Amerikan toplumu cinsiyet ayrımcısı mı? Kamala Harris neden seçilmedi?

ABD siyasi tarihinin ikinci kadın başkan adayı da aynı rakibe, Donald Trump’a karşı kaybetti. Kadın adayların, rakiplerinin tüm büyük kusurlarına rağmen kaybetmesi şu soruyu akla getiriyor: Amerikan toplumu cinsiyet ayrımcısı mı?

ABD başkanlık seçimlerinin yankısı sürüyor. Donald Trump’ın nasıl kazandığı ve Trump 2.0’ın neye benzeyeceği konusunda değerlendirmeler ağılıkta olmakla birlikte, Demokrat Parti ve Kamala Harris’in neden kaybettiği de sorgulanıyor.

The Atlantic’in yazarlarından Olga Khazan ise Trump’ın iki kadın adaya karşı kazandığına dikkat çekerek, Amerikalı seçmenlerin cinsiyetçi olup olmadığını sorguluyor.

Yazıdan öne çıkan bölümler aktarıyoruz:

“Eski dışişleri bakanı ve senatör Hillary Clinton, 2016’da siyasi açıdan deneyimsiz emlâk kralı Donald Trump’a karşı yarışıyordu. Kaybetti. İnsanların bir kadına oy vereceği düşünülüyordu, ama o kadına değil.

Eski bir senatör ve eski bir başsavcı olan Başkan Yardımcısı Kamala Harris ise 2024’te, o zamana kadar hüküm giymiş bir suçlu ve cinsel tacizci olan Trump’a karşı yarışıyordu. O da kaybetti. İnsanlar bir kez daha bir kadına oy verecekti, ama o kadına da değil.

Son sekiz yılda yaşananlar bazılarını düşünmeye sevk edebilir: Eğer Clinton yeterince iyi değilse ve Harris de öyle ise, acaba hangi kadın başkan olmak için yeterince iyi olabilecek?

Başkan olmak için ne tür bir kadın gerekir?

Toplumsal cinsiyet ve siyaset üzerine çalışan altı araştırmacı ile yaptığım görüşmelere göre, cinsiyetçilik Harris’in aleyhine işleyen küçük, ama önemli bir faktördü. Ayrıca başkanlığa adaylığını koyacak her kadın için de bir sorun teşkil edecekti.

Colorado Eyalet Üniversitesi’nde iletişim profesörü Karrin Vasby Anderson bana, “Amerikalı seçmenler soyut olarak bir kadın aday fikrini desteklediklerine inanma eğilimindeler, ancak gerçek kadınları karşılarına aldıklarında adayı sevmemek için başka bir neden buluyorlar” dedi.

Anderson 2017 yılında, başkanlığa adaylığını koyan kadınların karşılaştığı zorluklar hakkında bir makale yazdı. Başlığı neydi? “Her Kadın Yanlış Kadındır.”

Harris’in kaybetmesinde cinsiyetçiliğin oynadığı rolü abartmamak önemli. Kendisi popüler olmayan bir iktidarın başkan yardımcısı. ABD ekonomisi genel olarak objektif bir şekilde güçlü olsa da, birçok seçmen yüksek enflasyon ve faiz oranları nedeniyle sıkışmış hissediyor. Başkan Joe Biden’ın Temmuz ayında yarıştan çekilmesinin ardından Harris’in Amerikan halkına kendini anlatmak için dört aydan daha az bir zamanı vardı.

Bugüne kadar çok az sayıda insan başkanlık için yarıştı ve birilerinin kaybetmesi gerekiyor.

Önyargı var mı?

Ancak bazı insanlar kadın başkan adaylarına karşı önyargılı.

2017 yılında yapılan bir araştırma, Amerikalıların yaklaşık yüzde 13 ‘ünün bir kadının başkan olarak görev yapması fikrine “öfkelendiğini veya tepki duyduğunu” ortaya koymuştu. Aynı yıl Madison’daki Wisconsin Üniversitesi’nden siyaset bilimciler Yoshikuni Ono ve Barry Burden, varsayımsal siyasi adayları kullanarak yaptıkları bir deneyde, seçmenlerin başkanlık için yarışan kadın adayları yüzde 2,4 oranında cezalandırdığını tespit etti. Bu da varsayımsal bir kadın adayın, erkek olması halinde yüzde 49,4 yerine, örneğin yüzde 47 oy alacağı anlamına geliyor. Ono ve Burden, kadın başkan adaylarına karşı bu önyargının en çok erkekler arasında ve Harris’in zorlandığı iki demografik grup olan siyasi olarak bağlı olmayan seçmenler arasında belirgin olduğunu tespit etti. (Bir partiye güçlü bir bağlılık hissetmedikleri için, bağımsızlar kararlarını vermek için adayların diğer özelliklerine güvenirler).

Kadınlar başkanlığa layık görülmüyor mu?

Açıkça görülüyor ki, hâlâ yeterince temsil edilmeseler de kadınlar başka türden yüksek siyasi makamlara ulaşmış durumda. Hiç kadın başkanımız olmadı, ama Kongrenin neredeyse üçte birini kadınlar oluşturuyor. Ülkede on iki vali kadın.

Yine de cumhurbaşkanlığı diğer seçilmiş pozisyonlardan farklı olabilir. Araştırmacılar seçmenlerden bir başkanda olmasını istedikleri özellikleri sıralamalarını istediklerinde, güç gibi erkeksi kodlanmış özellikleri, şefkat gibi kadınsı kodlanmış özelliklerden daha önemli olarak değerlendiriyorlar.

Louisiana Eyalet Üniversitesi’nden siyasal iletişim profesörü Nichole Bauer, “Makamın prestiji ve yüksekliği, kadınların alınamayacak kadar büyük bir risk olduğu algısına katkıda bulunuyor” diyor.

Başkanlık için erkeklik o kadar önemli ki, adaylar genellikle erkek rakiplerini kadınsı göstermeye çalışırlar: George W. Bush’un 2004’te John Kerry’yi kadınsı olarak resmettiğini ve Marco Rubio’nun 2016’da rakibiyle “yüksek topuklu botları” nedeniyle alay ettiğini hatırlayın.

Kadın devlet başkanları, liderlerin seçmenler tarafından değil, sıklıkla başkanın siyasi partiler tarafından seçildiği Almanya veya İngiltere gibi parlamenter sistemlere sahip ülkelerde ortaya çıkıyor.

Ancak erkeksi görünen şekillerde davranan kadınlar da geleneksel olarak kadınsı olmadıkları için cezalandırılıyor.

Occidental College’da toplumsal cinsiyet çalışmaları profesörü olan Caroline Heldman, “Bir kadının başkan olarak görülmesi için aşırı erkeksi olması gerekir, ancak bunu yaptığı anda, kadınlık normlarını ihlal ettiği için nüfusun bir kısmı tarafından kınanır” dedi. “Sarah Palin bir geyiğin bağırsaklarını deşerek eril-dişil çizgisini oldukça geniş tutmaya çalışırken, Hillary Clinton incileri ve pantolonuyla çizginin her iki tarafına da belli belirsiz adım atabildi. Bunun bir önemi yok. Hepsi aynı cinsiyetçi yaklaşımlara maruz kalıyor.”

Aile rollerinin etkisi var mı?

Bu arada Kongre üyeleri aynı maço standartlara tabi tutulmuyor. Sayıları daha fazla, bireysel olarak daha az güce sahipler ve halkın hizmetkarı olarak görülüyorlar. Onlar başkanın, büyük patronun orta düzey yöneticileridir. Valiler de baş yönetici olmalarına rağmen, bütün bir ulusun ordusuna komuta etmezler. Aileleri, babanın sorumlu olduğu ideal bir Amerikan ailesi olarak görülmez. Anderson, bir kadın başkan adayı olarak “Sadece başkanların nasıl olması gerektiğine dair fikirlerimizi değil, bir dizi toplumsal cinsiyet normunu da altüst ediyorsunuz” diyor.

Ono ve Burden çalışmalarında, varsayımsal kadın adayların başkanlığa değil de Kongreye aday olduklarının belirtilmesi halinde dezavantajlı duruma düşmediklerini tespit etti. Burden bana bunun sebebinin daha önce hiç kadın başkan olmaması ve dolayısıyla seçmenlerin bir kadın başkanın nasıl olacağını hayal etmekte zorlanmaları olduğunu söyledi.

Gelecekte Beyaz Saray’da bir kadın başkan olacak mı?

Bu da daha önce hiç kadın başkan seçilmediği için bir kadının başkan seçilemediği çıldırtıcı bir durum yaratıyor. Görüştüğüm araştırmacıların birçoğu yakın zamanda bir kadının başkanlığı kazanacağından şüpheliydi.

Heldman, “Ölmeden önce Beyaz Saray’da bir kadın görmek gerçekten harika olurdu, ama ben bu konuda çok karamsarım” dedi. Anderson bana başka bir kadını aday göstermenin her iki parti için de “stratejik bir risk” olacağını söyledi.

Esasen, bir kadın adayın başkanlık yarışını kazanabilmesi için kadınlığının üstesinden gelmesi gerekecektir. Seçmenlerin cinsiyetine çok fazla dikkat etmemesi için, örneğin kötü bir ekonomi döneminde “değişim” adayı olarak önemli bir rüzgârla yarışıyor olması gerekir. Bu 2008’de olana benzer: Başkan halk desteğini yitirmiş bir Cumhuriyetçiydi, ekonomi berbattı ve olağanüstü karizmatik Barack Obama bu boşluğu doldurdu. O, ilk siyahi başkan oldu ve şimdi kimse bir başka siyahinin de olup olamayacağını sorgulamıyor. Ama biz hâlâ kadın Obama’yı bekliyoruz. Bir süre daha bekleyebiliriz.”

Bu yazı ilk kez 15 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.

Olga Khazan’ın The Atlantic’te yayınlanan “Why America Still Doesn’t Have a Female President” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/author/olga-khazan/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

Amerikan toplumu cinsiyet ayrımcısı mı? Kamala Harris neden seçilmedi?

ABD siyasi tarihinin ikinci kadın başkan adayı da aynı rakibe, Donald Trump’a karşı kaybetti. Kadın adayların, rakiplerinin tüm büyük kusurlarına rağmen kaybetmesi şu soruyu akla getiriyor: Amerikan toplumu cinsiyet ayrımcısı mı?

ABD başkanlık seçimlerinin yankısı sürüyor. Donald Trump’ın nasıl kazandığı ve Trump 2.0’ın neye benzeyeceği konusunda değerlendirmeler ağılıkta olmakla birlikte, Demokrat Parti ve Kamala Harris’in neden kaybettiği de sorgulanıyor.

The Atlantic’in yazarlarından Olga Khazan ise Trump’ın iki kadın adaya karşı kazandığına dikkat çekerek, Amerikalı seçmenlerin cinsiyetçi olup olmadığını sorguluyor.

Yazıdan öne çıkan bölümler aktarıyoruz:

“Eski dışişleri bakanı ve senatör Hillary Clinton, 2016’da siyasi açıdan deneyimsiz emlâk kralı Donald Trump’a karşı yarışıyordu. Kaybetti. İnsanların bir kadına oy vereceği düşünülüyordu, ama o kadına değil.

Eski bir senatör ve eski bir başsavcı olan Başkan Yardımcısı Kamala Harris ise 2024’te, o zamana kadar hüküm giymiş bir suçlu ve cinsel tacizci olan Trump’a karşı yarışıyordu. O da kaybetti. İnsanlar bir kez daha bir kadına oy verecekti, ama o kadına da değil.

Son sekiz yılda yaşananlar bazılarını düşünmeye sevk edebilir: Eğer Clinton yeterince iyi değilse ve Harris de öyle ise, acaba hangi kadın başkan olmak için yeterince iyi olabilecek?

Başkan olmak için ne tür bir kadın gerekir?

Toplumsal cinsiyet ve siyaset üzerine çalışan altı araştırmacı ile yaptığım görüşmelere göre, cinsiyetçilik Harris’in aleyhine işleyen küçük, ama önemli bir faktördü. Ayrıca başkanlığa adaylığını koyacak her kadın için de bir sorun teşkil edecekti.

Colorado Eyalet Üniversitesi’nde iletişim profesörü Karrin Vasby Anderson bana, “Amerikalı seçmenler soyut olarak bir kadın aday fikrini desteklediklerine inanma eğilimindeler, ancak gerçek kadınları karşılarına aldıklarında adayı sevmemek için başka bir neden buluyorlar” dedi.

Anderson 2017 yılında, başkanlığa adaylığını koyan kadınların karşılaştığı zorluklar hakkında bir makale yazdı. Başlığı neydi? “Her Kadın Yanlış Kadındır.”

Harris’in kaybetmesinde cinsiyetçiliğin oynadığı rolü abartmamak önemli. Kendisi popüler olmayan bir iktidarın başkan yardımcısı. ABD ekonomisi genel olarak objektif bir şekilde güçlü olsa da, birçok seçmen yüksek enflasyon ve faiz oranları nedeniyle sıkışmış hissediyor. Başkan Joe Biden’ın Temmuz ayında yarıştan çekilmesinin ardından Harris’in Amerikan halkına kendini anlatmak için dört aydan daha az bir zamanı vardı.

Bugüne kadar çok az sayıda insan başkanlık için yarıştı ve birilerinin kaybetmesi gerekiyor.

Önyargı var mı?

Ancak bazı insanlar kadın başkan adaylarına karşı önyargılı.

2017 yılında yapılan bir araştırma, Amerikalıların yaklaşık yüzde 13 ‘ünün bir kadının başkan olarak görev yapması fikrine “öfkelendiğini veya tepki duyduğunu” ortaya koymuştu. Aynı yıl Madison’daki Wisconsin Üniversitesi’nden siyaset bilimciler Yoshikuni Ono ve Barry Burden, varsayımsal siyasi adayları kullanarak yaptıkları bir deneyde, seçmenlerin başkanlık için yarışan kadın adayları yüzde 2,4 oranında cezalandırdığını tespit etti. Bu da varsayımsal bir kadın adayın, erkek olması halinde yüzde 49,4 yerine, örneğin yüzde 47 oy alacağı anlamına geliyor. Ono ve Burden, kadın başkan adaylarına karşı bu önyargının en çok erkekler arasında ve Harris’in zorlandığı iki demografik grup olan siyasi olarak bağlı olmayan seçmenler arasında belirgin olduğunu tespit etti. (Bir partiye güçlü bir bağlılık hissetmedikleri için, bağımsızlar kararlarını vermek için adayların diğer özelliklerine güvenirler).

Kadınlar başkanlığa layık görülmüyor mu?

Açıkça görülüyor ki, hâlâ yeterince temsil edilmeseler de kadınlar başka türden yüksek siyasi makamlara ulaşmış durumda. Hiç kadın başkanımız olmadı, ama Kongrenin neredeyse üçte birini kadınlar oluşturuyor. Ülkede on iki vali kadın.

Yine de cumhurbaşkanlığı diğer seçilmiş pozisyonlardan farklı olabilir. Araştırmacılar seçmenlerden bir başkanda olmasını istedikleri özellikleri sıralamalarını istediklerinde, güç gibi erkeksi kodlanmış özellikleri, şefkat gibi kadınsı kodlanmış özelliklerden daha önemli olarak değerlendiriyorlar.

Louisiana Eyalet Üniversitesi’nden siyasal iletişim profesörü Nichole Bauer, “Makamın prestiji ve yüksekliği, kadınların alınamayacak kadar büyük bir risk olduğu algısına katkıda bulunuyor” diyor.

Başkanlık için erkeklik o kadar önemli ki, adaylar genellikle erkek rakiplerini kadınsı göstermeye çalışırlar: George W. Bush’un 2004’te John Kerry’yi kadınsı olarak resmettiğini ve Marco Rubio’nun 2016’da rakibiyle “yüksek topuklu botları” nedeniyle alay ettiğini hatırlayın.

Kadın devlet başkanları, liderlerin seçmenler tarafından değil, sıklıkla başkanın siyasi partiler tarafından seçildiği Almanya veya İngiltere gibi parlamenter sistemlere sahip ülkelerde ortaya çıkıyor.

Ancak erkeksi görünen şekillerde davranan kadınlar da geleneksel olarak kadınsı olmadıkları için cezalandırılıyor.

Occidental College’da toplumsal cinsiyet çalışmaları profesörü olan Caroline Heldman, “Bir kadının başkan olarak görülmesi için aşırı erkeksi olması gerekir, ancak bunu yaptığı anda, kadınlık normlarını ihlal ettiği için nüfusun bir kısmı tarafından kınanır” dedi. “Sarah Palin bir geyiğin bağırsaklarını deşerek eril-dişil çizgisini oldukça geniş tutmaya çalışırken, Hillary Clinton incileri ve pantolonuyla çizginin her iki tarafına da belli belirsiz adım atabildi. Bunun bir önemi yok. Hepsi aynı cinsiyetçi yaklaşımlara maruz kalıyor.”

Aile rollerinin etkisi var mı?

Bu arada Kongre üyeleri aynı maço standartlara tabi tutulmuyor. Sayıları daha fazla, bireysel olarak daha az güce sahipler ve halkın hizmetkarı olarak görülüyorlar. Onlar başkanın, büyük patronun orta düzey yöneticileridir. Valiler de baş yönetici olmalarına rağmen, bütün bir ulusun ordusuna komuta etmezler. Aileleri, babanın sorumlu olduğu ideal bir Amerikan ailesi olarak görülmez. Anderson, bir kadın başkan adayı olarak “Sadece başkanların nasıl olması gerektiğine dair fikirlerimizi değil, bir dizi toplumsal cinsiyet normunu da altüst ediyorsunuz” diyor.

Ono ve Burden çalışmalarında, varsayımsal kadın adayların başkanlığa değil de Kongreye aday olduklarının belirtilmesi halinde dezavantajlı duruma düşmediklerini tespit etti. Burden bana bunun sebebinin daha önce hiç kadın başkan olmaması ve dolayısıyla seçmenlerin bir kadın başkanın nasıl olacağını hayal etmekte zorlanmaları olduğunu söyledi.

Gelecekte Beyaz Saray’da bir kadın başkan olacak mı?

Bu da daha önce hiç kadın başkan seçilmediği için bir kadının başkan seçilemediği çıldırtıcı bir durum yaratıyor. Görüştüğüm araştırmacıların birçoğu yakın zamanda bir kadının başkanlığı kazanacağından şüpheliydi.

Heldman, “Ölmeden önce Beyaz Saray’da bir kadın görmek gerçekten harika olurdu, ama ben bu konuda çok karamsarım” dedi. Anderson bana başka bir kadını aday göstermenin her iki parti için de “stratejik bir risk” olacağını söyledi.

Esasen, bir kadın adayın başkanlık yarışını kazanabilmesi için kadınlığının üstesinden gelmesi gerekecektir. Seçmenlerin cinsiyetine çok fazla dikkat etmemesi için, örneğin kötü bir ekonomi döneminde “değişim” adayı olarak önemli bir rüzgârla yarışıyor olması gerekir. Bu 2008’de olana benzer: Başkan halk desteğini yitirmiş bir Cumhuriyetçiydi, ekonomi berbattı ve olağanüstü karizmatik Barack Obama bu boşluğu doldurdu. O, ilk siyahi başkan oldu ve şimdi kimse bir başka siyahinin de olup olamayacağını sorgulamıyor. Ama biz hâlâ kadın Obama’yı bekliyoruz. Bir süre daha bekleyebiliriz.”

Bu yazı ilk kez 15 Kasım 2024’te yayımlanmıştır.

Olga Khazan’ın The Atlantic’te yayınlanan “Why America Still Doesn’t Have a Female President” başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından çevrilmiş ve editoryal katkısı ile yayına hazırlanmıştır. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. https://www.theatlantic.com/author/olga-khazan/

Fikir Turu
Fikir Turuhttps://fikirturu.com/
Fikir Turu, yalnızca Türkiye’deki düşünce hayatını değil, dünyanın da ne düşündüğünü, tartıştığını okurlarına aktarmaya çalışıyor. Bu amaçla, İngilizce, Arapça, Rusça, Almanca ve Çince yazılmış önemli makalelerin belli başlı bölümlerini çevirerek, editoryal katkılarla okuruna sunmaya çalışıyor. Her makalenin orijinal metnine ve değerli çevirmen arkadaşlarımızın bilgilerine makalenin alt kısmındaki notlardan ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Son Eklenenler

0
Would love your thoughts, please comment.x