Enerji meselesinde Avrupa’nın Rusya’ya karşı kozu ne?

Putin, Avrupa’yı enerji konusunda fena halde köşeye sıkıştırdı. Ama enerji uzmanlarına göre, Avrupa çaresiz değil. AB ülkelerinin uzlaşarak atacağı 7 adım Avrupa’yı kurtarabilir. Peki, o adımlar neler?

COVID-19 pandemisinin enerji arz-talep dengesinde sebep olduğu dengesizlik, iklimsel sebepler ve Rusya’nın Batı yaptırımlarına Avrupa’ya yönelik gaz akışını kısıtlayarak karşılık vermesi Avrupa Birliği’ni tarihinin en kötü enerji kriziyle karşı karşıya bıraktı. Avrupa Birliği’nin önümüzdeki kışı atlatması için neler yapması gerekiyor? Enerji alanında çalışan üç uzmana göre Avrupa, Putin’i yenebilir, uzlaşmak şartıyla…

Düşünce kuruluşu Bruegel’de iklim ve enerji politikaları alanında araştırma analistliği yapan Ben McWilliams, Johns Hopkins Üniversitesi ve Sacro Cuore Katolik Üniversitesi’nde Enerji, İklim ve Çevre Politikaları alanında misafir profesör olan Simone Tagliapietra ve Bruegel’de 2009’dan beri enerji ve iklim alanında çalışmalar yürüten Georg Zachmann tarafından kaleme alınan ve kuruluşun internet sitesinde yayınlanan yazıda, Avrupa Birliği’nin mevcut enerji krizi karşısında atması gereken adımlar ele alınıyor.

Yazıdan önce çıkan bölümleri paylaşıyoruz:

Avrupa’yı enerji krizine sürükleyen üç şok

“Avrupa kusursuz bir enerji fırtınasının içinde. Geçtiğimiz aylarda üst üste meydana gelen üç şok Avrupa Birliği’ni şu ana kadar yaşadığı en kötü enerji krizine sürükledi.

Birinci şok, küresel salgının artçı bir etkisi olarak küresel enerji piyasalarını sarstı. 2020-21 yıllarında Covid-19 krizinin zirve yaptığı dönemde petrol ve doğalgaz yatırımları ciddi şekilde azaldı ve küresel enerji talebi hızlı bir şekilde eski haline döndüğünde enerjide derin bir arz-talep dengesizliği ortaya çıkardı. Bu nedenle dünyanın dört bir yanında akaryakıt piyasaları arz kıtlığı ve yüksek fiyatlar ile karşı karşıya.

Ardından 24 Şubat’ta Ukrayna’nın işgalinden çok önce başlayan Rus şoku geldi. Rusya, 2021 yazından bu yana ihracatı önemli ölçüde azaltarak ve geçen kış öncesinde AB’deki Gazprom’a ait depoları doldurmayarak Avrupa doğalgaz piyasalarına müdahale ediyor. İlkbahardan itibaren Rusya, Avrupalı ortakları tarafından büyük önem atfedilen uzun vadeli tedarik sözleşmelerinden vazgeçerek, doğalgaz tedarikini finansal ve teknolojik yaptırımların gevşetilmesi için tek tek ülkelere baskı yapmak üzere bir koz olarak kullandı. Rusya, Temmuz ayı başı itibariyle daha önce öngörülen doğalgaz miktarının yalnızca üçte birini gönderiyor. Bunun bir sonucu olarak AB’deki doğalgaz fiyatlarında on katı aşan bir artış yaşandı ve hükümetler milyarlarca Euro değerinde destekler ile tüketicileri bu fiyat şokuna karşı korumaya çalışıyor.

Son olarak, bir dizi talihsiz tesadüf Avrupa’nın zaten sıkışık olan enerji vaziyetini daha da kötüleştirdi. Aşınma ve oksitlenme sorunları Fransa’yı nükleer enerji santrallerinin yarısını kapatmaya zorlayarak elektrik üretiminde doğalgaza olan ihtiyacı arttırdı. Dahası, Avrupa’daki nehirlerde ve göllerde su seviyeleri aşırı kuraklıktan dolayı çok düşük seviyelere çekildi ve bu durum yalnızca hidroelektrik üretimini değil, aynı zamanda soğutma gerektiren termik santralleri ve su yolu ile kömür tedarik eden kömür santrallerini de tehlikeye attı.

Enerji krizi Avrupa’yı nasıl etkiler?

Avrupa, söz konusu üç şokun bir sonucu olarak önümüzdeki kış istenen talebi karşılamak için yeterli miktarda enerji tedarik edemeyecek. Böyle bir enerji krizi Avrupa’yı yalnızca ekonomik durgunluk ve toplumsal gerilimler sarmalına sürüklemekle kalmayacak, aynı zamanda AB içindeki siyasi birliği de enerji korumacılığının getirebileceği risklerle karşı karşıya bırakacaktır. Bu da AB’nin dış politikasını ve özellikle de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı duruşunu zayıflatacaktır.

Putin’in enerjiyi bir silah olarak kullanarak Avrupa’nın Ukrayna’ya yönelik desteğini zayıflatma stratejisi artık açıkça biliniyor. Avrupalı liderlerin yenik düşmemek adına zorlu geçecek bir kış için hazırlanmaları gerekiyor. Yetersiz enerji arzının nasıl yönetileceğine ilişkin verilecek kararlar, Avrupa’nın enerji sistemini şekillendirecek ve bu kararların daha büyük siyasi sonuçları olacaktır.

Doğru yönetildiği takdirde, enerji konusunda daha sıkı bir entegrasyonun sağlanması ve yatırımların hızlandırılması, Putin’in stratejisinin başarısızlığa uğramasını sağlarken aynı zamanda daha temiz ve daha ucuz enerji kaynaklarına geçişi de sağlayabilir.

Avrupa’yı kurtaracak 7 adım

Avrupalı liderler, bunu gerçekleştirmek için Avrupa Birliği’nin Rusya’ya olan bağımlılığına son vermek ve yeni temiz enerji yatırımlarının temellerini atmak amacıyla üye devletlerin henüz kullanılmayan muhtelif potansiyel enerji kaynaklarının bir araya getirilmesini sağlayacak büyük bir enerji uzlaşması yapmalıdır.

İlk olarak, tüm üye ülkeler derhal Avrupa enerji piyasasına mümkün olan tüm arz yönlü esnekliğini getirmelidir. Ancak bu, oldukça zorlu siyasi tavizleri gerektiriyor. Alman nükleer santralleri ve linyit kömürü kaynakları Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltabilir; Hollanda’nın doğalgaz kaynakları da çok fayda sağlayacaktır; Ukrayna’nın nükleer santrallerinden yapılacak enerji ithalatı yakılan doğalgaz oranını bir miktar düşürebilir ve enerji konusunda Rusya’ya daha az bağımlı ülkelerde bile kirlilik ve çalışma süresi standartlarının geçici olarak düşürülmesi tedarik hususunda yardımcı olacaktır.

Enerji güvenliği daha önce görülmemiş zorluklarla karşı karşıya olduğundan sosyal ve çevresel faydalar arasındaki bazı dengeler tekrar gözden geçirilmelidir.

İkinci olarak, uluslararası piyasalardan müştereken doğalgaz tedarik etme konusunda uzlaşmaya varılması, üye devletlerin sınırlı arz üzerinde birbirleriyle rekabete girmeleri nedeniyle birliğin dağılması riskini azaltacaktır. Ayrıca doğalgazı müştereken tedarik etmek, doğalgazın mali ve siyasi maliyetini düşürecek ve arz sıkıntısından en ağır şekilde etkilenen tüketicilere enerji sağlamak için biriktirilen doğalgazın kullanılmasına olanak sağlayacaktır.

Üçüncü olarak, tüm ülkeler mümkün olan her durumda talebin azaltılması için samimi ve geniş kapsamlı çabalar göstermelidir. Bu da kamuoyuyla ciddi ve açık bir iletişim gerektiriyor. Politikacılar vatandaşlara, hane halkı enerji tüketimi ile istihdamın ve barışın korunması arasında bir dengenin sağlanmasının söz konusu olduğunu anlatmalıdır. Ayrıca, ülkeler tüketimin azaltılması için tüketicilere daha iyi teşvikler sağlamalıdır. Avrupalı liderler, doğrudan enerji tüketimini desteklemeyi bırakmalı ve bunun yerine tüketimin azaltılmasını desteklemelidir. Hız sınırları ve binalardaki minimum sıcaklık kurallarının değiştirilmesi gibi düzenleyici araçların masada olması gerekir. Avrupa’da henüz kullanılmayan enerji arz potansiyelinin siyasi olarak ortaya çıkarılması ve talebin azaltılması enerji piyasasındaki baskıları önemli ölçüde hafifletecektir.

Büyük uzlaşmanın dördüncü önemli unsuru ise arzın ihtiyaç duyulan alanlara aktarılmasına olanak verecek iyi işleyen bir Avrupa enerji piyasasını sürdürecek siyasi kararlılığın sağlanmasıdır.

Beşinci olarak, Avrupa’nın elindeki mali kaynaklar zorlu kararların sonuçlarını telafi etmek için kullanılmalıdır. Doğalgazın İtalya’ya tedarik edilebilmesi için Cezayir ile sözleşmeleri fesheden İspanya’ya sıvılaştırılmış doğalgaz ile normal doğalgaz arasındaki fiyat farkı geri ödenmelidir. Güney Avrupa’daki enerji tüketimi azaltımının telafi edilmesi de ortak teşvikler sağlanarak kolaylaştırılabilir. Mevcut krizden en fazla sorumlu olan ülkeler daha fazla katkı sağlamalıdır.

Altıncı ve en önemlisi ise, enerji yoksulluğundan mustarip toplumlarda her zamankinden daha savunmasız olan yoksul kesim desteğe ihtiyaç duymaya devam ediyor. Hükümetler, enerji tüketimini azaltmaya yönelik fiyat mekanizmalarını zayıflatmayacak şekilde nakit transferleri veya sosyal yardımlar sağlamalıdır. AB’deki büyük mali dengesizlikler göz önüne alındığında, Avrupa’nın yukarıda bahsi geçen mali kaynakları kullanılabilir.

Son olarak, kısa vadeli gereklilikler fosil yakıt tüketimini azaltmaya yönelik uzun vadeli çözümlerin uygulanmasını engellememelidir. AB’nin halihazırda RePowerEU tarafından daha da geliştirilmiş iddialı planları mevcut ve bu planların hayata geçirilmesi Avrupa’nın önümüzdeki kışı atlatmasına bağlı. Elektrik altyapısının kurulması, ısı pompalarının döşenmesi, yapısal enerji verimliğinin sağlanması, şebekelerin dijitalleştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, düşük karbonlu tedarik zincirlerinin oluşturulması, toplu taşıma çözümleri ve temiz ulaşım programları güçlendirilmelidir.

Avrupa’da sağlanacak büyük bir enerji uzlaşması, Almanya gibi bağımlı ekonomilerin Rus doğalgazı olmadan kışı geçirebilmesini; üye ülkelerde enerji krizinden etkilenen tüketicilerin korunmasını ve Rus doğalgazına daha az bağımlı ülkelerin siyasi yükün bir kısmını üstlenebilmesini sağlayacaktır.

Böyle bir çözüm, karbon nötrlüğünün düşük maliyetli bir şekilde sağlanması için gerekli olan enerji ve karbon piyasaları gibi Avrupa kurumlarını korumak ve Putin’in enerjiyi silah olarak kullanması ile başa çıkmak için en iyi seçenektir.”

Bu yazı ilk kez 8 Eylül 2022’de yayımlanmıştır.

 

Ben McWilliams, Simone Tagliapietra ve Georg Zachmann’ın Bruegel adlı internet sitesinde yayınlanan “The grand energy bargain Europe needs to defeat Putin” başlıklı yazısından bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.bruegel.org/comment/grand-energy-bargain-europe-needs-defeat-putin

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Enerji meselesinde Avrupa’nın Rusya’ya karşı kozu ne?

Putin, Avrupa’yı enerji konusunda fena halde köşeye sıkıştırdı. Ama enerji uzmanlarına göre, Avrupa çaresiz değil. AB ülkelerinin uzlaşarak atacağı 7 adım Avrupa’yı kurtarabilir. Peki, o adımlar neler?

COVID-19 pandemisinin enerji arz-talep dengesinde sebep olduğu dengesizlik, iklimsel sebepler ve Rusya’nın Batı yaptırımlarına Avrupa’ya yönelik gaz akışını kısıtlayarak karşılık vermesi Avrupa Birliği’ni tarihinin en kötü enerji kriziyle karşı karşıya bıraktı. Avrupa Birliği’nin önümüzdeki kışı atlatması için neler yapması gerekiyor? Enerji alanında çalışan üç uzmana göre Avrupa, Putin’i yenebilir, uzlaşmak şartıyla…

Düşünce kuruluşu Bruegel’de iklim ve enerji politikaları alanında araştırma analistliği yapan Ben McWilliams, Johns Hopkins Üniversitesi ve Sacro Cuore Katolik Üniversitesi’nde Enerji, İklim ve Çevre Politikaları alanında misafir profesör olan Simone Tagliapietra ve Bruegel’de 2009’dan beri enerji ve iklim alanında çalışmalar yürüten Georg Zachmann tarafından kaleme alınan ve kuruluşun internet sitesinde yayınlanan yazıda, Avrupa Birliği’nin mevcut enerji krizi karşısında atması gereken adımlar ele alınıyor.

Yazıdan önce çıkan bölümleri paylaşıyoruz:

Avrupa’yı enerji krizine sürükleyen üç şok

“Avrupa kusursuz bir enerji fırtınasının içinde. Geçtiğimiz aylarda üst üste meydana gelen üç şok Avrupa Birliği’ni şu ana kadar yaşadığı en kötü enerji krizine sürükledi.

Birinci şok, küresel salgının artçı bir etkisi olarak küresel enerji piyasalarını sarstı. 2020-21 yıllarında Covid-19 krizinin zirve yaptığı dönemde petrol ve doğalgaz yatırımları ciddi şekilde azaldı ve küresel enerji talebi hızlı bir şekilde eski haline döndüğünde enerjide derin bir arz-talep dengesizliği ortaya çıkardı. Bu nedenle dünyanın dört bir yanında akaryakıt piyasaları arz kıtlığı ve yüksek fiyatlar ile karşı karşıya.

Ardından 24 Şubat’ta Ukrayna’nın işgalinden çok önce başlayan Rus şoku geldi. Rusya, 2021 yazından bu yana ihracatı önemli ölçüde azaltarak ve geçen kış öncesinde AB’deki Gazprom’a ait depoları doldurmayarak Avrupa doğalgaz piyasalarına müdahale ediyor. İlkbahardan itibaren Rusya, Avrupalı ortakları tarafından büyük önem atfedilen uzun vadeli tedarik sözleşmelerinden vazgeçerek, doğalgaz tedarikini finansal ve teknolojik yaptırımların gevşetilmesi için tek tek ülkelere baskı yapmak üzere bir koz olarak kullandı. Rusya, Temmuz ayı başı itibariyle daha önce öngörülen doğalgaz miktarının yalnızca üçte birini gönderiyor. Bunun bir sonucu olarak AB’deki doğalgaz fiyatlarında on katı aşan bir artış yaşandı ve hükümetler milyarlarca Euro değerinde destekler ile tüketicileri bu fiyat şokuna karşı korumaya çalışıyor.

Son olarak, bir dizi talihsiz tesadüf Avrupa’nın zaten sıkışık olan enerji vaziyetini daha da kötüleştirdi. Aşınma ve oksitlenme sorunları Fransa’yı nükleer enerji santrallerinin yarısını kapatmaya zorlayarak elektrik üretiminde doğalgaza olan ihtiyacı arttırdı. Dahası, Avrupa’daki nehirlerde ve göllerde su seviyeleri aşırı kuraklıktan dolayı çok düşük seviyelere çekildi ve bu durum yalnızca hidroelektrik üretimini değil, aynı zamanda soğutma gerektiren termik santralleri ve su yolu ile kömür tedarik eden kömür santrallerini de tehlikeye attı.

Enerji krizi Avrupa’yı nasıl etkiler?

Avrupa, söz konusu üç şokun bir sonucu olarak önümüzdeki kış istenen talebi karşılamak için yeterli miktarda enerji tedarik edemeyecek. Böyle bir enerji krizi Avrupa’yı yalnızca ekonomik durgunluk ve toplumsal gerilimler sarmalına sürüklemekle kalmayacak, aynı zamanda AB içindeki siyasi birliği de enerji korumacılığının getirebileceği risklerle karşı karşıya bırakacaktır. Bu da AB’nin dış politikasını ve özellikle de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı duruşunu zayıflatacaktır.

Putin’in enerjiyi bir silah olarak kullanarak Avrupa’nın Ukrayna’ya yönelik desteğini zayıflatma stratejisi artık açıkça biliniyor. Avrupalı liderlerin yenik düşmemek adına zorlu geçecek bir kış için hazırlanmaları gerekiyor. Yetersiz enerji arzının nasıl yönetileceğine ilişkin verilecek kararlar, Avrupa’nın enerji sistemini şekillendirecek ve bu kararların daha büyük siyasi sonuçları olacaktır.

Doğru yönetildiği takdirde, enerji konusunda daha sıkı bir entegrasyonun sağlanması ve yatırımların hızlandırılması, Putin’in stratejisinin başarısızlığa uğramasını sağlarken aynı zamanda daha temiz ve daha ucuz enerji kaynaklarına geçişi de sağlayabilir.

Avrupa’yı kurtaracak 7 adım

Avrupalı liderler, bunu gerçekleştirmek için Avrupa Birliği’nin Rusya’ya olan bağımlılığına son vermek ve yeni temiz enerji yatırımlarının temellerini atmak amacıyla üye devletlerin henüz kullanılmayan muhtelif potansiyel enerji kaynaklarının bir araya getirilmesini sağlayacak büyük bir enerji uzlaşması yapmalıdır.

İlk olarak, tüm üye ülkeler derhal Avrupa enerji piyasasına mümkün olan tüm arz yönlü esnekliğini getirmelidir. Ancak bu, oldukça zorlu siyasi tavizleri gerektiriyor. Alman nükleer santralleri ve linyit kömürü kaynakları Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltabilir; Hollanda’nın doğalgaz kaynakları da çok fayda sağlayacaktır; Ukrayna’nın nükleer santrallerinden yapılacak enerji ithalatı yakılan doğalgaz oranını bir miktar düşürebilir ve enerji konusunda Rusya’ya daha az bağımlı ülkelerde bile kirlilik ve çalışma süresi standartlarının geçici olarak düşürülmesi tedarik hususunda yardımcı olacaktır.

Enerji güvenliği daha önce görülmemiş zorluklarla karşı karşıya olduğundan sosyal ve çevresel faydalar arasındaki bazı dengeler tekrar gözden geçirilmelidir.

İkinci olarak, uluslararası piyasalardan müştereken doğalgaz tedarik etme konusunda uzlaşmaya varılması, üye devletlerin sınırlı arz üzerinde birbirleriyle rekabete girmeleri nedeniyle birliğin dağılması riskini azaltacaktır. Ayrıca doğalgazı müştereken tedarik etmek, doğalgazın mali ve siyasi maliyetini düşürecek ve arz sıkıntısından en ağır şekilde etkilenen tüketicilere enerji sağlamak için biriktirilen doğalgazın kullanılmasına olanak sağlayacaktır.

Üçüncü olarak, tüm ülkeler mümkün olan her durumda talebin azaltılması için samimi ve geniş kapsamlı çabalar göstermelidir. Bu da kamuoyuyla ciddi ve açık bir iletişim gerektiriyor. Politikacılar vatandaşlara, hane halkı enerji tüketimi ile istihdamın ve barışın korunması arasında bir dengenin sağlanmasının söz konusu olduğunu anlatmalıdır. Ayrıca, ülkeler tüketimin azaltılması için tüketicilere daha iyi teşvikler sağlamalıdır. Avrupalı liderler, doğrudan enerji tüketimini desteklemeyi bırakmalı ve bunun yerine tüketimin azaltılmasını desteklemelidir. Hız sınırları ve binalardaki minimum sıcaklık kurallarının değiştirilmesi gibi düzenleyici araçların masada olması gerekir. Avrupa’da henüz kullanılmayan enerji arz potansiyelinin siyasi olarak ortaya çıkarılması ve talebin azaltılması enerji piyasasındaki baskıları önemli ölçüde hafifletecektir.

Büyük uzlaşmanın dördüncü önemli unsuru ise arzın ihtiyaç duyulan alanlara aktarılmasına olanak verecek iyi işleyen bir Avrupa enerji piyasasını sürdürecek siyasi kararlılığın sağlanmasıdır.

Beşinci olarak, Avrupa’nın elindeki mali kaynaklar zorlu kararların sonuçlarını telafi etmek için kullanılmalıdır. Doğalgazın İtalya’ya tedarik edilebilmesi için Cezayir ile sözleşmeleri fesheden İspanya’ya sıvılaştırılmış doğalgaz ile normal doğalgaz arasındaki fiyat farkı geri ödenmelidir. Güney Avrupa’daki enerji tüketimi azaltımının telafi edilmesi de ortak teşvikler sağlanarak kolaylaştırılabilir. Mevcut krizden en fazla sorumlu olan ülkeler daha fazla katkı sağlamalıdır.

Altıncı ve en önemlisi ise, enerji yoksulluğundan mustarip toplumlarda her zamankinden daha savunmasız olan yoksul kesim desteğe ihtiyaç duymaya devam ediyor. Hükümetler, enerji tüketimini azaltmaya yönelik fiyat mekanizmalarını zayıflatmayacak şekilde nakit transferleri veya sosyal yardımlar sağlamalıdır. AB’deki büyük mali dengesizlikler göz önüne alındığında, Avrupa’nın yukarıda bahsi geçen mali kaynakları kullanılabilir.

Son olarak, kısa vadeli gereklilikler fosil yakıt tüketimini azaltmaya yönelik uzun vadeli çözümlerin uygulanmasını engellememelidir. AB’nin halihazırda RePowerEU tarafından daha da geliştirilmiş iddialı planları mevcut ve bu planların hayata geçirilmesi Avrupa’nın önümüzdeki kışı atlatmasına bağlı. Elektrik altyapısının kurulması, ısı pompalarının döşenmesi, yapısal enerji verimliğinin sağlanması, şebekelerin dijitalleştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, düşük karbonlu tedarik zincirlerinin oluşturulması, toplu taşıma çözümleri ve temiz ulaşım programları güçlendirilmelidir.

Avrupa’da sağlanacak büyük bir enerji uzlaşması, Almanya gibi bağımlı ekonomilerin Rus doğalgazı olmadan kışı geçirebilmesini; üye ülkelerde enerji krizinden etkilenen tüketicilerin korunmasını ve Rus doğalgazına daha az bağımlı ülkelerin siyasi yükün bir kısmını üstlenebilmesini sağlayacaktır.

Böyle bir çözüm, karbon nötrlüğünün düşük maliyetli bir şekilde sağlanması için gerekli olan enerji ve karbon piyasaları gibi Avrupa kurumlarını korumak ve Putin’in enerjiyi silah olarak kullanması ile başa çıkmak için en iyi seçenektir.”

Bu yazı ilk kez 8 Eylül 2022’de yayımlanmıştır.

 

Ben McWilliams, Simone Tagliapietra ve Georg Zachmann’ın Bruegel adlı internet sitesinde yayınlanan “The grand energy bargain Europe needs to defeat Putin” başlıklı yazısından bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.bruegel.org/comment/grand-energy-bargain-europe-needs-defeat-putin

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x