezunu. 2019’da kazandığı Nieman Fellowship ile Harvard Üniversitesi'nde eğitim gördü, Suriye sığınmacı kriziyle ilgili araştırmalar yaptı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Davos’tan ne kaldı?

2020 suikastler, yangınlar, salgınlarla geldi, bu hengamede bir de Davos Zirvesi yaşandı bitti. Daha ziyade ABD Başkanı Trump ve iklim aktivisti Greta Thunberg’in atışmasıyla öne çıkan Davos’ta dünyanın uykusunu kaçıran hangi sorunlar görüşüldü? Zirvede yıllar içinde neler değişti?

Yeni yıl çok hızlı başladı. İran ve ABD’yi neredeyse savaşın eşiğine getiren Kasım Süleymani suikastı, Avustralya’da aylardır süren yangınlar, Çin’den dünyaya yayılan corona virüsü salgını, Elazığ’da deprem, İdlib’de yeni kriz… Baş döndürücü bu tempo içerisinde Davos Zirvesi de geldi geçti. Belki de derdimiz başımızdan aşkın olduğundan, Türkiye manşetlerinde de az yer buldu kendine.

Peki, iş ve siyaset dünyasının seçkinlerini bir araya toplayan Davos’ta neleri gözden kaçırdık? Dünyanın önde gelen karar alıcıları “uykularını kaçıran hangi sorunlara” yanıt aradı? Dünya Ekonomik Forumu’nun 20 – 24 Ocak’ta düzenlediği toplantılarda kimlerin yıldızı söndü, kimler öne çıktı? Davos’un 50 yıllık ritüellerini değiştiren hassasiyet ne? Dünya ekonomisinin gidişatı ve jeopolitik dengeler her zaman olduğu gibi gündemdi ama bu yıl Zirve’ye damgasını vuran hangi konu geleceğimizin de belirleyicisi olacak? Davos’ta ne değişti? Ankara’nın ‘one minute’ sonrası dip yapan Davos ilgisi şimdi ne aşamada?

Kahvaltı toplantılarıyla başlayıp uzun akşam partileriyle biten Davos koşturmasına tertemiz dağ havası ve kahve olmasa dayanmak herhalde zor olurdu. Dünya Ekonomik Forumu Zirvesi bu yıl 50. yaşını kutladı. Katılımcıların profili sebebiyle kiminin ‘elitler kulübü’ olmakla da eleştirdiği toplantı, iş insanları, devlet başkanları, hükümet temsilcileri, akademisyenler, aktivistler ve kanaat önderlerinden oluşan yaklaşık 3 bin davetliyi bir araya getirdi fakat dikkatleri en fazla çeken davetliler, şüphesiz, ABD Başkanı Donald Trump ve 17 yaşındaki İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg’ti.

İklim değişikliğine palavra gözüyle bakan, Paris Anlaşması’ndan imza çeken Trump, ülkesinin ekonomik performansına övgüler yağdırırken, Thunberg yine sert eleştirdi: Liderler hiçbir şey yapmadı… Habertürk’te hazırlayıp sunduğum HT 360 programına katılan Dünya Ekonomik Forumu Yürütme Kurulu üyesi Oliver Cann, ABD Başkanı Trump ve aktivist Greta Thunberg’ten bahsederek iki farklı dünya görüşü arasındaki çekişmeden de söz etti; “Davos’ta bir dönüm noktasında olduğumuz hissi var” dedi. İklim değişikliği ve çevre konuları Forum’un hazırladığı Küresel Risk Raporu’nda son yıllarda hep üst sıralarda yerini alıyor.

Uykuları kaçıran sorunlar neler?

Zirvenin başlığı bu yıl “Uyumlu ve Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Paydaşlar”dı. Davos’un teması her yıl değişiyor ve seçilen temalar dünyanın ekonomik ve siyasi ateşini ölçmek için iyi ipuçları veriyor. Kapitalizmin eşitsizlik eleştirileri ve popülist dalgalar ile sıkıştığı bu dönemde Forum da kürenin hallerine derman arıyor. Geçmiş zirvelerde büyüme konuları tartışılırken, artık sadece hissedarların sırtını sıvazlamayan, tüm paydaşların yüceltildiği bir düzene nasıl varılacağı sorusu soruluyor. Yıl boyu dünyanın dört tarafındaki ülkeler ve liderlerle temas trafiği yürüten Dünya Ekonomik Forumu, Cann’a göre “ateşi ölçüyor” ve “en çok uykuları ne kaçırıyor” bunu tahlil etmeye çalışıyor. Uzun beyin fırtınaları sonucu da ana tema belirleniyor.

Önce Dünya Ekonomik Forumu’nun gençlik organizasyonu Global Shapers üyesi, sonra da Türkiye’den medya davetlisi olarak katıldığım toplantılarda “uykuları neyin kaçırdığına” tanıklık edebildim. Ürdün’de düzenlenen Ortadoğu toplantılarında yönettiğim enerjinin geleceği ve radikalleşme gibi oturumlar, bölgenin Arap ayaklanmaları sonrası refah ve istihdam arayışını çarpıcı biçimde göstermişti. Davos toplantılarında moderatörlüğünü yaptığım sürdürülebilir kalkınma, gençlik politikaları ve kutuplaşma konulu paneller ise dünyanın baş etmekte zorlandığı sorunlarına ayna tutan tartışmalara sahne oldu.

Bu yılki zirve ABD-Çin kapışmasından Kasım Süleymani sonrası Ortadoğu’da derinleşen gerginliğe ve onlarca ülkedeki büyük sokak hareketlerine kadar birçok sancılı gelişmenin gölgesinde gerçekleşti. Sosyal medya paylaşımları üzerinden yapılan takipte çok bahsi geçen kelimeler Forum’un web sitesinde yayınlandı. Buna göre “iklim değişikliği” “pozitif” ve “etki” trend sözcüklerdi. Geçmişten farklı olarak Davos katılımcıları, artık ekonomi ve siyaseti iklim dinamiklerini dışarıda bırakarak analiz etme imkanı kalmadığına idrak eder görünüyor.

Bu yeni farkındalık Davos adetlerine de yansıyor. Devlet başkanları ve dünya zenginleri bu karlı İsviçre kasabasına varmak için özel jetlerini tercih etse de, Dünya Ekonomik Forumu bu sene raylı ulaşım gibi alternatif yolların daha sık kullanılmasını tavsiye etti.

Davos’u değiştiren yeni hassasiyetler

Bu yeni farkındalık Davos adetlerine de yansıyor. Devlet başkanları ve dünya zenginleri bu karlı İsviçre kasabasına varmak için özel jetlerini tercih etse de, Dünya Ekonomik Forumu bu sene raylı ulaşım gibi alternatif yolların daha sık kullanılmasını tavsiye etti. Zira trenler de, meşhur İsviçre saatleri gibi tıkır tıkır çalışıyor. (Forum 2019’da geçmiş seneye göre özel jetlerle hava ulaşımında yüzde 20 düşüş olduğunu açıklamıştı; bu sene de Zürih Havalaanı’nda karbon emisyonlarını düşürmek için çevre dostu yakıt bulundurulacağı duyuruldu.) Dakikanın boş geçmediği Davos’ta, randevular ve oturumlara yetişmek için de araç kullanmak yerine yürümek tavsiye edildi. Havanın eksileri gördüğü kasabada buzdan korunmak için katılımcılara ayakkabılara takılan kar zincirleri verilir, bunlardan da faydalanmaları hatırlatıldı.

Davos’ta dünyada gitgide zemini kuvvetlenen kadın hareketi de bir süredir yakıcı gündem. Her yıl Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nu hazırlayan Forum için konu aciliyet taşıyor. 2018’de Davos’un yedi eş başkanı da kadınlardan seçilmişti. Kadına şiddet ve cinsel istismara karşı ABD’de çığ gibi büyüyen MeToo Hareketi, Davos’ta da yankılandı o zaman. Mağdurlara destek veren bazı kadın katılımcılar da siyah giyerek tepkilerini dile getirmişlerdi. Artan farkındalığa rağmen Dünya Ekonomik Forumu, kadın katılımcıların az olması nedeniyle eleştiriliyor. Sayıyı arttırmak için 2011’den beri katılımcı şirketlere kota uygulanıyor. Quartz haber sitesinin katılması beklenen kişiler listesinden derlediği rakamlara göre bu yıl Davos’a gidenlerin yaklaşık yüzde 24’ü kadındı. Rakamlar daha yürünecek çok yol olduğunu gösteriyor.

Türkiye – Davos ilişkisi: Restin de barışın da sahnesi

Davos Zirvesi’nde, Türkiye’nin toplantıya gösterdiği ilgide—ve Türkiye’ye gösterilen ilgide—dalgalanmalar oldu. Türk-Yunan gerginliğini düşürmek için 1988 yılında Turgut Özal ve Andreas Papandreu’nun Davos’ta bir araya gelişi, ikili ilişkiler açısından kritik bir an olarak zikredilir. 2009’da o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın dönemin İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile paylaştığı sahneyi terketmesiyle ‘One Minute krizi’ de siyaset tarihine yazıldı. Sonrasında Ankara semalarında Davos’un yıldızının—tamamen kaymasa da— söndüğü bir gerçek.

Son yıllarda zirveye resmi katılım zaman zaman dışişleri bakanlığı, bazen de ekonomi ve ticaretten sorumlu hükümet yetkilileri seviyesinde oldu. One Minute sonrası 2015 yılında ilk kez Türkiye’den başbakan seviyesinde temsil gerçekleşti, o dönem görevde olan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla.

15 Temmuz’un ertesinde Türkiye, dünyanın dört bir yanına farklı partilerden vekillerin oluşturduğu karma delegasyonlar göndererek darbe girişimini anlatmaya çalıştı, fakat Davos Zirvesi’ne dar katılım göstererek önemli bir platformu da ihmal etmiş oldu. Keza göç gündeminin ağır bastığı 2016’da da dünyanın en büyük sığınmacı grubuna ev sahipliği yapan Türkiye’nin sesi daha gür çıkabilir, tecrübesini dünyanın etkili aktörleriyle aracısız paylaşabilirdi.

Bu sene Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal gibi isimler gitti Davos’a. Bu kapsamdaki katılım, Türkiye’nin ekonomiden dış politikaya kendini daha fazla anlatma ihtiyacı içinde olmasıyla ilişkilendirilebilir. Malum Davos dünya sahnesi olduğu için resti de barışı da orada yapmak isteyebiliyor Ankara.

Dünya gündeminde bambaşka sorular da var: Kapitalizm nereye gidiyor? 4. Sanayi Devrimi dedikleri neyin nesi? Blockchain (blok zinciri) neyi dönüştürüyor? Otomasyon ve yapay zeka istihdamı nasıl etkileyecek? Göç ve ekonomik daralmaların tetiklediği popülizm kalıcı mı? İklim gerçeği ezberleri nasıl bozacak? Gitgide güçlenen kadın hareketinin sosyal ve ekonomik kodları ne?

Dünya gündemindeki sorular neler?

Forum’un sitesindeki medya analizine göre Türkiye en çok jeopolitik konularla ilgili sosyal paylaşımlarda yer almış. Bölgedeki yeri düşünüldüğünde bu doğal sayılabilir.

Ancak dünya gündeminde bambaşka sorular da var: Kapitalizm nereye gidiyor? 4. Sanayi Devrimi dedikleri neyin nesi? Blockchain neyi dönüştürüyor? Otomasyon ve yapay zeka istihdamı nasıl etkileyecek? Göç ve ekonomik daralmaların tetiklediği popülizm kalıcı mı? İklim gerçeği ezberleri nasıl bozacak? Gitgide güçlenen kadın hareketinin sosyal ve ekonomik kodları ne?

Türkiye’nin kendi gündemiyle bunaldığı ve bulandığı bir dönemde, dışında kaldığı bu küresel tartışmaya yetişmesi gerekiyor. Hızla yükselen bu yeni başlıklarda izleyen değil, katkı veren ülke olmaya gayret etmesi şart.

Davos ve karşılaşmalar

Bir gazeteci için Davos’un tartışmaları kadar, karşılaşmaları da öğretici olur çoğu zaman.

Zirvelerden aklımda kalan anekdotlar var: Ortadoğu’da etkin bir siyasetçi ile son anda ayarlanan off-the-record görüşmeye yetişebilmek için kar botlarımı vestiyerden almaya bile vaktim olmamış; birkaç kilometrelik buzlu yolu tanımadığım nazik insanların desteğiyle seke seke kat etmiştim. Ama, sohbet için değmişti!

Büyük bir Rus şirketin akşam partisinde, altın tozuna batırılarak servis edilen dondurmaya şaşırmamalıydı; mesele damak zevki kadar güç gösterisiydi de. Hep “büyüdükçe küçülmelisin” diyen annem, tam da uğradığım resepsiyonda çalışmalarını öyle rahat ve mütevazi anlatan Nobel ödüllü bilim insanı gibi olmayı kastetmemiş miydi?

Afganistan’ın ilk kadın orkestrası Zohra’nın üyeleriyle tanışmak, bu var olma kavgasının evrensel olduğuna bir kez daha idrak ettirmişti: Davos toplantısında kontenjan için de mücadele etmeliydi kadınlar; Taliban’ın ölüm tehditlerine karşı müzik yapmak için de.

Kül Kedisi hikayesi mi?

Zirvede Dünya Ekonomik Forumu’nun davetlileri beyaz kart, personel mavi kart, sadece çevredeki otellere giriş izni olanlar da kahverengi kart taşıyabiliyor. Başka renkler de mevcut; sunduğu imkanlara göre. Bu düzenlemeyi, katılımcılar arasında bir hiyerarşi yarattığı gerekçesiyle eleştirenler de var. Beyaz kartın sağladığı ayrıcalıkla her yere girebilseniz de, tatlı hayattan bahsetmek her zaman mümkün değil. Devlet başkanı ya da varlıklı bir iş insanı değilseniz, Davos merkezdeki otellerde konaklamak zor. Uzun günün sonunda komşu kasabaya varmak için de hayli dakik çalışan ring otobüsleri kaçırmamakta fayda var; tabii hikâye bu yönüyle biraz Külkedisini de andırıyor.

Dünya Ekonomik Forumu zirvesini hakkını verecek bir tempoda takip ederseniz, Davos’tan kabarık bir not defteri, kürenin hallerine dair yeni sorular, bolca da uykusuzluk ve yorgunluk ile ayrılacağınız kesin.

Twitter: @afsinyurdakul

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 5 Şubat 2020’de yayımlanmıştır.

Afşin Yurdakul
Afşin Yurdakul
Afşin Yurdakul - Gazeteci ve televizyoncu. Habertürk’te 360 adlı programı hazırlayıp sunuyor. The New York Times, Foreign Policy, Newsweek gibi yerlere Türkiye konulu yazılar kaleme aldı. İçlerinde Dünya ekonomik forumu Davos ve Orta Doğu zirvelerinin de olduğu uluslararası toplantılarda moderatörlük yaptı. Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi mezunu. 2019’da kazandığı Nieman Fellowship ile Harvard Üniversitesi'nde eğitim gördü, Suriye sığınmacı kriziyle ilgili araştırmalar yaptı.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x