Görünmez kadınlar: Dünya nüfusunun yarısı

Dünya nüfusunun yarısı kadındır. Diğer yarısını da kadınlar yetiştirir. Ancak çok az konuda erkekle eşit haklara sahiptir. Peki, neden?

Hiç şüphe yok ki, iktisadın davranış modelleri sırtını bireye dayar. Zira birey, fevkalade rasyonel, kendini ve çıkarlarını koruyan, dış etmenler karşısında kâr ya da fayda analizi yapan, tercih ve seçimlerini buna göre ayarlayabilendir.

Öte yandan, tüm bu “birey” algısında özne, çoğu kere “erkek”tir. İktisadın sacayağı üç temel kavram üzerine oturur; bunlar kıtlık, bencillik ve rekabettir. Görüldüğü üzre de “eril”dir. Bolluk, diğerkâmlık[efn_note]Diğerkâmlık (özgecilik, altrurizm): Başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme ya da diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma, ‘bencillik karşıtı hareketlerde bulunma…[/efn_note] ve işbirliği gibi dişil nitelikler genelde değerlendirme dışı kalır.

Oysa hakikat şudur ki, temel bir refah, hak ve özgürlükler için zıtlıkları kucaklayan, hatta yeniliklerin rahatlıkla eklenebileceği dinamik ve açık bir modelleştirme anlayışı gerekir.

Anja Papenfuß, IPG Journal’da[efn_note]IPG Journal: Kendisini uluslararası ve Avrupa siyaseti konularını tartışmaya kararlı bir platform olarak tanımlıyor. Konu yelpazesi yabancı, güvenlik ve kalkınma konularının yanı sıra Avrupa entegrasyonu ve küresel çevre sorunlarını kapsamakta…[/efn_note] yayımlanan makalesinde, “verilerin egemen olduğu bir dünya, insanlığın yarısını yok sayıyor” düşüncesinden hareketle, Caroline Criado Perez’in çoksatan kitabı Görünmez Kadınlar’daki (Unsichtbare Frauen: Wie eine von Daten beherrschte Welt die Hälfte der Bevölkerung ignoriert) bilgiler ışığında geleceğe, geleceğin toplumsal yapısına bakıyor.

Tuvalet – hayatı tehdit eden bir sorun

Papenfuß, “iklimlendirme sistemleri erkekleri serin tutmak güdüsüyle tasarlandığı için kadınlar trenlerde ve açık plan ofislerde donuyorlar” diyor ve ekliyor: “Kadınlar, çok az tuvalet olduğu için tüm tiyatro molasını (tiyatro ziyaretleri hâlâ mümkün olduğunda tabii) kuyrukta geçiriyorlar. Bazıları için “küçük bir sıkıntı” gibi görünebilecek bir şey daha var ki, dünyanın birçok ülkesinde “hayatı tehdit eden bir sorun”dur aslında, o da şudur: Kadınlara mahsus umumi tuvalet bulunmaz! Hindistan’ın bazı eyaletlerinde kadınların tuvaletlere erişimi yoktur. Güvenli bir yer aramak için değerli zamanlarını boşa harcarlar. Güvenli bir yer bulamadıklarında da genellikle cinsel tacize uğrarlar, hatta öldürülürler.”

Kentsel otoritelerin[efn_note]Kentsel otoriteler (mülki idari amirler): Vali ve kaymakamlar ile bu unvanlara sahip olup İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatı ile iller kuruluşunda görev alanları ve maiyet memurlarını kapsar.[/efn_note] kadınların özel ihtiyaçlarını tanımadığını söyleyen Papenfuß, tanınmadıkları için de çoğu kurum ve kuruluş tarafından dikkate alınmadığını iddia ediyor: “Ama sorun bundan daha geniş. Birçok alanda, veriler cinsiyete göre toplanmıyor. Örneğin tıbbi araştırmaların çoğu erkekleri hedef olarak seçer. Gerekçe basitlik yahut pratikliktir. Trafik planlaması yapılırken, ağırlıklı olarak erkeklerin kullandığı otomobil tercih edilir. Oysa kadınların çoğu, küresel olarak, yürümeyi yahut bisiklete binmeyi tercih eder. Ekseriya kaldırımlarda kaza olmasına rağmen, kışın buraların ilk ne zaman temizlendiği bilinmez.”

Dünya erkeklere hizmet ediyor

İşte tam da burada, İngiliz yazar ve feminist Caroline Criado-Perez’in 500 sayfalık çoksatarı Görünmez Kadınlar’da ileri sürdüğü düşünceleri masaya yatırıyor: “Criado-Perez’in kitabında görüyoruz ki, her kesimden, her kültürden, her kıtadan veriler toplanmış. Ve bu verilerin egemen olduğu bir dünyadaki gerçekleri incelemiş. Criado-Perez, kadınların işyerinde, gündelik hayatın içinde kullanılan nesnelerin tasarımında/kullanımında, tıpta ve kamusal alanda büyük veri açığı sebebiyle zarara uğradığını mağduriyet yaşadığını vurguluyor. Kadınlara yönelik yaygın ayrımcılık, istatistiki verilerle destekleniyor. Ve bunlar şimdiye kadar varsayılanları kanıtlıyor: Dünya kısmen değil, neredeyse sadece erkeklerin ihtiyaçlarına hizmet ediyor. Buna ‘erkeklere uyan tek beden’ adını veriyor.”

Papenfuß, veri açığının bu kadar büyük ve sonuçlarının tahripkâr olmasının sebebini “dijital çağ”a bağlıyor ve ekliyor: “Veri bu çağın altınıdır. Verilerle çok para kazanmak mümkündür. Verilerle her gün geniş kitleleri etkileyecek kararlar almak da mümkündür. Bu nedenle, bir algoritmanın erkek veya kadın verilerini kullanıp kullanmadığı ve yapay zekânın hangi verilerle beslendiği çok büyük bir fark yaratır.”

İşe alımda uygulanan “kör seçme” tekniği

Papenfuß, Criado-Perez’i işe alım testlerini örnek veriyor: “Eğer iş başvurularını bir yapay zekâ değerlendirse, görülür ki, erkekler sözleşme imzalamaya kadına oranla daha yakındır. Zira soruları hazırlayan da, onları analiz eden zekâ da “erkek bakışı”nın ürünüdür”

Ve başka bir örnek daha: “New York Filarmoni Orkestrası ‘kör seçme’yle[efn_note]Kör seçme (Blinde Vorspielen – Blind Hiring): Bu işe alım tekniği, 1980 yıllarında Abbie Conant adındaki bir kadının Münih Filarmoni Orkestrası’nın seçmelerine katılması ile bu seçimlerde ‘Kör İşe Alım’ yöntemi ile elemelerden başarı ile geçmesi ve jürinin Abbie’ nin aradıkları kişi olduğunu düşünmesi fakat sonrasında Abbie’yi gördüklerinde onun bir kadın olması ve bir erkekten daha iyi trombon çalmasının mümkün olmadığının düşünülmesi ile o zamanlarda cinsiyet ayrımcılığı yapmaları sonucu başlamış.[/efn_note] alım yaptığında, kadın müzisyen sayısı yüzde sıfırken, yüzde 45’e yükseldi. Aynı olgu, bilimsel makalelerin kabulünde de görülebilir: Eğer makaleyi yazan kişi ve onu değerlendirecek kurul heyeti bilinmezse, kadın akademisyenlerin çalışmaları daha çok kabul edilir ve dereceleri var olandan daha yüksek olur.”

Makalede, sağlık sektörü söz konusu olduğunda kadınların sıklıkla göz ardı edildiği söyleniyor. “Örneğin kadınlar, kalp krizi durumunda kötü muameleye maruz kalırlar, çünkü genellikle ‘untypical’,[efn_note]Untypical: Alışılmadık, tipik olmayan…[/efn_note] yani “eril olmayan’ semptomlar gösterirler. Kadınların trafik kazasında ölme olasılığı erkeklere oranla yüzde 17 daha fazladır. Neden? Çünkü çarpışma testlerinde neredeyse sadece erkek kullanılır, bebek dâhil. Tarım aletleri ve makineleri de sadece erkekler için tasarlanmıştır. Erkekler genellikle daha uzundur, daha büyük ellere ve daha fazla güce sahiptir. Bu uygunsuz ekipmanları veya makineleri her gün kullanan kadınlar sağlık sorunları yaşar, küçük kazalar geçirirler. Erkek her şeyin ölçüsüdür.”

Kadınlar daha fazla hesaba katılmalı

Papenfuß, Criado-Perez’in otel ücretini yahut yemeğin bedelini erkeğin ödediğini, aynı erkeğin seyahat ve bebek bakıcısı masraflarını ise kıstığını yahut ödemediğini de araştırdığını ve türlü örnekler verdiğini söylüyor ve çok mühim bir şeyin altını çiziyor: “Kadınlara dair sağlıklı veri toplamamanın yahut toplayamamanın bedeli ağır. Alınan milyonlarca yanlış karar, neredeyse ve belki de her zaman kadınların aleyhine yahut zararına.

İyi haber şu ki, anahtar değiştirilebilir. Kadınlar hakkında veri toplamak yüksek bir bedel gerektirmiyor zira. Araştırmalarda erkek denekler kadar kadın denek kullanmak pahalıya mal olmaz. Kadınları daha fazla hesaba katmak, birçok alanda, en başta da ekonomide anlamlı olacaktır. Tasarruf, kapitalist dünyamızda büyük bir varlık olduğundan, daha fazla kadın odaklı altyapı ve araştırmayla, yalnız eşit davranmakla kalmayıp, aynı zamanda maliyet tasarrufu da sağlanabilir.”

Makalede, bunun gerçekleşmesi için, Cinsiyet Veri Açığı’nın (Gender Data Gap) kapatılması için çağrıda bulunuluyor: “Belki de akıcı ve eğlenceli bir şekilde yazılmış kitabı okuyan erkekler arasından dünyaya bakış açılarının tek doğru olmadığına ikna olanlar çıkabilir.”

Öte yandan, Criado-Perez’in azmi sayesinde kısmi, oldukça sembolik başarılar elde edildiğinin de altı çiziliyor: “Mesela Jane Austen’ın yüzü İngiliz 10 Sterlin üzerinde görülüyor.[efn_note]1775-1817 yılları arasında yaşamış İngiliz kadın yazar Jane Austen’ın fotoğrafına 2017 yılında 10 Sterlin üstünde yer verilmiş. Sterlin üstündeki başka bir kadın da hapishanedeki kadın tutukluların hakları için mücadele eden ve hayırseverliğiyle tanınan 1780 doğumlu Elizabeth Fry…[/efn_note] Jane Austen, Kraliçe’nin portresine ek olarak, bir İngiliz banknotunda yer alan tek kadın… Ülke genelinde yüzlerce erkek heykeline karşılık, tek bir kadının heykeli var; o da Londra’daki Parlamento Meydanı’nda ve bir kadın hakları aktivistine[efn_note]Sözü edilen heykel, hayatını kadınların oy haklarını savunarak geçiren süfrajet (20. yüzyılın başlarında Birleşik Krallık ve ABD’de pasif direniş, kamu toplantılarını bölme, açlık grevi yapma gibi yollarla kadınların seçme ve seçilme hakkını savunan, az çok organize olmuş radikal kadın hakları savunucuları) lideri Millicent Fawcett’e ait.[/efn_note] ait.”

Bu yazı ilk kez 1 Nisan 2021’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Görünmez kadınlar: Dünya nüfusunun yarısı

Dünya nüfusunun yarısı kadındır. Diğer yarısını da kadınlar yetiştirir. Ancak çok az konuda erkekle eşit haklara sahiptir. Peki, neden?

Hiç şüphe yok ki, iktisadın davranış modelleri sırtını bireye dayar. Zira birey, fevkalade rasyonel, kendini ve çıkarlarını koruyan, dış etmenler karşısında kâr ya da fayda analizi yapan, tercih ve seçimlerini buna göre ayarlayabilendir.

Öte yandan, tüm bu “birey” algısında özne, çoğu kere “erkek”tir. İktisadın sacayağı üç temel kavram üzerine oturur; bunlar kıtlık, bencillik ve rekabettir. Görüldüğü üzre de “eril”dir. Bolluk, diğerkâmlık[efn_note]Diğerkâmlık (özgecilik, altrurizm): Başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme ya da diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma, ‘bencillik karşıtı hareketlerde bulunma…[/efn_note] ve işbirliği gibi dişil nitelikler genelde değerlendirme dışı kalır.

Oysa hakikat şudur ki, temel bir refah, hak ve özgürlükler için zıtlıkları kucaklayan, hatta yeniliklerin rahatlıkla eklenebileceği dinamik ve açık bir modelleştirme anlayışı gerekir.

Anja Papenfuß, IPG Journal’da[efn_note]IPG Journal: Kendisini uluslararası ve Avrupa siyaseti konularını tartışmaya kararlı bir platform olarak tanımlıyor. Konu yelpazesi yabancı, güvenlik ve kalkınma konularının yanı sıra Avrupa entegrasyonu ve küresel çevre sorunlarını kapsamakta…[/efn_note] yayımlanan makalesinde, “verilerin egemen olduğu bir dünya, insanlığın yarısını yok sayıyor” düşüncesinden hareketle, Caroline Criado Perez’in çoksatan kitabı Görünmez Kadınlar’daki (Unsichtbare Frauen: Wie eine von Daten beherrschte Welt die Hälfte der Bevölkerung ignoriert) bilgiler ışığında geleceğe, geleceğin toplumsal yapısına bakıyor.

Tuvalet – hayatı tehdit eden bir sorun

Papenfuß, “iklimlendirme sistemleri erkekleri serin tutmak güdüsüyle tasarlandığı için kadınlar trenlerde ve açık plan ofislerde donuyorlar” diyor ve ekliyor: “Kadınlar, çok az tuvalet olduğu için tüm tiyatro molasını (tiyatro ziyaretleri hâlâ mümkün olduğunda tabii) kuyrukta geçiriyorlar. Bazıları için “küçük bir sıkıntı” gibi görünebilecek bir şey daha var ki, dünyanın birçok ülkesinde “hayatı tehdit eden bir sorun”dur aslında, o da şudur: Kadınlara mahsus umumi tuvalet bulunmaz! Hindistan’ın bazı eyaletlerinde kadınların tuvaletlere erişimi yoktur. Güvenli bir yer aramak için değerli zamanlarını boşa harcarlar. Güvenli bir yer bulamadıklarında da genellikle cinsel tacize uğrarlar, hatta öldürülürler.”

Kentsel otoritelerin[efn_note]Kentsel otoriteler (mülki idari amirler): Vali ve kaymakamlar ile bu unvanlara sahip olup İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatı ile iller kuruluşunda görev alanları ve maiyet memurlarını kapsar.[/efn_note] kadınların özel ihtiyaçlarını tanımadığını söyleyen Papenfuß, tanınmadıkları için de çoğu kurum ve kuruluş tarafından dikkate alınmadığını iddia ediyor: “Ama sorun bundan daha geniş. Birçok alanda, veriler cinsiyete göre toplanmıyor. Örneğin tıbbi araştırmaların çoğu erkekleri hedef olarak seçer. Gerekçe basitlik yahut pratikliktir. Trafik planlaması yapılırken, ağırlıklı olarak erkeklerin kullandığı otomobil tercih edilir. Oysa kadınların çoğu, küresel olarak, yürümeyi yahut bisiklete binmeyi tercih eder. Ekseriya kaldırımlarda kaza olmasına rağmen, kışın buraların ilk ne zaman temizlendiği bilinmez.”

Dünya erkeklere hizmet ediyor

İşte tam da burada, İngiliz yazar ve feminist Caroline Criado-Perez’in 500 sayfalık çoksatarı Görünmez Kadınlar’da ileri sürdüğü düşünceleri masaya yatırıyor: “Criado-Perez’in kitabında görüyoruz ki, her kesimden, her kültürden, her kıtadan veriler toplanmış. Ve bu verilerin egemen olduğu bir dünyadaki gerçekleri incelemiş. Criado-Perez, kadınların işyerinde, gündelik hayatın içinde kullanılan nesnelerin tasarımında/kullanımında, tıpta ve kamusal alanda büyük veri açığı sebebiyle zarara uğradığını mağduriyet yaşadığını vurguluyor. Kadınlara yönelik yaygın ayrımcılık, istatistiki verilerle destekleniyor. Ve bunlar şimdiye kadar varsayılanları kanıtlıyor: Dünya kısmen değil, neredeyse sadece erkeklerin ihtiyaçlarına hizmet ediyor. Buna ‘erkeklere uyan tek beden’ adını veriyor.”

Papenfuß, veri açığının bu kadar büyük ve sonuçlarının tahripkâr olmasının sebebini “dijital çağ”a bağlıyor ve ekliyor: “Veri bu çağın altınıdır. Verilerle çok para kazanmak mümkündür. Verilerle her gün geniş kitleleri etkileyecek kararlar almak da mümkündür. Bu nedenle, bir algoritmanın erkek veya kadın verilerini kullanıp kullanmadığı ve yapay zekânın hangi verilerle beslendiği çok büyük bir fark yaratır.”

İşe alımda uygulanan “kör seçme” tekniği

Papenfuß, Criado-Perez’i işe alım testlerini örnek veriyor: “Eğer iş başvurularını bir yapay zekâ değerlendirse, görülür ki, erkekler sözleşme imzalamaya kadına oranla daha yakındır. Zira soruları hazırlayan da, onları analiz eden zekâ da “erkek bakışı”nın ürünüdür”

Ve başka bir örnek daha: “New York Filarmoni Orkestrası ‘kör seçme’yle[efn_note]Kör seçme (Blinde Vorspielen – Blind Hiring): Bu işe alım tekniği, 1980 yıllarında Abbie Conant adındaki bir kadının Münih Filarmoni Orkestrası’nın seçmelerine katılması ile bu seçimlerde ‘Kör İşe Alım’ yöntemi ile elemelerden başarı ile geçmesi ve jürinin Abbie’ nin aradıkları kişi olduğunu düşünmesi fakat sonrasında Abbie’yi gördüklerinde onun bir kadın olması ve bir erkekten daha iyi trombon çalmasının mümkün olmadığının düşünülmesi ile o zamanlarda cinsiyet ayrımcılığı yapmaları sonucu başlamış.[/efn_note] alım yaptığında, kadın müzisyen sayısı yüzde sıfırken, yüzde 45’e yükseldi. Aynı olgu, bilimsel makalelerin kabulünde de görülebilir: Eğer makaleyi yazan kişi ve onu değerlendirecek kurul heyeti bilinmezse, kadın akademisyenlerin çalışmaları daha çok kabul edilir ve dereceleri var olandan daha yüksek olur.”

Makalede, sağlık sektörü söz konusu olduğunda kadınların sıklıkla göz ardı edildiği söyleniyor. “Örneğin kadınlar, kalp krizi durumunda kötü muameleye maruz kalırlar, çünkü genellikle ‘untypical’,[efn_note]Untypical: Alışılmadık, tipik olmayan…[/efn_note] yani “eril olmayan’ semptomlar gösterirler. Kadınların trafik kazasında ölme olasılığı erkeklere oranla yüzde 17 daha fazladır. Neden? Çünkü çarpışma testlerinde neredeyse sadece erkek kullanılır, bebek dâhil. Tarım aletleri ve makineleri de sadece erkekler için tasarlanmıştır. Erkekler genellikle daha uzundur, daha büyük ellere ve daha fazla güce sahiptir. Bu uygunsuz ekipmanları veya makineleri her gün kullanan kadınlar sağlık sorunları yaşar, küçük kazalar geçirirler. Erkek her şeyin ölçüsüdür.”

Kadınlar daha fazla hesaba katılmalı

Papenfuß, Criado-Perez’in otel ücretini yahut yemeğin bedelini erkeğin ödediğini, aynı erkeğin seyahat ve bebek bakıcısı masraflarını ise kıstığını yahut ödemediğini de araştırdığını ve türlü örnekler verdiğini söylüyor ve çok mühim bir şeyin altını çiziyor: “Kadınlara dair sağlıklı veri toplamamanın yahut toplayamamanın bedeli ağır. Alınan milyonlarca yanlış karar, neredeyse ve belki de her zaman kadınların aleyhine yahut zararına.

İyi haber şu ki, anahtar değiştirilebilir. Kadınlar hakkında veri toplamak yüksek bir bedel gerektirmiyor zira. Araştırmalarda erkek denekler kadar kadın denek kullanmak pahalıya mal olmaz. Kadınları daha fazla hesaba katmak, birçok alanda, en başta da ekonomide anlamlı olacaktır. Tasarruf, kapitalist dünyamızda büyük bir varlık olduğundan, daha fazla kadın odaklı altyapı ve araştırmayla, yalnız eşit davranmakla kalmayıp, aynı zamanda maliyet tasarrufu da sağlanabilir.”

Makalede, bunun gerçekleşmesi için, Cinsiyet Veri Açığı’nın (Gender Data Gap) kapatılması için çağrıda bulunuluyor: “Belki de akıcı ve eğlenceli bir şekilde yazılmış kitabı okuyan erkekler arasından dünyaya bakış açılarının tek doğru olmadığına ikna olanlar çıkabilir.”

Öte yandan, Criado-Perez’in azmi sayesinde kısmi, oldukça sembolik başarılar elde edildiğinin de altı çiziliyor: “Mesela Jane Austen’ın yüzü İngiliz 10 Sterlin üzerinde görülüyor.[efn_note]1775-1817 yılları arasında yaşamış İngiliz kadın yazar Jane Austen’ın fotoğrafına 2017 yılında 10 Sterlin üstünde yer verilmiş. Sterlin üstündeki başka bir kadın da hapishanedeki kadın tutukluların hakları için mücadele eden ve hayırseverliğiyle tanınan 1780 doğumlu Elizabeth Fry…[/efn_note] Jane Austen, Kraliçe’nin portresine ek olarak, bir İngiliz banknotunda yer alan tek kadın… Ülke genelinde yüzlerce erkek heykeline karşılık, tek bir kadının heykeli var; o da Londra’daki Parlamento Meydanı’nda ve bir kadın hakları aktivistine[efn_note]Sözü edilen heykel, hayatını kadınların oy haklarını savunarak geçiren süfrajet (20. yüzyılın başlarında Birleşik Krallık ve ABD’de pasif direniş, kamu toplantılarını bölme, açlık grevi yapma gibi yollarla kadınların seçme ve seçilme hakkını savunan, az çok organize olmuş radikal kadın hakları savunucuları) lideri Millicent Fawcett’e ait.[/efn_note] ait.”

Bu yazı ilk kez 1 Nisan 2021’de yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x