Terörizm, son yıllarda sık kullanılan ve tartışılan mefhumlardandır. Terörist eylemler dünya çapında tebeddül eder ve terörizmin ülkelere göre silahlı ya da silahsız olarak başkalık göstermesi terörizm tanımlarını çeşitlendirir. Terörizm karmaşık bir fenomendir ve hedefleri ve metodolojisi gün geçtikçe değişmektedir. Terörizmin etkisi tahavvül ettikçe diğer şiddet biçimlerinden farklılığı artar. Devlet temelli çatışma, devlet dışı çatışma, nefret suçları, şiddet, cinayet ve siyasi şiddet gibi eylemlerin arasındaki farklılık terörizmi anlamaya müteveccih sorunlar teşkil eder.1 İstizahlar yumağında terörizm; modası geçmeyen, her zaman kendisini yenileyen, güncel fikirleri kullanan, fikri mülkiyetten engelsiz yararlanan ve insanın içsel dillerini dışsal dillerle bir merkezde toplayan münferit alandır.
Modernitenin yansıması
Terörizmin çeşitli mazmunlarını kavramak için; dünyanın insan müdahalesiyle dönüşümüne açık olduğu görüşünü içeren “modernite” kavramının da terörizm kavramı ile birlikte değerlendirilmesi mühimdir. Modernite ekseriyetle modern olmanın niteliği ya da koşulu, sosyoekonomik ve teknolojik boyutta kendini tanımlama, iletişim, bireysel öznellik, karakter veya stilin modernliği, gelenekten kopmak, entelektüel bir eğilim veya sosyal bir perspektif olarak tarif edilir. Modernitenin insanlık tarihinde kayda değer bir yeri vardır ve modernite toplumsal yaşamın doğasını etkiler.
Modernitenin bebek ölüm oranının düşmesi, bilimde ilerleme, gelişmeye olan inanç, ölümcül hastalıkların ortadan kalkması, sosyal gelişme, hümanizm gibi fayda sağlayan neticeleri dışında beraberinde getirdiği, insan hayatına olumsuz tesir eden çarpıcı ve karanlık tarafları da vardır. Kalkınmanın sonucu olan kirlilik, modern yaşamın psikolojik tehlikelerinde yabancılaşma, hazcılık, ortak değerlerin kaybı, insanlık anlayışındaki gerileme gibi hususlar da karanlık kısımlarıdır.
Bir şekilde modernitenin tesir etme kapasitesi toplumsal koşullar, süreçler, retorik, insanın özgürleşmesi, teknolojinin ilerlemesi ve modern düşünceler gibi birçok konuda farklılık arz eder ve ayrımlı bağlamlardaki etkiler insan doğası üzerinde değişim meydana getirir. Değişim evrelerinde modernite, terörizme de yansır ve terörizmde yeni bir kültür ve insan bilinci inşa eder.
İnsan neden terörist olur?
Terörizm ve modernite, insanoğlunun sosyal davranışlarının ve düşüncelerinin bir kategorisidir, antagonistliğin2 dekoratif bir ilişki şeklinde yansıtılmasıdır. Toplumsal ilişkilerde bu yansıtılma, çatışma köklerini oluşturur ve bireylerin erkin ihtiyaçlarının gerçekleştirilmesine müteveccih yabancılaşma başlar. Yabancılaşmanın yoğunlaşması evresinde insan eylemlerinin kontrolü, değişim talebi ve çıkarların kitleler üzerindeki etkisi ile kavramsal tartışmaların ötesinde bir tartışma yaşanır; terörizm ve modernite, insan neden terörist olur? sualine duyarlılık ve psikolojik içselliğe yeni bir bakış açısı getirerek yanıt verir.
Bakış açılarının oluşumunda ehemmiyet teşkil eden kitle iletişim araçlarının, modern dünya üzerinde ve terör örgütlerinin ağının genişlemesinde sosyal etkisi vardır. Terör örgütleri, kitle iletişim araçları sayesinde modern siyasi kurumlar yolunda ilerler ve yerleşik bir gerçek hâline gelir. Modernite, terör örgütlerini doğallaştırır ve sosyal hayattaki itici gücü ve semptomatik zihniyeti ile herkesin erişebileceği örgütlere özgü kamusal erdem arayışının ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Arayışta irade ve bireysel ve örgütsel kapasite açısından tanımlanmış retorikler inşa edilir ve böylece modernite hem unutturur hem de arzulara ulaşmaya yardımcı olur. Unutma ve arzu ile toplumsal bölünme biçimleri, toplumsal değişimlerle çok boyutlu ve kademeli karşıtlığa evrilir. Karşıtlık ekseninde demokratikleşme ve totaliterlik ve birçok zıt güç moderniteye atfedilir ve her zıt güç modern dünyanın bir neticesi olarak tarif edilir.
İnsanların terör örgütlerine eğilimi de modernitenin büyük ölçekli entegrasyonuyla açıklanabilir. Mizantropi,3 sosyal-ekonomik durumlar, marjinalleşme, ideoloji ve dinin çarpık bakış açılarıyla takdimi, hükümet politikalarına katılmamak, toplumsal cinsiyet rolleri, toplum tarafından değer görmemek, insan onurunda değer kaybı, başarı şansının sınırlı olduğunu düşünmek, takdir edilmemek gibi sayabileceğimiz birçok unsur modern çağda terör örgütlerine entegrasyon sağlanmasına neden olur.4
Terörist mi? Özgürlük savaşçısı mı?
Eşit muamele görülebileceğine ilişkin sosyal örgütlenme fikri, terörizm davasını bir meşruiyete dayandırır ve ontolojik olarak hak talebinde bulunmak, bireyin kendi gerçekliği ve öteki hakkında yeni bir evre başlatır. “Bir adamın teröristi başka bir adamın özgürlük savaşçısıdır.” nosyonu ile vuku bulan silahlı ve düzensiz bir dünya, terörizmi ve hassas kitleleri modern rasyonalitenin bir parçası hâline getirir. Haklı çıkmak ile anlamak ve anlaşılmak arasındaki ayrım giderek derinleşir. Kötülük daha fazla yüzeye çıkar ve modernite ile terör örgütleri, insanların eylemlerinin belirli çevre şartlarına mahsus oluşmasında formal bir rehberliğe dönüşür. Rehberliğin muhtevasında kendi kaderini yönetme biçimleri, gün geçtikçe gelişir ve mutluluğu hedefleyen bir ilerleme hâlini alır. Kader tayini ile örgüte mensup insanlar, siyasi geleceklerini belirleme taleplerinde bulunur ve kader tayini çekişmeli bir vaziyete döner.
Modernite terörizm anlatılarındaki araçsal rolü ile gurur, azamet, tevazu, duygusallık gibi birey ve toplum için davranış değeri olan kavramları alışılmış ve meşru anlamlarının tersine çevirebilir ve niyetleri sorgulatabilir. Modernitenin rasyonelliği ve insanın doğal dünyadaki özel yeri ile sorgulanabilir olan ayrıcalık temelli niyet ve eylemler, evrenselliğe sahip pratikleri savunur ve pratikte normatif iddialar olumlu temellerden yola çıkar. Modernite ve terörizmin müspet dayanaklardan biri veya öznesi olan ‘kendi kaderini tayin eden karakter’, modern özgürlükte eylem ve düşünce heteronomunu5 doğurur ve normatif mücadeleler bireyin özgürlük ilkelerini gerekçelendirir. Gerekçelendirmede terör örgütleri, kendi özel değerleri için farklı bölgelerde anlam ve hülasalardan müteşekkil muayyen koşullarla pragmatik planlar ışığında dünyayı yorumlar ve yeni bir yaşam biçimi kurar. Bu bağlamda modernite kendi kaderini tayin etme tarzı sağlayan pratikler ve aklın kendi özerkliği ile modern ruhu iki zıt kutba dönüştürür. Meydan okuma neticesinde kendi kaderini tayin etmeye matuf düşün ve eylemler, modernitenin özgürlük kurumlarında kültürel hürriyet tarzında sunulsa da; doğası ve yöntemleri itibariyle mevcut sistemleri yok etmeye yönelik girişimleri de barındırır.
Çoklu modernite varsa uzlaşma olmaz
Seçilen mefhumların terör örgütleri için yeniden inşa edilmesini sağlayan modernite, terörizm ve devlet arasındaki güç ilişkisine de yansır ve modernitenin geliştiği yerlerde çoklu modernite varsa uzlaşma söz konusu olamaz. Bu sebeple zaman zaman moderniteler arası (Batı modernitesi ve/veya dini ideolojiler) tartışma yaşanır.
Modernite ve terörizm ilişkisi insanların karşı karşıya olduğu kavramsal çelişki ve belirsizlikleri de gösterir. Bu çerçevede kültürel ve sosyal bağlamları tefehhüm ve eleştirme, görüşlerin dikkatlice incelenmesini zaruri kılar. Birçok olgunun farklı teorik yaklaşımlarla ele alınması, toplumsal sorunlara çözümler üretmede modernist unsurların karakteristik üsluplarına şekil verir ve ahlak anlayışı insanın düşünme tarzıyla yeni bir fehva kazanır.
Modernitenin kritik ve kapsayıcı toplumsal faktöründe modern terör dediğimiz olgu aynı zamanda moderniteye karşı bir isyan da teşkil eder. Bir isyanın veya savaşın bir parçası olan terörizm, modernitenin bir ideoloji ve toplumsal sistem biçiminde radikal bir sonucu olarak tezahür eder. Modernite hem yıkıcı hem de özgürlük formülüyle kullanılır. Ne var ki terör örgütleri bencil organizmalar olarak anti-modernite ve moderniteyi çıkarlarına göre harmanlar ve kötülük bir aktöre gibi tercih edilir.
Terör örgütleri için kadınlar kahraman mı yoksa hedef mi?
Bu minvalde terör örgütünü harekete geçiren motivasyonlara odaklanmak gerekir. İnsani yelpazede motivasyon kaynaklarına ilişkin perdenin öbür tarafı insanlık dışıdır ve çelişkilerle doludur. Örneğin kadın hakları birçok toplumda dikkatlice takip edilir ve ciddi bir mevzudur. Fakat bu hakkın süjesi kadınlar dini, ideolojik veya kişisel motivasyonlarla terör eylemlerinde de bulunabilir. Kadınların terör eylemlerinde patlayıcıları gizleme yetenekleri de yüksektir. Hâl böyle iken bazı terör örgütleri kadın haklarını gündemde tutar. Bazı terör örgütleri kadınları intihar saldırılarına sürükler. Bazı terör örgütleri için kadınlar bir direniş taktiğidir ve kadınların ölüme sürüklenmesi ödüldür. Bazı terör örgütleri için ise kadın, örgüte katılarak erkekle eşit rol alabilir, kahraman olabilir, ölmez hayatta kalırsa örgütün bir üyesiyle evlilik yapabilir ya da öldüğünde cennette eşiyle yeniden bir araya gelebilir. Oysaki terör örgütlerince kadın haklarına yönelik saldırılar sıklıkla gerçekleşmekte ve kadınlar kurban görülmektedir.
Terör örgütleri ve iletişim teknolojileri
Kadınlara ilişkin hususlar gibi teknolojik ilerleme de ayrı bir mevzudur. Teknolojik ilerleme, modernite toplumunda mühimdir. Terör örgütleri modernitenin sunduğu en gelişmiş iletişim teknolojilerinden yararlanabilir ve moderniteye karşı gelebilir. Gerek moderniteye direnme gerekse medeniyetin sunduğu teknolojiden sonuna kadar faydalanma yolunu seçmek, modernliği teknik bir manipülasyon rejimine sürükler, terörizmdeki fiziksel ve sosyal mesafenin ehemmiyetini azaltır ve hızlı iletişim kurulmasını sağlar. Antrparantez yeni medyaya özgü performans suçu ve yeni medyanın terör örgütleri için insan kaynakları şeklinde kullanılması iki yönlü bir gerçeklik ortaya çıkarır.
Örneğin terör örgütü El-Kaide hem moderniteye direnir hem de moderniteden yararlanır. El-Kaide kötü niyetli sanal bir devlettir. Örgüt veya ağ olarak sanal kitle biçiminde yaşar, yeni iletişim teknolojilerinden yararlanır, sosyal medya platformları aracılığıyla mesajlarını aktarır, interneti saldırılarda görevleri planlamak ve birbirleriyle iletişim kurmak için kullanır. Müteakiben siber dünya teröristlerin seçtiği bir faaliyet alanı olur.6
Ezcümle, terörizm özelinde ahlak ve etik hakkındaki argümanlara müteallik evrensel ortak bir dilin söz konusu olmaması, terörizmle ilgili temel gayelerin maskelenmesi, terörizme müteveccih teori ve pratiğin şartlı karakterlerle inşa edilmesi, yarının ideolojik tasarımlarının antagonistçe ve saplantılı bir tutumla tasavvuru modernitenin entelektüel iklimine zarar verir ve self determinasyonun ne manaya geldiği insicamlı bir şekilde kavranamaz.
Referanslar
1. Emrah Aydemir, Terörizmle Mücadele ve Kamu Diplomasisi: Bilişsel Savaş, İkinci Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2020, s.25.
2. Emrah Aydemir, Terörizmle Mücadele ve Kamu Diplomasisi: Bilişsel Savaş, İkinci Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2020, s.13.
3. Philip Seib, Public Diplomacy, New Media, and Counterterrorism, Figueroa Press, Los Angeles, 2011.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 22 Ağustos 2022’de yayımlanmıştır.
- Emrah Aydemir, Terörizmle Mücadele ve Kamu Diplomasisi: Bilişsel Savaş, İkinci Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2020, s.25.
- Antagonist: Kurguda, ana karakteri engellemekle yükümlü kişi. Karşı kişi ya da muhalif düşman olarak da bilinir. Asıl karakterin zıddı.
- “İnsanlardan nefret etmek, ürkmek veya sevmemek”
- Emrah Aydemir, Terörizmle Mücadele ve Kamu Diplomasisi: Bilişsel Savaş, İkinci Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2020, s.13.
- Heteronomi: Davranışı üçüncü bir kişinin veya dış etkenin kontrolü altında olan bir bireyin bağımlılığı ve boyun eğmesi. Özerkliğin zıddı.
- Philip Seib, Public Diplomacy, New Media, and Counterterrorism, Figueroa Press, Los Angeles, 2011.