Kadınlar yeşil enerjinin neresinde?

Sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için yeşil enerjiye geçiş şart. Bu süreçte kadınların rolü ve etkinliğini artırmak mümkün mü? Kadın kotasından cinsiyet eşitliği kredisine yeşil enerjide dünyadan ve Türkiye’den iyi örnekler neler?

Sürdürülebilir enerjiye geçişin bir faydası da, sistemik kadın erkek ayrımcılığıyla mücadelede için bir fırsat sunması. Bu konuda, tüm dünyada devletler, firmalar ve üniversiteler, yeşil enerjiye geçişi daha çeşitli ve kapsayıcı kılmak adına çok farklı stratejiler uyguluyor. Hatta bir Türk firması en büyük rüzgâr santralinin yapımını finanse etmek üzere 44 milyon ABD doları tutarında cinsiyet eşitliği kredisi aldı.

Bu tip stratejilerin neler olduğunu ve nasıl yaygınlaştırılabileceğini Project Syndicate’de yayımlanan “Kadınlar Yeşil Enerjiye Geçişi Nasıl Güçlendirebilir?” başlıklı yazısında anlatan Sürdürülebilir Enerji Global Forumu Başkanı ve Irene Giner- Reichl, yazısına dünyanın fosil yakıt temelli enerji sisteminden karbon-nötr bir sisteme geçmesi gerektiğini belirterek başlıyor:

“Bunun için, ülkelerin yenilenebilir enerjiye geçerek bunu elektrik ağlarına dâhil etmesi, enerji verimliliğini artırarak enerji alt yapılarını iyileştirmesi, elektrik enerjisi ve enerji piyasasının yönetimini düzenlemeleri gerekli. Yeşil enerjiye geçişte başarıya ulaşmak için kadınların erkeklerle eşit ölçüde katkı vermesi gerektiği ise genellikle göz ardı edilen bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

Kadınlar, sürdürülebilir enerji iş gücünün en fazla üçte birinde

Yenilenebilir enerjiye geçiş, ülkelerin kalkınma öncelikleri, nüfusun enerji nakil hatları şebekesine erişim oranı, mevcut enerji kaynaklarının çeşitliliği ve öngörülen enerji ihtiyaçlarına göre farklılık gösterecektir. Bazı sistemlerde karbondioksit salımlarını azaltmak için yalnızca sürdürülemeyen, eski yapıların iyileştirilmesi yeterli olurken, bazılarında cinsiyet eşitliğini de kapsayacak şekilde çok yönlü bir kalkınma stratejisinin oluşturulması gerekebilir. Asıl önemli olan, tüm ülkelerin hiçbir ayrım yapmadan herkes için istihdam yaratmaya odaklanmış olmasıdır.”

Kadınların, küresel sürdürülebilir enerji iş gücünün en fazla üçte birini oluşturduğunu vurgulayan Giner- Reichl, kadınların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik dallarındaki meslekler ve yönetici pozisyonlarındaki oranının çok düşük olduğunu da anımsatıyor:

“Beklenildiği üzere, iş yerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği dinamikleri hakkında farkındalık da oldukça düşük bir eğilim gösteriyor. Ayrıca, çalışma saatlerinde esneklik, doğum izni, işe dönüş planlamaları, işe alım ve terfilerde önyargısız olma, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı yönetim kurulları ve toplantılar gibi sektördeki mevcut eşitsizliği düzeltmeyi amaçlayan politikalar oldukça az.

Kadınların iş gücüne ve içinde yaşadıkları topluma tam ve erkeklerle eşit bir ölçüde katılımının sağlanmasının önündeki engeller, her şeyden önce insan haklarının ihlali olarak karşımızda duruyor. Bu nedenle, devletler kadınlara yönelik ayrımcılığı yok etmek, onların gelişimini ve güçlendirilmesini sağlamak üzere planlamaların yapılmasıyla yükümlüdür.

Ayrıca, sürdürülebilir enerjiye geçişte kadınların katılım ve temsilinin eksikliği, yalnızca farklı yeteneklerden yoksun olmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve küresel iklim hedeflerine ulaşmak için gerekli olan dönüşüme de ket vuruyor. Buna karşılık, kadınların iş gücüne eşit biçimde katılması hem iş sektörü hem de ekonomi, toplumsal kalkınma ve çevre açısından oldukça yararlı.”

Kadınlar kriz dönemlerinde daha başarılı

Aynı zamanda Avusturya’nın Brezilya ve Surinam büyükelçisi olan Giner- Reichl, Dünya Bankası 2012 yılı Dünya Kalkınma Raporu’nda toplumsal cinsiyet eşitliğinin yalnızca bir kalkınma hedefi olmadığının, ekonomik verimliliği ve gelecek nesillerin ekonomideki başarı şansını artıracağının altının çizildiğini de anımsatarak şöyle devam ediyor:

“Danışmanlık firması McKinsey & Company’nin 2009 küresel ekonomik krizi sırasında dünya çapında yaptığı bir araştırma, kadın liderlerin kriz boyunca ve sonrasında rekabet üstünlüğünü ellerinde tuttuğunu gösteriyor. Aynı şekilde, karar alıcı pozisyonlarında daha fazla kadının yer alması, yenilik ve verimliliği artırdığı gibi riskleri azaltarak kalkınma uygulamalarının da gelişmesini sağlıyor.”

Kadın kotasından cinsiyet eşitliği kredisine iyi örnekler

“Yeşil enerjiye geçişler, sistemik kadın erkek ayrımcılığıyla mücadele etmek için fırsatlar yaratarak toplumların daha çeşitli bir iş gücünden istifade etmesini sağlıyor. Aslında bu, daha çok sürdürülebilir enerjinin yeni ve hızla gelişen bir alan olmasından kaynaklanıyor. Bu alanda istihdam edilen yaklaşık 11 milyon çalışanın 2050 yılında 42 milyondan daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, sürdürülebilir enerjiye geçiş inşaat mühendisliği, çevre bilimi, pazarlama, öğretim ve topluluk eylem planları gibi çok farklı alanlarda becerilerin de bir araya getirilmesini gerektiriyor.

Tüm dünyada devletler, firmalar ve üniversitelerin yeşil enerjiye geçişi daha çeşitli ve kapsayıcı kılmak adına çok farklı stratejiler uygulaması ise işin sevindirici yanı. Örnek vermek gerekirse, Ruanda’nın 2003 anayasasına göre, sürdürülebilir kalkınma ve enerji dahil olmak üzere tüm karar alma organlarında en az %30 oranında kadının yer alması zorunlu hale geldi. Söz konusu mecburi kotayla topluma güçlü bir işaret de verilmiş oldu, neticede 2013 ve 2018 parlamento seçimlerinde kadınlar meclisteki koltukların %60’tan fazlasını aldı.

İş dünyasında ise Polat Enerji adlı Türk firması Türkiye’nin en büyük rüzgâr santralinin yapımını finanse etmek üzere 44 milyon ABD doları tutarında cinsiyet eşitliği kredisi (gender loan) aldı. Şirketin cinsiyet eşitliği konusunda daha iyi bir performans sergilemesi halinde mevcut kredi şartları iyileştirilecek.

Aynı şekilde, enerji sektöründe faaliyet gösteren Wind Denmark adlı şirket ülkenin mevcut ebeveyn izin politikasında hem kadınlar hem de erkekler için çok daha büyük adımlar atarken, ScottishPower işe dönüş programının öncülüğünü yapıyor. Ayrıca, kısa bir süre önce rüzgâr türbini imalatçısı Siemens Gamesa adlı şirket esnek çalışma saatleri düzenlemeleri ve maaş farkı analizlerini destekledi. Böylelikle, şirketteki kadın çalışanların erkek meslektaşlarının kazandıklarının %95’ini aldıkları Birleşik Krallık yönetimi tarafından da belgelenmiş oldu.

Akademik kurumlar ve sivil toplum kuruluşları da bu konuda üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Avustralya’daki Sydney Üniversitesi (UNSW), ‘Mühendislikte Kadınlar Programı’nı başlattığı 2014 yılından bu yana bu bölüme kayıt yaptıran kadınların %78 oranında arttığını bildiriyor. Enerji sektöründe çalışan kadınlara yönelik network kurma, rehberlik ve eğitim programları düzenleyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan “Enerji Dönüşümü İçin Küresel Kadın İletişim Ağı” (GWNET) geçtiğimiz günlerde sürdürülebilir enerjide cinsiyet eşitliliğinin sağlanmasıyla alakalı bir çalışma yayınladı.

Küresel ısınmayı yavaşlatmak ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için yeşil enerjiye geçiş şart. Sürdürülebilir enerjiye geçiş, herkesin yararına olan bir şey. COVID-19 krizinden sonra tüm ülkeler ‘daha iyisini inşa etme’ sürecine girecekleri için sürdürülebilir enerjiye geçiş de herhangi bir teşvik paketinin en önemli unsurlarından olacaktır. Bu dönüşümde kadınlar merkezi bir rol üstlendiği takdirde, ülkeler de daha başarılı olacaktır.”

Bu yazı ilk kez 16 Temmuz 2020’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Kadınlar yeşil enerjinin neresinde?

Sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için yeşil enerjiye geçiş şart. Bu süreçte kadınların rolü ve etkinliğini artırmak mümkün mü? Kadın kotasından cinsiyet eşitliği kredisine yeşil enerjide dünyadan ve Türkiye’den iyi örnekler neler?

Sürdürülebilir enerjiye geçişin bir faydası da, sistemik kadın erkek ayrımcılığıyla mücadelede için bir fırsat sunması. Bu konuda, tüm dünyada devletler, firmalar ve üniversiteler, yeşil enerjiye geçişi daha çeşitli ve kapsayıcı kılmak adına çok farklı stratejiler uyguluyor. Hatta bir Türk firması en büyük rüzgâr santralinin yapımını finanse etmek üzere 44 milyon ABD doları tutarında cinsiyet eşitliği kredisi aldı.

Bu tip stratejilerin neler olduğunu ve nasıl yaygınlaştırılabileceğini Project Syndicate’de yayımlanan “Kadınlar Yeşil Enerjiye Geçişi Nasıl Güçlendirebilir?” başlıklı yazısında anlatan Sürdürülebilir Enerji Global Forumu Başkanı ve Irene Giner- Reichl, yazısına dünyanın fosil yakıt temelli enerji sisteminden karbon-nötr bir sisteme geçmesi gerektiğini belirterek başlıyor:

“Bunun için, ülkelerin yenilenebilir enerjiye geçerek bunu elektrik ağlarına dâhil etmesi, enerji verimliliğini artırarak enerji alt yapılarını iyileştirmesi, elektrik enerjisi ve enerji piyasasının yönetimini düzenlemeleri gerekli. Yeşil enerjiye geçişte başarıya ulaşmak için kadınların erkeklerle eşit ölçüde katkı vermesi gerektiği ise genellikle göz ardı edilen bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

Kadınlar, sürdürülebilir enerji iş gücünün en fazla üçte birinde

Yenilenebilir enerjiye geçiş, ülkelerin kalkınma öncelikleri, nüfusun enerji nakil hatları şebekesine erişim oranı, mevcut enerji kaynaklarının çeşitliliği ve öngörülen enerji ihtiyaçlarına göre farklılık gösterecektir. Bazı sistemlerde karbondioksit salımlarını azaltmak için yalnızca sürdürülemeyen, eski yapıların iyileştirilmesi yeterli olurken, bazılarında cinsiyet eşitliğini de kapsayacak şekilde çok yönlü bir kalkınma stratejisinin oluşturulması gerekebilir. Asıl önemli olan, tüm ülkelerin hiçbir ayrım yapmadan herkes için istihdam yaratmaya odaklanmış olmasıdır.”

Kadınların, küresel sürdürülebilir enerji iş gücünün en fazla üçte birini oluşturduğunu vurgulayan Giner- Reichl, kadınların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik dallarındaki meslekler ve yönetici pozisyonlarındaki oranının çok düşük olduğunu da anımsatıyor:

“Beklenildiği üzere, iş yerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği dinamikleri hakkında farkındalık da oldukça düşük bir eğilim gösteriyor. Ayrıca, çalışma saatlerinde esneklik, doğum izni, işe dönüş planlamaları, işe alım ve terfilerde önyargısız olma, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı yönetim kurulları ve toplantılar gibi sektördeki mevcut eşitsizliği düzeltmeyi amaçlayan politikalar oldukça az.

Kadınların iş gücüne ve içinde yaşadıkları topluma tam ve erkeklerle eşit bir ölçüde katılımının sağlanmasının önündeki engeller, her şeyden önce insan haklarının ihlali olarak karşımızda duruyor. Bu nedenle, devletler kadınlara yönelik ayrımcılığı yok etmek, onların gelişimini ve güçlendirilmesini sağlamak üzere planlamaların yapılmasıyla yükümlüdür.

Ayrıca, sürdürülebilir enerjiye geçişte kadınların katılım ve temsilinin eksikliği, yalnızca farklı yeteneklerden yoksun olmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve küresel iklim hedeflerine ulaşmak için gerekli olan dönüşüme de ket vuruyor. Buna karşılık, kadınların iş gücüne eşit biçimde katılması hem iş sektörü hem de ekonomi, toplumsal kalkınma ve çevre açısından oldukça yararlı.”

Kadınlar kriz dönemlerinde daha başarılı

Aynı zamanda Avusturya’nın Brezilya ve Surinam büyükelçisi olan Giner- Reichl, Dünya Bankası 2012 yılı Dünya Kalkınma Raporu’nda toplumsal cinsiyet eşitliğinin yalnızca bir kalkınma hedefi olmadığının, ekonomik verimliliği ve gelecek nesillerin ekonomideki başarı şansını artıracağının altının çizildiğini de anımsatarak şöyle devam ediyor:

“Danışmanlık firması McKinsey & Company’nin 2009 küresel ekonomik krizi sırasında dünya çapında yaptığı bir araştırma, kadın liderlerin kriz boyunca ve sonrasında rekabet üstünlüğünü ellerinde tuttuğunu gösteriyor. Aynı şekilde, karar alıcı pozisyonlarında daha fazla kadının yer alması, yenilik ve verimliliği artırdığı gibi riskleri azaltarak kalkınma uygulamalarının da gelişmesini sağlıyor.”

Kadın kotasından cinsiyet eşitliği kredisine iyi örnekler

“Yeşil enerjiye geçişler, sistemik kadın erkek ayrımcılığıyla mücadele etmek için fırsatlar yaratarak toplumların daha çeşitli bir iş gücünden istifade etmesini sağlıyor. Aslında bu, daha çok sürdürülebilir enerjinin yeni ve hızla gelişen bir alan olmasından kaynaklanıyor. Bu alanda istihdam edilen yaklaşık 11 milyon çalışanın 2050 yılında 42 milyondan daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, sürdürülebilir enerjiye geçiş inşaat mühendisliği, çevre bilimi, pazarlama, öğretim ve topluluk eylem planları gibi çok farklı alanlarda becerilerin de bir araya getirilmesini gerektiriyor.

Tüm dünyada devletler, firmalar ve üniversitelerin yeşil enerjiye geçişi daha çeşitli ve kapsayıcı kılmak adına çok farklı stratejiler uygulaması ise işin sevindirici yanı. Örnek vermek gerekirse, Ruanda’nın 2003 anayasasına göre, sürdürülebilir kalkınma ve enerji dahil olmak üzere tüm karar alma organlarında en az %30 oranında kadının yer alması zorunlu hale geldi. Söz konusu mecburi kotayla topluma güçlü bir işaret de verilmiş oldu, neticede 2013 ve 2018 parlamento seçimlerinde kadınlar meclisteki koltukların %60’tan fazlasını aldı.

İş dünyasında ise Polat Enerji adlı Türk firması Türkiye’nin en büyük rüzgâr santralinin yapımını finanse etmek üzere 44 milyon ABD doları tutarında cinsiyet eşitliği kredisi (gender loan) aldı. Şirketin cinsiyet eşitliği konusunda daha iyi bir performans sergilemesi halinde mevcut kredi şartları iyileştirilecek.

Aynı şekilde, enerji sektöründe faaliyet gösteren Wind Denmark adlı şirket ülkenin mevcut ebeveyn izin politikasında hem kadınlar hem de erkekler için çok daha büyük adımlar atarken, ScottishPower işe dönüş programının öncülüğünü yapıyor. Ayrıca, kısa bir süre önce rüzgâr türbini imalatçısı Siemens Gamesa adlı şirket esnek çalışma saatleri düzenlemeleri ve maaş farkı analizlerini destekledi. Böylelikle, şirketteki kadın çalışanların erkek meslektaşlarının kazandıklarının %95’ini aldıkları Birleşik Krallık yönetimi tarafından da belgelenmiş oldu.

Akademik kurumlar ve sivil toplum kuruluşları da bu konuda üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Avustralya’daki Sydney Üniversitesi (UNSW), ‘Mühendislikte Kadınlar Programı’nı başlattığı 2014 yılından bu yana bu bölüme kayıt yaptıran kadınların %78 oranında arttığını bildiriyor. Enerji sektöründe çalışan kadınlara yönelik network kurma, rehberlik ve eğitim programları düzenleyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan “Enerji Dönüşümü İçin Küresel Kadın İletişim Ağı” (GWNET) geçtiğimiz günlerde sürdürülebilir enerjide cinsiyet eşitliliğinin sağlanmasıyla alakalı bir çalışma yayınladı.

Küresel ısınmayı yavaşlatmak ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmek için yeşil enerjiye geçiş şart. Sürdürülebilir enerjiye geçiş, herkesin yararına olan bir şey. COVID-19 krizinden sonra tüm ülkeler ‘daha iyisini inşa etme’ sürecine girecekleri için sürdürülebilir enerjiye geçiş de herhangi bir teşvik paketinin en önemli unsurlarından olacaktır. Bu dönüşümde kadınlar merkezi bir rol üstlendiği takdirde, ülkeler de daha başarılı olacaktır.”

Bu yazı ilk kez 16 Temmuz 2020’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x