FBI eski direktöründen Trump’a çağrı: Sayın Başkan, lütfen ırkçılığın karşısında durun!

20 kişinin hayatını kaybettiği Teksas’taki saldırı sonrası FBI eski direktörü James Comey, Donald Trump’a sesleniyor: Sayın Başkan, ırkçılığın o radyoaktif enerjisini açığa çıkarıp bundan yararlanmaya çalışmayı bırakmalısınız.

Ağustos’un ilk haftasonu ABD’de Texas ve Ohio’daki iki saldırıda 29 kişi yaşamını yitirdi. Saldırılar hem silah yasası tartışmasını hem de ırkçılık konusunu yeniden gündeme getirdi. Zira Texas El Paso’da 20 kişinin hayatını kaybettiği olayda, saldırganın Latin Amerika kökenlileri hedef aldığı belirtiliyor. Saldırganın internette yayınlanan bildirisinde de, yine Latin Amerikalı göçmenleri hedef alıyordu.

ABD Başkanı Donald Trump ise ırkçılığı normalleştiren ve nefreti besleyen ifadeler kullanmakla eleştiriliyor. Son dönemde, Temsilciler Meclisi üyesi dört azınlık kadın üye hakkında “Geldikleri suç yuvası ülkelerine geri dönsünler,” ifadesi çok tepki görmüştü.

Trump daha önce de, nüfusunun çoğunluğu siyah olan Baltimore’a “Sıçanların ve kemirgenlerin istila ettiği iğrenç bir pislik yuvası” benzetmesini yapmıştı.

2013 – 2017 yılları arasında FBI Direktörü olan James Comey, New York Times gazetesine yazdığı makalesinde Trump’a sesleniyor ve durumun ciddiyetini özetle şöyle anlatıyor:

“Amerikan halkı olarak hayatımızın orta yerinde uzun yıllardır radyoaktif ışınlarını yayan bir ırkçılık çorbası duruyor. Donald Trump, bu çorba kazanını karıştırarak siyasi açıdan fayda sağladığını sanıyor, ama aslında yaptığı şey bundan çok daha tehlikeli.

Bu kontrol dışı ve ölümcül çorbanın ülke tarihimiz boyunca yaydığı tehlikeli ışınlar, Afrika kökenli Amerikalıların köleleştirilmesine, terörize edilmesine, katledilmesine ve baskı görmesine yol açtı.
Amerikan tarihinin ilk 200 senesi, sayısız cinayet, darp ve tehdit olaylarıyla dolu.

Ama son 50 yılda olumlu bir gelişme oldu ve Amerika bu tehlikeli radyasyonu kontrol altına almaya başladı. Tıpkı nükleer santrallerdeki reaktör koruma kapları gibi, kanunlardan oluşan bir koruma kabı inşa ettik. İnsanlara ırkları nedeniyle kötü muamele etmeyi suç sayan kurallar getirdik. Daha da önemlisi, halihazırda yürürlükte olan kanunlarımızı uygulamaya başladık. Sonunda da bu değişim yavaş yavaş seçim sandıklarına, jüri sıralarına, polis merkezlerine ve sınıflara yansımaya başladı.”

Amerikan halkı olarak hayatımızın orta yerinde uzun yıllardır radyoaktif ışınlarını yayan bir ırkçılık çorbası duruyor. Donald Trump, bu çorba kazanını karıştırarak siyasi açıdan fayda sağladığını sanıyor, ama aslında yaptığı şey bundan çok daha tehlikeli.

Tek başına kanunlar yeterli mi?

Irkçılığı önlemek için düzenlenen kanunların sadece çözümün bir parçası olduğunu belirten Comey çok çarpıcı bir benzetmeye başvuruyor:

“Oysa radyoaktivite, yüzyıllar boyunca canlı kalır ve o kadar zaman sonra dahi kabın kapağını havaya uçurabilir. Gerçek anlamda bir güvenlik ortamı için, bahsettiğimiz o radyoaktif çorbayı sakinleştirip soğutacak kontrol çubuklarına ihtiyaç vardır. Amerika’da o kontrol çubukları, kültürel unsurlardı.

Bağımsızlık Bildirgemizle herkese “tüm insanların eşit yaratıldığını ve yaratıcıları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilemez haklara sahip olduklarını” ilan ettik. Köleleri azat edip Anayasamızı değiştirerek, siyahi vatandaşlarımızın eşit haklardan yararlanmaya ve eşit muamele görmeye hakkı olduğunu açıkça ortaya koyduk.

Bizim sorunumuz, tüm bunların altında yatan şeydi, yani gerçekte olanların vatandaşlık derslerinde öğretilenlerden farklı olmasıydı.

Yavaş yavaş da olsa temel varsayımları değiştirmeyi başardık. Siyahilere ırkçı sıfatlarla hitap etmek, ırkçı benzetmeler yapmak, seçim kampanyalarını ırkçı temalar üzerine kurmak kabul edilemez davranışlar haline geldi. Bunu başarmak yıllarımızı aldı, ama sonuçta toplantı odalarında da, barlarda da genel olarak ırkçılığa müsamaha gösterilmez oldu. Irkçı söylemlerde bulunan liderler çoğu kez dışlandı, özür dilemek ve davranışlarıyla kültürümüzü rencide ettikleri için derin bir üzüntü duyduklarını açıkça ifade etmek zorunda kaldı.

Seçimle göreve gelen yetkililer, gizliden gizliye ırkçı düşüncelere sahip olsalar bile, farklılıklarımız ne olursa olsun, ırkçılık gibi bir saçmalığın toplumumuzda yeri olmadığı mesajını verdiler. Irkçılar, bu mesajları yakından takip ediyordu. Söz konusu seçilmişlerden, gerçek düşüncelerinin bu olmadığını belli eden bir işaret beklediler. O işareti alamayınca, ırkçılık yeni bir kültürel norm tarafından baskılanmış oldu. Elbette ırkçılık bununla yok olmadı; çorba hâlâ fokurduyordu. Ancak kültürümüzün kontrol çubukları, yani temel varsayımlarımız tehlikeyi bastırdı.”

Bugün risk ne?

Comey günümüzde bu durumun tehlikeli bir şekilde değişmeye başladığının altını çizerken, New York Times’da yayınlanan makalesinde ABD Başkanı Donald Trump’ı açıkça bu süreçten sorumlu tutuyor:

Teksas’ın El Paso kentinde 20 kişiyi öldüren terörist, kendisinin yazdığı söylenen “manifestoya” göre, doğrudan Donald Trump’ın etkisiyle bu işe girişmemişti. Ama yaptığı şey, kontrol çubukları kaldırılırsa neler olabileceğine korkunç bir örnek teşkil ediyor.

“Bugün ise o kontrol çubukları yerinden çıkarılıyor. Başkanımız, bir hakimi, bir sporcuyu, bir ülkeyi, bir Kongre üyesini ya da bir şehri hedef alan her ırkçı saldırıyla ve “iki tarafta da son derece iyi insanlar vardı” şeklindeki kibarlaştırılmış açıklamalarıyla, çorba kazanının kaynayıp daha da tehlikeli ışınlar yaymasına izin vermiş oluyor.

Başkanımız akıllıca bir şey yaptığını sanıyor. Kasıtlı ve son derece menfaat odaklı bir amaç uğruna kontrol çubuklarını kaldırıyor; buradan açığa çıkacak siyasi enerjiden faydalanmak istiyor. Muhtemelen bu sayede yeniden seçilme şansının artacağını düşünüyor. Oysa bu enerji kontrol altına alınmazsa, topluma her yönüyle zarar verir.

Teksas’ın El Paso kentinde 20 kişiyi öldüren terörist, kendisinin yazdığı söylenen “manifestoya” göre, doğrudan Donald Trump’ın etkisiyle bu işe girişmemişti. Ama yaptığı şey, kontrol çubukları kaldırılırsa neler olabileceğine korkunç bir örnek teşkil ediyor.”

ABD Başkanı’na açık mesaj

FBI eski direktörü ve devlette uzun süre görev yapmış Comey, ABD Başkanı’na açıkça seslendiği uyarısını kamuoyuyla paylaşıyor:

“Her Amerikan başkanı, ülkemizin temelinde yatan değerlerin bilinciyle, beyaz ırkın üstünlüğü fikrini yüksek sesle ve kararlılıkla reddetmek, başka ırkları küstürerek siyaset yapmanın şiddete yol açabileceğini ve insanları renkleri nedeniyle hedef alan şiddet eylemlerinin terörizm olduğunu açıkça ifade etmekle yükümlüdür.

Sayın Başkan, yaptıklarınız yüzünden bize Twitter’dan taziye mesajı yayınlamaktan fazlasını borçlusunuz. Irkçılığın o radyoaktif enerjisini açığa çıkarıp bundan yararlanmaya çalışmayı bırakmalısınız.

Kontrol çubuklarının en büyüğü sizin elinizde. Hepimizin iyiliği için o çubuğu yerine itin. Amerikalıların büyük çoğunluğu olarak, kurucu belgelerimizde ifade edilen temel ideallere inanıyor ve kültürümüzün de bu idealleri yansıtmasını istiyoruz. Şimdi siz de aynı ideallere inandığınızı bize gösterin.”

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

FBI eski direktöründen Trump’a çağrı: Sayın Başkan, lütfen ırkçılığın karşısında durun!

20 kişinin hayatını kaybettiği Teksas’taki saldırı sonrası FBI eski direktörü James Comey, Donald Trump’a sesleniyor: Sayın Başkan, ırkçılığın o radyoaktif enerjisini açığa çıkarıp bundan yararlanmaya çalışmayı bırakmalısınız.

Ağustos’un ilk haftasonu ABD’de Texas ve Ohio’daki iki saldırıda 29 kişi yaşamını yitirdi. Saldırılar hem silah yasası tartışmasını hem de ırkçılık konusunu yeniden gündeme getirdi. Zira Texas El Paso’da 20 kişinin hayatını kaybettiği olayda, saldırganın Latin Amerika kökenlileri hedef aldığı belirtiliyor. Saldırganın internette yayınlanan bildirisinde de, yine Latin Amerikalı göçmenleri hedef alıyordu.

ABD Başkanı Donald Trump ise ırkçılığı normalleştiren ve nefreti besleyen ifadeler kullanmakla eleştiriliyor. Son dönemde, Temsilciler Meclisi üyesi dört azınlık kadın üye hakkında “Geldikleri suç yuvası ülkelerine geri dönsünler,” ifadesi çok tepki görmüştü.

Trump daha önce de, nüfusunun çoğunluğu siyah olan Baltimore’a “Sıçanların ve kemirgenlerin istila ettiği iğrenç bir pislik yuvası” benzetmesini yapmıştı.

2013 – 2017 yılları arasında FBI Direktörü olan James Comey, New York Times gazetesine yazdığı makalesinde Trump’a sesleniyor ve durumun ciddiyetini özetle şöyle anlatıyor:

“Amerikan halkı olarak hayatımızın orta yerinde uzun yıllardır radyoaktif ışınlarını yayan bir ırkçılık çorbası duruyor. Donald Trump, bu çorba kazanını karıştırarak siyasi açıdan fayda sağladığını sanıyor, ama aslında yaptığı şey bundan çok daha tehlikeli.

Bu kontrol dışı ve ölümcül çorbanın ülke tarihimiz boyunca yaydığı tehlikeli ışınlar, Afrika kökenli Amerikalıların köleleştirilmesine, terörize edilmesine, katledilmesine ve baskı görmesine yol açtı.
Amerikan tarihinin ilk 200 senesi, sayısız cinayet, darp ve tehdit olaylarıyla dolu.

Ama son 50 yılda olumlu bir gelişme oldu ve Amerika bu tehlikeli radyasyonu kontrol altına almaya başladı. Tıpkı nükleer santrallerdeki reaktör koruma kapları gibi, kanunlardan oluşan bir koruma kabı inşa ettik. İnsanlara ırkları nedeniyle kötü muamele etmeyi suç sayan kurallar getirdik. Daha da önemlisi, halihazırda yürürlükte olan kanunlarımızı uygulamaya başladık. Sonunda da bu değişim yavaş yavaş seçim sandıklarına, jüri sıralarına, polis merkezlerine ve sınıflara yansımaya başladı.”

Amerikan halkı olarak hayatımızın orta yerinde uzun yıllardır radyoaktif ışınlarını yayan bir ırkçılık çorbası duruyor. Donald Trump, bu çorba kazanını karıştırarak siyasi açıdan fayda sağladığını sanıyor, ama aslında yaptığı şey bundan çok daha tehlikeli.

Tek başına kanunlar yeterli mi?

Irkçılığı önlemek için düzenlenen kanunların sadece çözümün bir parçası olduğunu belirten Comey çok çarpıcı bir benzetmeye başvuruyor:

“Oysa radyoaktivite, yüzyıllar boyunca canlı kalır ve o kadar zaman sonra dahi kabın kapağını havaya uçurabilir. Gerçek anlamda bir güvenlik ortamı için, bahsettiğimiz o radyoaktif çorbayı sakinleştirip soğutacak kontrol çubuklarına ihtiyaç vardır. Amerika’da o kontrol çubukları, kültürel unsurlardı.

Bağımsızlık Bildirgemizle herkese “tüm insanların eşit yaratıldığını ve yaratıcıları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilemez haklara sahip olduklarını” ilan ettik. Köleleri azat edip Anayasamızı değiştirerek, siyahi vatandaşlarımızın eşit haklardan yararlanmaya ve eşit muamele görmeye hakkı olduğunu açıkça ortaya koyduk.

Bizim sorunumuz, tüm bunların altında yatan şeydi, yani gerçekte olanların vatandaşlık derslerinde öğretilenlerden farklı olmasıydı.

Yavaş yavaş da olsa temel varsayımları değiştirmeyi başardık. Siyahilere ırkçı sıfatlarla hitap etmek, ırkçı benzetmeler yapmak, seçim kampanyalarını ırkçı temalar üzerine kurmak kabul edilemez davranışlar haline geldi. Bunu başarmak yıllarımızı aldı, ama sonuçta toplantı odalarında da, barlarda da genel olarak ırkçılığa müsamaha gösterilmez oldu. Irkçı söylemlerde bulunan liderler çoğu kez dışlandı, özür dilemek ve davranışlarıyla kültürümüzü rencide ettikleri için derin bir üzüntü duyduklarını açıkça ifade etmek zorunda kaldı.

Seçimle göreve gelen yetkililer, gizliden gizliye ırkçı düşüncelere sahip olsalar bile, farklılıklarımız ne olursa olsun, ırkçılık gibi bir saçmalığın toplumumuzda yeri olmadığı mesajını verdiler. Irkçılar, bu mesajları yakından takip ediyordu. Söz konusu seçilmişlerden, gerçek düşüncelerinin bu olmadığını belli eden bir işaret beklediler. O işareti alamayınca, ırkçılık yeni bir kültürel norm tarafından baskılanmış oldu. Elbette ırkçılık bununla yok olmadı; çorba hâlâ fokurduyordu. Ancak kültürümüzün kontrol çubukları, yani temel varsayımlarımız tehlikeyi bastırdı.”

Bugün risk ne?

Comey günümüzde bu durumun tehlikeli bir şekilde değişmeye başladığının altını çizerken, New York Times’da yayınlanan makalesinde ABD Başkanı Donald Trump’ı açıkça bu süreçten sorumlu tutuyor:

Teksas’ın El Paso kentinde 20 kişiyi öldüren terörist, kendisinin yazdığı söylenen “manifestoya” göre, doğrudan Donald Trump’ın etkisiyle bu işe girişmemişti. Ama yaptığı şey, kontrol çubukları kaldırılırsa neler olabileceğine korkunç bir örnek teşkil ediyor.

“Bugün ise o kontrol çubukları yerinden çıkarılıyor. Başkanımız, bir hakimi, bir sporcuyu, bir ülkeyi, bir Kongre üyesini ya da bir şehri hedef alan her ırkçı saldırıyla ve “iki tarafta da son derece iyi insanlar vardı” şeklindeki kibarlaştırılmış açıklamalarıyla, çorba kazanının kaynayıp daha da tehlikeli ışınlar yaymasına izin vermiş oluyor.

Başkanımız akıllıca bir şey yaptığını sanıyor. Kasıtlı ve son derece menfaat odaklı bir amaç uğruna kontrol çubuklarını kaldırıyor; buradan açığa çıkacak siyasi enerjiden faydalanmak istiyor. Muhtemelen bu sayede yeniden seçilme şansının artacağını düşünüyor. Oysa bu enerji kontrol altına alınmazsa, topluma her yönüyle zarar verir.

Teksas’ın El Paso kentinde 20 kişiyi öldüren terörist, kendisinin yazdığı söylenen “manifestoya” göre, doğrudan Donald Trump’ın etkisiyle bu işe girişmemişti. Ama yaptığı şey, kontrol çubukları kaldırılırsa neler olabileceğine korkunç bir örnek teşkil ediyor.”

ABD Başkanı’na açık mesaj

FBI eski direktörü ve devlette uzun süre görev yapmış Comey, ABD Başkanı’na açıkça seslendiği uyarısını kamuoyuyla paylaşıyor:

“Her Amerikan başkanı, ülkemizin temelinde yatan değerlerin bilinciyle, beyaz ırkın üstünlüğü fikrini yüksek sesle ve kararlılıkla reddetmek, başka ırkları küstürerek siyaset yapmanın şiddete yol açabileceğini ve insanları renkleri nedeniyle hedef alan şiddet eylemlerinin terörizm olduğunu açıkça ifade etmekle yükümlüdür.

Sayın Başkan, yaptıklarınız yüzünden bize Twitter’dan taziye mesajı yayınlamaktan fazlasını borçlusunuz. Irkçılığın o radyoaktif enerjisini açığa çıkarıp bundan yararlanmaya çalışmayı bırakmalısınız.

Kontrol çubuklarının en büyüğü sizin elinizde. Hepimizin iyiliği için o çubuğu yerine itin. Amerikalıların büyük çoğunluğu olarak, kurucu belgelerimizde ifade edilen temel ideallere inanıyor ve kültürümüzün de bu idealleri yansıtmasını istiyoruz. Şimdi siz de aynı ideallere inandığınızı bize gösterin.”

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x