Ermenistan yol ayrımında mı?

Ermenistan, Ukrayna ile uğraşan Rusya’dan neredeyse kopma noktasına geldi. Yol ayrımındaki Ermenistan’ın Başbakanı Paşinyan’ın planı ne? Erivan-Moskova gerginliğinin bölgesel ve küresel sonuçları ne olabilir? Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş yazdı.

Ukrayna Savaşı’nın Güney Kafkasya devletleri üzerindeki etkilerinin görüldüğü ülkelerden biri de Ermenistan oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan son dönemlerde Moskova’yı yakından ilgilendiren ve aynı zamanda çok kızdıran birtakım adımlar atmaya başladı. Aslında uzun zamandır Ermenistan’da Paşinyan’ın bir yol ayırımına gittiği hissediliyordu.

Karabağ Savaşı sırasında izlediği politikalar ve büyük hezimete rağmen yeniden göreve gelmesi, ülkede birtakım eleştirilere de neden olmuştu. Öte yandan Ukrayna Savaşı’yla birlikte Erivan – Moskova ilişkilerine bir soğukluk da hâkim olmaya başlamıştı.

İlk sinyaller Paşinyan’ın Karabağ Savaşı sırasında ve sonrasında Rusya’nın üstüne düşen görevi yeterince yerine getirmediğini sıklıkla dile getirmesiyle başladı. Paşinyan daha sonra yavaş yavaş Avrupa Birliği ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nezdinde bir kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Karabağ savaşının ardından imzalanan mutabakata riayet edilmediği konusunda Batı’da bir mağdur imajı oluşturdu.

Rusya, AB ve Batılı liderler nezdinde üçlü zirveler adı altında adeta bir mekik diplomasisi uygulamaya başladı. Paşinyan üçlü zirvelerle her defasında barışa daha yakın olduklarını açıklasa da aslında ülkesini her geçen gün çatışmalara bir adım daha yaklaştırdı.

Putin Ermenistan’da tutuklanır mı?

Son olarak Rusya’ya bağımlılığı “stratejik bir hata” olarak adlandıran Paşinyan, artık Rusya ile ilişkilerde geri dönülemez bir yola girdi. İlişkilerin kopma noktasına gittiği süreçte diğer bazı önemli gelişmelerin de etkisi oldu.

Mart 2023’te, Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Ukrayna Savaşı sırasında Ukraynalı çocukların Rusya’ya kaçırılması suçundan Putin ve Rusya’nın Çocuk Hakları Komiseri hakkında yakalama kararı çıkardı.

Putin hakkında savaş suçları işlediği iddiasıyla çıkan tutuklama kararı sonrası gözler Ermenistan’a döndü. Zira Ermenistan bir süre önce ICC’nin kuruluşunu düzenleyen ve mahkemeye taraf olmaya kapı açan Roma Statüsü’nü kabul etmek için süreç başlatmıştı. Paşinyan hükümetinin bu konudaki yasayı parlamentoya göndermesi Rusya’yı çok rahatsız etti.

Zira Roma Statüsü’nün kabulü Putin’in Ermenistan’a gelmesi halinde tutuklanması anlamına geliyordu. Rusya’dan Ermenistan’a Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye olmaması konusunda “çok ciddi sonuçları olur” mesajları gitti.

Son olarak II. Karabağ Savaşı’nda Erivan ile Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) arasındaki ilişkilerin ciddi zarar gördüğü ve sonrasında Erivan’ın KGAÖ’den ayrılacağına dair ortaya atılan iddialar da işin tuzu biberi oldu.

Ayrıca Başbakanın eşi Anna Hakobyan’ın Kiev’e, Rusya’nın tanımlamasıyla “Nazi rejimine” insani yardım ulaştırmak için Kiev’e gitmesi ve ABD ile ortak askerî tatbikat haberleri Rusya için bardağı taşıran son damlalar oldu. Moskova 8 Eylül’de Ermenistan’a nota vererek son gelişmeleri “dost olmayan adımlar” olarak değerlendirdi.

Paşinyan bunları neden yapıyor? Planı ne?

Gelinen noktada Ermenistan, Azerbaycan’ı ateşkes antlaşması ve sınır konusunda üzerine düşen gerekli adımları atmamakla suçlarken, Rusya’yı ise bu duruma göz yummakla eleştiriyor ve ilişkileri koparma noktasına getiriyor. Bu nedenle de Paşinyan rahatsızlığını Batı dünyasında dile getirerek Batı’da Azerbaycan karşıtı bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

Ayrıca Batı dünyasının Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya dair tavrının da farkında olan Ermenistan bu süreci de kendi lehine çevirme arzusunda ve kısmen de olsa bunu başarmış durumda.

Tüm bu gelişmeler ışığında Ermenistan’ın artık bir yol ayırımına gelmesi ve Paşinyan’ın Batı yanlısı tutum ve politikalarını bu kadar yüksek perdeden dile getirebilmesinde küresel gelişmelerin de önemli bir payı bulunuyor.

Ermenistan için Zengezur Koridoru’nun açılmasının anlamı ne?

Zengezur Koridoru, Türkiye ile Orta Asya’yı birbirine bağlayan tarihi ve stratejik öneme sahip bir koridor. Zengezur Koridoru’nun açılması halinde Türkiye’nin doğrudan Türk dünyası ile kara bağlantısının sağlanacak olması Ermenistan’ın yanı sıra İran’ın da istemediği bir durum.

44 günlük Karabağ Savaşı’nın ardından imzalanan mutabakat metninde de yer alan Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla Türkiye, Nahçıvan üzerinden Azerbaycan ile doğrudan kara sınırına ulaşacak. Bu nedenle Zengezur Koridoru’nun açılması hem Türkiye’nin Türk dünyasıyla iletişimi hem de Orta Asya’ya açılma konusunda kilit bir öneme sahip. Ayrıca tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasının yanı sıra bölgesel ticaret ve iş birliği açısından da bu koridor hayati bir öneme sahip.

Hal böyle olunca bölgede Ermenistan üzerinden barışın sağlanması konusunda Büyük Güçler devreye giriyor ve bu pastada onlar da kendilerine bir pay almaya çalışıyor. Böylece imzalanmış olan 10 Kasım Mutabakatı’nın gerekleri yerine getirilemiyor ve bölgede gerginlik de tırmanıyor.

Ermenistan da Güney Kafkasya’da komşuları ile yaşanan sorunların çözümünde sürece üçüncü tarafları dahil ettiği için işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Konuyu kendi çıkarları açısından ele alan üçüncü taraflar sürece müdahil oldukça sorunların çözüme kavuşmasının daha da güçleşeceğinin herkes farkında.

İran’ın yaklaşımı ne?

Zengezur Koridoru’nun İran açısından da Ermenistan’la benzer bir stratejik öneme sahip olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu yüzden İran bu koridorun açılmasını ülkesi için bir tehdit olarak algılıyor. İran bölgede başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve özellikle Fransa’nın attığı adımlardan rahatsız ve müttefiki Ermenistan’ın da yüzünü Batı’ya çevirdiğinin farkında. Bu nedenle diğer ülkelere oranla günün sonunda en büyük kaybedenin kendisinin olacağını düşünüyor.

İran ayrıca Kafkasya bölgesinin bir rekabet alanına dönüştüğünün de farkında olduğu için bu rekabette kendisini Rusya’nın yanında konumlandırıyor ve Rusya’nın bölgede elinin güçlü olmasını bekliyor. Zira bölgede güçlü bir Rusya’nın olması İran’ın politikaları açısından elzem ve İran’ın yararına. Bu nedenle Ermenistan’ın Rusya’dan uzaklaşıp yüzünü Batı’ya çevirmesini İran istemiyor.

İran bölgede Batılıların attığı her adımı kendisi ve Rusya açısından özellikle de Hazar Denizi’ndeki enerji kaynakları nedeniyle bir tehdit olarak görüyor. Ayrıca Batı’nın Güney Kafkasya’da attığı her adımı İran, Rusya ve Çin bloğuna karşı bir adım olarak da değerlendiriyor.

Tüm bu nedenlerden ötürü İran, Türkiye’nin Azerbaycan’la artan stratejik müttefiklik ilişkilerinden de rahatsız. Bilindiği üzere Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde Şuşa beyannamesi adeta bir dönüm noktası olmuştu. Bu beyanname ile eğitim, kültür, enerji, insani, siyasi, ulaşım, savunma ve askeri alanlarda yapılacak pek çok ikili iş birliği antlaşmalarının da temeli atılmıştı.1 İki ülke arasında başta Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Hazar’daki enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılması olmak üzere pek çok alanda yürütülen iş birliği bu beyanname ile ileri bir seviyeye taşınmıştı.

Türkiye’nin yaklaşımı ne?

Türkiye bugün halen özellikle de işgalden kurtarılan bölgelerin imarı konusunda Azerbaycan’a önemli bir destek sağlıyor. Daha da önemlisi, son dönemlerde Türkiye önderliğinde Azerbaycan ve İsrail’in de yer aldığı üçlü bir platforma dair birtakım gelişmeler de söz konusu.

Türkiye halihazırda Ermenistan ve Azerbaycan’ın AB ülkeleri ve Batı dünyası ile gerçekleştirmekte olduğu üçlü zirveler ile Moskova öncülüğündeki görüşmeleri de yakından takip ediyor.

Öte yandan Türkiye Ermenistan ile görüşmelerinde aracı kullanmıyor ve bölgenin istikrarını önceleyen bir yol izlemeyi tercih ediyor.

Son olarak Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın “Artık bölgede Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan normalleşmesiyle çok büyük bir siyasi istikrar ve ekonomik kalkınma potansiyeli bulunmakta” şeklindeki açıklamaları2 da Türkiye’nin bölgesel iş birliğini öncelediğini göstermesi açısından önemli.

Bunun yanı sıra G20 Zirvesi kapsamında Yeni Delhi’de yaptığı basın toplantısında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paşinyan ile de görüşeceğini açıklaması Türkiye’nin konuya sükûnetle yaklaştığını gösteriyor. Aynı zamanda Türkiye’nin Güney Kafkasya’da barış, huzur, istikrar ve iş birliğini öncelediğini göstermesi açısından da anlamlı bir adım.

ABD ile ortak askerî tatbikatın amacı ne? Sonuçları ne olabilir?

Ermenistan’ın bölgesel ve bölge dışı aktörlerle sürdürmeye çalıştığı ikili ilişkilerde silahlanma ve silah tedariği, hem Erivan’ın kendini güvende hissetmediğinin hem de ülkenin silahlanma konusunda her geçen gün biraz daha ileri bir noktaya taşındığını gösteriyor. Hal böyle olunca da Güney Kafkasya her geçen gün biraz daha büyük devletlerin bölgesel ve küresel menfaatleri için önemli bir çekişme alanına dönüşüyor.

Ermenistan Azerbaycan’la sorunların çözümünü büyük oranda istese de mevcut konjonktür buna izin vermiyor. Özellikle de Batılı güçler bölgede sürekli olarak gerginliği tırmandıran adımlar atıyor. Son olarak Erivan’da ABD ile 11-20 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek olan “Eagle Partner 2023” (Kartal Partner 2023) ortak askerî tatbikatı da bu kapsamda değerlendirilebilir.

Bu tatbikat Ermenistan’ın uluslararası barış gücü misyonuna katılımı için bir hazırlık tatbikatı olarak adlandırılsa da aslında ABD bu tatbikatın zamanlamasıyla Ukrayna Savaşı üzerinden köşeye sıkıştırdığı Puitn’e bir mesaj vermek istiyor. ABD böylece Rusya’nın Ermenistan üzerinden ikinci bir savaş cephesi açması için çabalıyor. Ancak Rusya’nın Ukrayna nedeniyle yaşadığı sorunlar göz önünde bulundurulduğunda en azından şimdilik Ermenistan üzerinden ikinci bir cephe açmayacağını söylemek mümkün.

ABD ayrıca ortak askerî tatbikat aracılığıyla bölgede Azerbaycan-Ermenistan arasında olası bir savaş çıkması halinde devreye girerek bölgede Rusya’yı dengeleyici kalıcı bir pozisyon elde etmek de isteyebilir.

Ermenistan ise bölgedeki yaşanan gerilimi ABD’nin yanı sıra AB gözlem komisyonu aracılığıyla da uluslararası kamuoyuna taşıyor. Böylece sorunun çözümü ve gerginliğin dindirilmesi için ABD gibi gözlem misyonunun da devrede olmasını bekliyor. Bu durum aynı zamanda Moskova’nın Rus Barış gücü askerleri ve askerî üsleriyle bölgede olsa da Batı tarafından gücünün sınırlandırılmasına da neden oluyor.

Ermenistan’ın Azerbaycan’la sorunlarını çözmesinin önünde engel çıkaran ve iki ülkenin yeniden karşı karşıya gelmesinde İran kadar Fransa’nın da önemli bir payı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Paşinyan’ın planı ne? Ermenistan’da eksen kayması mı var?

Paşinyan geç de olsa ülkesine Rusya’dan hayır gelmeyeceğinin farkına vardı ve bu nedenle alternatif güçlü bir partner arayışında ABD ve AB ülkelerinin desteğini arkasına almaya çalışıyor. Erivan bu konuda özellikle Fransa’dan ciddi bir destek de alıyor.

Öte yandan Paşinyan Batı dünyasının yanı sıra Çin, İran ve Hindistan gibi bölgesel ve bölge dışı aktörlerle de iyi ilişkiler kurmaya özen gösteriyor. Özellikle Hindistan’ın Ermenistan’a silah tedariği konusundaki destekleri bu noktada önemli. Son dönemlerde Hindistan’dan Ermenistan’a İran üzerinden gönderilen askerî mühimmat yüklü kargoların bölgesel barış ve huzuru tehdit ettiği unutulmamalı. Bu nedenle Hindistan ve Ermenistan arasında savunma ve diğer konulardaki iş birliği alanında atılan adımlar herkes tarafından yakından takip ediliyor.

Son günlerde Güney Kafkasya’da yaşananları Erivan’ın bir eksen kaymasından ziyade büyük güçlerin bölgeyi yeni bir mücadele alanına dönüşme çabaları olarak yorumlamak mümkün. Zira Güney Kafkasya tarihte olduğu gibi bugün de pek çok devletin iştahını kabartacak mahiyette bir konuma sahip. Bunda Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesinden tutun da petrol boru hatları, enerji nakil yolları, ulaşım açısından demiryolları, etnik ve dini, kültürel bağlar gibi pek çok başlık saymak mümkün.

Ermenistan yeni dönemde yüzünü Batı’ya çevirirken Batı’nın da en az Rusya kadar geçmişte kendisini pek çok konuda yüz üstü bıraktığını unutmamalı. Bu nedenle yeni dönemde atacağı adımları AB üyesi ülkeler nezdinde özellikle de Fransa’nın desteğine pek fazla güvenmemeli zira bu desteğin tamamen çıkar odaklı olduğunun herkes farkında.

Ermenistan için Rusya’dan kopmak kolay olabilir mi?

Görünen o ki yeni dönemde Paşinyan ülkesinin geleceğini artık Batı’da görüyor. Zira Roma statüsünü imzalaması halinde Rusya ile artık geri dönülemez bir süreci başlatmış olacak. Zaten Paşinyan Rusya’ya bağımlılığın stratejik bir hata olduğunu dile getirmişti. Bu saatten sonra Erivan-Moskova ilişkilerinin eski seyrine dönmesi çok zor.

Erivan bölgede Rusya’nın kendisini özellikle de Karabağ Savaşı sırasında “yalnızlaştırdığını” düşünüyor. Gerek İskender füzeleriyle ilgili yaşanan krizde gerekse de Rus Barış gücü askerlerinin olduğu noktalarda yaşanan sorunların çözümü konusunda gerekli adımları atmayarak Erivan’dan uzaklaştığını düşünüyor. Ayrıca Ukrayna Savaşı’nın Rusya’nın hem uluslararası ölçekteki imajına zarar verdiğini hem de Rusya’nın son dönemlerde Erivan’ın “kadim müttefiklik” ruhuna aykırı hareket ettiğini düşünüyor. Bu nedenlerle de Paşinyan bir an önce Rusya ile bağlarını koparma mücadelesi içinde.

Ancak bu ilişkinin öyle kısa bir sürede kesilip atılması da pek mümkün görünmüyor. Zira Ermenistan’daki Rus askerî üsleri, enerji konusundaki bağımlılık, hepsinden de önemlisi Sovyet kültürünün bakiyelerinin öyle bir günde kesilip atılması çok da kolay olmayacak. Bu nedenle Erivan’ı daha önce olduğu üzere yine zor günler bekliyor. Zira kadim müttefiki olan Rusya’dan gördüğü muamelenin Batı tarafından da tekrarlanmayacağının garantisi yok.

Paşinyan’ın kumarı

Taraflar arasındaki gerginlik sürerken Karabağ’da Ermenistan da dahil olmak üzere kimsenin tanımadığı seçimlerin yapıldığı ve Bakü-Erivan arasındaki gerilimin dozunun arttığı bir süreçte iki taraf arasında anlaşmaya varıldığı haberleri de geliyor. Uluslararası kamuoyunda Karabağ ile Azerbaycan hükümetinin kontrolündeki yerlerle ulaşımı yeniden kurma ve Rus barış gücü askerleri ile Uluslararası Kızıl Haç Komitesi tarafından Laçin Koridoru boyunca yapılan insani yardım sevkiyatlarının yeniden başlatılmasında bir anlaşmaya varıldığına dair haberler yer alıyor.3 Ancak bu haberlerin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev tarafından yalanlanması ortada ciddi bir dezenformasyonun da yaşandığını gösteriyor.

Paşinyan bir kumar masasına oturmuş gibi görünüyor. Kazanma hevesiyle oturduğu bu masa her şeyin sonunu getirebilir. Zira diasporada olduğu gibi Erivan’da da Paşinyan’ın ne yapmaya çalıştığı konusunda akıllarda soru işaretleri var. Ermenistan’da artık kimse savaşmak istemiyor, zaten sürekli göç veren bir ülke olarak gerek ekonomik gerekse askerî anlamda Erivan’ın yeni bir savaş sürecine girmesi ülkeye çok büyük zararlar verecektir. Savaşın kazananı olmaz ilkesinden hareketle bir an önce barış masasına oturulması en çok Erivan’ın yararına olacaktır. Aksi halde bu kez Batı destekli ikinci bir Ukrayna Savaşı senaryosu Güney Kafkasya’da gündeme gelecek ve bu kez çok daha yıkıcı etkileri olacaktır.

Bu nedenle de Türkiye daha önce olduğu gibi bu kez de Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi konusunda uluslararası taraflara çözüm odaklı ve bölgede tansiyonu dindirecek adımlar atmaları çağrısında bulunuyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 11 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

  1. https://fikirturu.com/jeo-strateji/susa-adimi-neyin-sinyali-guney-kafkasya-nelere-gebe/ Erişim Tarihi: 09.09.2023.
  2. https://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-sayin-hakan-fidan-in-azerbaycan-disisleri-bakani-jeyhun-bayramov-ile-ortak-basin-toplantisi–31-temmuz-2023.tr.mfa Erişim Tarihi: 09.09.2023.
  3. https://www.theguardian.com/world/2023/sep/10/nagorno-karabakh-routes-reopen-in-lachin-corridor-deal-say-azeri-and-armenian-sides Erişim Tarihi: 10.09.2023.

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Ermenistan yol ayrımında mı?

Ermenistan, Ukrayna ile uğraşan Rusya’dan neredeyse kopma noktasına geldi. Yol ayrımındaki Ermenistan’ın Başbakanı Paşinyan’ın planı ne? Erivan-Moskova gerginliğinin bölgesel ve küresel sonuçları ne olabilir? Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş yazdı.

Ukrayna Savaşı’nın Güney Kafkasya devletleri üzerindeki etkilerinin görüldüğü ülkelerden biri de Ermenistan oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan son dönemlerde Moskova’yı yakından ilgilendiren ve aynı zamanda çok kızdıran birtakım adımlar atmaya başladı. Aslında uzun zamandır Ermenistan’da Paşinyan’ın bir yol ayırımına gittiği hissediliyordu.

Karabağ Savaşı sırasında izlediği politikalar ve büyük hezimete rağmen yeniden göreve gelmesi, ülkede birtakım eleştirilere de neden olmuştu. Öte yandan Ukrayna Savaşı’yla birlikte Erivan – Moskova ilişkilerine bir soğukluk da hâkim olmaya başlamıştı.

İlk sinyaller Paşinyan’ın Karabağ Savaşı sırasında ve sonrasında Rusya’nın üstüne düşen görevi yeterince yerine getirmediğini sıklıkla dile getirmesiyle başladı. Paşinyan daha sonra yavaş yavaş Avrupa Birliği ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nezdinde bir kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Karabağ savaşının ardından imzalanan mutabakata riayet edilmediği konusunda Batı’da bir mağdur imajı oluşturdu.

Rusya, AB ve Batılı liderler nezdinde üçlü zirveler adı altında adeta bir mekik diplomasisi uygulamaya başladı. Paşinyan üçlü zirvelerle her defasında barışa daha yakın olduklarını açıklasa da aslında ülkesini her geçen gün çatışmalara bir adım daha yaklaştırdı.

Putin Ermenistan’da tutuklanır mı?

Son olarak Rusya’ya bağımlılığı “stratejik bir hata” olarak adlandıran Paşinyan, artık Rusya ile ilişkilerde geri dönülemez bir yola girdi. İlişkilerin kopma noktasına gittiği süreçte diğer bazı önemli gelişmelerin de etkisi oldu.

Mart 2023’te, Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Ukrayna Savaşı sırasında Ukraynalı çocukların Rusya’ya kaçırılması suçundan Putin ve Rusya’nın Çocuk Hakları Komiseri hakkında yakalama kararı çıkardı.

Putin hakkında savaş suçları işlediği iddiasıyla çıkan tutuklama kararı sonrası gözler Ermenistan’a döndü. Zira Ermenistan bir süre önce ICC’nin kuruluşunu düzenleyen ve mahkemeye taraf olmaya kapı açan Roma Statüsü’nü kabul etmek için süreç başlatmıştı. Paşinyan hükümetinin bu konudaki yasayı parlamentoya göndermesi Rusya’yı çok rahatsız etti.

Zira Roma Statüsü’nün kabulü Putin’in Ermenistan’a gelmesi halinde tutuklanması anlamına geliyordu. Rusya’dan Ermenistan’a Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye olmaması konusunda “çok ciddi sonuçları olur” mesajları gitti.

Son olarak II. Karabağ Savaşı’nda Erivan ile Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) arasındaki ilişkilerin ciddi zarar gördüğü ve sonrasında Erivan’ın KGAÖ’den ayrılacağına dair ortaya atılan iddialar da işin tuzu biberi oldu.

Ayrıca Başbakanın eşi Anna Hakobyan’ın Kiev’e, Rusya’nın tanımlamasıyla “Nazi rejimine” insani yardım ulaştırmak için Kiev’e gitmesi ve ABD ile ortak askerî tatbikat haberleri Rusya için bardağı taşıran son damlalar oldu. Moskova 8 Eylül’de Ermenistan’a nota vererek son gelişmeleri “dost olmayan adımlar” olarak değerlendirdi.

Paşinyan bunları neden yapıyor? Planı ne?

Gelinen noktada Ermenistan, Azerbaycan’ı ateşkes antlaşması ve sınır konusunda üzerine düşen gerekli adımları atmamakla suçlarken, Rusya’yı ise bu duruma göz yummakla eleştiriyor ve ilişkileri koparma noktasına getiriyor. Bu nedenle de Paşinyan rahatsızlığını Batı dünyasında dile getirerek Batı’da Azerbaycan karşıtı bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

Ayrıca Batı dünyasının Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya dair tavrının da farkında olan Ermenistan bu süreci de kendi lehine çevirme arzusunda ve kısmen de olsa bunu başarmış durumda.

Tüm bu gelişmeler ışığında Ermenistan’ın artık bir yol ayırımına gelmesi ve Paşinyan’ın Batı yanlısı tutum ve politikalarını bu kadar yüksek perdeden dile getirebilmesinde küresel gelişmelerin de önemli bir payı bulunuyor.

Ermenistan için Zengezur Koridoru’nun açılmasının anlamı ne?

Zengezur Koridoru, Türkiye ile Orta Asya’yı birbirine bağlayan tarihi ve stratejik öneme sahip bir koridor. Zengezur Koridoru’nun açılması halinde Türkiye’nin doğrudan Türk dünyası ile kara bağlantısının sağlanacak olması Ermenistan’ın yanı sıra İran’ın da istemediği bir durum.

44 günlük Karabağ Savaşı’nın ardından imzalanan mutabakat metninde de yer alan Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla Türkiye, Nahçıvan üzerinden Azerbaycan ile doğrudan kara sınırına ulaşacak. Bu nedenle Zengezur Koridoru’nun açılması hem Türkiye’nin Türk dünyasıyla iletişimi hem de Orta Asya’ya açılma konusunda kilit bir öneme sahip. Ayrıca tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasının yanı sıra bölgesel ticaret ve iş birliği açısından da bu koridor hayati bir öneme sahip.

Hal böyle olunca bölgede Ermenistan üzerinden barışın sağlanması konusunda Büyük Güçler devreye giriyor ve bu pastada onlar da kendilerine bir pay almaya çalışıyor. Böylece imzalanmış olan 10 Kasım Mutabakatı’nın gerekleri yerine getirilemiyor ve bölgede gerginlik de tırmanıyor.

Ermenistan da Güney Kafkasya’da komşuları ile yaşanan sorunların çözümünde sürece üçüncü tarafları dahil ettiği için işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Konuyu kendi çıkarları açısından ele alan üçüncü taraflar sürece müdahil oldukça sorunların çözüme kavuşmasının daha da güçleşeceğinin herkes farkında.

İran’ın yaklaşımı ne?

Zengezur Koridoru’nun İran açısından da Ermenistan’la benzer bir stratejik öneme sahip olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu yüzden İran bu koridorun açılmasını ülkesi için bir tehdit olarak algılıyor. İran bölgede başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve özellikle Fransa’nın attığı adımlardan rahatsız ve müttefiki Ermenistan’ın da yüzünü Batı’ya çevirdiğinin farkında. Bu nedenle diğer ülkelere oranla günün sonunda en büyük kaybedenin kendisinin olacağını düşünüyor.

İran ayrıca Kafkasya bölgesinin bir rekabet alanına dönüştüğünün de farkında olduğu için bu rekabette kendisini Rusya’nın yanında konumlandırıyor ve Rusya’nın bölgede elinin güçlü olmasını bekliyor. Zira bölgede güçlü bir Rusya’nın olması İran’ın politikaları açısından elzem ve İran’ın yararına. Bu nedenle Ermenistan’ın Rusya’dan uzaklaşıp yüzünü Batı’ya çevirmesini İran istemiyor.

İran bölgede Batılıların attığı her adımı kendisi ve Rusya açısından özellikle de Hazar Denizi’ndeki enerji kaynakları nedeniyle bir tehdit olarak görüyor. Ayrıca Batı’nın Güney Kafkasya’da attığı her adımı İran, Rusya ve Çin bloğuna karşı bir adım olarak da değerlendiriyor.

Tüm bu nedenlerden ötürü İran, Türkiye’nin Azerbaycan’la artan stratejik müttefiklik ilişkilerinden de rahatsız. Bilindiği üzere Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde Şuşa beyannamesi adeta bir dönüm noktası olmuştu. Bu beyanname ile eğitim, kültür, enerji, insani, siyasi, ulaşım, savunma ve askeri alanlarda yapılacak pek çok ikili iş birliği antlaşmalarının da temeli atılmıştı.1 İki ülke arasında başta Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Hazar’daki enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılması olmak üzere pek çok alanda yürütülen iş birliği bu beyanname ile ileri bir seviyeye taşınmıştı.

Türkiye’nin yaklaşımı ne?

Türkiye bugün halen özellikle de işgalden kurtarılan bölgelerin imarı konusunda Azerbaycan’a önemli bir destek sağlıyor. Daha da önemlisi, son dönemlerde Türkiye önderliğinde Azerbaycan ve İsrail’in de yer aldığı üçlü bir platforma dair birtakım gelişmeler de söz konusu.

Türkiye halihazırda Ermenistan ve Azerbaycan’ın AB ülkeleri ve Batı dünyası ile gerçekleştirmekte olduğu üçlü zirveler ile Moskova öncülüğündeki görüşmeleri de yakından takip ediyor.

Öte yandan Türkiye Ermenistan ile görüşmelerinde aracı kullanmıyor ve bölgenin istikrarını önceleyen bir yol izlemeyi tercih ediyor.

Son olarak Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın “Artık bölgede Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan normalleşmesiyle çok büyük bir siyasi istikrar ve ekonomik kalkınma potansiyeli bulunmakta” şeklindeki açıklamaları2 da Türkiye’nin bölgesel iş birliğini öncelediğini göstermesi açısından önemli.

Bunun yanı sıra G20 Zirvesi kapsamında Yeni Delhi’de yaptığı basın toplantısında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paşinyan ile de görüşeceğini açıklaması Türkiye’nin konuya sükûnetle yaklaştığını gösteriyor. Aynı zamanda Türkiye’nin Güney Kafkasya’da barış, huzur, istikrar ve iş birliğini öncelediğini göstermesi açısından da anlamlı bir adım.

ABD ile ortak askerî tatbikatın amacı ne? Sonuçları ne olabilir?

Ermenistan’ın bölgesel ve bölge dışı aktörlerle sürdürmeye çalıştığı ikili ilişkilerde silahlanma ve silah tedariği, hem Erivan’ın kendini güvende hissetmediğinin hem de ülkenin silahlanma konusunda her geçen gün biraz daha ileri bir noktaya taşındığını gösteriyor. Hal böyle olunca da Güney Kafkasya her geçen gün biraz daha büyük devletlerin bölgesel ve küresel menfaatleri için önemli bir çekişme alanına dönüşüyor.

Ermenistan Azerbaycan’la sorunların çözümünü büyük oranda istese de mevcut konjonktür buna izin vermiyor. Özellikle de Batılı güçler bölgede sürekli olarak gerginliği tırmandıran adımlar atıyor. Son olarak Erivan’da ABD ile 11-20 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek olan “Eagle Partner 2023” (Kartal Partner 2023) ortak askerî tatbikatı da bu kapsamda değerlendirilebilir.

Bu tatbikat Ermenistan’ın uluslararası barış gücü misyonuna katılımı için bir hazırlık tatbikatı olarak adlandırılsa da aslında ABD bu tatbikatın zamanlamasıyla Ukrayna Savaşı üzerinden köşeye sıkıştırdığı Puitn’e bir mesaj vermek istiyor. ABD böylece Rusya’nın Ermenistan üzerinden ikinci bir savaş cephesi açması için çabalıyor. Ancak Rusya’nın Ukrayna nedeniyle yaşadığı sorunlar göz önünde bulundurulduğunda en azından şimdilik Ermenistan üzerinden ikinci bir cephe açmayacağını söylemek mümkün.

ABD ayrıca ortak askerî tatbikat aracılığıyla bölgede Azerbaycan-Ermenistan arasında olası bir savaş çıkması halinde devreye girerek bölgede Rusya’yı dengeleyici kalıcı bir pozisyon elde etmek de isteyebilir.

Ermenistan ise bölgedeki yaşanan gerilimi ABD’nin yanı sıra AB gözlem komisyonu aracılığıyla da uluslararası kamuoyuna taşıyor. Böylece sorunun çözümü ve gerginliğin dindirilmesi için ABD gibi gözlem misyonunun da devrede olmasını bekliyor. Bu durum aynı zamanda Moskova’nın Rus Barış gücü askerleri ve askerî üsleriyle bölgede olsa da Batı tarafından gücünün sınırlandırılmasına da neden oluyor.

Ermenistan’ın Azerbaycan’la sorunlarını çözmesinin önünde engel çıkaran ve iki ülkenin yeniden karşı karşıya gelmesinde İran kadar Fransa’nın da önemli bir payı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Paşinyan’ın planı ne? Ermenistan’da eksen kayması mı var?

Paşinyan geç de olsa ülkesine Rusya’dan hayır gelmeyeceğinin farkına vardı ve bu nedenle alternatif güçlü bir partner arayışında ABD ve AB ülkelerinin desteğini arkasına almaya çalışıyor. Erivan bu konuda özellikle Fransa’dan ciddi bir destek de alıyor.

Öte yandan Paşinyan Batı dünyasının yanı sıra Çin, İran ve Hindistan gibi bölgesel ve bölge dışı aktörlerle de iyi ilişkiler kurmaya özen gösteriyor. Özellikle Hindistan’ın Ermenistan’a silah tedariği konusundaki destekleri bu noktada önemli. Son dönemlerde Hindistan’dan Ermenistan’a İran üzerinden gönderilen askerî mühimmat yüklü kargoların bölgesel barış ve huzuru tehdit ettiği unutulmamalı. Bu nedenle Hindistan ve Ermenistan arasında savunma ve diğer konulardaki iş birliği alanında atılan adımlar herkes tarafından yakından takip ediliyor.

Son günlerde Güney Kafkasya’da yaşananları Erivan’ın bir eksen kaymasından ziyade büyük güçlerin bölgeyi yeni bir mücadele alanına dönüşme çabaları olarak yorumlamak mümkün. Zira Güney Kafkasya tarihte olduğu gibi bugün de pek çok devletin iştahını kabartacak mahiyette bir konuma sahip. Bunda Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesinden tutun da petrol boru hatları, enerji nakil yolları, ulaşım açısından demiryolları, etnik ve dini, kültürel bağlar gibi pek çok başlık saymak mümkün.

Ermenistan yeni dönemde yüzünü Batı’ya çevirirken Batı’nın da en az Rusya kadar geçmişte kendisini pek çok konuda yüz üstü bıraktığını unutmamalı. Bu nedenle yeni dönemde atacağı adımları AB üyesi ülkeler nezdinde özellikle de Fransa’nın desteğine pek fazla güvenmemeli zira bu desteğin tamamen çıkar odaklı olduğunun herkes farkında.

Ermenistan için Rusya’dan kopmak kolay olabilir mi?

Görünen o ki yeni dönemde Paşinyan ülkesinin geleceğini artık Batı’da görüyor. Zira Roma statüsünü imzalaması halinde Rusya ile artık geri dönülemez bir süreci başlatmış olacak. Zaten Paşinyan Rusya’ya bağımlılığın stratejik bir hata olduğunu dile getirmişti. Bu saatten sonra Erivan-Moskova ilişkilerinin eski seyrine dönmesi çok zor.

Erivan bölgede Rusya’nın kendisini özellikle de Karabağ Savaşı sırasında “yalnızlaştırdığını” düşünüyor. Gerek İskender füzeleriyle ilgili yaşanan krizde gerekse de Rus Barış gücü askerlerinin olduğu noktalarda yaşanan sorunların çözümü konusunda gerekli adımları atmayarak Erivan’dan uzaklaştığını düşünüyor. Ayrıca Ukrayna Savaşı’nın Rusya’nın hem uluslararası ölçekteki imajına zarar verdiğini hem de Rusya’nın son dönemlerde Erivan’ın “kadim müttefiklik” ruhuna aykırı hareket ettiğini düşünüyor. Bu nedenlerle de Paşinyan bir an önce Rusya ile bağlarını koparma mücadelesi içinde.

Ancak bu ilişkinin öyle kısa bir sürede kesilip atılması da pek mümkün görünmüyor. Zira Ermenistan’daki Rus askerî üsleri, enerji konusundaki bağımlılık, hepsinden de önemlisi Sovyet kültürünün bakiyelerinin öyle bir günde kesilip atılması çok da kolay olmayacak. Bu nedenle Erivan’ı daha önce olduğu üzere yine zor günler bekliyor. Zira kadim müttefiki olan Rusya’dan gördüğü muamelenin Batı tarafından da tekrarlanmayacağının garantisi yok.

Paşinyan’ın kumarı

Taraflar arasındaki gerginlik sürerken Karabağ’da Ermenistan da dahil olmak üzere kimsenin tanımadığı seçimlerin yapıldığı ve Bakü-Erivan arasındaki gerilimin dozunun arttığı bir süreçte iki taraf arasında anlaşmaya varıldığı haberleri de geliyor. Uluslararası kamuoyunda Karabağ ile Azerbaycan hükümetinin kontrolündeki yerlerle ulaşımı yeniden kurma ve Rus barış gücü askerleri ile Uluslararası Kızıl Haç Komitesi tarafından Laçin Koridoru boyunca yapılan insani yardım sevkiyatlarının yeniden başlatılmasında bir anlaşmaya varıldığına dair haberler yer alıyor.3 Ancak bu haberlerin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev tarafından yalanlanması ortada ciddi bir dezenformasyonun da yaşandığını gösteriyor.

Paşinyan bir kumar masasına oturmuş gibi görünüyor. Kazanma hevesiyle oturduğu bu masa her şeyin sonunu getirebilir. Zira diasporada olduğu gibi Erivan’da da Paşinyan’ın ne yapmaya çalıştığı konusunda akıllarda soru işaretleri var. Ermenistan’da artık kimse savaşmak istemiyor, zaten sürekli göç veren bir ülke olarak gerek ekonomik gerekse askerî anlamda Erivan’ın yeni bir savaş sürecine girmesi ülkeye çok büyük zararlar verecektir. Savaşın kazananı olmaz ilkesinden hareketle bir an önce barış masasına oturulması en çok Erivan’ın yararına olacaktır. Aksi halde bu kez Batı destekli ikinci bir Ukrayna Savaşı senaryosu Güney Kafkasya’da gündeme gelecek ve bu kez çok daha yıkıcı etkileri olacaktır.

Bu nedenle de Türkiye daha önce olduğu gibi bu kez de Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi konusunda uluslararası taraflara çözüm odaklı ve bölgede tansiyonu dindirecek adımlar atmaları çağrısında bulunuyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 11 Eylül 2023’te yayımlanmıştır.

  1. https://fikirturu.com/jeo-strateji/susa-adimi-neyin-sinyali-guney-kafkasya-nelere-gebe/ Erişim Tarihi: 09.09.2023.
  2. https://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-sayin-hakan-fidan-in-azerbaycan-disisleri-bakani-jeyhun-bayramov-ile-ortak-basin-toplantisi–31-temmuz-2023.tr.mfa Erişim Tarihi: 09.09.2023.
  3. https://www.theguardian.com/world/2023/sep/10/nagorno-karabakh-routes-reopen-in-lachin-corridor-deal-say-azeri-and-armenian-sides Erişim Tarihi: 10.09.2023.

Yıldız Deveci Bozkuş
Yıldız Deveci Bozkuş
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. 2012 yılında YÖK Bursu ile Amerika’da University of California, Los Angeles (UCLA)'da Ermeni sorunu, diaspora ve parlamento kararları üzerine çalışmalar yaptı. 2019 yılında ise TÜBİTAK bursuyla İngiltere'de Osmanlı- Ermeni modernleşme tarihi ve gayrimüslimler üzerine araştırmalar gerçekleştirdi. Tarih, Uluslararası İlişkiler ve Dil-Edebiyat disiplinlerini bir arada çalışan Deveci Bozkuş; Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Ermeni Sorunu, İnsanlığa Karşı Suçlar, Soykırım vb. konularda çeşitli eğitimler almış olup uzun yıllar Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nde Güney Kafkasya Uzmanı olarak görev yaptı. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’da Review of Armenian Studies ve Ermeni Araştırmaları dergilerinin editörlük görevlerinde bulundu. Deveci Bozkuş ayrıca Polis Akademisi ve Türk Tarih Kurumu’nda Ermeni sorunu ve Ermeni dili konularında araştırmacılara ve akademisyenlere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de verdi. Halen Ankara Üniversitesinde görev yapan Deveci Bozkuş, Kafkasya, Dağlık Karabağ Sorunu, Soğuk Savaş, 1915 Olayları ve Soykırım konularıyla ilgili çeşitli dersler veriyor. Deveci Bozkuş modernleşme, terör, Türkiye-Ermenistan ilişkileri, diaspora, Dağlık Karabağ sorunu, parlamento kararları vb. alanlarda ulusal ve uluslararası akademik platformlarda Türkiye’yi temsil eden akademisyenler arasında yer almakta olup bu konularla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası projeler üretti. Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda kitap, makale, proje ve araştırma çalışmaları bulunan Deveci Bozkuş ayrıca dış politika ve Kafkasya, Ermeni sorunu, Dağlık Karabağ Sorunu vb. konularda televizyon programlarına konuk olarak katılıyor ve İngilizce, Almanca, Farsça, Ermenice ve Osmanlıca (Matbu-Rika) biliyor. Kafkasya, Ermeni sorunu ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine dair analizleri çeşitli basın kuruluşları ve stratejik araştırma merkezlerinde yayınlanıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x