Uzaktan çalışma mı yüz yüze çalışma mı? 578 milyar dolarlık soru

Pandemi sonrası Zoom bile çalışanlarına ofise dönme çağrısında bulundu. Uzaktan çalışma taraftarları ve karşıtları verimlilik – verimsizlik konularında bir türlü uzlaşamıyor. Her iki taraf da haklı olabilir. Peki, çözüm ne? Kim neyi neden savunuyor? Araştırmalar uzaktan çalışmanın verimliliğe etkisi konusunda ne söylüyor?

Coronavirüs pandemisi sırasında dünya genelinde milyonlarca insanın işini, eğitimini ve sanatını sürdürmesini sağlayan Zoom da geçen hafta pes etti. Şirket, pandemide evine gönderdiği çalışanlarına ekim başında ofiste işlerinin başlama talimatı verdi. Böylece uzaktan çalışma taraftarları en önemli kalelerinden birini yitirmiş oldu. Pandemi sonrası pek çok şirket uzaktan çalışmayı ve sınırlı saatlerde ofis çalışmasını içeren hibrit çalışma düzenlerine geçmişlerdi. Ancak giderek daha fazla şirket çalışanlarını işyerlerine çağırıyor. Ancak ‘geri dönüş’ sanıldığı kadar sancısız olmuyor. Uzaktan çalışma taraftarları ile şirket yönetimleri arasında gerilim oluştu. Fortune dergisi iş yaşamı yazarı Jane Thier’e göre her iki tarafın da haklı yönleri var. Yazıdan bölümler aktarıyoruz.

“Mesainiz ne zaman başlıyor? Metroya binmek için evinizden çıktığınız an mı? Ofis binanızın lobisinde kahve beklerken ilk mesajınızı okuduğunuzda mı? Yoksa masanıza gelip dizüstü bilgisayarınızı açtığınızda ve gelen kutunuza giriş yaptığınızda mı? Çalışanlara sorarsanız, muhtemelen işe gidip gelmenin mesai sayıldığını söyleyeceklerdir. Üstlerinin ne düşündüğünü tahmin edebilirsiniz.

İşe gidip gelme, patronlar ve çalışanların verimli bir iş gününün ne olduğu konusunda fikir ayrılığına düşmelerinin sadece bir yoludur. Bu anlaşmazlık, çoğu şirketin ofise dönüş konusunda çalışanlarıyla sonu gelmez bir savaşa girmesine neden oluyor. Uzaktan çalışma ve bunun gerçekten ofiste olmak kadar verimli olup olmadığı aslında bakış açısındaki temel farklılıklara dayanıyor.

İki temel görüş ayrılığı

Ekonomistler Jose Maria Barrero, Nicholas Bloom ve Steven J. Davis’in ABD Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu’nun (NBER) son çalışma raporuna göre bu böyle. Bu çalışma, yöneticiler ve çalışanlar arasında uzaktan çalışmadan iş yerine dönüş çabalarını sekteye uğratan iki büyük kopukluğa işaret ediyor.

Birincisi, çalışanlar işe gidip gelme zorunluluğunu ortadan kaldırmanın, günlerine daha fazla saat ekleyeceği için doğrudan daha fazla üretkenliğe yol açacağını düşünüyor.

İkincisi, çalışanlar, uzaktan çalışan yapan bir işgücüne liderlik etmenin yönetimsel zorluklarını kavrayamıyorlar.

Ya iki taraf da haklıysa?

Asıl çıkmaz, her iki tarafın da geçerli noktalara parmak basması.

İşe gidiş gelişler tanım gereği çalışmadan geçirilen zamanlardır. Ancak evde kalan pek çok çalışan fazladan saatlerini yine işlerine harcıyor.

Ayrıca esneklik yanlısı en katı uzmanlar bile, kariyerlerinin başındaki çalışanlar için yüz yüze çalışmanın kritik önem taşıdığını ve orta düzey yöneticilerin, üst düzey yöneticilerin ofis içi talimatlarını uygulamak ve giriş düzeyindeki çalışanların endişelerini gidermek gibi imrenilmeyecek bir pozisyonda kaldıklarını kabul ediyor.

Neyin en önemli olduğu ve üretkenliği gerçekte neyin etkilediği konusundaki birbiriyle uyuşmayan anlayış, bunca zaman sonra neden hâlâ bir didişme içinde olduğumuzu açıklıyor.

İşe gidip gelme meselesi

Araştırmacılardan biri ve Instituto Tecnológico Autónomo de México (ITAM) İşletme Okulu’nda yardımcı finans profesörü olan Barrero, Fortune’a yaptığı açıklamada, işe gidip gelme süresinin hesaba katılmasının uzaktan çalışmanın etkinliğini değerlendirirken “büyük bir mesele” olduğunu söylüyor.

Barrero’ya evde daha üretken olduklarını söyleyen katılımcıların neredeyse tamamı (yüzde 86) işe gidip gelmeyerek kazandıkları zamanın önemli bir avantaj olduğunu ve evden çalışmanın en sevdikleri yanlarından biri olduğunu söylüyor.

Yazarlar araştırma raporunda durumu şöyle özetliyor: “Günde sekiz saat ücretli çalışan, ofisten otuz dakika uzakta yaşayan ve ister evden ister ofisten çalışsın aynı miktarda iş başaran birini düşünün. İşe ayrılan toplam süre işe gidip gelirken günde dokuz saat, evden çalışırken ise günde sekiz saattir. Dolayısıyla, işçi evden çalışırken aynı miktarı yüzde 11 daha az zamanda gerçekleştirdiğini doğru bir şekilde algılıyor. Bu da büyük bir verimlilik artışı demek!”

Böylece çalışanlar, ister boş zaman ister çocuk bakımı olsun, diğer faaliyetler için daha fazla zamana sahip oluyor. Bu saatleri her zaman işlerine harcamıyor olsalar da, birçoğu daha fazla iş yapmak için harcıyor. Bu muhtemelen işverenlerin sandığından daha üretken bir durum.

Yüz yüze çalışmanın bedeli 578 milar dolar

Clever Real Estate’in verilerine göre, ortalama bir Amerikalı her yıl işe gidip gelmek için yaklaşık 8 bin 500 dolar ve 239 saat harcıyor. Bu, pandemi öncesine göre yüzde 31 daha fazla para ve yüzde 20 daha fazla zaman anlamına geliyor.

Profesyonel sektörlerde çalışanlar için bu rakam yılda 16 milyar saat ve 578 milyar dolara ulaşıyor ki bu da yüz yüze zaman geçirmek ve beyin fırtınası yapmak için ödenmesi gereken yüksek bir bedel.

Hangisi daha verimli?

Bu noktada Barrero, Bloom ve Davis, WFH Araştırma verilerine atıfta bulunarak, uzaktan çalışabilen işlere sahip çalışanların neredeyse yarısının (yüzde 43) evde daha üretken olduklarını; sadece yüzde 14’ünün ise daha az üretken olduklarını söylediğini belirtiyor. Geriye kalan yüzde 43’lük kesim ise her iki yerde de hemen hemen aynı olduklarını belirtiyor.

Yine de WFH Araştırması, tamamen uzaktan çalışmanın, tamamen yüz yüze çalışmaya göre yüzde 10 ila 20 daha düşük üretkenlikle ilişkili olduğunu da ortaya koyuyor. Barrero bu eşitsizliği Temmuz ayında Fortune’a açıklamıştı: “Bahsettiğimiz çalışmaların çoğunda ve kendi anket kanıtlarımızdan bazılarında, çalışanlar genellikle uzaktan çalıştıklarında daha fazla iş yapıyorlar çünkü günlük işe gidip gelme ve diğer ofis dikkat dağıtıcılarından zaman kazanıyorlar. Bu durum, aslında ‘saat başına’ daha az üretken oldukları anlamına gelse bile, ‘gün başına’ bazında daha üretken görünmelerini sağlayabilir.”

Bakış açısındaki süregelen tutarsızlık bir süredir devam ediyor. Ocak ayında Harvard Business Review tarafından yapılan bir araştırma, çalışanların işe gidip gelme sürelerini de değerlendirmeye dahil etme eğiliminde olduklarını ortaya koymuştu. İşverenler ise doğal olarak bunu paralarının karşılığını daha az almak olarak görüyor.

Orta kademe yöneticilerin çilesi

Çalışanlar, patronların kendilerini daha yakından izlemek için ofiste olmalarını istediklerini söylemekte acele etseler de (Bütün o verimlilik paranoyası göz önüne alındığında, onları kim suçlayabilir?), durum bundan biraz daha karmaşık.

Çalışanların kendileri için daha üretken olduğunu düşündükleri şeyler, yöneticiler için her zaman daha üretken olmayabilir. Çalışma raporuna göre bu durum, çalışanların yöneticilerinin içinde bulunduğu duruma “göz yummalarına” neden olabiliyor.

Araştırmacılar, özellikle üst düzey yöneticilerin, uzaktan çalışan bir işgücünün şirket kültürüne nasıl zarar vereceği konusunda endişeli olduklarını yazıyor. Yani, daha yeşil çalışanlar arasında eğitim ve beceri geliştirme fırsatlarını azaltacağından ve bunun da tüm şirketin verimliliği üzerinde domino etkisi yaratacağından korkuyorlar. Araştırmacıların bulduğu yüzde 10 ila 20’lik verimlilik düşüşüne katkıda bulunuyor.

Tamamen uzaktan çalışmanın eksileri

Barrero daha önce Fortune’a verdiği demeçte, tamamen uzaktan çalışan personelin “denetlenmesi, eğitilmesi, onlara mentörlük yapılması ve şirket kültürünün oluşturulması, haftada birkaç kez işe gelen personele kıyasla çok daha zordur” demişti.

Uzaktan iletişim kurmada karşılaşılan zorluklar ve motivasyon eksikliği, tamamen uzaktan çalışanların daha üretken olmasını engelleyen başlıca sorunlar.

Ayrıca, uzaktan çalışmanın iş arkadaşlarıyla ilişkilerin gelişmesine engel olduğuna ve genç çalışanların yeteneklerini geliştirme ve kazanç potansiyellerini artırma fırsatlarını engelleyebileceğine dair kanıtlar da giderek artıyor.

Patron olmak kolay değil

Patron olmak kolay değil, özellikle de işyeri normları hızlı bir şekilde değişmeye devam ederken hem yaptırım hem de kabul ettirme görevi verildiğinde… Liderlerin üçte ikisi şu anda COVID öncesine kıyasla daha fazla sorumlulukları olduğunu ve rapor edilen bitkinlik oranlarının tavan yaptığını söylüyor.

O.C. Tanner Enstitüsü Başkan Yardımcısı Gary Beckstrand’ın Fortune için yazdığı gibi, orta düzey yöneticiler, şirketlerin “paha biçilmez amortisörleri” haline geldi. Üstlerinde veya altlarında çalışanlara kıyasla takdir edildiklerini hissetme olasılıkları daha düşük ve 2020’den bu yana çalışanlara akıl hocalığı yapma ve etkili iletişim kurma konusunda daha fazla zorluk çekme olasılıkları daha yüksek.

Beckstrand, bu sorunu çözmenin en önemli yolunun, üzülerek söylüyorum ki, daha fazla yüz yüze işbirliği olduğunu yazdı. “Yöneticiler ekiplerine bağlı hissettiklerinde, bir kuruluşun kültürünün gelişme ihtimali 18 kat artıyor.”

Ancak Barrero, yüz yüze çalışma söz konusu olduğunda patronların, çalışanların bunun avantajlarına ne kadar yatkın olabileceklerini hafife aldıklarını söylüyor. Çalışanlar, özellikle de genç olanlar, yüz yüze toplantıların ne kadar faydalı olabileceğinin farkındalar. “Aslında, tamamen uzaktan çalışmak isteyenlerin oranı yaşlı çalışanlar arasında en yüksek ve yaş ilerledikçe bu oran artıyor” diyor. “Bence yöneticiler ve kamuoyu, çalışanların yüz yüze çalışmaya ilişkin algıları konusunda biraz fazla alaycı davranıyor. Pek çok çalışan uzaktan etkileşim kurmanın getireceği ödünleri çok iyi biliyor.”

Neyse ki çözüm göründüğü kadar can sıkıcı değil. Uzmanların yıllardır savunduğu gibi, esnek bir hibrit program neredeyse her zaman doğru yaklaşım.”

Bu yazı ilk kez 27 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

 

Fortune internet sitesi için kaleme aldığı, “Bosses and workers still can’t agree on whether the commute is part of the work day, and it’s creating a $578 billion productivity problem” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://fortune.com/2023/09/20/workers-managers-disagree-commute-define-productivity-differently/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Uzaktan çalışma mı yüz yüze çalışma mı? 578 milyar dolarlık soru

Pandemi sonrası Zoom bile çalışanlarına ofise dönme çağrısında bulundu. Uzaktan çalışma taraftarları ve karşıtları verimlilik – verimsizlik konularında bir türlü uzlaşamıyor. Her iki taraf da haklı olabilir. Peki, çözüm ne? Kim neyi neden savunuyor? Araştırmalar uzaktan çalışmanın verimliliğe etkisi konusunda ne söylüyor?

Coronavirüs pandemisi sırasında dünya genelinde milyonlarca insanın işini, eğitimini ve sanatını sürdürmesini sağlayan Zoom da geçen hafta pes etti. Şirket, pandemide evine gönderdiği çalışanlarına ekim başında ofiste işlerinin başlama talimatı verdi. Böylece uzaktan çalışma taraftarları en önemli kalelerinden birini yitirmiş oldu. Pandemi sonrası pek çok şirket uzaktan çalışmayı ve sınırlı saatlerde ofis çalışmasını içeren hibrit çalışma düzenlerine geçmişlerdi. Ancak giderek daha fazla şirket çalışanlarını işyerlerine çağırıyor. Ancak ‘geri dönüş’ sanıldığı kadar sancısız olmuyor. Uzaktan çalışma taraftarları ile şirket yönetimleri arasında gerilim oluştu. Fortune dergisi iş yaşamı yazarı Jane Thier’e göre her iki tarafın da haklı yönleri var. Yazıdan bölümler aktarıyoruz.

“Mesainiz ne zaman başlıyor? Metroya binmek için evinizden çıktığınız an mı? Ofis binanızın lobisinde kahve beklerken ilk mesajınızı okuduğunuzda mı? Yoksa masanıza gelip dizüstü bilgisayarınızı açtığınızda ve gelen kutunuza giriş yaptığınızda mı? Çalışanlara sorarsanız, muhtemelen işe gidip gelmenin mesai sayıldığını söyleyeceklerdir. Üstlerinin ne düşündüğünü tahmin edebilirsiniz.

İşe gidip gelme, patronlar ve çalışanların verimli bir iş gününün ne olduğu konusunda fikir ayrılığına düşmelerinin sadece bir yoludur. Bu anlaşmazlık, çoğu şirketin ofise dönüş konusunda çalışanlarıyla sonu gelmez bir savaşa girmesine neden oluyor. Uzaktan çalışma ve bunun gerçekten ofiste olmak kadar verimli olup olmadığı aslında bakış açısındaki temel farklılıklara dayanıyor.

İki temel görüş ayrılığı

Ekonomistler Jose Maria Barrero, Nicholas Bloom ve Steven J. Davis’in ABD Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu’nun (NBER) son çalışma raporuna göre bu böyle. Bu çalışma, yöneticiler ve çalışanlar arasında uzaktan çalışmadan iş yerine dönüş çabalarını sekteye uğratan iki büyük kopukluğa işaret ediyor.

Birincisi, çalışanlar işe gidip gelme zorunluluğunu ortadan kaldırmanın, günlerine daha fazla saat ekleyeceği için doğrudan daha fazla üretkenliğe yol açacağını düşünüyor.

İkincisi, çalışanlar, uzaktan çalışan yapan bir işgücüne liderlik etmenin yönetimsel zorluklarını kavrayamıyorlar.

Ya iki taraf da haklıysa?

Asıl çıkmaz, her iki tarafın da geçerli noktalara parmak basması.

İşe gidiş gelişler tanım gereği çalışmadan geçirilen zamanlardır. Ancak evde kalan pek çok çalışan fazladan saatlerini yine işlerine harcıyor.

Ayrıca esneklik yanlısı en katı uzmanlar bile, kariyerlerinin başındaki çalışanlar için yüz yüze çalışmanın kritik önem taşıdığını ve orta düzey yöneticilerin, üst düzey yöneticilerin ofis içi talimatlarını uygulamak ve giriş düzeyindeki çalışanların endişelerini gidermek gibi imrenilmeyecek bir pozisyonda kaldıklarını kabul ediyor.

Neyin en önemli olduğu ve üretkenliği gerçekte neyin etkilediği konusundaki birbiriyle uyuşmayan anlayış, bunca zaman sonra neden hâlâ bir didişme içinde olduğumuzu açıklıyor.

İşe gidip gelme meselesi

Araştırmacılardan biri ve Instituto Tecnológico Autónomo de México (ITAM) İşletme Okulu’nda yardımcı finans profesörü olan Barrero, Fortune’a yaptığı açıklamada, işe gidip gelme süresinin hesaba katılmasının uzaktan çalışmanın etkinliğini değerlendirirken “büyük bir mesele” olduğunu söylüyor.

Barrero’ya evde daha üretken olduklarını söyleyen katılımcıların neredeyse tamamı (yüzde 86) işe gidip gelmeyerek kazandıkları zamanın önemli bir avantaj olduğunu ve evden çalışmanın en sevdikleri yanlarından biri olduğunu söylüyor.

Yazarlar araştırma raporunda durumu şöyle özetliyor: “Günde sekiz saat ücretli çalışan, ofisten otuz dakika uzakta yaşayan ve ister evden ister ofisten çalışsın aynı miktarda iş başaran birini düşünün. İşe ayrılan toplam süre işe gidip gelirken günde dokuz saat, evden çalışırken ise günde sekiz saattir. Dolayısıyla, işçi evden çalışırken aynı miktarı yüzde 11 daha az zamanda gerçekleştirdiğini doğru bir şekilde algılıyor. Bu da büyük bir verimlilik artışı demek!”

Böylece çalışanlar, ister boş zaman ister çocuk bakımı olsun, diğer faaliyetler için daha fazla zamana sahip oluyor. Bu saatleri her zaman işlerine harcamıyor olsalar da, birçoğu daha fazla iş yapmak için harcıyor. Bu muhtemelen işverenlerin sandığından daha üretken bir durum.

Yüz yüze çalışmanın bedeli 578 milar dolar

Clever Real Estate’in verilerine göre, ortalama bir Amerikalı her yıl işe gidip gelmek için yaklaşık 8 bin 500 dolar ve 239 saat harcıyor. Bu, pandemi öncesine göre yüzde 31 daha fazla para ve yüzde 20 daha fazla zaman anlamına geliyor.

Profesyonel sektörlerde çalışanlar için bu rakam yılda 16 milyar saat ve 578 milyar dolara ulaşıyor ki bu da yüz yüze zaman geçirmek ve beyin fırtınası yapmak için ödenmesi gereken yüksek bir bedel.

Hangisi daha verimli?

Bu noktada Barrero, Bloom ve Davis, WFH Araştırma verilerine atıfta bulunarak, uzaktan çalışabilen işlere sahip çalışanların neredeyse yarısının (yüzde 43) evde daha üretken olduklarını; sadece yüzde 14’ünün ise daha az üretken olduklarını söylediğini belirtiyor. Geriye kalan yüzde 43’lük kesim ise her iki yerde de hemen hemen aynı olduklarını belirtiyor.

Yine de WFH Araştırması, tamamen uzaktan çalışmanın, tamamen yüz yüze çalışmaya göre yüzde 10 ila 20 daha düşük üretkenlikle ilişkili olduğunu da ortaya koyuyor. Barrero bu eşitsizliği Temmuz ayında Fortune’a açıklamıştı: “Bahsettiğimiz çalışmaların çoğunda ve kendi anket kanıtlarımızdan bazılarında, çalışanlar genellikle uzaktan çalıştıklarında daha fazla iş yapıyorlar çünkü günlük işe gidip gelme ve diğer ofis dikkat dağıtıcılarından zaman kazanıyorlar. Bu durum, aslında ‘saat başına’ daha az üretken oldukları anlamına gelse bile, ‘gün başına’ bazında daha üretken görünmelerini sağlayabilir.”

Bakış açısındaki süregelen tutarsızlık bir süredir devam ediyor. Ocak ayında Harvard Business Review tarafından yapılan bir araştırma, çalışanların işe gidip gelme sürelerini de değerlendirmeye dahil etme eğiliminde olduklarını ortaya koymuştu. İşverenler ise doğal olarak bunu paralarının karşılığını daha az almak olarak görüyor.

Orta kademe yöneticilerin çilesi

Çalışanlar, patronların kendilerini daha yakından izlemek için ofiste olmalarını istediklerini söylemekte acele etseler de (Bütün o verimlilik paranoyası göz önüne alındığında, onları kim suçlayabilir?), durum bundan biraz daha karmaşık.

Çalışanların kendileri için daha üretken olduğunu düşündükleri şeyler, yöneticiler için her zaman daha üretken olmayabilir. Çalışma raporuna göre bu durum, çalışanların yöneticilerinin içinde bulunduğu duruma “göz yummalarına” neden olabiliyor.

Araştırmacılar, özellikle üst düzey yöneticilerin, uzaktan çalışan bir işgücünün şirket kültürüne nasıl zarar vereceği konusunda endişeli olduklarını yazıyor. Yani, daha yeşil çalışanlar arasında eğitim ve beceri geliştirme fırsatlarını azaltacağından ve bunun da tüm şirketin verimliliği üzerinde domino etkisi yaratacağından korkuyorlar. Araştırmacıların bulduğu yüzde 10 ila 20’lik verimlilik düşüşüne katkıda bulunuyor.

Tamamen uzaktan çalışmanın eksileri

Barrero daha önce Fortune’a verdiği demeçte, tamamen uzaktan çalışan personelin “denetlenmesi, eğitilmesi, onlara mentörlük yapılması ve şirket kültürünün oluşturulması, haftada birkaç kez işe gelen personele kıyasla çok daha zordur” demişti.

Uzaktan iletişim kurmada karşılaşılan zorluklar ve motivasyon eksikliği, tamamen uzaktan çalışanların daha üretken olmasını engelleyen başlıca sorunlar.

Ayrıca, uzaktan çalışmanın iş arkadaşlarıyla ilişkilerin gelişmesine engel olduğuna ve genç çalışanların yeteneklerini geliştirme ve kazanç potansiyellerini artırma fırsatlarını engelleyebileceğine dair kanıtlar da giderek artıyor.

Patron olmak kolay değil

Patron olmak kolay değil, özellikle de işyeri normları hızlı bir şekilde değişmeye devam ederken hem yaptırım hem de kabul ettirme görevi verildiğinde… Liderlerin üçte ikisi şu anda COVID öncesine kıyasla daha fazla sorumlulukları olduğunu ve rapor edilen bitkinlik oranlarının tavan yaptığını söylüyor.

O.C. Tanner Enstitüsü Başkan Yardımcısı Gary Beckstrand’ın Fortune için yazdığı gibi, orta düzey yöneticiler, şirketlerin “paha biçilmez amortisörleri” haline geldi. Üstlerinde veya altlarında çalışanlara kıyasla takdir edildiklerini hissetme olasılıkları daha düşük ve 2020’den bu yana çalışanlara akıl hocalığı yapma ve etkili iletişim kurma konusunda daha fazla zorluk çekme olasılıkları daha yüksek.

Beckstrand, bu sorunu çözmenin en önemli yolunun, üzülerek söylüyorum ki, daha fazla yüz yüze işbirliği olduğunu yazdı. “Yöneticiler ekiplerine bağlı hissettiklerinde, bir kuruluşun kültürünün gelişme ihtimali 18 kat artıyor.”

Ancak Barrero, yüz yüze çalışma söz konusu olduğunda patronların, çalışanların bunun avantajlarına ne kadar yatkın olabileceklerini hafife aldıklarını söylüyor. Çalışanlar, özellikle de genç olanlar, yüz yüze toplantıların ne kadar faydalı olabileceğinin farkındalar. “Aslında, tamamen uzaktan çalışmak isteyenlerin oranı yaşlı çalışanlar arasında en yüksek ve yaş ilerledikçe bu oran artıyor” diyor. “Bence yöneticiler ve kamuoyu, çalışanların yüz yüze çalışmaya ilişkin algıları konusunda biraz fazla alaycı davranıyor. Pek çok çalışan uzaktan etkileşim kurmanın getireceği ödünleri çok iyi biliyor.”

Neyse ki çözüm göründüğü kadar can sıkıcı değil. Uzmanların yıllardır savunduğu gibi, esnek bir hibrit program neredeyse her zaman doğru yaklaşım.”

Bu yazı ilk kez 27 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

 

Fortune internet sitesi için kaleme aldığı, “Bosses and workers still can’t agree on whether the commute is part of the work day, and it’s creating a $578 billion productivity problem” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://fortune.com/2023/09/20/workers-managers-disagree-commute-define-productivity-differently/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x