Kerkük’te tarihi fırsatı kaçırmamak için ne yapılmalı?

Kerkük’te 18 yıl sonra yerel seçimler yapıldı ama 7 aydır yerel yönetim kurulamıyor. Neden? Anlaşmazlık nerede? Türkmenlerin önünde ne tür senaryolar var? İran ve Türkiye bu işin neresinde? Olası senaryolar neler? M. Tahsin Gökkaya yazdı.

Tarih boyunca Irak bölgesindeki Türkmenlerin en önemli merkezi olan Kerkük’e meşru bir yönetim kazandırmak amacıyla 18 Aralık 2023’te yapılan yerel seçimlerin üzerinden 7 ay geçti ancak hâlâ taraflar kentte kurulacak yönetim şekli konusunda anlaşamadı. Bu durum öteden beri tartışmalara ve paylaşım kavgasına neden olan Kerkük’te durumu iyice hassaslaştırdı.

Oysa Kerkük’te seçimler çok uzun bir aradan sonra gerçekleşmişti. 2014’de IŞİD’in ortaya çıkmasından sonra Irak genelinde 10 yıl ve bir istisna olarak Kerkük’te ise 18 yıl boyunca yerel seçimler yapılmamıştı. Ekim 2022’de göreve gelen Irak Başbakanı el-Sudani ise yerel yönetimlere meşruluğu geri kazandırmak için ortaya koyduğu seçim kararlılığına Kerkük’ü de dâhil etmişti.

Kerkük’te 18 yıl boyunca yerel seçimleri yapılmadı

Merkezi hükümet 2017 yılına kadar başta Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinde etkisizdi. Şehrin idari, siyasi ve güvenliği iki Kürt partisi KYB ve KDP’nin kontrolündeydi. 2017 yılında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin düzenlediği bağımsızlık referandumu anayasal değildi, IKBY sınırları içinde kalmıyordu ve Kerkük’ü de kapsıyordu. Bu nedenlerle referandum bölgesel hükümet ile federal hükümet arasında bir çatışmaya yol açtı. Nihayetinde, 16 Ekim 2017’de Irak federal güçleri Kerkük ve diğer tartışmalı bölgeleri Kürt hâkimiyetinden kurtardı ve Kerkük’te de devlet otoritesini hakim kıldı.

Peki, Kerkük’te son yıllarda neler yaşandı? Yerel seçimler neden çok önemliydi? Kerkük demografisi nasıl değiştirildi? Bütün bu soruların yanıtlarını bilmek bugünü anlamak için şart.

1979 – 2003 arası Irak’ı yöneten Saddam Hüseyin, güney illerden getirilen Arap ailelerle şehrin demografisini etkilemişti. Saddam sonrası bu ailelerin Kerkük’ten çıkarılmaları beklenirken, bu kez Kürtler sınır bölgelerden Kerkük’e yoğun bir nüfus akımı yaptı. Türkmenler, 2005 seçimlerinde Kürt ve Arapların oy oranlarındaki artışın şehirdeki gerçek nüfus oranını yansıtmadığını görünce, 2003 öncesi ve sonrası politik ve demografik amaçlarla Kerkük’e getirilen aileler çıkarılmadığı ve seçmen kütükleri gözden geçirilmediği takdirde seçimleri boykot edeceklerini öne sürdü.

Türkmenlerin bu itirazı üzerine Kerkük’te 2009 Vilayet Meclis Seçimleri ertelendi, bu ertelenme 2013’te yapılan yerel seçimler için de geçerli oldu. Ancak ülke genelinde yapılan parlamento seçimleri kesintisiz şekilde Kerkük’te de yapıldı.

Kerkük’te, 2005 yılında yapılan yerel seçimler sonucu il meclisi belirlenmişti. Ancak, 2017’de yapılan referandum ardından federal güçler Kerkük’ü kontrol etmeye başlayınca Kürt vali, Kürt il meclis başkanı ve meclis üyeleri Kerkük’ü terk etti ve Kerkük il meclisi bir daha toplanamadı. O dönemde vali yardımcısı olarak görev yapan Arap kökenli Rakan el-Cuburi halen bu koltukta oturuyor. Dolayısıyla 2017 yılından sonra Kürt partilerin Kerkük’teki egemenliğinin son bulmasıyla, bu kez şehirdeki hâkimiyet Araplara geçti. Türkmenler, Kerkük’te yine söz sahibi olamadı.

2023 Kerkük Yerel Seçimleri: Beklentiler, gerçekler

Irak Başbakanı Mohammed Şia el-Sudani, Ekim 2022’de hükümetinin güvenoyu aldığı ilk günden itibaren, ülkede 10 yıl aradan sonra yerel seçimlerin tekrar yapılması (Irak’ta yerel seçimler son olarak 2013 yılında yapılmıştı) ve 2019’da gerçekleştirilen protestolar sonucu feshedilen vilayet meclislerinin yeniden oluşturulması konularında kararlılığını ortaya koydu.

Hükümetin eylem planına, yapılacak yerel seçimlere Kerkük’ün de dâhil edileceğine ilişkin bir madde eklendi. Daha sonra 8 Mayıs 2023’te seçim yasasında Kerkük ile ilgili özel bir madde de yer aldı. Bu maddede; “vilayetteki seçmen kütüklerinin denetlenmesi, seçim sonuçlarının Kerkük ilinin gelecekteki yasal veya idari durumunu belirlemek için temel teşkil etmemesi, Kerkük’te bulunan etnik grupların adil temsilini sağlayacak şekilde yönetim paylaşımı yapılması” gibi önemli hususların yer alması, Kerkük’teki tüm tarafların 18 yıl aradan sonra gerçekleşecek seçim hakkındaki endişelerini giderdi.

Türkmenler, seçmen kütüklerinin denetlenmesi şartını her seçim öncesi dile getirdikleri gibi, bu seçimden önce de talep etmişlerdi. Ancak bunun gerçekleşmesi için Türkmen siyasi taraflar kararlı bir tavır göstermediler.

18 Aralık 2023’te gerçekleşen kritik yerel seçim öncesi Türkmen siyasetçiler, ne Bağdat’taki Yüksek Seçim Konseyi’nde ne de Kerkük Seçim Dairesi’nde temsilcilerini yerleştirmede başarılı olabildi. Dolayısıyla seçim süreci ve mekanizması tamamen Kürt ve Arap temsilciler tarafından yürütüldü.

Bunun yanında, Türkmen temsilciler, açık liste ve nispi temsil dağılımı esasına göre uygulanan Sainte-lague seçim yöntemine uygun bir seçim stratejisi geliştiremediler. Türkmen temsilciler, bu seçim sistemi hakkında yeteri kadar bilgi sahip olmadıklarından Türkmen seçmenlerini de bilgilendiremediler. Nitekim aşağıdaki tabloya bakıldığına dikkat çekecek husus KDP 51 bin oyla, Liderlik 61 oyla 2 sandalye kazanırken, Türkmen yine 2 sandalyeyi 75 bin oyla kazanmış.

Türkmenlerin talep ve endişeleri seçime giden süreçte dikkate alınmadığından seçimlere olan güvenleri de zedelenmiş oldu. Dolayısıyla bu eksikliklerden kaynaklı potansiyel bir Türkmen oyu boşa gitti, Türkmenler seçilen yeni il meclisinde şehirdeki nüfus ağırlıklarıyla orantılı bir sandalye sayısına ulaşamadılar.

Kerkük’te seçimin kodlarını anlamak

Irak’taki il meclisleri çok önemlidir zira bu meclisler her ilde yasama organı olarak faaliyet gösterir, anayasa ve federal yasalarla çelişmeden yerel yasalar çıkarma hakkına sahiptir ve bu sayede işlerini idari âdem-i merkeziyetçilik ilkesine göre yönetebilirler. Ayrıca il yönetimi üzerinde denetim yetkisine de sahip organlardır.

Her il meclisi temelde 10 üyeden oluşur ve toplam üye sayısı 35’i geçmemek şartıyla bir milyonu aşan her 200 bin kişi için bir sandalye eklenir. Ülkede gerçek bir sayım olmamakla birlikte Kerkük nüfusu 1 milyon 600 bin tahmin edilerek il meclisin üye sayısı 15+1 kota sandalyesi ile toplam 16 il meclis üyesi olarak belirlenmiştir.

Kerkük yerel hükümetini kurmak için meclis çoğunluğu gerekir, yani 16’nın 9’unu teşkil eden bir grup veya koalisyon yerel hükümeti kurabilir yani vali, il meclis başkanı ve vali yardımcılığı pozisyonlarına sahip olur.

Ancak yukarıda da bahsettiğimiz seçim yasasındaki Kerkük’le ilgili özel maddedeki “Kerkük yönetiminde bütün etnik tarafların yer alması” ilkesine uymak şartıyla.

Seçim sonrası çözüm(süzlük)

Seçim sonuçları açıklandıktan sonra, Kerkük yerel hükümetin oluşumu senaryosu az çok tahmin edilebiliyordu. Bu senaryoya göre, 15 + 1 Hristiyanlar için ayrılan kota olmak üzere toplam 16 sandalyeden oluşan Kerkük il meclisinde, 5 sandalyesine sahip olan KYB’yi dışarıda bırakılarak, 6 Arap, 2 Türkmen ve 2 de KDP’li Kürt il meclisi üyelerinden oluşan 10 üyelik üçlü bir koalisyonun oluşacağı öngörülüyordu. Kerkük yerel yönetiminin, mecliste çoğunluğu sağlayan Türkmen ve Araplar ile KDP arasında ortaklaşa kurulması bekleniyordu. (görsel:1)

 

Bu öngörünün ana nedenini üçlü koalisyon taraflarının tümünün Türkiye eksenine yakın olmalarıydı. Türkiye devleti, KYB lideri Bafel Talabani’nin PKK terör örgütü ile ilişkilerinden oldukça rahatsız olduğunu her mahfilde dile getiriyor. Bu nedenle son dönemde Bağdat ile Ankara arasındaki güvenlik ve ekonomi yönündeki olumlu gelişmelerden yola çıkarak, Bağdat’ın Ankara’nın hassasiyetinden dolayı Kerkük’te KYB olmadan bir yönetim kurulmasına destek vereceği yönünde bir kanaat oluşmuştu.

Yani hesaplara göre, yukarıda bileşenlerinden bahsettiğimiz 10 il meclis üyesinden oluşan üçlü ittifak, KYB’siz Kerkük’te yerel yönetimi kurabilir ve vali, il meclis başkanı ve vali yardımcılığı görevlerini bölüşür.

Ayrıca söz konusu plan, seçim yasasında Kerkük’le ilgili maddede; “etnik grupların adil temsilini sağlayacak şekilde yönetim paylaşımı yapılması” ilkesiyle de ters düşmüyor. 5 + 1 Hristiyan il meclis üyesiyle birlikte meclisin toplam 6 sandalyesini elinde tutan KYB’nin üçlü ittifakın oluşturacağı yerel hükümetin dışında kalması, üçlü ittifakta Arap ve Türkmenlerin yanında KDP’nin Kürtleri temsil etmesi nedeniyle sorun olmayacaktır.

Şartlar her ne kadar uygun olsa da Türkmen siyasetçilerin Kerkük meselesine müdahil olması için Başbakan’a yaptıkları çağrı üzerine, dosyanın Bağdat’a taşınmasıyla KYB’siz bir yönetim ihtimali zayıflamış hatta belki de Türkmenlerin Kerkük yönetiminde etkili olabilecekleri tarihi bir fırsatı kaçırmış oldukları görülüyor.

Ortak bir çözüm arayışı için bütün tarafları toplayan Başbakan’ın yönetiminde “Kerkük Yönetimi İttifakı” adı altında müzakereler sürüyor. Ancak konunun Bağdat’ta tartışılması, Şii kitlelerle stratejik ortaklılığı olan KYB lideri Bafel Talabani’nin isteklerinde daha inatçı davranmasını sağlıyor.

Dönüşümlü yönetim modeli

Aslında bir alternatif daha var, bütün tarafların yer alacağı dönüşümlü bir yönetim modeli… Bu model, diğer gruplar (Arap, Türkmen ve KDP) tarafından kabul görürken, KYB itiraz ediyor ve tek başına 4 yıllık vali talebine ısrar ediyor.

Taraflar görünürde ortak bir çözüm arayışında olsa da şehirdeki durumun askıda kalmasından, yani mevcut durumdan çok da rahatsız olmadıkları anlaşılıyor.

Nitekim herhangi bir değişimin olması durumunda, Araplar 2017’den beri ellerinde tuttukları valilik görevini kaybedebilirler. Kürtler de kendi aralarındaki anlaşmazlıktan ötürü, diğerinin yönetimde olmasını tercih etmiyor. Türkmenler ise, sadece 2 sandalye elde ettikleri seçimin sonucunda tabanlarına vadettikleri valilik makamını alma ihtimalini zayıf gördükleri için yeni oluşacak bir yönetimde tabanın hayal kırgınlığı yaşaması yerine, durumun olduğu gibi kalmasını daha az zararlı görüyor.

Eğer taraflar arasında dönüşümlü yönetim konusunda anlaşma sağlanamaz ise, İran da Türkiye gibi Kerkük Valiliğinin Araplarda kalmasını son çözüm olarak görüyor.

Süreç nereye varabilir?

Ankara, Kerkük’te KYB’siz bir yönetim görmek istiyor, Tahran ise stratejik ortağı KYB’nin yönetimde yer almasından yana.

Bölgede etkili iki güç arasında bu konuda uzlaşma imkansız gibi görünse de Tahran’ın Ankara’ya, KYB’nin PKK ile arasına mesafe koyacağı konusunda söz vermesi halinde Kerkük meselesinde çözüme yaklaşılabilir. Ayrıca Tahran Bafel Talabani’yi de dönüşümlü yönetim konusunda zorlamalı.

Ancak, İran’ın dönüşümlü yönetim fikrine yaklaşımını, stratejik beklentilerini biraz daha derinlemesine hesaplamakta fayda var. Kerkük’ün yönetiminin Türkmenler, Araplar, KDP ve KYB arasında dönüşümlü yapılması halinde, Tahran yönetimi şüphesiz şu hesabı yapacak: Bahsi geçen tarafların üçü yani Türkmenler, Araplar ve KDP Türkiye ekseninde, sadece tek bir taraf KYB İran’a yakın… Dolayısıyla Kerkük’te ağırlığın Türkiye’ye doğru kaymasına Tahran ne kadar razı olabilir? İran’ın böyle bir yönetime sıcak bakma ihtimali ne kadar olabilir?

Çıkmaz nasıl aşılır?

Gerçekleşme ihtimali daha yüksek bir senaryo daha var.

Türkiye, terör örgütü PKK ile yakın iş birliğinden ötürü KYB’yi Kerkük yönetiminden uzak tutmaya çalışıyor. Çünkü KYB, Kerkük’e tekrar hakim olursa örgüte yeni nüfus alanı sağlayabilir. Öte yandan dönüşümlü vali sistemini savunarak hem şehirdeki istikrarın sürdürülmesi hem de Türkmenlerin bir dönem Kerkük’ü yönetmelerinin önünü açmaya çalışıyor.

Türkiye, Kerkük konusunda bu hususlardaki kararlığını sürdüremezse veya başka bir strateji geliştirirse ve bu bağlamda KYB de Türkiye’nin hassasiyetlerini giderecek adımlar atarsa, dönüşümlü valiliğin Araplar ile KYB arasında gerçekleşme ihtimali daha yakın ihtimal olarak görünüyor. Böyle bir durumda Türkmenlere il meclis başkanlığının, KDP’ye ise vali yardımcılığının verilmesi kolay onaylanabilir fakat Türkmenler yine valilik görevinden uzak kalır.

Yine de mevcut şartlar içerisinde, değerlendirilmesi gereken ve avantaja dönüştürülmesi mümkün bir fırsat olduğu muhakkak…

Türkmenler bu tarihi fırsatı kaçırmamak için başka kanallar açmalı.  Nitekim Arap – KYB ortaklığında; valilik görevi iki taraf arasında ikişer yıl yapmak üzerinde anlaşma sağlanabilir. Böyle bir tablo ortaya çıkarsa, Türkmenler, Araplar ile iki yıl olarak planlanan valilik görevini birer yıl yapacak şekilde anlaşabilmeli. Dört yıl meclis başkanlığı görevinin ise, iki yılını Araplar, bir yılını Türkmenler, bir yılını da KDP yürütecek şekilde bir anlaşma sağlanabilir. Aşağıdaki çizelgede bu öneri daha anlaşılır bir şekilde görülebilir.

 

Türkmenlerin dört yıllık sürecin son yılında vali olmasının iki önemli avantajı var; birincisi bu durumun seçimlere giderken Türkmen toplumu için motivasyon kaynağı oluşturması ve Kerkük’te seçimlerin ertelenmesi halinde valilik görevinin uzun yıllar Türkmenlerde kalması ihtimali…

Ve son bir ihtimal daha var.

Son çıkış yolu olarak, Bağdat’ta yapılan müzakereler KYB’yi dönüşümlü yönetime ikna etmezse, başta bahsettiğimiz 10 meclis üyesinden oluşan üçlü ittifak, kararlılık göstererek meclisin ilk oturumunu gerçekleştirebilir. İlk oturumda ise iki yol izlenebilir: Birincisi, üçlü ittifakın KYB’siz dönüşümlü yönetim yönünde ilerlemesi ve ortak yönetimi duyurmak. İkincisi ise, hiçbir adım atmadan, ilk oturumu gerçekleştirerek yasal ve anayasal sürecin işlemesini sağlamak. Böylece 30 gün zarfında yerel hükümet kurulmadığı takdirde, seçimlerin tekrarlanması yönüne gidilir.

Bu şekilde, yaşanan bu çıkmaz aşılacak ve yeni süreç için yeni stratejiler geliştirilebilir. Ayrıca, tekrarlanan seçimlerden sonra yine aynı meclis tablosu ortaya çıkarsa, nasıl bir yol izleneceği önceden tartışılarak, gerekli önlemler alınarak planlanabilir.

Kerkük, yerelde etnik gruplar arasındaki tartışmaların ötesinde, büyük güçlerin çıkarları ve stratejik hesaplarının kesiştiği bir bölge. Bu nedenle meselesinin çözümü için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşım gerekiyor. Kerkük meselesine kalıcı ve tüm taraflarca kabul edilebilir bir çözüm bulmak, bütün aktörlerin çıkarlarını ve etkilerini dikkate alarak bir strateji geliştirmek, Irak’ın istikrarı ve bütünlüğü için elzem. Aynı zamanda Kerkük meselesini etkili bir şekilde ele almak, sadece Irak’ın değil, bölgenin de barış ve istikrarına katkı sağlar. Bu nedenle, tüm tarafların uzun vadeli ve yapıcı bir yaklaşım benimsemesi şart.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 27 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.

Mohammed Tahsin Gökkaya
Mohammed Tahsin Gökkaya
Mohammed Tahsin Gökkaya - Kerkük Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümünden mezun oldu. Ardından Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Bölümünde ‘Irak’ta DAEŞ’in Çıkışı ve Irak Türkmenlerine Etkisi’ başlıklı teziyle 2020 yılında yüksek lisansını tamamladı. Marmara Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler ABD programında doktora tez çalışmalarını sürdürüyor. Genel ilgi alanı Orta Doğu’da güvenlik çalışmaları çerçevesinde terörizm ve terör örgütleri olmakla birlikte Irak’ta siyaset, güvenlik ve seçim sistemleri çalışmaları yanında özel olarak Irak Türkmenlerini çalışıyor. Alanıyla ilgili çok sayıda Türkçe ve Arapça makaleleri yayımlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Kerkük’te tarihi fırsatı kaçırmamak için ne yapılmalı?

Kerkük’te 18 yıl sonra yerel seçimler yapıldı ama 7 aydır yerel yönetim kurulamıyor. Neden? Anlaşmazlık nerede? Türkmenlerin önünde ne tür senaryolar var? İran ve Türkiye bu işin neresinde? Olası senaryolar neler? M. Tahsin Gökkaya yazdı.

Tarih boyunca Irak bölgesindeki Türkmenlerin en önemli merkezi olan Kerkük’e meşru bir yönetim kazandırmak amacıyla 18 Aralık 2023’te yapılan yerel seçimlerin üzerinden 7 ay geçti ancak hâlâ taraflar kentte kurulacak yönetim şekli konusunda anlaşamadı. Bu durum öteden beri tartışmalara ve paylaşım kavgasına neden olan Kerkük’te durumu iyice hassaslaştırdı.

Oysa Kerkük’te seçimler çok uzun bir aradan sonra gerçekleşmişti. 2014’de IŞİD’in ortaya çıkmasından sonra Irak genelinde 10 yıl ve bir istisna olarak Kerkük’te ise 18 yıl boyunca yerel seçimler yapılmamıştı. Ekim 2022’de göreve gelen Irak Başbakanı el-Sudani ise yerel yönetimlere meşruluğu geri kazandırmak için ortaya koyduğu seçim kararlılığına Kerkük’ü de dâhil etmişti.

Kerkük’te 18 yıl boyunca yerel seçimleri yapılmadı

Merkezi hükümet 2017 yılına kadar başta Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinde etkisizdi. Şehrin idari, siyasi ve güvenliği iki Kürt partisi KYB ve KDP’nin kontrolündeydi. 2017 yılında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin düzenlediği bağımsızlık referandumu anayasal değildi, IKBY sınırları içinde kalmıyordu ve Kerkük’ü de kapsıyordu. Bu nedenlerle referandum bölgesel hükümet ile federal hükümet arasında bir çatışmaya yol açtı. Nihayetinde, 16 Ekim 2017’de Irak federal güçleri Kerkük ve diğer tartışmalı bölgeleri Kürt hâkimiyetinden kurtardı ve Kerkük’te de devlet otoritesini hakim kıldı.

Peki, Kerkük’te son yıllarda neler yaşandı? Yerel seçimler neden çok önemliydi? Kerkük demografisi nasıl değiştirildi? Bütün bu soruların yanıtlarını bilmek bugünü anlamak için şart.

1979 – 2003 arası Irak’ı yöneten Saddam Hüseyin, güney illerden getirilen Arap ailelerle şehrin demografisini etkilemişti. Saddam sonrası bu ailelerin Kerkük’ten çıkarılmaları beklenirken, bu kez Kürtler sınır bölgelerden Kerkük’e yoğun bir nüfus akımı yaptı. Türkmenler, 2005 seçimlerinde Kürt ve Arapların oy oranlarındaki artışın şehirdeki gerçek nüfus oranını yansıtmadığını görünce, 2003 öncesi ve sonrası politik ve demografik amaçlarla Kerkük’e getirilen aileler çıkarılmadığı ve seçmen kütükleri gözden geçirilmediği takdirde seçimleri boykot edeceklerini öne sürdü.

Türkmenlerin bu itirazı üzerine Kerkük’te 2009 Vilayet Meclis Seçimleri ertelendi, bu ertelenme 2013’te yapılan yerel seçimler için de geçerli oldu. Ancak ülke genelinde yapılan parlamento seçimleri kesintisiz şekilde Kerkük’te de yapıldı.

Kerkük’te, 2005 yılında yapılan yerel seçimler sonucu il meclisi belirlenmişti. Ancak, 2017’de yapılan referandum ardından federal güçler Kerkük’ü kontrol etmeye başlayınca Kürt vali, Kürt il meclis başkanı ve meclis üyeleri Kerkük’ü terk etti ve Kerkük il meclisi bir daha toplanamadı. O dönemde vali yardımcısı olarak görev yapan Arap kökenli Rakan el-Cuburi halen bu koltukta oturuyor. Dolayısıyla 2017 yılından sonra Kürt partilerin Kerkük’teki egemenliğinin son bulmasıyla, bu kez şehirdeki hâkimiyet Araplara geçti. Türkmenler, Kerkük’te yine söz sahibi olamadı.

2023 Kerkük Yerel Seçimleri: Beklentiler, gerçekler

Irak Başbakanı Mohammed Şia el-Sudani, Ekim 2022’de hükümetinin güvenoyu aldığı ilk günden itibaren, ülkede 10 yıl aradan sonra yerel seçimlerin tekrar yapılması (Irak’ta yerel seçimler son olarak 2013 yılında yapılmıştı) ve 2019’da gerçekleştirilen protestolar sonucu feshedilen vilayet meclislerinin yeniden oluşturulması konularında kararlılığını ortaya koydu.

Hükümetin eylem planına, yapılacak yerel seçimlere Kerkük’ün de dâhil edileceğine ilişkin bir madde eklendi. Daha sonra 8 Mayıs 2023’te seçim yasasında Kerkük ile ilgili özel bir madde de yer aldı. Bu maddede; “vilayetteki seçmen kütüklerinin denetlenmesi, seçim sonuçlarının Kerkük ilinin gelecekteki yasal veya idari durumunu belirlemek için temel teşkil etmemesi, Kerkük’te bulunan etnik grupların adil temsilini sağlayacak şekilde yönetim paylaşımı yapılması” gibi önemli hususların yer alması, Kerkük’teki tüm tarafların 18 yıl aradan sonra gerçekleşecek seçim hakkındaki endişelerini giderdi.

Türkmenler, seçmen kütüklerinin denetlenmesi şartını her seçim öncesi dile getirdikleri gibi, bu seçimden önce de talep etmişlerdi. Ancak bunun gerçekleşmesi için Türkmen siyasi taraflar kararlı bir tavır göstermediler.

18 Aralık 2023’te gerçekleşen kritik yerel seçim öncesi Türkmen siyasetçiler, ne Bağdat’taki Yüksek Seçim Konseyi’nde ne de Kerkük Seçim Dairesi’nde temsilcilerini yerleştirmede başarılı olabildi. Dolayısıyla seçim süreci ve mekanizması tamamen Kürt ve Arap temsilciler tarafından yürütüldü.

Bunun yanında, Türkmen temsilciler, açık liste ve nispi temsil dağılımı esasına göre uygulanan Sainte-lague seçim yöntemine uygun bir seçim stratejisi geliştiremediler. Türkmen temsilciler, bu seçim sistemi hakkında yeteri kadar bilgi sahip olmadıklarından Türkmen seçmenlerini de bilgilendiremediler. Nitekim aşağıdaki tabloya bakıldığına dikkat çekecek husus KDP 51 bin oyla, Liderlik 61 oyla 2 sandalye kazanırken, Türkmen yine 2 sandalyeyi 75 bin oyla kazanmış.

Türkmenlerin talep ve endişeleri seçime giden süreçte dikkate alınmadığından seçimlere olan güvenleri de zedelenmiş oldu. Dolayısıyla bu eksikliklerden kaynaklı potansiyel bir Türkmen oyu boşa gitti, Türkmenler seçilen yeni il meclisinde şehirdeki nüfus ağırlıklarıyla orantılı bir sandalye sayısına ulaşamadılar.

Kerkük’te seçimin kodlarını anlamak

Irak’taki il meclisleri çok önemlidir zira bu meclisler her ilde yasama organı olarak faaliyet gösterir, anayasa ve federal yasalarla çelişmeden yerel yasalar çıkarma hakkına sahiptir ve bu sayede işlerini idari âdem-i merkeziyetçilik ilkesine göre yönetebilirler. Ayrıca il yönetimi üzerinde denetim yetkisine de sahip organlardır.

Her il meclisi temelde 10 üyeden oluşur ve toplam üye sayısı 35’i geçmemek şartıyla bir milyonu aşan her 200 bin kişi için bir sandalye eklenir. Ülkede gerçek bir sayım olmamakla birlikte Kerkük nüfusu 1 milyon 600 bin tahmin edilerek il meclisin üye sayısı 15+1 kota sandalyesi ile toplam 16 il meclis üyesi olarak belirlenmiştir.

Kerkük yerel hükümetini kurmak için meclis çoğunluğu gerekir, yani 16’nın 9’unu teşkil eden bir grup veya koalisyon yerel hükümeti kurabilir yani vali, il meclis başkanı ve vali yardımcılığı pozisyonlarına sahip olur.

Ancak yukarıda da bahsettiğimiz seçim yasasındaki Kerkük’le ilgili özel maddedeki “Kerkük yönetiminde bütün etnik tarafların yer alması” ilkesine uymak şartıyla.

Seçim sonrası çözüm(süzlük)

Seçim sonuçları açıklandıktan sonra, Kerkük yerel hükümetin oluşumu senaryosu az çok tahmin edilebiliyordu. Bu senaryoya göre, 15 + 1 Hristiyanlar için ayrılan kota olmak üzere toplam 16 sandalyeden oluşan Kerkük il meclisinde, 5 sandalyesine sahip olan KYB’yi dışarıda bırakılarak, 6 Arap, 2 Türkmen ve 2 de KDP’li Kürt il meclisi üyelerinden oluşan 10 üyelik üçlü bir koalisyonun oluşacağı öngörülüyordu. Kerkük yerel yönetiminin, mecliste çoğunluğu sağlayan Türkmen ve Araplar ile KDP arasında ortaklaşa kurulması bekleniyordu. (görsel:1)

 

Bu öngörünün ana nedenini üçlü koalisyon taraflarının tümünün Türkiye eksenine yakın olmalarıydı. Türkiye devleti, KYB lideri Bafel Talabani’nin PKK terör örgütü ile ilişkilerinden oldukça rahatsız olduğunu her mahfilde dile getiriyor. Bu nedenle son dönemde Bağdat ile Ankara arasındaki güvenlik ve ekonomi yönündeki olumlu gelişmelerden yola çıkarak, Bağdat’ın Ankara’nın hassasiyetinden dolayı Kerkük’te KYB olmadan bir yönetim kurulmasına destek vereceği yönünde bir kanaat oluşmuştu.

Yani hesaplara göre, yukarıda bileşenlerinden bahsettiğimiz 10 il meclis üyesinden oluşan üçlü ittifak, KYB’siz Kerkük’te yerel yönetimi kurabilir ve vali, il meclis başkanı ve vali yardımcılığı görevlerini bölüşür.

Ayrıca söz konusu plan, seçim yasasında Kerkük’le ilgili maddede; “etnik grupların adil temsilini sağlayacak şekilde yönetim paylaşımı yapılması” ilkesiyle de ters düşmüyor. 5 + 1 Hristiyan il meclis üyesiyle birlikte meclisin toplam 6 sandalyesini elinde tutan KYB’nin üçlü ittifakın oluşturacağı yerel hükümetin dışında kalması, üçlü ittifakta Arap ve Türkmenlerin yanında KDP’nin Kürtleri temsil etmesi nedeniyle sorun olmayacaktır.

Şartlar her ne kadar uygun olsa da Türkmen siyasetçilerin Kerkük meselesine müdahil olması için Başbakan’a yaptıkları çağrı üzerine, dosyanın Bağdat’a taşınmasıyla KYB’siz bir yönetim ihtimali zayıflamış hatta belki de Türkmenlerin Kerkük yönetiminde etkili olabilecekleri tarihi bir fırsatı kaçırmış oldukları görülüyor.

Ortak bir çözüm arayışı için bütün tarafları toplayan Başbakan’ın yönetiminde “Kerkük Yönetimi İttifakı” adı altında müzakereler sürüyor. Ancak konunun Bağdat’ta tartışılması, Şii kitlelerle stratejik ortaklılığı olan KYB lideri Bafel Talabani’nin isteklerinde daha inatçı davranmasını sağlıyor.

Dönüşümlü yönetim modeli

Aslında bir alternatif daha var, bütün tarafların yer alacağı dönüşümlü bir yönetim modeli… Bu model, diğer gruplar (Arap, Türkmen ve KDP) tarafından kabul görürken, KYB itiraz ediyor ve tek başına 4 yıllık vali talebine ısrar ediyor.

Taraflar görünürde ortak bir çözüm arayışında olsa da şehirdeki durumun askıda kalmasından, yani mevcut durumdan çok da rahatsız olmadıkları anlaşılıyor.

Nitekim herhangi bir değişimin olması durumunda, Araplar 2017’den beri ellerinde tuttukları valilik görevini kaybedebilirler. Kürtler de kendi aralarındaki anlaşmazlıktan ötürü, diğerinin yönetimde olmasını tercih etmiyor. Türkmenler ise, sadece 2 sandalye elde ettikleri seçimin sonucunda tabanlarına vadettikleri valilik makamını alma ihtimalini zayıf gördükleri için yeni oluşacak bir yönetimde tabanın hayal kırgınlığı yaşaması yerine, durumun olduğu gibi kalmasını daha az zararlı görüyor.

Eğer taraflar arasında dönüşümlü yönetim konusunda anlaşma sağlanamaz ise, İran da Türkiye gibi Kerkük Valiliğinin Araplarda kalmasını son çözüm olarak görüyor.

Süreç nereye varabilir?

Ankara, Kerkük’te KYB’siz bir yönetim görmek istiyor, Tahran ise stratejik ortağı KYB’nin yönetimde yer almasından yana.

Bölgede etkili iki güç arasında bu konuda uzlaşma imkansız gibi görünse de Tahran’ın Ankara’ya, KYB’nin PKK ile arasına mesafe koyacağı konusunda söz vermesi halinde Kerkük meselesinde çözüme yaklaşılabilir. Ayrıca Tahran Bafel Talabani’yi de dönüşümlü yönetim konusunda zorlamalı.

Ancak, İran’ın dönüşümlü yönetim fikrine yaklaşımını, stratejik beklentilerini biraz daha derinlemesine hesaplamakta fayda var. Kerkük’ün yönetiminin Türkmenler, Araplar, KDP ve KYB arasında dönüşümlü yapılması halinde, Tahran yönetimi şüphesiz şu hesabı yapacak: Bahsi geçen tarafların üçü yani Türkmenler, Araplar ve KDP Türkiye ekseninde, sadece tek bir taraf KYB İran’a yakın… Dolayısıyla Kerkük’te ağırlığın Türkiye’ye doğru kaymasına Tahran ne kadar razı olabilir? İran’ın böyle bir yönetime sıcak bakma ihtimali ne kadar olabilir?

Çıkmaz nasıl aşılır?

Gerçekleşme ihtimali daha yüksek bir senaryo daha var.

Türkiye, terör örgütü PKK ile yakın iş birliğinden ötürü KYB’yi Kerkük yönetiminden uzak tutmaya çalışıyor. Çünkü KYB, Kerkük’e tekrar hakim olursa örgüte yeni nüfus alanı sağlayabilir. Öte yandan dönüşümlü vali sistemini savunarak hem şehirdeki istikrarın sürdürülmesi hem de Türkmenlerin bir dönem Kerkük’ü yönetmelerinin önünü açmaya çalışıyor.

Türkiye, Kerkük konusunda bu hususlardaki kararlığını sürdüremezse veya başka bir strateji geliştirirse ve bu bağlamda KYB de Türkiye’nin hassasiyetlerini giderecek adımlar atarsa, dönüşümlü valiliğin Araplar ile KYB arasında gerçekleşme ihtimali daha yakın ihtimal olarak görünüyor. Böyle bir durumda Türkmenlere il meclis başkanlığının, KDP’ye ise vali yardımcılığının verilmesi kolay onaylanabilir fakat Türkmenler yine valilik görevinden uzak kalır.

Yine de mevcut şartlar içerisinde, değerlendirilmesi gereken ve avantaja dönüştürülmesi mümkün bir fırsat olduğu muhakkak…

Türkmenler bu tarihi fırsatı kaçırmamak için başka kanallar açmalı.  Nitekim Arap – KYB ortaklığında; valilik görevi iki taraf arasında ikişer yıl yapmak üzerinde anlaşma sağlanabilir. Böyle bir tablo ortaya çıkarsa, Türkmenler, Araplar ile iki yıl olarak planlanan valilik görevini birer yıl yapacak şekilde anlaşabilmeli. Dört yıl meclis başkanlığı görevinin ise, iki yılını Araplar, bir yılını Türkmenler, bir yılını da KDP yürütecek şekilde bir anlaşma sağlanabilir. Aşağıdaki çizelgede bu öneri daha anlaşılır bir şekilde görülebilir.

 

Türkmenlerin dört yıllık sürecin son yılında vali olmasının iki önemli avantajı var; birincisi bu durumun seçimlere giderken Türkmen toplumu için motivasyon kaynağı oluşturması ve Kerkük’te seçimlerin ertelenmesi halinde valilik görevinin uzun yıllar Türkmenlerde kalması ihtimali…

Ve son bir ihtimal daha var.

Son çıkış yolu olarak, Bağdat’ta yapılan müzakereler KYB’yi dönüşümlü yönetime ikna etmezse, başta bahsettiğimiz 10 meclis üyesinden oluşan üçlü ittifak, kararlılık göstererek meclisin ilk oturumunu gerçekleştirebilir. İlk oturumda ise iki yol izlenebilir: Birincisi, üçlü ittifakın KYB’siz dönüşümlü yönetim yönünde ilerlemesi ve ortak yönetimi duyurmak. İkincisi ise, hiçbir adım atmadan, ilk oturumu gerçekleştirerek yasal ve anayasal sürecin işlemesini sağlamak. Böylece 30 gün zarfında yerel hükümet kurulmadığı takdirde, seçimlerin tekrarlanması yönüne gidilir.

Bu şekilde, yaşanan bu çıkmaz aşılacak ve yeni süreç için yeni stratejiler geliştirilebilir. Ayrıca, tekrarlanan seçimlerden sonra yine aynı meclis tablosu ortaya çıkarsa, nasıl bir yol izleneceği önceden tartışılarak, gerekli önlemler alınarak planlanabilir.

Kerkük, yerelde etnik gruplar arasındaki tartışmaların ötesinde, büyük güçlerin çıkarları ve stratejik hesaplarının kesiştiği bir bölge. Bu nedenle meselesinin çözümü için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşım gerekiyor. Kerkük meselesine kalıcı ve tüm taraflarca kabul edilebilir bir çözüm bulmak, bütün aktörlerin çıkarlarını ve etkilerini dikkate alarak bir strateji geliştirmek, Irak’ın istikrarı ve bütünlüğü için elzem. Aynı zamanda Kerkük meselesini etkili bir şekilde ele almak, sadece Irak’ın değil, bölgenin de barış ve istikrarına katkı sağlar. Bu nedenle, tüm tarafların uzun vadeli ve yapıcı bir yaklaşım benimsemesi şart.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 27 Haziran 2024’te yayımlanmıştır.

Mohammed Tahsin Gökkaya
Mohammed Tahsin Gökkaya
Mohammed Tahsin Gökkaya - Kerkük Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümünden mezun oldu. Ardından Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Bölümünde ‘Irak’ta DAEŞ’in Çıkışı ve Irak Türkmenlerine Etkisi’ başlıklı teziyle 2020 yılında yüksek lisansını tamamladı. Marmara Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler ABD programında doktora tez çalışmalarını sürdürüyor. Genel ilgi alanı Orta Doğu’da güvenlik çalışmaları çerçevesinde terörizm ve terör örgütleri olmakla birlikte Irak’ta siyaset, güvenlik ve seçim sistemleri çalışmaları yanında özel olarak Irak Türkmenlerini çalışıyor. Alanıyla ilgili çok sayıda Türkçe ve Arapça makaleleri yayımlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x