Yaklaşan resesyonun anatomisi

Kriz kâhini’ diye ünlenen Amerikalı iktisatçı Nouriel Roubini uzun zamandır uyardığı krizin anatomisini yazdı. Amerikalı ekonomiste göre, ABD - Çin ticaret savaşlarının tetiklediği ekonomik durgunluk enflasyonun artmasıyla daha da ağırlaşabilir. Üstelik tüketimi arttırmayı hedefleyen klasik çözüm reçeteleriyle sorunu aşmak bu sefer hiç de kolay olmayacak.

Geçtiğimiz yıldan beri, 2019 sonu veya en geç 2020’de yeni ve 2008’dekinden çok daha vahim bir küresel ekonomik krizin yaşanacağı tahmin ve uyarıları yapılıyor. 2008 küresel ekonomik krizini çok evvelden öngörmesi nedeniyle “kriz kâhini” veya “piyasa kâhini” olarak nam salan Amerikalı iktisatçı Nouriel Roubini de bu tahminlerini yapanlar arasında, son yazısında da bu uyarısını yineledi.

ABD eski başkanlarından Bill Clinton’ın yönetimi döneminde Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyinde ve Amerikan Hazinesinde danışmanlık yapmış; IMF, Amerikan Merkez Bankası ve Dünya Bankası’nda görevler almış Roubini’nin Project Syndicate web sitesi için bu konuda kaleme aldığı yazı, 22 Ağustos’ta yayınlandı.

Roubini, “Yaklaşan Resesyonun Anatomisi” başlıklı yazısında, beklenen ekonomik durgunluğu (resesyon) analiz ediyor, alışılageldik para politikası ve mali teşviklerle bu resesyonun atlatılamayacağı uyarısında bulunuyor.

New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Roubini’ye göre, 2020 yılına kadar küresel bir resesyonu tetikleyebilecek üç negatif arz şoku mevcut.

Ekonomik durgunluğu tetikleyecek üç arz şoku

Roubini’nin sıraladığı üç muhtemel arz şoku da, uluslararası ilişkileri etkileyen siyasi faktörlerin birer yansıması; her bir şokun merkezinde ABD var ve ikisine Çin de dahil.

Bunlardan ilki, ABD – Çin ticaret ve kur savaşından kaynaklanıyor. Bu savaş, “Ağustos ayı başında Trump yönetiminin Çin ihraç ürünlerine ek gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmesi ve resmen Pekin’e kur manipülatörü damgası vurmasıyla tırmanmıştı.”

“İkincisi, teknoloji üzerinden ABD ve Çin arasında yavaş yavaş ısınan soğuk savaşla alakalı. (Antik Yunan’da bir şehir devleti güçleniyor diye, diğerinin endişeye kapılması nedeniyle çıkan savaşlara adını vermiş olan)‘Thucydides Tuzağı’nın her özelliğine sahip böyle bir rekabette Çin ve ABD, -yapay zekâ, robot teknolojisi, 5G gibi- geleceğin endüstrileri üzerinden hâkimiyet mücadelesi veriyor.”

New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Nouriel Roubini’ye göre, 2020 yılına kadar küresel bir resesyonu tetikleyebilecek üç negatif arz şoku mevcut.

“Üçüncü büyük risk ise petrol arzıyla alakalı. Her ne kadar petrol fiyatları son haftalarda düşse de ve ticaret, kur ve teknoloji savaşının tetiklediği bir resesyon enerji talebini azaltacak ve fiyatları düşürecek olsa da ABD’nin İran’la karşı karşıya gelişi tam aksi bir etki yapabilir. Bu karşılaşma askeri bir çatışmaya dönüşürse küresel petrol fiyatları aniden yükselebilir ve resesyonu hızlandırabilir; tıpkı daha evvel 1973, 1979 ve 1990’da Ortadoğu’yu saran çatışmalarda olduğu gibi.”

Hem durgunluk hem enflasyon kapıda

Roubini’ye göre, bu üç muhtemel şokun hepsi; ithal edilen tüketici mallarından ara girdi ürünlere, teknolojik parçalardan enerjiye kadar birçok alanda fiyatları yükseltirken, küresel tedarik zincirlerinin bozulmasıyla üretimi azaltacak ve stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) etkisi yapacak. Daha da kötüsü, Çin – ABD çatışması, çoktandır tersine küreselleşmeci bir süreci körüklüyor; zira ülkeler ve şirketler, bu birbirine entegre değer zincirlerinin uzun vadeli istikrarına artık güven duyamazlar. Mal, hizmet, sermaye, emek, bilgi, veri ve teknoloji ticareti artan biçimde yapısal bozulmaya maruz kaldıkça küresel üretim maliyetleri de her endüstri dalında yükselecek.

Roubini, ticaret ve kur savaşı ile teknolojik rekabetin birbirini şiddetlendireceğine de vurgu yapıyor. Bu bağlamda ABD’nin milli güvenlik tehdidi olarak gördüğü Çinli telekom devi, 5G alanında dünya lideri Huawei örneğini ele alıyor.

Kritik soru: Hazır mıyız?

Roubini’ye göre, günümüzdeki durumun küresel serbest ticaret sisteminin topyekûn çöküşüne nasıl yol açabileceğini tahmin etmek zor değil; ama kritik soru şu: Para ve maliye politikasını belirleyenler acaba uzun süreli -hatta kalıcı- negatif arz şokuna hazırlar mı? Yazar bu konuda çok da ümitvar değil.

Kritik soru şu: Para ve maliye politikasını belirleyenler acaba uzun süreli -hatta kalıcı- negatif arz şokuna hazırlar mı?

Küresel ekonomi konularında yazılarını yayınladığı Roubini Global Economics (RGE) adlı bloğu defalarca en iyi ekonomi sitesi seçilen Roubini, arz ve talep şokları arasındaki bağlantıyı ve küresel iktisadi çöküşe doğru gidişatı da makalesinde açıklıyor.

Roubini, “Zaman içinde negatif arz şokları tüketim ve yatırım harcamalarının üzerinde azaltıcı bir baskı yaratabilir. Bu da zamanla geçici de olsa negatif bir talep şoku oluşturarak büyümeyi ve enflasyonu negatif yönde etkileme eğilimindedir” yorumunu yaparken, değerlendirmelerine şöyle devam ediyor:

“Nitekim, mevcut koşullar altında, üç şokun gerçekleşme olasılığı, şiddeti ve sürekliliğindeki belirsizlik nedeniyle ABD ve küresel şirketlerin yatırım harcamaları ciddi ölçekte azalmakta. Hâlihazırda ABD, Avrupa, Çin ve Asya’nın diğer yerlerinde firmaların yatırım harcamalarını kısmasıyla küresel teknoloji, üretim ve sanayi sektörü zaten bir resesyona girmiş bulunuyor. Bunun hâlâ daha küresel bir çöküşe dönüşmemesinin tek nedeni, özel tüketimin güçlü olması. Eğer ki negatif arz şoklarından herhangi biri yüzünden ithal ürünlerin fiyatı daha da yükselirse, reel (enflasyona göre ayarlanmış) kullanılabilir hane halkı gelir artışı, tıpkı tüketici güveni gibi, ciddi bir darbe alarak küresel ekonomiyi resesyona sokacaktır.”

Roubini, ticaret ve teknoloji savaşından kaynaklı negatif arz şoklarının -tıpkı muhtemel büyümedeki düşüş gibi- kalıcı olabileceğini de öngörüyor.

Yaklaşan krizin 2008’den farkı

Para ve mali teşviklerle hasarı telafi etmeye çalışmak mantıklı bir seçenek olmayacak

Yazar, 2008 küresel finans krizi ile bugün küresel ekonomiyi vurabilecek negatif arz şokları arasında önemli bir farka da işaret ediyor: 2008’deki kriz, büyümeyi ve enflasyonu düşüren büyük bir negatif toplam talep şoku olduğundan para ve mali teşviklerle kriz aşılmaya çalışılmıştı. Ama bu defa dünya, orta vadede çok farklı bir politika izlenmesini gerektiren uzun süreli negatif arz şoklarıyla yüzleşecek. Dolayısıyla bitmez tükenmez para ve mali teşviklerle hasarı telafi etmeye çalışmak mantıklı bir seçenek olmayacak. Zira bu türden şoklar, üretilecek para politikası veya mali politikalarla geri döndürülemez; kısa dönemde işe yarar gibi görünse de enflasyonu ve enflasyon beklentisini tırmandırır.

Bu yazı ilk kez 12 Eylül 2019’da yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Yaklaşan resesyonun anatomisi

Kriz kâhini’ diye ünlenen Amerikalı iktisatçı Nouriel Roubini uzun zamandır uyardığı krizin anatomisini yazdı. Amerikalı ekonomiste göre, ABD - Çin ticaret savaşlarının tetiklediği ekonomik durgunluk enflasyonun artmasıyla daha da ağırlaşabilir. Üstelik tüketimi arttırmayı hedefleyen klasik çözüm reçeteleriyle sorunu aşmak bu sefer hiç de kolay olmayacak.

Geçtiğimiz yıldan beri, 2019 sonu veya en geç 2020’de yeni ve 2008’dekinden çok daha vahim bir küresel ekonomik krizin yaşanacağı tahmin ve uyarıları yapılıyor. 2008 küresel ekonomik krizini çok evvelden öngörmesi nedeniyle “kriz kâhini” veya “piyasa kâhini” olarak nam salan Amerikalı iktisatçı Nouriel Roubini de bu tahminlerini yapanlar arasında, son yazısında da bu uyarısını yineledi.

ABD eski başkanlarından Bill Clinton’ın yönetimi döneminde Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyinde ve Amerikan Hazinesinde danışmanlık yapmış; IMF, Amerikan Merkez Bankası ve Dünya Bankası’nda görevler almış Roubini’nin Project Syndicate web sitesi için bu konuda kaleme aldığı yazı, 22 Ağustos’ta yayınlandı.

Roubini, “Yaklaşan Resesyonun Anatomisi” başlıklı yazısında, beklenen ekonomik durgunluğu (resesyon) analiz ediyor, alışılageldik para politikası ve mali teşviklerle bu resesyonun atlatılamayacağı uyarısında bulunuyor.

New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Roubini’ye göre, 2020 yılına kadar küresel bir resesyonu tetikleyebilecek üç negatif arz şoku mevcut.

Ekonomik durgunluğu tetikleyecek üç arz şoku

Roubini’nin sıraladığı üç muhtemel arz şoku da, uluslararası ilişkileri etkileyen siyasi faktörlerin birer yansıması; her bir şokun merkezinde ABD var ve ikisine Çin de dahil.

Bunlardan ilki, ABD – Çin ticaret ve kur savaşından kaynaklanıyor. Bu savaş, “Ağustos ayı başında Trump yönetiminin Çin ihraç ürünlerine ek gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmesi ve resmen Pekin’e kur manipülatörü damgası vurmasıyla tırmanmıştı.”

“İkincisi, teknoloji üzerinden ABD ve Çin arasında yavaş yavaş ısınan soğuk savaşla alakalı. (Antik Yunan’da bir şehir devleti güçleniyor diye, diğerinin endişeye kapılması nedeniyle çıkan savaşlara adını vermiş olan)‘Thucydides Tuzağı’nın her özelliğine sahip böyle bir rekabette Çin ve ABD, -yapay zekâ, robot teknolojisi, 5G gibi- geleceğin endüstrileri üzerinden hâkimiyet mücadelesi veriyor.”

New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Nouriel Roubini’ye göre, 2020 yılına kadar küresel bir resesyonu tetikleyebilecek üç negatif arz şoku mevcut.

“Üçüncü büyük risk ise petrol arzıyla alakalı. Her ne kadar petrol fiyatları son haftalarda düşse de ve ticaret, kur ve teknoloji savaşının tetiklediği bir resesyon enerji talebini azaltacak ve fiyatları düşürecek olsa da ABD’nin İran’la karşı karşıya gelişi tam aksi bir etki yapabilir. Bu karşılaşma askeri bir çatışmaya dönüşürse küresel petrol fiyatları aniden yükselebilir ve resesyonu hızlandırabilir; tıpkı daha evvel 1973, 1979 ve 1990’da Ortadoğu’yu saran çatışmalarda olduğu gibi.”

Hem durgunluk hem enflasyon kapıda

Roubini’ye göre, bu üç muhtemel şokun hepsi; ithal edilen tüketici mallarından ara girdi ürünlere, teknolojik parçalardan enerjiye kadar birçok alanda fiyatları yükseltirken, küresel tedarik zincirlerinin bozulmasıyla üretimi azaltacak ve stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) etkisi yapacak. Daha da kötüsü, Çin – ABD çatışması, çoktandır tersine küreselleşmeci bir süreci körüklüyor; zira ülkeler ve şirketler, bu birbirine entegre değer zincirlerinin uzun vadeli istikrarına artık güven duyamazlar. Mal, hizmet, sermaye, emek, bilgi, veri ve teknoloji ticareti artan biçimde yapısal bozulmaya maruz kaldıkça küresel üretim maliyetleri de her endüstri dalında yükselecek.

Roubini, ticaret ve kur savaşı ile teknolojik rekabetin birbirini şiddetlendireceğine de vurgu yapıyor. Bu bağlamda ABD’nin milli güvenlik tehdidi olarak gördüğü Çinli telekom devi, 5G alanında dünya lideri Huawei örneğini ele alıyor.

Kritik soru: Hazır mıyız?

Roubini’ye göre, günümüzdeki durumun küresel serbest ticaret sisteminin topyekûn çöküşüne nasıl yol açabileceğini tahmin etmek zor değil; ama kritik soru şu: Para ve maliye politikasını belirleyenler acaba uzun süreli -hatta kalıcı- negatif arz şokuna hazırlar mı? Yazar bu konuda çok da ümitvar değil.

Kritik soru şu: Para ve maliye politikasını belirleyenler acaba uzun süreli -hatta kalıcı- negatif arz şokuna hazırlar mı?

Küresel ekonomi konularında yazılarını yayınladığı Roubini Global Economics (RGE) adlı bloğu defalarca en iyi ekonomi sitesi seçilen Roubini, arz ve talep şokları arasındaki bağlantıyı ve küresel iktisadi çöküşe doğru gidişatı da makalesinde açıklıyor.

Roubini, “Zaman içinde negatif arz şokları tüketim ve yatırım harcamalarının üzerinde azaltıcı bir baskı yaratabilir. Bu da zamanla geçici de olsa negatif bir talep şoku oluşturarak büyümeyi ve enflasyonu negatif yönde etkileme eğilimindedir” yorumunu yaparken, değerlendirmelerine şöyle devam ediyor:

“Nitekim, mevcut koşullar altında, üç şokun gerçekleşme olasılığı, şiddeti ve sürekliliğindeki belirsizlik nedeniyle ABD ve küresel şirketlerin yatırım harcamaları ciddi ölçekte azalmakta. Hâlihazırda ABD, Avrupa, Çin ve Asya’nın diğer yerlerinde firmaların yatırım harcamalarını kısmasıyla küresel teknoloji, üretim ve sanayi sektörü zaten bir resesyona girmiş bulunuyor. Bunun hâlâ daha küresel bir çöküşe dönüşmemesinin tek nedeni, özel tüketimin güçlü olması. Eğer ki negatif arz şoklarından herhangi biri yüzünden ithal ürünlerin fiyatı daha da yükselirse, reel (enflasyona göre ayarlanmış) kullanılabilir hane halkı gelir artışı, tıpkı tüketici güveni gibi, ciddi bir darbe alarak küresel ekonomiyi resesyona sokacaktır.”

Roubini, ticaret ve teknoloji savaşından kaynaklı negatif arz şoklarının -tıpkı muhtemel büyümedeki düşüş gibi- kalıcı olabileceğini de öngörüyor.

Yaklaşan krizin 2008’den farkı

Para ve mali teşviklerle hasarı telafi etmeye çalışmak mantıklı bir seçenek olmayacak

Yazar, 2008 küresel finans krizi ile bugün küresel ekonomiyi vurabilecek negatif arz şokları arasında önemli bir farka da işaret ediyor: 2008’deki kriz, büyümeyi ve enflasyonu düşüren büyük bir negatif toplam talep şoku olduğundan para ve mali teşviklerle kriz aşılmaya çalışılmıştı. Ama bu defa dünya, orta vadede çok farklı bir politika izlenmesini gerektiren uzun süreli negatif arz şoklarıyla yüzleşecek. Dolayısıyla bitmez tükenmez para ve mali teşviklerle hasarı telafi etmeye çalışmak mantıklı bir seçenek olmayacak. Zira bu türden şoklar, üretilecek para politikası veya mali politikalarla geri döndürülemez; kısa dönemde işe yarar gibi görünse de enflasyonu ve enflasyon beklentisini tırmandırır.

Bu yazı ilk kez 12 Eylül 2019’da yayımlanmıştır.

 

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x