Mutlu çiftler nasıl tartışır?

Mutlu ya da mutsuz olsun her çift o ya da bu şekilde tartışır. Önemli olan, tartışmanın tarafların incinmesine neden olacak şekilde büyümesini önlemek ve mümkünse pratik çözümler bulabilmek. Peki, bunun için ne yapmalı?

“Karı-koca kavgasına asla karışılmaz!” Toplumumuzda son derece yaygın bir inançtır. Ancak işi karışmak olanlar da var. Psikologlar ve evlilik terapistleri çiftler arasındaki çatışmaları çözmeye çalışırken bolca kavgaya karışırlar. İyi de olur, çünkü son araştırmalar çiftler arası kavgalara ilişkin ezberleri bozan tespitlerde bulunurlar. The Atlantic‘in yazarı Derek Thompson işte bu tespitleri derledi.

Yazıdan öne çıkan bölümler aktarıyoruz:

“Hafta içinde bir gün akşam evdesiniz. Eşiniz/partneriniz kötü bir gün geçirdi ve içini dökmek istiyor.

‘Patronum tam bir pislikti,’ diyor, ‘ayrıca iş arkadaşlarımın hiçbiri beni sevmiyor gibi hissediyorum.’ diye ekliyor.

‘Bir fikrim var’ diye cevap veriyorsunuz. ‘Belki de aranızdaki havayı dağıtmak için bir happy hour[1] düzenlemelisiniz.’

‘Beni dinlemiyor musun? Patronum tam bir pislik, bu kadar basit. Nazik olmayı denedim, ama ona karşı bu imkânsız. Ofiste kimse böyle bir muamele görmüyor.”

‘Seni anlıyorum. Ben sadece yardım etmeye çalışıyorum. Ve eğer o happy hour’u organize edersen, belki…’

Eşiniz/partneriniz ‘Sorunu çözmeme yardım etmeye çalışmayı bırak ve lütfen sadece beni dinle’ diyor. Şimdi üzülme sırası sizde. Çünkü aslında ‘dinliyorsunuz’, diye düşünüyorsunuz. Hem de her kelimeyi! İyi eşler böyle yapmaz mı? Ama nasıl oluyorsa, tek yaptığınız bir kavga çıkarmak oluyor.

Pratik konuları duygusal konularla karıştırmayın

Gazeteci Charles Duhigg, Süper İletişimciler (Supercommunicators) adlı yeni kitabında, ilişkilerdeki en yaygın çatışma kaynaklarından birinin, partnerlerin yaptıkları konuşmanın türü konusunda anlaşamamaları olduğunu yazıyor.

Bazı konuşmalar pratiktir: ‘Hadi bir sorunu birlikte çözelim!’ dersiniz.

Bazılarıysa duygusaldır: ‘Duygularımız hakkında konuşalım ve onları anlayalım’ denmesi beklenir.

Birçok kavgada pratik konuşmalar duygusal konuşmalarla karıştırılır ya da tam tersi olur.

Yukarıdaki senaryoda, ilk partner duygularını paylaşmak ve bunların onaylanmasını ve doğrulanmasını istedi. İkinci partner duygusal kısmı atlayıp hemen bir çözüm listesi hazırlamaya geçti. Ortaya çıkan çatışma, sevgi ya da ilgi eksikliğiyle ilgili değildi. İkinci partner sadece geriye çekilip konuşmanın şeklini görecek bakış açısına sahip değildi: Bu bir sorun çözme beyin fırtınası değil; bu bir ‘duygusal paylaşım konuşması’dır.

En iyi sohbet edenlerin kelimeleri en hızlı kullananlar, savları oluşturmada en yetenekli olanlar ya da yeni bilgiler edinmek için soru sormada en zeki olanlar olduğu varsayılabilir.

Ancak Duhigg, bunların hiçbirinin ilişkilerde zorlu diyalogları yönetme sanatının özünü oluşturmadığını söylüyor. Çok daha önemlisi, duygusal bir alışveriş ile pratik bir alışveriş arasındaki farkı bilmektir.

Çiftler arasındaki kavgalar hakkında yanlış bilinenler

1970’lerde, ülkenin dört bir yanından bir grup psikolog, evli insanların çatışmaları nasıl yönettiğini anlamak istedi. “Aşk Psikologları” olarak bilinen bu grup, ev işleri, çocuklar, arkadaşlar ve cinsellik gibi hemen her konuda konuşan karı-kocaların röportajlarını videoya kaydetti. Videolarda binden fazla tartışma kaydedildi.

Psikologlar verileri analiz ettiklerinde iki şey açıkça ortaya çıktı. Birincisi, tüm çiftler kavga eder. İkincisi, kavgaların farklı çiftler üzerinde şaşırtıcı derecede farklı etkileri vardır. Psikologlar, neden bazı çiftler için kavganın ilişkilerini doz doz yok eden bir zehir olduğunu, diğerleri içinse kavganın daha çok fiziksel bir terapi seansına benzediğini ve o an için acı verici olsa da zamanla bağları güçlendirdiğini anlamak istediler.

Duhigg, Süper İletişimciler‘i yazarken Aşk Psikologları’na video ile katılmış çiftlerden birkaçıyla konuşmuş ve kavga kayıtlarını incelemiş. Duhigg bana, psikologların uzmanlıklarına rağmen, kavgayla ilgili başlangıçtaki tüm hipotezlerinin yanlış olduğunu söyledi.

İlk hipotez, mutlu ve mutsuz çiftlerin farklı şeyler için kavga ettiğiydi. Belki de mutsuz insanların para, sağlık, madde bağımlılığı gibi büyük meseleler yüzünden kavga ettiklerini, mutlu çiftlerin ise sadece önemsiz şeyler (Ör: Süpürgeyi yerine koymadın!) yüzünden kavga ettiklerini varsayıyorlardı. Oysa bu hipotez yanlıştı. Siz ve eşiniz sorumluluk, para ve çocuk yetiştirme gibi ağır konularda kavga ediyorsanız, korkmayın: Diğer herkes de bu konularda kavga ediyor.

İkinci hipotez, ‘mutlu çiftler daha dayanıklıdır’. Belki de iyi çiftler affetme ve unutma konusunda daha iyidir. Duhigg bu hipotezin de yanlış olduğunu söyledi. Aslında, araştırmacılar birçok mutlu çiftin affetme ve unutma konusunda berbat olduğunu buldular. Aynı kayayı aynı tepeye iten Sisifos gibi aynı kavgayı tekrar tekrar yaşıyorlardı. Ancak Camus’nün tavsiyesine kulak veren bu Sisifosvari çiftler kendilerini yine de mutlu olarak hayal ediyorlardı.

Mutlu çiftlerin kavgalarındaki sır ne?

Duhigg’e göre işin püf noktası, mutlu çiftlerin doğru şeyler için kavga etmesi değil. Mutlu çiftler doğru şekilde kavga ederler.

Duhigg, ‘Çalışmalarda buldukları şey, kötü konuşmalarda ve kötü kavgalarda, ilişkideki her iki kişinin de birbirini kontrol etmeye çalıştığıydı’ dedi. Bu kontrol, şu sözlerle ifade ediliyor olabilir: ‘Artık konuşmamalısın’, ‘Sen de bu kadar çok çalışmayı bırakmalısın’, ‘Daha çok çalışmalısın’, ‘Benimle daha çok konuşmalısın’, ‘Beni daha çok dinlemelisin!’

Oysa mutlu çiftler eşlerini kontrol etmeye çalışmak yerine kendilerini kontrol etmeye odaklanmaya daha yatkındır. Daha fazla sessizlik içinde otururlar. Konuşmadan önce düşünerek kavgaları yumuşatırlar. ‘Annemden hep nefret ettin’ gibi varsayımsal ifadeler yerine örneğin ‘Ailem hakkında böyle konuşman beni incitti’ gibi ‘ben’ ifadelerine ağırlık verirler.

Sağlıklı çiftler ayrıca çatışmanın sınırlarını da kontrol etmeye çalışırlar. UCLA’da Evlilik ve Yakın İlişkiler Laboratuvarı’nı yöneten Benjamin Karney, Duhigg’e ‘Mutlu çiftler kavga ettiklerinde genellikle kavgayı mümkün olduğunca küçük çaplı tutmaya çalışırlar, diğer kavga konularına sıçramasına izin vermezler’ demişti.

Kavgada “yeni sekme” açmayın!

Karney’in alıntısı benim elimdeki Süper İletişimciler kitabının 153. sayfasında yer alıyor. Bunu biliyorum çünkü sayfa keskin bir şekilde çizilmiş, altı çizilmiş ve çeşitli bölümler daire içine alınmış ve yıldızlanmış. Bu bölümü okuduğumda, tanıdık gelmesinin şokuyla gözlerim doldu. Bu bendim ya da öyle olduğunu düşünmek istiyorum.

Birkaç yıl önce, bir kavgada kendimi savunmada hissettiğimde, farkında olmadan konuyu değiştirdiğimi fark ettim. Örneğin, eşim benden aramalarına ya da mesajlarına daha hızlı yanıt vermemi isteyebilirdi. ‘Haklısın, daha hızlı yanıt vereceğim’ demek ya da mesajlaşmak için makul bir tempo önermek yerine, ‘Meşguldüm’ gibi basit bir savunmayla başlayıp, ‘Peki, ne kadar sıkı çalıştığımı neden göremiyorsun?’ gibi birkaç hafta öncesine ait çözülmemiş bir anlaşmazlıkla ilgili bir monoloğa başlayabilirdim.

Zamanla, bu saçma davranış benim için o kadar bariz hale geldi ki, bunun için bir deyim buldum: ‘Yeni sekmeler açıyordum.’ Eşim, tarayıcıda tek bir sekme açmak gibi tek bir konuyu gündeme getirmişti. Bu taleple ilgilenmek yerine, konuşma tarayıcısını ilgili sekmelerle doldurmak için Control-T tuşuna tekrar tekrar bastım. ‘Programıma saygı göster’ sekmesi. ‘Sen de bana saygı göster’ sekmesi. ‘Üç hafta önceki tamamen alakasız kavgayı hatırlıyor musun? Hatırlamadın mı? Pekâlâ, onu ezberledim ve sana tekrar anlatacağım’ sekmesi.

Nasıl çok fazla sekme işlemi yavaşlatıp tarayıcıyı çökertebiliyorsa, çok fazla konuşma sekmesi de kaçınılmaz olarak karşılıklı anlayışı geciktiriyor ve verimli bir diyaloğu çökertiyor.

İlişkimiz ilerledikçe, ‘Yeni sekme açma!’ sert konuşmalarda kullanılan bir slogan haline geldi. Buradaki fikir şuydu: Eğer eşlerden biri diğerinin bulaşıkları yıkamamasına sinirlenirse, önceki kavgayı (sekme iki!) ve yeni bir kavgayı (sekme üç!) gündeme getirmeyin. Konuşmayı deterjan ve tabaklarla sınırlandırın.

‘Yeni sekme açmayın’ yepyeni bir fikir değil. Bu, ilişki psikologlarının ‘mutfak bataklığı’ dediği şeyin diğer yüzü. Duhigg’in açıkladığı üzere, iyi bir kavganın anahtarı hem kendimiz hem de konuşma konusu üzerinde kontrol sahibi olmaktır.

Tartışma sırasında işe yarayabilecek üç kritik soru

Uygulamaya gelince, Duhigg ile yaptığım konuşma beni birçok ilişkinin, bir çatışmanın sıcağında çok kısa üç soru sormaktan fayda sağlayabileceğine ikna etti.

  1. ‘Yeni sekmeler açıyor muyuz?’ Çok fazla kavga, tek bir sert konuşma birkaç sert konuşmaya dönüştüğünde meydana gelir.
  2. ‘İçimizi mi döküyoruz yoksa sorun mu çözüyoruz?’ Eşlerden biri duygusal bir konuşma yapmaya çalıştığında ve duygusal olmayan pratik önerilerden oluşan bir yaylım ateşiyle kapatıldığını hissettiğinde çok fazla kavga patlak verir.
  3. ‘Ya sadece kendimi kontrol etmeye çalışsaydım?’ Pek çok kavga ‘yapmalısın’ ifadeleriyle daha da şiddetlenir. ‘Yapmalıyım’ ifadeleri ise kontrol etme dürtüsünü içe yönlendirir.

Duhigg bana, amacın çatışmadan kaçınmak olmadığını hatırlattı. En üst düzeyde amaç, aslında ne tür bir konuşma yaptığınızı fark etmektir.”

Bu yazı ilk kez 6 Mart 2024’te yayımlanmıştır.

 

Derek Thompson’ın The Atlantic’te yayınlanan “How Happy Couples Argue” başlıklı yazısı Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve kendisinin editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Makalenin orijinaline aşağıdaki bağlantıdan erişebilirsiniz: https://www.theatlantic.com/ideas/archive/2024/02/how-to-fight-conversation-advice/677594/

[1] Akşam iş çıkışı bir mekânda verilen küçük parti. (Çev.n.)

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

3 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Mutlu çiftler nasıl tartışır?

Mutlu ya da mutsuz olsun her çift o ya da bu şekilde tartışır. Önemli olan, tartışmanın tarafların incinmesine neden olacak şekilde büyümesini önlemek ve mümkünse pratik çözümler bulabilmek. Peki, bunun için ne yapmalı?

“Karı-koca kavgasına asla karışılmaz!” Toplumumuzda son derece yaygın bir inançtır. Ancak işi karışmak olanlar da var. Psikologlar ve evlilik terapistleri çiftler arasındaki çatışmaları çözmeye çalışırken bolca kavgaya karışırlar. İyi de olur, çünkü son araştırmalar çiftler arası kavgalara ilişkin ezberleri bozan tespitlerde bulunurlar. The Atlantic‘in yazarı Derek Thompson işte bu tespitleri derledi.

Yazıdan öne çıkan bölümler aktarıyoruz:

“Hafta içinde bir gün akşam evdesiniz. Eşiniz/partneriniz kötü bir gün geçirdi ve içini dökmek istiyor.

‘Patronum tam bir pislikti,’ diyor, ‘ayrıca iş arkadaşlarımın hiçbiri beni sevmiyor gibi hissediyorum.’ diye ekliyor.

‘Bir fikrim var’ diye cevap veriyorsunuz. ‘Belki de aranızdaki havayı dağıtmak için bir happy hour[1] düzenlemelisiniz.’

‘Beni dinlemiyor musun? Patronum tam bir pislik, bu kadar basit. Nazik olmayı denedim, ama ona karşı bu imkânsız. Ofiste kimse böyle bir muamele görmüyor.”

‘Seni anlıyorum. Ben sadece yardım etmeye çalışıyorum. Ve eğer o happy hour’u organize edersen, belki…’

Eşiniz/partneriniz ‘Sorunu çözmeme yardım etmeye çalışmayı bırak ve lütfen sadece beni dinle’ diyor. Şimdi üzülme sırası sizde. Çünkü aslında ‘dinliyorsunuz’, diye düşünüyorsunuz. Hem de her kelimeyi! İyi eşler böyle yapmaz mı? Ama nasıl oluyorsa, tek yaptığınız bir kavga çıkarmak oluyor.

Pratik konuları duygusal konularla karıştırmayın

Gazeteci Charles Duhigg, Süper İletişimciler (Supercommunicators) adlı yeni kitabında, ilişkilerdeki en yaygın çatışma kaynaklarından birinin, partnerlerin yaptıkları konuşmanın türü konusunda anlaşamamaları olduğunu yazıyor.

Bazı konuşmalar pratiktir: ‘Hadi bir sorunu birlikte çözelim!’ dersiniz.

Bazılarıysa duygusaldır: ‘Duygularımız hakkında konuşalım ve onları anlayalım’ denmesi beklenir.

Birçok kavgada pratik konuşmalar duygusal konuşmalarla karıştırılır ya da tam tersi olur.

Yukarıdaki senaryoda, ilk partner duygularını paylaşmak ve bunların onaylanmasını ve doğrulanmasını istedi. İkinci partner duygusal kısmı atlayıp hemen bir çözüm listesi hazırlamaya geçti. Ortaya çıkan çatışma, sevgi ya da ilgi eksikliğiyle ilgili değildi. İkinci partner sadece geriye çekilip konuşmanın şeklini görecek bakış açısına sahip değildi: Bu bir sorun çözme beyin fırtınası değil; bu bir ‘duygusal paylaşım konuşması’dır.

En iyi sohbet edenlerin kelimeleri en hızlı kullananlar, savları oluşturmada en yetenekli olanlar ya da yeni bilgiler edinmek için soru sormada en zeki olanlar olduğu varsayılabilir.

Ancak Duhigg, bunların hiçbirinin ilişkilerde zorlu diyalogları yönetme sanatının özünü oluşturmadığını söylüyor. Çok daha önemlisi, duygusal bir alışveriş ile pratik bir alışveriş arasındaki farkı bilmektir.

Çiftler arasındaki kavgalar hakkında yanlış bilinenler

1970’lerde, ülkenin dört bir yanından bir grup psikolog, evli insanların çatışmaları nasıl yönettiğini anlamak istedi. “Aşk Psikologları” olarak bilinen bu grup, ev işleri, çocuklar, arkadaşlar ve cinsellik gibi hemen her konuda konuşan karı-kocaların röportajlarını videoya kaydetti. Videolarda binden fazla tartışma kaydedildi.

Psikologlar verileri analiz ettiklerinde iki şey açıkça ortaya çıktı. Birincisi, tüm çiftler kavga eder. İkincisi, kavgaların farklı çiftler üzerinde şaşırtıcı derecede farklı etkileri vardır. Psikologlar, neden bazı çiftler için kavganın ilişkilerini doz doz yok eden bir zehir olduğunu, diğerleri içinse kavganın daha çok fiziksel bir terapi seansına benzediğini ve o an için acı verici olsa da zamanla bağları güçlendirdiğini anlamak istediler.

Duhigg, Süper İletişimciler‘i yazarken Aşk Psikologları’na video ile katılmış çiftlerden birkaçıyla konuşmuş ve kavga kayıtlarını incelemiş. Duhigg bana, psikologların uzmanlıklarına rağmen, kavgayla ilgili başlangıçtaki tüm hipotezlerinin yanlış olduğunu söyledi.

İlk hipotez, mutlu ve mutsuz çiftlerin farklı şeyler için kavga ettiğiydi. Belki de mutsuz insanların para, sağlık, madde bağımlılığı gibi büyük meseleler yüzünden kavga ettiklerini, mutlu çiftlerin ise sadece önemsiz şeyler (Ör: Süpürgeyi yerine koymadın!) yüzünden kavga ettiklerini varsayıyorlardı. Oysa bu hipotez yanlıştı. Siz ve eşiniz sorumluluk, para ve çocuk yetiştirme gibi ağır konularda kavga ediyorsanız, korkmayın: Diğer herkes de bu konularda kavga ediyor.

İkinci hipotez, ‘mutlu çiftler daha dayanıklıdır’. Belki de iyi çiftler affetme ve unutma konusunda daha iyidir. Duhigg bu hipotezin de yanlış olduğunu söyledi. Aslında, araştırmacılar birçok mutlu çiftin affetme ve unutma konusunda berbat olduğunu buldular. Aynı kayayı aynı tepeye iten Sisifos gibi aynı kavgayı tekrar tekrar yaşıyorlardı. Ancak Camus’nün tavsiyesine kulak veren bu Sisifosvari çiftler kendilerini yine de mutlu olarak hayal ediyorlardı.

Mutlu çiftlerin kavgalarındaki sır ne?

Duhigg’e göre işin püf noktası, mutlu çiftlerin doğru şeyler için kavga etmesi değil. Mutlu çiftler doğru şekilde kavga ederler.

Duhigg, ‘Çalışmalarda buldukları şey, kötü konuşmalarda ve kötü kavgalarda, ilişkideki her iki kişinin de birbirini kontrol etmeye çalıştığıydı’ dedi. Bu kontrol, şu sözlerle ifade ediliyor olabilir: ‘Artık konuşmamalısın’, ‘Sen de bu kadar çok çalışmayı bırakmalısın’, ‘Daha çok çalışmalısın’, ‘Benimle daha çok konuşmalısın’, ‘Beni daha çok dinlemelisin!’

Oysa mutlu çiftler eşlerini kontrol etmeye çalışmak yerine kendilerini kontrol etmeye odaklanmaya daha yatkındır. Daha fazla sessizlik içinde otururlar. Konuşmadan önce düşünerek kavgaları yumuşatırlar. ‘Annemden hep nefret ettin’ gibi varsayımsal ifadeler yerine örneğin ‘Ailem hakkında böyle konuşman beni incitti’ gibi ‘ben’ ifadelerine ağırlık verirler.

Sağlıklı çiftler ayrıca çatışmanın sınırlarını da kontrol etmeye çalışırlar. UCLA’da Evlilik ve Yakın İlişkiler Laboratuvarı’nı yöneten Benjamin Karney, Duhigg’e ‘Mutlu çiftler kavga ettiklerinde genellikle kavgayı mümkün olduğunca küçük çaplı tutmaya çalışırlar, diğer kavga konularına sıçramasına izin vermezler’ demişti.

Kavgada “yeni sekme” açmayın!

Karney’in alıntısı benim elimdeki Süper İletişimciler kitabının 153. sayfasında yer alıyor. Bunu biliyorum çünkü sayfa keskin bir şekilde çizilmiş, altı çizilmiş ve çeşitli bölümler daire içine alınmış ve yıldızlanmış. Bu bölümü okuduğumda, tanıdık gelmesinin şokuyla gözlerim doldu. Bu bendim ya da öyle olduğunu düşünmek istiyorum.

Birkaç yıl önce, bir kavgada kendimi savunmada hissettiğimde, farkında olmadan konuyu değiştirdiğimi fark ettim. Örneğin, eşim benden aramalarına ya da mesajlarına daha hızlı yanıt vermemi isteyebilirdi. ‘Haklısın, daha hızlı yanıt vereceğim’ demek ya da mesajlaşmak için makul bir tempo önermek yerine, ‘Meşguldüm’ gibi basit bir savunmayla başlayıp, ‘Peki, ne kadar sıkı çalıştığımı neden göremiyorsun?’ gibi birkaç hafta öncesine ait çözülmemiş bir anlaşmazlıkla ilgili bir monoloğa başlayabilirdim.

Zamanla, bu saçma davranış benim için o kadar bariz hale geldi ki, bunun için bir deyim buldum: ‘Yeni sekmeler açıyordum.’ Eşim, tarayıcıda tek bir sekme açmak gibi tek bir konuyu gündeme getirmişti. Bu taleple ilgilenmek yerine, konuşma tarayıcısını ilgili sekmelerle doldurmak için Control-T tuşuna tekrar tekrar bastım. ‘Programıma saygı göster’ sekmesi. ‘Sen de bana saygı göster’ sekmesi. ‘Üç hafta önceki tamamen alakasız kavgayı hatırlıyor musun? Hatırlamadın mı? Pekâlâ, onu ezberledim ve sana tekrar anlatacağım’ sekmesi.

Nasıl çok fazla sekme işlemi yavaşlatıp tarayıcıyı çökertebiliyorsa, çok fazla konuşma sekmesi de kaçınılmaz olarak karşılıklı anlayışı geciktiriyor ve verimli bir diyaloğu çökertiyor.

İlişkimiz ilerledikçe, ‘Yeni sekme açma!’ sert konuşmalarda kullanılan bir slogan haline geldi. Buradaki fikir şuydu: Eğer eşlerden biri diğerinin bulaşıkları yıkamamasına sinirlenirse, önceki kavgayı (sekme iki!) ve yeni bir kavgayı (sekme üç!) gündeme getirmeyin. Konuşmayı deterjan ve tabaklarla sınırlandırın.

‘Yeni sekme açmayın’ yepyeni bir fikir değil. Bu, ilişki psikologlarının ‘mutfak bataklığı’ dediği şeyin diğer yüzü. Duhigg’in açıkladığı üzere, iyi bir kavganın anahtarı hem kendimiz hem de konuşma konusu üzerinde kontrol sahibi olmaktır.

Tartışma sırasında işe yarayabilecek üç kritik soru

Uygulamaya gelince, Duhigg ile yaptığım konuşma beni birçok ilişkinin, bir çatışmanın sıcağında çok kısa üç soru sormaktan fayda sağlayabileceğine ikna etti.

  1. ‘Yeni sekmeler açıyor muyuz?’ Çok fazla kavga, tek bir sert konuşma birkaç sert konuşmaya dönüştüğünde meydana gelir.
  2. ‘İçimizi mi döküyoruz yoksa sorun mu çözüyoruz?’ Eşlerden biri duygusal bir konuşma yapmaya çalıştığında ve duygusal olmayan pratik önerilerden oluşan bir yaylım ateşiyle kapatıldığını hissettiğinde çok fazla kavga patlak verir.
  3. ‘Ya sadece kendimi kontrol etmeye çalışsaydım?’ Pek çok kavga ‘yapmalısın’ ifadeleriyle daha da şiddetlenir. ‘Yapmalıyım’ ifadeleri ise kontrol etme dürtüsünü içe yönlendirir.

Duhigg bana, amacın çatışmadan kaçınmak olmadığını hatırlattı. En üst düzeyde amaç, aslında ne tür bir konuşma yaptığınızı fark etmektir.”

Bu yazı ilk kez 6 Mart 2024’te yayımlanmıştır.

 

Derek Thompson’ın The Atlantic’te yayınlanan “How Happy Couples Argue” başlıklı yazısı Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve kendisinin editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Makalenin orijinaline aşağıdaki bağlantıdan erişebilirsiniz: https://www.theatlantic.com/ideas/archive/2024/02/how-to-fight-conversation-advice/677594/

[1] Akşam iş çıkışı bir mekânda verilen küçük parti. (Çev.n.)

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

3 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

3
0
Would love your thoughts, please comment.x