Rauf Denktaş: Kıbrıs davasına adanan bir ömür

88 yıllık ömrünü Kıbrıs davasına adayan Rauf Denktaş bu meseleyle nasıl tanıştı? İlk sınavını nerede verdi? Neden “istenmeyen adam” ilan edildi? Ne zaman “rüyada gibiyiz” dedi? Nasıl Kıbrıs davasının zirvedeki ismi oldu? Doç. Dr. Süleyman Aşık yazdı.

Tarihte bazı kişiler akla geldiğinde veya anıldığında, bir “mesele” ile hatırlanırlar. Bütün ömürlerini adeta bir davaya vakfetmişlerdir. Bir nevi hayat onları o yöne sevk eder. Örneğin bu adanmışlığın sembollerinden biri Batı Trakya’da Sadık Ahmet iken, Kıbrıs’ta Rauf Raif Denktaş’tır.

Kıbrıs meselesiyle tanışması

1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya gelen Rauf Raif’in, ileride dünyanın tanıyacağı soyadını ağabeyi Cahit Türkiye’de almıştı.[1] Eğitim hayatı ilkokuldan liseye kadar İstanbul’da geçen Denktaş, 1940’ların başında, Kıbrıs davasında ileride bayrağı devralacağı Dr. Fazıl Küçük’ün çıkardığı “Halkın Sesi” gazetesinde yazılar yazmaya başlamıştı.[2] İngiltere’den kazandığı bursla Londra’da hukuk eğitimi almış ve 1947’de Kıbrıs’ta avukat olarak mesleğini icra etmeye başlamıştı.[3] 1950’lerin ilk yarısında savcı olan Denktaş, Kıbrıs’ın yönetimini elinde bulunduran İngilizlerin buradan çıkmaya hazırlandıkları dönemde resmî görevinden istifa ederek Dr. Fazıl Küçük’ün yol arkadaşı olmuştu.[4]

Ömrünü adayacağı Kıbrıs davası için kitleler önünde ilk sınavını 1948’de Kıbrıs Türklerinin düzenlediği mitingde yaptığı konuşmayla verir.[5] Bu anlamda ilk büyük adımını ise, 1957’de Burhan Nalbantoğlu ve Kemâl Tanrısever’in öncülüğünde Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurarak atacaktı. Amaçları, Ada’daki Rumların ve EOKA terör örgütünün saldırılarına karşı Türkleri korumaktı.[6]

Kıbrıslı Rumların 1931’den itibaren hayali, Enosis fikriyle Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamaktı. Bu fikrin faturasını Kıbrıslı Türkler her geçen gün ağır bir şekilde ödemekteydi. 1950’lerin sonunda Türkiye Cumhuriyeti, Ada’nın geleceği için masada İngiltere ve Yunanistan ile diplomatik görüşmeler yaparak, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun büyük katkısıyla 1959’da imzalanan Zürih-Londra antlaşmalarıyla bağımsız bir Kıbrıs devletinin yolu böylece açılmış ve 1960’ta iki toplumlu Kıbrıs Devleti kurulmuştu. Makarios Cumhurbaşkanı olurken, yardımcısı ise Dr. Fazıl Küçük idi.

Ada’dan uzakta mücadele yılları

Ancak bu “iki toplum tek devlet” formülü işlemiyor, Türkler her geçen gün ciddi saldırılara maruz kalıyordu. İşte Rauf Denktaş bu dönemde artık oyunun içinde daha fazla yer almaya başlayacak ve bu sebepten dolayı Cumhurbaşkanı Makarios tarafından 1964’te “istenmeyen adam” ilan edilecekti. Bu gelişme, Denktaş’ın Ankara’da dört yıl sürecek olan zorunlu ikamet yıllarının da başlangıcı olacaktı.[7] Denktaş yıllar sonra o günlerde Ada’daki atmosferi TBMM kürsüsünden şöyle dile getirecekti:

“Kıbrıs Türkleri olarak, bu meşru, addedilen sahte Kıbrıs hükümetine boyun eğmediğimiz için, bizi ve özellikle beni uzlaşmaz ilan ettiler. Bunu yapmakla, dünyanın suçlaması karşısında adaletsizliğe boyun eğeceğimizi, halkımızın can ve kan pahasına koruduğu eşit egemenlikten, Türkiye’nin garantisinden taviz vereceğimizi sandılar; temsil ettiğimiz Yüce Ulusun, haksızlık karşısında direnmeyi millî onur addettiğini hesaba katmadılar; millî namus ve şeref için, hürriyet için ‘ya istiklal ya ölüm’ diyen bir milletin çocukları olduğumuzu düşünemediler.”[8]

Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs Dairesi’nde faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürüten Denktaş için Kıbrıs’tan uzak kalmak hiç de kolay değildi. Bir keresinde Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Başkanı olarak Başbakan İsmet İnönü ile görüşmesinde İnönü’nün, “İç savaş çok vahimdir. Biz çatışmaları yaygın hale getirmemeye çalışıyoruz. Ve başaracağız. Fakat sabretmeleri gerekir…” sözlerinin kendisini hayal kırıklığına uğrattığı söylenebilir. Zira günlüğüne o anları ve duygularını şöyle aktarır: “Kıbrıs’a dönebilmem konusunda netice yok. İnönü adaya gizlice girişime karşı, ‘Cemaat Meclisi’nin başkanı adaya mevkiine layık şekilde girer, bunu sağlamaya çalışıyoruz’ demiştir. Değiştirme birliğinin içine sızma önerimi, tanınırsam büyük olay olur diye reddediyor. Paraşütle atlama düşüncemi askerî kanat ciddiye almıyor.”[9] Tabii bu dönemde ABD Başkanı Johnson’un Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği, kamuoyunun o dönem haberdar olmadığı ve “Kıbrıs’a askerî bir operasyonun Türkiye için faturası olur” şeklinde özetlenebilecek mektubunun Türkiye’nin hamle şansını azalttığını da belirtmek gerekir.

Kıbrıs Türklüğünün zirve ismi

1960’lar bu şartlarda geçerken, Kıbrıs’ın geleceğini değiştirecek gelişme 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından düzenlenen askerî harekât olacaktı. Türk askeri Ada’ya ayak bastığında Denktaş, “Rüyada gibiyiz” diyecekti. 31 Temmuz 1974’te ise günlüğüne, “Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı yutmak hevesi daima devam edecek… bunu bilerek yaşamak zorundayız”[10] diye yazacaktı. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Denktaş, harekâtın ardından verdiği bir röportajda ise, Ada’da bir “güç dengesi” meydana geldiğini söylemişti.[11]

Oluşan bu güç dengesi sonucu Denktaş önce, 1975’te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti’nde devlet ve meclis başkanı, ardından da 1983’te ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanı olarak artık Kıbrıs davasının zirvedeki ismi haline gelmişti. Yeni dönemi dünya kamuoyuyla paylaşırken şu ifadeleri kullanacaktı: “Korkunç bir Bizans oyunu karşısında 20 yıldır bekleyen halkımızın bu adımı atması kaçınılmazdı.”[12]

Zirvede yalnız kaldığı yıllar

Kıbrıs’ta her ne kadar yeni bir dönem başlasa da bu hem Türk halkı hem de Rauf Denktaş için kolay olmamıştı. Görevden ayrıldığı 2005 yılına kadar sayısız kez müzakerelere katılan Denktaş, 1999 yılında yaptığı bir konuşmada esasında meselenin bugününe de ışık tutan şu ifadeleri kullanmıştı: “Bizim mücadelemiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güçlendirilerek varlığını sürdürmesi, Türk ulusunun Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de hak ve menfaatlerinin korunmasıdır; bu yoldan dönmeyeceğiz.”[13]

Ancak Denktaş Kıbrıs meselesinde kırılma anlarından biri olan ve Türklerle Rumları tek bir devlet çatısı altında birleştirmeyi amaçlayan 2004 yılındaki Annan Planı’na, “Türk askerini Ada’dan çıkaracağı ve Türkleri azınlık durumuna düşüreceği ve devleti ortadan kaldıracağı”[14] tezi ile karşı çıkmış; Annan Planı için yapılan referandumunda “hayır” oyunu savunmuştu. Bu da bazı kesimlerin ciddi tepkisine yol açmıştı. Örneğin, bir gazete Denktaş’ın “militanca” bir hayır kampanyası yürüttüğünü ileri sürmüştü.[15] Bu referandumdan bir yıl sonra yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayarak siyaset yolculuğunu tamamlayan Denktaş’ın Kıbrıs’ın geleceğine dair son kez paylaştığı düşünceleri şöyleydi: “Kıbrıs meselesi, Türk-Rum ortaklığının, Rum ortak tarafından yıkılması meselesidir. Adil ve kalıcı bir anlaşma, bu ortaklığın yeniden, Rum’un yıkamayacağı bir şekilde oluşmasıdır. Bu da iki egemen halk, iki devlet esasına dayanmalıdır. Başka çare yoktur.”[16]

13 Ocak 2012 tarihinde organ yetmezliğinden vefat ettiğinde, 88 yıllık ömrüne büyük bir adanmışlık sığdırmıştı. Oğlu Serdar Denktaş babasının ardından “Doya doya izlediğimiz bir lider ama doyamadığımız bir baba”[17] diyecekti. Kendisini anlatan bu yazıda son sözü Rauf Denktaş’a bırakalım: “Biz bu iman ve inançla var oldukça, bir Türk oldukça KKTC hep var olacaktır.”[18]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 13 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.

[1] Emrullah Yalçın, “Rauf R. Denktaş’ın Kıbrıs’ta Bitmeyen Mücadelesi”, Atatürk Dergisi, Yıl: 2005, Cilt: 4, Sayı: 4.

[2] Emine Erden Kaya, “Rauf Denktaş (1924-2012)”, Türk Milliyetçiliği Portreler, Editör: Şenol Durgun, Püf Yayıncılık, Ankara 2019.

[3] Emrullah Yalçın, “Rauf R. Denktaş’ın Kıbrıs’ta Bitmeyen Mücadelesi”, Atatürk Dergisi, Yıl: 2005, Cilt: 4, Sayı: 4.

[4] https://kktcb.org/tr/cumhurbaskanligi/cumhurbaskanlari/rauf-raif-denktas (09.01.2025)

[5] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[6] Erol Manisalı, Dünden Bugüne Kıbrıs, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, İstanbul 2000.

[7] Emine Erden Kaya, “Rauf Denktaş (1924-2012)”, Türk Milliyetçiliği Portreler, Editör: Şenol Durgun, Püf Yayıncılık, Ankara 2019.

[8] TBMM Tutanak Dergisi, 15.07.1999, Cilt: 6, Birleşim: 34.

[9] Hande Erol, “Rauf Denktaş’ın Ankara’daki Zorunlu İkamet Yılları Ve Faaliyetleri (1964-1968)”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2015, 6(2).

[10] Rauf Denktaş, Rauf Denktaş’ın Hatıraları, Cilt: 8, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1997.

[11] Safiye Ulufer, “Ayşe Tatile Çıksın’ Almanca Basın ve Yayın Organlarında Kıbrıs Barış Harekatı ve Rauf Raif Denktaş”, Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük 1. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Tam Metin Kitabı, Editörler: Doç. Dr. Gökçe Yükselen Peler ve Doç. Dr. Güven Arıklı, Hiperyayın, İstanbul 2019.

[12] “Denktaş: Bu Adımın Atılması Kaçınılmazdı”, Milliyet, 16 Kasım 1983.

[13] TBMM Tutanak Dergisi, 15.07.1999, Cilt: 6, Birleşim: 34.

[14] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[15] “Dün Dündür…”, Milliyet, 26 Nisan 2004. Referandumda Rum tarafının çoğunluğu birleşmeye hayır derken (yüzde 76), Türk tarafının çoğunluğu ise evet demiş (yüzde 65); bu durumda birleşme gerçekleşmemiştir.

[16] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[17] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[18] Özgür Kasım Aydemir, “Ağrı’nın (Dr. Küçük) ve Toros’un (Denktaş) Söylemindeki Türk Milleti ve Devleti Kavram Alanı”, Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük 1. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Tam Metin Kitabı, Editörler: Doç. Dr. Gökçe Yükselen Peler ve Doç. Dr. Güven Arıklı, Hiperyayın, İstanbul 2019.

Süleyman Âşık
Süleyman Âşık
Doç. Dr. Süleyman Âşık - Lisans eğitimini 2005-2010 yılları arasında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde aldı. 2013 yılında Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Programı’nda yüksek lisans eğitimini “Türk Otomobil Tarihinde Bir İlk: Devrim Arabası” adlı çalışma ile tamamladı. 2018 yılında, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Programı’nda yürüttüğü, “Türkiye’de Demokrasinin Yeniden İnşası Sürecinde Anavatan Partisi (1983-1991)” adlı çalışmayı bitirerek Tarih doktoru unvanını aldı. Ağırlıklı olarak Türk siyasi hayatı ve basın tarihi üzerine bilimsel çalışmaları bulunuyor. İzmir Bakırçay Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Rauf Denktaş: Kıbrıs davasına adanan bir ömür

88 yıllık ömrünü Kıbrıs davasına adayan Rauf Denktaş bu meseleyle nasıl tanıştı? İlk sınavını nerede verdi? Neden “istenmeyen adam” ilan edildi? Ne zaman “rüyada gibiyiz” dedi? Nasıl Kıbrıs davasının zirvedeki ismi oldu? Doç. Dr. Süleyman Aşık yazdı.

Tarihte bazı kişiler akla geldiğinde veya anıldığında, bir “mesele” ile hatırlanırlar. Bütün ömürlerini adeta bir davaya vakfetmişlerdir. Bir nevi hayat onları o yöne sevk eder. Örneğin bu adanmışlığın sembollerinden biri Batı Trakya’da Sadık Ahmet iken, Kıbrıs’ta Rauf Raif Denktaş’tır.

Kıbrıs meselesiyle tanışması

1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya gelen Rauf Raif’in, ileride dünyanın tanıyacağı soyadını ağabeyi Cahit Türkiye’de almıştı.[1] Eğitim hayatı ilkokuldan liseye kadar İstanbul’da geçen Denktaş, 1940’ların başında, Kıbrıs davasında ileride bayrağı devralacağı Dr. Fazıl Küçük’ün çıkardığı “Halkın Sesi” gazetesinde yazılar yazmaya başlamıştı.[2] İngiltere’den kazandığı bursla Londra’da hukuk eğitimi almış ve 1947’de Kıbrıs’ta avukat olarak mesleğini icra etmeye başlamıştı.[3] 1950’lerin ilk yarısında savcı olan Denktaş, Kıbrıs’ın yönetimini elinde bulunduran İngilizlerin buradan çıkmaya hazırlandıkları dönemde resmî görevinden istifa ederek Dr. Fazıl Küçük’ün yol arkadaşı olmuştu.[4]

Ömrünü adayacağı Kıbrıs davası için kitleler önünde ilk sınavını 1948’de Kıbrıs Türklerinin düzenlediği mitingde yaptığı konuşmayla verir.[5] Bu anlamda ilk büyük adımını ise, 1957’de Burhan Nalbantoğlu ve Kemâl Tanrısever’in öncülüğünde Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurarak atacaktı. Amaçları, Ada’daki Rumların ve EOKA terör örgütünün saldırılarına karşı Türkleri korumaktı.[6]

Kıbrıslı Rumların 1931’den itibaren hayali, Enosis fikriyle Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamaktı. Bu fikrin faturasını Kıbrıslı Türkler her geçen gün ağır bir şekilde ödemekteydi. 1950’lerin sonunda Türkiye Cumhuriyeti, Ada’nın geleceği için masada İngiltere ve Yunanistan ile diplomatik görüşmeler yaparak, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun büyük katkısıyla 1959’da imzalanan Zürih-Londra antlaşmalarıyla bağımsız bir Kıbrıs devletinin yolu böylece açılmış ve 1960’ta iki toplumlu Kıbrıs Devleti kurulmuştu. Makarios Cumhurbaşkanı olurken, yardımcısı ise Dr. Fazıl Küçük idi.

Ada’dan uzakta mücadele yılları

Ancak bu “iki toplum tek devlet” formülü işlemiyor, Türkler her geçen gün ciddi saldırılara maruz kalıyordu. İşte Rauf Denktaş bu dönemde artık oyunun içinde daha fazla yer almaya başlayacak ve bu sebepten dolayı Cumhurbaşkanı Makarios tarafından 1964’te “istenmeyen adam” ilan edilecekti. Bu gelişme, Denktaş’ın Ankara’da dört yıl sürecek olan zorunlu ikamet yıllarının da başlangıcı olacaktı.[7] Denktaş yıllar sonra o günlerde Ada’daki atmosferi TBMM kürsüsünden şöyle dile getirecekti:

“Kıbrıs Türkleri olarak, bu meşru, addedilen sahte Kıbrıs hükümetine boyun eğmediğimiz için, bizi ve özellikle beni uzlaşmaz ilan ettiler. Bunu yapmakla, dünyanın suçlaması karşısında adaletsizliğe boyun eğeceğimizi, halkımızın can ve kan pahasına koruduğu eşit egemenlikten, Türkiye’nin garantisinden taviz vereceğimizi sandılar; temsil ettiğimiz Yüce Ulusun, haksızlık karşısında direnmeyi millî onur addettiğini hesaba katmadılar; millî namus ve şeref için, hürriyet için ‘ya istiklal ya ölüm’ diyen bir milletin çocukları olduğumuzu düşünemediler.”[8]

Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs Dairesi’nde faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürüten Denktaş için Kıbrıs’tan uzak kalmak hiç de kolay değildi. Bir keresinde Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Başkanı olarak Başbakan İsmet İnönü ile görüşmesinde İnönü’nün, “İç savaş çok vahimdir. Biz çatışmaları yaygın hale getirmemeye çalışıyoruz. Ve başaracağız. Fakat sabretmeleri gerekir…” sözlerinin kendisini hayal kırıklığına uğrattığı söylenebilir. Zira günlüğüne o anları ve duygularını şöyle aktarır: “Kıbrıs’a dönebilmem konusunda netice yok. İnönü adaya gizlice girişime karşı, ‘Cemaat Meclisi’nin başkanı adaya mevkiine layık şekilde girer, bunu sağlamaya çalışıyoruz’ demiştir. Değiştirme birliğinin içine sızma önerimi, tanınırsam büyük olay olur diye reddediyor. Paraşütle atlama düşüncemi askerî kanat ciddiye almıyor.”[9] Tabii bu dönemde ABD Başkanı Johnson’un Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği, kamuoyunun o dönem haberdar olmadığı ve “Kıbrıs’a askerî bir operasyonun Türkiye için faturası olur” şeklinde özetlenebilecek mektubunun Türkiye’nin hamle şansını azalttığını da belirtmek gerekir.

Kıbrıs Türklüğünün zirve ismi

1960’lar bu şartlarda geçerken, Kıbrıs’ın geleceğini değiştirecek gelişme 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından düzenlenen askerî harekât olacaktı. Türk askeri Ada’ya ayak bastığında Denktaş, “Rüyada gibiyiz” diyecekti. 31 Temmuz 1974’te ise günlüğüne, “Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı yutmak hevesi daima devam edecek… bunu bilerek yaşamak zorundayız”[10] diye yazacaktı. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Denktaş, harekâtın ardından verdiği bir röportajda ise, Ada’da bir “güç dengesi” meydana geldiğini söylemişti.[11]

Oluşan bu güç dengesi sonucu Denktaş önce, 1975’te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti’nde devlet ve meclis başkanı, ardından da 1983’te ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanı olarak artık Kıbrıs davasının zirvedeki ismi haline gelmişti. Yeni dönemi dünya kamuoyuyla paylaşırken şu ifadeleri kullanacaktı: “Korkunç bir Bizans oyunu karşısında 20 yıldır bekleyen halkımızın bu adımı atması kaçınılmazdı.”[12]

Zirvede yalnız kaldığı yıllar

Kıbrıs’ta her ne kadar yeni bir dönem başlasa da bu hem Türk halkı hem de Rauf Denktaş için kolay olmamıştı. Görevden ayrıldığı 2005 yılına kadar sayısız kez müzakerelere katılan Denktaş, 1999 yılında yaptığı bir konuşmada esasında meselenin bugününe de ışık tutan şu ifadeleri kullanmıştı: “Bizim mücadelemiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güçlendirilerek varlığını sürdürmesi, Türk ulusunun Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de hak ve menfaatlerinin korunmasıdır; bu yoldan dönmeyeceğiz.”[13]

Ancak Denktaş Kıbrıs meselesinde kırılma anlarından biri olan ve Türklerle Rumları tek bir devlet çatısı altında birleştirmeyi amaçlayan 2004 yılındaki Annan Planı’na, “Türk askerini Ada’dan çıkaracağı ve Türkleri azınlık durumuna düşüreceği ve devleti ortadan kaldıracağı”[14] tezi ile karşı çıkmış; Annan Planı için yapılan referandumunda “hayır” oyunu savunmuştu. Bu da bazı kesimlerin ciddi tepkisine yol açmıştı. Örneğin, bir gazete Denktaş’ın “militanca” bir hayır kampanyası yürüttüğünü ileri sürmüştü.[15] Bu referandumdan bir yıl sonra yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayarak siyaset yolculuğunu tamamlayan Denktaş’ın Kıbrıs’ın geleceğine dair son kez paylaştığı düşünceleri şöyleydi: “Kıbrıs meselesi, Türk-Rum ortaklığının, Rum ortak tarafından yıkılması meselesidir. Adil ve kalıcı bir anlaşma, bu ortaklığın yeniden, Rum’un yıkamayacağı bir şekilde oluşmasıdır. Bu da iki egemen halk, iki devlet esasına dayanmalıdır. Başka çare yoktur.”[16]

13 Ocak 2012 tarihinde organ yetmezliğinden vefat ettiğinde, 88 yıllık ömrüne büyük bir adanmışlık sığdırmıştı. Oğlu Serdar Denktaş babasının ardından “Doya doya izlediğimiz bir lider ama doyamadığımız bir baba”[17] diyecekti. Kendisini anlatan bu yazıda son sözü Rauf Denktaş’a bırakalım: “Biz bu iman ve inançla var oldukça, bir Türk oldukça KKTC hep var olacaktır.”[18]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 13 Ocak 2025’te yayımlanmıştır.

[1] Emrullah Yalçın, “Rauf R. Denktaş’ın Kıbrıs’ta Bitmeyen Mücadelesi”, Atatürk Dergisi, Yıl: 2005, Cilt: 4, Sayı: 4.

[2] Emine Erden Kaya, “Rauf Denktaş (1924-2012)”, Türk Milliyetçiliği Portreler, Editör: Şenol Durgun, Püf Yayıncılık, Ankara 2019.

[3] Emrullah Yalçın, “Rauf R. Denktaş’ın Kıbrıs’ta Bitmeyen Mücadelesi”, Atatürk Dergisi, Yıl: 2005, Cilt: 4, Sayı: 4.

[4] https://kktcb.org/tr/cumhurbaskanligi/cumhurbaskanlari/rauf-raif-denktas (09.01.2025)

[5] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[6] Erol Manisalı, Dünden Bugüne Kıbrıs, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, İstanbul 2000.

[7] Emine Erden Kaya, “Rauf Denktaş (1924-2012)”, Türk Milliyetçiliği Portreler, Editör: Şenol Durgun, Püf Yayıncılık, Ankara 2019.

[8] TBMM Tutanak Dergisi, 15.07.1999, Cilt: 6, Birleşim: 34.

[9] Hande Erol, “Rauf Denktaş’ın Ankara’daki Zorunlu İkamet Yılları Ve Faaliyetleri (1964-1968)”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2015, 6(2).

[10] Rauf Denktaş, Rauf Denktaş’ın Hatıraları, Cilt: 8, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1997.

[11] Safiye Ulufer, “Ayşe Tatile Çıksın’ Almanca Basın ve Yayın Organlarında Kıbrıs Barış Harekatı ve Rauf Raif Denktaş”, Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük 1. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Tam Metin Kitabı, Editörler: Doç. Dr. Gökçe Yükselen Peler ve Doç. Dr. Güven Arıklı, Hiperyayın, İstanbul 2019.

[12] “Denktaş: Bu Adımın Atılması Kaçınılmazdı”, Milliyet, 16 Kasım 1983.

[13] TBMM Tutanak Dergisi, 15.07.1999, Cilt: 6, Birleşim: 34.

[14] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[15] “Dün Dündür…”, Milliyet, 26 Nisan 2004. Referandumda Rum tarafının çoğunluğu birleşmeye hayır derken (yüzde 76), Türk tarafının çoğunluğu ise evet demiş (yüzde 65); bu durumda birleşme gerçekleşmemiştir.

[16] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[17] Kod Adı: “Toros” Millete Adanmış Bir Ömür Rauf Raif Denktaş, Hazırlayan: Kerim Şahin, Berikan Yayıncılık, Ankara 2012.

[18] Özgür Kasım Aydemir, “Ağrı’nın (Dr. Küçük) ve Toros’un (Denktaş) Söylemindeki Türk Milleti ve Devleti Kavram Alanı”, Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük 1. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Sempozyumu Bildiri Tam Metin Kitabı, Editörler: Doç. Dr. Gökçe Yükselen Peler ve Doç. Dr. Güven Arıklı, Hiperyayın, İstanbul 2019.

Süleyman Âşık
Süleyman Âşık
Doç. Dr. Süleyman Âşık - Lisans eğitimini 2005-2010 yılları arasında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde aldı. 2013 yılında Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Programı’nda yüksek lisans eğitimini “Türk Otomobil Tarihinde Bir İlk: Devrim Arabası” adlı çalışma ile tamamladı. 2018 yılında, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Programı’nda yürüttüğü, “Türkiye’de Demokrasinin Yeniden İnşası Sürecinde Anavatan Partisi (1983-1991)” adlı çalışmayı bitirerek Tarih doktoru unvanını aldı. Ağırlıklı olarak Türk siyasi hayatı ve basın tarihi üzerine bilimsel çalışmaları bulunuyor. İzmir Bakırçay Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x