Yapay zeka uluslararası siyaseti nasıl etkileyebilir?

Kimi ülke Yapay Zeka Bakanlığı kuruyor, kimisi dev bütçelerle yatırım yapıyor. Uluslararası şirketlerden büyüklü küçüklü devletlere uluslararası sistemin aktörleri yakın geleceğe hazırlanıyor. Yapay zeka uluslararası siyasal düzeni ve dengeleri nasıl etkileyecek?

Günümüzün en sık telaffuz edilen, en çok tartışılan kavramlarından birisi olan yapay zeka, ilk kez 1956 yılında İngiltere’deki Dartmouth College’da yapılan bir konferansta telaffuz edildi.[efn_note]”Yapay Zeka Nedir? Yapay Zekanın Tarihçesi ve Çeşitleri” http://www.milliyet.com.tr/yapay-zeka-nedir–yapay-zekanin-tarihcesi-ve-cesitleri-molatik-80/[/efn_note] Sonraki yıllarda Terminator (1984), 2001: A Space Odyssey (1968) gibi birçok Hollywood filminin konusu haline gelerek popülerleşti. Bugün ise distopik filmlerin adeta gerçek olduğu bir süreçten geçiyoruz.

Artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmaya mecbur olduğumuz yapay zeka alanındaki yenilikler, hayatımızın pek çok alanını etkileyeceği gibi devlet sistemlerini ve uluslararası dengeleri de dönüştürecek. Bunun farkında olan bazı ülkeler yapay zeka yatırımlarını milyar dolarla ölçüyor, kimisiyse Yapay Zeka Bakanlığı kuruyor; ne yazık ki Türkiye ise henüz bu alanda atağa geçmiş değil.

‘İnsan zekasını taklit eden ve topladıkları bilgilere göre yinelemeli olarak kendilerini iyileştirebilen sistemler veya makineler’ [efn_note]“Yapay Zeka Nedir”, https://www.oracle.com/tr/artificial-intelligence/what-is-artificial-intelligence.html[/efn_note] şeklinde özetlenebilecek yapay zeka sistemleri artık kendi başlarına veri topluyor, bu verileri kendi sistemleri için kullanabiliyor ve kendini programlayarak soyut düşünce haline getirebiliyor.[efn_note]“Yapay zekâ teknolojisi savaşın karakterini nasıl değiştirecek?”Euronews, 28-12-2018: https://tr.euronews.com/2018/12/28/yapay-zeka-teknolojisi-savasin-karakterini-nasil-degistirecek[/efn_note] Örneğin, Londra’da bulunan Kingston Üniversitesi’ndeki müzik teknolojileri uzmanı Dr. Oded Ben-Tal’ın geliştirdiği yapay zeka, yaklaşık 23 bin İrlanda halk müziği eserini tarayarak kendi bestelerini yapmaya başladı. [efn_note]“Bot Dylan Kendi Şarkısını Yapan Yapay Zeka”, RoboLoko, http://www.roboloko.com/bot-dylan-kendi-sarkisini-yazan-yapay-zeka/[/efn_note] Bu küçücük örnek pek çok alanda hayatımızın nasıl değişebileceğine dair bir fikir verebilir.

Yapay zeka yarışında kim ne yapıyor?

Yapay zekayı 1980’den önce ağırlıklı olarak Japonlar üretiyordu bu tarihten sonra ise İngiliz bilim adamları yarışta öne geçmişti. 1997 yılında ABD merkezli bir marka olan IBM (International Business Machines)’in ürettiği Deep Blue adlı bilgisayarın, dünyanın en ünlü satranç ustası Garry Kasparov’u yenmesiyle süreç yeni bir aşamaya geldi.[efn_note]“Yapay Zeka Nedir? Yapay Zekanın Tarihçesi ve Çeşitleri”.[/efn_note]

Bu yeni aşamada ABD, Almanya, Çin ve Rusya gibi ülkeler, yapay zekanın ticari ve tıbbi konuların yanı sıra askeri -güvenlik alanında da tartışmasız gücünü gördü. Uluslararası ilişkilerdeki güç dengesini koruma bağlamında yapay zeka geliştirilmesi ve kullanımı devlet politikalarının önemli bir unsuru haline gelmeye başladı.

Amazon, Facebook, Google gibi şirketlerinin yaptıkları yapay zeka yatırımının dışında ABD federal hükümeti de bu alana 2020 yılında $ 4.9 milyar dolarlık bir yatırım planladı. [efn_note]“FindingArtificialIntelligence Money in theFiscal 2020 Budget” https://about.bgov.com/news/finding-artificial-intelligence-money-fiscal-2020-budget/[/efn_note] Almanya ise 2019 yılında yapay zeka bütçesine 500 milyon avro ayırdı, bu bütçenin 2025’e kadar 3 milyar avro olacağı tahmin ediliyor.

IBM, SONY, Ali Baba, Amazon gibi şirketler, devlet-özel sermaye birlikteliği bağlamında, yapay zekaya astronomik rakamlarda yatırımlar yapıyor. Bugün, en büyük 20 teknoloji şirketinin listesindeki 9 şirket Çin’in, 11 şirket ise ABD’nin. Çin, 2030 yılında dünyanın yapay zeka liderlerinden biri olmayı hedefliyor. Yapay zekâ “start-up” şirketlerinin yüzde 48’i de Çinli şirketlerden oluşuyor. Çin’in dijital ekonomisi de 3.8 trilyon dolara ulaştı.[efn_note]“Çin ve ABD’nin Yapay Zeka Savaşı”: https://www.akademisyenlik.com/fen-bilimleri/cin-ve-abdnin-yapay-zeka-savasi/[/efn_note]

Amazon, Facebook, Google gibi şirketlerinin yaptıkları yapay zeka yatırımının dışında ABD federal hükümeti de bu alana 2020 yılında $ 4.9 milyar dolarlık bir yatırım planladı.[efn_note]“FindingArtificialIntelligence Money in theFiscal 2020 Budget” https://about.bgov.com/news/finding-artificial-intelligence-money-fiscal-2020-budget/[/efn_note] Almanya ise 2019 yılında yapay zeka bütçesine 500 milyon avro ayırdı, bu bütçenin 2025’e kadar 3 milyar avro olacağı tahmin ediliyor.[efn_note]“GermanGovernmentInvest 3 BillionEuros in AI”, https://ai-europe.eu/german-government-invest-3-billion-euros-in-ai/[/efn_note] Bu ülkeleri İngiltere, Fransa, Kanada ve Avustralya izliyor.

Rusya da yapay zeka konusunda iddialı; Moskova, 2019 yılında yabancı yatırımcılardan Rus yapay zeka firmalarına 2 milyar dolar yatırım yapmalarını istedi ve her geçen gün de bu alana ilgisi artıyor.[efn_note]“RussiaRaises $2Bln forInvestment in ArtificialIntelligence”, TheMoscow Times: https://www.themoscowtimes.com/2019/05/31/russia-raises-2bln-for-investment-in-artificial-intelligence-a65824[/efn_note] Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Yapay zeka alanında tekelleşen dünyayı yönetir” cümlesi Rusya devlet politikasını oldukça iyi açıklıyor.[efn_note]“Putin: Yapay Zeka Alanında Tekelleşen Dünyayı Yönetir,” Hurriyet, 31.05.2019: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/putin-yapay-zeka-alaninda-tekellesen-dunyayi-yonetir-41231399[/efn_note]

Yapay zeka ve yeni bir dünya düzeni projeksiyonu

Görüldüğü üzere yapay zekâ uluslararası sistemde ülkelerin güç dengelerini koruyabilmeleri açısından vazgeçemeyecekleri ve her geçen gün daha fazla yatırım yapmaları gereken bir olgu haline geldi.Bu süreçte hiçbir büyük devletin bu teknolojiye yatırım yapmamak gibi bir lüksü yok.

Durum böyleyse nasıl bir dünya, siyasal ve uluslararası ilişkiler alanı tahayyül edilebiliriz?

Bu sorunun cevabının verilmesi kolay olmamakla beraber ABD sinemasının distopik filmleri belki bize yol gösterebilir.

Öncelikle iç siyaset bağlamında, yapay zeka kullanımı sonucunda milyonlarca kişinin işsiz kalacağı ve bir kitlenin devletler ve üst sınıflar açısından kontrol edilmesi gereken bir güvenlik riskine dönüşeceği aşikar.

Ayrıca siyasetin, çok güçlü uluslararası bağlantıları olan küçük bir azınlığın elinde olma ihtimalinin epey yüksek olduğu bir döneme giriyoruz. Görünen o ki, refahın, eğitim sisteminin ve sosyal devletin güçlü olduğu devletler dışında, iyi eğitimli kitlelerin geniş toplumu yönettiği, sadece belirli bir azınlığın hassas bilgilere ulaşabildiği bir dönem bizi bekliyor. Başka bir ifadeyle, büyük şirketlerin dünyaya egemen olduğu bir tür teknokratik plütokratik[efn_note]Zenginlerin yönetimi.[/efn_note] bir sürecin eşiğindeyiz.

Bu muhtemel tablo bizi, merkezi yapının herkesi izlediği George Orwell’in 1984 romanından daha ziyade Neill Blomkamp’ın yönettiği, Matt Damon ve Jodie Foster’ın rol aldığı “Elsyum” filmindeki gibi güvenlikli, temiz su ve havaya sahip şehirlerde (hatta gezegenlerde) yaşayan mutlu bir azınlığın, işsiz olan veya sistemin dışladığı büyük kitleleri bir risk olarak görüp yönettiği şirket- devletler sürecine götürüyor.

Yapay zeka, iktidarların gözetleme mantığı çerçevesinde sivil hak ve özgürlükleri kısıtladığı, toplumun taleplerini göz önüne alan ama çoğu zaman yapay zekâ aracılığıyla bunları rahatça manipüle edebileceği bir dönemi beraberinde getirecek gibi görünüyor.

Bu bağlamda, yapay zeka, iktidarların gözetleme mantığı çerçevesinde sivil hak ve özgürlükleri kısıtladığı, toplumun taleplerini göz önüne alan ama çoğu zaman yapay zekâ aracılığıyla bunları rahatça manipüle edebileceği bir dönemi beraberinde getirecek gibi görünüyor. Çinli iki araştırmacının potansiyel suçluları yüzlerine bakarak tanıyan bir yapay zekâ geliştirmesi bu kuşkularımızı güçlendiriyor.[efn_note]“Çin Yapay Zekalı Yüz Tarama Teknolojisi ile Suçlu Yakalıyor”, Hurriyet: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/cin-yapay-zekali-yuz-tarama-teknolojisi-ile-suclu-yakaliyor-40892992[/efn_note]

Yapay zeka uluslararası ilişkileri nasıl etkileyebilir?

Yapay zekanın uluslararası ilişkilere etkisi ise oldukça yüksek olacak. 20. yüzyılın ulus-devlet odaklı anlayışı yerine çok sistemli, çok aktörlü oyuncuların olduğu bir uluslararası sistem bizi bekliyor.

Örnek vermek gerekirse, insan gücüne çok fazla ihtiyaç kalmayacağı için gelecekte bir Avrupa ordusunun kurulması hayal olmaktan çıkacak. Singapur, Birleşik Arap Emirliği gibi küçük, zengin ama askeri gücü zayıf olan ülkelerin askeri anlamda daha güçleneceği ve uluslararası sistemde güvenlik bağlamında daha fazla sesinin çıkacağı bir dönem olacak gibi gözüküyor.

Yapay zeka ve yapay zeka temelli silahlar sadece devlet tekelinde olmayacağından terör örgütleri gibi devlet dışı aktörlerin güvenlik anlamında daha güçlü birer tehdit haline geleceği bir döneme gireceğiz. Bu durum müttefik ve komşu devletlerle iş birliğinin önemini artıracak.

Buradaki önemli sorulardan biri de şu: Yeni savaşlar nasıl olacak?

Ülkelerin başındaki bir avuç elit, eğer sayıca çok ve işe yaramayan nüfustan kurtulmak isterse, iki seçenek karşımıza çıkıyor. Birincisi, konvansiyonel ve yıkıcı bir savaş ile yaramayan kitleleri eritmek. İkincisi olası senaryo ise, terör üzerinden asimetrik savaşlarla daha uzun sürede ama daha yıkıcı sonuçlar verebilecek bir yöntem olabilir. İkincisinin daha muhtemel gözüktüğünü düşünüyorum. Ama ne olursa olsun, gerçek anlamda geniş katılımlı bir demokrasinin ve bireysel özgürlüklerin kısıtlandığı, sosyal eşitliğin daha da azaldığı bir döneme gireceğiz.

Türkiye yapay zeka çağına hazır mı?

Türkiye de bir NATO ve uluslararası kapitalist sistemin önemli bir oyuncusu olarak yapay zekaya yatırım yapıyor. Ancak bu yatırımlar yukarıda belirttiğimiz ülkelerle kıyasladığımızda çok cılız kalıyor.

Türkiye, 22 ülkenin adapte ettiği Yapay Zeka Stratejisi’ne hâlâ katılmadı. Bu yüzden Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Derneği (EDAM) 2019 yılında Türkiye’nin ulusal yapay zeka stratejisini tartışmaya açtı.

Aynı zamanda Türkiye unicorn (1 milyar doları aşan girişimler) şirketlere sahip olan orta büyüklükte bir ülke olmasına rağmen, bu şirketler global oyuncular olmadığından büyük dataya (ve yapay zekaya) çok fazla ihtiyaç duymuyor.[efn_note]“ WhyTurkeyneeds a NationalArtificialIntelligenceStrategy?” https://medium.com/make-innovation-work/why-turkey-needs-a-national-artificial-intelligence-strategy-df7e45ce10d4[/efn_note] Bu yüzden Türk endüstrisi ve şirketleri de dijitalleşmeye mesafeli duruyor.

Yapay zeka süreci açısından her ne kadar devletler, teoride istekli görünse de, pratiğe bakıldığında özel sektör her zaman daha girişimcidir.[efn_note]“ArtificialIntelligenceera ‘opportunityforTurkey”, Hurriyet Daily News, july 15 2019: http://www.hurriyetdailynews.com/artificial-intelligence-era-opportunity-for-turkey-144960[/efn_note] Fakat şu anda piyasa göz önünde bulundurulduğunda Hacettepe Üniversitesi ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde yapay zeka bölümleri açılsa da yüksek ihtimalle ilk mezunlarının büyük bir oranı ya yurt dışında iş bulacak ya da sektörle ilgisi olmayan bir yerlerde çalışacaklar.

Özetle, yapay zekanın küresel aktörler tarafından hem ekonomide hem de güvenlik komplekslerinde kullanımı ve bu alanda yaptıkları yatırımlar, dünyayı geri dönüşü olmayan bir yola soktu. Bu sürece giremeyen ülkelerin tarih sahnesinden silineceği bir döneme giriyoruz. Bu süreçte yapay zekayı yönlendirebilecek şirketlerin orta büyüklükteki ve daha küçük ülkelerin siyasal kontrolünde önemli roller oynayacağını düşünmek yanlış olmaz.

Uluslararası ilişkiler alanında ise nüfus anlamında küçük ama zengin ülkelerin bu süreçlerde daha kuvvetleneceği ve sesleri daha çok çıkan oyuncular olacağı su götürmeyecek bir gerçek. Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurduğu Yapay Zeka Bakanlığının önemli askeri yatırımlar yapmayacağını kim garanti edebilir? Bu bağlamda çok kutuplu bir dünyanın önü açıldı.

Türkiye ise bu sürecin önemini anlamış ama yeterince hamle yapmamış bir aktör konumunda, içinde bulunduğu bölgenin önemli bir aktörü olarak askeri ve güvenlik alanında en kısa zamanda gerekli adımları atması ise kaçınılmaz.

Twitter’dan takip edin: @rasimozgrdonmez

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 9 Aralık 2019’da yayımlanmıştır.

Rasim Özgür Dönmez
Rasim Özgür Dönmez
Prof. Rasim Özgür Dönmez - Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi. TED Ankara Koleji Lisesi mezunu, 1997 yılında Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 2003 yılında University of Exeter’de siyaset bilimi alanında doktorasını tamamladı. Uluslararası hakemli dergi Alternatif Politika’nın kurucusu ve editörü. Yayınlanan son kitabı, Prof. Ali Yaman ile beraber derlediği ve Lexington Books tarafından basılan Nation-Building and Turkish Modernization: Islam, Islamism, and Nationalism in Turkey

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yapay zeka uluslararası siyaseti nasıl etkileyebilir?

Kimi ülke Yapay Zeka Bakanlığı kuruyor, kimisi dev bütçelerle yatırım yapıyor. Uluslararası şirketlerden büyüklü küçüklü devletlere uluslararası sistemin aktörleri yakın geleceğe hazırlanıyor. Yapay zeka uluslararası siyasal düzeni ve dengeleri nasıl etkileyecek?

Günümüzün en sık telaffuz edilen, en çok tartışılan kavramlarından birisi olan yapay zeka, ilk kez 1956 yılında İngiltere’deki Dartmouth College’da yapılan bir konferansta telaffuz edildi.[efn_note]”Yapay Zeka Nedir? Yapay Zekanın Tarihçesi ve Çeşitleri” http://www.milliyet.com.tr/yapay-zeka-nedir–yapay-zekanin-tarihcesi-ve-cesitleri-molatik-80/[/efn_note] Sonraki yıllarda Terminator (1984), 2001: A Space Odyssey (1968) gibi birçok Hollywood filminin konusu haline gelerek popülerleşti. Bugün ise distopik filmlerin adeta gerçek olduğu bir süreçten geçiyoruz.

Artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmaya mecbur olduğumuz yapay zeka alanındaki yenilikler, hayatımızın pek çok alanını etkileyeceği gibi devlet sistemlerini ve uluslararası dengeleri de dönüştürecek. Bunun farkında olan bazı ülkeler yapay zeka yatırımlarını milyar dolarla ölçüyor, kimisiyse Yapay Zeka Bakanlığı kuruyor; ne yazık ki Türkiye ise henüz bu alanda atağa geçmiş değil.

‘İnsan zekasını taklit eden ve topladıkları bilgilere göre yinelemeli olarak kendilerini iyileştirebilen sistemler veya makineler’ [efn_note]“Yapay Zeka Nedir”, https://www.oracle.com/tr/artificial-intelligence/what-is-artificial-intelligence.html[/efn_note] şeklinde özetlenebilecek yapay zeka sistemleri artık kendi başlarına veri topluyor, bu verileri kendi sistemleri için kullanabiliyor ve kendini programlayarak soyut düşünce haline getirebiliyor.[efn_note]“Yapay zekâ teknolojisi savaşın karakterini nasıl değiştirecek?”Euronews, 28-12-2018: https://tr.euronews.com/2018/12/28/yapay-zeka-teknolojisi-savasin-karakterini-nasil-degistirecek[/efn_note] Örneğin, Londra’da bulunan Kingston Üniversitesi’ndeki müzik teknolojileri uzmanı Dr. Oded Ben-Tal’ın geliştirdiği yapay zeka, yaklaşık 23 bin İrlanda halk müziği eserini tarayarak kendi bestelerini yapmaya başladı. [efn_note]“Bot Dylan Kendi Şarkısını Yapan Yapay Zeka”, RoboLoko, http://www.roboloko.com/bot-dylan-kendi-sarkisini-yazan-yapay-zeka/[/efn_note] Bu küçücük örnek pek çok alanda hayatımızın nasıl değişebileceğine dair bir fikir verebilir.

Yapay zeka yarışında kim ne yapıyor?

Yapay zekayı 1980’den önce ağırlıklı olarak Japonlar üretiyordu bu tarihten sonra ise İngiliz bilim adamları yarışta öne geçmişti. 1997 yılında ABD merkezli bir marka olan IBM (International Business Machines)’in ürettiği Deep Blue adlı bilgisayarın, dünyanın en ünlü satranç ustası Garry Kasparov’u yenmesiyle süreç yeni bir aşamaya geldi.[efn_note]“Yapay Zeka Nedir? Yapay Zekanın Tarihçesi ve Çeşitleri”.[/efn_note]

Bu yeni aşamada ABD, Almanya, Çin ve Rusya gibi ülkeler, yapay zekanın ticari ve tıbbi konuların yanı sıra askeri -güvenlik alanında da tartışmasız gücünü gördü. Uluslararası ilişkilerdeki güç dengesini koruma bağlamında yapay zeka geliştirilmesi ve kullanımı devlet politikalarının önemli bir unsuru haline gelmeye başladı.

Amazon, Facebook, Google gibi şirketlerinin yaptıkları yapay zeka yatırımının dışında ABD federal hükümeti de bu alana 2020 yılında $ 4.9 milyar dolarlık bir yatırım planladı. [efn_note]“FindingArtificialIntelligence Money in theFiscal 2020 Budget” https://about.bgov.com/news/finding-artificial-intelligence-money-fiscal-2020-budget/[/efn_note] Almanya ise 2019 yılında yapay zeka bütçesine 500 milyon avro ayırdı, bu bütçenin 2025’e kadar 3 milyar avro olacağı tahmin ediliyor.

IBM, SONY, Ali Baba, Amazon gibi şirketler, devlet-özel sermaye birlikteliği bağlamında, yapay zekaya astronomik rakamlarda yatırımlar yapıyor. Bugün, en büyük 20 teknoloji şirketinin listesindeki 9 şirket Çin’in, 11 şirket ise ABD’nin. Çin, 2030 yılında dünyanın yapay zeka liderlerinden biri olmayı hedefliyor. Yapay zekâ “start-up” şirketlerinin yüzde 48’i de Çinli şirketlerden oluşuyor. Çin’in dijital ekonomisi de 3.8 trilyon dolara ulaştı.[efn_note]“Çin ve ABD’nin Yapay Zeka Savaşı”: https://www.akademisyenlik.com/fen-bilimleri/cin-ve-abdnin-yapay-zeka-savasi/[/efn_note]

Amazon, Facebook, Google gibi şirketlerinin yaptıkları yapay zeka yatırımının dışında ABD federal hükümeti de bu alana 2020 yılında $ 4.9 milyar dolarlık bir yatırım planladı.[efn_note]“FindingArtificialIntelligence Money in theFiscal 2020 Budget” https://about.bgov.com/news/finding-artificial-intelligence-money-fiscal-2020-budget/[/efn_note] Almanya ise 2019 yılında yapay zeka bütçesine 500 milyon avro ayırdı, bu bütçenin 2025’e kadar 3 milyar avro olacağı tahmin ediliyor.[efn_note]“GermanGovernmentInvest 3 BillionEuros in AI”, https://ai-europe.eu/german-government-invest-3-billion-euros-in-ai/[/efn_note] Bu ülkeleri İngiltere, Fransa, Kanada ve Avustralya izliyor.

Rusya da yapay zeka konusunda iddialı; Moskova, 2019 yılında yabancı yatırımcılardan Rus yapay zeka firmalarına 2 milyar dolar yatırım yapmalarını istedi ve her geçen gün de bu alana ilgisi artıyor.[efn_note]“RussiaRaises $2Bln forInvestment in ArtificialIntelligence”, TheMoscow Times: https://www.themoscowtimes.com/2019/05/31/russia-raises-2bln-for-investment-in-artificial-intelligence-a65824[/efn_note] Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Yapay zeka alanında tekelleşen dünyayı yönetir” cümlesi Rusya devlet politikasını oldukça iyi açıklıyor.[efn_note]“Putin: Yapay Zeka Alanında Tekelleşen Dünyayı Yönetir,” Hurriyet, 31.05.2019: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/putin-yapay-zeka-alaninda-tekellesen-dunyayi-yonetir-41231399[/efn_note]

Yapay zeka ve yeni bir dünya düzeni projeksiyonu

Görüldüğü üzere yapay zekâ uluslararası sistemde ülkelerin güç dengelerini koruyabilmeleri açısından vazgeçemeyecekleri ve her geçen gün daha fazla yatırım yapmaları gereken bir olgu haline geldi.Bu süreçte hiçbir büyük devletin bu teknolojiye yatırım yapmamak gibi bir lüksü yok.

Durum böyleyse nasıl bir dünya, siyasal ve uluslararası ilişkiler alanı tahayyül edilebiliriz?

Bu sorunun cevabının verilmesi kolay olmamakla beraber ABD sinemasının distopik filmleri belki bize yol gösterebilir.

Öncelikle iç siyaset bağlamında, yapay zeka kullanımı sonucunda milyonlarca kişinin işsiz kalacağı ve bir kitlenin devletler ve üst sınıflar açısından kontrol edilmesi gereken bir güvenlik riskine dönüşeceği aşikar.

Ayrıca siyasetin, çok güçlü uluslararası bağlantıları olan küçük bir azınlığın elinde olma ihtimalinin epey yüksek olduğu bir döneme giriyoruz. Görünen o ki, refahın, eğitim sisteminin ve sosyal devletin güçlü olduğu devletler dışında, iyi eğitimli kitlelerin geniş toplumu yönettiği, sadece belirli bir azınlığın hassas bilgilere ulaşabildiği bir dönem bizi bekliyor. Başka bir ifadeyle, büyük şirketlerin dünyaya egemen olduğu bir tür teknokratik plütokratik[efn_note]Zenginlerin yönetimi.[/efn_note] bir sürecin eşiğindeyiz.

Bu muhtemel tablo bizi, merkezi yapının herkesi izlediği George Orwell’in 1984 romanından daha ziyade Neill Blomkamp’ın yönettiği, Matt Damon ve Jodie Foster’ın rol aldığı “Elsyum” filmindeki gibi güvenlikli, temiz su ve havaya sahip şehirlerde (hatta gezegenlerde) yaşayan mutlu bir azınlığın, işsiz olan veya sistemin dışladığı büyük kitleleri bir risk olarak görüp yönettiği şirket- devletler sürecine götürüyor.

Yapay zeka, iktidarların gözetleme mantığı çerçevesinde sivil hak ve özgürlükleri kısıtladığı, toplumun taleplerini göz önüne alan ama çoğu zaman yapay zekâ aracılığıyla bunları rahatça manipüle edebileceği bir dönemi beraberinde getirecek gibi görünüyor.

Bu bağlamda, yapay zeka, iktidarların gözetleme mantığı çerçevesinde sivil hak ve özgürlükleri kısıtladığı, toplumun taleplerini göz önüne alan ama çoğu zaman yapay zekâ aracılığıyla bunları rahatça manipüle edebileceği bir dönemi beraberinde getirecek gibi görünüyor. Çinli iki araştırmacının potansiyel suçluları yüzlerine bakarak tanıyan bir yapay zekâ geliştirmesi bu kuşkularımızı güçlendiriyor.[efn_note]“Çin Yapay Zekalı Yüz Tarama Teknolojisi ile Suçlu Yakalıyor”, Hurriyet: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/cin-yapay-zekali-yuz-tarama-teknolojisi-ile-suclu-yakaliyor-40892992[/efn_note]

Yapay zeka uluslararası ilişkileri nasıl etkileyebilir?

Yapay zekanın uluslararası ilişkilere etkisi ise oldukça yüksek olacak. 20. yüzyılın ulus-devlet odaklı anlayışı yerine çok sistemli, çok aktörlü oyuncuların olduğu bir uluslararası sistem bizi bekliyor.

Örnek vermek gerekirse, insan gücüne çok fazla ihtiyaç kalmayacağı için gelecekte bir Avrupa ordusunun kurulması hayal olmaktan çıkacak. Singapur, Birleşik Arap Emirliği gibi küçük, zengin ama askeri gücü zayıf olan ülkelerin askeri anlamda daha güçleneceği ve uluslararası sistemde güvenlik bağlamında daha fazla sesinin çıkacağı bir dönem olacak gibi gözüküyor.

Yapay zeka ve yapay zeka temelli silahlar sadece devlet tekelinde olmayacağından terör örgütleri gibi devlet dışı aktörlerin güvenlik anlamında daha güçlü birer tehdit haline geleceği bir döneme gireceğiz. Bu durum müttefik ve komşu devletlerle iş birliğinin önemini artıracak.

Buradaki önemli sorulardan biri de şu: Yeni savaşlar nasıl olacak?

Ülkelerin başındaki bir avuç elit, eğer sayıca çok ve işe yaramayan nüfustan kurtulmak isterse, iki seçenek karşımıza çıkıyor. Birincisi, konvansiyonel ve yıkıcı bir savaş ile yaramayan kitleleri eritmek. İkincisi olası senaryo ise, terör üzerinden asimetrik savaşlarla daha uzun sürede ama daha yıkıcı sonuçlar verebilecek bir yöntem olabilir. İkincisinin daha muhtemel gözüktüğünü düşünüyorum. Ama ne olursa olsun, gerçek anlamda geniş katılımlı bir demokrasinin ve bireysel özgürlüklerin kısıtlandığı, sosyal eşitliğin daha da azaldığı bir döneme gireceğiz.

Türkiye yapay zeka çağına hazır mı?

Türkiye de bir NATO ve uluslararası kapitalist sistemin önemli bir oyuncusu olarak yapay zekaya yatırım yapıyor. Ancak bu yatırımlar yukarıda belirttiğimiz ülkelerle kıyasladığımızda çok cılız kalıyor.

Türkiye, 22 ülkenin adapte ettiği Yapay Zeka Stratejisi’ne hâlâ katılmadı. Bu yüzden Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Derneği (EDAM) 2019 yılında Türkiye’nin ulusal yapay zeka stratejisini tartışmaya açtı.

Aynı zamanda Türkiye unicorn (1 milyar doları aşan girişimler) şirketlere sahip olan orta büyüklükte bir ülke olmasına rağmen, bu şirketler global oyuncular olmadığından büyük dataya (ve yapay zekaya) çok fazla ihtiyaç duymuyor.[efn_note]“ WhyTurkeyneeds a NationalArtificialIntelligenceStrategy?” https://medium.com/make-innovation-work/why-turkey-needs-a-national-artificial-intelligence-strategy-df7e45ce10d4[/efn_note] Bu yüzden Türk endüstrisi ve şirketleri de dijitalleşmeye mesafeli duruyor.

Yapay zeka süreci açısından her ne kadar devletler, teoride istekli görünse de, pratiğe bakıldığında özel sektör her zaman daha girişimcidir.[efn_note]“ArtificialIntelligenceera ‘opportunityforTurkey”, Hurriyet Daily News, july 15 2019: http://www.hurriyetdailynews.com/artificial-intelligence-era-opportunity-for-turkey-144960[/efn_note] Fakat şu anda piyasa göz önünde bulundurulduğunda Hacettepe Üniversitesi ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde yapay zeka bölümleri açılsa da yüksek ihtimalle ilk mezunlarının büyük bir oranı ya yurt dışında iş bulacak ya da sektörle ilgisi olmayan bir yerlerde çalışacaklar.

Özetle, yapay zekanın küresel aktörler tarafından hem ekonomide hem de güvenlik komplekslerinde kullanımı ve bu alanda yaptıkları yatırımlar, dünyayı geri dönüşü olmayan bir yola soktu. Bu sürece giremeyen ülkelerin tarih sahnesinden silineceği bir döneme giriyoruz. Bu süreçte yapay zekayı yönlendirebilecek şirketlerin orta büyüklükteki ve daha küçük ülkelerin siyasal kontrolünde önemli roller oynayacağını düşünmek yanlış olmaz.

Uluslararası ilişkiler alanında ise nüfus anlamında küçük ama zengin ülkelerin bu süreçlerde daha kuvvetleneceği ve sesleri daha çok çıkan oyuncular olacağı su götürmeyecek bir gerçek. Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurduğu Yapay Zeka Bakanlığının önemli askeri yatırımlar yapmayacağını kim garanti edebilir? Bu bağlamda çok kutuplu bir dünyanın önü açıldı.

Türkiye ise bu sürecin önemini anlamış ama yeterince hamle yapmamış bir aktör konumunda, içinde bulunduğu bölgenin önemli bir aktörü olarak askeri ve güvenlik alanında en kısa zamanda gerekli adımları atması ise kaçınılmaz.

Twitter’dan takip edin: @rasimozgrdonmez

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 9 Aralık 2019’da yayımlanmıştır.

Rasim Özgür Dönmez
Rasim Özgür Dönmez
Prof. Rasim Özgür Dönmez - Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi. TED Ankara Koleji Lisesi mezunu, 1997 yılında Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 2003 yılında University of Exeter’de siyaset bilimi alanında doktorasını tamamladı. Uluslararası hakemli dergi Alternatif Politika’nın kurucusu ve editörü. Yayınlanan son kitabı, Prof. Ali Yaman ile beraber derlediği ve Lexington Books tarafından basılan Nation-Building and Turkish Modernization: Islam, Islamism, and Nationalism in Turkey

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x