Günümüzde bilgi arttıkça, bilgiye olan inancım da o oranda azalıyor. Çünkü günümüz modern insanı artık günlük işler ve sosyal medya dışında pek bir şey okumuyor, araştırmıyor, çalışmıyor, tartışmıyor. Artık aradığımız bilgileri daha çabuk bulabiliyoruz, ancak bilgi kirliliği nedeni ile doğru bilgiye ulaşmak da zor oluyor. İnternetten ulaşılan bilgilerin neredeyse yarısı uydurma ve bilimsel bir temele dayanmıyor. Özellikle sosyal medyadan sunulan bilgilerin kimler tarafından ve nasıl sunulduğuna bakmıyoruz. Çoğumuz, bilimsel bilgiden çok, popüler olanla zihinlerimizi dolduruyoruz. Uzun vadeli planlar yapmak yerine, günlük olaylara odaklanıyoruz.
Durum sporda da böyle; günü geçiştirme ve kurtarma derdindeyiz. Spor, bilimin değil, olayların yön verdiği bir sektör haline geldi. Bakış açımız ise dış kaynaklı…
Her işin başı – başarı!
Sportif performansın odak noktası her zaman başarı olmuştur. Son yıllardaki ülke sporunun performansını değerlendirdiğimizde, kulüplerimizin ve milli takımlarımızın bazı branşlarda (basketbol, voleybol) başarılı olduğunu görüyoruz. Ama konu futbola geldiğinde ise aynı şeyi maalesef söyleyemiyoruz.
Bazı bireysel branşlarda da sporcularımız uluslararası alanda çok üst düzey başarılar elde ediyorlar. Örneğin; jimnastik, okçuluk, atletizm ve yüzmede dünya ve olimpiyat şampiyonlukları gibi hiç de alışkın olmadığımız dereceleri görmeye başladık. Bu durum bizi mutlu etse de kalıcı olup olamayacağı ya da yeni yeteneklerin keşfedilip keşfedilemeyeceği konusunda endişe yaşıyoruz. Bunun temelinde altyapıya verdiğimiz önemin olduğunu söyleyebilirim.
Bir sporcuyu başarılı yapan faktörler genelde yetenek, fiziksel ve zihinsel hazırlık, sağlıklı beslenme, düzenli uyku, motivasyon ve özgüvendir. Maalesef ülkemizdeki profesyonel sporcuların çok düzenli bir yaşamları yok, yukarıda saydığım kriterlere göre bir yaşam sürdürmüyorlar. Çoğu sporcu yukarıdaki faktörlerin sadece birkaçını yapıyor. Bu nedenle de performansları inişli çıkışlı oluyor. Çok sık sakatlanıyor.
Psikolojik durum çok önemli
Profesyonel sporcular için fiziksel durumları kadar psikolojik durumları da önemlidir. Üst düzey sporcuların fiziksel hazırlıkları belirli bir seviyede olmak zorundadır ve çoğu sporcu atletik beceri olarak elit düzeyde birbirine yakındır. Ancak zihinsel durumu düşündüğümüzde durum hiç de böyle değil.
Günümüz modern sporunda zihinsel ve psikolojik hazırlığın önemi biliniyor, ancak pek bir şey yapılmıyor. Amerika ve Avrupa’da 1900’lü yılların başında başlayan sporda psikolojik ve zihinsel hazırlık yöntemleri ülkemizde 2000’li yıllarda uygulanmaya başlandı. Oysa biliyoruz ki, bilimsel analizlere ve hazırlık yöntemlerine dayalı antrenmanlar sporcunun performansını yükseltiyor. Sporcuya müsabaka içerisinde ihtiyaç duyduğu dikkat, konsantrasyon, motivasyon ve özgüven gibi zihinsel becerileri kazandırıyor.
2 bin tekrar – 10 bin saat antrenman
Sporcular erken yaşlarda uzun süreli antrenman aracılığıyla becerilerini artırmaya çalışırlar. Bir hareketin tam olarak uygulanabilmesi için beyinde ve vücut sinir sisteminde yeterli düzeyde sinir ağlarının oluşması gerekir. Bu yaklaşık 2 bin kere tekrar ve günlük ortalama 4 saat antrenman anlamına gelir.
Bir sporcunun kendi branşında uzman duruma gelmesi ve gerekli temel hareketleri en iyi düzeyde yapabilmesi için 10 bin saat antrenman yapması (yaklaşık 10 yıl) gerekir. Buna ilave olarak sporcunun özgüveni, motivasyonu, sakinliği, odaklanması ve konsantrasyonunun üst düzeyde olması kazandığı bu becerileri iyi şekilde sergilemesi için gerekli diğer özelliklerdir. Elit bir sporcu olmak içinse tüm bu saydıklarımın yanı sıra zihinsel dayanıklılığı da üst düzeyde olmalıdır.
Küçük yaşlardan itibaren sporcunun kazandığı fiziksel beceriler, ileriki yaşlarda yerini psikolojik becerilere bırakır. Alt kategorilerde sporcularımızın başarılı olup A takım seviyesinde başarılı olamamasının nedeni de budur. Çünkü profesyonel düzeyde sporcularımız zihinsel hazırlığa pek önem vermezler.
Başarıyı ortaya çıkaran faktör: Zihinsel hazırlık
Küçük yaşlarda spor %90 fiziksel, %10 zihinseldir. Bu durum, yaş ilerledikçe yer değiştirir. Sporcu 15-16 yaşlarına geldiğinde becerinin %50’si fiziksel, %50’si zihinseldir. Profesyonel olduğunda ise artık durum şöyledir: %10 fiziksel, %90 zihinsel. Çünkü elit düzeyde tüm sporcuların fizik yapıları neredeyse aynı seviyededir. Başarıyı ortaya çıkaran faktör, büyük oranda zihinsel becerilere bağlıdır.
Sporda başarılı olan ülkelerdeki uygulamalara baktığımızda, yaşlara göre fiziksel ve zihinsel hazırlık sürecini en iyi şekilde yönettikleri, sporcunun bilişsel becerilerini geliştirici uygulamaların antrenmanlara entegre edildiğini görürsünüz. Örneğin, Liverpool takımının son yıllardaki başarısına baktığınızda takımda 2 spor psikoloğunun sporculara özel zihinsel gelişim programı yürüttüğünü görürsünüz. Ya da NBA takımlarındaki sporcuların birçoğunun meditasyon ve yoga yaptığını, her takımda bir mentörün çalışma zorunluluğu olduğunu, Yusuf Yazıcı’nın uyku koçu ile çalışmaya başladığını veya Lebron James’in kendi fiziksel ve zihinsel hazırlığı için yılda 1,5 milyon dolar para harcadığını… Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Avustralya, Amerika ve Almanya’da yaşadığım yıllarda bu tür uygulamalar içerisinde bulunarak zihinsel hazırlığın nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili bilgiler edindiğimde, konunun önemini bir kez daha anlamıştım. Şu anda benimle çalışan sporcuların bu yöntemler ile müsabakalara hazırlanmasını sağlıyorum ve başarının kalıcı olması için planlamalar yapıyorum. Örneğin; bu yıl yüzmeyi bırakma aşamasında olan 14 yaşındaki bir sporcu ile çalışmaya başladıktan 3 ay sonra sporcum 6 yıldır kırılamayan Türkiye rekorunu kırabildi. Zihinsel dayanıklılığını artırdığımızda performansı daha da arttı ve daha sonra 2 rekor daha kırdı. Şimdi kendisi dünya gençler şampiyonası için hazırlanıyor. Artık işin ciddiyetini bilen birçok profesyonel sporcu psikolojik danışman, beslenme uzmanı, fizyoterapist ve özel kondisyonerlerle çalışıyor. Ronaldo’nun 7 kişilik özel bir ekibi var mesela.
Her sporcunun psikolojik ihtiyacı farklıdır
Ülkemizde çoğu antrenör, sporcusunun hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazır olmasını istiyor, ancak zihinsel hazırlık için yıllık antrenman programlarının içine pek bir şey koymuyor.
Zihinsel hazırlık denildiğinde, genellikle bir müsabakada ya da antrenmanda, önceki hareketlerde yapılan hataların söylenmesi veya izletilmesi anlaşılıyor. Böylece ideal hareket için zihinsel bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Çoğu zaman bu eski yöntem işe yaramış gibi görünse de genelde sporcu için bir çözüm üretmiyor. Çünkü her sporcunun hazır bulunuşluk düzeyi vardır; karar verme mekanizması, algısı, özgüveni, iletişimi ve psikolojik ihtiyacı farklıdır.
Sporda zihinsel antrenman, sporcunun istenilen düzeyde performans sergilemesi için ihtiyacına uygun bir program ile onu bilişsel olarak hazır hale getirilme sürecidir. Öncelikle sporcu antrenman ve müsabaka performansını artırıcı temel hazırlığı iyi yapmalı. Uyku kalitesini yükseltici uygulamalar, beslenme düzeni, toparlanma hızını artırıcı yöntemler, zihinsel rahatlama için meditasyon, dikkat ve konsantrasyonu artırıcı neurofeedback temelli uygulamaları kullanmalı. Otonom sinir sistemi üzerinden bedeni kontrollü olarak gevşetme, kişinin ruhunu, psikolojisini rahatlatma metodu olarak tanımlayabileceğimiz otojenik antrenmanı öğrenmeli, stresi yönetme ve zihinsel dayanıklılığını artırıcı uygulamaları bir rutin halinde yapmalı. Nasıl ki fiziksel antrenman için günde 3-4 saat çalışıyorsa, zihinsel antrenman için de en az 2-3 saat çalışmalı. Bir başına değil, uzmanlarla çalışılmalı.
“Psikolojik danışman” bulundurma kuralı
Geçmiş yıllarda futbol federasyonunun koyduğu kuralla hayata geçen “her takımda bir psikolojik danışman bulundurma” kuralı, maalesef kâğıt üzerinde kaldı. İşin bilincinde olan bazı kulüpler veya antrenörler bu kişilerden faydalanıyorlar. Ama oran çok düşük. Öncelikle bu tür desteklerin herkes tarafından kabul görmesi ve uygulamaların kişiselleştirilmesi gerekiyor.
Özellikle stres kaynaklı performans kaybını önlemek için stres yönetimini bilmek ve uygulamak çok önemli. Stres ve kaygı, sporcunun hem psikolojisini hem de fizyolojisini etkiler. Tüm dikkat ve konsantrasyonunu bozar ki, bu en istenmeyen durumdur. Süreci iyi yönetmek bir dizi fizyolojik ve psikolojik hazırlık gerektirir.
Fizyolojik boyutta, özellikle hormonal dengenin sağlanması, uyku düzeni, beslenme ve dinlenme konuları önde iken, psikolojik düzeyde meditasyon, doğru nefes tekniği, doğru motivasyon, dikkat ve konsantrasyon çalışmaları önemlidir. Sporcular bu konuda bilinçli ya da bilinçsiz olarak birçok şey yaparlar. Ancak sporcunun tam olarak neye ihtiyaç duyduğunun analiz edilmesi ve kişiye özel uygulamaların belirlenmesi için uzmanlar ile çalışılması artık bir zorunluluktur.
Başarı, çalışkanların alışkanlığı
Ülke futbolunun durumu düşünüldüğünde sporculara yapılan yatırımların akılcı ve bilimsel olması, altyapıda bulunan yeteneklerimizin A takımlarda ve milli takımda daha başarılı performans sergilemeleri için zihinsel hazırlığa önem verilmesi gerekiyor. 20 yıl önceye kadar istatistiğin bile kullanılmadığı ülkemizde, bu tür uygulamaların antrenörler tarafından kabul görmesi elbette öncelikli temennim. Ama yönetimsel olarak “sonuç odaklılıktan”, “süreç odaklılığa” geçiş acil bir durumdur. Sporcularımızın ve takımlarımızın başarısı süreç odaklı ve bilimsel çalışmalar ile kalıcı olur.
Sporda kalıcı başarıyı yakalamak ve başarı çıtasını yukarılara taşımak için zihinsel antrenman çok önemlidir. Başarı yeteneklilerin değil, çalışkanların alışkanlığıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 12 Ekim 2021’de yayımlanmıştır.