Koronavirüs krizinden alınacak ilk 7 ders

Koronavirüs salgınının nasıl ve ne zaman biteceği bilinmese de siyaset ve ekonomi dersler çıkarmaya başladı bile. Salgından çıkan ilk yedi dersi ve işaret fişeklerinin hangi yönü gösterdiğini siyaset bilimci Ivan Krastev yazdı.

Salgının nasıl ve ne zaman sonlanacağı bilinmiyor ama yine siyasi ve ekonomik etkilerine dair tahminlerde bulunmak güç değil, hatta kasım ayında “The Light that Failed” kitabında Batı’nın demokrasi mücadelesi kaybettiğini ileri süren siyaset bilimci Ivan Krastev’e göre salgın ilk yedi dersini çoktan verdi bile.

Krastev, NewStatemanAmerica Dergisi’nin internet sitesinde 20 Mart’ta yayınlanan makalesinde, bu dersleri şöyle anlattı:

Güçlü devletlerin geri dönüşü

Krastev’e göre krizin birinci sonucu “güçlü devletin geri dönüşü” oldu. Bulgar uzmana göre, 2008 ekonomik krizinden sonra devletlerin piyasalara daha fazla müdahale etmesi yönünde bir talep ortaya çıkmadı. Ancak bu kez durum farklı:

“Bugün koronavirüs devleti bütün haşmetiyle geri getirdi. Covid-19, pandemiye karşı ortak savunmanın örgütlenmesinde ve batan ekonomilerini kurtarmada devlete daha çok bel bağlanmasına yol açtı. Devletlerin itibarı bugün halkın günlük davranışlarını değiştirme kabiliyeti ile ölçülüyor.”

Güçlenen, etnik milliyetçilik değil

Yazara göre, koronavirüs krizi ulus devletlerinin de güçlenmesine yol açtı. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler bile ulusal sınırlarını diğer üye ülkelere kapattı, kendi vatandaşlarının sağlığını diğerlerinden üstün tuttu. Krastev’e göre bu durum milliyetçiliğin güçlenmesine yol açtı. Ancak bu milliyetçilik “etnik bir milliyetçilik yerine bir tür toprağa bağlı (teritoryal) milliyetçilik” olarak beliriyor:

“Televizyon haberlerinde de hükümet açıklamalarında da koronavirüs görülen ülkelere seyahat eden aynı ulustan vatandaşların da en az yabancılar kadar hoş karşılanmadığını görüyoruz. İnsanlar bir araya geldikçe virüs bulaşma riski artırıyor ve devletler, kurtuluş için, sadece ülkeler arasında değil vatandaşları arasında da duvar örülmesini istiyor. Artık en büyük risk yabancılar değil, en yakınınızda bulunanlar.”

Uzmana güven geri döndü

2008’deki mali kriz ve 2015’teki göçmen krizi uzmanlara olan güveni sarsmış, alanlarında ihtisas yapmış kişilerin uyarı ve tavsiyelerini karşısına alan popülist söylemler sandıkta destek bulmuştu. Yazar, durumun yeniden tersine döndüğünü ve profesyonelliğin kıymetinin yeniden anlaşıldığını vurguluyor.

“Kendi hayatları söz konusu olduğunda insanların çoğu uzmanlara güvenmeye ve bilime yönelmeye daha açık. Virüse karşı verilen savaşı yöneten profesyonellerin meşruiyetinin giderek arttığını gözlemliyoruz. Uzmanlara güven geri dönmesi devletin geri dönüşünü de mümkün kıldı.”

Çin tarzı yönetimin cazibesi arttı

Koronavirüs krizinden çıkan bir başka önemli sonuç, Ivan Kratsev’e göre, Çin hükümetinin uyguladığı otoriter yönetimin cazibesinin artması… Çin yönetimi, koronavirüs aralık ayında ortaya çıkışından sonraki bir ayda yeterince şeffaf davranmadığı için eleştiriliyor. Ancak Çin devletin salgının yayılmasını önlemek adına ortaya koyduğu yöntemlerin verimi ve Çin halkının salgın karşısındaki tavrı etkileyiciydi.

“Süren krizde vatandaşlar sürekli olarak kendi devletlerinin müdahalesinin verimliliğini diğer devletlerle karşılaştırıyor. Krizin sona erdiği gün Çin’in kazanmış, ABD’nin ise kaybetmiş gibi görünmesi şaşırtmamalı.”

Panik yaratıp yönetebilmek

Kratsev’e göre koronavirüs salgını krizi yönetim stratejilerinde de farklı bir yaklaşımı zorunlu kıldı. Devletler, ekonomik krizler, terör saldırılarında veya mülteci krizlerinde panik duygusunun en büyük düşmanları olduğunu öğrendiler. Ancak bugünkü krizi yönetebilmek için devletlerin panik duygusunu kamçılamaya ihtiyacı var. Fakat panik yaratıp yönetebilmek güç ve sınırları var:

“Covid-19 salgınını erken safhasında, liderden ve bazı vatandaşlardan “Sakin olun”, “Hayatınıza devam edin” veya “Tehlikeyi abartmayın” gibi mesajlar geldi. Şimdi devletlerin vatandaşlarından evlerinde kalıp davranışlarını değiştirmesi gerektiğini söylemesi gerekiyor. Devletlerin başarısı, emredildiği gibi davranmasını sağlayacak şekilde vatandaşlarını korkutabilme kabiliyetine bağlı. Koronavirüs salgınında “paniğe kapılmayın” doğru bir mesaj değil. Salgını kontrol altına almak için insanların paniğe kapılması ve yaşam tarzlarını hemen ve sert biçimde değiştirmesi gerekiyor. Ancak insanları ne zamana kadar evlerinde tutabilirsiniz ki?”

Nesiller arası çatışma riski

Kratsev, koronavirüs salgınının nesiller arası gerilimi daha da artırdığına inanıyor:

“İklim değişikliği meselesinde genç nesiller yaşlıları onların geleceğini yeterince ciddiye almamakla eleştiriyor. Koronavirüs bunu tersine çevirdi. Şimdi toplumun yaşlı bireyleri korunmaya muhtaç ve genç nesilleri hayat tarzlarını değiştirmeye yanaşmamakla eleştiriyorlar. Kriz daha uzun sürerse nesiller arası çatışma daha da artabilir.”

Trump en büyük trajediye doğru mu gidiyor?

Koronavirüs krizinde en çok tartışılan konulandan biri de, alınan önlemlerin ekonomi üzerindeki tahribatı. Devletler bir yandan salgını önlemeye çalışırken öte yandan ekonomilerin ayakta kalması için tedbirler açıklıyor.

Ivan Kratsev’e göre devletler eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacak ve bunun siyasi sonuçları olacak. Krizin siyasi sonuçlarının başında “küreselleşmenin lanetlenmesi” olacak. Ancak yazara göre, etkili bir çözüm geliştiremezse küreselleşme karşıtı siyaset de koronavirüs krizini lehlerine çeviremeyecek:

“Kriz küreselleşme karşıtı korkuları doğruladı. Kapatılan havaalanları ve kendi kendini tecrit eden bireyle küreselleşmenin yere serildiğinin göstergeleri (…) Buna rağmen yeni küreselleşme karşıtı hareket, krize çözüm getiremeyen popülist siyasetçileri de zayıflatabilir. Küreselleşme karşı fikirlerin öncülüğünü yapan Donald Trump, Çin’den çıkan ve bir Meksika birasıyla aynı taşıyan virüse yenilir ve yaklaşan ABD başkanlık seçimini kaybederse bu tarihin en büyük cilvelerinden olabilir.”

Kratsev’e göre koronavirüs krizi Avrupa Birliği’nin geleceğini de büyük ölçüde etkileyecek. Almanya dahil Birliğe üye ülkelerin artık mali disiplini bir kenara etmeye başladığını, hiçbir ülkenin artık kapılarını göçmenlere açmaktan bahsetmediğini hatırlatan Kratsev, “Koronavirüsün, AB’nin üzerine kurulduğu temel varsayımların sorgulanmaya başlayacağı açıktır” ifadelerini kullandı.

Bu yazı ilk kez 27 Mart 2020’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Koronavirüs krizinden alınacak ilk 7 ders

Koronavirüs salgınının nasıl ve ne zaman biteceği bilinmese de siyaset ve ekonomi dersler çıkarmaya başladı bile. Salgından çıkan ilk yedi dersi ve işaret fişeklerinin hangi yönü gösterdiğini siyaset bilimci Ivan Krastev yazdı.

Salgının nasıl ve ne zaman sonlanacağı bilinmiyor ama yine siyasi ve ekonomik etkilerine dair tahminlerde bulunmak güç değil, hatta kasım ayında “The Light that Failed” kitabında Batı’nın demokrasi mücadelesi kaybettiğini ileri süren siyaset bilimci Ivan Krastev’e göre salgın ilk yedi dersini çoktan verdi bile.

Krastev, NewStatemanAmerica Dergisi’nin internet sitesinde 20 Mart’ta yayınlanan makalesinde, bu dersleri şöyle anlattı:

Güçlü devletlerin geri dönüşü

Krastev’e göre krizin birinci sonucu “güçlü devletin geri dönüşü” oldu. Bulgar uzmana göre, 2008 ekonomik krizinden sonra devletlerin piyasalara daha fazla müdahale etmesi yönünde bir talep ortaya çıkmadı. Ancak bu kez durum farklı:

“Bugün koronavirüs devleti bütün haşmetiyle geri getirdi. Covid-19, pandemiye karşı ortak savunmanın örgütlenmesinde ve batan ekonomilerini kurtarmada devlete daha çok bel bağlanmasına yol açtı. Devletlerin itibarı bugün halkın günlük davranışlarını değiştirme kabiliyeti ile ölçülüyor.”

Güçlenen, etnik milliyetçilik değil

Yazara göre, koronavirüs krizi ulus devletlerinin de güçlenmesine yol açtı. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler bile ulusal sınırlarını diğer üye ülkelere kapattı, kendi vatandaşlarının sağlığını diğerlerinden üstün tuttu. Krastev’e göre bu durum milliyetçiliğin güçlenmesine yol açtı. Ancak bu milliyetçilik “etnik bir milliyetçilik yerine bir tür toprağa bağlı (teritoryal) milliyetçilik” olarak beliriyor:

“Televizyon haberlerinde de hükümet açıklamalarında da koronavirüs görülen ülkelere seyahat eden aynı ulustan vatandaşların da en az yabancılar kadar hoş karşılanmadığını görüyoruz. İnsanlar bir araya geldikçe virüs bulaşma riski artırıyor ve devletler, kurtuluş için, sadece ülkeler arasında değil vatandaşları arasında da duvar örülmesini istiyor. Artık en büyük risk yabancılar değil, en yakınınızda bulunanlar.”

Uzmana güven geri döndü

2008’deki mali kriz ve 2015’teki göçmen krizi uzmanlara olan güveni sarsmış, alanlarında ihtisas yapmış kişilerin uyarı ve tavsiyelerini karşısına alan popülist söylemler sandıkta destek bulmuştu. Yazar, durumun yeniden tersine döndüğünü ve profesyonelliğin kıymetinin yeniden anlaşıldığını vurguluyor.

“Kendi hayatları söz konusu olduğunda insanların çoğu uzmanlara güvenmeye ve bilime yönelmeye daha açık. Virüse karşı verilen savaşı yöneten profesyonellerin meşruiyetinin giderek arttığını gözlemliyoruz. Uzmanlara güven geri dönmesi devletin geri dönüşünü de mümkün kıldı.”

Çin tarzı yönetimin cazibesi arttı

Koronavirüs krizinden çıkan bir başka önemli sonuç, Ivan Kratsev’e göre, Çin hükümetinin uyguladığı otoriter yönetimin cazibesinin artması… Çin yönetimi, koronavirüs aralık ayında ortaya çıkışından sonraki bir ayda yeterince şeffaf davranmadığı için eleştiriliyor. Ancak Çin devletin salgının yayılmasını önlemek adına ortaya koyduğu yöntemlerin verimi ve Çin halkının salgın karşısındaki tavrı etkileyiciydi.

“Süren krizde vatandaşlar sürekli olarak kendi devletlerinin müdahalesinin verimliliğini diğer devletlerle karşılaştırıyor. Krizin sona erdiği gün Çin’in kazanmış, ABD’nin ise kaybetmiş gibi görünmesi şaşırtmamalı.”

Panik yaratıp yönetebilmek

Kratsev’e göre koronavirüs salgını krizi yönetim stratejilerinde de farklı bir yaklaşımı zorunlu kıldı. Devletler, ekonomik krizler, terör saldırılarında veya mülteci krizlerinde panik duygusunun en büyük düşmanları olduğunu öğrendiler. Ancak bugünkü krizi yönetebilmek için devletlerin panik duygusunu kamçılamaya ihtiyacı var. Fakat panik yaratıp yönetebilmek güç ve sınırları var:

“Covid-19 salgınını erken safhasında, liderden ve bazı vatandaşlardan “Sakin olun”, “Hayatınıza devam edin” veya “Tehlikeyi abartmayın” gibi mesajlar geldi. Şimdi devletlerin vatandaşlarından evlerinde kalıp davranışlarını değiştirmesi gerektiğini söylemesi gerekiyor. Devletlerin başarısı, emredildiği gibi davranmasını sağlayacak şekilde vatandaşlarını korkutabilme kabiliyetine bağlı. Koronavirüs salgınında “paniğe kapılmayın” doğru bir mesaj değil. Salgını kontrol altına almak için insanların paniğe kapılması ve yaşam tarzlarını hemen ve sert biçimde değiştirmesi gerekiyor. Ancak insanları ne zamana kadar evlerinde tutabilirsiniz ki?”

Nesiller arası çatışma riski

Kratsev, koronavirüs salgınının nesiller arası gerilimi daha da artırdığına inanıyor:

“İklim değişikliği meselesinde genç nesiller yaşlıları onların geleceğini yeterince ciddiye almamakla eleştiriyor. Koronavirüs bunu tersine çevirdi. Şimdi toplumun yaşlı bireyleri korunmaya muhtaç ve genç nesilleri hayat tarzlarını değiştirmeye yanaşmamakla eleştiriyorlar. Kriz daha uzun sürerse nesiller arası çatışma daha da artabilir.”

Trump en büyük trajediye doğru mu gidiyor?

Koronavirüs krizinde en çok tartışılan konulandan biri de, alınan önlemlerin ekonomi üzerindeki tahribatı. Devletler bir yandan salgını önlemeye çalışırken öte yandan ekonomilerin ayakta kalması için tedbirler açıklıyor.

Ivan Kratsev’e göre devletler eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacak ve bunun siyasi sonuçları olacak. Krizin siyasi sonuçlarının başında “küreselleşmenin lanetlenmesi” olacak. Ancak yazara göre, etkili bir çözüm geliştiremezse küreselleşme karşıtı siyaset de koronavirüs krizini lehlerine çeviremeyecek:

“Kriz küreselleşme karşıtı korkuları doğruladı. Kapatılan havaalanları ve kendi kendini tecrit eden bireyle küreselleşmenin yere serildiğinin göstergeleri (…) Buna rağmen yeni küreselleşme karşıtı hareket, krize çözüm getiremeyen popülist siyasetçileri de zayıflatabilir. Küreselleşme karşı fikirlerin öncülüğünü yapan Donald Trump, Çin’den çıkan ve bir Meksika birasıyla aynı taşıyan virüse yenilir ve yaklaşan ABD başkanlık seçimini kaybederse bu tarihin en büyük cilvelerinden olabilir.”

Kratsev’e göre koronavirüs krizi Avrupa Birliği’nin geleceğini de büyük ölçüde etkileyecek. Almanya dahil Birliğe üye ülkelerin artık mali disiplini bir kenara etmeye başladığını, hiçbir ülkenin artık kapılarını göçmenlere açmaktan bahsetmediğini hatırlatan Kratsev, “Koronavirüsün, AB’nin üzerine kurulduğu temel varsayımların sorgulanmaya başlayacağı açıktır” ifadelerini kullandı.

Bu yazı ilk kez 27 Mart 2020’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x