2022 yılı dünya açısından hiç parlak geçmedi. Savaş, yükselen enflasyon, artan fiyatlar, gıda krizi, iklim krizinin her geçen gün daha çok hissedilen etkisi… Dünyanın devasa sorunları karşısında ülkelerin, kurumların yetersizliği, çözümsüzlüğü seyri…
Ve muhtemelen hemen her ülkede artan kutuplaşma, gerçeklerin algılarla, dezenformasyonla gölgelenmesi ve zamanla ortak sorunlarımızı “ortak akılla” konuşmaktan bir adım daha uzaklaşmak…
Fikir Turu, fikir hayatına katkı sağlamayı, okurların zihin dünyalarında yeni kapılar açmayı amaçlayarak yola çıktı. Bir hedefi de, bizler kendi sorunlarımızla ve kutuplaşma içinde debelenirken dünyada neleri kaçırdığımızı göstermekti. Bu amaçla da, dünyanın gündeminde olan fakat Türkiye’nin gündemine giremeyen konularda hem özgün yazılar yayınladık hem de dünyanın en saygın medya kuruluşlarından sık sık çeviriler sunduk.
2022 yılı da yayınladığımız yüzlerce yazıyla işte bu niyetlerin peşinde geçti.
Bir seneyi devirirken, “Biz neler yayınladık” diye dönüp bakmak adettendir, elbette biz de geri kalmadık. Gördüklerimiz bizi düşündürdü de.
Yılın en çok okunan yazıları ve düşündürdükleri
Fikir Turu’nda, alanında uzman kişilerce yabancı dillerde yazılmış nitelikli çevirileri yayınlamak önceliklerimizden biri… Bu yıl da özellikle psikoloji alanında pek çok önemli çeviri yayınladık. En çok okunan iki yazımızsa Aşırı düşünmeye nasıl son veririz? ve Kendini yalnız hisseden gençlere bununla baş etme stratejileri oldu.
Galiba 2022’de binlerce kez okunan bu iki yazı, gençlerin psikolojisine dair dikkate değer bir işaret. Ayrıca Fikir Turu okur profiline de uygun. Tüm okurlarımızın yüzde 50’si 35 yaşından geç. Böyle dinamik bir okur kitlesine hitap etme çabası, bizi de dinamik ve yenilikçi yapıyor. Türkiye’de benzer mecralarda pek görülmeyen bir biçimde okurlarımızın yüzde 54’ü kadın. Bu oran birçok medya kuruluşu yüzde 30’u ancak buluyor. Fikir Turu’nun bu önemli ve kıymetli farkının, dünyanın geleceği, insan-doğa uyumu, toplumsal meselelere okurlarından aldığı güçle özel önem vermesinden kaynaklandığını düşünüyoruz.
Tüm okurlarımızın hislerine ve düşüncelerine tercüman olmak da başka bir hedefimiz. Bu amaçla yayınladığımız yazılardan bir tanesi de “Ablacım, kardeşim, kızım” arasında biz kimiz? yazısı oldu. Bu yazı, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların duyulmayan sesi oldu. Bir kadın hakkı olarak ebeliğe erişim yazısında ebelik müessesini neden önemli ve gerekli olduğuna da değindik.
Dünyayı anlamaya çalışmak, görünenin ardına bakmak
24 Şubat 2022’den bu yana süren Rusya – Ukrayna Savaşı herhalde üzerine en çok yazı aldığımız ve çeviri yayınladığımız konu oldu. Fikir Turu, bu süreci günlük gelişmelerin ötesinde daha derine bakarak tüm senaryoları ele alan yazılarla takip etti. Putin ve Zelenskiy portrelerinden barışın hangi şartlarda sağlanacağına bu süreci anlamanıza yardımcı olacak yazılar yayınladık.
Ama elbette 2022’nin tek küresel konusu bu değildi. 13 Eylül 2022’de Tahran’da “ahlak polisi” tarafından başörtüsü ve kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin gözaltındayken ölümü sonrası başlayan ve aylarca dinmeyen protestolar İran’ı sarstı. Yayınladığımız analizlerden birinin İran kadınların saçlarından nereye gidiyor? başlığındaki soru hâlâ geçerli. Protestoların başını çeken korkusuz Z kuşağını anlatan çeviriler de yayınladık, İran’ın yarın ihtimallerini de…
Suriye’de ve Kuzey Irak’taki gelişmeler, Ankara ve Şam’ın yeniden görüşme ihtimali, Balkanlarda artan ürkütücü gerilim, Azerbaycan – Ermenistan arasındaki hassas barış hep radarımız altındaydı.
Çoğu zaman gözden kaçırılan bazı önemli gelişmeleri ise Türkiye’deki okurların dikkatine sunmaya çalıştık. Medyada çok ilgi görmese de hâlâ savaş halinde olan Lübnan ve İsrail’in kıyılarının açıklarında zengin hidrokarbon yatakları tespit edilince doğalgaz çıkarmak için uzlaşması, Türkiye için de ilham verici olabilecek bir gelişmeydi. Türkiye’nin de Kıbrıs’ta benzer bir arayışa gidip gitmeyeceğini tartıştık. Aralık 2022’de Almanya’da açığa çıkan darbe planını ve neden ciddiye alınması gerektiğini etraflıca ele aldık. Aşırı sağ koalisyonun iktidara gelişini Avrupa’ya faşizmin gölgesi düştü başlığıyla hemen seçim akşamı analiz eden bir yazı yayınladık. Dünya Bankası’nın 19. yüzyıldan beri yaşanan en büyük üç ekonomik krizden biri olarak tanımladığı Lübnan’a yakında baktık.
Hindistan’dan Pakistan’a, Japonya’dan Kuzey Kore’ye haberlere iki satırla yansıyan gelişmelerin arka planlarına ışık tuttuk. Dünyanın değişen dengelerini okurlara göstermeye çalıştık.
Ortak sorunlara alternatif çözüm arayışları
Türkiye’nin kutuplaşma nedeniyle konuşulamaz hale gelmemiş konusu neredeyse kalmadı. Sokak hayvanlarının durumu da onlardan biri…
Sokak hayvanları sorununda çözümsüzlük nasıl çözülür? ve Köpekler sokaklardan, sokak köpeklerden nasıl kurtulur? soruna ve konuya çok hakim iki kalemin çözüm önerileriydi.
Çevre ise yine hepimizi etkileyen ama çözümsüz kalan konu başlıklarından biri… Fikir Turu’nda çevre, yeşil enerji, enerji dünyasının dönüşümü hakkında sayısız yazı ve çeviri yayınladık.
Her hafta kredi kartı büyüklüğünde plastik yediğimiz gerçeğiyle sarsıldık ama ümitsizliğe kapılmadık. Biyoekonomi, döngüsel ekonomi, yeşil hidrojen gibi ümit veren başlıkları ve dünyadaki gelişmeleri anlaşılır bir şekilde Türkiye’deki okura sunduk. Bu dünyada kalmak istiyorsak ne yapmalıyız? sorusuna yanıt aradık.
Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm sürecine nasıl hazırlanması gerektiği konusunda da bir yol haritası sunmaya çalıştık.
Orman yangını, deprem, salgın gibi krizleri iyi yönetmenin yolları üzerine de kafa yorduk.
Bir çöp evde bulunan küçücük bir çocuktan yola çıkarak tüm toplumu ilgilendiren ama göz ardı edilen çocuk refahı konusunu gündeme getirdik.
Geleceği anlamaya çalışmak
Jeopolitikten ekonomiye dünyada yepyeni bir düzen kuruluyor. Ve herkes bu düzenin nasıl olacağını merak ediyor. Dünyanın en saygın yayın organlarından yayınladığımız çevirilerle biz de bu yeni düzenin ipuçlarını yakalamaya çalıştık.
Geleceği hangi bloklar yönetecek?, Jeopolitik dengeleri değiştirecek yeni güç: Kritik hammaddeler, Küreselleşme bizi neden zengin etmedi?, Yeni savaşlar çağı kapıda, Yeni dünya düzeni: Batı sonrası ve çoğulcu bir dönem bu alanda soru işaretlerini gidermeye yarayacak önemli okumalardı.
Geleceğin kentlerinin nasıl olacağını da anlamaya çalıştık; geleceği çözmemize çok büyük fayda sağlayacak James Webb teleskopunu da…Hemen herkesin aklına gelen depremlerle güneş tutulmaları arasında ilişki var mı sorusuna bilimin ışığında yanıt aradık.
Sosyal medya çağının sonu mu geliyor?
Fikir Turu, okurlarına sosyal medya aracılığıyla ulaşıyor. Ancak bu, sosyal medyanın faydadan çok zarar mı getirdiği tartışmalarına katılmaktan Fikir Turu’nu alıkoymuyor. Sosyal medyanın, insanlar arası sosyal ağların yerini alması, dezenformasyonun ve manipülasyonun önemli bir aracı haline gelmesi, giderek demokrasi kültürüne zarar vermesi, 2022’in en çok tartışılan, bizim de özel önem verdiğimiz bir konu oldu. Bu çerçevede dünyada da ses getiren ve tartışmalara yol açan, sosyal medya çağı sona mı eriyor yazısını, çıkar çıkmaz çevirerek okurlarımızın tartışmasına açtık.
Bezer bir biçimde, Metaverse, Tiktok ve Twitter ile ilgili gelişmeleri, bu gelişmelerin sosyal, siyasal, ekonomik ve küresel etkilerini de hem çevirilerimizle hem de özgün yazılarımızla aktarmaya çalıştık.
Modern zamanlarda psikolojimiz ve inançlarımız
Fikir Turu insana ve topluma yalnızca düşünceden ibaret gözüyle bakmıyor. İnsanın duygu ve inanç evrenini de önemsiyor ve bütün bunları anlamlandıracak yazıları okurlarına sunmaya çalışıyor. Bu çerçevede, ödünç dindarlık, modern zamanların dini pratiklerle nasıl örtüşebileceği sorusu üzerine ufuk açan bir yazı ve yine sonsuz kâr hırsının sorgulandığı bugünlerde düşünülmesi gereken helal kazanç yazılarını yayınladık.
Fikir Turu okurlarının ilgi gösterdiği yazılar arasında insan ruhunu anlamlandırmaya çalışan yazıların özel bir önemi olduğu söylenebilir. Psikoloji bilimindeki yenilikleri ve eski uygulamaları öğrenmeyi, tartışmayı seven bir okur kitlesine sahibiz. Bu çerçevede okullardaki zorbalıktan, modern zamanlarda evlilik sorunlarına, bireyselleşmeden yalnızlaşmaya, EDMR ve Reiki gibi yöntemlere birçok özgün yazıyı ve çeviri okurlarımızla buluşturduk.
Dünya Kupası’ndan Türkiye’de kadın futboluna
Spor açısından da çok renkli, hareketli bir yıldı 2022.
Şurası kesin ki, sporda spotlar uzun süre Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası’na dönüktü. FIFA’ya yönelik baskılar, kupa takviminin değişmesi, turnuva için hazırlanan statlarda sigortasız işçi çalıştırılması ve bazı işçilerin iş kazalarında ölmesi, alkollü içecek satışı, ta Avrupa Birliği’ne kadar uzanan rüşvet meseleleri haftalarca gündemde oldu.
Nihayetinde turnuva, 20 Kasım 2022 tarihinde, Havr şehrinde ev sahibi Katar’ın Ekvador’a 2-0 mağlup olduğu maç ile başladı. Ve turnuvadaki tüm maçlar, 5 farklı şehirde, 8 farklı stadyumda oynandı.
Suudi Arabistan, Fas ve Japonya’nın sürprizler yapması turnanın cazibesini artırdı. Arjantin-Fransa finalinde, ipi Messi’nin öncülüğünde göğüsleyen tangocular kupayı kaldırdı.
Fikir Turu olarak, hazırlıkların anlatıldığı 2022 Dünya Kupası, Katar’ın dünyaya golü olur mu? yazısıyla başlayıp Dünya Kupası’nın öncesi ve sonrasını yakından takip ettik. Eleştirilerin damga vurduğu organizasyon hakkında “Katar Dünya Kupası: Batı ikiyüzlü mü davranıyor?” başlıklı yazıda, bu kez. Batı’nın bakış açısını eleştirenlerin düşüncelerine yer verdik.
Katar 2022 Dünya Kupası: Tartışmalar, ekonomik ve jeopolitik boyutları yazısıyla, kupanın “jeopolitik kırılmaları”na ve spor ekonomisine baktık.
Turnuvanın panoramik fotoğrafını Dünya Kupası’nın özeti Messi ve Fas’ın başarılarında gizli yazısıyla çektik.
Ülke sınırları içinde ise kim konuşuluyor, neyden yakınılıyorsa onu, spor dünyasının yetkin isimleri aracılığıyla sayfalarımıza taşıdık. Yıllardır şampiyonluk hasretiyle tutuşan Fenerbahçe’nin başına getirilen ve kısa sürede “inanılmaz” sayılacak işler başaran Jorge Jesus’un portresini, yakın gelecekte Avrupa’da top oynaması ve yıldızlar arasına karışması olası Arda Güler’in hikâyesini okuduk.
Ayrıca Türkiye’de hızla gelişen kadın futbolunu ve sorunlarını öğrendik.
Trabzonspor’un şampiyonluğunu, Galatasaray’da ve TFF’de yaşananları da, tüm detaylarıyla vaktinde öğrendik.
Süper kahramanlar, edebiyatın unutulmaz portreleri
Benzer bir renklilik ve çeşitlilik kültür-sanat dünyası için de söz konusuydu.
Dünyayı kurtaran, kötülüklere karşı koyan süper kahramanların dinle, mitolojiyle, siyasetle bağını merak ettik. Son on yılda kitleleri büyüleyen bir süper kahraman niye çıkmıyor, peşine düştük. Doğrusu ilginç sonuçlara da ulaştık.
Çizgi roman dünyasından sinemaya uzandık. Burada da yılın en çok tartışılan filmi Bergen’e baktık. Bir film nasıl “sosyolojik malzeme” gibi işlenir, erkek şiddetinden kaçamayan kadının/kadınların hikâyesi günümüzle paralellikler kurarak nasıl anlatılır, onu okuduk.
Sinemadan edebiyata geçtik ve yelpazemizi hayli geniş tuttuk. Çocuk edebiyatıyla başladık. Çocukların korku ve gerilim türündeki romanları niçin tercih ettiğini, bu türde eserleri okurken nelerin gözden kaçırılmamışı gerektiğini inceledik.
Hazır çocuk edebiyatındayken ilgi, yıllardır yinelenen nakarata kulak kabarttık: Çocuklarımız okumuyorlar! Bize bunun söyleten neydi, merak ettik. Ve sorduk: Çocuklar edebiyattan uzaklaşıyor mu, uzaklaştırılıyor mu?
Yetişkin edebiyatını da unutmadık tabii: Hakan Günday, Nâzım Hikmet, Behçet Necatigil, Fethi Naci, Cahit Sıtkı Tarancı, Gülten Akın ve daha nicesini, alanında uzman kişiler masaya yatırdı. Onları niçin sevdiğimizi, neden ayrıcalıklı gördüğümüzü izah ettiler.
Tüm görünenlerin yanı sıra bir de görünmeyenlere bakalım istedik. Ertem Eğilmez ve Kemal Tahir’e değin uzanan edebiyatımızın gayriresmî tarihi işte böylesi bir yazıydı.
Mine Kırıkkanat’ın Elif Şafak’ı dava etmesiyle başlayan intihal tartışmalarına serinkanlılıkla baktık, Türk edebiyatının intihal sicili’nde.
Siyasi yahut kişisel sebeplerle olsun, bazen şairler, yazarlar müstear kullanırlar, uydurma adların arkasına saklanma ihtiyacı hissederler. Bunu çoğu kere bilinen, tanınan yazarlarımız da yaparlar. Peyami Safa’dan Aziz Nesin’e, Attila İlhan’dan Haydar Ergülen’e öyle çok isim var ki… İşte bu alanda neler olmuş, bir uğradık.
Tabii hakkı yenenler, görmezden gelinenler, sükût suikastına uğrayanlar da var edebiyatımızda. İşte onları da unutmadık. Usulca fısıldadık kulağınıza.
Hiç kuşkusuz bunlarla sınırlı değildi ilgi alanımız. Fotoğraf mesela. Aramızda selfie çekmeyen, photoshop kullanmayan var mı? Peki, dijital fotoğrafçılık nereden nereye geldi, bilsek hoş olmaz mıydı?, dedik ve böylelikle “selfie”nin ve dijital fotoğrafçılığın abc’sine aşina olduk.
Trekking, günden güne modern hayatın içine aşılandı adeta. Peki, “yürümenin ve durmanın kısa tarihi”nde, trekkingin yeri neydi? Bulmaya çalıştık.
K-Pop denince akla ilk gelen BTS. Bir proje miydiler, sevenleri niye kendilerine “asker” diyorlar, nasıl kuruldular, hangi noktaya ne pahasına ulaştılar, kültürel ve turistik karşılıkları ne oldu? Bunları araştırdık.
Sonra gördük ki, tüm zamanların en çok dinlenen ses sanatçısı arabesk denilen türün kralı. Yani Müslüm Gürses. İstatistikler bize çok ilginç bir şey söyledi: Yıllarca küçümsenen bu müzik türünün temsilcisi Z Kuşağı tarafından dinleniyordu. Peki, gençler ne bulmuştu Müslüm Gürses’te? Filmi niçin bu kadar çok izlenmişti?
Öte yandan, Zeytin Ağacı adlı diziyle gündeme gelen “aile dizimi”ni, iki cephenin de sesine yer vererek baktık. Biri, bu terapi yöntemini ilk uygulayandı, diğeri ise akademik dünyanın temsilcisi. İki görüşü de paylaşarak, kafası karışanların sağlıklı fikir yürütmesine imkân tanımak istedik.
Ayrıca Acun Ilıcalı’dan Balkan Naci İslimyeli’ye, James Bond’a kadar nice kişiyi, yılın kelimesini ve dergileri de kucakladık bu arada, hem de büyük bir iştahla.
Biz de biraz yorgun düştük. Biraz burukluk yaşadık. Ama umudumuzu taze tuttuk hep.
Okurlarımıza, yazarlarımıza ve çevirmenlerimize çok teşekkür ediyor, hayallerinden bile güzel bir yıl diliyoruz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı ilk kez 30 Aralık 2022’de yayımlanmıştır.