Katar Dünya Kupası: Batı ikiyüzlü mü davranıyor?

2022 Dünya Kupası’nın Katar’da düzenleneceği kesinleştiğinden bu yana Batı’nın eleştirisi bitmek bilmedi. Yetersiz altyapıdan mevsimsel sıcaklığa, en nihayetinde de insan hakları ihlaline kadar her şey tartışıldı. Peki, Batı bu eleştirilerde ne kadar haklı? Onun bakış açısı fazlaca oryantalist ve Avrupa merkezli değil mi?

Katar’da düzenlenen Dünya Kupası, ev sahibi ülkenin insan hakları sicili ve turnuvaya hazırlık için başlatılan inşaat projelerinde çalıştırılan yabancı işçilere yönelik muamelesinden Batı medyasının bu konuyu ele alış biçimine kadar birçok tartışmayı beraberinde getirdi.

Arabi 21 haber sitesi baş editörü Feras Abu Helal, Middle East Eye için kaleme aldığı yazısında Batı medyasını oryantalizm ve Avrupa merkezcilik ile suçluyor. Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:

“Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası, bu Arap ülkesinin 2010 yılında müsabakalara ev sahipliği yapma hakkını kazanmasından bu yana eşi benzeri görülmemiş bir tartışmanın odağı oldu. Pek çok uluslararası spor etkinliği, ev sahibi ülkelerin, bu yıl Pekin’de düzenlenen Olimpiyatlar öncesinde Çin’in Sincan’da Uygurlara uyguladığı baskıya ilişkin tartışmalar gibi insan hakları sicillerine ilişkin ahlaki tartışmaları körüklemiş olsa da hiçbiri Katar kadar şiddetli bir saldırıya maruz kalmadı.

Bu tartışma ikiyüzlülük, oryantalizm ve Avrupa merkezcilikle dolup taşıyor. Esas eleştiriler Katar’ın yabancı işçilere, özellikle de Dünya Kupası projelerinin inşasında çalışanlara yönelik muamelesine odaklanıyor. Katar, uluslararası turnuva için stadyumlar, yollar ve diğer altyapıların inşasına yaklaşık 220 milyar dolar harcadı ve 130 bin otel odası hazırlamayı hedefledi.

Katar da dâhil olmak üzere tüm Körfez ülkelerinde inşaat ve konaklama sektörlerinde çalışan yabancı işçiler kötü çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri ve düşük ücretlerden muzdarip, ancak büyük altyapı projelerinde güvenlik önlemleri nispeten iyi. Ayrıca Katar ve diğer Körfez ülkeleri, daha önce işçilerin işverenlerinin izni olmadan iş değiştirmelerini kısıtlayan kafala sponsorluk sistemini tekrar gözden geçirdi. Katar ayrıca kısa bir süre önce asgari ücret uygulamasına geçti.

Çalışma yasalarındaki bu değişiklikler olumlu bir adım olmakla birlikte, yeterli değildi ve Batı medyası Dünya Kupası öncesinde yabancı işçilerin kötü çalışma koşullarını haklı olarak kınadı. Ancak bu konuda yapılan haberler ikiyüzlülükle dolu.

Dünya Kupası projelerinde çalışan en büyük inşaat firmalarının birçoğu ve birçok otel ile rezidans elbette Batı merkezli. Bu sektörlerde çalışan Batılılar da Katar’da daha yüksek maaşlar kazanıyor. Ancak bu gerçekler, Katar’ın insan hakları sicilini eleştiren Batılılar tarafından nadiren göz önünde bulunduruluyor.

‘Çölde Dünya Kupası’

Yabancı ülkelerde çalışan Batılılar, Katar da dâhil olmak üzere Körfez ülkelerindeki adaletsiz ve haksız ücret dağılımından en çok yararlananlar arasında, ancak bu konu Batı basınında ilgi görmüyor. Bu kişilere verilen maaşlardan vergi kesilmiyor ve taşınma ile konaklama masraflarını da içeren cazip tazminat paketleri sunuluyor.

İngiliz gazeteci Piers Morgan’ın da işaret ettiği gibi, Batı’nın ikiyüzlülüğü medya şirketlerinin davranışlarında da açıkça görülüyor. Bu şirketler, Dünya Kupası ile ilgili olarak Katar’ın insan hakları sicilini ve yabancı işçilerin çalışma koşullarını kınarken, çalışanlarını bu işçiler tarafından mümkün kılınan uygun fiyatlı lüks konaklamaların tadını çıkarmaya gönderdiler.

Katar Dünya Kupası’na yönelik eleştiriler, beyaz üstünlüğü ve oryantalizm eğilimleri de içeriyor.

Bazıları bunu “Çölde Dünya Kupası” olarak adlandırdı. BBC, turnuvayla ilgili tartışmalara yer verirken, klişe bir kinaye kullanarak “tartışmaların kum fırtınasına dönüştüğünü” ileri sürdü. Bu arada Daily Star gazetesi de “özel” bir haber yayınladı: “İngiltere Milli Takımı’nın Katar’daki merkezinin önünde homurdanan develer takımın uykusuz geceler geçirmesine neden oluyor.”

Bu tür haberler, Arap dünyasında yaşayanların basmakalıp, oryantalist bir tasvirine dayanıyor ve Batılı okuyuculara yanlış bir izlenim aktarıyor. Katar, 1970’lerde İngiliz sömürge imparatorluğundan bağımsızlığını kazanmadan önce küçük bir çöl ülkesi olsa da, günümüzde olağanüstü altyapısı, plajları, binaları ve insani gelişimiyle hareketli bir ülke.

Küresel bir oyun

Avrupa merkezcilik, Katar Dünya Kupası ile ilgili tartışmalarda bir başka etken. Netflix dizisi FIFA Uncovered’da bir yorumcu Avrupalı taraftarların Katar’a nasıl ulaşabileceklerini sorguladı. Bu makul bir soru, ancak neden Dünya Kupası Avrupa’da düzenlendiğinde – ki yaklaşık bir düzine kez düzenlendi – Ortadoğu, Afrika ve Güney Amerikalı taraftarlar hakkında aynı soru sorulmuyor.

Batı medyası ayrıca Katar’daki aşırı yaz sıcaklarına odaklandı ve bu nedenle turnuva en nihayetinde Kasım ve Aralık aylarına alındı. Daily Mail‘e göre bu karar “bizi bir futbol yazından mahrum bıraktı.” Peki, ama neden tüm ülkeler en önemli uluslararası spor etkinliklerini Avrupa’nın tatil günlerine göre planlamak zorunda? Bunun Avrupa merkezcilik dışında bir cevabı yok.

Bir Fransız muhabire Katar’la ilgili ilk izlenimi sorulduğunda, muhabir “çok sayıda cami” olduğunu söyledi. Bu tür yorumlar, Batılıların geleneksel Avrupa ortamının dışında rahatsızlık duydukları fikrini pekiştiriyor. Ama neden diğer ülkeler de Dünya Kupası’na ev sahipliği yapıp kendi kültür ve geleneklerini sergileyemesin?

Evet, Avrupa güçlü bir futbol geleneğine sahip ve diğer tüm kıtalardan daha fazla Dünya Kupası kazandı. Ancak futbol küresel bir oyun ve en büyük turnuvası çeşitli ülkeleri, bölgeleri ve kıtaları sergilemeli.

2022 Dünya Kupası, Katar ve diğer Arap ülkelerindeki insan hakları sorunlarının ele alınması için bir fırsat sunuyor. Aynı zamanda, Batı medyasındaki ikiyüzlülüğün, oryantalizmin ve Avrupa merkezciliğin altını çizme şansı sunuyor. Dünya Kupası tüm ülkelerde ve tüm kıtalarda sporu geliştirmek için bir fırsat olmalıdır.”

Bu yazı ilk kez 1 Aralık 2022’de yayımlanmıştır.

 

Feras Abu Helal’in Middle East Eye haber sitesinde yayınlanan “Qatar World Cup: Western hypocrisy knows no bounds” başlıklı yazısından bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.middleeasteye.net/opinion/qatar-world-cup-western-hypocrisy-knows-no-bounds

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Katar Dünya Kupası: Batı ikiyüzlü mü davranıyor?

2022 Dünya Kupası’nın Katar’da düzenleneceği kesinleştiğinden bu yana Batı’nın eleştirisi bitmek bilmedi. Yetersiz altyapıdan mevsimsel sıcaklığa, en nihayetinde de insan hakları ihlaline kadar her şey tartışıldı. Peki, Batı bu eleştirilerde ne kadar haklı? Onun bakış açısı fazlaca oryantalist ve Avrupa merkezli değil mi?

Katar’da düzenlenen Dünya Kupası, ev sahibi ülkenin insan hakları sicili ve turnuvaya hazırlık için başlatılan inşaat projelerinde çalıştırılan yabancı işçilere yönelik muamelesinden Batı medyasının bu konuyu ele alış biçimine kadar birçok tartışmayı beraberinde getirdi.

Arabi 21 haber sitesi baş editörü Feras Abu Helal, Middle East Eye için kaleme aldığı yazısında Batı medyasını oryantalizm ve Avrupa merkezcilik ile suçluyor. Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:

“Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası, bu Arap ülkesinin 2010 yılında müsabakalara ev sahipliği yapma hakkını kazanmasından bu yana eşi benzeri görülmemiş bir tartışmanın odağı oldu. Pek çok uluslararası spor etkinliği, ev sahibi ülkelerin, bu yıl Pekin’de düzenlenen Olimpiyatlar öncesinde Çin’in Sincan’da Uygurlara uyguladığı baskıya ilişkin tartışmalar gibi insan hakları sicillerine ilişkin ahlaki tartışmaları körüklemiş olsa da hiçbiri Katar kadar şiddetli bir saldırıya maruz kalmadı.

Bu tartışma ikiyüzlülük, oryantalizm ve Avrupa merkezcilikle dolup taşıyor. Esas eleştiriler Katar’ın yabancı işçilere, özellikle de Dünya Kupası projelerinin inşasında çalışanlara yönelik muamelesine odaklanıyor. Katar, uluslararası turnuva için stadyumlar, yollar ve diğer altyapıların inşasına yaklaşık 220 milyar dolar harcadı ve 130 bin otel odası hazırlamayı hedefledi.

Katar da dâhil olmak üzere tüm Körfez ülkelerinde inşaat ve konaklama sektörlerinde çalışan yabancı işçiler kötü çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri ve düşük ücretlerden muzdarip, ancak büyük altyapı projelerinde güvenlik önlemleri nispeten iyi. Ayrıca Katar ve diğer Körfez ülkeleri, daha önce işçilerin işverenlerinin izni olmadan iş değiştirmelerini kısıtlayan kafala sponsorluk sistemini tekrar gözden geçirdi. Katar ayrıca kısa bir süre önce asgari ücret uygulamasına geçti.

Çalışma yasalarındaki bu değişiklikler olumlu bir adım olmakla birlikte, yeterli değildi ve Batı medyası Dünya Kupası öncesinde yabancı işçilerin kötü çalışma koşullarını haklı olarak kınadı. Ancak bu konuda yapılan haberler ikiyüzlülükle dolu.

Dünya Kupası projelerinde çalışan en büyük inşaat firmalarının birçoğu ve birçok otel ile rezidans elbette Batı merkezli. Bu sektörlerde çalışan Batılılar da Katar’da daha yüksek maaşlar kazanıyor. Ancak bu gerçekler, Katar’ın insan hakları sicilini eleştiren Batılılar tarafından nadiren göz önünde bulunduruluyor.

‘Çölde Dünya Kupası’

Yabancı ülkelerde çalışan Batılılar, Katar da dâhil olmak üzere Körfez ülkelerindeki adaletsiz ve haksız ücret dağılımından en çok yararlananlar arasında, ancak bu konu Batı basınında ilgi görmüyor. Bu kişilere verilen maaşlardan vergi kesilmiyor ve taşınma ile konaklama masraflarını da içeren cazip tazminat paketleri sunuluyor.

İngiliz gazeteci Piers Morgan’ın da işaret ettiği gibi, Batı’nın ikiyüzlülüğü medya şirketlerinin davranışlarında da açıkça görülüyor. Bu şirketler, Dünya Kupası ile ilgili olarak Katar’ın insan hakları sicilini ve yabancı işçilerin çalışma koşullarını kınarken, çalışanlarını bu işçiler tarafından mümkün kılınan uygun fiyatlı lüks konaklamaların tadını çıkarmaya gönderdiler.

Katar Dünya Kupası’na yönelik eleştiriler, beyaz üstünlüğü ve oryantalizm eğilimleri de içeriyor.

Bazıları bunu “Çölde Dünya Kupası” olarak adlandırdı. BBC, turnuvayla ilgili tartışmalara yer verirken, klişe bir kinaye kullanarak “tartışmaların kum fırtınasına dönüştüğünü” ileri sürdü. Bu arada Daily Star gazetesi de “özel” bir haber yayınladı: “İngiltere Milli Takımı’nın Katar’daki merkezinin önünde homurdanan develer takımın uykusuz geceler geçirmesine neden oluyor.”

Bu tür haberler, Arap dünyasında yaşayanların basmakalıp, oryantalist bir tasvirine dayanıyor ve Batılı okuyuculara yanlış bir izlenim aktarıyor. Katar, 1970’lerde İngiliz sömürge imparatorluğundan bağımsızlığını kazanmadan önce küçük bir çöl ülkesi olsa da, günümüzde olağanüstü altyapısı, plajları, binaları ve insani gelişimiyle hareketli bir ülke.

Küresel bir oyun

Avrupa merkezcilik, Katar Dünya Kupası ile ilgili tartışmalarda bir başka etken. Netflix dizisi FIFA Uncovered’da bir yorumcu Avrupalı taraftarların Katar’a nasıl ulaşabileceklerini sorguladı. Bu makul bir soru, ancak neden Dünya Kupası Avrupa’da düzenlendiğinde – ki yaklaşık bir düzine kez düzenlendi – Ortadoğu, Afrika ve Güney Amerikalı taraftarlar hakkında aynı soru sorulmuyor.

Batı medyası ayrıca Katar’daki aşırı yaz sıcaklarına odaklandı ve bu nedenle turnuva en nihayetinde Kasım ve Aralık aylarına alındı. Daily Mail‘e göre bu karar “bizi bir futbol yazından mahrum bıraktı.” Peki, ama neden tüm ülkeler en önemli uluslararası spor etkinliklerini Avrupa’nın tatil günlerine göre planlamak zorunda? Bunun Avrupa merkezcilik dışında bir cevabı yok.

Bir Fransız muhabire Katar’la ilgili ilk izlenimi sorulduğunda, muhabir “çok sayıda cami” olduğunu söyledi. Bu tür yorumlar, Batılıların geleneksel Avrupa ortamının dışında rahatsızlık duydukları fikrini pekiştiriyor. Ama neden diğer ülkeler de Dünya Kupası’na ev sahipliği yapıp kendi kültür ve geleneklerini sergileyemesin?

Evet, Avrupa güçlü bir futbol geleneğine sahip ve diğer tüm kıtalardan daha fazla Dünya Kupası kazandı. Ancak futbol küresel bir oyun ve en büyük turnuvası çeşitli ülkeleri, bölgeleri ve kıtaları sergilemeli.

2022 Dünya Kupası, Katar ve diğer Arap ülkelerindeki insan hakları sorunlarının ele alınması için bir fırsat sunuyor. Aynı zamanda, Batı medyasındaki ikiyüzlülüğün, oryantalizmin ve Avrupa merkezciliğin altını çizme şansı sunuyor. Dünya Kupası tüm ülkelerde ve tüm kıtalarda sporu geliştirmek için bir fırsat olmalıdır.”

Bu yazı ilk kez 1 Aralık 2022’de yayımlanmıştır.

 

Feras Abu Helal’in Middle East Eye haber sitesinde yayınlanan “Qatar World Cup: Western hypocrisy knows no bounds” başlıklı yazısından bölümler Caner Köseler tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://www.middleeasteye.net/opinion/qatar-world-cup-western-hypocrisy-knows-no-bounds

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x