Yaşlanmaktan korkmayın, onu fırsata dönüştürün

Yaşınızın ilerlemesi sizi endişelendiriyor mu? Gençken yapabildiklerinizi yapamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Oysa ister 20 ister 90 yaşında olun, hayatın her anı sizin için gerçekten önemli olana odaklanma imkânı sunar. İşte bakış açınızı değiştirerek ilerleyen yaşınızı en tatmin edici şekilde yaşamanıza yardımcı olarak birkaç ipucu…

Çoğu orta yaşlının korkulu rüyası: Yaşlanmak. Tıp ve teknoloji alanındaki gelişmeler bu korkuyu biraz ertelemeyi mümkün kılsa da asıl mesele belki de zihniyeti değiştirmek.

Yaşlanma üzerine çalışan Berit Lewis, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında, ‘Kendinizi bir zamanlar olduğunuz kişiyle karşılaştırmak yerine, şimdi kim olmak istediğinizi sorun’ diyor ve bu bakış açısının kapı açtığı olumlu yönleri anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Yaşlanmaktan korkuyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Yaşlılığın zor ve yalnız geçirilen bir dönem olduğuna dair yaygın bir varsayım söz konusu. Gelişmiş dünyada çoğumuz, büyükanne ve büyükbabalarımızdan yaklaşık altı yıl daha uzun yaşamayı bekleyebileceğimiz anlamına gelen tıbbi gelişmeleri takdir etsek de aslında yaşlanmak istemiyoruz. Pazarlama ve medya mesajları bize 50 yaşından itibaren hayatın yokuş aşağı gittiğini söylüyor ve o tepeden aşağı inmemize yardımcı olabilecek bol miktarda ‘yaşlanma karşıtı’ ürün ya da yaşam tarzı değişiklikleri teklif ediliyor.

Nüfus giderek yaşlanırken, bu konudaki kolektif zihniyetimizin gerçeği yakalamasının zamanı geldi. Yaşlanmayla ilgili oluşturduğunuz olumsuz tablo kesinlikle doğru değil. Örneğin, mutluluk eğrisi olarak adlandırılan eğri üzerine yapılan araştırmalar, mutluluk düzeyimizin orta yaş civarından 70 yaşına kadar arttığını gösteriyor. Evet, hayatınızın ilerleyen dönemlerinde yeni şeyler öğrenmeniz biraz daha uzun sürebilir ve bazı aktiviteleri eskisinden daha yavaş gerçekleştirebilirsiniz, ancak ileri yaşın güçlü olduğu birçok yön de var. Yaşınız ilerledikçe dünya hakkında daha fazla bilgi biriktirmiş, bunları daha iyi hayata geçirmiş ve duygusal zekânızın yükselmiş olması muhtemeldir.

Elbette hayatın her aşamasında olduğu gibi yaşlılık da beraberinde farklı zorluklar getiriyor. Ancak yaşlı insanlara ‘başarılı bir şekilde yaşlanmalarını’ söylemek yerine (ki bu temelde ‘yaşlanma!’ anlamına gelir), bu zorluklar karşısında onlara daha fazla destek olmalıyız. Sonuçta gençlere yaşlarının getirdiği zorluklardan kaçınmalarını söylemiyoruz. Bunun yerine, zorluklarla yüzleşmelerini, daha akıllı ve daha dayanıklı olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. 50 yaşın üzerindekileri de aynı şekilde desteklemeliyiz. Bu yaklaşımla ilerleyen yaşı kucaklamanın bazı yolları var ki böylece ondan kaçmak yerine büyüme için bir katalizör olmasına olanak tanıyabilirsiniz.

Yaşla birlikte büyümek için çeşitli farkındalık biçimlerini uygulamanızı öneririm. Tıpkı vücut için yapılan egzersizin fiziksel sağlığı korumaya ve iyileştirmeye yardımcı olması gibi, farkındalık da optimum sağlık ve iyilik hali için zihni esnekleştiren bir eğitimdir. Şimdiki anın (düşünceleriniz, duygularınız ve fiziksel duyumlarınız) araştırmasını içerir. Faydaları arasında gelişmiş konsantrasyon, daha fazla farkındalık, önemli olana odaklanma becerisi ve zorluklarla nezaket, mizah, dayanıklılık ve zihinsel uyumla başa çıkma yeteneği yer alıyor. İşte sadece yaşlanmak yerine yaşla birlikte büyümenin farkındalık temelli beş yolu:

Neye dikkat edeceğinizi seçin

Başarılı bir yaşamın sırrı, bir düşünceyi diğerine tercih edebilme yeteneğidir. Bu, size sınırlamalarınız yerine yapabilecekleriniz ve keyif alabileceğiniz şeylere odaklanma gücü verecektir. Ayrıca sizin için gerçekten önemli olanlarla ilgilenmenizi ve enerjinizi önemsiz ya da zaten değiştirilemeyecek şeyler için harcamamanızı da mümkün kılar. (…)

Örneğin aynaya bakıp kırışıklıklardan yakınıyorsanız ya da saçınızın olmamasının yasını tutuyorsanız, gördüklerinizde hoşunuza giden yönlere, örneğin uzun yıllar boyunca gülümsemekten kaynaklanan derin çizgilere yeniden odaklanma pratiği yapabilirsiniz. Veya yaşa bağlı yetenek kaybı nedeniyle öfke veya üzüntü duyduğunuzu fark ederseniz, dikkatinizi hayatta size zevk veren ve hâlâ yapabileceğiniz şeylere çevirmeyi seçebilirsiniz.

Ayrıca farkındalık meditasyonu yoluyla dikkatinizi belirli bir süre boyunca belirli bir noktada yoğunlaştırabilirsiniz. Nefesiniz veya başka herhangi bir fiziksel his belirleyip zihninizin dağıldığını fark ettiğinizde bu noktaya geri dönersiniz. Zamanla beyninizdeki sinir yollarını yeniden yapılandıracak ve konsantrasyon ile dikkatinizi kontrol etme yeteneğinizi geliştireceksiniz. (…)

Yaşlanmayla ilgili olumsuz varsayımlarınıza meydan okuyun

Dikkat kontrolünüzü geliştirmek için bakışınızı içe doğru çevirdiğinizde, düşünce kalıplarınız hakkında daha fazla farkındalık kazanmaya başlayacaksınız. Çoğumuz, toplumun daha yaşlı olmanın ne anlama geldiğine dair yaş ayrımcılığına dayalı anlatısını bilinçsizce içselleştirmişizdir. ‘Orta yaşlı insanlar bilgi teknolojilerini yavaş öğrenir’ veya ‘Yaşlı insanlar kırılgandır’ gibi tekrarlanan bu tür düşüncelerin sizi sınırladığını fark edebilirsiniz.

Bu tür inançlara takılıp kalmak kolaydır, çünkü bunları hayatımız boyunca duymuşuzdur ve toplumlarımız bunların etrafında kurulmuştur. Ancak düşüncelerinize daha fazla dikkat ederek, bu inançların genellemeler olduğunu görebilecek ve bunların sizin için geçerli olmadığını fark edeceksiniz.

Örneğin, 60’lı yaşlarındayken, çevrelerindeki insanlar tarafından emekliliği düşünmeye itilen, ancak kendi arzuları ve hırsları üzerine düşündükten sonra emekliliğe hiç de hazır olmadıklarını fark eden birçok danışanım oldu. Tam tersini yaptılar. Çalışmaya devam ettiler veya yeni tutkular bulup yeni kariyerlere başladılar. (…)

İleri yaşta bir yetişkinseniz, aklınızda olup bitenlere ‘sıkışıp kaldığınızı’ düşünebilirsiniz, ancak zihinsel alışkanlıklarınızı keşfetmek ve farklı düşünmeye ve davranmaya başlamak için asla geç değildir. Bunun bir yolu kendinize sürekli şunu sormaktır: ‘Bu düşünce veya davranış yaşamak istediğim hayatı yaşamama yardımcı oluyor mu?’” (…)

Rahatsızlığınızla savaşmayın

Yazar, insanlar olarak olası rahatsızlıklardan kaçınmak için çok fazla enerji harcadığımızı söylüyor:

“Çoğunlukla bir şeyden kaçınmak için harcadığımız enerji, rahatsızlığın kendisinden çok daha rahatsız edicidir. Buradaki paradoks şudur: İstenmeyen şeyin gücü, ondan kaçınmak yerine onu kucaklamanın bir yolunu bulursanız azalır. Aynısı, yaşlanma için de geçerlidir. İlerleyen yaşınıza farkındalık, kabullenme ve şefkatle yaklaşabilirseniz, hayatınızdaki değişikliklere daha iyi uyum sağlayabilecek ve akışa girebileceksiniz. Değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul etmek kolay değildir, ancak zamanla bu kabullenmede, en azından bir dereceye kadar, ustalaşmayı öğrenebilirsiniz. (…)

Kendinize karşı nazik olmayı unutmayın

Merhamet olmadan kabul olmaz. Hayatın tatsızlıklarıyla gerçekten yüzleşebilmek için kendinize karşı nazik ve bağışlayıcı olmanız gerekir. (…) Araştırmalar, yaşlı bireyler arasında öz-şefkat ile iyilik hali arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. (…) Kendinize şefkatli davranmanın bir yolu, rahatsızlığınızı ‘Zavallı ben, yapayalnızım’ yerine, ‘Sonuçta bir insanım’ şeklinde yeniden çerçevelemektir. Bu bakış açısıyla çektiğiniz sıkıntı, kendinize acımaktan ziyade başkalarıyla bağlantı kurma anına dönüşür.

Başka bir yol da kendinize şunu sormaktır: ‘Şu anda neye ihtiyacım var?’ İhtiyacınız olan belki huzurlu bir an, kendinize nazik sözler söylemek, doğada ya da arkadaşlarınızla vakit geçirmektir. (…)

Otopilottan çıkın

İlerleyen yaşınızı kucaklamak için hayatınızı yaşama biçiminize sürekli uyum sağlamanız ve değişiklikler yapmanız gerekir. Bu noktada, yaşlanmaya ilişkin, bedenlerimizin ve zihinlerimizin yıpranma nedeniyle bozulan makineler olarak görüldüğü geleneksel biyomedikal görüşe alternatif bir bakış açısı getirmeyi öneriyorum. Bunun yerine hayatınızı tutarlı bir geçiş akışı olarak görmeye çalışın.

Kendinizi bir zamanlar olduğunuz kişiyle karşılaştırmak yerine, şimdi kim olmak istediğinizi sorun. Eskisi kadar işe yaramayan şeyler yerine, hayatınızın bu noktasında sizin için önemli olan şeylere odaklanın. Yaşa bağlı hastalık, ağrı ya da gerileme yaşadığınızda işlevsiz kalmazsınız. (…) Her anın katlanılacak ve keyif alınacak unsurlar içerdiğini unutmayın. Yaşınız ne olursa olsun, her ana yeni başlayan biri gibi yaklaşabilirsiniz; ‘şimdi’, değişim ve büyüme için bir fırsattır. (…)”

Bu yazı ilk kez 24 Nisan 2024’te yayımlanmıştır.

Berit Lewis’in Psyche internet sitesinde yayımlanan “Rather than fearing getting old, here’s how to embrace it” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/rather-than-fearing-getting-old-heres-how-to-embrace-it

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yaşlanmaktan korkmayın, onu fırsata dönüştürün

Yaşınızın ilerlemesi sizi endişelendiriyor mu? Gençken yapabildiklerinizi yapamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Oysa ister 20 ister 90 yaşında olun, hayatın her anı sizin için gerçekten önemli olana odaklanma imkânı sunar. İşte bakış açınızı değiştirerek ilerleyen yaşınızı en tatmin edici şekilde yaşamanıza yardımcı olarak birkaç ipucu…

Çoğu orta yaşlının korkulu rüyası: Yaşlanmak. Tıp ve teknoloji alanındaki gelişmeler bu korkuyu biraz ertelemeyi mümkün kılsa da asıl mesele belki de zihniyeti değiştirmek.

Yaşlanma üzerine çalışan Berit Lewis, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında, ‘Kendinizi bir zamanlar olduğunuz kişiyle karşılaştırmak yerine, şimdi kim olmak istediğinizi sorun’ diyor ve bu bakış açısının kapı açtığı olumlu yönleri anlatıyor.

Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Yaşlanmaktan korkuyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Yaşlılığın zor ve yalnız geçirilen bir dönem olduğuna dair yaygın bir varsayım söz konusu. Gelişmiş dünyada çoğumuz, büyükanne ve büyükbabalarımızdan yaklaşık altı yıl daha uzun yaşamayı bekleyebileceğimiz anlamına gelen tıbbi gelişmeleri takdir etsek de aslında yaşlanmak istemiyoruz. Pazarlama ve medya mesajları bize 50 yaşından itibaren hayatın yokuş aşağı gittiğini söylüyor ve o tepeden aşağı inmemize yardımcı olabilecek bol miktarda ‘yaşlanma karşıtı’ ürün ya da yaşam tarzı değişiklikleri teklif ediliyor.

Nüfus giderek yaşlanırken, bu konudaki kolektif zihniyetimizin gerçeği yakalamasının zamanı geldi. Yaşlanmayla ilgili oluşturduğunuz olumsuz tablo kesinlikle doğru değil. Örneğin, mutluluk eğrisi olarak adlandırılan eğri üzerine yapılan araştırmalar, mutluluk düzeyimizin orta yaş civarından 70 yaşına kadar arttığını gösteriyor. Evet, hayatınızın ilerleyen dönemlerinde yeni şeyler öğrenmeniz biraz daha uzun sürebilir ve bazı aktiviteleri eskisinden daha yavaş gerçekleştirebilirsiniz, ancak ileri yaşın güçlü olduğu birçok yön de var. Yaşınız ilerledikçe dünya hakkında daha fazla bilgi biriktirmiş, bunları daha iyi hayata geçirmiş ve duygusal zekânızın yükselmiş olması muhtemeldir.

Elbette hayatın her aşamasında olduğu gibi yaşlılık da beraberinde farklı zorluklar getiriyor. Ancak yaşlı insanlara ‘başarılı bir şekilde yaşlanmalarını’ söylemek yerine (ki bu temelde ‘yaşlanma!’ anlamına gelir), bu zorluklar karşısında onlara daha fazla destek olmalıyız. Sonuçta gençlere yaşlarının getirdiği zorluklardan kaçınmalarını söylemiyoruz. Bunun yerine, zorluklarla yüzleşmelerini, daha akıllı ve daha dayanıklı olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. 50 yaşın üzerindekileri de aynı şekilde desteklemeliyiz. Bu yaklaşımla ilerleyen yaşı kucaklamanın bazı yolları var ki böylece ondan kaçmak yerine büyüme için bir katalizör olmasına olanak tanıyabilirsiniz.

Yaşla birlikte büyümek için çeşitli farkındalık biçimlerini uygulamanızı öneririm. Tıpkı vücut için yapılan egzersizin fiziksel sağlığı korumaya ve iyileştirmeye yardımcı olması gibi, farkındalık da optimum sağlık ve iyilik hali için zihni esnekleştiren bir eğitimdir. Şimdiki anın (düşünceleriniz, duygularınız ve fiziksel duyumlarınız) araştırmasını içerir. Faydaları arasında gelişmiş konsantrasyon, daha fazla farkındalık, önemli olana odaklanma becerisi ve zorluklarla nezaket, mizah, dayanıklılık ve zihinsel uyumla başa çıkma yeteneği yer alıyor. İşte sadece yaşlanmak yerine yaşla birlikte büyümenin farkındalık temelli beş yolu:

Neye dikkat edeceğinizi seçin

Başarılı bir yaşamın sırrı, bir düşünceyi diğerine tercih edebilme yeteneğidir. Bu, size sınırlamalarınız yerine yapabilecekleriniz ve keyif alabileceğiniz şeylere odaklanma gücü verecektir. Ayrıca sizin için gerçekten önemli olanlarla ilgilenmenizi ve enerjinizi önemsiz ya da zaten değiştirilemeyecek şeyler için harcamamanızı da mümkün kılar. (…)

Örneğin aynaya bakıp kırışıklıklardan yakınıyorsanız ya da saçınızın olmamasının yasını tutuyorsanız, gördüklerinizde hoşunuza giden yönlere, örneğin uzun yıllar boyunca gülümsemekten kaynaklanan derin çizgilere yeniden odaklanma pratiği yapabilirsiniz. Veya yaşa bağlı yetenek kaybı nedeniyle öfke veya üzüntü duyduğunuzu fark ederseniz, dikkatinizi hayatta size zevk veren ve hâlâ yapabileceğiniz şeylere çevirmeyi seçebilirsiniz.

Ayrıca farkındalık meditasyonu yoluyla dikkatinizi belirli bir süre boyunca belirli bir noktada yoğunlaştırabilirsiniz. Nefesiniz veya başka herhangi bir fiziksel his belirleyip zihninizin dağıldığını fark ettiğinizde bu noktaya geri dönersiniz. Zamanla beyninizdeki sinir yollarını yeniden yapılandıracak ve konsantrasyon ile dikkatinizi kontrol etme yeteneğinizi geliştireceksiniz. (…)

Yaşlanmayla ilgili olumsuz varsayımlarınıza meydan okuyun

Dikkat kontrolünüzü geliştirmek için bakışınızı içe doğru çevirdiğinizde, düşünce kalıplarınız hakkında daha fazla farkındalık kazanmaya başlayacaksınız. Çoğumuz, toplumun daha yaşlı olmanın ne anlama geldiğine dair yaş ayrımcılığına dayalı anlatısını bilinçsizce içselleştirmişizdir. ‘Orta yaşlı insanlar bilgi teknolojilerini yavaş öğrenir’ veya ‘Yaşlı insanlar kırılgandır’ gibi tekrarlanan bu tür düşüncelerin sizi sınırladığını fark edebilirsiniz.

Bu tür inançlara takılıp kalmak kolaydır, çünkü bunları hayatımız boyunca duymuşuzdur ve toplumlarımız bunların etrafında kurulmuştur. Ancak düşüncelerinize daha fazla dikkat ederek, bu inançların genellemeler olduğunu görebilecek ve bunların sizin için geçerli olmadığını fark edeceksiniz.

Örneğin, 60’lı yaşlarındayken, çevrelerindeki insanlar tarafından emekliliği düşünmeye itilen, ancak kendi arzuları ve hırsları üzerine düşündükten sonra emekliliğe hiç de hazır olmadıklarını fark eden birçok danışanım oldu. Tam tersini yaptılar. Çalışmaya devam ettiler veya yeni tutkular bulup yeni kariyerlere başladılar. (…)

İleri yaşta bir yetişkinseniz, aklınızda olup bitenlere ‘sıkışıp kaldığınızı’ düşünebilirsiniz, ancak zihinsel alışkanlıklarınızı keşfetmek ve farklı düşünmeye ve davranmaya başlamak için asla geç değildir. Bunun bir yolu kendinize sürekli şunu sormaktır: ‘Bu düşünce veya davranış yaşamak istediğim hayatı yaşamama yardımcı oluyor mu?’” (…)

Rahatsızlığınızla savaşmayın

Yazar, insanlar olarak olası rahatsızlıklardan kaçınmak için çok fazla enerji harcadığımızı söylüyor:

“Çoğunlukla bir şeyden kaçınmak için harcadığımız enerji, rahatsızlığın kendisinden çok daha rahatsız edicidir. Buradaki paradoks şudur: İstenmeyen şeyin gücü, ondan kaçınmak yerine onu kucaklamanın bir yolunu bulursanız azalır. Aynısı, yaşlanma için de geçerlidir. İlerleyen yaşınıza farkındalık, kabullenme ve şefkatle yaklaşabilirseniz, hayatınızdaki değişikliklere daha iyi uyum sağlayabilecek ve akışa girebileceksiniz. Değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul etmek kolay değildir, ancak zamanla bu kabullenmede, en azından bir dereceye kadar, ustalaşmayı öğrenebilirsiniz. (…)

Kendinize karşı nazik olmayı unutmayın

Merhamet olmadan kabul olmaz. Hayatın tatsızlıklarıyla gerçekten yüzleşebilmek için kendinize karşı nazik ve bağışlayıcı olmanız gerekir. (…) Araştırmalar, yaşlı bireyler arasında öz-şefkat ile iyilik hali arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. (…) Kendinize şefkatli davranmanın bir yolu, rahatsızlığınızı ‘Zavallı ben, yapayalnızım’ yerine, ‘Sonuçta bir insanım’ şeklinde yeniden çerçevelemektir. Bu bakış açısıyla çektiğiniz sıkıntı, kendinize acımaktan ziyade başkalarıyla bağlantı kurma anına dönüşür.

Başka bir yol da kendinize şunu sormaktır: ‘Şu anda neye ihtiyacım var?’ İhtiyacınız olan belki huzurlu bir an, kendinize nazik sözler söylemek, doğada ya da arkadaşlarınızla vakit geçirmektir. (…)

Otopilottan çıkın

İlerleyen yaşınızı kucaklamak için hayatınızı yaşama biçiminize sürekli uyum sağlamanız ve değişiklikler yapmanız gerekir. Bu noktada, yaşlanmaya ilişkin, bedenlerimizin ve zihinlerimizin yıpranma nedeniyle bozulan makineler olarak görüldüğü geleneksel biyomedikal görüşe alternatif bir bakış açısı getirmeyi öneriyorum. Bunun yerine hayatınızı tutarlı bir geçiş akışı olarak görmeye çalışın.

Kendinizi bir zamanlar olduğunuz kişiyle karşılaştırmak yerine, şimdi kim olmak istediğinizi sorun. Eskisi kadar işe yaramayan şeyler yerine, hayatınızın bu noktasında sizin için önemli olan şeylere odaklanın. Yaşa bağlı hastalık, ağrı ya da gerileme yaşadığınızda işlevsiz kalmazsınız. (…) Her anın katlanılacak ve keyif alınacak unsurlar içerdiğini unutmayın. Yaşınız ne olursa olsun, her ana yeni başlayan biri gibi yaklaşabilirsiniz; ‘şimdi’, değişim ve büyüme için bir fırsattır. (…)”

Bu yazı ilk kez 24 Nisan 2024’te yayımlanmıştır.

Berit Lewis’in Psyche internet sitesinde yayımlanan “Rather than fearing getting old, here’s how to embrace it” başlıklı yazısından öne çıkan bazı bölümler Nevra Yaraç tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısıyla yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline ve tamamına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz: https://psyche.co/ideas/rather-than-fearing-getting-old-heres-how-to-embrace-it

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x