Karabağ Savaşı sahada sona erdi. Peki, ya diplomaside?

Karabağ Savaşı, sahada bitmiş gözüküyor ama diplomatik masada devam ediyor. Ermenistan’ın diplomasi masasındaki amacı ne? Batı’ya hangi mesajları veriyor? Neden Kosova ile paralellik kurmak istiyor? Bunu başarabilir mi? Dr. Orhan Gafarlı yazdı.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ Savaşı 44 gün sürdükten sonra 10 Kasım tarihinde Rusya’nın arabuluculuğunda imzalanan dokuz maddelik barış beyannamesi ile sona erdi. Ermenistan, Dağlık Karabağ çevresinde yedi rayonun boşaltmasını ve Rus Barış Gücü’nün bölgeye yerleşmesini, Lâçin ve Nahçıvan koridorlarının güvenli şekilde açılmasını kabul etti.

Fakat Karabağ Savaşı sırasında ve savaşın sona ermesinin ardından yaşanan gelişmeleri geriye dönük olarak analiz ettiğimizde, aslında savaşın sahada durduğunu ama diplomatik masada daha da alevlendiğini görmek mümkün. Bu diplomatik mücadelenin dinamiklerini ve özelliklerini anlamak için Ermenistan Başbakanı Nikolas Paşinyan Nikol’un Karabağ Savaşı sırasında ve sonrasında sergilediği davranışları ve stratejiyi mercek altına almak gerekiyor.

Ermenistan’ın stratejik iletişim planı neydi?

27 Eylül’de başlayan Karabağ Savaşı, çok sayıda uzman ve gözlemcinin de vurguladığı gibi, Ermenistan tarafının tahrik edici askerî tacizleri sonucunda başladı. İlk andan itibaren Ermenistan, dünya kamuoyuyla iletişimini sağlamak amacıyla üç önemli ve stratejik siyasal iletişim hamlesi geliştirdi.

Bu stratejinin temel amacı, Dağlık Karabağ’daki Ermeni yönetiminin bağımsızlık isteğinin dünya kamuoyu nezdinde karşılık bulmasıydı. Bunun için hem dünya hem de iç kamuoyuna siyasal iletişim bağlamında üç önemli mesaj verilmeye çalışıldı.

Öncelikle, ‘Ermenistan, Karabağ’da Türkiye’ye ve Rusya’ya karşı savaşıyor’ algısı yaratılmak istendi. Paşinyan, Almanya’nın en çok satan gazetelerinden Bild’e verdiği röportajda, “Türkler durdurulmazsa Viyana’ya kadar gidecek!” diyerek Türk karşıtı bir görüntü (Türkofobi) oluşturmaya çalıştı.[efn_note]A Haber: İşgalci devletin başbakanı Paşinyan: Türkler durdurulmazsa Viyana’ya kadar gidecek. 05.10.2020. https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/10/05/isgalci-devletin-basbakani-pasinyan-turkler-durdurulmazsa-viyanaya-kadar-gidecek[/efn_note] Osmanlı ile Avrupa arasındaki savaşlardan örnek verdi ve Karabağ Savaşı sırasında Batı dünyasındaki Türk karşıtı grupların desteğini almaya çalıştı.

İkincisi, Karabağ’da Müslüman karşıtı (İslamofobik) olumsuz “cihatçı” imgesini kullanarak, dünya ve özellikle de Batı kamuoyuyla iletişim kurmayı amaçladı ve onların yardımını istedi.[efn_note]EurAsia: Pashinyan rasskazal Putinu o voyuyushchikh za Azerbaydzhan terroristakh, 08.10.2020 https://eadaily.com/ru/news/2020/10/08/pashinyan-rasskazal-putinu-o-voyuyushchih-za-azerbaydzhan-terroristah[/efn_note] Afganistan, Irak, Nijerya ve Suriye’deki çatışmalarda savaşan “cihatçı” imgesini anımsatarak, El Kaide, Boko Haram ve DAEŞ gibi örgütlere atıf yaptı. Batı’da tam da siyasi popülizm ve göçmen karşıtlığının yaşandığı bir dönemde, Hıristiyan kardeşlerinin yardıma ihtiyacı olduğunu göstermeye çalıştı. Paşinyan’ın günler boyunca Batı’daki siyasal liderlerle telefon görüşmeleri yapması ve bu çerçevede Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının tanınmasının önemine vurgu yapması da bu durumu gösteriyordu. Bu sırada Ermenistan basını ise, iç kamuoyunun siyasal belleğine yönelik olarak Rusya’nın Ermeni halkını yalnız bıraktığına vurgu yapıyordu.

Paşinyan’ın bu stratejisinin temel amacı, Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının Batı kamuoyu tarafından tanınmasını sağlamak ve bunun için Kosova senaryosu üzerinden gitmekti.[efn_note]Mezhdu Artsakhom i Karabakhom Chetyre voprosa o vozmozhnosti priznaniya nezavisimosti NKR https://www.rbc.ru/newspaper/2020/10/21/5f8ebe049a79471b5840fe63[/efn_note] 1948 yılında, eski Yugoslavya sınırlarında Sırbistan içinde bulunan Kosova’ya özerk bölge statüsü verilmişti. 1989 yılında Kosova’nın özerkliğinin kaldırılması ile fiilen Sırbistan merkezi hükümetine bağlandı. 1991 yılında Dayton Barış Anlaşması ile Slovenya (25 Haziran), Hırvatistan (25 Haziran), Makedonya (8 Eylül) ayrılsa da Kosova by pass edildi. 1995-1997 yıllarında sivil ve silahlı itaatsizlik, 1998-99 yılında tırmanan gerginlik, sivillere saldırılarla geçen dönemlerin sonunda Kosova bağımsız oldu ve 2008’de Kosova’nın bağımsızlığı Batılı ülkeler tarafından tanındı.

Ermenistan halkı açısından sorunun başka şekilde çözülmesi, iktidardaki elitlerin bir ihaneti olarak görülürdü. Paşinyan’ın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımında da vurguladığı gibi, Karabağ’daki Ermeni yönetimi ve “anklavı”[efn_note]Anklav, başka bir ülkenin sınırlarında, çoğunlukla kültürel bağlantısı olmayan ve sınırları çevrelenmiş bölge anlamına gelir[/efn_note], yedi rayonun Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı tanınmaksızın geri verilmesine hiçbir şekilde razı değildi.

Karabağ’daki sorunun çözümüne ilişkin simülasyon senaryolarına bakıldığında, Paşinyan’in Batı kamuoyunu, Kosova sorununun bir benzerinin Dağlık Karabağ’da yaşandığına ikna etmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Kosova ve Dağlık Karabağ arasında benzerlik var mı?

Peki, durum gerçekten öyle mi?

Kosova’nın Yugoslavya’nın içinde, Dağlık Karabağ gibi özerk bir statüye sahip olması, her iki sorunun da ülkenin ve birliğin dağılmasından sonra ortaya çıkması gibi benzerliklerden söz edilebilir. Ancak Kosova’da insani bir dram yaşanmaktayken, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ’da Azerbaycanlıların yurtlarından edilmesi ve Hocalı gibi katliamların yaşanması gibi çok ciddi farklılıklar var.

Elbette Paşinyan yönetimi, bütün bu farklılıkları bildiği için savaş boyunca sürekli olarak Dağlık Karabağ sözde yönetiminin başkenti Hankendi’nden Gence ve Berde gibi Azerbaycan kentlerine tahrik edici füze saldırıları düzenledi. Böylece Bakü’nün Dağlık Karabağ’a daha şiddetle saldırmasını sağlayarak, bölgede bir insanlık faciası yaşanmakta olduğunu dünya kamuoyuna göstermeye çalıştı.

Azerbaycan’ın ise bütün bu provokasyonlara (S)İHA’lar ile yanıt vererek operasyonlarını sınırlı ve orantılı bir düzeyde karşılık vermesi, Erivan’ın bütün planlarını altüst etti. Kosova senaryosunun tekrarlanmasını sağlamak için, Dağlık Karabağ’da Ermeni halkına karşı bir katliam yaşandığını dünyaya göstermek gerekiyordu. Azerbaycan ise provokasyonlara gelmedi; dünya kamuoyu ile kurduğu siyasal iletişim aracılığıyla yalnızca Ermenistan’a karşı savunma stratejisi ortaya koymakla kalmadı, bu propagandalara bir karşılık geliştirmeyi de başardı.

Fransa’nın Dağlık Karabağ’ı tanıma kararının anlamı ne?

Savaş boyunca Dağlık Karabağ’daki Ermeniler; Azerbaycan-Türk ittifakına karşı savaş yürütüldüğünü savundu, cihatçıların bölgeye getirildiğini iddia etti, Rusya’nın ise kendilerine ihanet ettiği yönünde bir siyasal iletişim stratejisi kurdu. Bu algı operasyonu başarısızlığa uğradığı için, savaştan sonra Kosova senaryosunun tekrarlanmasına çalışmak bir amaç haline getirildi. Fransa Senatosu’nun Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanıma beyannamesi ve Fransız yönetimine yaptığı çağrı, Avrupa’da büyük devletlerden birisinin attığı ilk adım olarak değerlendirilebilir.[efn_note]Yusuf Özcan, Fransız Senatosu sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyetini Tanıdı, 25.11.2020 https://www.aa.com.tr/tr/dunya/fransiz-senatosu-sozde-daglik-karabag-cumhuriyetini-tanidi/2056128[/efn_note]

Fransa Senatosu’nun kabul ettiği bu beyannamenin herhangi bir siyasal sonucu olmasa da bunu diplomatik açıdan önemli bir adım olarak görmek gerekir. Fransız Senatosu’nu takiben Belçika Parlamentosu da Dağlık Karabağ Ermeni yönetimini tanıma yönünde diplomatik ilişki kurma istemesi, domino etkisi yaratacak bir süreci başlatabilir.[efn_note]Sputnik Armeniya, Parlament Bel’gii obsudit vopros ob ustanovlenii dipotnosheniy s Karabakhom, 26.11.2020 https://ru.armeniasputnik.am/karabah/20201126/25504232/Parlament-Belgii-obsudit-vopros-ob-ustanovlenii-dipotnosheniy-s-Karabakhom.html[/efn_note]

Diplomatik mücadele daha da şiddetlenecek

Ermenistan yönetiminin Dağlık Karabağ’daki savaşı kaybetmesi, savaş stratejisinde izlenen başarısızlıklar ve Azerbaycan’ın topraklarını geri alması, süreci diplomatik bir mücadele aşamasına geçirdi. Batı’daki[efn_note]Alex Galitsky, U.S. Recognition of Kosovo Sets a Precedent for Artsakh, 31.10.2020 https://nationalinterest.org/blog/buzz/us-recognition-kosovo-sets-precedent-artsakh-171749[/efn_note] ve Rusya’daki[efn_note]Sergey Markedonov, Nagornyy Karabakh: voyna zavershena, uregulirovaniye prodolzhayetsya, 15.11.2020 https://pressunity.org/archives/5990[/efn_note] Ermeni diasporasına bağlı uzmanlar, Kosova sorununa vurgu yaparak her iki çatışma arasındaki benzerliklere değindi; uluslararası kamuoyuna farklı yaklaşımlardan vazgeçmesi ve benzer şekilde tutum alma çağrısı yaptı. Fransa, ABD ve Rusya’da yapılan yayınlarda, sorunun çözümünün uluslararası hukuktaki self-determinasyon ilkesine dayandırılması çağrısı, kısa vadede bir sonuç ortaya koymasa da orta ve uzun vadede bir sorun yaratacaktır.

Böylelikle 44 gün süren 2. Karabağ Savaşı, sahada bitmiş olsa da orta ve uzun vadede uluslararası kamuoyu açısından diplomatik bir savaşa dönüşeceğinin sinyallerini verdi. Ermenistan iç politikasında yaşanan gerginlik, Paşinyan iktidarının güven kaybetmesi ve erken seçimler, Ermeni yanlısı gruplar açısından bir çıkmaz olarak görülse de, diaspora faaliyetindeki süreklilik açıkça ortada.

Ermenistan’daki iç çatışmalar en çok Rusya’yı ilgilendiriyor. Ancak Ermenistan’da iktidara kim gelirse gelsin Karabağ konusundaki tutumunun, Kosova senaryosunun Dağlık Karabağ’da tekrarlanması planı olduğu aşikâr.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Aralık 2020’de yayımlanmıştır.

Orhan Gafarlı
Orhan Gafarlı
Dr. Orhan Gafarlı - Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde ''Rus Dış Politikasında Kimlik Arayışı: Batı'dan Kopuşun Tarihsel Analizi'' başlıklı doktora tez çalışması ile tamamlamıştır. Gafarlı, Harvard Üniversitesi’nde 2017- 2018 yılları arası Davis Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’nde misafir araştırmacıydı. The Jamestown Foundation'da Türkiye-Rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. 2015 yılında “Avrasya Çıkmazı: Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?” ve 2022 yılında Rusya'nın Batı'dan Kopuşu başlıklı kitapları yayınlanmıştır. Gafarlı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Karabağ Savaşı sahada sona erdi. Peki, ya diplomaside?

Karabağ Savaşı, sahada bitmiş gözüküyor ama diplomatik masada devam ediyor. Ermenistan’ın diplomasi masasındaki amacı ne? Batı’ya hangi mesajları veriyor? Neden Kosova ile paralellik kurmak istiyor? Bunu başarabilir mi? Dr. Orhan Gafarlı yazdı.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ Savaşı 44 gün sürdükten sonra 10 Kasım tarihinde Rusya’nın arabuluculuğunda imzalanan dokuz maddelik barış beyannamesi ile sona erdi. Ermenistan, Dağlık Karabağ çevresinde yedi rayonun boşaltmasını ve Rus Barış Gücü’nün bölgeye yerleşmesini, Lâçin ve Nahçıvan koridorlarının güvenli şekilde açılmasını kabul etti.

Fakat Karabağ Savaşı sırasında ve savaşın sona ermesinin ardından yaşanan gelişmeleri geriye dönük olarak analiz ettiğimizde, aslında savaşın sahada durduğunu ama diplomatik masada daha da alevlendiğini görmek mümkün. Bu diplomatik mücadelenin dinamiklerini ve özelliklerini anlamak için Ermenistan Başbakanı Nikolas Paşinyan Nikol’un Karabağ Savaşı sırasında ve sonrasında sergilediği davranışları ve stratejiyi mercek altına almak gerekiyor.

Ermenistan’ın stratejik iletişim planı neydi?

27 Eylül’de başlayan Karabağ Savaşı, çok sayıda uzman ve gözlemcinin de vurguladığı gibi, Ermenistan tarafının tahrik edici askerî tacizleri sonucunda başladı. İlk andan itibaren Ermenistan, dünya kamuoyuyla iletişimini sağlamak amacıyla üç önemli ve stratejik siyasal iletişim hamlesi geliştirdi.

Bu stratejinin temel amacı, Dağlık Karabağ’daki Ermeni yönetiminin bağımsızlık isteğinin dünya kamuoyu nezdinde karşılık bulmasıydı. Bunun için hem dünya hem de iç kamuoyuna siyasal iletişim bağlamında üç önemli mesaj verilmeye çalışıldı.

Öncelikle, ‘Ermenistan, Karabağ’da Türkiye’ye ve Rusya’ya karşı savaşıyor’ algısı yaratılmak istendi. Paşinyan, Almanya’nın en çok satan gazetelerinden Bild’e verdiği röportajda, “Türkler durdurulmazsa Viyana’ya kadar gidecek!” diyerek Türk karşıtı bir görüntü (Türkofobi) oluşturmaya çalıştı.[efn_note]A Haber: İşgalci devletin başbakanı Paşinyan: Türkler durdurulmazsa Viyana’ya kadar gidecek. 05.10.2020. https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/10/05/isgalci-devletin-basbakani-pasinyan-turkler-durdurulmazsa-viyanaya-kadar-gidecek[/efn_note] Osmanlı ile Avrupa arasındaki savaşlardan örnek verdi ve Karabağ Savaşı sırasında Batı dünyasındaki Türk karşıtı grupların desteğini almaya çalıştı.

İkincisi, Karabağ’da Müslüman karşıtı (İslamofobik) olumsuz “cihatçı” imgesini kullanarak, dünya ve özellikle de Batı kamuoyuyla iletişim kurmayı amaçladı ve onların yardımını istedi.[efn_note]EurAsia: Pashinyan rasskazal Putinu o voyuyushchikh za Azerbaydzhan terroristakh, 08.10.2020 https://eadaily.com/ru/news/2020/10/08/pashinyan-rasskazal-putinu-o-voyuyushchih-za-azerbaydzhan-terroristah[/efn_note] Afganistan, Irak, Nijerya ve Suriye’deki çatışmalarda savaşan “cihatçı” imgesini anımsatarak, El Kaide, Boko Haram ve DAEŞ gibi örgütlere atıf yaptı. Batı’da tam da siyasi popülizm ve göçmen karşıtlığının yaşandığı bir dönemde, Hıristiyan kardeşlerinin yardıma ihtiyacı olduğunu göstermeye çalıştı. Paşinyan’ın günler boyunca Batı’daki siyasal liderlerle telefon görüşmeleri yapması ve bu çerçevede Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının tanınmasının önemine vurgu yapması da bu durumu gösteriyordu. Bu sırada Ermenistan basını ise, iç kamuoyunun siyasal belleğine yönelik olarak Rusya’nın Ermeni halkını yalnız bıraktığına vurgu yapıyordu.

Paşinyan’ın bu stratejisinin temel amacı, Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının Batı kamuoyu tarafından tanınmasını sağlamak ve bunun için Kosova senaryosu üzerinden gitmekti.[efn_note]Mezhdu Artsakhom i Karabakhom Chetyre voprosa o vozmozhnosti priznaniya nezavisimosti NKR https://www.rbc.ru/newspaper/2020/10/21/5f8ebe049a79471b5840fe63[/efn_note] 1948 yılında, eski Yugoslavya sınırlarında Sırbistan içinde bulunan Kosova’ya özerk bölge statüsü verilmişti. 1989 yılında Kosova’nın özerkliğinin kaldırılması ile fiilen Sırbistan merkezi hükümetine bağlandı. 1991 yılında Dayton Barış Anlaşması ile Slovenya (25 Haziran), Hırvatistan (25 Haziran), Makedonya (8 Eylül) ayrılsa da Kosova by pass edildi. 1995-1997 yıllarında sivil ve silahlı itaatsizlik, 1998-99 yılında tırmanan gerginlik, sivillere saldırılarla geçen dönemlerin sonunda Kosova bağımsız oldu ve 2008’de Kosova’nın bağımsızlığı Batılı ülkeler tarafından tanındı.

Ermenistan halkı açısından sorunun başka şekilde çözülmesi, iktidardaki elitlerin bir ihaneti olarak görülürdü. Paşinyan’ın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımında da vurguladığı gibi, Karabağ’daki Ermeni yönetimi ve “anklavı”[efn_note]Anklav, başka bir ülkenin sınırlarında, çoğunlukla kültürel bağlantısı olmayan ve sınırları çevrelenmiş bölge anlamına gelir[/efn_note], yedi rayonun Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı tanınmaksızın geri verilmesine hiçbir şekilde razı değildi.

Karabağ’daki sorunun çözümüne ilişkin simülasyon senaryolarına bakıldığında, Paşinyan’in Batı kamuoyunu, Kosova sorununun bir benzerinin Dağlık Karabağ’da yaşandığına ikna etmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Kosova ve Dağlık Karabağ arasında benzerlik var mı?

Peki, durum gerçekten öyle mi?

Kosova’nın Yugoslavya’nın içinde, Dağlık Karabağ gibi özerk bir statüye sahip olması, her iki sorunun da ülkenin ve birliğin dağılmasından sonra ortaya çıkması gibi benzerliklerden söz edilebilir. Ancak Kosova’da insani bir dram yaşanmaktayken, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ’da Azerbaycanlıların yurtlarından edilmesi ve Hocalı gibi katliamların yaşanması gibi çok ciddi farklılıklar var.

Elbette Paşinyan yönetimi, bütün bu farklılıkları bildiği için savaş boyunca sürekli olarak Dağlık Karabağ sözde yönetiminin başkenti Hankendi’nden Gence ve Berde gibi Azerbaycan kentlerine tahrik edici füze saldırıları düzenledi. Böylece Bakü’nün Dağlık Karabağ’a daha şiddetle saldırmasını sağlayarak, bölgede bir insanlık faciası yaşanmakta olduğunu dünya kamuoyuna göstermeye çalıştı.

Azerbaycan’ın ise bütün bu provokasyonlara (S)İHA’lar ile yanıt vererek operasyonlarını sınırlı ve orantılı bir düzeyde karşılık vermesi, Erivan’ın bütün planlarını altüst etti. Kosova senaryosunun tekrarlanmasını sağlamak için, Dağlık Karabağ’da Ermeni halkına karşı bir katliam yaşandığını dünyaya göstermek gerekiyordu. Azerbaycan ise provokasyonlara gelmedi; dünya kamuoyu ile kurduğu siyasal iletişim aracılığıyla yalnızca Ermenistan’a karşı savunma stratejisi ortaya koymakla kalmadı, bu propagandalara bir karşılık geliştirmeyi de başardı.

Fransa’nın Dağlık Karabağ’ı tanıma kararının anlamı ne?

Savaş boyunca Dağlık Karabağ’daki Ermeniler; Azerbaycan-Türk ittifakına karşı savaş yürütüldüğünü savundu, cihatçıların bölgeye getirildiğini iddia etti, Rusya’nın ise kendilerine ihanet ettiği yönünde bir siyasal iletişim stratejisi kurdu. Bu algı operasyonu başarısızlığa uğradığı için, savaştan sonra Kosova senaryosunun tekrarlanmasına çalışmak bir amaç haline getirildi. Fransa Senatosu’nun Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanıma beyannamesi ve Fransız yönetimine yaptığı çağrı, Avrupa’da büyük devletlerden birisinin attığı ilk adım olarak değerlendirilebilir.[efn_note]Yusuf Özcan, Fransız Senatosu sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyetini Tanıdı, 25.11.2020 https://www.aa.com.tr/tr/dunya/fransiz-senatosu-sozde-daglik-karabag-cumhuriyetini-tanidi/2056128[/efn_note]

Fransa Senatosu’nun kabul ettiği bu beyannamenin herhangi bir siyasal sonucu olmasa da bunu diplomatik açıdan önemli bir adım olarak görmek gerekir. Fransız Senatosu’nu takiben Belçika Parlamentosu da Dağlık Karabağ Ermeni yönetimini tanıma yönünde diplomatik ilişki kurma istemesi, domino etkisi yaratacak bir süreci başlatabilir.[efn_note]Sputnik Armeniya, Parlament Bel’gii obsudit vopros ob ustanovlenii dipotnosheniy s Karabakhom, 26.11.2020 https://ru.armeniasputnik.am/karabah/20201126/25504232/Parlament-Belgii-obsudit-vopros-ob-ustanovlenii-dipotnosheniy-s-Karabakhom.html[/efn_note]

Diplomatik mücadele daha da şiddetlenecek

Ermenistan yönetiminin Dağlık Karabağ’daki savaşı kaybetmesi, savaş stratejisinde izlenen başarısızlıklar ve Azerbaycan’ın topraklarını geri alması, süreci diplomatik bir mücadele aşamasına geçirdi. Batı’daki[efn_note]Alex Galitsky, U.S. Recognition of Kosovo Sets a Precedent for Artsakh, 31.10.2020 https://nationalinterest.org/blog/buzz/us-recognition-kosovo-sets-precedent-artsakh-171749[/efn_note] ve Rusya’daki[efn_note]Sergey Markedonov, Nagornyy Karabakh: voyna zavershena, uregulirovaniye prodolzhayetsya, 15.11.2020 https://pressunity.org/archives/5990[/efn_note] Ermeni diasporasına bağlı uzmanlar, Kosova sorununa vurgu yaparak her iki çatışma arasındaki benzerliklere değindi; uluslararası kamuoyuna farklı yaklaşımlardan vazgeçmesi ve benzer şekilde tutum alma çağrısı yaptı. Fransa, ABD ve Rusya’da yapılan yayınlarda, sorunun çözümünün uluslararası hukuktaki self-determinasyon ilkesine dayandırılması çağrısı, kısa vadede bir sonuç ortaya koymasa da orta ve uzun vadede bir sorun yaratacaktır.

Böylelikle 44 gün süren 2. Karabağ Savaşı, sahada bitmiş olsa da orta ve uzun vadede uluslararası kamuoyu açısından diplomatik bir savaşa dönüşeceğinin sinyallerini verdi. Ermenistan iç politikasında yaşanan gerginlik, Paşinyan iktidarının güven kaybetmesi ve erken seçimler, Ermeni yanlısı gruplar açısından bir çıkmaz olarak görülse de, diaspora faaliyetindeki süreklilik açıkça ortada.

Ermenistan’daki iç çatışmalar en çok Rusya’yı ilgilendiriyor. Ancak Ermenistan’da iktidara kim gelirse gelsin Karabağ konusundaki tutumunun, Kosova senaryosunun Dağlık Karabağ’da tekrarlanması planı olduğu aşikâr.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 4 Aralık 2020’de yayımlanmıştır.

Orhan Gafarlı
Orhan Gafarlı
Dr. Orhan Gafarlı - Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde ''Rus Dış Politikasında Kimlik Arayışı: Batı'dan Kopuşun Tarihsel Analizi'' başlıklı doktora tez çalışması ile tamamlamıştır. Gafarlı, Harvard Üniversitesi’nde 2017- 2018 yılları arası Davis Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’nde misafir araştırmacıydı. The Jamestown Foundation'da Türkiye-Rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. 2015 yılında “Avrasya Çıkmazı: Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?” ve 2022 yılında Rusya'nın Batı'dan Kopuşu başlıklı kitapları yayınlanmıştır. Gafarlı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x
keetcnjp